Evvela bilmemiz lazim gelen bir mesele vardir; en temelli, canli Mizah her aklin, her zeknin dokuyacagi bir kumas degildir. Latife olgun bir meyve gibi kemale erdirilip oyle ortaya konmak lazim gelir. Mizah supurge sopasi degildir; vurmak, dovmek, kaba kaba guldurmek icin kullanilsin. Bu bir fircadir, dimagimizin yorucu ilim ve hayat yollarinda topladigi tozlari alir; nazik, ince bir istir. Mizahta da ehliyet, kabiliyet sarttir. - Refik Halid Karay"Refik Halid kalemini dogustan getirdigi mizah kabiliyeti yonunde denemesi sonucu meshur olmustur" - Yakup Kadri, Genclik ve Edebiyat Hatiralari 1969Ilk baskisi 1922'de yapilan Ay Pesinde'de Refik Halid Karay kendisini sohrete kavusturan mizah gucunu kullanarak donemin sosyal olaylarini, degisik katmanlardan kisilerini, gulumsemeyle gozyasi arasindaki duygu aktarimlariyla paylasmaya devam ediyor. Yazar Hakkinda1888 yilinda Beylerbeyi'nde Serveznedar Mehmed Halid'in oglu olarak dogan Refik Halid'in anne tarafi Kirim Giraylarina dayan
Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halit Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezaretinde memur olarak çalıştı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı; Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı. Yazıları yüzünden ilk önce Sinop'a daha sonra Çorum, Ankara ve Bilecik'e sürgün olarak gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. PTT (Posta Telefon Telgraf) Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu ve İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılarından ötürü vatan hainliği suçuyla yüzellilikler listesine girerek Beyrut ve Halep'te sürgün hayatı yaşadı.
Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla 150'likler listesindekilerin affedilmesinde çok büyük rol oynadı. Af kanunu ile yurda döndü, daha önceden çıkardığı Aydede adlı mizah dergisini tekrar yayınladı. Türk Edebiyatı'nda ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de ün yapmıştır. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler, benzetmeler kullanarak, sade, akıcı dili, güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halit, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.
Yazar 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitirdi.
Uzun zamandır elimdeydi, arada sırada açıp bir parça okuyup bırakıyordum.
Refik Halid’in yazarlığı öyle ki, bir cümleyi okurken bir sonraki cümlenin ne olacağı aşağı yukarı tahmin ediliyor, yine de o cümlenin tadı eksilmiyor. Hızla tüketilecek bir eser değil, fakat günümüze hiç uymayan yavaşlığı rahatsız etmiyor.
Bu kitapta kendisinden, fikirlerinden ve muhalifliğinden çok izler var. Mizah yazarlarına üslup ve tarz konusunda okuması mecburi olmalı. Her zamanki gibi yaşadığı dönemin Türkiye’sine dair pek çok detay mevcut.