للتحميل https://docs.google.com/file/d/0B5yN8... رواية مشهورة كتبت في أواخر الخمسينات وطبعت عدة طبعات، وحولت إلى فلم سينمائي وترجمت إلى عدة لغات، يقوم فيها زوبك بفتح الأبواب ويصادفه الحظ، فيلعب أدواراً كثيرة ويصبح نائباً في المجلس وأحد مؤسسي الحزب، ويدمر خصومه جميعاً حتى يفتح أخيراً باباً لغلط فينتهي، ولكن لن ينتهي بانتهائه الوصوليون في كل زمان ومكان.
Aziz Nesin was a Turkish humorist and author of more than 100 books. Nesin was born in 1915 on Heybeliada, one of the Princes' Islands of Istanbul, in the days of the Ottoman Empire. After serving as a career officer for several years, he became the editor of a series of satirical periodicals with a socialist slant. He was jailed several times and placed under surveillance by the National Security Service (MAH in Turkish) for his political views. Among the incriminating pieces of evidence they found against him during his military service was his theft and sale for 35 Lira of two goats intended for his company—a violation of clause 131/2 of the Military Penal Code. One 98-year-old former MAH officer named Neşet Güriş alleged that Nesin was in fact a MAH member, but this has been disputed
Nesin provided a strong indictment of the oppression and brutalization of the common man. He satirized bureaucracy and exposed economic inequities in stories that effectively combine local color and universal truths. Aziz Nesin has been presented with numerous awards in Turkey, Italy, Bulgaria and the former Soviet Union. His works have been translated into over thirty languages. During latter parts of his life he was said to be the only Turkish author who made a living only out of his earnings from his books.
On 6 June 1956, he married a coworker from the Akbaba magazine, Meral Çelen.
In 1972, he founded the Nesin Foundation. The purpose of the Nesin Foundation is to take, each year, four poor and destitute children into the Foundation's home and provide every necessity - shelter, education and training, starting from elementary school - until they complete high school, a trade school, or until they acquire a vocation. Aziz Nesin has donated, gratis, to the Nesin Foundation his copyrights in their entirety for all his works in Turkey or other countries, including all of his published books, all plays to be staged, all copyrights for films, and all his works performed or used in radio or television.
Aziz Nesin was a political activist. After the 1980 military coup led by Kenan Evren, the intelligentsia was oppressed. Aziz Nesin led a number of intellectuals to take a stand against the military government, by issuing the Petition of Intellectuals (Turkish: Aydınlar Dilekçesi).
He championed free speech, especially the right to criticize Islam without compromise. In early 1990s he started a translation of Salman Rushdie's controversial novel, The Satanic Verses. This made him a target for radical Islamist organizations, who were gaining popularity throughout Turkey. On July 2, 1993 while attending a mostly Alevi cultural festival in the central Anatolian city of Sivas a mob organized by radical Islamists gathered around the Madimak Hotel, where the festival attendants were accommodated, calling for Sharia and death to infidels. After hours of siege, the mob set the hotel on fire. After flames engulfed several lower floors of the hotel, firetrucks managed to get close, and Aziz Nesin and many guests of the hotel escaped. However, 37 people were killed. This event, also known as the Sivas massacre, was seen as a major assault on free speech and human rights in Turkey, and it deepened the rift between religious- and secular-minded people.
He devoted his last years to fighting ignorance and religious fundamentalism.
Aziz Nesin died on July 6 1995 due to a heart attack, after a book signing event in Çeşme, İzmir. After his death, his body was buried in an unknown location in the land of Nesin Foundation without any ceremony, as suggested by his will.
