Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kangaroo Notebook

Rate this book
In the last novel written before his death in 1993, one of Japan's most distinguished novelists proffered a surreal vision of Japanese society that manages to be simultaneously fearful and jarringly funny. The narrator of Kangaroo Notebook wakes on morning to discover that his legs are growing radish sprouts, an ailment that repulses his doctor but provides the patient with the unusual ability to snack on himself. In short order, Kobo Abe's unraveling protagonist finds himself hurtling in a hospital bed to the very shores of hell. Abe has assembled a cast of oddities into a coherent novel, one imbued with unexpected meaning. Translated from the Japanese by Maryellen Toman Mori.


From the Trade Paperback edition.

Hardcover

First published January 1, 1991

57 people are currently reading
3559 people want to read

About the author

Kōbō Abe

215 books2,048 followers
Kōbō Abe (安部 公房 Abe Kōbō), pseudonym of Kimifusa Abe, was a Japanese writer, playwright, photographer, and inventor.

He was the son of a doctor and studied medicine at Tokyo University. He never practised however, giving it up to join a literary group that aimed to apply surrealist techniques to Marxist ideology.

Abe has been often compared to Franz Kafka and Alberto Moravia for his surreal, often nightmarish explorations of individuals in contemporary society and his modernist sensibilities.

He was first published as a poet in 1947 with Mumei shishu ("Poems of an unknown poet") and as a novelist the following year with Owarishi michi no shirube ni ("The Road Sign at the End of the Street"), which established his reputation. Though he did much work as an avant-garde novelist and playwright, it was not until the publication of The Woman in the Dunes in 1962 that he won widespread international acclaim.

In the 1960s, he collaborated with Japanese director Hiroshi Teshigahara in the film adaptations of The Pitfall, Woman in the Dunes, The Face of Another and The Ruined Map. In 1973, he founded an acting studio in Tokyo, where he trained performers and directed plays. He was elected a Foreign Honorary Member of the American Academy of Arts and Sciences in 1977.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
326 (16%)
4 stars
702 (34%)
3 stars
633 (31%)
2 stars
277 (13%)
1 star
75 (3%)
Displaying 1 - 30 of 242 reviews
Profile Image for Deniz Balcı.
Author 2 books815 followers
November 28, 2017
Yorum girmek için kafamın daha sakin olmasını beklediğim romanlardan bir tanesi oldu ‘Kanguru Defteri’. İyi ki de böyle bir es vermişim, çünkü okuduğum günden bu yana kafamda gelişip, büyüyor öykü. Eser, zihnimde ‘kendini var etme’ sürecini, çağrışımlarla anca anca tamamlıyor. Bitirdiğim andaki kavrayışımın çok ilerisindeyim şimdi. Buna rağmen ‘Kanguru Defteri’ hakkında bir şeyler söylemek için en çok zorlanacağım eserlerden birisi olacaktır. Çünkü okuduğunuz zaman anlayacağınız üzere; herkesin kafasında inşa edeceği ‘Kanguru Defteri’ farklı olacaktır. Bu hem büyülü hem de ortaklık duygusu açısından zorlayıcı bir şey.

Daha önce Türkçede, Kobo Abe’nin ‘Kumların Kadını’ ve ‘Kutu Adam’ kitaplarını okuma fırsatına sahip olmuştuk. Benim iddialı savlarımdan birisi, ‘Kumların Kadını’ eserinin yalnız Japon edebiyatının değil, dünya edebiyatının en güçlü ve önemli eserlerinden birisi olduğudur. Haliyle Kobo Abe’nin çevrilmemiş eserlerine olan açlığım ve merakım, başka yazarlarınkinden birazcık daha fazlaydı. Açıkçası yeni bir Abe okuma fırsatına erişeceğimde bunun ‘The Face of Another’ ya da ‘The Ruined Map’ eserleri olacağını tahmin ediyordum, ‘Kanguru Defteri’ yakın zamanda çevrilmesine hiç ihtimal vermediğim bir yapıttı. Bu anlamda senenin en büyük sürprizlerinden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim.

Kobo Abe’nin ölmeden önce yayımlanan son eseri olma özelliğine sahip olan ‘Kanguru Defteri’ tam da bekleyemeyeceğimiz bir deliliğin sınırlarında dolaşıyor. Özellikle ‘Kutu Adam’ı okuyanlar bilir; imgeler, metaforlar, kavramlar Abe tarafından bir anafor haline getirilmiş ve anlatı o şekilde kurulmuştu. Burada da aynı durumun kat be kat fazlası var. O kadar koyu ki anlatım, sersemletici bir deneyim sunuyor.

