Jump to ratings and reviews
Rate this book

Henüz 17 Yaşında

Rate this book
Ahmet Efendi ile Hulusi Efendi, Fransız Tiyatrosu’nda sahnelenen bir oyunu izlemek üzere gittikleri Beyoğlu’nda fazlaca içip sarhoş olur, geç saatte yağmur bastırınca geceyi geçirmek için bir geneleve giderler. Ahmet Efendi’nin karşısına çıkarılan kız “henüz 17 yaşındaki” Kalyopi’dir. O geceyi izleyen günler, hem Kalyopi’nin hem de Ahmet Efendi’nin hayatını tümüyle değiştirecektir…Tanzimat Dönemi eserlerinde “ahlaksız kadın” tiplemesine çoklukla rastlanır. Ancak bunlar, genellikle erkek başkişisini yolundan eden, hayatını karartan, uzak durulması gereken kadınlardır. Ahmet Mithat, bu yönüyle dönemin diğer yazarlarından ayrılır. O Kalyopi’ye kulak verir ve bu acılı hikâyeyi okuruyla paylaşarak, “ahlaksız” görülenin de içine, arkasına bakılmasını ister.

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) Tanzimat devrinin önde gelen yazarlarındandır. Gazetecilikle başladığı yazı hayatına hikâye ve roman yazarlığını da ekleyerek çeşitli alanlarda sayısı yüz elliyi bulan eser kaleme almıştır. Yazıyı halkı eğitmek için bir araç olarak gördüğünden ansiklopedik bilgilerle dolu eserlerinde okuyucuyla daima diyalog halindedir. Sofya’da Tuna gazetesinde önce yazar, daha sonra başyazar olarak gazeteciliğe adım atar.

Mithat Paşa’yla gittiği Bağdat’ta ressam Osman Hamdi Bey, Muhammed Zühavi ve Şirazlı Bakır Can Muattar gibi isimlerin de bulunduğu oldukça geniş kültürlü bir çevreye girerek Batı ve Doğu kültürleri üzerine bilgisini derinleştirir. Tahtakale’deki evinde kendi matbaasını kurup kitaplarını yayımlamaya başlar. Bir yandan da yayımladığı Devir, Bedir, Dağarcık, Kırkambar gibi gazete ve dergilerle gazeteciliğe devam eder.

Yazılarından dolayı Abdülaziz yönetimi Namık Kemallerle birlikte onu da sürgüne gönderir. Üç yıl süren Rodos sürgününde çocuklar için bir okul açarak ders vermeye başlar ve ilk romanlarını yazar. İstanbul’a döndüğünde çeşitli memuriyetlerde bulunur ve Türk basın tarihinin en uzun soluklu gazetelerinden Tercüman-ı Hakikat’i kurar.

Hemen her konuda, üstelik yeni tekniklerle de yazan Ahmet Mithat’ın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikler Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

236 pages, Hardcover

First published January 1, 1881

7 people are currently reading
230 people want to read

About the author

Ahmed Midhat Efendi

157 books45 followers
Ahmet Mithat was an Ottoman journalist, author, translator, and publisher during the Tanzimat period. In his works, he was known as Ahmet Mithat Efendi, in order to distinguish him from the contemporary politician Midhat Pasha. Ahmet Mithat Efendi adopted his name in homage to Ahmed Şefik Midhat Pasha, with whom he had been associated professionally, serving as an official and newspaper editor in Midhat Pasha's Vilayet of the Danube.

