Aylin Radomisli Cates, 19 Ocak 1995 Perşembe günü, evinin bahçesinde, o sabah evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından, kendi arabasının altında ölü bulundu. Üstünde ve etrafta nasıl öldüğüne dair hiçbir iz yoktu. Bir hırsızın saldırısına uğramış değildi. Bir katille boğuşmamıştı. Elbisesi yırtılmamış, tırnakları kırılmamıştı. Çorapları bile kaçmamıştı. Kaptıkaçtı tipi arabası, parke taşı döşeli dümdüz avluda, aklın alamayacağı bir nedenle kayarak, dört parmak yüksekliğindeki seti atlamış, meyil aşağı inmiş, ön tekerlekleri yolda, arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu. Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu. Üstünde abiye bir gri döpiyes, yakasında yarım ay biçiminde bir elmas broş, parmağında tek taş yüzük vardı. Otopsi raporuna göre, iki gün önce, Salı gecesi ölmüştü.
Türkiye'nin tartışmasız en ünlü kitaplarından biri Adı: Aylin, prenseslikten Amerikan ordusuna uzanan baş döndürücü bir hayatın romanı...
Ayşe Kulin is a Turkish contemporary novelist and columnist. Kulin graduated in literature from the American College for Girls in Arnavutköy. She released a collection of short stories titled Güneşe Dön Yüzünü in 1984. A short story from this called Gülizar was made into a film titled Kırık Bebek in 1986, for which she won a screenplay award from the Turkish culture ministry. Kulin worked as a screen writer, cinematographer and producer for many films, television series and advertisements. In 1986, she won the Best Cinematographer Award from the Theatre Writers association for her work in the television series Ayaşlı ve Kiracıları.
In 1996, she wrote a biography of Münir Nureddin Selçuk titled Bir Tatlı Huzur. With a short story called Foto Sabah Resimleri she won the Haldun Taner Short Story Award the same year and the Sait Faik Story Prize the next year. In 1997, she was chosen as the "Writer of the year" by the İstanbul Communication Faculty for her biographical novel Adı Aylin, She won the same award the next year for her short story Geniş Zamanlar. In November 1999, she wrote a novel called Sevdalinka about the Bosnian Civil War and in 2000, a biographical novel called Füreyya. In June 2001, she put out a novel titled Köprü about drama in Turkey's eastern provinces and how they shaped the republic's early history.
In May 2002, Kulin wrote a novel titled Nefes Nefes'e about the Turkish diplomats who saved in the lives of Jews during the holocaust in World War 2.
She has married twice, her latest novels Hayat and Huzun describe her life with her spouses, Mehmet Sarper and Eren Kemahli. Both ended in divorce but she bore 4 sons from the marriages.
Dear Ms. Ayşe Kulin, your female protagonist is not a modern, independent, progressive young Turkish woman whom you have tried so hard to portray as such. Aylin is a spoiled, opportunistic, calculating, shallow, materialistic, selfish woman who denounces her heritage with her every action and looses a small part of her identity with her each husband and new marriage. Oh, and her every husband is rich. And old. As to Aylin’s professional life: she enrolls in medical school at a very late stage in life but is so genius that she becomes a renowned psychiatrist and cures EVERY patient whom none of her colleagues managed to help. Later, on a whim or during her middle-life crisis, she decides to join the American army and completes her physical training better than her much younger male counterparts. Come on. She looks like a model and you can even notice her muscles. Very important for the plot. In the army she also cures many many troubled souls and receives many many pretty medals. After serving two years in the army and seeing her fourth? fifth? husband only once during that time, she is surprised to learn that he has filed for a divorce and “abandoned” her. Aylin feels alone and cannot function without a husband. In the end she is found dead and we never find out why but we do find out that there was a hobo who had been coming to her house and whom she had be giving food. Bless her kind heart.
