Jump to ratings and reviews
Rate this book

Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine

Rate this book
Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden [harici sıkıntıdan] azâde olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir.

Çünkü bir insan ne kadar kendi kendisine yeterse, başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır—haddizatında başka insanlar da ona o kadar az tahammül edebilecektir. Yüksek bir zihin düzeyinin bir insanı toplum dışına itebilmesinin nedeni budur. Doğrudur, eğer zihnin niteliği nicelikle telafi edilebilseydi, bu insanların büyük dünyasında bile yaşama zahmetine değerdi; fakat şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.
A. Schopenhauer

144 pages

37 people are currently reading
620 people want to read

About the author

Arthur Schopenhauer

2,005 books5,965 followers
Arthur Schopenhauer was born in the city of Danzig (then part of the Polish–Lithuanian Commonwealth; present day Gdańsk, Poland) and was a German philosopher best known for his work The World as Will and Representation. Schopenhauer attempted to make his career as an academic by correcting and expanding Immanuel Kant's philosophy concerning the way in which we experience the world.

He was the son of author Johanna Schopenhauer and the older brother of Adele Schopenhauer.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
203 (34%)
4 stars
256 (42%)
3 stars
107 (17%)
2 stars
26 (4%)
1 star
4 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 54 reviews
Profile Image for nur.
20 reviews50 followers
June 4, 2015
Doğrusunu söylemek gerekirse biraz hayal kırıklığı oldu bu kitap. Özellikle yazarlık ve üslup bölümünde, sürekli dönemin Alman edebiyat(çılar)ı üzerinde dönen fikirleri hem zaman hem de coğrafya bağlamında çok kısıtlı, evrensel olmaktan çok uzaktı. Halkına sinirli bir aydın okuyormuş hissine kapıldım çoğu zaman. Ama okumakla ve düşünmekle ilgili kısımları çok daha güzeldi; hepsini nasiyet mahiyetinde okudum. Okumanın körelten bir yanı olduğunu çok açık bir biçimde ortaya koyuyor doğrusu.
Küçük bir alıntı:
"Eğer bir insan düşünmek istemezse bunun en güvenli yolu her ne zaman yapacak başka bir şeyi olmasa eline bir kitap almaktan geçer."
Schopenhauer kitap filozoflarını ülkeleri seyyahlardan dinleyenlere benzetir, ve ülke gezmenin gerçek hazzından bahseder. Ama böylesi sınırlı bir ömürde insanın kendi başına tüm dünyayı gezmesi mümkün müdür? Ve bu imkansızlık karşısında, dünyayı gezmek yerine seyyahlardan dinlemesi (kitaplarla düşünmesi) cahillik midir?
Profile Image for Altay Aktar.
109 reviews45 followers
December 16, 2016
"Çünkü bir insan ne kadar kendi kendisine yeterse, başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır; haddi zatında başka insanlar da ona o kadar az tahammül edebilecektir."
Profile Image for Eylem T.
53 reviews12 followers
December 22, 2014
Goodreads'de kayıtlı bütün üyelere önereceğim bir kitap bu.Schopenhauer , 1800 yılında bile tüketimin - bu kitap - bile olsa zararları konusunda açıkça uyarır.Zihinsel hayatımızı zenginleştirmek, sıkıntıya karşı bir kalkansa ve asıl mutluluk düşünme yoluyla kazanılıyorsa da , sürekli okumak değildir hedef.Piyasaya sunulan kitapların çoğu da niteliksiz olabilmektedir.
''Fakat okurken zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanından başka birşey değildir,ve sonunda onlar bizden ayrılır,geriye kalan nedir?Ve dolayısıyla öyle olur ki çok fazla-yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin,eğlence yahut meşgaleyle kendini eğlendiren kimse,yavaş yavaş kendi düşünme yeteneğini kaybeder,tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi.'' der ve hayatın ve zamanın kısıtlı olması nedeniyle sadece nitelikli okumalar yapmanın önemini ve nasıl olacağını açıklar.
Üç tür yazardan bahseder ; düşünmeksizin yazanlar(hafızadan ya da hatırladıklarını) , yazarken düşünenler ve son olarak -en az olan yazar türü -sadece düşündükleri için yazanlar.Schopenhaur'a göre küçük bir düşünceyi anlatmak için çok sayıda sözcük kullanmak vasatlığın belirtisidir.İfade ne kadar basit ise bırakacağı izlenim de o kadar derin olacaktır ona göre.Naiflik bu anlamda dehanın belirtisidir.
Kendi kendine düşünebilmeyi başarabilen bir insan şaşmaz bir pusulaya da sahiptir derken de okumak ve yazmanın ötesinde en önemli faaliyetin ''düşünmek'' olduğunu üstüne basa basa söyler.



