Murathan Mungan'ın alışılmadık kısalıkta, 1-1.5 sayfalık kısa öykülerini, kitapta yer alan şu cümleleri çok iyi anlatıyor: En kısa hikâye parçasına an denir. Bazı anlar bütün yaşamımızı belirler. "Bütün yaşamımız" dediğimiz de o birkaç âna bakar aslında... Bu yüzden yıllar sonra en çok hatırladıklarımız anlardır. Gerisi bulanıktır. Geçmişi anlar berraklaştırır.
21 Nisan 1955 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Mardinli bir ailenin çocuğudur. Babası avukat İsmail Mungan, annesi Habibe Mungan'dır. İlk, orta ve lise yılları Mardin'de geçti; Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan birisi oldu. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıttı. Yazar, 1972'de Ankara'ya yerleşti. Lisans ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tamamladıktan sonra başladığı doktora çalışmasını yarım bıraktı, Ankara Devlet Tiyatroları’nda altı yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda üç yıl dramaturg olarak çalıştı. Gazete ve dergilerdeki ilk yazılarını 1975’te yayımlayan Mungan; yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler verdi.
aslında genel olarak sevdim. fikir müthiş. kısacık öyküleri okumak ayrı bir zevk. 3.5’tan 3 yıldız verdim ama. elim 4’e gitmedi. çok güzel öyküler var evet, ama bazıları o kadar yavan ki; onlar olmasa 5 yıldızlık bir kitap olabilirmiş. masa, yaşar yenge ve yüzme kayaları favorilerim.
Okurken tam olarak hissetmeyi beklediğim duyguları hissettim. Yani aslında Kibrit Çöpleri, tam olarak aradığım bir kitaptı. Aradığım cümlelerdi, kelimelerdi, hislerdi.
Murathan Mungan daha ilk öyküde "Sizden tek isteğim, hız yapmayın okurken. Göze az görünenler, hızda çabuk kaybedilirler" demiş olsa da ben dün gece yağmur yağarken pencere kenarındaki okuma koltuğumda kucağımda battaniyem, elimde çayımla bir nefeste okudum öykülerini. Mungan'ın isteğini yerine getiremedim; ama öykülerini "kaybettiğimi" de düşünmüyorum. Bazı cümleler, satırlar içime işledi. Altlarını çizdim, uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yaptım hatta, altını çizdiğim satırları defterime not ettim. Biliyorum ki günün birinde anımsayacağım bazılarını ve tekrar defterime döneceğim; tekrar Mungan'ın hislerini hissedeceğim.
Öyküler kısa; fakat anlattıkları uzun. Siz de benim gibi nahif, kırılgan, buruk, ince bir şeyler arayışındaysanız mutlaka tavsiye ederim.
Oyle guzel gozlemler oyle ilginc cikarimlar var ki bu kitapta bir kez daha Murathan Mungan'in ince dusuncelerine hayran kalmamak elde degildi bu kitabi okurken.. Bu adam gibi bir edebiyat dahisi daha bu dunyaya gelmemistir. Murathan Mungan ile Ahmet Batman'i karsilastirdim ister istemez (ki bu bile kulaga hakaret gibi geliyor) o kadar illet etmistim onun kisa hikayelerini okurken ruhsuz ve anlamsiz cikarimlarla dolu ticaret kokan bir kitapti bence; o da Soguk Kahve kitabini yazarken keske once bi Murathan Mungan okusaydi.