He was a prolific writer, with more than 250 of his works having survived to the present day. In 1878, he began publishing a newspaper entitled Tercüman-ı Hakikat (Interpreter of Truth). Prior to this, he was a contributor to Basiret, a newspaper published between 1870 and 1879. His editorship and publication of Olga Lebedeva's translations of Russian literature into Turkish served as an introduction of Tolstoy, Lermontov, and Pushkin to Turkey's readership. Additionally, he was a patron and teacher to Fatma Aliye, one of the most renowned female Ottoman authors.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
60 (22%)
4 stars
109 (41%)
3 stars
75 (28%)
2 stars
14 (5%)
1 star
3 (1%)
Displaying 1 - 16 of 16 reviews
Profile Image for Renklikalem.
539 reviews172 followers
July 2, 2024
Zamanına göre oldukça başarılı olsa da ben bu romanı ve yazarın anlayışını çok sevemedim. Nedenlerini biraz açıklamaya çalışacağım açıklayamadığım kısımlar da belki de benim romanla kişisel meselem olmuştur bilmiyorum:)

Ahmet Efendi ile Hulusi Efendi. Esas karakterlerini “efendi”lerden seçmiş kendisi de efendi yazarımız. Efendiliklerini taçlandırmak için de bir Kalyopi yaratmış. Her fırsatta toplumdaki ahlaksızlığa parmak sallayan kişiliğini görmemizi ister gibi Ahmet Efendi hep yüksek tondan anlatmış da anlatmış kitap boyunca. Neyse bak yine yükseldim, durun başa dönelim:)

Bu iki efendiler, tiyatro ve eğlenmek bahanesiyle geç saatlere kadar Beyoğlu’nda oyalanır hem içer hem kendi deyişleriyle sohbet ederler, filozofluk yaparlar. Sonra aniden yağmurun bastırmasıyla geceyi geçirmek için bir yer ararlar. Oteller pahalı gelir, İstanbul’a gidecek araba bulamazlar, buldukları da çok para ister, velhasıl Hulusi Efendi bu maceraya dünden razıdır fakat Ahmet efendi istemeye istemeye de olsa “geçici bir zifaf” için bu “eve” gitmeyi kabul eder. Eve girişlerini, kabul edilişlerini uzun uzun anlatır Ahmet Mithat Efendi. Ahmet Efendi’nin tereddütlerini, bu evleri, oralarda çalışanları ve kendini nasıl gördüğünü. “Herkes İstanbul’u kendi yatkınlığına, uğraşlarına mahsus bir gözle görmüştür.”

Bir yere kadar döneminin şartlarında düşünerek keyifle okudum fakat sonra Ahmet Efendi şöyle konuşmaya başladı:

“Ben diyorum ki Türklükte, İslamiyet’te ve Osmanlılıkta bu iğrenç şey yoktur. Ancak Frenklikten gelmiştir. O şapkalar yok mu şapkalar? İşte onlar hangi memlekete girmişlerse orada bu pislik türemiştir.”

“Keşke bu adamların hükmü yerine getirilseydi! (Şeriat kanunlarından bahsediyor) Bu cezadan kurtulmak için buralara gelmemek yeterlidir. Fakat işte Kurabıkerim’de zina için cezaların belli olması da ispat eder ki İslam’da bu pis iş yokmuş. Zira bir şey suç olarak kabul ediliyorsa o şey yasa ve örflerde yok demektir… Henüz şapkaların girmemiş olduğu yerlere gidiniz de hadi bakalım bir kerhane bulunuz.”

Şapka kadar taş düşsün be adam kafana!:)

“Ey Frenkler! Türkiye’de esareti yasaklayacağız diye birtakım medeniyet taraftarı ve hürriyet aşığı gibi sözlerde bulunursunuz! Halbuki bizde hiçbir esir, böyle kerhanelerde bayağı kimselere ayak bezi olmak için satılmaz. İşte size asıl esirler ki anaları babaları onları fuhuş kiriyle kirletmek için satıyorlar.”

Bunun hemen peşine okuduğum Sergüzeşt romanında Samipaşazade Sezai çok da güzel bu tezi çürütüyor aslında Ahmet efendicim ve Ahmet Mithat efendicim ve tüm efendiler. Neyse tam konuya gireyim diyorum işte şu alıntılardan gördüğünüz üzere yine şakaklarım zonkluyor, sinir geliyor. Devam ediyorum anlatmaya:)

Ahmet Efendi istemeye istemeye geldiği bu evde “Henüz 17 yaşında”ki Kalyopi’yle tanışır. Gece boyunca yaptıkları konuşmalardan Kalyopi’nin hikayesini, buraya nasıl düştüğünü merak etmeye başlar ve bu geceden sonra da tekrar tekrar Kalyopi’yi görmeye gelir.