Profile Image for Kaplumbağa Felsefecisi.
468 reviews81 followers
March 3, 2016
Schopenhauer'ın vazgeçilmez aforizmalarının sırrı... Çok satan kitapları okumamanın gerekliliği, düşünürken zihnin dizginlerinin okuduklarımızın elinde olduğu ve her okumanın anlamak demek olmadığı, anlamanın bir parça düşünceyle anlam bulduğu, bir yazarın çok okumaması gerektiği, üzerine söylenebilecek yıkıcı şeyler. Her yazar ve okur kendini bir de Schopenhauer ile sorgulamalıdır.
__
Bir yavru kedinin bile yalnızken gelip sırnaştığı, oyun oynamak için debelendiği insnlarız biz. Bizim yalnızlığımız da o kedi dile getirmese de aynı "can sıkıntısında uğraş arayışını" belirginleştirir. Shopenhaure'in Okumak Yazmak ve Yaşamak Üzerine adlı kitabının ilk bölümü de "İnsan mutluluğunun iki temel düşmanı: Istırap ve Can Sıkıntısı" ndan oluşuyor.

Sert ve yıkıcı ama anlaşılma ölçüsünde de bir o kadar yapıcı olması yönünden Nietzsche'yi anımsatıyor Shopenhauer. Ama gel gör ki Nietzsche'ye ilham veren adam zaten ta kendisi! Dolayısı ile kendi yazarlığımı, yaşamımı, düşünce yapımı, okuma alışkanlığımı hatta can sıkıntısı en son ne zaman yaşadığımı sorgulamama, öz eleştiriyi onun gözüyle yapmama sebep olmuş bir kitaptır diyebilirim. Çok satanlar listesinden tutun da, isimsiz eleştiri yapan edebiyatçılara , "can sıkıntısı" bahsinin sadece "boş" insanların lüksü(!) olduğuna varana kadar pek çok konuda fikir üretmiş bu kitapta Schopenhauer.

Çoğunluğumuzun ahmak olduğu dünyada "Eğer zihnin niteliği nicelikle telafi edilebilseydi, bu insanların büyük dünyasında bile yaşama zahmetine değerdi; fakat şükür ki yüz tane ahmak bir tane akıllı etmez." sözüyle beni kendine bir kez daha aşık etmeyi başarmıştır.


Bu tarz "ağır" filozoflara başlama, tanıma evreme Irvin Yalom her zamanki gibi eşlik etmiştir. Nietzsche'de buna öncelikle Cogito'nun Nietzsche Kayıp Bir Kıta sayısıyla başlamış olsam da, yine tamamlayan Irvin Yalom'un Nietzsche Ağladığında idi. Aynı şekilde Schopenhauer'a giriş okumam yine Irvin Yalom'un Bugünü Yaşama Arzusu sayesinde olmuştur. Söz konusu kişiler "ağır" sözcükleri sırtlanmış kişiler olunca, kendisini anlamış başka birine dört elle sarılıp açılışı yapmak istiyor insan. Bu da Irvin Yalom sayesinde oluyor. Bu okumaların yararını daha sonra filozofların kendi kaleminden eserleriyle anlama oranımı kıyaslayarak gördüm. Bu yüzden Schopenhauer'un bu kitabındaki pek çok şeye ağzımı açıp şaşırmaktan öte, hatta bu şaşkınlığı kimilerinin yaptığı gibi tapmaya dönüştürmekten öte; hayata aktarımı ne kadar mümkün, ne kadarını yapabilmişim, ne kadarını yapabilirimini düşündüm. Katılmadığım, hak vermediğim yönleri olmadı değil tabii ki. Ama ilk amaç anlamak olduğu için daha çok okumaya sürüklenmek gerekti.

Gelelim kitabın bölümleri ve değinilmesi gereken noktalarına. Öncelikle "can sıkıntısı" "yalnızlık" hakkında beklentilerimizi en aza indirgememiz gerektiğini vurgulayarak "Hiç kimse başkalarından ya da genel bir ifade ile dış dünyadan çok fazla beklenti içerisinde olmamalıdır. Bir insan tekinin bir başkası için ifade edebileceği şey öyle çok büyük değildir. Neticede herkes yalnız kalır ve önemli olan şey yalnız kalanın kim olduğudur.", der filozof. İnsanların kendi iç dünyalarının ne kadar fazla bilgi - birikimle dolu olduğu, yalnız kaldıklarında hayatlarını idame ettirmek için bunları ne kadar kullandıklarıyla birleştirilebilir öyleyse. Evde kalmaktan, odamda vakit geçirmekten hiç sıkılmayan benin, "Yapacak mutlaka bir şeylerim vardır." sözünü çağrıştırmıyor değil aslında.

Nasıl yani?

Aslını isterseniz bu kitabı tanıtırken "ben eklentilerini" de size sunmak istemezdim. Ama kitabı tanıtmak yazarı tanıtmak demektir. Dolayısıyla bu kitabı okurken karşılaşacağınız yoğun hava aynen bu şekilde demeye getiriyorum bir yerde... Bulaşıcı mı? Umarım değildir...

İsminizin ardını ne çok doldurmanız gerekliliğini daha evvel söylemiştim. Kıyı kalmayınca ismimize tutunmamız gerektiğini de. İsmimiz bizim niceliğimizle doldurulabilir ancak. Zaten gerisini Schopenhauer da dile getirmiş zannımca.

"Okumak ve Kitaplar üzerine" adlı ikinci bölüm, "Yazarlık ve Üslup üzerine" adlı üçüncü bölüm ve "Düşünmek Üzerine" adlı son bölüm her bir satırı alınıp paylaşılası ama daha çok zihnimize tek tek kazınasıdır. Özellikle bu üç bölümü günümüzde "ben yazarım" diye geçinen edebiyatçılarımız ya da edebiyatçı olmayan hepimiz mutlaka ama mutlaka okumalı diyorum.