En cok aklimda kalan cumlelerden biri "zaman onun icin sanki gecmisten yapilmis bir seydi" Harika tek kelimeyle mukemmel bir Mungan eseri daha
"...Karşı tarafta uyandırdığın arzuyla kendine olan nefretini giderirsin. Bedenimiz görünen ve görünmeyen özellikleriyle bir ifade aracıdır aynı zamanda,' demişti. Söylediklerini oradan okuyormuş gibi gözleri elindeki kadehe dikili kalmıştı: 'Yalnızca soluk alıp vermeyiz, aynı zamanda içimizde birikenleri ifade ederiz bazen dilimiz, bazen bedenimizle'... En somut yanımız sandığımız bedenimiz, bilinçdışımızın oyun sahasıdır aynı zamanda...” "..."Sabaha karşı karşına çıkan bir yabancıya güven; o yabancı belki seni kalbinin yerlisi yapar..." "...Dünyanın bütün hikâyeleri aile yaralarıdır. Orada başlar, orada gelişir, oraya dönerler. Birikmiş ev içi kinleri, mutsuzluk fazlası, kirli sırlar, açık yada örtük şiddet, aşırı sevginin yaraladığı benlikler, istenmezlikler, yetmezlikler, erken kayıplar, öksüzlüğün, yetimliğin, üveyliğin saymakla köpüren, köpürdükçe birbirine benzeyen nedenleri... Mutlu ya da mutsuz bütün sonlar kaçınılmazdır. Bunu bilince daha rahat anlatır insan bir başkasına kendi hikâyesini..."
Guzel bir dogum gunu kalabaligindan biraz uzaklasip sigindigim bu kitabi bir oturusta bitirmek muthis bir keyifti. Kisa ama yogun anlatilariyla Mungan yine dokturuyor. Cok basarili.
Murathan Mungan'ın okuduğum ilk kitabı. Çok duymuştum ve bende merak uyandırmıştı açıkçası. Beklentimi karşıladı. Dilini ve anlatış biçimini son derece beğendim. Bugün bir yazar daha kazandığımı düşündüm ve bu beni mutlu etti.
Kitaba gelince, yazarın tabiri ile "kıpkısa öyküler"den oluşuyor. 1-2 sayfalık bütün öyküler. Kitapta yer alan seksen mini öyküyü birbirine bağlayan bir tema yok; ama hepsi aynı estetik yaklaşımla yazılmış olduğundan kitabın görünür bir bütünlüğü var. Her kısa öyküden bir uzun öykü oluşturmak istedim. Gerçekten de bütün öykülerden ayrı ayrı birer kitap yazılabilir. Her öyküsü tam da bir çakımlık ışık verip sönen kibrit çöpü misali...
Yazar, birkaç kez bu öykülerin nasıl olduğunu, nasıl okunmalarını istediğini söylüyor kitabın içerisinde. Özellikle dikkatimi çeken şeylerden biriydi. Mesela; "An" adlı öyküde kitapta yer alan metinlerin özüyle ilgili önemli bilgi veriyor okura. “En kısa hikâye parçasına an denir. Bazı anlar bütün yaşamımızı belirler.‘Bütün yaşamımız’ dediğimiz de o birkaç âna bakar aslında... Bu yüzden yıllar sonra en çok hatırladıklarımız anlardır. Gerisi bulanıktır. Geçmişi anlar berraklaştırır.” Mesela, öykülerin kısalığı ile ilgili olarak da "Duman İşaretleri" adlı öyküde onları “kısa kesik duman işaretleri”ne benzetir. Bu kitapta yer alan metinleri okumak için de çok yerinde bir benzetmedir.
Enfes bir başucu kitabıdır. Sakin kafayla, içselleştirerek okursanız çok güzel bir tat bırakır damağınızda.
Aşk ile sinemayı öyle güzel benzetmiş ki birbirine.. buraya yazmadan geçmek istemedim. "Sinema neden aşk haline gelir biliyor musun? dedi adam. Çünkü o da tıpkı aşk gibi, insan gözünün bir aldanışı üzerine kurulmuştur. Hayal olduğunu bildiğin perdeye inanırsın bütün kalbinle... İnsan önce bir aldanışa aşık olur, sonra da o aldanıştan bir hakikat yapmaya çalışır hayatına.. Bazı filmler çabuk biter"
Okunması kolay, kısa öykülerden oluşmuş olmasına rağmen tam anlamı ile "yükte hafif, pahada ağır" cümleleri ile derin etki bırakıyor okuyucuda..