Bu arada Kalyopi her ne kadar Ahmet Efendi’yi “farklı” görse de neticede ödemek zorunda olduğu borçları ve ailesine para gönderebilmesi için bu evde çalışmaya devam etmek zorunda olduğunun bilincindedir. Herkes onları kurtarmak ister fakat onları kurtarmak isteyenlerin de günün sonunda her şeyden ve hepsinden kaçışını görmüştür bu kadınlar. Dolayısıyla Ahmet Efendi hem farklıdır hem de herkes gibi “kocacım”dır.

Bu süreçte aralarında duygusal bir bağ kurulur. Bahsettiğim yakınlık daha ziyade abi kardeş gibi, Ahmet Efendi’nin babacan bir tavırla Kalyopi’ye yaklaşması gibi olsun istemiş Ahmet Mithat Efendi ama benim gözümde sinir bozucu bir karakter oldu sonuç olarak. Bir noktada hikayesini anlatması için Kalyopi’nin o kadar üstüne gider ki, anlatmazsa eğer “bunların hepsinden çok daha kötü bir kaltak olacaksın” diye zorlar.

Ahmet ve Hulusi Efendilerin Müslüman Türk ve gayrimüslim kadınların iffetini ayırt ediyor oluşu, bu kadınlar ve din ve millet meselesi üzerine yaptıkları uzun sohbetler filan içimi kıyım kıyım kıydı. Ahmet Mithat Efendi’nin “bu tip kadınları” farklı anlattığından bahsedilmiş fakat ben yoğun eril bakış açısından başka bir şey göremedim. Neyse sonuna kadar okuyun sizin de içiniz kıyılsın Ahmet Mithat Efendi öyle bir karakter yaratmış ki Ahmet Efendi’nin burnu büyük tavrından bana fenalık geldi. Fazlasını yazıp spoiler olmasını istemiyorum fakat adam kitabın sonunda bile rahata eremedi Kalyopi ile ilgili. “Her fırsat düştükçe kıza bu yolda öğüt vermeyi Ahmet Efendi hiçbir zaman ihmal etmemiştir.” Aferin efendi. Hadi git az ötede efendilik yap. :)))

Şaka bir yana siz bana bakmayın. Tanzimat dönemi edebiyatımızın benzerlerinden ve çağdaşlarından ayrılan bu kitabını okuyun. Belki birlikte çekiştiririz bu efendileri:) Belki de bu kadın niye takmış bu romana bu kadar der kulaklarımı çınlatırsınız:)

Bu arada bu kadar gömmeme rağmen goodreadste üç yıldız verdim. “Efendiyi” öldür hakkını ver🙃🥲

Birlikte okuduğumuz ve yoldaşlığı için @edebiyattabiryolcu ve tüm #klasikseverler e teşekkürler 🙏🏻
Profile Image for Yasemin.
155 reviews1 follower
December 17, 2024
3.5 ⭐️

Yazıldığı dönem düşünüldüğünde 17 yaşındaki birini çocuk/genç kız olarak yorumlamak bile nadir görülen bir durum. Bununla sınırla kalmayan bir bakışla yazılan metinde Ahmet Mithat Efendi, görüleni ezberlenmiş kalıplardan sıyırarak incelerken çağının ezber bozanı olmakla ününü hak eden bir eser ortaya çıkarmış. Bir diğer açıdan, araya giren yıllarla eserin iskeleti yaşlanmış; zamana yenik düşen yerleri var. Yer yer milliyetçi/ muhafazakar söylemler yoğunlaşsa da sırtını George Sand’a dayayan bölümler ağırlıkta; bu da geçen zamana rağmen esere duyduğum ilginin sebeplerinden birini oluşturdu.
Profile Image for Bleda Gençay Sönmez.
233 reviews7 followers
August 6, 2022
Her insan parlak bir vitrine benzer bana göre... Size sadece dışını veya sizin onda görmek istediğinizi gösterir. Bu, renklerin ve duyguların işin içine karıştığı kimyasal bir illüzyondur. Çünkü insanlar, her zaman gösterdiklerinden daha fazladır. Her zaman arkalarında bıraktıkları veya halen içlerinde de onunla devam eden bir öyküleri vardır. Bu yüzden önyargı, tehlikeli bir silahtır.