Bir ofis çalışanı olan anlatıcımız, iş yerinde rutin olarak uygulanan bir proje geliştirme programına öneri sunmak zorundadır. Seçilmesini ummadığı -kanguru defteri diye- saçma bir şey önerir. Ancak projesi kabul edilir ve geliştirmeye alınır. Bunun akabinde bir sabah uyanan karakterimizin ayaklarının dizden altında küçük küçük turp filizleri çıkmaya başlamıştır. Şok edici ve çok sıra dışı olan bu olayla baş etmenin yolunu bulması gerekmektedir. Olaylar bu bağlamda devam eder gider. Ancak herhangi bir insanın tahminleri doğrultusunda değil, çok daha karışık ve biricik bir zihnin kurguyla ilerler. Abe bizi halüsinatif ve gerçeküstü bir metnin içine çeker. Anlatıcının ayağında büyüyen turp filizleri ile baş etme yöntemleri bir noktada gerçekle paralelliğini kurabileceğimiz ama temelde bastırılan karakterin zihnine konuk edileceğimiz ya da oraya hapsedileceğimiz şekilde işlenmiş. Bütün imgeler, aslında bir realiteye tabii olan anlatıcının yaşadıklarını bize hissettirirken, diğer yandan buna paralel şekilde hastanın algısı içerisindeki dünyayı bize sunuyor. Bu yüzden metine fantastik demek doğru olmaz.

Romanın genelinde gerçeküstü metni yorumlarken, o metnin içindeki sürreal yapıya tezat oluşturabilecek, yani sürrealin absürtlüğü diyebileceğimiz çok daha ince ayrıntıların farkına varıyoruz. Bunlar zaman zaman kahkaha atmamıza sebep olurken, zaman zaman da ‘ne oluyor abi?’ diye bir durup düşünmemize sebep oluyor. Hayatın dayattığı ve bir şekilde müdahale edemediğimiz bütün o şeyleri de hastamız üzerinden deneyimliyoruz. Özellikle hastaneler, yanlış tedavi, insana yakışmayan yaklaşımlar, kötü doktorlar diye devam ettirebileceğimiz onlarc şeyi sıradışı bir hikaye içerisinde ele alsa da, aslında bize tanıdıklıklarıyla bizi direkt içine çekiyor. Ki bunlar sadece hastalık ve hastane özelinde, yoksa çok daha çeşitli şeylerle de karşılaşıyoruz. Günlük hayatın her anında bizi rahatsız eden anları toplayan Abe, onları alicevari bir dünyanın içinde ürkütücü ve eğlenceli bir şekilde ele alıyor. Bunların altmetnini okumak için, film eleştirisi titizliğinde tek tek bölümlerde yaşanan olaylar üzerinden bir okuma yapmak daha mantıklı olabilir belki.

Kobo Abe hep kafkaesk olması ile tanımlanır hatta kendisine ‘Japonya’nın Kafkası’ denir. Bu eserin yazılabilecek en renkli kafkaesk anlatı olduğunu düşünüyorum. Diğer bir taraftan Kobo Abe’nin her eserinden sonra Haruki Murakami’nin Abe’den ne kadar fazla etkilendiğini görüyorum. Murakami’nin yapmaya çalıştığı her şeyin en güzelini Abe’de bulabilmek mümkün duruyor.

Sevdiğimiz özel yayınevlerinden biri olan Monokl ise efsane bir iş çıkarıyor. İlk olarak ‘Kumların Kadını’nı olağanüstü bir tasarım, baskı ve kalite ile bizimle buluşturdu ve sonra üzerinden altı ay geçmeden ‘Kanguru Defteri’ni. Sevgili editörleriyle yakın zamanda konuşma fırsatı buldum ve ondan inanılmaz güzel bir haber aldım. Yeni ‘Kobo Abe’ romanları geliyor. Hatta ‘bütün eserleri’ diyebilecekleri bir iddiayla. Türk yayıncılığının büyük eksiklerinden bir tanesiydi, şimdi kapanacak. İyi ki varlar.

Çeviri koltuğuna baktığımızda yeni bir isimle karşılaşıyoruz: Yrd.Doç.Dr.Aydın Özbek. Kendisi bu alandaki çoğu çevirmenimiz gibi akademide görev yapıyor ve senelerdir dil çalışmaları içerisinde. Çanakkale OnSekiz Mart Üniversitesi kadrosunda bulunan Aydın Özbek’in aynı zamanda dilbilimi alanında 2016 senesinde yayımlanmış ‘Modern Japoncada Geçişlilik ve Çatı Kavramına Giriş’ isimli bir kitabı bulunmakta. Geçen aylarda Tanizaki’nin ‘Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’ isimli novellası da Çanakkale OnSekiz Mart çıkışlı bir çevirmen olan Sinan Ceylan tarafından çevrilmişti. Çanakkale kadrosunun bu çıkışı, biz okular için ekstra sevindirici oldu. Zira ülkemizde çeviri anlamında da, daha fazla değerin olduğunu fark etme fırsatına sahip olduk. Aydın Özbek, ‘Kanguru Defteri’nde cidden zor bir işin altından kalkmış ve tatmin edici bir sonuçla buluşturmuş bizi, okuduğunuzda anlayacaksınız. Umarım kendisinin elinden daha çok çeviri okuma fırsatına sahip oluruz.

Kobo Abe özgün ve çok yetenekli bir yazar. Japonya'dan çıkmış en önemli birkaç yazardan biri. Elbette okumanızı öneririm.