Bir kere şunu söylemek istiyorum: Berbat ötesi bir kapak. Gerçekten Adı: Aylin'in bunca güzel kapağı varken bu kapağa denk düştüğüme üzüldüm. Kaldı ki zaten neden kitabın adının Adı: Aylin olduğunu da pek anlamamıştım ve bir başka kapakta Adı: Aylin, Rütbesi: Albay, Doğum Tarihi, Doğum Yeri vs. bilgiler olduğu için öyle başladığını anlayabildim. Neyse, kötü işte.
Bence bu kitap tarihin en "overrated", sanıyorum Türkçe tabiriyle de "gereğinden fazla değer verilmiş" kitaplarından. Popüler Türk romanlarını okumayı reddettiğim için bugüne kadar kaldı ve ancak Ayşe Kulin'in Nilay Örnek'le olan podcast'ini dinledikten sonra bir fırsat vermek istedim. Aradığımın uzağından bile geçemedim.
Hani Aylin öyle kendi kendini yok eden bir ruh halinde, şöyle uçarı, böyle vurdumduymaz demek istemiyorum. Bence hepimiz Aylin'in popülaritesinin büyük oranda sır ölümü nedenli olduğunda hemfikiriz. Aylin'in şansı Ayşe Kulin gibi büyük bir yazarın hikayesini yazmaya değer görmesi. Ancak orada da sıkıntılar var.
Bir kere Ayşe Kulin hikayeye "dünya toz ve gaz bulutuydu"dan başlamış. Açık söyleyeyim dıdısının dıdısının Osmanlı Hanedanı'ndan olması, onun buraya kadı olarak atanması, üç kızının olması, üçünün adının şu şu ve şu olması, onların da şuraya tahsile gitmesi, 7 çocuklarının olması beni hiç ilgilendirmedi. Aklımda zaten tutamadım ama gerek de görmedim. Kaldı ki gerek de olmadı.
Tür olarak biyografiye yakın bir roman desem de yazım dili beni hiç cezbetmedi. Hiç akmadı. Sadece Ayşe Kulin'in dilinden mi yazılsa (yani narration) yoksa diyalog olsa mı çok bocaladı. Sevmedim, sevemedim.
Bu kitabın gidişatı ile ilgili değil ancak içeriğiyle ilgili en çok hoşuma giden şey Büyükada'da büyüdüğüm için evimin hemen dibindeki Anadolu Kulübü, Akasya Oteli gibi detaylardı.
Son olarak şu cümlenin 100 yıl sonra yeniden gündem olmasını istiyorum ve bu yüzden büyük harfle yazıyorum. CUMHURİYET KURULDU VE TAHSİLLİ, DİL BİLEN, AÇIK FİKİRLİ GENÇLERİN EL ÜSTÜNDE TUTULDUĞU YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Aylin, başlarda bana çok uçarı,vurdumduymaz Türk kızına yakışmayan bir karakter çizse de, bu içimden geçenleri tek tek yutturan, olgun, hayat dolu,insan seven,hayvan seven,doğa seven bir karekter çıkarttı ortaya. Son 20 sayfa 3 gün okumadım, sırf ölümüne şahit olmamak için. Çok iyiydin be aylin...
Kitabın ilk çeyreğindeki karakter yoğunluğundan başım döndü, çok fazla insan kalabalığı vardı bana göre, zaten bir süre sonra kim kimin nesiydi hatırlamadım bile :)
Aylin Radomisli Cates'in hayatında başarılı olduğu tek şey mesleği, onun dışında neye dokunsa küle çevirmiş maalesef : (
Yakınlarından ve arkadaşlarından özür dilerim ama bence Aylin, hayatı boyunca ne istediğini bilmeyen, şımarık, aykırı olacağım diye hata üstüne hata yapan ve battıkça batan bir kadın, kendisi oldukça iyi bir psikiyatr ama en çok kendisinin bir doktora ihtiyacı varmış, keşke tedavi görseydi...