Çok çok güzel. Acaip beğendim. Müthiş bir mizah, Müthiş bir ti'ye alma. yıllar once yazmış üstad. Değişen bir şey var mı ülkede derseniz ben göremiyorum. Ama zaten, yazar Aziz Nesin olunca bu gözlem ve ön görü çok sıradan oluyor. Anadolu'nun bir köyünde, bir köylü kurnazıdır Zübük. Bütün köylüyü her gün ve de her seferinde aldatmaktadır. Çok para kazanır bu yöntemle. Üstelik kariyer basamaklarınıda hızla tırmanır. Kısa zamanda once belediye başkanı ve ardından da mebus oluverir Zübük. Köylü her ne kadar dolandırıldığının ve kandırıldığının farkında olsa da, Zübük'ün ağzından çıkan her şeyin ama her şeyin yalan olduğunu bilsede Zübük'e inanmaktan geri duramamaktadırlar. Çünkü Zübük çok zekidir ve de Oscar'lık bir oyuncudur. Yeri gelir ağlar hüngür hüngür, yeri gelir kahkahalarla güler, yeri gelir bir namus timsaline dönüşür. Bir laf vardır hani: "Bir kişiyi her gün kandırabilirsiniz. Herkesi bir gün kandırabilirsiniz. Ama herkesi hergün kandıramazsınız" diye. İşte Zübük bu lafı çürüten, cope atan adamdır. Herkesi hemde her allahın günü kandırabilmektedir. Köylüde çok cahildir ama bu hikayede. Üstelikte çok korkaktır. Özellikle devletten çok korkmaktadırlar. Çünkü devlet halkın üzerinde çok ağır ve içinden çıkılmaz bir tahakküm kurmuştur. Devlet halka hizmet etmemekte, tam tersine halk devlete hizmet etmektedir. Cumhurbaşkanı, başbakan değil valiler kaymakamlar bile halka tabiri caizse kopek gibi davranmaktadır. Bu korkuyu farkeder Zübük. Ve müthiş zekası ve oyunculuğuyla köylüyle çocuk oyuncağı gibi oynamaya başlar. Yeteri kadar korku salarsanız insanların kalbine, onlar kendilerini aldatmanız için size yardım bile ederler. Hatta bir sure sonra siz bir şey yapmasanız bile gelip size teslim olurlar. Korku dağları bekler. Maalesef bu hastalığın en etkili tetikleyicisi ise cehalettir. İnsanları cahil bırakırsanız onların herşeyden korkmalarına yol açarsınız.Cehalet derinleştikçe korku seviyesi yükselir ve peşinden de teslimiyet gelir. İşte faşizm de tam olarak bu anda başlar.
Nearly halfway through the book the events seemed repetitious and very predictable and I contemplated altogether giving up on the book at several points. However, I am glad I went on since the heart of the book lays towards the end. In general, for me Zübük perfectly depicts small Middle Eastern town mentality where nothing ever happens and the people have to get creative to find meaning in their mundane lives.
Aziz Nesin'in kalemine bayılıyorum. Şu zamana kadar okuduğum en komik kitabıydı ve çok güldüm. Eleştirileri gayet yerindeydi ve beni asla sıkmadı. Mükemmel bir kalem.
Türk edebiyatının başyapıtlarından biri. Aziz Nesin’in 1950’ler Türkiye’sinde, Orta Anadolu’nun kasabalarından birinde geçen olayları anlatan Zübük romanı, aslında olayların merkezindeki Zübükzade İbrahim’i değil, Zübük’ün aldattığı halk kesimlerini anlatıyor. Siyaset terminolojisine girecek kadar ünlenen roman kahramanı Zübük, Aziz Nesin’in kitabında da ifade ettiği üzere tek bir kişi değil, hepimiziz.
Tuhaf bir tarihi tesadüfün sonucu olsa gerek, Kartal Tibet’in yönettiği, Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı sinema uyarlaması Zübük, 12 Eylül askeri darbesinden bir gün önce, 11 Eylül 1980 günü gösterime girmiş. Pek çok insan da Zübük’le sinema vasıtasıyla tanışmış. Oysa roman çok daha zengin, çok daha çarpıcı.
Türkiye’de siyasetin doğasını, siyasi aktörleri, halkı ve popülizmi anlamak için muhakkak okunması gereken bir eser.
أتذكر أننى عندما شرعت فى قراءة تلك الراوية كنت فى قمة الضيق فأخترتها لاسمها,لم أكن أعلم عنها شيئا.وقلت لنفسى من هذا الكاتب الذي يكتب عن كلب فى 300 صفحة ,ولكن غلاف الكتاب المترجم جاء مضللا وأتضح لي فيما بعد أنه عن رجلا يدعي زوبك. تلك الرواية أضحكتني كثيرا,تعرى واقعنا كأناس نرضي بالظلم و الجهل و الأنحراف و الفساد أن يتفشي فينا
فذلك الزوبك رجل رشحه الناس رئيسا للحزب يعرفون انه كذاب مخادع ورغم ذلك لا يستطيعون مواجهته ,لانهم ببساطه خائفون-جهلاء ولانه ايضا يورطهم معه في تلك الأعمال
الترجمة رائعة,الرواية صيغتها عذبةوواقعية وإن كان يشوبها بعض من الخيال الا إنه خيال رمزي
أكثر فصل أعجبني فيها هو بعنوان (ماشون غلط)و أيضا الفصل الذي قرروا فيه بناء جامع
ما يعيب تلك الرواية الغلاف كما ذكرت سابقامضل بعض الشتائم و إن كانت قليلة و لكنها خارجة عن حدود اللياقة و الأدب وأخيرا بعض الثرثرة
“Bu Zübükzade, memleketimizin bir yüzkarası ama, neylersin bey, bir kere mevcut bulunmuş, atsan atılmaz, satsan satılmaz, ister istemez çekeceğiz bu namussuzu. Başka hiçbir umarımız yok…”
“İlle şu Zübükzade. alçağı da olmasaymış… Bu herifin bir bakışı bile bütün memleketi mundar etmeğe yeter. Bir yaka silkmeyen mi kaldı namussuzdan,.. Onun bize ettiklerini duymuşsunuzdur. Duyulmaz olur mu, yedi düvele nam saldı alçak.”
