Jump to ratings and reviews
Rate this book

Konstantiniyye Üçlemesi #1

Uykuda Çocuk Ölümleri

Rate this book
"İşte!" diye atıldım heyecanla, 'Benim üzerinde çalışmakta olduğum konu da bu: Uçölüm, yani Uykuda Çocuk Ölümleri. Size rastlamam ne büyük şans!
Bana yardım edebilirsiniz belki.
Bu bilgileri nereden edindiniz?"

"İniş ne kadar sürdü, bilemiyorum. Kemerime sokuşturmuş olduğum yedek paftaları birbiri ardına tutuşturuyordum. Merdiven gitgide daha dikleşiyor, dehliz bir kuyuyu andıran dikey bir boruya dönüşüyordu. Bastığım yere çok dikkat etmem gerekiyordu ayağım kayıp aşağıya yuvarlanmamak için. Yatsı ezanını okuduktan sonra minareden inmekte olan bir müezzin gibi hissediyordum kendimi."

İnsansız Konağın İkonu ve Pervaneler adlı öykü kitaplarıyla tanıdığımız Ali Teoman'dan arzın Merkezi'ne seyahat etmek isteyenlere ansiklopedik bir kılavuz, dev bir labirent roman.

448 pages, Paperback

First published April 1, 2011

20 people are currently reading
451 people want to read

About the author

Ali Teoman

20 books39 followers
Asıl adı Ali Tataroğlu'dur. İstanbul'da doğdu. Orta öğrenimini İstanbul Alman Lisesi’nde, yükseköğrenimini ise İTÜ Mimarlık Fakültesi, MSÜ Mimarlık Fakültesi ve Sorbonne Üniversitesi Plastik Sanatlar Fakültesi’nde tamamladı. Bir süre iş ve öğrenim nedeniyle yurtdışında bulunduktan sonra 1993'de İstanbul’a döndü ve yazmaya daha fazla zaman ayırmak için mimarlığı bırakarak çeşitli üniversitelerde İngilizce okutmanı olarak çalıştı. Bir süre sokak müzisyenliği yaptı.

1980'li yılların sonuna doğru öykü yazmaya başlayan Ali Teoman 1992 yılında, İnsansız Konağın İkonu isimli öyküsüyle, Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği yarışmada ikincilik ödülü aldı. Ali Teoman'ın tam 16 yıl gizli kalmış bir sırrı, ortaya çıktığında edebiyat dünyasını çok şaşırtmıştı. 1991'de Haldun Taner Öykü Ödülü alan Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı isimli kitabın yazarı olarak Nurten Ay ödül almıştı. Ancak kitabın asıl yazarının Ali Teoman olduğu 2007 yılında ortaya çıktı. Ali Teoman bunun kendi isteğiyle düzenlenmiş bir oyun olduğunu belirterek şu açıklamayı yapmıştı: "Bu adi dolandırıcılık değil, yazınsal bir oyundur. Nurten Ay birkaç kez oyunu bırakmak istedi. Onu ikna ettim. Bunca yıl açık vermeden bana yardım ettiği için kendisine çok teşekkür ederim."

"Uykuda Çocuk Ölümleri" başta olmak üzere tüm yapıtları edebiyat çevrelerinde etki yaratmakla birlikte Ali Teoman çok satan bir yazar olmadı. Çok satan yazar olmak isteyip istemediği de tartışmalıdır. Ali Teoman, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu 23 Mart 2011 sabahı hayata veda etmiştir.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
82 (39%)
4 stars
71 (33%)
3 stars
35 (16%)
2 stars
17 (8%)
1 star
4 (1%)
Displaying 1 - 30 of 33 reviews
Profile Image for Özgür Atmaca.
Author 2 books105 followers
September 4, 2019
Kitabın çok girift bir yapısı var . Yani işleyişi de, anlatımı da, başı da kıçı da; bu durum okuyanı iten, zorlayan ve elinde mezurayla hesaplar yaptıran türden değil. Görünen ve görünmeyen arasındaki gölgelerde gidip gelen, saplantılı saptamaları olan ama bunları hiç zorlamadan açıklayan ve bu satırları keyifle okutan diyebilirim.

