Bu kitap, üst üste binmiş arayışların kitabı. Ben, Fatma Aliye’yi aradım. Yaşadığı çağda, çağdaşlarından ve kendinden geriye kalan hayatlarda. O, mümin bir âlime olarak, muasır medeniyetlerde Osmanlı kadınına yer aradı. Romanlar yazdı. Makaleler yazdı. Mesajı kaleminden önde koştu. İmparatorluktan geri kalan, harflerden de çekilirken, Fatma Aliye de kendi kaderine çekildi. 1926’dan, öldüğü tarih olan 1936’ya kadar evden kaçan kızını aradı. Ulaşabildiği kızı değil, kızının tanassur edişinin hikâyesi oldu.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu (d. 1962, Afyon) Sosyoloji doktoru, hikâyeci, roman yazarı. Yeni Şafak Gazetesi'nde köşe yazıları yazmaktadır.
Ortaöğrenimine, son yıla kadar, İstanbul'da devam etti, daha sonra 1980 yılında Afyon Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden 1984 yılında mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini, aynı bölümde "Türk-İslam Felsefesinde Tasavvufî Eğitimin Değerlendirilmesi" başlıklı bir tez hazırlayarak 1987 yılında tamamladı. İ.Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Yapı-Sosyal Değişme Anabilim Dalı'nda "Modernleşme Sürecinde Moda-Zihniyet İlişkisi" başlıklı teziyle sosyoloji doktoru oldu. Söz konusu tezi, "Moda ve Zihniyet" adı ile İz Yayıncılık tarafından 1995 yılında yayınlanmıştır. "Gün Akşamsızdır" adlı hikâye kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2000 yılının en iyi hikâyecisi seçilmiştir.
Akademik çalışmalarının yanı sıra edebiyat ile de meşgul olmuştur, roman, hikâye ve deneme türünde birçok kitap kaleme almıştır
2 ile 3 yıldız arasında kararsız kaldım; ama sanırım 2 daha uygun.
Fatma Aliye ile ilgili bir kitap yazmak zor olsa gerek, yazar da zaten bilgi toplamakta zorlandığını birkaç kez tekrar etmiş. Bu açıdan yararlı bir okuma oldu benim için. Fakat bunun dışında kitap son derece arabesk, bolca geç dönem Osmanlı saray eşrafı dedikodusu dolu. En önemlisi ise Fatma Barbarosoğlu'nun son bölümde adını geçirdiği hiçbir kadını "yeterince iyi" bulmamış, hatta Fatma Aliye'nin torununun torunluk kabiliyetlerinden rahatsız olup alttan alta gönderme yapmış olması. Son olarak bolca türban mağduriyeti, cırtlak kızıl saçlı kadınlar var ve kimse Fatma Barbarosoğlu'nu anlamıyor.