Yazıyı halkı eğitmek için bir araç olarak gören Ahmet Mithat, bu eseriyle kadınlara farklı bir bakış açısı sunar. O kadınlardan birisi de kitapta bahsedildiği üzere geneleve düşmüş olan 17 yaşındaki Kalyopi’dir. Şu tek cümle, ona karşı kötü bir bakış açısı geliştirmeye yetecek bir cümle oluyor fakat ardındaki öyküyü bilmiyoruz. Onu, oraya getiren sürece şahit değiliz. İşte Ahmet Mithat; bu bakış açısını kırmayı, görünenin arkasındakini de görebilmeyi, ön yargıyı bir kenara bıraktırmayı amaçlıyor.

Belki de Ahmet Mithat'ın kadınlar konusunda tutuculaşması, Batılılaşmanın kadınları onun tahayyülü ötesinde bir noktaya taşıyacağına ilişkin korkusundan ileri gelir. Bir görevi nedeniyle Avrupa'yı gezmiş, bu konuda pek çok kitap okumuş olan yazar Batı'nın teknolojisine, düzenine ve gelişmişliğine hayran kalmıştır ama Batı'yı manevi konularda ahlaksız bulur. Romana dönecek olursak, realizm etkisiyle yazılan romanda gözlemlere yer verilmiş, sıklıkla tasvirler ve ruh çözümlemeleri yapılmıştır. Yazar pek çok romanında olduğu gibi kendisini yer yer esere dâhil etmekle birlikte sözcülük görevini çoğunlukla Ahmet Efendi’ye bırakmıştır.

Romanı okurken Ahmet Efendi gözümün önünde Muhammed Ubeydullah Öztabak olarak canlandı. Her ne kadar memleketime gelip haber vermese de nedense onda merhamet ve olgunluk (!) denilince akla gelen ilk addır. Tanzimat Dönemde ilk defa göz önümde canlanmadı. Kalyopi ve Agavni bana 2017 yılında İzmir'de fizik tedavi gördüğüm zamanlardaki Gürcü hastabakıcılar olan Teona ve Maria'yı anımsattı. Teona; güzel olduğu kadar saf ve kalbinde kötülük olmayan bir kadınken Maria ise uyanık, çirkin ve kendini beğenmiş biriydi. Keşke Teona bekar olsaydı belki Kutasili prensesin kalbine yolculuk ederdim. Hristiyanları anlamadığım için belki de eşinden ayrılmış olabilir. Teona'nın Türkçe'si iyi olmasa da davranışlarıyla beni sevdiğini sezdim.