Kitapta bugüne kadar okuduğunuz birçok hatırı sayılır eserin kokusu, yapısı ve ayak izlerini görebilirsiniz ama bu asla eserin orijinalliğinden ve güncelliğinden bir şey eksiltmiyor hatta kuyunun Ali Teoman olduğunu ve bir çok kaynak buradan sulanmış hissini bile yakalayabiliyorsunuz.
Bir İhsan Oktay hayranı olarak kitapta onun dilinden fazlaca tat yakaladım ama bu cümleyi artık sadece İhsan Oktay okurken kurmak daha mantıklı gibi duruyor.

Bu kitabın karanlık taraflarını kabul etmediğimi daha önce de kısa güncellememde yazmıştım. En azından kitaptaki binlerce yıldır değinilen kadim anlatılar, felsefe ve inançlar, mitler, söylemler, deme'ler gibi; halk ağzının, ustalıklı dillerle! ( bu kısıma bırazdan değineceğim) mizahı ve tarihsel evrimini de katarak veren kitabı; Kafka bürokrasisi, Devlet grisi, Edgar karamsarlığı diye geçiştirmeyi büyük ayıp sayabilirim.

Diller konusuna gelecek olursak bence kitap; Latince, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce gibi 4 veya 5 farklı dil kaynağı kullanılarak yazılmış. En azından bu dillerin diplerinde gezinen anlatılardan faidelenilmiş. Çok küçük nûanslarla büyük bir ansiklopedi yapıtı üzerinden şekillenen ve roman kahramanın text text bir araya getirdiği, getiremediğinde kendi oluşturduğu Batıni İlimler Külliyatı, romanın ana taşıyıcı kolonu gibi..Çok sevdim.!

Kitaba tarihsel açıdan baksam geriden geliyor; zamansız, döngüsel, bugünden bahseden güncel, zamansal çizgiler, kaymalar yaşanıyor diyebilirim ama bunu merkez kaç kuvvetini elden bırakmadan yapıyor. Asla uçmanıza izin vermiyor.

Mekânsal açıdan bakarsam geniş bir açısı yok. Bir binadan dehlizlere, oradan kuyulara, çatılara, arka kapıya uzanan bir mimari şekil var. Sanırım kitaba karanlık yaftası bu mekân algısından yapıştırılıyor. Haklılık payı olabilir çünkü bu kadar sevmeme rağmen, okumanın en keyifli taraflarından biri olan zihin mekânsal algısını bende de yaratamadığını sonlara doğru fazlaca hissettim. Bende olmasa da insanlarda sanırım bu tanımsızlıktan dolayı karanlık bir atmosfer algısı oluştuğunu düşünüyorum.

Karakterler açısından ise, kitapta rolleri sürekli devşirilen bir sürü ayni formda karakter sahneleniyor. Bir çoğu aynı hissizlikte ama gösterdikleri ve durdukları yönler tamamen farklı ki bence kitabın en önemli kodları bu karakterler üzerinden veriliyor. Bir dehliz faresi bile misyona dahil.

Kitap sanki uzun süre zihnimde tınlayacak gibi duruyor, bakalım.
Şimdi yazdıklarımı tekrar düşününce kitap için en kısa yorum " Rüya " tadında demek istiyorum. Kısa ve uzunluğunu ölçemiyorsun, her şey havada ama keskin bir işleyişi var. Renksiz gibi ama flûda değil. Vs.
Sanırım 2 cilde daha sahip olan bu serinin diğerlerini de okuduktan sonra çok netleşecektir her şey.
Saygılar.
Profile Image for Korcan Derinsu.
583 reviews405 followers
January 7, 2025
Uykuda Çocuk Ölümleri çok sık karşıma çıkan ama okumayı ertelediğim, doğruyu söylemek gerekirse biraz da gözümü korkutan bir romandı. 2025 içerisinde Ali Teoman külliyatını okumaya karar verince seneye de bu romanla başlayayım dedim. Meğerse ne kadar iyi yapmışım! Hatta keşke bu kadar beklemeseymişim!

Uykuda Çocuk Ölümleri, tema olarak benlikten duyulan şüpheden tutun da dil oyunlarına; anlatım biçimi çeşitliliğinden başka metinlere göz kırpmasına kadar buram buram post-modernizm kokuyor. Bir başka post-modern şaheser olan Kara Kitap’la adının sık sık birlikte anılması kesinlikle tesadüf değil yani. İki romanın da benzer tema etrafında dolaşması ve İstanbul’u mesken tutması bir tür paralellik yaratıyor. Bu da iki romanı okumuş okurlar için çok büyük bir şans aslında. Kara Kitap daha çok bilinen ve tartışılan bir roman olsa da Uykuda Çocuk Ölümleri de en az onun kadar iyi yazılmış ve konuşulmayı hak eden bir roman kesinlikle.