"Bir insan her zaman oturup okuyabilir, fakat düşünemez."

Bu adamın bu sözünü metnin tam bu noktasına koymamın tek sebebi ise cümlenin içinde saklıdır....İyi okumalar...
Profile Image for buyerdebugökte.
1 review
October 10, 2017
Schopenhaur, kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesini yani sürekli okumasını eleştirir (ona göre okumak tam olarak budur). Hatta okumak bir bakıma insana zarar verir der.

Okumak kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir. Fakat kişinin kendi kendisine düşünmesi tutarlı bir bütünü, bir sistemi -her ne kadar o tam anlamıyla eksiksiz bir sistem olmasa da- geliştirmek için çabalamasıdır. Ve bunu başka hiçbir şey, sürekli okumak suretiyle, başkalarının düşüncelerinin cereyanını güçlendirmek kadar engellemez. Değişik değişik kafalardan çıkan bu düşünceler, farklı sistemlere ait olmaları, farklı renkler taşımaları nedeniyle, hiçbir zaman kendiliklerinden bir düşünce, bilgi, anlayış yahut kanaat birliğine ulaşmazlar; tersine kafayı Babil Kulesinin dikilmesinden sonra ortaya çıkmış diller karmaşasıyla doldururlar. Yabancı düşüncelerle tıka basa dolan kafa neticede vuzuh ve sarahatten, açık ve berrak bir anlayıştan yoksun kalır ve belki de bir adım sonra akıbeti çözülüp dağılmadır. Eğitimli insanların çoğunda bu gözlemlenebilir bir durumdur; bu onları sağduyu, doğru yargı ve pratik incelik bakımından, tecrübe ve sohbetle, az biraz okumanın yardımıyla, dışarıdan çok az bir bilgi edinmiş ve onu da her zaman kendi düşüncelerine boyun eğdirip onunla mezcetmiş olan çoğu okumamış kimseye nazaran geri durumda bırakır.

Ancak bana göre okumak , bu hayatta en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında gelir. Sadece kitapları değil insanları, maddeyi, resimleri, filmleri de okumaya ihtiyacımız vardır. Çünkü böyle olmazsa uygarlığımıza/hayatımıza yön verecek düşünceleri kendi içimizde düşünerek ulaşmamız pek mümkün değildir. Newton der ki: ''Eğer daha uzağı görebiliyorsam bu, benden önceki devlerin omuzlarında durduğum içindir.'' İşte insan da daha uzağı görmek istiyorsa okumalıdır. Çünkü insan, insanlığın şimdiye kadar biriktirdiği bilgileri ve düşünceleri edinmeden insanlığa gerçekten faydalı olamaz. Kendi kafasını ne kadar çok kullanırsa kullansın insan aslında binlerce yıl önce doğan atalarından beyin yapısı bakımından pek farklı sayılmayacaktır. İşte böyle bir durumda sadece kendi kafasını kullanarak yani diğer bireylerin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmayarak eski zaman insanlarının en basit keşiflerini (ateşi bulmak gibi) bile bulamadan ömrünü sonlandırır.

Aylar sonra gelen not: Bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için incelemede yer alan '' okumak (daha fazla ve sürekli) '' ifadesini çıkardım. Yine de benim bahsettiğim ideal insan tipi yemeden, içmeden, uyumadan sürekli kitap okuyan insan değil hayatı boyunca zihinsel işleri bir yük olarak görmeyen ve düşünmeyle (dolayısıyla okumayla) irtibatını kesmeyen kendi sınırlarını aşma çabasında olan insandı.
Profile Image for Pınar.
36 reviews
April 10, 2020
yaptığı bağlamlar ve değindiği bazı noktalar düşünce sisteminize önemli katkı sağlıyor mu evet ama gerek çevirisinden* gerekse çelişkili bulduğum bazı söylemleri ve bu noktada beni yalnız bırakan üslubu sözde dürüstülüğünün bir çerçevede sınırlı kaldığını düşündürtüyor bana, kitabı okurken yanınızda stres topu olsa iyi olabilir ne olur ne olmaz.
*çevirmenin önsözü çok hoşuma gitti ama kelime diriltme sevdasına son verilmeli acilen
Profile Image for Ana Atanasković.
Author 9 books80 followers
December 29, 2023
Slučaj je hteo da (meni) najbolju knjigu u 2023. godini otkrijem pet dana pre njenog kraja. Istraživala sam u Gradskoj biblioteci istorijsku građu a onda sam odlučila da izvidim šta još ima na temu pisanja (čitala sam Dragišu Živkovića i Stivena Kinga svojevremeno). Ukucam o pisanju a na spisku se pojavi naslov “O pisanju i stilu”. Autor Artur Šopenahuer.
Malo je reći da sam bila zaintrigirana. Nisam znala da je Šopenahuer pisao o pisanju (juče sam knjigu spomenula jednom filozofu i njemu je bila nepoznata te mi je drago da sam prenela dobru vest).
Malo je reći da sam oduševljena.
Osim što sam knjževnost (englesku) studirala i što našu i opštu čitam od treće godine, zanima me i kao fenomen (moj master rad je na temu marketinga u književnosti). A Šopenhauer je pre toliko vremena napisao sve što odavno mislim! Fascinantno (ne uzimam u ovom slučaju nikakav “kredit” za sebe). To dokazuje da nema ničeg novog pod Suncem.
Ova njegova kratka ali “ubitačno” tačna studija prodire u samu srž “književničarenja” i dokazuje mi u mnogim aspektima da nisam luda što imam neke radikalne stavove. Naprotiv, imao ih je i on, i to iste ili veoma slične, čuveni Šopenhauer! Tj, ja sam došla do njegovih zaključaka. Do najradikalnijih sam došla pre nekih osam-devet godina.
Sada misilm da se pisci dele na one koji u svojim knjigama žudno žele da pokažu šta sve znaju (često su to porivi sujete) i na one koji isto tako žele da prenesu ono što osećaju (i tu ima padova u vidu melodramatike). U toj podeli se krije i odsečnija, koju je objasnio Šopenhauer.
Na malo strana čuveni filozof izložio (veoma uspešno) sve druge padove u koje upadaju književnici a uopšte nije trebalo ništa više da napiše na tu temu. Pametnom je dosta, kako se kaže. Napisao je jasno i sažeto. Dotakao se i stilskog izražavanja i time dokazao koliko je znao da proceni šta je prava književnost a šta skribomanija.
Ovu knjigu bih stavila na prvo mesto za preporuku za bilo koga ko želi da počne da piše.
Profile Image for Şeyma Reyhan Gözen.
Author 2 books10 followers
October 12, 2020
Yeryüzünde ki en mutlu talih, fevkalede seyrek tesadüf edebilen zengin bir kişiliğe ve dahada özelde iyi bir akıl donanımına sahip olmaktır, bu en mutlu talihtir.