Kitabın ilk kısımlarında Osmanlı' zamanından yani büyük babalarından başlayarak soy ağacı hakkında bilgilendiriliyoruz, sonra ailesi, çocukluğu, gençliği, okul yılları, arkadaşları, zenginliği, şaşalı hayatı derken, yetişkin Aylin'le tanışıyoruz, sonrasında ise bolca, Aylin'in, aldattığı kocalarını , genç ve yaşlı sevgililerini okuyoruz, bu yaşlı sevgililerin bazılarının sadece flört olduğu söyleniyor ama bu da durumu kurtaramıyor maalesef, kitapta benim en sinir olduğum olaylardan biri üçüncü kocası Mişel' le olan evliliklerinde yaptığı hareket, evliliklerinden bunaldığını söyleyip, adam kendisinden biraz uzak dursun diye, kocasına bir sevgili arayışına çıkıyor, arkadaşlarına, kocama birini ayarlayın da beni az rahat bıraksın diyor, bu nasıl bir fantezidir anlamadım..
Aylin'in ölüm anı hakkında akıllarda soru işareti hala devam ediyor, nasıl çözülemedi bilmiyorum, nette biraz araştırınca Aylin ve yakınlarının, Fethullah Gülen'le olan dostluklarından, Beyaz Saray tanışıklıklarına kadar kafa karıştıran bazı durumlar var..
Bu arada Ömer Koç'u Papaz kıyafeti içinde düşündüm de, yok yok düşünemedim :))
Olayların kaleme alınışı fena değil, ama okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz bana göre : )
Bu kitabı ilk okuduğumda neden bende Aylin gibi olamıyorum dedim. Aylin benim gözümde güçlü sağlam istediğini elde eden bir kadın ayrıca başarılıydı. Benim düşüncelerimi değiştiren bir insandır.
zapela sam na stranici 91, odustajem od citanja ovog hrvatsko srpskog prijevoda, ne mogu vjerovati za sto sve ljudi bivaju placeni... inace me ne smeta citanje na srpskom jeziku, ali neka je onda to taj jezik a ne kombinacija drugih zbog neznanja prevoditelja. stil bih mogla opisati mozda najbolje ovako: da je svaka recenica stavljena u novi red kao natuknica ne bi bilo nikakve razlike u razumijevanju I gubitku kvalitete stila sama Aylin, u sazetku je opisana kao vrlo pametna I uspjesna zena, ne mogu tvrditi da nije tako, ali iz procitanoga do sada, uspjesna jest na poslovnom planu ali u svim zivotnim situacijama I razmisljanjima o zivotu opcenito je toliko plitka I glupa da mi je nevjerojatno da to jedna skolovana osoba moze biti. Ali, kao sto rekoh, nisam knjigu procitala do kraja, bolje da ona leti kroz prozor nego ja ima toliko dobrih I kvalitetnih djela na ovome svijetu, idem smiriti zivce uz nesto pametno I vrijedno moje pozornosti
Kitabın anlatımı ve mükemmel bir hayat hikayesi olabilir ama okudukça baş karakterden nefret eder hale geliyorsunuz. Bu kadar bencil, kendini dünyanın merkezinde görebilen biri olabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan! Bence kitabın adı "7 Kocalı Aylin: Hovarda" olsa daha güzel olurdu. Baş karakterin yerine koymak diye bir tabir vardır ya hani, burada öyle bir şeyden söz etmek imkansızdı benim için, kendimi daha çok karşısındaki insanların yerine koyarak bitirebildim kitabı... Okudukça da kadından o derece nefret ettim, irrite oldum.
Prije par godina je u Turskom kulturnom centru u Sarajevu organizirano druženje s autoricom ovog romana, Ayse Kulin, nakon kojeg je moja mama, oduševljena njenim govorom kupila tri romana, Posljednji voz za Istanbul, Zbogom i Aylin. Predstavljam vam roman Aylin, izdan davne 1997. godine, koji je doživio veliku popularnost u Turskoj, a posljednjih godina i na prostoru bivše Jugoslavije.
Roman prati život istoimene hrabre djevojčice/djevojke/žene, njeno odrastanje i suprotstavljanje strogim patrijarhalnim običajima istoka, četiri braka i godine provedene na zapadu, godine koje je provela kao veoma uspješna psihijatrica i časnica američke vojske.