X isimli bir memurun bir gizemin peşine düşmesiyle başlayan hikaye karşımıza çıkan tekinsiz karakterler ve bir o kadar tekinsiz atmosfer ile bütünleşiyor. Böylece X’in arayışı giderek büyüyor da büyüyor. Tabii bundan çok daha fazlası var ama beni en çok etkileyen şey, tıpkı Ulysses’te olduğu gibi, Ali Teoman’ın dili kullanma şekli oldu. Eski kelimelerle güncel Türkçe öyle güzel harmanlanıyor ve bu kullanım romanın atmosferini öyle güzel destekliyor ki hayran olmamak elde değil. Kısaltmalar, ansiklopedik bölümler, tasvirler vs. çok etkileyici. Bugün çok az metinde okuyucuyu bu denli büyüleyebilen unsurlara rastlıyoruz. Bu da tamamen Ali Teoman’ın yazarlık başarısı aslında.

Gelelim sevmediğim kısımlarına, her şeyden önce metnin yer yer uzadığını düşünüyorum, X’in karşısına çıkan karakterlerin hemen hepsinin aynı amaca hizmet etmesinin, eylemlerinin aynı olmasının da payı var bu düşüncemde. Bir noktadan sonra tekrara düşmüş hissi geliyor. Bir de romanının sonunu sevemedim doğrusu, bana kolay bir final gibi geldi. Belki üçlemenin diğer kitaplarıyla daha anlamlı hale gelecektir bu final ama çok da önemli değil zaten. Romanı bitirdiğimde fazlasıyla mutluydum. Gözüm bu daha az sevdiğim kısımları görmedi bile.

Uzun lafın kısası, Uykuda Çocuk Ölümleri’nin edebiyatımızın zirve noktalarından birisi olduğunu ve kesinlikle daha çok okura ulaşması gerektiğini düşünüyorum.
Profile Image for Sinem A..
483 reviews292 followers
August 6, 2018
Bu kadar çok sevilen bir yazara asla saygısızlık etmek istemediğimden herhalde "ıskaladım" diyerek konuyu geçiştirmek istiyorum ancak bazı şeyleri de söylemeden geçemiycem.
Kesinlikle çok bilgili, çok okumuş düşünmüş bir kalemin ürünü olduğu belli olmakla birlikte demlenmiş kısımlarla demlenmemiş kısımları ayırmak hiç zor olmadı.
Çok fantastik karakterlere, fantastik olaylara, mükemmel kısaltmalara yer yer de ince güzellemelere sahip olsa da bu kadar hacimli bir romanda yerine oturmayan ya da ucu açık kalan yerler beni rahatsız etti. Tabii bu kadar çok karakterin ve olayın bir arada olmasının belki kaçınılmaz sonuydu belki kasıtlıydı bilemiyorum.
Yazarlar kitaplarını yazarken nasıl düşünürler diye zaman zaman merak ediyorum bunun sonunda naçizane bir okur olarak bir karar veriyorum; yazarlar benim için ikiye ayrılıyor galiba: Karmaşık olayları sade bir edebiyatla anlatanlar, sade bir olayı ya da konuyu karmaşık bir edebiyatla anlatanlar. Ve ben sanırım naçizane ilk tür yazarları daha çok seviyorum.
Kitap belki hepimiz için büyük, kocaman meseleleri dert ettiğinden biraz fantastik biraz kaotik değişik bir tarzı havi ancak şaşırtıcı unsurlarla biraz bütünlüğü geride bırakmış gibi.
Yine de ne zaman puanım 4 ün altına düşse hatayı kendimde de aramadan edemiyorum. Ama bana bir kolaj çalışması gibi geldi. Ki bu da kolay bir iş olmasa gerek.
Profile Image for Neli Krasimirova.
208 reviews99 followers
August 15, 2018
Okumayı yaz sıcaklarıyla epey geniş bir zamanda tamamladığım düşünülürse hemen review yazabilmem gerek gibi hissediyorum ancak hiç hazırmışım gibi hissetmiyorum. Şimdilik yalnızca serilerin ilk kitabına daha ılımlı yaklaşarak biraz desteklenmiş puan verdiğim notunu iliştirerek genişçe bir edit girmek umuduyla burayı terkediyorum.
Profile Image for Deniz Balcı.
Author 2 books816 followers
September 15, 2018
Elime rahatça yazı yazabileceğim bir teknolojik aygıt geçirince bir iki söyleyeceğim şey var.
Güncellemek üzere, görüşürüz.
Profile Image for Nurhayat.
19 reviews3 followers
February 28, 2018
Xeno karakteriyle birlikte derinlere dalmaya ne dersiniz? İşte öyle bir yolculuk bu, kaybolmanın yeni keşiflere açılmış kapısı...Xeno’nun hakikate erişme serüvenine eşlik ederken hayat da aslında bir hakikate erme yolculuğudur duygusuna sık sık kapıldım. Doğruluğu konusunda akılda “acaba”lar bırakan ansiklopedik kısımlarda ise küçük şaşırtıcı olay, imge ve tanımları var. “Kitabı farklı kılan nedir?” sorusuna benim cevabım : Puslu Kıtalar Atlas’ı ayarında esrarengiz ama çok daha hayret verici olay örüntüsü ve kısaltmalarındaki ironidir diyebilirim. Bu kitapla tanıştığım için çok mutluyum.😊
Profile Image for Orhun Cakmak.
11 reviews6 followers
January 18, 2015
Bu romanın ve Ali Teoman'ın diğer eserlerinin Türk Edebiyatında önümüzdeki yıllarda hak ettiği noktaya geleceğine inanıyorum.