Filmi izleyenler bilirler, Zübük küçük bir kasabadan çıkan, kasaba halkını sürekli oyuna getirip dolandıran, bu karakteri sayesinde siyasette hızla yükselip önce belediye başkanı sonra milletvekili olan bir karakter. Kitapta eleştirilen siyasetçiler gibi gözükse de asıl eleştirilen, 'güçlü' gördüğü kişilerin peşinde koşan, kendi işinin görülmesi için bu tiplerden sürekli medet uman, kendine çıkar sağlamaya çalışan, çıkarı rüşvet ve yaltaklanmada gören, zarar görse de bu düzeni bozmaya cesaret edemeyen yurdum insanı. Aziz Nesin'in bu romanını okurken gerek iş hayatınızdan, gerekse özel hayatınızdan bazı kimselerin aklınıza gelmesi işten bile değil çünkü zübükler her yerde :).
Kitaptan bir alıntı: “Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz."
Okuduğum ilk Aziz Nesin eseri oldu Zübük. Başlarken bu kadar çok seveceğimi düşünmemiştim. Dili, anlatımı her şeyi çok güzeldi. Aziz Nesin kendi mizahıyla Türkiye gerçeğini çok zekice bir şekilde anlatmış. 4.5/5
Karşımıza bir zübük çıkıyorsa, onun zübüklüğünde bizim de bir parçamız var. . Aziz Nesin’den arada bir şeyler okumayı seviyorum. Zübük en meşhur eserlerinden. Zübük kelime anlamı olarak kendi çıkarları için her şeyi yapan üçkağıtçı, düzenbaz kişi anlamına gelmekte. Bu kitap da siyasi mizah. Ben diğer eserlerini okurken daha çok keyif almış olsam da bu kitabı da yer yer beni güldürdü. Bir de düşündüren tarafı vardı o da insanların kullanılmak istediği için karşısına bu tarz kişilerin çıktığını anlatmasıydı. Hiçbir yalana, düzenbazlığa karşı çıkmayıp aksine şakşakçı gibi kenarda durunca kitaptaki zübük de gelir elinden bütün paranı alır. Toplumda her zaman bir zübük olacaktır kannımca. Romanda insanların sürekli olarak birilerine sevimli gözükmek için her türlü belayı gördükleri insana devamlı güvenmesi ve sonrasında kandırıldık demesi bu yüzden manidar geliyor. Aslında komik olmaktan ziyade üzücü bir gerçeklik tablosu çiziyor Aziz Nesin. Ufak detayları yakalamada, toplumun analizini çıkarmada inanılmaz bir yazar ve mizahı kaç sene geçse de eskimiyor. Filmi de meşhurmuş, izlemeyi düşünüyorum.
hikayeyi biliyorum diyerek sakın okumamazlık etmeyin. gerçekten yüzünüzü her bölümde güldürmeyi başaran bir mizah eseri:)ama sadece mizah demek eksik kalır. okurken hep içimden “ zübük zübüklüğünü yapmış tamam da, ona inananların hiç mi suçu yok” diye geçirdim durdum. ama sonunda zaten bu soruma da cevap aldım. çünkü herkesin içinde bir zübüklük var, hepimiz zübüğüz.