Roman karakterizira veoma dobar stil pripovijedanja i odličan opis tadašnjeg stanja u Turskoj, Francuskoj i SAD-u (1938.-1995.). Razlog zbog kojeg je ovaj roman kod mene dobio 4/5 jest taj što Aylin pred kraj romana tj. kraj svog života postaje malo iritantna i živčana što nije slučaj sa ostatkom. Sve u svemu, roman je zaista vrijedan čitanja i inspirativan zbog toga što prikazuje šta sve može postići jedna „obična“ žena.
Hayatı hakkında kitap yazılacak onca insan varken çok talihsiz bir seçim olmuş Aylin hanım. Birisi İngilizce yorum yapmış kitap hakkında, birebir böyle düşünüyorum ben de. Çevirerek kopyalıyorum:
''Sevgili Ayşe Kulin Hanım, kahramanınız öyle göstermeye çalıştığınız gibi modern, bağımsız, ilerici bir genç Türk kadını değil. Aylin, fırsatçı, hesapçı, sığ, materyalist, şımarık, bencil, her davranışıyla kendi mirasını geçersiz kılan, her kocasıyla ve yeni evliliğiyle kimliğinin küçük bir parçasını kaybeden bir kadındır. ve bir de onun her kocası zengin. ve yaşlı.''
Eğer Kamelyalı Kadın okumak isteseydim kitaba bayılabilirdim. Beni rahatsız eden şey Aylin kişisi değil, Aylin'in hiç de yazarın göstermeye çalıştığı gibi olmaması oldu.
Ayrıca Aylin hanım, hastalarıyla yemeğe çıkan etik dışı çalışan bir psikiyatrist. Korkunç.
Yıllardır okumak istediğim; ama nedense daima ertelediğim bir kitaptı Adı: Aylin. Ayşe Kulin, aşina olduğum ve kaleminden keyif aldığım bir yazar; fakat çok uzun bir zamandır ondan da bir roman okumamıştım. Böyle enteresan bir karakteri Ayşe Kulin’in akıcı kaleminden okumak oldukça keyifliydi. Bazı anlatılanlara inanmakta güçlük çeksem de sık sık vay be ne hayatlar var desem de tahminimden hızlı ve keyif aldığım bir okuma oldu. Şu sıralar okuduğuma pişman olmamak tek kriterim diyebilirim, bu kitabı okuduğuma da pişman olmadım. :)
As a note, an e-galley of this novel was sent to me via NetGalley by the publisher in exchange for an honest review. This does not effect my opinions in any way.
"No one actually listens. People have to find happiness through their own trials and errors."
Aylin, at times, may be a bit difficult to follow–this is something you must know right off the bat. I don’t want you to misunderstand me, though, because while it isn’t the easiest thing to follow it is still a wonderful read. It’s beautifully written but it is not a novel that you can fully appreciate unless you are focused.
I don’t even have to say this next bit, but I will just to make my point: Aylin is not going to be for everyone. If you cannot devout your time to such a story, if you have a bit of difficulty following along, this novel will not connect with you.
But if you are up to it, this novel will be just what you are looking for–I knew within the first few chapters that the story was special.
Be prepared to get lost in its words, be prepared to take your time and embrace the story as it unfolds and most importantly you must be sure to let it get into its groove. Ayşe Kulin is a phenomenal voice in literature and that is what makes the story intimate and vivid.
First of all, this book is presented as fiction but is really the life story of the remarkable Aylin De Vrimel (Radomisli-Cates, tho she's never referred to as such,) written by a cousin who clearly hero-worshipped her. The prologue, presenting Aylin's funeral after her mysterious death, is written in an embarrassingly maudlin way; fortunately, the rest of the book is a much better read. A large part of this is due to Aylin herself. Transforming from an overly romantic young girl who marries a prince to a hippie medical student, and then to a sophisticated psychiatrist with a complicated personal life who finds answers by enlisting in the United States Army, Aylin's story is one of courage and determination. There's no doubting that she's a flawed individual, particularly when it comes to money and romance and how they relate (which, honestly, I found very understandable given her background and upbringing,) but she's also a pretty awesome person, and you can understand Ayse Kulin's determination to ensure that her story is told. Ms Kulin does let sentimentality get away with her, particularly in the beginning and end bits, but there's also a lot of humor to the story, and you get the genuine feeling that something wasn't right in the way Aylin died. It's a fast, entertaining, somewhat gossipy read (with names changed to protect from a libel suit, of course.)