Kafkaesk uzun ve karanlık koridorlar, Xeno'nun sarmal yanılgıları ve insanı cezbeden harika ansiklopedi kısımları. Bulunduğu labirentten bir türlü firar edemeyen güvensiz Xeno, karakter olarak da Kafka karakterlerine benzer. Şirketin sayısız kapıları merdivenleri ve koridorlarında peşine düştüğü dosyayı tamamlamayı amaçlayan Xeno zamanı yitirir. Bir türlü odasına dönemeyen Xeno'ya
şirketin katı kuralları "Bu konuda İDAM'a ayrıntılı bir rapor yazdıracağım" sözünü söyletir. Kısaltmaları ise ayrıca ilgi çekmektedir.

Ali Teoman'dan gerçeküstü öğelerle bezenmiş zaman ötesine kondurulmuş benzersiz bir İstanbul romanı. İstanbul'un yer altı romanı.

Profile Image for Masalcı.
84 reviews11 followers
December 16, 2018
Yerüstünde gizli bıraktığı yüzlerce aralıkta ufaldığımı hissediyorum.
Profile Image for M. Altuğ Yayla.
63 reviews14 followers
April 13, 2025
Ali Teoman’ın bu kitabı, ilk sayfalarından itibaren okurunu içine çeken, yoğun ve katmanlı bir atmosfer sunuyor. Gizem ve edebi incelikle örülmüş anlatı yapısı, adeta bir labirent gibi kurgulanmış. Her yeni bölüm, yeni bir kapıyı aralarken, okur olarak sadece olayları takip etmiyor; aynı zamanda metnin kendisiyle de sürekli bir etkileşim içinde oluyorsunuz. Bu etkileşim, sadece kurgu düzeyinde değil, metnin düşünsel derinliğinde de kendisini hissettiriyor. Metin sanki kendi üzerine katlanıyor, kendi kendisini sorguluyor ve yeniden kuruyor. Böylece okur, sadece bir anlatının izleyicisi değil, aynı zamanda o anlatının oluşum sürecine de dâhil bir özne hâline geliyor.
Kitabın en çarpıcı yönlerinden biri, hiç kuşkusuz güçlü metinlerarasılık unsurları. Anlatı boyunca klasik metinlere, modern edebiyata, mitolojik anlatılara ve tarihsel belgelere yapılan göndermeler, eseri sadece bir kurmaca metin olmaktan çıkarıp, çok katmanlı bir metinlerarası evrene dönüştürüyor. Bu yönüyle kitap, hem edebiyat tarihiyle hem de kültürel hafızayla kurduğu ilişki üzerinden oldukça zengin bir okuma deneyimi sunuyor. Örneğin, bir sahnede karşımıza çıkan bir cümle, bizi doğrudan Borges’in sonsuz metinler fikrine götürebilirken; başka bir sahnede karşımıza çıkan eski bir Osmanlıca belge, metni tarihsel gerçekliğe bağlayan bir köprü kuruyor. Bu geçişler hem ustaca hem de neredeyse fark ettirmeden yapılıyor, bu da metnin en büyük başarılarından biri.
Özellikle "metin içinde metin" yapısı dikkat çekici. Kurmaca içinde başka kurmacalar inşa edilmesi, anlatının sadece dışsal bir dünyayı yansıtmakla kalmayıp kendi gerçekliğini de yaratma kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu yapı, aynı zamanda anlatının güvenilirliğini sürekli olarak sorgulatan bir form yaratıyor. Gerçek ile kurmaca arasındaki sınırlar silikleşiyor, hatta zaman zaman bu sınırların kasıtlı olarak belirsizleştirildiği hissediliyor. Böylece okur, yalnızca anlatılanlara değil, anlatmanın biçimlerine de odaklanmak zorunda kalıyor. Anlatı kendi kendini hem üretirken hem de yıkıyor; bu çelişkili süreç, metnin estetik gücünü artırıyor.