Bilgelik bir mirasla birlikte iyidir.

Mutluluk giriştiğiniz her türlü işte muktedir ve muzaffer olmaktır.
Can sıkıntısının en büyük kurbanları yüksek sınıflar, varlıklı insanlardır.

Zenginler kendilerini avutacak birşey bulamadıkları için kendilerini şehir hayatına atarlar, orada da peşlerini bırakmayan can sıkıntısından kurtulmak için koşarak o lüks konaklarına dönerler.

Duyarlılık ne kadar baskınsa zevkte o kadar coşkulu olacaktır.
Profile Image for Dilara Selici.
41 reviews6 followers
October 17, 2021
Shopenhauer'ı okumak ufuk açıyor ama çeviri çok fazla eski kelime içeriyor. Örneğin "içerik" yerine "muhteva" kullanılmış. Buna benzer çok şey var.
Profile Image for Comert Vardar.
57 reviews3 followers
November 29, 2022
Kitapta saygı duyduğunu açık etmekten çekinmediği iki kişi var; biri Kant, diğeri Goethe.
Diğer tüm Almanlar Schopenhauer'in amansız eleştirilerinden payına düşeni fazlasıyla aldı.
Tam biz okuyuculara sıra geliyordu derken,
neyse ki kitap bitti.
Son bölümü (Düşünmek üzerine), kimi zaman açıp tekrar tekrar okumalı, üzerine düşünmeli.

Bu aksi, somurtkan filozofun düşünce tarzını anlamaya çalışmaya devam ediyoruz.
Sıradaki!
Profile Image for Bilal Ashrafov.
7 reviews
January 11, 2018
Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden [harici sıkıntıdan] azâde olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir.
Profile Image for MURAT BAYRAKTAR.
394 reviews13 followers
October 30, 2021

İlk olarak çevirmenin çok başarısız ve kötü oluşu ile başlamak istiyorum (M. Sırrı Erer). Çok kötü bir üslubu var, bunun sebebi kullandığı eski Farsça ve Arapça kelimelerden kaynaklanmıyor onları bilmemek bizim ayıbımız, ben daha çok cümle yapılarından ve kötü üslubundan bahsediyorum ki sözcük tercihleri ile de bir çok dilden alıntı yaparak kopuk kopuk sıkıcı bir anlatımı seçiyor ve anlamayı güçleştirdiği de ortada. Ancak neyse ki çok uzun yıllar önce yaptığı zekice analizler ve tespitler ile okuyucuyu tüm bu kötü çevirmen hatalarına rağmen yakalıyor ve bir sürü notlar alarak , satırların altını çizerek elinden bırakamadığımız bir eser ortaya koyuyor Arthur Schopenhauer.

Gerçekten çok zeki bir adam Schopenhauer, biraz da kızgın aslında yaşadığı toplumdan. Gariptir ki 1900lerin başında yazılmış, dolayısıyla aradan 100 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen sanki günümüzü anlatması , toplumun ve insanların pek de değişmediğini gösteriyor ve tabi Schopenhauer' i da klasik filozof yazarlar arasına sokuyor.

Vurgulamak istediği şeyi bir çok kişi ıskalamış görünüyor, Schopenhauer okumaya karşı değil hiçbir zaman ; düşünmeden anlamadan okumanın , 'sadece' okumanın bir anlamı olmadığını , önemli olanın okuduğunu anlayarak ve üzerine düşünerek onu kendi uzvun haline getirmekten ve dolayısıyla bilginin kalıcı hale getirilmesiyle bir şeylerin değişeceğini ve anlamı olacağını söylüyor.