İyi okumalar!

8/10
Profile Image for AiK.
726 reviews265 followers
March 17, 2023
Местами неприятный роман с физиологическими подробностями, смысл которого сводится к вопросам отчужденности человека в мире и остракизме при внешней непохожести на других. Абэ анализирует, как начинается маргинализация, выбрасывание человека из общества, почему врачи равнодушны, заняты тем, чтобы принять побольше пациентов и соответственно заработать, и не хотят тратить время на такого трудного пациента, почему проблемы героя – это сугубо его проблемы. Стоит человеку немного выделиться из толпы, например, предложив руководству тетрадь - кенгуру, тетрадь с кармашком, так начинаются изменения, что человек готов хоть под поезд броситься. В фантазии и абсурде Кобо Абэ не откажешь – тут тебе и самокатящаяся или, как он называет, самобеглая медицинская кровать – почти что автомобиль, и внутренности самца и самки каракатицы, чья сила вожделения способна создать взрыв, ну и, конечно, дайкон, бурно прорастающий веселыми крепкими ростками из голеней героя. Автор размышляет о сексуальности, о смерти и праве на нее. Это не явь, это галлюцинации или сюрреалистический сон, поэтому принимать серьезно не стоит. Хотя как сказать, заканчивается реальным самоубийством героя под поездом – от неизлечимости и тоски ли или отчуждения, отвергнутости обществом?
Profile Image for Gorkem.
150 reviews115 followers
December 11, 2017
Kobo Abe, bilindiği üzere sürreal bir yazar. Tüm kitaplarında,kafkaesk, özellikle kara mizah ve absurd olay örgüleri yer almaktadır. Kanguru Defteri, sürreal edebiyat açısından ciddi anlamda sınırları zorlamış, bazı yerlerde Alice Harikalar Diyarı'yı anımsatan ve çok koyu psychedelic bir kitap.

İÇERİK

Kanguru Defteri, Abe'nin kitabın ilk bölümlerde, kendi isimsiz karakterinden söyleterek net olarak okuyucuya bu kitabın ana fikrinin gerçekle dalga geçmek olduğunu konusunda uyarıyor.

"Gerçekci rüyalar, insanların ruh sağlığı için can sıkıcıdır." sf.35

Kitabın ana olay akışında da normal süreçleri, sistemleri ve gerçek olarak adlandırılan algıların alaşağı edilme durumu bu nedenle çok hakim romanın akışında.

Kitabın konusu, orta sınıf olan adsız ana karakterimiz, sabah uyandığında bacaklarında turp filizleri çıkması üzerine sağlık ocağına gitmesiyle birlikte başlıyor ve sağlık ocağında tedavi sürecinden itibaren devam ediyor.

SONUÇ

Kesinlikle herkesin sevebileceği bir kitap değil. Fakat, Kobo Abe'ye başlamak için de doğru bir kitap değil. Ayrıca, kitap çok fazla gelişen olaylar var ve bu yüzünden bir süre yormaya başlıyor.

Eğer gerçekten sürreal edebiyatı seviyorsanız çok keyif alacaksınız. Kobo Abe, basit olayları abartan insanlardan, günümüz sistemini çok farklı şekilde dalga geçtiği son derece garip bir kitap.

İyi okumalar!
Profile Image for Sinem A..
479 reviews293 followers
February 4, 2021
bu kadar çılgın bir zihne bu kadar kolaylıkla çekilivermek ve şaşırmak, heyecanlanmak, delirmek..
Profile Image for Pia G..
431 reviews146 followers
June 29, 2025
neden kanguru defteri? sayfalar ilerledikçe anladım.. kanguruların yavrularını karınlarındaki kesede taşıması gibi, isimsiz anlatıcımız da savunmasız ve birilerine bağımlı şekilde bir yerden bir yere tekerlekli sandalyesiyle sürükleniyor. o kanguru kesesi bazen güvenli geliyor, bazense insanı boğan bir sınır gibi.. defterse bana anlatıcının iç dünyası gibi geldi. sanki her sayfada içinde gizlediği, bastırdığı bir şeyler açığa çıkıyor. suçluluklar, hatıralar, kırgınlıklar.. hepsi yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. ve ilerledikçe bu defter onun değil, biraz da bizim oluyor adeta.

dediğim gibi anlatıcının bir ismi yok. zaten bu bile başlı başına bir şey anlatıyor aslında. bir sabah uyanıyor ve bacaklarında tuhaf bir kaşıntı hissediyor. sonra fark ediyor ki, derisinin altından turp filizleri çıkmaya başlamış ve asıl tuhaflıklar bundan sonra başlıyor.. gittiği hastane, hastaneden çok bir rüya gibi ya da kâbus demek daha doğru olur. tekerlekli sandalyesinde oradan oraya giderken her şey giderek daha da değişiyor, doktorlar doktor gibi değil, hastalar sanki başka bir dünyadan. ve bizler sanki onun bilinçaltının içinde dolaşıyormuşuz gibi. karşısına çıkan herkes, aslında bir şeyin simgesi: annesi geçmişin yükü, hemşire otorite, doktorlar da sistemin soğuk yüzü.