İşte biz bu halka «akıllı, bilgili, anlayışlı, sezgili» diyoruz. Yalan. Onları da, bizi de kandırmışlar, aldatmışlar. Biz de o yalanlara aldanıp körü körüne halk dalkavuğu olmuşuz. Acı gerçekleri öğrensek, öğretilmeden, eğitilmeden, halkın bilgili, anlayışlı olamıyacağını kavrasak, o zaman ne yapmamız gerektiği üzerinde düşüneceğiz. Ama «Halk bilir, anlar» deyince düşünceye yer kalmıyor artık…”
Aziz Nesin'i bunca yıldır okumamış olmanın eksikliğini hep duymuşumdur. Nihayetinde okudum ve tanışma kitabı olarak Zübük'ü seçtim. Kaba bir mizah, vasat bir hiciv okuyacağımı düşünüyordum. Ne büyük yanılgıymış. Görüyorsunuz ki kitabın başkarakteri Zübükzade İbraam'ların binlercesi aramızda bugün. Ülkemizin değişmez yazgısı olsagerek. Bir yandan kahkahalarla gülerken, bir yandan 50'ler Türkiyesiyle günümüz Türkiyesi arasında hiçbir fark olmadığını görüp hayıflanacaksınız.
Okuğum ilk Aziz Nesin kitabı. Yazarın dilini çok sevdim. Kitabı okurken hiç sıkılmadım. Dili ve karakterler öyle samimi ki sanki hikayeden biri gibi hissediyorsunuz. Zübük Anadolu insanının kurnaz ve safderun iki zıt halini gösteren bir roman. Romanın ana fikri ise Zübüklerin bu iki özelliği de barındıran kişiler olması ve ülkemizde çokça olmaları.
إننا نخدع أنفسنا أولاً ، ثم نرغم الزوبكات على خداعنا . .............................................. من إصدارت الأهالى رواية زوبُكْ للكاتب التركى عزيز نيسين ترجمة عبد القادر عبد اللى . ................................................. " الكلب يمشى فى ظل العربة ، فيظن ظل العربة ظله " هذا هو المثل الذى اعتمد عليه الكاتب فى روايته والتى تدور حول شخص يدعى "إبراهيم زوبك زاده " والذى يمارس شتى أنواع النصب والخداع على أهالى قريته ويكرر ذلك كل مرة . ........................................................... اعتمد نيسين على ثلاثة أشياء : - لغة ساخرة - رمزية سواء فى أسماء الاشخاص أو فى الاحداث داخل الرواية - الإسقاط السياسى الواضح . ................................................... وإن كان ظاهر الأمر فى الرواية عن خداع السلطة والكذب الذى تمارسه الحكومة ليل نهار إلا أن محور الامر فى سيكولوجية الجماهير التى تصدق كل مرة مايقال لها وكل مرة تتعرض للخداع ولا تتعلم الدرس ابداً. ............................................................... زوبك ليس شخص بل هو حالة متفشية بكثرة ولا تتغير من دولة إلى أخرى ولا تختلف من شعب إلى آخر . ................................................ قام الكاتب بتسليط الضوء على الفساد السياسى والادارى وتفشى الرشوة وسيطرة الجهل ترجمة الرواية باللهجة السورية جعلتها أشبه بالدبلجة وفى النهاية أنقل عن الكاتب : " الآن أيقنت ان زوبك ليس شخصاً واحداً ولكن نحن جميعا ً زوبكات لو لم يكن فى داخل كل منا زوبك ، لو لم يكن كل واحد منا زوبك ، لما كان ترعرع زوبك هكذا ، تجتمع قطعة زوبكية من كل واحد منا فتشكل زوبكاً هكذا فوقنا ومع أن الزوبكية فينا ، فى دواخلنا ، فإننا عندما نرى زوبكياتنا متوحدة فى شخص واحد نغضب منه " .
Yıllar önce "Şimdiki Çocuklar Harika"sını okumuştum Aziz Nesin'in. Beğenmesine beğenmiştim ancak arkasını hiç getirmemiştim. Zübük, beni "bunca yıl tam bir Aziz Nesin'i okumayıp, sağda sola parçacıklarını okuyarak ve izleyerek halt etmişim" dedirtti kendi kendime. Her ne kadar 20. Yüzyıl'ın ikinci yarısı Türkiye'sinin siyasetini konu alsa da karakterler, kullandıkları eski dili görmesek günümüze de son derece aitler. Haliyle kitabı okuduktan sonra, 50 yılda hiçbir şey değişmemiş, değişmez de dedirtiyor adama.