Dilsel düzeyde kitap, incelikli ve özenli bir kullanım sergiliyor. Özellikle Osmanlıca kökenli kelimelerin seçimi, yalnızca nostaljik bir tat vermekle kalmıyor, aynı zamanda anlatının atmosferini derinleştiriyor. Bu dil tercihi, hem metnin tarihsel katmanlarını vurguluyor hem de okuru bir tür zaman yolculuğuna çıkarıyor. Osmanlıca kelimeler, anlatının ritmini yavaşlatan, okuru düşünmeye sevk eden bir işlev de görüyor. Bu yavaşlık, metne bir tür saygı mesafesi kazandırıyor ve okuru yüzeyde kalmaktan alıkoyuyor. Ayrıca, bu dilsel tercihin, anlatının geçişken doğasına da hizmet ettiğini düşünüyorum. Çünkü kitap yalnızca zamanlar ve mekânlar arasında değil, anlam katmanları arasında da sürekli bir geçiş hâlinde.
Anlatının en etkileyici yönlerinden biri de, kendi iç evrenini kurma kapasitesi. Öyle ki, kitap yalnızca olaylar üzerinden değil, atmosfer ve mekân üzerinden de güçlü bir anlatı kuruyor. Bu bağlamda "liminal spaces" yani eşik mekânlar kavramı akla geliyor. Özellikle son yıllarda sanatsal ve akademik bağlamda çokça tartışılan bu kavram, belirsizlik, geçiş hâli ve aradalık gibi temaları içeriyor. Kitaptaki birçok mekân —örneğin terk edilmiş yapılar, loş arşiv odaları, haritalarla dolu salonlar— tam da bu türden eşik mekânlar olarak okunabilir. Bu mekânlarda zaman durmuş gibidir; olaylar sabitlenmez, aksine sürekli bir devinim içindedir. Okur da bu devinimin bir parçası olur, hatta bazen yönünü kaybeder. Bu belirsizlik hâli, metnin genel estetik yapısıyla örtüşerek çok özgün bir atmosfer yaratıyor.
İlginç olan şu ki, kitabın bu tür çağrışımları henüz bu kavramlar akademik ya da popüler anlamda bu kadar revaçta değilken yaratması. 2011 yılında yayımlanmış olması, eserin bu temaları sezgisel bir biçimde işlemiş olduğunu gösteriyor. Bu da yazarın, zamanının ilerisinde düşünen bir kurmaca anlayışına sahip olduğunu düşündürüyor. Liminalite kavramı üzerinden düşündüğümüzde, anlatı sadece fiziksel ya da zamansal bir geçişi değil, aynı zamanda zihinsel ve kavramsal bir eşik deneyimini de okura yaşatıyor.
Zamanlararası geçişler, anlatının diğer bir güçlü boyutunu oluşturuyor. Osmanlı geçmişi ile günümüz arasında kurulan ilişki, yalnızca tarihsel göndermelerle sınırlı kalmıyor. Anlatım biçimleri, karakterlerin düşünme şekilleri, mekân kullanımları da bu geçişkenliği yansıtıyor. Bir yandan geçmişin mirası bugüne taşınırken, öte yandan bugünün gerçekliği de geçmişin algılanış biçimini dönüştürüyor. Bu çift yönlü etkileşim, anlatıya hem tarihsel hem de felsefi bir derinlik katıyor. Yani kitap, yalnızca "ne olmuştu?" sorusunu değil, aynı zamanda "bunu nasıl anlıyoruz?" sorusunu da gündeme getiriyor.