İncelemeyi yazarken alıntılama yaptığım okurlara sonsuz teşekkürümü sunarak sizleri dizi köşesine davet ediyorum. Günümüze uyarlanırsa Ahmet ve Hulusi devlet memurları olur. Grek ve Ermeni hayat kadınları ülkemizde olmadığı için yerli hayat kadınları seçilir. Ahmet rolünde Fikret Kuşkan, Hulusi rolünde Mustafa Avkıran, Kalyopi (Gözde) rolünde Ferah Zeynep Abdullah ve Agavni (Nurhayat) rolünde ise Selin Genç canlandırsa çok güzel bir dizi ortaya çıkar. Bu romandan önce hayat kadınlarına bakış açımda önyargı yoktu. Onlar adına empati kuruyorum çünkü mazlumlar da var içleride. Severek okuduğum bu eseri şiddetle tavsiye ediyorum.
Profile Image for İrem.
9 reviews
September 13, 2024
Zamanına göre bakış açısının diğer eserlere göre kısmen daha iyi olduğunu söylebilsek de kitabın o zamanlarda kırdığı tek kalıp edebiyatımızdaki 'kötü kadın' tiplemesi olmuş . Ahmet Mithat Efendi okuması keyifli bir yazar ama kitap içinde yazarın yaptığı pek çok çıkarım taraflıca ve üzerine iyice düşünmeden , basmakalıp şekilde yapılmış . Kitapta bulunan iyi adamların ( Ahmet Efendi , Hulusi Efendi , Yümni Bey vb.) genelinin Müslüman olması ve kitaptaki başlıca iki hayat kadını Kalyopi ve Agavni'nin gayrimüslim olması aslında kitabın okurken ağzınızda bıraktığı ekşimsi tadın ve üsttenciliğin en temel sebeplerinden biri . Yazarımız Ahmet Mithat'a göre Osmanlı coğrafyası ve pek çok Müslüman coğrafyasına genelev ve benzeri kültürleri yayanlar frenkler , yani Fransızlar . Buna ek olarak onlardan 'şapkalılar' diye bahsederek zaman zaman şeriat güzellemesi yapmaya çalışması da Ahmet Efendi'nin kitap içinde yaptığını sandığı felsefelerin genel konusu . Kitabın ana karakteri Ahmet Efendi'nin arkadaşı Hulusi Efendi'ye bile üstten bakması ; zamanında yaşadığı partilerle ve hayat kadınlarıyla dolu hayatı kötüleyip sanki bunları yapan kendisi değil de gayrimüslimlermiş gibi davranması tarzındaki etmenler okurken sinir krizleri geçirmeme sebep oldu . Kalyopi gibi 'saf' , 'temiz' ve bu tarz yerlere düşmesinin sebebinin aslında şanssızlıklar silsilesi olan bir karakterin sonunda Ahmet Efendi'nin standartlarına uyarak efsane harika bir hayata kavuşması ve Agavni gibi bir kadının da belirli bir noktadan sonra kitaptan toz olması da cabası .
Profile Image for iremius.
9 reviews
October 6, 2024
Bol bol klasik barındıran kitap alışverişimden sonra, kitapları kronolojik sıraya koydum ve Ahmet Mithat Efendi'ye ait olan, 1881 yılında tefrika edilip sonrasında romana çevrilmiş Henüz 17 Yaşında'ya başlamış bulundum.

Romanı bir de ben özetleyeyim. Beyoğlu'na bir tiyatro oyunu izlemeye gelen iki arkadaş olan Ahmet Efendi ve Hulusi Efendi, lokantada alkolü fazla kaçırır, sarhoş olur. Aynı vakitte yağan yağmur etkisini artırır ve hanelerine dönmek mümkün olmayınca Hulusi Efendi'nin geceyi genelevde geçirme fikrine Ahmet Efendi zorla da olsa yanaşır. Geceyi yalnız geçiren Ahmet Efendi sabah olduğunda gece kendisine gösterilen kız ile sohbete dalar ve henüz 17 yaşında olan bu kızın hikayesini öğrenmeye başlar. Her bilgi kafasında yeni bir soru işareti oluşturur, merak ettiği detayları öğrenmeye vakitler yetmez. Müşterilerin girip çıktığı bu yere Ahmet Efendi, Kalyopi ile sohbetini devam ettirmek için, genç kızı bir gece de olsa rahat ettirebilmek için gider sadece. Kalyopi hikayesini anlatmayı bitirene kadar geçen günler, ikili arasında derin bir muhabbetin, güvenin de inşa edildiği günlerdir aslında. Ahmet Efendi'nin Kalyopi'ye duyduğu derin merhamet ve empati duygusu, genç kızın oradan çıkabilmesi için gereken borcu ödemesine vesile olur ve Kalyopi'nin özgürlüğüne kavuşması, yeni bir hayata başlaması gibi güzel gelişmelerle hikaye son bulur.