Bir de şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bu eser aslında bir roman. Normal şartlar altında bir romandan bariz bir mesaj vermesini beklemezsiniz. Keza bunu deneyen çoğu eser, mesaj verme kaygısı ve romanın olay örgüsü arasındaki dengeyi kuramaz ve günün sonunda ne roman olur ne de mesaj. Ancak, Aziz Nesin düşüncelerini olay örgüsüyle öyle güzel dokumuş ve kahramanların itiraflarından faydalanarak öyle bir ustalıkla işlemiş ki bu işin doğru yapılırsa ne kadar başarılı olabileceğini gözler önüne seriyor.
Özetle, bitmesin istediğim bir kitabı okudum. Kendini içinde bulunduğu toplumdan ayırmadan eleştirebilmeye açık herkesin keyifle okuyacağını düşünüyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.
كم انت محتال يا زوبك وفي كل مرة يود اهل القرية قتلك و تخلص منك الإ انك تنفد بجلدك
رواية مسلية مضحكة عن رجل يدعي زوبك رجل محتال داجل يحتال على اغلب افراد قريته وبرغم انهم يعرفون انه محتال وكذاب إلا ان كل العابيه واكاذبيه تنطلي عليهم وفوق هذا كله يساندوه كي يخدعهم اكثر فاكثر ويرتقى هو اكثر
العجيب ان زوبك نفسه مقتنع ان كل ما يفعله من مكر و خديعة يصب في مصلحة الوطن و المواطن
رواية لا تخلو من السباب و الشتم اما ترجمة احيانا كان يخيل لي اثناء القراءة اني اشاهد مسلسل تركي كوميدي مدبلج بالهجة السوريه
********************************************
:: اقـتبـاسـات ::
الكلب يمشي في ظل العربة فيظن ظل العربة ظله
ان في قلب كل شهم سبعا في قلب الشهم سبع ولكن في رأسه
رواية كوميدية عن انسان انتهازي ووصولي لا يفتأ يستغل أبناء بلدته لفائدته ومصلحته الشخصية. كما يستنتج عزيز نيسن في النهاية للأسف نحن من نصنع هكذا شخصيات بسكوتنا عنها لا بل احيانا بتواطؤنا معها. في كل زمان ومكان يوجد ابراهيم زوبك زاده أو إبراهيم الدغري كما ربما يتذكره اصدقائي السوريين الذين شاهدو مسلسل الدغري الذي تم أخذه من هذه الرواية..
Çok acı bir şekilde hala daha siyasette Zübüklerin olduğunu bilmek, hatta artık zübüklerin daha değerli, siyasi partilerin aradığı kumaş olduğunu görmek. Halkın Zübüklüğü görüp, günümüzde takdir etmesi.. Ne büyük bir ustasın sen Aziz Nesin. Okuduğunuzda filminin neden gösterilmediğini, Kemal Sunal filmleriyle büyüyen bizlerin neden hiç televizyonda denk gelmediğini anlıyorsunuz.
Komik ve eğlenceli bir eserdi ama pek akıcı olduğunu söyleyemem. Anadolu köylerinde halkın durumunu ve toplumumuzun/ülkemizin bazı gerçeklerin çok güzel yansıtmış.
İlk elli ya da yüz sayfada ilçe halkı için üzülüp Zübük'e ofkelendim, daha sonra "ay öf aman bu salaklar da allahlarindan bulsun" dedim. Kitapta anlatılanlar insanı sinirlendiriyor ama bir yandan da aşırı komik ki bu cümle zaten Aziz Nesin'in bütün yapıtları için söylenebilir sanıyorum ki. Her neyse sadede gelecek olursak oldukça güzel bir kitap, bendeki 1974 yılında yayınlanmış olan altıncı basım; hiç mi bir şey değişmez arkadaş edebiyatı yapmak istemiyorum ama hiçbir şey de değişmemiş gerçekten.
keske kitapta anlatılanlara gülüp eğlenen ve bu gündemden ve olaylardan uzak izlandalı bir balıkcı falan olsaydım belki o zaman bu kitabı sevebilirdim. okurken sinir olup durdum. eğlenmedim de. zaten gerçek hayatta zübüke maruz kalıyoruz yeterince bir de kitap okurken şu zihniyeti görmek hoşuma gitmedi hic.
yeni bisi katmadı. yeni bisi öğrenmedim. yeni bir bakış açısı sağlamadı. okurken keyif almadım (aksine cok sinir oldum) gülmedim ve eglenmedim.
Zübük filmi kadar olmasa da beni oldukça etkiledi. Bundan 60 sene önce yazılmış bir kitabın günümüzde hala geçerliliğini koruyor olması beni oldukça şaşırttı..