Bu yönüyle kitap, sadece bir edebi metin olarak değil, aynı zamanda tarih, hafıza, temsil ve kimlik üzerine düşünmeye davet eden bir kurmaca deneyimi sunuyor. Zamanlararası zemin, sadece olaylar ya da karakterler düzeyinde değil, anlatının dili ve yapısı üzerinden de inşa ediliyor. Bu da metne dinamik, yaşayan bir yapı kazandırıyor. Okur her an yeni bir geçişe, yeni bir zamansal ya da mekânsal kırılmaya hazır olmak zorunda kalıyor.
Son olarak, tüm bu unsurların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan metin, yalnızca kendisiyle sınırlı kalmayan, daha geniş bir anlatı evreninin parçasıymış hissi uyandırıyor. Kitabın, serinin bir parçası olduğunu bilmek, bu evrenin devamının da olduğunu düşündürerek okurda merak uyandırıyor. Ben de tam bu yüzden, serinin diğer kitaplarını da okuma isteği duydum. Çünkü bu kitap, sadece bir anlatıyı tamamlamıyor, aynı zamanda yeni anlatıların imkânını da içinde taşıyor.
Ali Teoman’ın eseri, edebiyatla tarih, kurmaca ile gerçek, geçmiş ile şimdi arasında kurduğu bu çok katmanlı ilişkiler ağıyla çağdaş Türk edebiyatında özgün ve dikkat çekici bir yere sahip. Kurduğu dünya, sadece estetik bir başarı değil; aynı zamanda düşünsel bir derinlik de sunuyor. Bu nedenle, yalnızca anlatılan hikâye için değil, anlatmanın kendisine dair sunduğu perspektifler için de okunması gereken bir eser olarak değerlendirilmeli.
Profile Image for Ufuk Aktas.
40 reviews21 followers
October 22, 2018
Okurken keyif aldığım harika romanlardan biri. Ali Teoman'ı bu kitapla keşfetmiş oldum. Dili, karakterleri, olayların birbirine bağlanma şekli beni çok etkiledi. Sıradan diğer kitaplarını okumaya başlayacağım. Kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap.
Profile Image for Joy.
544 reviews82 followers
December 21, 2019
O kadar anlamadım ki bu kitabı, anlatamam. Nasıl kafalar, nasıl labirentler öyle. Arkadaşım kitabı anlamam için diğer iki kitabı da okumam gerektiğini söyledi ama ben aklımı peynir ekmekle yemediğim için hayır dedim.
Profile Image for Radioread.
126 reviews122 followers
October 2, 2018
bkz. "How to Disappear Completely"
Profile Image for Kübra.
46 reviews2 followers
November 17, 2025
Absürt ve sürrealist ögeler barındıran, yazarın gerçekten çok şeyler anlatma kaygısı güttüğü bir kitap. Dili, alışılagelmiş bir okuma deneyimi sunmuyor; ama şaşırtıcı bir şekilde hızlı okunuyor. İçindeki tüm absürtlüklere rağmen, o yer altında kalma, boğulma ve kaybolma hissini bana sonuna kadar yaşattı.

