Yavaşla!

by Kemal Sayar

"Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile" diye yazmıştı Kundera, Yavaşlık adlı romanında. Gerçekten de hız bizi uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece parçalanıyoruz.

Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz. Çünkü yavaş güzeldir..

Genres: Nonfiction, Psychology, Self Help, Philosophy

224 pages

First published January 1, 2010

About the author

Türk psikiyatri hekimi (psikiyatr), yazar.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Kemal Sayar, uzmanlığını Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ana bilim dalında tamamlamıştır. Daha sonra sıra ile Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi'nde ve Çorlu Asker Hastanesi'nde Psikiyatri Uzmanı olarak çalışmıştır. 28 Kasım 2000'de psikiyatri doçenti unvanı almıştır. 2000-2004 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Psikiyatri AD Öğretim Üyesi olmuştur. 2002 yılında McGill Üniversitesi'nde Tübitak araştırmacısı olarak ziyaretçi profesör ünvanıyla bulunmuş ve transkültürel psikiyatri ve psikosomatik tıp alanında araştırmalar yapmıştır. Daha sonra Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde dört yıla yakın bir süre başhekim yardımcısı ve 13. Psikiyatri Kliniği Şefi, dört aylık bir süre de (vekil) başhekim olarak çalışmıştır. 2008 yılında profesör olarak Fatih Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başlamış ve üç yıl sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'na geçmiştir. Halen Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesidir.

Çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yapmış, Açık Radyo'da ve daha sonra Star televizyonunda Ruhun Labirentleri isimli bir programı hazırlamış ve sunmuştur.TRT'de İnsanlık Hali adlı programı bir yıl yapmıştır. Yirminin üzerinde kitabı olan Sayar, edebiyatla da yakından ilgilenmektedir.

Reviews

[Berfin Kanat · Rating 4 out of 5]

İlk defa Kemal Sayar okudum. Deneme tarzındaki yazılarında kullandığı samimi sevdim, sadece bazen eski kelimeler gözüme takıldı onları da araştırıp anlamlarını öğrendim artık. =) Sayar bu kitabında, günümüz hayatının hızından göremediğimiz, insanın ihtiyaç duyduğu ve kaybetmek üzere olduğu değerler üzere yazmış. Bununla birlikte günümüz Türkiye sorunlarına da değinmiş. Koşuşturmaca içinde göremediklerimizi fark etmek, daha doğrusu koşmayı bırakıp yavaşlamak ve hatta durmak için güzel bir kaynak. Hayata dair genel anlamda bir farkındalık geliştirmek isteyen herkese tavsiye ederim.

[K. E. · Rating 4 out of 5]

"Bürokrasi, hizmet etmesi gereken toplumu değil, sadece zümrevi çıkarları gözeterek ahlaksızlığa davetiye çıkarır. İnsan ilişkilerinde güçlünün zayıfı ezdiği, paranın kirli ellerde çoğaldığı, ekranların laubalilikle insanları tedhiş ettiği bir ülkede, ahlak birinci meseledir."

[Esma T · Rating 5 out of 5]

Kemal Sayar hayatı ve yaşam şeklimizi, modern çağın bize getirdikleri ve bizden götürdüklerini, zamana ayak uydurmak için hayatı nasıl kaçırdığımızı o kadar güzel bir biçimde sunmuş ki okurken hem farkındalık kazanıyorsunuz hemde sanki sohbet ediyormuşsunuz gibi keyif alarak konunun içerisine giriyorsunuz. Her sayfada çok ayrı ve çok güzel noktalara öyle güzel denilmiş ki..
Okurken modern çağa ayak uydurmak için nasıl insani değerlerden vazgeçtiğimizi, hayır ben öyle değilimdir derken aslında tam olarak öyle olduğunuzu fark ediyor ve istem dışı hayatınızı ve değerlerinizi yeniden gözden geçiriyorsunuz. Hayatınızı ve hayat tarzınızı yeniden gözden geçirmek istiyorsanız, size farkındalık katacak mükemmel bir kitap.

[Anil Koroglu · Rating 5 out of 5]

Sohbet havasında modern hayatın gerçeklerini ve farkında olmadığımız bir sürü şeyi anlatan Harika bir kitaptı.

[huzeyfe · Rating 4 out of 5]

Bir Kemal Sayar eseri. Yani, yine ince noktaları, detayları yakalayan hayatın hızından ve tekdüzeliğinden bizi çekip çıkarabilecek güzel bir deneme kitabı.

Ayrıntılı yorum gelecek...

[Selin · Rating 5 out of 5]

Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz..(sy 38)

[Marla'dan Alıntılar · Rating 4 out of 5]

2017 yılında Yorum Atölyesi bloğunda yazar önerisi olarak Kemal Sayar tanıtılmıştı. Yazıda, yazarla tanışmak için Yavaşla kitabının uygun olduğu yazılmıştı. O günden beri yazar da kitabı da aklımda. 2018’de D&R’da Yavaşla kitabını %50 indirimli yakalayınca almıştım. 2019’da da kitabı okudum.

Ben kişisel gelişim kitaplarını pek sevmem. Bu tarz kitapları okurken sıkılırım çünkü ne düşünülmesi gerektiğini, nasıl davranılması gerektiğini zaten bilirim. Sorun bunları uygulamaya geçirememem. Kişisel gelişim kitaplarında verilen tavsiyeleri yüzeysel bulurum, bu tavsiyeler maalesef bende işe yaramaz. Tabii ki bu tarz kitaplardan çok etkilenen, hayatını değiştiren insanlar da var ama hiçbir zaman onlardan biri olamadım.