Bir sürü notlar aldığım okumaktan keyif aldığım ancak yüzyıllar içinde de hiç değişmeyip ilerleyemediğimizi de gördüğümde üzüldüğüm klasikleşmiş çok başarılı bir eser oldu. Okunması gereken eserlerden..


*
'' Hiçbir zaman kötü kitaplar çok az ya da iyi kitaplar çok fazla okunmaz.''

'' Kimi zaman eski dünyanın büyük düşünürlerine dair kitaplar yazılır ve halk bu kitapları okur; fakat bu büyük adamların kendi eserlerini değil. Bunun sebebi avamın sadece yeni basılmış olanları okumak istemesidir ve benzer benzerini sevdiği için halk günün derinlikten yoksun, çapsız kafalarından çıkma dedikodularını, büyük kafaların düşüncelerinden daha mütecanis(bağdaşık, homojen) ve daha hoş bulur.''

'' Dünyada kitaplardan daha tuhaf satış metalarına rastlamak galiba imkansızdır; anlamayan kimseler tarafından basılır, anlamayan kimseler tarafından satılır, anlamayan kimseler tarafından okunur, hatta tetkik ve tenkit edilir, ve şimdilerde artık onları anlayaman kimseler tarafından kaleme alınmaktadır. ''

'' Voltaire şu cümleyle bunu demek istiyordu; fakat doğrusunu söylemek gerekirse , yazarların çoğu lüzumsuz sözcüklerle düşünce sefaletini gizlemeye çalışırlar. ''

'' Okumak kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir.''

Profile Image for Marija.
42 reviews1 follower
August 31, 2025
Iako je po prirodi svoje filozofije i nacina zivota kojeg je vodio bio prilicno kontraverzan, o pisanju, stilu, piscima, gramatici rekao je veoma cijenjene stvari. Apsolutno preporucujem.
Profile Image for Leyla.
59 reviews40 followers
Read
May 20, 2016
19. yüzyıla değil de sanki güncel bir edebiyat dergisine ait bir eleştiri yazısını okuyormuşum gibi hissettirmiş olan cümleler:
"Okumak söz konusu olduğunda geri durabilmek (nerede duracağını bilmek) çok önemli bir şeydir. Geri durulacak yeri kestirmedeki maharetin esası, zaman zaman neredeyse salgın halinde yaygın olarak okunan herhangi bir kitabı sırf bu yüzden okumaktan ısrarla uzak durmaktır, denebilir."
Profile Image for Kayra.
41 reviews12 followers
July 13, 2012
Kitapta 'Üslup zihnin fizyolojisidir' der Schopenhauer. Basit konuları zor anlaşılır hale getiren filozoflarla ve onları büyük gören sığ insanlarla dalga geçer.

Zor anlaşılır konuları herkesin anlayabileceği hale getiren bir üslubu var. Tabi uzun, karmaşık, bulanık cümleler kurmadığı için birçok filozoftan daha az büyükmüş gibi görülür.
Profile Image for Murat.
39 reviews
July 30, 2016
Özellikle okumak üzerine iyi fikirler verdi.Arada pek kibirli gelmiş olsa da yazar, düşünmenin ve bilmenin bazı insanlara verdiği o kibir sanırım bu deyip takılmadım.
Profile Image for Oguz Akturk.
290 reviews736 followers
July 20, 2023
Size hiçbir şey katmayacak onlarca kişisel gelişim kitabı okumak yerine sadece bu kitabı okumakla da kişisel olarak gelişebilirsiniz.

İlk kez Schopenhauer okuyorum ve onun annesiyle yaşadığı olaylardan ötürü bütün kadınlara dediği cümleleri bildiğim için okumaya biraz ön yargılı başlamıştım. Ama aslında bu kitabın tamamen kitaplar ve yazmak üzerine olan bir kitap olduğunu öğrendim.

Bu yorumumda bugüne kadar hiç bahsetmediğim bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. Sosyal medyada kitaplarla ilgili bir mesleğiniz olunca pek çok türden farklı insanı da gözlemleme şansı elde ediyorsunuz. İyisinden kötüsüne, gencinden yetişkinine kadar böylesine çeşitlilikte bir insan topluluğunu başka hiçbir yerde bulamayacağınızı da bilerek...

Bu kitapta Schopenhauer'in de belirttiği ve benim de en çok şaşırdığım konulardan biri "halka kötü bir kitabı tavsiye edecek kadar paragöz olma" durumu. Bu tür insanlar şöyle yapıyor:

Yeni bir yazar bastırdığı ilk kitabını tanıtmak için Goodreads'den ya da Instagram'dan çok takipçisi olduğunu düşündüğü kişilere mesajla ulaşıyor. Bazıları para teklifi veriyor ve yazarla anlaşıyorlar. Sonrasında da o "çok takipçili kişiler" kitabı okumadan ya da okusalar da beğenmemelerine rağmen aldıkları para karşılığında o kitabı önermeye başlıyor. Üstelik bazı yayınevleri "protokol" adı altında bu çok takipçili kişileri meşrulaştırıp, bizzat yeni çıkan kitaplarını övdürmek için düzenli olarak gönderim yapıyor. Schopenhauer'in zamanında da olan bu şeye ben, edebiyat rüşvetçiliği diyorum.