Aylin Radomisli bu kadar ilginç bir kişilik olmasa bu kitap elbette yazılmazdı ama başka türlü de okunamazdı. Bir kısmı kitaba adını veren Aylin'den kaynaklansa da öyle çok kişi ve yer adı geçiyor ki kitap boyunca, sonda bir dizin de olmadığı için kaybolmak kolay. Yazarın Aylin'le tanışıklığından da güç alarak boşlukları doldurup yazdığı diyaloglar, bazıları tanıklıklardan gelse bile kitabın inandırıcılığına sekte vuruyor. Nilüfer Gülek'in gerçekten Yahudi düşmanı olup olmadığını, Aylin'in kocalarıyla mahrem konuşmalarının hangi minvalde geçtiğini hiç bilemeyeceğiz. Hangi kaynaklardan hangi söyleşilerden faydalanıldığı yazılmadığı sürece de kitabın bir kısmının kurgu olma olasılığı hissi beliriyor. Kitabın Aylin'in büyük büyükbabasınından başlayarak atalarını anlatan başı da sonrası düşünüldüğünde biraz kısaltılabilecek bölümler. Aylin Radomisli gerçekten çok ilginç bir hayat süren çok nevi şahsına münhasır bir kadın ve kendine adanmış bir kitabı fazlasıyla hakediyor ama kendini daha ciddiye alan bir kitap olsaydı keşke.
Uf, nikako! Baš me razočarala ova knjiga i morala sam prekinuti čitanje. Kako netko od nečijega zanimljivog života može napraviti dosadnu priču meni je pomalo misterij. Kao da samo nabraja nepovezane događaje, koji nemaju veze ni s čim, nego su samo, eto, nabacani pred vas i sad vi nešto radite s njima. Kako? Zašto odabereš jedan događaj iz nečijeg života kao važan, a drugi zanemariš? Uz to, prijevod ove knjige je jako loš, ne mogu to drukčije reći. Ne bi mi nimalo smetalo što je prijevod bosanski (zašto bi mi smetalo?!), ali ga ne bi trebali "prodavati" pod hrvatski. Da znam turski, čitala bih u originalu i ne bih se gnjavila s ovim. Naravno, da je i sama knjiga zanimljiva. A ovako - gomila čudnih izraza, nespretne konstrukcije, davež i gnjavaža. Pa vi birajte.
Cumhuriyet döneminde Osmanlı kuşağının son dönemindeki eğitimli bir kesimin kırıntılarından kalan, Anadolu toplumundan uzak, batı özentili bohem hayatından bir roman. Aylin - Nilüfer ilişkilerindeki tutarlılık, sürdürülebilir bir bağ. Gerçek hayatın bir kesimi muhtemelen. Nilüfer belki Türkiye’de yaşadığı ve Kasım Gülek ile olan yaşantısından dolayı biraz daha fazla biliniyordu. Belki Kasım beyin gölgesinde kalmış bilinirlik de olsa Google’a bakıldığında birşeyler çıkar. Fakat Aylin çok farklı bir kişilikmiş. Yazar, tüm kişilerin gerçek olduğunu söylüyor. Böyle olunca da ortaya yakın tarihimizin sosyal çalkantılı yaşam tarzını anlatması açısından önemsiyorum. Keşke Kasım Gülek adını biraz daha fazla görseydik romanın içeriğine daha fazla tarihsellik girmiş olurdu.
Ne güzel kadınsın sen Aylin Radomisli Cates. Sen hala bazı yüreklerde ölmeyen bir çiçeksin. Kartalın kanatlarısın. Rüzgar yüz kerte birden atlayıp bir anda bütün ipleri bıçakla kesilmiş gibi düştü...