Yazarın olağanüstü bilgi birikimi her sayfada belli ve çok fazla metinlerarasılık var. Kitap kısa sürede okuru kimlik, tarih, felsefe ve kurgu üzerine derin bir sorgulamaya itiyor. Metindeki atıf yoğunluğu o kadar fazla ki, anladığım göndermelerden çok daha fazlasını ıskaladığımın farkındayım.

Normalde bu kadar boğucu hissettiren ve bu denli çok konuya değinilen kitapları sevmiyorum. Ama kendi puanlama sistemime göre 4,5 tan 5 i hak ediyor.
Profile Image for Terss.
660 reviews36 followers
November 18, 2019
Zor bir okuma oldu benim için. Evet çok sevdiğim ihsan oktay anar'ın, oğuz Atay'ın, Orhan pamuk'un ve tabii ki Ahmet Hamdi Tanpınar'ın izleri neredeyse her sayfada var. Ama sanırım beni bu kitapta yoran şey, bağlantı kurmanın zorluğu oldu.
Zihin ihsan oktay anar'ın ya da oğuz Atay'ın herhangi bir eserinde olduğu gibi metinde kalamıyor. Sürekli mekandan mekana, zamandan zamana yapılan geçişler okurun metne yoğunlaşmasını engelliyor.

...
Profile Image for Buse.
5 reviews5 followers
January 9, 2021
Fiat nox!

Ali Teoman'ın kitapları uçsuz bucaksız bir dünya sunar. Bu zamana kadar öykülerini okuyup, söylenenler üzerine romanlarından biraz korktuğum için geri durmuştum. Sonunda cesaretimi toplayıp, okudum! Tıpkı öykü kitapları gibi, bu romanda da kayboldum. Kitap açılır açılmaz, bu dünya yok oluyor, aynı zamanda tam da dünyanın göbeğine düşüyor her şey. Bu kitapta da böyle bir hikaye var. Rüya ya da hakikat, hangisinin yaşandığı kimin umrunda?
Profile Image for Mehmet Özhan.
78 reviews1 follower
March 19, 2017
Karadelik Güncesi'nin devamı olsa da, yanına yaklaşamamış maalesef. Yine karanlık bir mekân ve garip bir kahraman var. Ancak bence olaylar oldukça yavaş gelişiyor. Tasvirler ve hikayeler ilginç olsa da akışa bir katkıları yok, ancak bulunduğu bölümü kurtarıyor. Okudukça, yazarın ne kadar bilgili olduğuna şaşırıyorsunuz...
Profile Image for Tuba Yılmaz.
8 reviews2 followers
September 16, 2020
Ali Teoman yaşasaydı, bugün nasıl Ayfer Tunç yeni roman çıkardığında okur dünyamızda kısa süreli bir dalgalanma oluyor, benzeri bir şey yaşayacaktık. Yine de günbegün bu kitabın ve Ali Teoman'ın diğer eserlerinin hak ettiği değeri görmeye biraz daha yaklaştığını deneyimleyip seviniyorum.
Profile Image for Burak Isyar.
107 reviews1 follower
March 26, 2023
Harika bir başlangıç: belki biraz abartı olacak ama, ilk yüz sayfa Kafkamsı bir konu ve Murakamivari bir anlatı.. Ancak, maalesef, ardından gelen oldukça sıkıcı ve hiçbir yere gitmeyen bir hikaye.. Acaba kısa bir roman (bir novella) olsa daha iyi olur muydu diye düşündüm okurken..
Profile Image for melis.
290 reviews145 followers
August 13, 2023
ali teoman'a hayranım. sırf çok yönlü bir insan/yazar olması değil, bildiklerini hikâye edebilmesi sebebiyle de takdir ediyorum kendisini. binbir ayrı konuda binbir şey söyleyebiliyor ama gürül gürül akan bu bilgi seli tabiatı gereği fazla gelebiliyor bir noktadan sonra. öykülerinde hiç böyle bir şey yaşadığımı hatırlamıyorum aslında ama ilk kez bir ali teoman kitabını zorlayarak okudum bu yüzden, üzgünüm.

ansiklopedi kısımlarını çok sevdim, sırf onlar için bile okuduğuma memnunum bir yandan diyebilirim. ali teoman'ın da yazarken çok eğlendiğini, hatta neredeyse kıs kıs güldüğünü filan düşünüyorum. 

dilini okumak da büyük zevk. türkçenin yanı sıra başka dillere hâkimiyeti ve merakı, eski türkçe öztürkçe günümüz türkçesi arasındaki geçişleri yine takdir sebebi. sözlük karıştırmamı sağlıyor, seviyorum.

bazı bölümleri "postmodern anlatının hastasıyım, pastişin ustasıyım. " altyazısıyla okumadan edemedim. roman sanatı adına, inceleme adına neler yapıldığını görüyorum ama 400 sayfa bunu okumaya da eskisi kadar tahammülüm yok sanırım. bir de hem öykülerinde hem de burada dikkatimi çeken şey, ali teoman'ın kadın karakter yarat(a)maması. belki direkt umurunda değildi ama benim umurumda neticede, kitapla ilişkimi de etkiliyor.
Profile Image for Anıl Ay.
171 reviews6 followers
October 11, 2019
Anlatması, övmesi ya da yermesi kolay olmayan eserlerden, belki de Türk yazarlardan rastlaması neredeyse mümkün olmayan bir başarı örneği, Uykuda Çocuk Ölümleri.

Akan bir zamana karşı zamansız, onlarca farklı mekana karşı mekansız, bir sürü uç karakter olmasına karşın neredeyse tek karakterli, başındaki sakinlik ile sonundaki dehşet arasında uzun bir yolculuk bulunan bir eser.