Dönemin eserlerinde yer alan iffetsiz, baştan çıkarıcı kadınlarının yanında Ahmet Mithat Efendi bir karakter getiriyor önümüze: 17 yaşındaki Kalyopi. Hikayesini tamamen kendi ağzından dinliyor, bilmediğimiz hayatların perde arkasını öğrenme fırsatını buluyoruz. Maddi zorlukların bir aileyi ne hale getirdiği, bir genç kızın son çare olarak onurunu ayaklar altına alıp bu yoldan para kazanmaya nasıl giriştiği belki hayatta dinlemeye tenezzül etmeyeceğimiz o insanların, bize bir romandan seslenişi gibi görülebilir.

Romanın olay örgüsünde yazarın Ahmet Efendi ile Kalyopi arasına bir aşk ilave etmemesi kitaba nefes aldırmış desem yeridir. Kalyopi'nin tüm içtenliğiyle her şeyi apaçık anlatması, Ahmet Efendi’nin merhamet, acıma ve dikkatle onu dinlemesi, sonunda ise borcunu ödeyip kendisine maddi olarak hiçbir çıkar sağlamayacak olmasına rağmen Kalyopi'nin hamiliğini üstlenmesi kitabı samimi, sıcak hale getirmiş.

Yine de dikkatimi çeken bazı noktaları ekleyeyim: Mesela, erkek karakterlerimizin bu gibi yerlerden geçimini sağlayan kadınları direkt etiketleyip (peki, bunu kabul ediyoruz diyelim) kendilerini namuslu adamlar olarak görmeleri açıklaması zor bir durum sanki. (Sayfa 115-116'da Agavni'nin Hulusi Efendi’ye temasları her iki beyi de rahatsız edince Ahmet Efendi bu hareketlerin namuslu bir adama yakışmayacağını söylüyor.) Demek ki geneleve gitme alışkanlığına sahip olmak bir erkeğin namusuna halel getirmiyormuş, öğrenmiş bulunduk.