Schopenhauer'in 19. yy'da bu kitabında anlatıp da günümüzde geçerli olan pek çok şey var. Mesela mutluluğu içimizde veya kendimizde aramak yerine dışarıda arıyoruz. Mesela varoluşsal boşluklarımızı kapatmak için geçici bir tatmin sağlayan şeylere kapılıyoruz. Mesela son dönemlerde popüler olan kitapları hiç sorgulamadan tüketiyoruz. Zaman değişse de birey olarak sorunlarımız hiç değişmiyor.

Bu kitapta en çok sevdiğim şeylerden biri de Schopenhauer'in kitapsever okurlara hitaben kişiliğimizi ve dünyayı algılayışımızı çok geliştirecek şeylerden bahsetmesi oldu. Kendi düşüncelerimizi oluşturmamıza yaptığı vurguyu çok sevdim. Okuduğumuz kitapları fiziksel raflarına koymayı değil de, aklımızdaki zihinsel raflara koymamızı önermesi de yine beni etkileyen yönlerden biriydi.

Peki, bu kitabı bu kadar övmeme rağmen neden 5 üzerinden 4 puan verdim? İncelemenin bundan sonraki kısmında da bunu açıklayacağım.

Filozofun 75. sayfada “Gerçek bilgi, sahibini hiçbir zaman kibirlendirmez.” şeklinde bir cümle kurduğunu gördüm. Gerçekten çok değerli bir cümle olsa da bu kitabın kapsamında bizzat kendisinin bu cümleye göre hareket etmediğini düşünüyorum. Çünkü edebiyat ve kitaplar dünyası hakkında yaptığı bazı tespitleri, dünyadaki herkes tarafından doğru kabul edilmiş gibi okura yansıtmaya çalışıyor.

Mesela en büyük hatalarından biri, yazım üslubunun nesnel olması gerektiğini söylemesi bence. Oysaki kendisi böyle bir görüşü dile getirerek bile öznel bir çıkarım yapıyor. Özellikle de kurmaca ve hayalgücünün ön planda olduğu bir tür olan edebiyatta nesnel bir üslubun evrensel doğruluğundan nasıl bahsedebiliriz ki? Kitabın puanını kendi adıma düşüren yönlerden biri de işte buydu.

Okuma deneyiminin kimliğimize olan katkılarını hayatımız boyunca üzerimizde taşıyabilmek ve bir dahaki nesillere de aktarabilmek dileğimle...
Profile Image for Özer  Tozoğlu.
5 reviews2 followers
July 15, 2022
Okumak, kitaplar, yazmak ve düşünmek üzerine yazılmış, kimi zaman sert yargıları ve öğütleri olan okumaya değer bir kitap.

Yazıldığı zamanın dünyasını bilemem ama kitabı okumayı düşünenler için, günümüzde de geçerli olduğunu düşündüğüm ve genel olarak okumakla ilgili birkaç alıntıyı aşağıda paylaşıyorum.

"Herhangi önemli bir kitap derhal ikinci kez okunmalıdır, öncelikle kitabın muhtevası bütünü itibariyle ikinci kez okunduğunda kavranılır ve başlangıç ancak son bilindiğinde gerçekten anlaşılır; kitap ikinci kez okunurken kişinin içinde bulunduğu ruh hali farklıdır, dolayısıyla çoğu kez başka bir izlenim elde edilir; muhtemeldir ki muhteva başka bir ışıkta görünür."

"Ahmaklar için yazanlar her zaman karşılarında geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar; okuma zamanınızı sınırlamaya dikkat edin ve okumak için ayırdığınız zamanı da
münhasıran bütün zamanların ve ülkelerin büyük kafalarının eserlerine tahsis edin, onlar insanlığın geri kalanını yukarıdan seyrederler, şöhretleri onları zaten bu hüviyetiyle tanıtır. Okunması halinde sadece bunlar insana gerçekten bir şeyler öğretir ve eğitir."

"Kimi zaman eski dünyanın büyük dünüşürlerine dair kitaplar yazılır ve halk bu kitapları okur; fakat bu büyük adamların kendi eserlerini değil. Bunun sebebi avamın sadece yeni basılmış olanları okumak istemesidir ve "similis
simili gaudet" (benzer benzerini sevdiği) için halk günün
derinlikten yoksun, çapsı kafalarından çıkma dedikodularını,
büyük kafaların düşüncelerinden daha mütecanis ve daha hoş bulur."

"Axiosto'nın dikkat çektiği gibi cahil insanların boş saatleri ne kadar acınaklıdır! "'ozio lungo d uomini ignoranti". Sıradan insanlar sadece zamanlarını nasıl harcayacaklarını düşünürler; herhangi bir yeteneğe sahip insan onu kullanmaya çalışır."
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Fatih.
622 reviews36 followers
February 7, 2025
2022 Kasım sonu kitabı almışım 25 TL, nedenini bilmiyorum kütüphanemde bir yerlerde kabını açmadan unutmuşum, geçen hafta kütüphaneyi düzenlerken görünce bir sevindim, mutlu oldum, malum kitaplar pahalı, merak ettim ne kadar artmış acaba diye bir baktım 117 TL olmuş, yani söyleyecek çok söz var da işte yutkunamıyoruz. Çok gereksiz uzun ve kitapla anca dolaylı ilgisi olan bir önsöz kitaba geçişi oldukça zorlaştırıyor.