Bir okur olarak Kibrit Çöpleri’ni okuduğunuzda, bir kitaptan ziyade bir günlük ya da bir defter okuyor gibi hissediyorsunuz. Her bir kibrit çöpü, sanki yazarın zihninden dökülen bir anlık iç çekiş ya da fark ediş gibi. Kitabı okudukça, okur olarak siz de kendi kibrit çöplerinizi aramaya başlıyorsunuz: Hayatta sizi etkileyen, küçük ama derin anlamlar taşıyan o anları.
Sonuç olarak, Kibrit Çöpleri hem okunması kolay hem de derin düşünceler barındıran bir kitap. Her bir sayfa, yazarın sanatını, duyarlılığını ve insan ruhuna dair içgörülerini hissettiriyor. Kitabı bir oturuşta bitirmek yerine, zaman içinde ara ara okuyarak her bir "kibrit çöpü" üzerinde düşünmek belki de en iyi okuma yöntemi.
“Bir öykünün ön koşullarını yerine getirmeden yola çıkanlar, öykülerinin neden yollarda kaldığını anlamakta güçlük çekerler. Bir öykünün ön koşullarını yerine getirmeden yola çıkanların öykülerinin neden yollarda kaldığını anlatmakta da güçlükler yok mudur ? Yolda kalmış öyküler, yol almış öyküler, yoldan geçen öyküler, yolda geçen öyküler, yarı yoldan dönmüş öyküler, yoldan çıkmış öyküler, yolsuz kalmış öyküler, yolunu kaybetmiş öyküler, yolumuza çıkan öyküler, yolumuzu kesen öyküler; anlamak, anlatmak için yolumuzu beklerler” Murathan Mungan’dan takribi ve vasati kıcacık öyküler 😊
övgüler, öneriler... üstüne çok sevdiğim bir hocamın önerisi ile okumak istediğim mungan'a öykü kitabı ile başlamak istedim. ben mi çok beklentiyi arttırdım yoksa diğerlerinin gördüğünü göremedim bilmiyorum ama bana bir şey katmasını geçtim duygusal bir yönüyle bağlılık dahi hissedemedim. sanki bir metinden kopmuş gibiydi bazı öyküler. bazı öyküleri ise son dönemde popüler olan oldukça soyut kavramlarla bezenmiş olması beni hayal kırıklığına uğrattı. umarım romanları şaşırtır. 2.5'tan 3.
Çok ama çok kısa öyküler. Başlangıçta bu kadar seveceğimi hesaba katmamıştım. ‘Sahaf’ın Söylediği’-‘Masa’-‘Gece Kulübü’- ‘Aile yaraları’- ‘An’.. hepsinin tadı ayrıydı. Dönüp dönüp okur muyum? Bence okurum. Mungan’ın deyimiyle ''anlar'' okunası! ✨ * ‘Hiçliğe inanmak istiyorum, hiçliğin varlığına. Benim için cennet o. Artık hiçbir şeyin olmaması. Hikâyesizlik.’ ❣ * iyi okumalar! 📖🖋
Murathan Mungan'ın düzyazı eserleriyle ilk rastlaşmamız oldu. Bunun düzyazının en zor türlerinden biri olan küçürek öykülerden meydana gelen bir kitap ile olması bu tanışmayı biraz eksik bıraktı bence. Evet çok hoş cümleler var, evet yaşama dair güzel an yakalamaları.. Ama bir sayfada hatta bazen yarım sayfada hangi hikaye layığıyla anlatılabilir ki...
“Sinema neden aşk haline gelir biliyor musun ?” dedi adam.”Çünkü o da tıpkı aşk gibi insan gözünün bir aldanışı üzerine kurulmuştur.Hayal olduğunu bildiğin perdeye inanırsın bütün kalbinle .İnsan öncelikle bir aldanışa aşık olur ,sonra o aldanıştan bir hakikat yapmaya çalışır hayatına. Bazı filmler çabuk biter .”
Murathan Mungan'ın okuduğum 2.kitabı olsa gerek ... ve net şunu söylerim sağlam bir kalem...