Sunuş bölümünde Demet Sustam, eser hakkında oldukça güzel bilgiler vermiş, okumanızı tavsiye ediyorum mutlaka. Ahmet Mithat Efendi ise önsözde "toplumsal hallerin aynası olarak felsefi incelemede bulunmak" diye bir ifade kullanmış, 143 sene önce yazılan bir eser bunu pratiğe geçirebilmek için oldukça uygun. Ben de diğerlerini merak ettiğim için sonraki kitaplara geçmeye hazırlandım bile.
This entire review has been hidden because of spoilers.
4 reviews
Read
August 29, 2020
Fransız tiyatrosunu izlemek için giderler tiyatronun yanındaki kahve de sarhoş olurlar ve araba bulamazlar onlarda ir genel eve giderler ahmet efendi 'nin önüne rum olan kalyopi 'yi gönderirler. Ama ahmet efendi onla beraber yatmaz. Sonra sabah kalktığında kalyopi ile agavnı'nin konjarugınu görür .insanları nasıl bırakıp gittiklerini öğrenir ve her şeyi öğrenmek için bir gece daha kalmaya karar veririler. Ahmet efendi'nin akılında olan hiç bir düşüncesi doğru çıkmaz aksine tersi çıkar . Bazı kızların buraya düştüklerini bazılarının borcu olduğu için buraya gelmek zorunda olduğunu bazılarının ailelerinin buraya kızlarını sattığını öğrenir ve bı onda daha bir merak uyandırır ve sürekli geneleve gelir buraya gelmesinin bir sebebi de kalyopi 'yi rahat ettirmektir. Kalyopi ahmet efendi her şeyi anlatır çünkü omun diğer erkeklerden farklı olduğunu anlar. Ahmet efendi Kızların hamama gitme yalanını öğrenir( bu yalan kızlar bir müşteri geldikten sonra gece başka bor müşteriye giderler sabah uyandıklarında da kızlar hamama gitti derler). Yine ahmet efendi hulusi beyle kızların yanındayken ahmet efendi kalyopi nin daha önceden evlendiğini öğrenir ve bunu öğrenmek için kalyopile konuşur. Kalyopi hayat hikayesini anlatmaya başlar.
Kalyopi babası nın gazibosuna gider ve ordada yümni bey vardır kalyopi daha 15 yaşındadır ama yümni bey ondan hoşlanır. Nikolidis denilen adamda bunu kalyopi ye söyler ve onu kandırmak için sana her şeyi verır der kalyopi bunu ablasımanspyşer ve ablası ondan bir şeyler oster yümni bey omun için verir ve evlenirler (ama nikolidis bundan öncesinde kalyopiden hoşlanır kaloypiyw dokunur onu alacağını söyler) kalyopi rum olduğu için hıristiyandir yümni bey ise müslümandır kızın akrabalrı ortalığı karıştırır ve kızı ayırırlar bu sırada babasının işleri kötüye gider hatta tüm paralarını kaybettiklerinde yiyecek yemek bulamazlar giyecek kıyafet alamazlardı babası hep pazardaki çöpleri toplar getirirdi. Amalia diye bir kadın gelmiş sözde modistmiş kadın onların gözünde teyze kızlarıdır .ablasıyla anlaşma yapıp kızı beyoğluna götürüp onun yanında çalışacakmış ama kalyopi amacının öyle olmadığını bir müddet anlamış ve kalyopi de borcundan dolayı amalia mın yaptığı ıso yapmak zorunda kalmış sonra da genel eve düşmüş .Ahmet efendi para bulup kalyopi 'nin borcunu ödedikten sonra onu ordan çıkarır ve ailesinin yanına götürür ama hulusi efendi ailesinin derdinin tekrar kızı oraya gondermek olduğunu anlar ve babasıyla sert bir şekilde konuşur. Bir miktar kalyopi ye karar verir babasına is ayarlar işlerinin tekrar yoluma girip büyümesinde yardımcı olur bir müddet sonra kalyopi ye rum koca bulur ve evlenirler.
68 reviews2 followers
February 1, 2025
Roman tekniği açısından yazarın en ileri düzey eserlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Ahmet Mithat'ın toplum ve medenileşme anlayışını döneminin çok ilerisinde buluyorum. Kısa bir süre içinde okuduğum üç kitabının tümünde görülen ortak nokta, bireylerin yaşam şartlarını düzeltmenin onların hayatlarında yapacağı değişikliği idealistçe savunan eserler olmaları. Özellikle kadınların toplumdaki yeri üzerine çok kafa yoran yazar, kendi döneminin kadınlar hakkındaki yerleşik yargılarını değiştirmeye çalışıyor. Elbette günümüzün anlayışıyla baktığımızda kendi içinde çeliştiği noktalar olduğunu, gereksiz tezatlar yaratarak iyi kadın - kötü kadın ayrımını yine kadınları suçlayarak yarattığı yerler bulunduğunu görüyoruz, ancak aynı dönemlerde kadınlar tarafından yazılmış feminist eserlerin bile benzer kusurlar içerdiği düşünüldüğünde hoş görülebilir.