Kızgın bir tonla girdim söze ama aslında “Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine” de sert üslupla yazılmış, sanki abi küçük kardeşini azarlıyor gibi. Kafasını bir yana çeviriyor yazarlara yükleniyor, diğer yana çeviriyor yayıncılara sopayı gösteriyor. Ona göre yazarların çoğu yüz karası, yayınevleri ise dönemin şakşakçılarından başka bir şey değil. Ona göre isimsiz yazarlar sahtekardır, çok çok sınırlı eserler hariç okumak ise acizlik.
21 reviews
January 3, 2023
Okundukça üzerine çokça şey düşünülebilecek çok fazla düşünce içeriyor. Bir kere okumak yetmez gibi.

Ayrıca nasıl ki hiçbir ülke sadece birkaç kalem ithalata ihtiyaç duyan ya da hiç ihtiyaç duymayan bir ülke kadar müreffeh değilse, en mutlu insan da içindeki zenginliği kendisine yeterli olan ve varlığını idame ettirmek için dışarıdan ya çok az veya hiçbir şeye ihtiyaç duymayan insandır, çünkü ithal mallar pahalı şeylerdir, bağımlılığı açığa vurur, tehlikeye sebebiyet verir, sıkıntı meydana getirirler ve sözün kısası yerli imalat için sefil birer ikamedirler. Hiç kimse başkalarından ya da genel bir ifadeyle, dış dünyadan çok fazla beklenti içerisinde olmamalıdır. Bir insanın bir başkası için ifade edebileceği şey öyle çok büyük değildir: neticede herkes yalnız kalır ve önemli olan şey yalnız kalanın kim olduğudur."


Bu le stile empesé denilen ve sözün gereksiz yere uzatıldığı sıkıcı, hantal üslubun olduğu kadar, sanki iki hatta birçok anlama sahipmiş gibi görünen zorlama ve muğlak üslubun; ve aynı şekilde hiçbir faydası olmayan tumturaklı üslubun ve son olarak değirmen taşı gibi boyuna dönüp duran ve tıpkı onun gibi sersemleten karmakarışık laf kalabalığının, bir türlü sonu gelmeyen saçma sapan gevezeliğin örtüsü altında en korkunç düşünce sefaletini gizleme tarzının anasıdır


Schopenhauer burada ne kadar üniversitelerdeki filozoflara sallamış olsa da bizim dönemimizde sıklıkla sosyal medyada da gördüğümüz, ekstra terimler kullandıkça anlattığı konunun temelinin sağlamlaştığını sanan insanları da kapsıyor buradaki laf.

Çok şey konuşur, ama asla hiçbir şey söylemez.
Profile Image for Musab.
230 reviews
November 28, 2018
Can sıkıntısı ve ıstırap arasında salınıp giden bir hayattayız diyerek başlıyor Schopenhauer kitaba.. Bunların nedenlerini bunlardan nasıl uzak duracağımızı bize aktarıyor. Sıradan insanlar diye tanımladığı insanlardan olmamamız için ve insanlarla ilişkilerimizin nasıl olması gerektiği yönünde altın değerinde öğütler veriyor ilk bölümde. Daha sonra okur, yazar, kitap dünyasına dair bölüm başlıyor bu bölümde kitap nasıl yazılır, kaliteli eserleri nasıl tanırız, nasıl daha verimli okuruz, sadece okumanın tek başına zararlı olduğu düşünmenin önemini üstüne basa basa anlatıyor. Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada mantar gibi yayılan kalitesiz, para için yazmış olmak için yazılan kitaplara bir asırdan fazla zaman önce çok doğru eleştiriler yapıyor. Klasik haline gelmiş eserleri okumanın önemini diğer eserlerin zaman kaybından başka bir şey olmadığına parmak basıyor. Bu bölünmede en önemli çıkarım kitabı okuyup bırakmamamız gerektiği üstüne düşünmemiz defalarca okumamız sadece kitap okuyarak kendimizi geliştiremeyeceğimiz kendi kendimize de düşünmemiz aksi taktirde bir robota dönüşeceğimiz oldu benim için. Son bölümde yine düşünmenin önemini ortaya koyuyor. Kitap okuyan her insanın öncelikli olarak okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
Profile Image for Tuğçe Güçlü.
87 reviews2 followers
November 29, 2020
Sıcak bir yaz gününde gin eşliğinde başladığım kitabı henüz bitirmiş bulunuyorum.Ama bir şey hatırlamadığım için baştan başladım.

Öncelikle kitap beni bir hayli şaşırttı.Zira Schopenhauer okumanın beyni körelttiğini ve aslolanın düşünmek olduğunu vurguluyor.Bu noktada kendisine çok katılamıyorum.En kıymetli şeyin okuduklarından parlayan düşünce ateşi olduğunu düşünüyorum .

‘Okumak kişinin kendi kafası yetine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir.Fakat kişinin kendi kendisine düşünmesi tutarlı bir bütünü geliştirmek için çabalamasıdır.Ve bunu başka hiçbir şey sürekli okumak suretiyle başkalarının düşüncelerinin cereyanlarını güçlendirmek kadar engellemez ‘ diyor . 🤔

Katıldığım noktalar ise zamanın kıymetli olduğu ve nitelikli okumalar yapmak gerekliliği 🙌🏻

Yazarlar köşesinde de Alman yazarlara vermiş veriştirmiş.Bu haliyle de biraz coğrafya sınırlı bir değerlendirme olmuş.