Aylin’in hayatı kitabı yazılacak kadar dolu dolu ve ilginç olmasına rağmen Kulin’in samimiyetsiz anlatımı nedeniyle yaşanan olaylar kurgu gibi geliyor ve inandırıcılığını yitiriyor. Ayrıca, mankenlik yaptığı, birçok başarısı olduğu ve hayatında çok değişik kararlar aldığı halde Aylin’in güzelliğinin, zekasının ve uçarılığının kitabın her bölümünde dikte edilerek anlatılması, okuyucunun zihninde harika bir Aylin yaratmak yerine itici bir Aylin yaratıyor. Belki de bu yüzden Aylin’in aldığı yanlış kararlar çok fazla göze batıyor. Geç yaşta tıp eğitimine başlayıp, 'çok iyi!' bir psikiyatr olması, ardından orduda görev almak istemesi gibi küçümsenemeyecek başarıları ile örnek bir kadın profiliymiş gibi gösterilse de kendi psikolojik sorunlarının farkında olmayan, hayatını hiç tanımadığı bir Libya prensi ile evlenerek zindana çeviren, evli bir adamın peşinden gitmeyi düşünerek, zorla ve uğraşla hak ederek elde ettiği iyi kariyerini neredeyse silip atabilen, mutlu evliliğini bipolar davranışları nedeniyle bitiren bir aptal/hasta olması da ‘kalbinin sesini dinleyen biriydi’ diyerek aklanamaz. ‘Of be ne kadınmış ama’ demek istediğim her kısımdan sonra yaptığı bir yanlış (ki bu yanlışlar belirttiğim gibi yanlış olarak değil de duygusallık olarak nitelendiriliyor) yazarın çizdiği hayranlık uyandıran Aylin’i sevmeme engel oldu. Ayrıca, kitapta –kadınların yaşlanması yerine genç ve güzelken erken ölümü en iyisidir- gibi bir düşünce bulunmaktadır ki kitap boyunca, uzun boy ve ince vücudun ne kadar güzel olduğu kafamıza kazınmaya çalışıldığı için bu aslında beklenen bir ifade. İşte tam da burada kendi başına birçok başarıya imza atmış, bu cesur kadına olan sempati anında sönüyor. Sadece böylesine dolu, ansızın yitip gitmiş ama gerçek bir hayat olduğu için, Aylin’in anısına üç yıldız hak eden bir kitap ama eğer bu kitap bir kurgu olsaydı, yazarın basit ve sıradan anlatımıyla kesinlikle iki yıldızlık bir kitap olurdu. Her ne kadar yazarın bunun farkında olarak kitabı yazdığını düşünmesem de kitabın vermek istediği çok önemli bir mesaj var: ‘Her kadın, kendini ileriye ve iyiye götürecek adımlar atmalı, ilişkiler kurmalı’.
Bestseller olmasını okuma kolaylığına bağladığım biyografik roman. Aylin, paşa torunu olarak zaten ayrıcalıklı doğmuş, tam manasıyla bir “Beyaz Türk”. Dolayısıyla hayatı boyunca bencilce ve düşünmeden aldığı kararlar macera dolu bir ömür geçirmesine sebep olmuş.
Kitabın karakterlerin boyutlandırılmasına dair sorunları olduğunu düşünüyorum, örneğin Aylin hiçbir bilimsel çalışma yapmadan New York’un en iyi psikiyatrı oluveriyor, kendisine gelen istisnasız tüm hastaları tedavi ediyor, hayat boyu hiç başarısız olmuyor. Seanslarsa adeta kırmızı oda dizisi gibi karikatürize bir biçimde Aylin ve hastalar arasındaki yoğun duygusal ilişkiler kurularak geçiyor. Ayrıca Aylin bir çok evlilik geçiriyor ve her bir kocasına göre karakterini değiştiriyor, kimileriyle yalnız parası için evleniyor. Bu da çizilmeye çalışılan “tuttuğunu koparan modern cumhuriyet kadını” profiliyle tezat oluşturuyor.