kitapta en çok etkilendiğimse, anlatıcının annesiyle yüzleştiği anlardı. aslında orada yalnızca annesiyle konuşmuyor, daha çok içindeki o bastırılmış çocukla, yıllardır sesini çıkarmamış bir yanıyla karşı karşıya geliyordu. her cümlesinde geçmişinden bir şeyler çıkıyor yüzeye; ihmal edilmiş duygular, bastırılmış suçluluklar, belki de hiç affedemedikleri. ve sonra o ölü çocuklar.. onlar yalnızca kayıp değildiler. toplumun dışladığı, unutulmuş her şeyin sembolü gibiydiler. bazen bir anıydılar, bazen bir pişmanlık, bazense anlatıcının ta kendisi. onlarla karşılaşmak onun için bir tür aynaya bakmak gibi bir şeydi.

sözün kısası, tuhaf ve uzun süre unutulmayacak bir yolculuktu..
Profile Image for Özgür Daş.
98 reviews
December 20, 2017
Kōbō Abe ismini ilk olarak uzun süre önce ansiklopedi karıştırırken görmüştüm, o zamanlar yalnızca Kutu Adam kitabı basılmış, Kumların Kadını'nın ilk baskısı henüz piyasada değil, yazarı ülkede pek kimse tanımıyor denilebilecek durumda. Ansiklopedik bilgi beni cezbetmiş olacak ki not almıştım yazarın ismini, sonrası malûm kült kitabı Kumların Kadını ve şu sıralar Kanguru Defteri'yle hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine erişmiş durumda.

Gerçekçi edebiyatı seven biri olarak Kanguru Defteri'nin enteresan ve abuk karakterleriyle gerçeküstücülüğü gönlümü çeldi. Kutu Adam'ın sıkıcılığının aksine ilgi ve merakla bitirdim Abe'nin bu kitabını (açıkçası akıcı bir kitap beklemiyordum, yanılttı beni).

Abe'de klasik Japon erdemlerini taşıyan bir yazar, yer yer incelikle aktarıyor bunu anlatım içerisinde. Gizemli ve garip bir atmosfer içerisinde modern toplumun her yönünün keskin eleştirisi ve erdemlerin altında bastırılmış duygular (cinsellik, korku vs.) olay örüntüsü içerisinde ana hatları oluşturuyor.

Not: Akşam yemeğinde salatada turp vardı.

*Biricik Japon Edebiyatı uzmanımız Deniz Balcı'ya ithafen.
Profile Image for A. Raca.
768 reviews169 followers
August 12, 2020
Çok değişik bi' şey bu!

🌟
Profile Image for Squib.
124 reviews1 follower
August 12, 2023
It was so promising - guy finds radish sprouts growing from his legs. Guy goes to a dermatology clinic. Guy leaves clinic in a self-propelled bed to have a sulphur spring treatment

BUT then guy has a weird explosive squid situation. Guy ogles underage girls. Guy’s garbled dream goes on for nearly two hundred pages. Two stars and I'm being generous
Profile Image for Miss Ravi.
Author 1 book1,162 followers
May 5, 2019
دفتر یادداشت کانگورو رمانی است که هیچ ربطی به دفتر یادداشت ندارد اما کانگورو؟ تا حدودی. حداقل اگر این جمله‌ی شخصیت اصلی را که گفت کانگوروها فردیت ندارند و نمی‌شود آن‌ها را از هم تشخیص داد به مضمون اثر مرتبط بدانیم.
این کتاب جز آثار متأخر کوبو آبه است که در سال ۱۹۹۱.م نوشته شده، یعنی دو سال قبل از مرگش. این رمان از این نظر شبیه شاهکار کوبو آبه «زن در ریگ روان» است که شخصیت اصلی در موقعیتی قرار می‌گیرد که برآمده از اختیار و انتخاب خودش نیست. بلکه نوعی جبر نامرئی او را وارد می‌کند به پیش رفتن در خط اصلی داستان. البته این‌بار به‌جای فضای هولناک و ترس‌آوری که شخصیت «زن در ریگ روان» متحملش شده بود، فضای طنز و سرگرم‌کننده‌ای جایگزین شده که چندان هم شخصیت را آزار نمی‌دهد. او بر روی تخت روانی دراز کشیده و در مسیری حرکت می‌کند که به سوی مرگ می‌رود. اتفاقات از منطق بیرونی پیروی نمی‌کنند و بعید است بتوانید ربطی هم میان‌شان پیدا کنید. اما این سؤال که آخر و عاقبت این شخصیت بخت‌برگشته به کجا می‌رسد، توانست من را تا آخر رمان بکشاند.
Profile Image for Aslı Can.
771 reviews290 followers
May 31, 2019
Harika çılgın, delice bir serüven; aklım şaştı. Kobo Abe derdini anlatmak için absürd olandan inanılmaz güzel faydalanıyor. Kafka'ya benzetiliyor kendisi ama Kafka'yı aşmış ve ancak kendisine benzetilebilir durumda bence. Kesinlikle kendine has bir anlatı biçimi ve üslubu var. Bir derdi anlatan, alt metni olan bir roman ama bir serüven olarak okumak bile başlıbaşına çok zevkli. Ne diyim, böyle şeyler okuyunca insanın moderniteye teşekkürler sunası geliyor bizi böyle güzel delirttiği için.