Goodreads puanım:3/5
Profile Image for Nil!!.
42 reviews1 follower
December 5, 2022
Yazar, kitabın yarısı boyunca nasıl yazarların süslemeyle çok yazıp aslında hiçbir şey hakkında yazmadıklarından bahsediyor fakat onun yaptığı da bu değil miydi? Hiçbir yere ulaşamadan aynı düşüncenin etrafında döndük dolaştık bütün bölüm boyunca; ya da bana öyle geldi, bilmiyorum. Bunun haricinde, yazarın düşüncelerini ve genel olarak kitabı beğendim.

“Eğitimli öğrenimli insanlar kitapların içindekileri okuyanlardır. Düşünürler, dâhiler ve dünyayı aydınlatıp insan soyunun ilerlemesine katkıda bulunmuş olanlar, doğrudan tabiat kitabından yararlananlardır.”

“Eğer bir insanın düşünceleri içinde hakikati ve hayatı barındıracaksa, bunlar onun kendi temel düşünceleri olmalıdır . Çünkü onun gerçekten ve tamamen anlayabildiği bunlardır. Başkalarının düşüncelerini okumak, kişinin davet edilmediği bir yemeğin artıklarını alması yahut bir yabancının yırtık dökük elbiselerini üzerine geçirmesi gibidir.”
145 reviews
July 23, 2023
Birkaç yönden ufuk açıcı bir kitaptı. Hem okuyucunun hem de yazarın sorumlulukları konusunda, belki içten içe sezdiğim, fark ettiğim, ancak üstünde açık açık düşünmediğim bazı konuları gözümün önüne serdi Schopenhauer.

Bir yazarın ne yazdığı mı, nasıl yazdığı mı, neden yazdığı mı önemlidir? Yazar, kalemi eline alıp, o anda mı yazar, önceden planlayıp/kurgulayıp mı yazar? Biz hangi şekilde yazılmış kitapları okuyalım ve bunu nasıl anlayalım? Çalakalem ve özensiz ifadelerle yazılmış kitaplar, okura saygısızlığı göstermez mi?

Peki ben okur olarak, ne kadar çok okursam, o kadar çok mu gelişirim? Yalnızca okuyarak ama çok az ya da hiç düşünmeyerek, neyi ne kadar özümser ve anlarım?

Bu ve bunlar gibi daha başka sorular hakkında konuşmuş yazarımız, ben ilginç ve okunmaya değer buldum
2 reviews16 followers
April 15, 2021
Yazar kitapta okumanin insanin düşünce sistemi üzerinde köreltici bir etkisinin olduğunun altini çizmiş ve sonuc olarak okuduğunuz kitaplari tam bir benimseme edasıyla okumamamiz gerektigini söylemiş. Her yazar aslında dinlenmek, okunmak icin yazmaz mi? Her yazar yani Schopenhauer gibi her yazar.. Peki ya yazarin bu önerisini dinler ve yazarin görüşünü benimsemezsek? O zaman Schopenhauer'ı dinlemiş mi yoksa dinlememiş mi oluruz? Okurken beni düşündüren kitaptan yeterince haz alırım. Okumaya kesinlikle değecek bir kitap.
Profile Image for Ahmet.
211 reviews2 followers
March 28, 2024
Kitap nasıl okunur, kitap nasıl yazılır tam olarak bu sorulara bir yanıt yok içinde. Okuma eyleminin kendi kendine düşünme eyleminin önüne geçmemesi gerektiğinden bahsediyor, düşünmek için uzun süreler boş oturmak yerine seçilmiş içeriği boş olmayan kitaplarla zihnin yakıt alabileceğini de ekliyor.
Bişey yazmak için öncelikle içinizde aklınızda bir fikir aktarılmaya değer birşey olması gerektiğini ardından da kendinize has başka yerden kopyalanmamış bir üslupla yazmanızı öneriyor Schopenhauer,
"Tekdüze ve sıkıcı olmanın sırrı, herşeyi söylememizde saklıdır." diyor kitap yazarları için.
Profile Image for Sena Solakoglu.
10 reviews
December 7, 2025
“Yenilikçiler dünyada kendi değersiz kişiliklerinin dışında hiçbir şeyin ciddiye alınmaya değer olmadığını düşünürler, göz önüne çıkarmak istedikleri, teşhir etmek için can attıkları budur.”

“Yeni olan nadiren iyidir, çünkü iyi bir şey ancak kısa bir zaman için yenidir.”

İktibas i. (Ar. ḳabs “ateş almak, almak”tan iḳtibās): Alıp faydalanma: Hüsrev-i dîvân-ı nazmım iktibâs-ı vahy ile / Tab’-ı âlî-himmetimdir tercümân-ı hüsn ü aşk (Leskofçalı Gālib). Kanatlarını sallayarak uçtukça göğsünden de şafaktan iktibas ettiği al, mâi birtakım renkler temevvüç eder (Sâmipaşazâde Sezâî).
Displaying 1 - 30 of 54 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.