Yazarın ciddi bir entellektüel çaba iler yazdığı, bazı noktalarda okuyucuyu hem takip hem de eseri anlamada oldukça zorlayıcı bir kitap.

Zor bir okuma çabası, ama okuyucuyu her sayfasında şaşırtan, Artemis'ten, Zorro'dan, Kanuni'den, Jules Verne'den ve dahasından bahseden, ve aslında bunlardan bahsederken başka bir hikaye anlatan bir eser.

Serinini iki kitabı daha var, bakalım okuyucuyu nasıl bir kaos beklemekte.
134 reviews4 followers
September 15, 2021
Konstantiniyye üçlemesinin başlangıcını oluşturan kitap, girift yapısıyla okuru yoruyor ve uzun uzadıya dikkatli okuma serüveni istiyor. Kitap için bir "nasıl okunmalıdır" sözlüğü oluşturulsa yeridir.

Yazarın yaratıcılığının hikayedeki sınırları o kadar muğlak ki siz de aynı karakterimiz Bay X gibi Şirket'in dehlizlerinde kayboluyorsunuz. Göndermeler içinde yönünüzü bulmak için bir rehbere ihtiyaç duyuyorsunuz zaman zaman. Bu yönler de sizi bir hayli yoruyor okurken.

Bilgi seli, hikayenin önüne geçmeye başladığı zaman bir eksiklik hissetmeye başlıyorsunuz, bir türlü de o duygu tamamlanmıyor. İkinci kitaptaki damıtılmışlığı alamıyoruz sanırım burada.

Yine de değerinin bilinmesi için hayli yol katetmemiz gerekecek edebiyat dünyasında. Ne de olsa "kendini bulma yolculuğu" kolay bir şey değil.
Profile Image for Avşar.
Author 1 book34 followers
November 24, 2019
I was very excited to read this book, for being from the same school and star sign as the author. The story kicks off with a very striking and flowing start, however as the story unfolds -very very slowly and ambiguously- you are drawn into an unsolicited series of events, which feels like you are reading a pastiche of many other novels you have read before. I did not have the patience to read it through the end though.
69 reviews12 followers
December 1, 2019
Dünya edebiyat tarihinin başyapıtlarından. Türk edebiyatında ilk beş altıya rahat girer. Çok az kişi tarafından biliniyor çünkü salt roman gurmeleri için yazilmis. Meraklısı için benzersiz. Kara Delik Güncesi ile birlikte Teoman'in zirve noktası ve bitirme tezi. Eyüp Aygün Taysir'de bu seviyeye yaklaşmak üzere.
Profile Image for Basak Yarar.
48 reviews6 followers
April 19, 2020
Bu kitap bazı yerlerde neden bu kadar övülmüş anlamadım. Gereksiz uzayan olaylar ve cümleler var maalesef.
Profile Image for Seda.
192 reviews15 followers
April 21, 2025
Kafam yandi Allah affetsin.
Profile Image for Michel.
95 reviews
November 29, 2019
Ali Teoman inserts a surreal, labyrinthine, Kara Kitap style investigation-travel story into a Kafka universe. The relatively short narrative time goes through a wider span of times-epochs as Xeno travels between the layers of the "company." The places he visits within the company look like amalgams of Byzantine-Ottoman history, early Turkish Republic, and modern, 1990s Istanbul, where Greek letters and Ottoman alphabet gets superimposed with neon lights on subways and on Haghia Sophia. While this mix of space-time seems to suggest an "uneven and combined development" (Trotsky) theory, Teoman's judgment on Turkish history doesn't go further than deriding Turkey's inability to have its own proper, western style history and identity.

Juxtaposition of chapters with first-person and third-person narrations create an entertaining reading experience that builds up a dialectic between Xeno and the narrator. This was one of the innovative aspects.

However, there were many pseudo-philosophical mumbo-jumbos and unnecessary bits of information about history/culture/literature (encyclopedia), which Teoman apparently thinks to be profound and well-elaborated. In fact they don't serve the overall narrative, they are from being interesting, and at worst they are shallow and pointless.

As one final remark, the whole thing with Zuleyha is just very very underdeveloped and sketchy, giving the impression that Zuleyha is just a narrative device inserted to keep Xeno going. I don't like this Lacanian trick that confines the narrative to an "economy of desire."
Displaying 1 - 30 of 33 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.