Beş yıldız versem yeri ama Kutu Adam'la kıyaslayınca 4,49 :)
Profile Image for Hulyacln.
987 reviews548 followers
January 20, 2018
Kumların Kadını ardından okumak daha bir keyifliydi(hatta iki kitabındaki Sai Nehri kullanımı da güzel bir ayrıntıydı).Kobo Abe bu kitabında da sınırları zorlayan olaylar bütününün ortasına atıyor sizi.Takip etmesi zor ancak merak uyandırıcı..

*Murakami Haruki ile bir çok benzerlik yakalamak da mümkün (kendi kuruntum da olabilir belki)..özellikle çok bilinmeyenli denklemler,müzik kullanım tarzları,karakter ve dış görünüş analizleri,küçük ekler (örneğin gazete kupürleri) gibi..
Profile Image for Pinar Celebi.
160 reviews521 followers
September 30, 2018
[BİRAZ SPOILER VAR GİBİ YOK GİBİ] Kobo Abe'den okuduğum ilk kitap Kumların Kadını idi ve o kitabı keyifle okumuştum. Kanguru Defteri'ne de bu yüzden büyük bir hevesle başladım. Kitabın herkese Kafka'yı çağrıştıran giriş kısmı ve çıktığı halüsiyasyonvari yolculuk yüzümü gülümsetti. Ta ki kahramanımız açlıktan turp filizlerini kendi teriyle tuzlandırıp yemeye başlayana kadar. Bu kısım o kadar doğrudan ve doğal betimlenmişti ki detaylı hayal edebildim o anı ve midem bulandı. Kitabı kenara bıraktım. Arada Fransız Teğmenin Kadını'nı okudum. Sonra tekrar aldım kitabı ama o bölümü baştan okumaya karar verdim. Aynı engeli yine atlayamadım, yine içim kalktı. Kitabı kenara bıraktım. Arada Rüzgarın Adı'nı okudum.

Sonra bu haftasonu geldi. Son bir defa daha denemeye karar verdim. Kitaba tekrar ısınmak için önce Kobo Abe'nin hayatı ve Japon edebiyatı için neden önemli bir yazar olduğunu araştırdım. Madem kitaba ısınamıyordum, önce yazarla az daha kaynaşsaydım değil mi? Kenzabura Oe'nin, Haruki Murakami'nin Kobo Abe hakkındaki övgü yazılarını okudum ve bu sefer oldu. Engeli atladım. Yazarın sürrealist Japonya'sında dolaşmaya ve sorguladığı konularda ona uyum sağlamaya başladım: Anlatıcının cehenneme doğru giden yolculuğunda sorguladığı insanların çocuklarını günahlarına ortak etmeleri, Japonya'da o dönemde çokça tartışılan ötenazi, ölüme yaklaştıkça yanlızlaşma, vb. Anlatıcının bilincinin yerine geldiği her seferde başka bir zamanda bulduk kendisini. Buna kitabın son 60-70 sayfasında ancak alışabildim. Kitabın sonunda beni üzen ise kimsenin anlatıcıya bir el uzatmaması ve yakınlık göstermemesiydi. Sonuç olarak, yazarın en sürrealist kitabı olarak tanımlanan ve ölümünden önce yayınlanan son kitabı Kanguru Defteri bana biraz "sanat halk içindir" diye değil de "sanat sanat içindir" anlayışıyla yazılmış gibi geldi. Çünkü ben bu kitabı bitirebilmek ve anlayabilmek için çok emek harcadım.
Profile Image for Renklikalem.
529 reviews171 followers
February 27, 2018
kobo abe! bu adamin kafasini opmek istiyorum gercekten. ben okurken milyon kere dagildim o yazarken nasil toparlayabildi bilemiyorum. kitabin daha ilk satirlarinda kafkaesk uslup kendini hissettiriyor. surreal anlatimini yer yer kara mizahla susluyor. ozellikle hastaneler, otanazi, yaslilik ve kurtajla ilgili carpici cikislar yapan farkli yaklasimlari olsa da herkes icin bir kitap degil kanguru defteri. cunku olaylar hep surreal duzlemde ilerliyor ve hikayesini aykiriliklar artarak devam ediyor. benim kobo abe’yle tanisma kitabim oldu -ki bence tanismak icin dogru bir kitap degil-mis. yine de okunmaya deger, zihin acan bir eser.
Profile Image for Larnacouer  de SH.
872 reviews196 followers
June 12, 2020
Kobo Abe, üçüncü seferinde okuru yine sudan çıkmış balığa çeviriyor.

