İmgeler hangi koşullarda pornografikleşir, ne zaman teşhircileşirler? Teşhircilik geleneği diye bir şey var mıdır? Ya da teşhircilikten azade bir imge mümkün müdür? Farklı zamanlarda ve mekânlarda nasıl üretilmiştir, üretilebilmiş midir? İmgenin Pornografisi, Zeynep Sayın'ın başlangıçta kendisine bir varoluş problemi olarak sorduğu bu sorular çerçevesinde gelişiyor. İmgelerin henüz bir "sanat" olmadığı çağlardan, Roma ölü maskelerinden, Bizans ikonalarından, Anadolu'daki yazı-resimlerden kalkarak 20. yüzyıl başlarına, oradan da günümüze kadar gelen yolu katederken de hep bu soruların peşinde.
Kitabın ilk bölümlerini daha rahat okudum: İkonalar-İkonakırıcılar, dinsel imge ile dinsellikten arınmış imgeler arasındaki farklar... Ama 20. yüzyılın sanatçılarına ve sanat akımlarına geçtiğinde zorlandım ve yetersiz kaldım.