Hastalıktan ne yazık ki kurtulamıyorum bir yandan okul vs derken çok saldım. Çok şükür kitaplarıma dönebildim Bir ya da (hadi el yükselteyim çok çok)3 sayfa olsun (storytelden bitirdim) hikayeler dan diye kalbime girdi. Ve Merve Engin seslendirmesi her şeyiyle çok beğendim kesinlikle tavsiye ederim.
Murathan mungan okumayı çok seviyorum, şiirleri düz yazıları gerçekten çok güzel bence. Bu kitapta da hikayeleri var. diğer yazılarını daha çok sevmiştim ama bu da kendini okutan hikayelerle dolu. ama bende çok derin izler bıraktığını söyleyemem o yüzden ortalama bir kitap bence. öykü okumayı çok sevmiyorsanız tavsiye etmem ama seviyorsanız bence kesin okuyun.
Tek sayfadan oluşan hikayeler barındıran bir öykü kitabı. Murathan Mungan okumak isterseniz güzel bir başlangıç olabilir. Tek yakındığım konu bazı hikayelerin daha uzun olması gerektiği. Bir günde de okunup bitirilebilir baş ucu kitabı yapıp her güne bir hikaye de okunabilir.
3,5/5 Geçmişte yaşanan pişmanlıklar, hissi ertelenmiş kayıplar, edkiye duyulan özlem, samimiyetten uzak günümüz ve monoton ve depresif hayatlar. Ana duygu ve seyir hep aynı ancak karakterler ve sahne değişik.
Muhteşem hikayeler - yine. "Dünyadaki en zor şeylerden biri de iyilikle baş etmektir." "Şimdi zamana katlanmayı öğreniyoruz." "Dünyanın bütün hikâyeleri aile yaralarıdır..."
"Her soruya yanıt verme gereği duyuyor oluşum içimde köklenmiş suçluluk duygusuna ilişkin bir şey olsa gerek; bazı durumlarda soruya soruyla yanıt vermeyi geç akıl ettim örneğin. O da henüz akıl düzeyinde işliyor bende, refleks düzeyinde değil. Hala ani sorular karşısında sersemler, hemen aynı hızda bir cevap bulmaya çalışırım.
Böyle zamanlarda gerçekte karşınızdaki kim olursa olsun, asıl yanıtlamaya çalıştığınız, çocukluğunuzdan itibaren sizi dünyadaki her şeyden sorumluymuşsunuz gibi yetiştiren anne-babalarınızdır.
Kimse yokken içinizden konuştuğunuz onlar, daha sonra da başkalarının sorularıyla somutlaşırlar karşınızda. Onların cismi ortalıkta yokken de onlarla konuşursunuz.
Bu durumun köklerini kendimde farkettiğim günden beri sorular ve yanıtlarla ilişkim allak bullak. Edindiğim farkındalık hayli tutuk biri yaptı beni. İşin kötüsü tam da o günlerde tanıştım onunla ve birbirini tanımaya çalışan insanların ilk zamanlarında olduğu gibi sorularla doluydu kafası. Niye daha önce ya da daha sonra değil de, tam içimi geçmişin gölgelerinden sökmeye çalıştığım o günlerde tanışmıştık?!"
O, disina cikamayacagini anlamis, kabullenmisti. Asil ona ulasmaya, kabugunu kirmaya, cekirdegine dokunmaya calisanlarin durumu hazindi. Isik yillarini hesaplayamayanlarin.'
Hayati minik nar tanelerinde, en yalin hali ile gosteren bir Murathan Mungan hikayeler seckisi daha. Guzel bir derleme.
Hayatımıza dair hatıratlarımızın hepsi "an"lardan oluşuyor. Yazar da, hayata dair birçok "an"ı, aynı her insanın kendi menkulünde nasıl hatırlıyorsa öyle anlatıyor. Bazı hikayelerdeki "an"larda kendi unuttuğumuz veyahut da kalbimize saklı kalan hatıratları yakalıyoruz. Ama beri yandan da bazı hikayeler de yavan ve kitabın genel aurası nazarında noksan kalıyor. Ondandır ki 4 yıldız verdim esere.