Karakterin bilinçaltı + halüsinasyonları ile gerçek hayat ve bu geçiş paralelleri, of benim açımdan inanılmaz zorlu ve yorucu bir okuma oldu.
Tam anlamıyla tripofobi'den muzdarip biri değilim ama bu konuya hassasiyet sergileyebiliyorum, sırf bu yüzden bile defalarca soğuk ter döktüm. Allah biliyor ya, arkadaş desteği olmasa ilk bölümde bırakmıştım slfkslflsl ama iyiki devam etmişim çünkü o son. O SON!

Spoiler olmaması için belirtmeyeceğim ama diğer kitaplarına atıflar, bağlantılar, bi' parallellikler var, tekrarlıyorum özellikle sonu... Müthiş ben elendim orada.

Naçizane tavsiyem bu kitabı tbr listenizde sonlara koyun, yazarın diğer eserlerinden sonra okursanız tüm göndermelere vakıf daha akıcı ve keyifli bir okuma olur. #şükür
Profile Image for R..
1,019 reviews143 followers
December 20, 2013
This is a very hallucinogenic novel: Japanese salaryman wakes up with a bad case of the Kafka (Cronenbergian body horror: radish sprouts growing itching and festering on his shins), goes to a rundown clinic and ends up traveling around his city and into the Underworld belted to and for the most part dependent on his sentient hospital bed (more Cronenbergian body horror: half-man/half-machine hybrid)...and for all that, it maintains its momentum, it retains its in-story logic, it comes to an obvious (relatively sane) conclusion: that it was the deathbed fantasy, the final mental muscle spasms, of a deranged pervert: Humbert Humbert (or, here, Hiro Hiro) in Hell.

Note: I bought this copy in August of 2006 - a lapse of about seven years and four months between finding it on a hot-n-muggy summer afternoon at an antique mall somewhere in the Midwestern United States (the corridor Frank Fritz and Mike Wolfe travel in their supernatural white van, searching for "rusty gold" i.e. give it some thought, but perhaps they are government agents looking for the Holy Grail, or mapping out doomsday preppers for the secret FEMA database, because, you have to think, doomsday preppers would have a lot of broken-down shit on their 20 acres) and turning the last page on a cold and very late autumn evening to turn my attention to images of Wicker Park playing across the TV screen. Oh, and then Step Brothers came on - great movie, that.

Another note: Whoever bought this book originally, however it ended up in the Midwest, it was bought at Powell's, new, in 2001. If books can think, and some might, this book might've thought it was escaping the Pacific Northwest one chance-purchase at a time. Nope. Ha. And now it is in a desk drawer sharing eternity with an as-seen-on-TV deck of Criss Angel* official Mindfreak magic-trick cards ("Easy to perform! 24 tricks!")

* Awarded "Innovator of the Decade!" (PSI), "Magician of the Decade!" (IMS) and, wow, get this, "Magician of the Century!" (AMG). He also dated Playboy Playmate Holly Madison - they were so cute together on Larry King Live, then, what does he do? He dumps her (probably because she wanted marriage, a baby: in that way, in very much that way, Holly is very traditional deep down - which is why it never worked with Hef.) For my next trick, I will disappear from your life! Ha. But what does she do? She goes on Ellen Degeneres and makes fun of his lisp. Cold.
Profile Image for Sahar Goudarzi.
28 reviews25 followers
October 5, 2017
من با کتاب زن در ریگ روان عاشق روایتِ کوبو آبه شدم، بعدش مجموعه داستانی تجاوز قانونی رو خوندم و اونم خیلی برام عجیب بود و درگیرم کرد و لذت بردم؛ این کتاب ولی خیلی متفاوت بود از کوبو آبه ای که میشناختم میشد لذت بخش تر باشه اگه اسم نویسنده مثلا ایتالو کالوینو بود.
Profile Image for Kamilė.
112 reviews
February 28, 2021
the pedophilic implications were the final nail in the coffin
Profile Image for Algirdas.
304 reviews135 followers
November 10, 2021
Pomirtinių klejonių ar kitaip - Bardo žanras.
Profile Image for Юра Мельник.
320 reviews39 followers
December 27, 2021
Книга настільки зріла, що мені навіть не довелось шукати прихований сенс. Неприхований сенс такий: інакшість це зло, зло це інакшість. У такій зв*язці ці дві якості людського буття позбавлені звичних нам атрибутів. Якщо ти інакший, то моральний осуд відправить тебе до пекла, але в пеклі тобі не знайдеться місце, бо ти інакший ніж усі його мешканці. А потім стане ясно, що якщо не звертати увагу на те, що ти інакший, то ти виявишся зовсім не злим і відправляти тебе немає куди. А потім стане ясно що і на Землі тобі теж не лишилось місця. І отак ти блукаєш туди сюди позбавлений будь яких часових орієнтирів.
Profile Image for Mircalla.
655 reviews99 followers
May 7, 2020
il quaderno scompaginato

