Cinsiyetli Olmak, 2005 baharında Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ta yapılan feminist etkinliklerden doğan makalelerden oluşan bir derleme. Felsefe, sosyoloji, psikanaliz ve edebiyat oturumlarına katılan akademisyen ve araştırmacıların feminist sorularla yönlenerek kendi alanlarını yeniden keşfettiği, feminist düşüncenin kavramlarını ve sorunlarını aydınlatarak ülkemizde kuramsal açıdan pek de zengin olmayan feminist literatüre bir katkıda bulunduğu, aile içi şiddeti, militarizmi, feminizmin ülkemizde nasıl algılandığını çözümlediği bu makaleler hem edebiyatın hem de sosyal bilimlerin feminizmin yaptığı açılımlardan ne kadar etkilendiğini gözler önüne seriyor ve bizi bu alanların nasıl dönüştürmekte olduğunu fark etmeye çağırıyor.
Zeynep Direk 1966 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi ve ardından Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördü. Doktorasını 1998 yılında Memphis Üniversitesi'nden aldı. Yurt içi ve yurt dışında yaptığı editörlük çalışmalarının yanı sıra ( Dünyanın Teni, Sonsuza Tanıklık, Irk Kavramını Kim İcat Etti, Başkalık Deneyimi vd.) yanı sıra, özellikle Defter ve Felsefelogos dergilerinde yayımladığı, Derrida, Levinas, Heidegger, Merleau-Ponty ve Sarte üstüne makaleleriyle tanındı. Galatasaray Üniversitesi ve Koç Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta, çağdaş kıta Avrupası felsefesi çalışmaktadır.
Davranışsal Genetik, Nöroloji, Evrimsel Psikoloji ve benzeri bilimler neymiş ki öyle erkek icadı, ne o öyle bilimsel olarak ispatlanabilir, rasyonel, akılcı teoriler, savlar falan eril eril, halbuki, penis envy, duygusal ve siyasi güdümlü erkek düşmanlığının doruklarına coşa coşa çıkmak ve erkeklere karşı ayarsızca seksizmin tadını en ufak direnişle karşılaşmadan çıkartmak varken misler gibi.
“Askerleştirmek erkekleştirmektir. Erkeksilik ve militarizm, kadınsılıkla kurdukları karşıtlıkla kendilerini tanımlarlar....Askerlik içinde şekillenen erkeklik nasıl bir erkekliktir? Korkusuz? Kahraman? Güçlü? Acımasız? Dayanıklı? Sorumlu? Erkekler askerlik kurumuyla bu hayallerle ilişki kurarlar. Ama erkeklik askerlikte aslana değil kuzuya dönüşür. Ordu, bir oğlan çocuğundan "erkek" yaratma iddiasını temsil eder. Askeri kurum içinde itaati öğrenen erkek, her türlü bireysel özerklik ve seçimden yoksun bırakılarak iktidarsızlaşır. Toplumsal erkeklik bu iktidarsızlık içinde kendi iktidarını üretir. Öncelikle kadınlara, beraberinde kendi içindeki farklılıklara, çocuklara, eşcinsellere, sakatlara ya da vicdani retçilere "iktidarsız kahramanlık" taslar.”
Cinsiyetli Olmak; birçok hocanın katkısıyla farklı farklı konulara değiniyor. Temelinde kadın ve toplumsal cinsiyet üzerinden seçilmişler konular. Açıklayıcı, sade bir dille yazılmış ve tane tane kadının toplumdaki yerine ve sırf bu konumlandırma sebebiyle başına gelenlere odaklanıyor. Şahane bir düzenleme katılmadığınız kısımlar da olabilir benim oldu bir yazıda mesela... Genelinde kadınların ortak bir paydada buluşabileceğini görüyoruz. Tavsiye ederiz. . Öldürülmeden, kötülüğe maruz kalmadan, şiddetle susturulmadan sağ ve mutlu olarak yaşamımız dileğiyle.
Makaleler arasında akıcılıkla ilgili farklar var. Özellikle ilk makale (Kant'ta Cinsiyet Farklılığı) ayrıntılara boğulmuş ve okuyucuya çok fazla açıklama yapamamış. Fakat ilerleyebilirseniz size farklı görüşler katacak farkındalıklar kazanabilirsiniz.