Bana kalırsa kitabın en büyük faydası, cumhuriyet devriminin yetiştirdiği “entelektüel”lerin zayıf toplumsal bilinçlerinin ve halktan ne derece kopuk olduklarının gözler önüne serilmesi olabilir.
Suicide might have been implied, or even murder, but however manner Aylin died, it was not clear. As colorful as her life had been, with the vibrant reds, yellows and greens equally competing with the blacks, grays and blues, I felt that the author did not do justice to the story by snuffing her life just like that. I hate stories with so much build up, only to be cut abruptly, and without warning, you're already looking at the last page! Was the author being true to Aylin's character through to the end: still so full of surprises, even in death? Is this one of those kinds where the author leaves it up to the reader to speculate? Or am I just too jet lagged that I missed a very important part?
Aylin is a novel written and related in a fashion akin to a biography, that I found myself going back on the front matter to check if I was really reading fiction. It was a good story, really, but I just couldn't get over the way it ended, so two and a half stars.
Ayşe Kulin’in biyografik romanlarını, yazınsal anlamda diğer romanlarından daha başarılı bulduğumu bu kitapla birlikte daha iyi anladım. Aylin Radomisli Cates, bir film misali hayatıyla fazlasıyla etkileyici. Başarıyı, hayatı, yükselişi kovalayan Aylin değil kesinlikle. Aksine, Aylin onları peşinden sürüklüyor. Bunların yanısıra hayatı dolu dolu yaşamış olması da dikkat çeken bir detay. Yalnız aklımda bir soru var halen; acaba Aylin kim tarafından öldürüldü? Kitabı bitirdikten sonra bütün gece bunu düşündüm. Biyografik roman sevenlere tavsiye ederim.
Cok guzel bir roman .Aylin adindaki daha evvel Ayse Kulin yakin arkadasiyken Amerika ordusuna girip Albay mevkine yukselmis bir kadinin basindan gecen olaylari anlatan bir roman .Kulinin akici uslubuyle yazilmis bu roman Turkiyede cok meshur olmustur bilhassa bir Arap Seyhi ile evlenip, ayrilmis olan Aylin drama yakin uslupla Kulin tarafindan son yillarin en guzel kitabi olarak lanse edilmis bu kitabi ben yurtdisindaki Turk vatandaslarina siddetle tavsiye ederim.
Aylin gercekten cok enteresan ve etkileyici bir karakter. Burda bazi okurlarin "irite oldum" gibi yorumlarinin tam tersi bir gorusteyim. Herkesin hayatinda her aldigi karar bizim kendimize belirledigimiz dogrularla ortusmeyebilir ve bu kararlari isteyerek veya istemeyerek de almis olabilirler, yargilamak yerine kendinizi Ayse Kulin'in basarili anlatimina birakmanizi tavsiye ederim, o zaman Aylin'e saygi duyacaginizdan ve bu biyografiden etkileneceginizden eminim.
Aylin Radomisli Cates tüm bayanlara harika bir örnek bence. Bir bayanın aklına koyduğu her şeyi yapabileceğinin kanıtı. İş hayatında harika bir başarı ama konu aşka geldiğinde her şeyi mahvetmeye yatkın bir kadın Aylin. Bu da hayatındaki en büyük eksikliklerinden. Sonuç olaraka kitap harikaydı herkese öneriyorum.
I'm not sure if it was the style of writing, or the main character, but I just didn't really like this book. Ailyn seemed to just go along doing what she wanted, and no regard for others. She may have been a good psychiatrist, but I think she needed to see one too. Pretty much I didn't care how she died by the end.
Ayşe Kulin'in kaleminin akıcılığı ve kalbe dokunurluğundan bir an bile şüphe etmem. Herşeyi en baştan anlatırken bile cümleler akıp gidiyor, okuyucuya da sadece soluksuz bir anlatımın zevkini çıkarmak kalıyor.
Yazarın güzel kaleminin dışında bu yazılanların gerçek olması ve Aylin gibi güzel, cesaretli ve iyi kalpli aynı zamanda zeki ve başarılı bir kadını okumak da çok güzel bir deneyim oldu.