un impiegato comunissimo, senza nome dal destino kafkiano, una trasformazione senza motivi apparenti, un viaggio nel sotterraneo, un letto semovente e un esercito di bambini senza nome anch'essi...infine il fiume Sanzu e l'epilogo immaginato, lasciato cadere come fosse un sogno

questo romanzo di Abe Kobo, il suo ultimo, contiene la summa della sua estetica e anche la tracce lasciate cadere come per una semina, i cui frutti saranno poi raccolti da Murakami Haruki, anch'egli un prosatore sopraffino delle derive e delle trasformazioni dell'animo umano

meno accessibile dei lavori del suo successore è però un romanzo di straordinario fascino, il racconto è totalmente surreale, come pare essere la vita di tutti i suoi protagonisti, allo stesso tempo vittime e artefici del proprio singolare destino, un destino che li differenzia dal comune giapponese medio, ma che allo stesso tempo li condanna irreversibilmente alla trasformazione...
Profile Image for Neli Krasimirova.
205 reviews98 followers
June 12, 2020
Karakter bana hastahane yatağından bir Vergilius ile kendi cehenneminin içinde yolculuğa çıkmış bir adam portresi çizdi. Bu sürreal yolculukta bazen gerçekte yaşananları tahmin etseniz de asla paraleldeki hakikatten emin olmanıza izin vermiyor yazar; onunla o cehennemde gerçek, hakikat, sanrı, rüya ve artık her ne ise o karmakarışıklık içinde devam ediyorsunuz. Bu hissiyat ise bende tekrar Kutu Adam'ı okuma isteği körükledi.

Kōbō Abe'nin ölümünden önce son yayımladığı eser bu. Bitirdiğimde kendi adıma özellikle Kutu Adam 'ı okumuş olduğuma sevindim yoksa yazarın düğümü çözdüğü yeri yakalayamayacaktım. Ancak okumadığım diğer kitaplara bir saygı duruşu var mı emin olamadım. Kanguru Defteri ile Abe külliyatını bitirdikten sonra tekrar görüşmek üzere vedalaştık.
Profile Image for Eylül Görmüş.
747 reviews4,544 followers
June 30, 2024
Japon yazar Kobo Abe'ye muhtemelen çok yanlış yerden başladım, çok övülen Kumların Kadını kitabıyla başlamak lazımdı herhalde ama böyle oldu, ne yapalım. Gerçi kendisini ne kadar seveceğimi bilemiyorum; Murakami'nin en çok etkilendiği yazarların başında geldiği için soru işaretlerim var.

Neyse, gelelim Kanguru Defteri'ne. Tam deli işi bir hikaye okuyoruz. Anlatıcımız, kırtasiye ürünleri tasarlayan bir şirkette çalışıyor, şirket, çalışanlarının belirli aralıklarla yeni ürünler icat etmelerini bekliyor; kanguru defteri de anlatıcımızın icadı. Kanguru defterini detaylandırıp yöneticisine sunması gereken günlerin birinde bir sabah bacağındaki kılların hepsinin dökülüp yerlerine turp filizleri çıkmakta olduğunu görüyor anlatıcımız. Evet, her bir kıl kökünden çıkan turp filizleri. Anlatıcımız doktora gidiyor, çaresiz kalan doktorlar kükürtlü bir kaplıcaya gitmesini salık veriyorlar, olaylar gelişiyor.

Buradan sonrasını nasıl tarif etmek lazım bilmiyorum, zira metnin devamı resmen halüsinatif madde etkisinde yazılmış gibi akıyor. Okuduğum şeyler rüya mı, gerçek mi, ne oluyor diye soruyorsunuz, cevabı bilmiyoruz zira anlatıcımız da bilmiyor, arada o da soruyor rüya mı görüyorum, ölüyor muyum, sayıklıyor muyum, nedir diye. Sonuçta kolektif bir deliliğin içinde sürüklenip gidiyoruz biz de. Bir hastane yatağının üstünde avmlere, cehennemin sınırına, sokaklara, tren istasyonlarına gidiyor anlatıcımız - bacaklarında durmadan büyüyen turplarla beraber tabii.

Japonya'nın Kafka'sı deniyor Kobo Abe'ye, yani... Boğucu olan her anlatıya Kafkaesk demesek ki acaba, diyeceğim yine. Sadece tek kitabı üzerinden konuşmam doğru olmaz ama ben bu kitabın klostrofobikliği dışında Kafka'ya benzer pek bir yanını göremedim. Sürreel metinlere bir itirazım yok ama anlatı o sürreellik dozunu aşıp, yazan dışında kimsenin ilişkilenemeyeceği bir boyuta gelince ben biraz sinirleniyorum, burada da öyle oldu. Evet bu sayıklamaların içinde türlü metaforlarla birtakım yapısal / toplumsal eleştiriler yapıyor yazar sanırım ama yani, maalesef benim tarzım hiç değil. Çok karmaşık, bulamaç gibi, bir acayip metin. Ara ara absürtlüğüne güldüğüm için sıkılmadım okurken ama işte, benlik değil, hiç.
Profile Image for Fulya.
538 reviews200 followers
December 25, 2017
Kobo Abe benim Yukio Mişima'dan sonra en sevdiğim Japon yazar. Hikayelerinden çekilen filmler de efsanedir. Bulabilirseniz mutlaka izleyin. Kendisinden daha önce Türkçede Kuımların Kadını'nı, İngilizcede de The Face of Another ve The Ruined Map'i okudum. Kanguru Defteri uzundur İngilizcede e kitabını aradığım ama düzgün bir formatını bulamadığım bir kitaptı. Kısmet şahane basımlı Türkçesi'neymiş meğer. Kanguru Defteri bugüne kadar okuduğum Abe kitapları içinde en sürreal olanı, bu yüzden de okuması ve takip etmesi de bir o kadar güç. Çevirmenin işi de kitap içerisindeki haikuvari şarkıları çevirmek açısından güç. Nitekim okuması zorlu bir kitap bu.

