Yaşar Kemal'in Anadolu'yu 12 yıl adım adım dolaşarak yazdığı ve yayımlandığı dönemde büyük olay yaratan, okuyucuyu sarsan röportajları tam 60 yaşında! Yapı Kredi Yayınları, ilk röportajı 17 Mayıs 1951'de yayımlanan usta yazarı Röportaj Yazarlığında 60 Yıl adlı özel baskı bir kitapla selamlıyor.
"İnce Memed neyse röportajlarım odur" diyen Yaşar Kemal'in 60 yıllık röportaj serüveninden bir seçki sunan kitap, 1952'de Cumhuriyet'te yayımlanan Hasankale Yerle Bir adlı röportajı da yıllar sonra okurla buluşturuyor. Kitabın bir diğer özelliği de foto-röportaj ustası Ara Güler’in çoğu ilk kez günışığına çıkan Yaşar Kemal fotoğraflarına yer vermesi. Kullanılan 26 siyah-beyaz fotoğraf, iki eski dost olan Ara Güler ve Yaşar Kemal'in yaptıkları ortak çalışma sonucu seçildi.
Röportaj yazarlığına gönül verenler kadar, türün meraklıları için de bir "ders kitabı" niteliğindeki Röportaj Yazarlığında 60 Yıl romanlarında Anadolu insanının gerçek dünyasını destansı boyutlara taşıyan, yaşanmış gerçeğin, mitlerin, efsanelerin evreninden çoğaltan Yaşar Kemal'in klasikler arasında yerini almış toplam on iki röportajına yer veriyor: Diyarbakır, Kaçakçılar Arasında 25 Gün, Hasankale Yerle Bir, Görülmemiş Lüfer Akını, Sait Faikle Görüşme, Mağara İnsanları, Sahaflar Çarşısı, Füreyanın Çini Cenneti, Yanan Ormanlarda Elli Gün, Peri Bacaları, Neden Geliyorlar? ve Bir Bulut Kaynıyor. Kitapta ayrıca Ağustos 1975'te Milliyet Sanat dergisinin röportaj soruşturmasına verdiği yanıtlar da Röportaj Üstüne başlığıyla yer alıyor.
Kitap, Yaşar Kemal'in röportaj türü üzerine görüşlerini dile getirdiği Röportaj Üstüne adlı yazıyla başlıyor.
Yaşar Kemal, asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.
Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.
Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı. 28 Şubat 2015 tarihinde vefat etti.
Yaşar Kemal was born as Kemal Sadık Gökçeli in 1926 in the Hemite village of Kadirli, Osmaniye, where his family, originally from the village of Ernis (present-day Ünseli) near Lake Van, had settled after a long period of immigration caused by the Russian occupation during World War I. With his amazing imagination, grasp of the inner depths of the human soul, and lyrical narrative, Yaşar Kemal became one of the leading name not only of Turkish literature, but of world literature as well. Translated into more than forty languages, Yaşar Kemal is the recipient of many awards in Turkey and more than twenty international awards including Prix mondial Cino del Duca, Commandeur de la Légion d'Honneur de France, Commandeur des Arts et des Lettres of the French Ministry of Culture, Grand Officier de la Légion d'Honneur de France, Premi Internacional Cataluña, Peace Prize of the German Book Trade, as well as seven honorary doctorates—five in Turkey and two abroad. The last award Kemal received was the Bjørnson Prize given by the Norwegian Academy of Literature and Freedom of Expression (Bjørnson Academy) on November 9, 2. Yaşar Kemal died in İstanbul on February 28, 2015.
Yaşar Kemal’in röportajcılığı ile tanışmam bundan yaklaşık on beş sene önce Vatan Gazetesi’nin -herhalde gazetenin köşeyazarı Zülfi Livaneli’nin ittirmesiyle olacak- onun röportajlarından en bilinenlerini (orman köylüleri, orman yangınları, kaçakçılar) bölüm bölüm yayınlamasıyla oldu. Çok etkilenmiştim. Bunların toplandıgı bir kitaba da ulaşamamıştım. Seneler sonra YKY Kemal’in bu türde üretmiş olduklarının bir kısmını topladı (O da maalesef şu an baskı sıkıntısı yaşıyor).
Bu röportajların güzelliğinin iki ana gerekçesi olduğunu düşünüyorum: İlki, Yaşar Kemal’in kendine has insancıllığı. Herkesi hatalarıyla, sevaplarıyla kabul etmek gibi ama tam olarak bu da değil daha çok kendilikleriyle anlama ve sevme çabası. Sürekli ötekiyi arama, farklı olanı tanıma çabası… Bugün sosyal medya üzerinden hep kendimiz gibileri arar, kendimize yankı odaları inşa ederken bu türün değeri daha da iyi anlaşılıyor sanırım. İkincisi, toplumu çeşitli şekillerini gruplarını kümülatif bir biçimde soyutlama yetisi ve bunu estetik bir biçimde yaratabilmesi.
Benim cahilliğimdendir belki ama güncel yerli örneklerine denk gelmiyorum. Keşke daha çok insan bu türe yönelse…
Yaşar Kemal sadece roman yazmadı, şimdi gibi gazeteci var mı? Yurt haberleri denen mefhumu memleket gazeteciliğine bu harika röportajları için karış karış Anadolu'yu dolaşırken kazandırmış, haberin "geçildiği" zamanlardan, şahane Türkçe, epeydir duymadığınız, zaten de kullanmadığınız kelimelerle buluşmak için okunur.
Kesin ve keskin bir Türkiye fotoğrafı, bütünüyle tek bir fotoğraf. Çok çarpıcı, sarsıcı, bir objektif ucundan aktarılmış gibi. Üstü örtülmemiş gerçek....