Profile Image for Ilkay.
81 reviews1 follower
April 15, 2025
Gerçek hayattan fersah fersah uzakta bir kurmaca hayatı ancak kitaplarda okuyabiliriz. İşte bu kitapta da gerçek hayatta asla böyle düzgün karakterde denk gelemeyeceğimiz, bulamayacağımız insanları okurken ‘Keşke’ ile başlayan çok cümle geçirdim içimden. Ahmet Efendi’nin Kalyopi’ye beslediği abilik, babalık gibi duyguları okurken içim burkuldu. Ne mutlu ki yardıma ihtiyacı olan bir insana yardım eli uzatana. Keşke gerçek hayatta da insanlar başkalarına hiçbir karşılık beklemeden böyle davransalar.
36 reviews
October 3, 2022
Henüz 17 Yaşında'yı raflarda ilk gördüğümde kendimle özdeşleştirdiğim. İlgimi çeken başlığı sayesinde tanıştım bu müthiş kitapla. Konunun farklılığı, olayların gelişmesi ve kitabın sonu bugün okuduğumuz kitaplara benzemiyor. Kitabın özünde saf yardım etme isteği, arkadaşlık ve merhamet yatıyor. En ufak olayda birbirlerine aşık olan ana karakterleri okuduğumuz kitapların aksine aşkın bu kitapta ana duygu olmaması beni kendine aşık eden bir diğer unsur oldu. Herkesin okuması tavsiye ederim.
82 reviews
July 1, 2025
Ahmet Mithat Efendi'nin diğer kitaplarına kıyasla çok daha iyi bir anlatımla, teknikle yazılmış ve dönemine göre değerlendirildiğinde ilginç ve öncü bir konusu olan roman. Kadın karekterin ön plana çıkması da ayrıca önemli bence.
Profile Image for Tuana Kübra Şahin.
30 reviews
August 28, 2025
BUNU NE OLUR OKUYUN🙏 genelevlerin arkasindaki gercek yuzu anlatiyor. kitap size birini tanimadan sadece bulundugu ortama bakarak yadirgamamayi ogretiyor. turk edebiyatinda en sevdigim eser denilebilir. doneminin cok ustunde assiri farkli bir eser.
9 reviews
December 7, 2024
Henüz 17 Yaşında ne kadar liseli öğrenciler ve gençler tarafından bilinmiyor olsa bile bana kalırsa edebiyat ile ilgilenen çoğu liseli tarafından okunması gereken harika bir Tanzimat dönemi eseri. Ve benim fikrimce Ahmet Mithat Efendi’nin yazım şekli açısından en iyi ve en rahat okunabilen kitaplarında ilk 3te. Başka insanların hayatınları hakkında bilgi olmadan, medya ve hurafelere inanarak önyargılı olan birinin önyargılarını değişimini gösteren, “halkın düşüncelerini” ele alan bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.
Profile Image for EGE DİLEK.
15 reviews
September 14, 2024
Okuması oldukça keyifli ve akıcı bir kitaptı. Gerek Ahmet Efendi gerekse Kalyopi karakteri çok iyi işlenmiş bence
Profile Image for Behçet Necatigil.
478 reviews46 followers
Read
May 25, 2017
Ahmet Mithat’ın romanı (1881) • "Birkaç yıl önce" şubat sonralannda bir gece Beyoğlu’nun orta halli bir lokantasında yemek yemiş, içki içmiş, biri otuzunda (Hulusi Efendi, varlıklı bir adam), öteki kırkına (Ahmet Efendi, avukat ve simsar) yakın iki arkadaş, tiyatroya da gittikten sonra, bastıran şiddetli yağmurda karşıya, İstanbul’a geçemeyeceklerini anlamışlardır; pis otellere gitmektense, geceyi temizce bir genelevde geçirmeye karar verirler. Gittikleri evde Ahmet Efendi, Kalyopi adında, henüz onyedi yaşında bir kızı rastlar. Birkaç kez daha gider o eve ve Kalyopi’yi konuşturdukça onun bu hayata, yoksul ailesini yaşatabilmek için düştüğünü öğrenir ve Hulusi’nin yardımıyla kızı genelevden kurtarır. Kurtuluşun sekizinci ayında da ona bir koca bulur: Kalyopi’yi ahbaplarından birinin yanında uşak olarak çalışan bir Rum delikanlısıyla evlendirir. • Dilini sadeleştirerek, eseri 1943’te yeniden yayınlayan Hakkı Tarık Us, 1881’de yazılan bu romanm o devirde yasak edildiğini, satıştan kaldırıldığını da belirtiyor.
Displaying 1 - 16 of 16 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.