******* spoiler*****
Kitabın sonu beni en derinimdeki bir kör kuyudan titretti resmen. "Ön tarafında, posta boşluğuna benzer bir gözetleme deliği vardı. Dışarı bakmıştım. Kendimi arkadan görüyordum. Gördüğüm kendim de, gözetleme deliğinden dışarı bakıyordu..."

Belki de sonsuza doğru uzanan delikten bakan doppelgangerlerin varlığını hissettiriyor burada bize Abe.

******* spoiler*****

Benim kişisel seçimim yine de her zaman The Face of Another'dan yana olur çünkü Abe'nin bu kitapta yazarlığının zirvesine yerleştiğini düşünüyorum. Ama Kanguru Defteri'nde de o zirveden düşmüş değil.
Profile Image for Burçin Acar.
70 reviews14 followers
May 15, 2018
I don’t know what to say on this book. All I read here, are they the states of mind before death? All the fears, delusions, desires came together like a dream before the life ends?

The book is indeed surreal but very fluent. Even in the chaos of the symbols in the book as in dreams, one can sense the common aspects of humanity. Loneliness, attraction, sadness, our vulnerability and incapacity to govern well-being of our own bodies...

It’s also good to sense the freedom this book gives about that one can write in any way and about anything she/he wants. Nevertheless sometimes it was very hard for me to tolerate the nauseated scenes such as the idea of growing sprouts on the skin.
Profile Image for Deniz Ata.
254 reviews14 followers
April 16, 2025
Yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve her seferinde farklı bir üslupla karşıladı beni.Sadece birşey değişmedi o da tren istasyonları .

Beden korkusu gibi başlayan süreç rüyalarımın saçmalık seviyesinden daha absürt akıp gidiyor .

İki türlü okuma da yapılabilir . Düz oku ve absürtlükle dalga geç ya da derin oku incik cincikdeb metafor kas o neydi bu şimdi neydi de .

Tedavi neden var , neden yaşıyoruz ,ötenazi neden var ,intihar temel hak mı ,insan kaç kere ölür?

Tüm bunlar finalde elimde kalan sorular .
Profile Image for Rami Hamze.
422 reviews31 followers
September 23, 2020
I love the kafkaesque of Kobo Abe as well as his premises and psychology focus. however, this one fell short.

The narrator discovers radish growing on his body. In most of the novel he is wandering through the city on his mobile hospital bed. unclear what is real and what is not.
Profile Image for Alice.
764 reviews96 followers
August 29, 2021
A chaotic mix of Kafka’s Metamorphosis, The Yellow-Wall Paper’s creeping insanity, a dash of pedophilia and an extremely unreliable narrator who starts wondering whether he’s dreaming before even the reader does.
It also mentions daikon radish sprouts quite a bit.

2.5 stars
Profile Image for Gizem.
30 reviews7 followers
July 31, 2020
Japon edebiyatına merak sardığım bu günlerde Kobe Abe sürekli gözüme çarpan bir yazar. Kumların Kadını’nı geçtiğimiz günlerde okumuş ve baya beğenmiştim. Bu nedenle Kanguru Defteri’ne büyük bir beklenti ile başladım fakat beklentimi hiç karşılamadı. Öncelikle söylemeliyim ki kitabı çok tuhaf buldum. Gerçeküstü ögeler çevresinde örülmüş bir kurguydu, belki de bu nedenle çok hoşuma gitmedi. Fakat çok ilginç bir şekilde kitap kendini okutturuyor, yazarın kalemi Kumların Kadını kitabının yorumunda da belirttiğim gibi fazlasıyla sade, okurken hiç yorulmadım ya da zorlanmadım. Olumsuz söylemlerimin yanı sıra alt metinde verilmek istenen mesajı çok değerli buldum. Japon yazarların çok abartmadan, ufak detaylar ile istedikleri mesajı aktarma biçimlerini çok beğeniyorum. Belki gerçeküstü ögeler ile harmanlanmadan aktarılsaydı daha keyifli bir okuma olabilirdi benim için. Kobe Abe ile ilk defa tanışacak okurlara bu kitabı önermem, Kumların Kadını’nın bunun için çok daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Displaying 1 - 30 of 242 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.