Bu kitap klasik kişisel gelişim kitapları gibi değil. Kitapta yazarın;
Yavaş Güzeldir
Modern Mutsuzluk
Modern Zamanlarda Aile
Benliğin ve Toplumun Krizi

Başlıkları altında toplanmış kısa yazıları yer alıyor. Bu yazılarda yazar, günümüz insanının ve toplumunun durumunu ortaya koymuş. Ara ara fark ettiğiniz durumları daha net bir şekilde anlatmış. Bu da insanı daha çok düşünmeye sevk ediyor.

Yazarın tarzını sevdim. Kitapta boş öneriler yok. Olanlar ve böyle giderse olacak olanlar var. Okuduklarınıza göre kendinizi değerlendirebilir ve hayatınızda bir şeyleri değiştirebilirsiniz. Günlük hayatın koşturmacasından yorulanlara ve hiçbir şeye yetişememe duygusu yaşayanlara öneririm.

https://suleuzundere.blogspot.com/201...

[Barbaros · Rating 5 out of 5]

Kemal Sayar insana iyi geliyor. "Ben" dünyasında insanın anlam ve duygu arayışına cevaplar sunuyor. Tek seferde bitirilecek bir kitap değil,  sindire sindire okunmalı.

[Soner Efe · Rating 5 out of 5]

Her sayfası popüler kültür tabiriyle instagram'lık ifadelerle dolu kitap. Ülkemizin, milletimizin, kendimizin içinde bulunduğu temel problemler çok enfes tesbit edilmiş. Bir çoğuna aşina olduğumuz halde tesbitler çok yerinde. Bir çok noktada çözüm de sunulmuş ama bence onun için ayrı bir çalışma yapılsa değer, çünkü çözümler çok sınırlı. Günümüz AKP Türkiye'sinin geldiği acı nokta isim verilmeden anlatılmış. Benim bu milletten açıkçası pek ümidim kalmadı. Beyaz Zambaklar Ülkesindeki Finlandiya diye en baştan bir yenilenme olmadıkça zor. Bu da herhalde bir kaç nesil sürer. Herkese tavsiye ederim

[Ayça Ödemişlioğlu · Rating 2 out of 5]

Yazar modernleşmeyle birlikte oluşan bir çok toplumsal soruna değinmiş ve bunları farklı başlıklar altında toplamış. Ancak anlatılanlar bildiğimizden pek de farklı şeyler değil. farklı bir bakış açısı veya üslupla yazılmamış. Bana ayrı bir bakış açısı sunup ufkumu genişletmedi. Kendisi bir öğretim üyesi olan yazarın daha pek çok örneklemlerle ve öyküleştirmeyle anlatmak istediklerini daha çekici kılmasını dilerdim.

[Aydın Tezcan · Rating 5 out of 5]

Birçok deneme yazısından oluşuyor ve hemen hemen hepsi benim düşüncelerimle örtüşüyor ve benden çok daha güzel ve yalın olarak o düşünceyi anlatıyor.
Herkese tavsiye ederim.

[Caterina · Rating 4 out of 5]

Kemal Sayar okumayı seviyorum.

Hepimiz için de yaşadığımız hız çağında yavaşlamamız gerektiğini biliyoruz ve bilmemize rağmen kapılıp gittiğimiz akışta sürükleniyoruz. Bu kitap, farkındalığı arttırmak adına çeşitli başlıklar altında çeşitli bakış açıları sunuyor.

“Zaman hastalığı, daha derin, varoluşsal hastalığın bir habercisi. Tükenmişliğin son demlerinde insanlar, kendi mutsuzluklarından kaçmak için daha da hızlanıyorlar. Hız, modern dünyanın dehşet ve kuraklığına karşı kalkan işlevi görüyor. Hızla birlikte unutmak mümkün oluyor. Hatırlamak istemediğimizi, hızlanarak unutuyoruz. Hızla gelen bir esrime halidir söz konusu olan. Peki hız, hayattan mı yoksa ölümden mi bir kaçış? Hız, bir bakıma insanın kendi ölümünün, ölümlülüğünün farkına varmasını engelliyor. Hızla gelen duygusal uyarı bolluğu, insanın dikkatini çeliyor ve onu kendi kırılganlığını fark etmekten alıkoyuyor.”

Kitabın bana göre en önemli etkisi, direkt çözümler önermesindense tespitleri yapıp ana hatlarıyla çözüme dair fikir verdikten sonra bunu nasıl uygulayacağını hissettirmeden okura bırakması. Kişisel gelişim kitaplarının en eleştirdiğim yönü diyet listesi gibi "bir kibrit kutusu peynir, 3 zeytin" kıvamında önerilerde bulunması. :) Yavaşla'da böyle "reçeteler" yok.

Özellikle "Saygı Yokluğu" bölümünden çok etkilendiğimi söyleyebilirim.

“Saygı yokluğu, açıkça yapılan bir hakarete nazaran daha az saldırgan olsa da, aynı derecede yaralayıcı bir hal alabilir. Örneğin, karşıdaki insana hakaret edilmiyordur ama onun bir insan olarak varlığı da tanınmıyordur: Bu kişi, varlığı önem arz eden tam bir insan olarak görülmüyordur.”

Kendi adıma niyetim "Yavaşla" ile edindiğim farkındalığın getirdiklerini yaşamımda uygulamak.

Okusanız seversiniz bence.

[Ali · Rating 5 out of 5]

Hayat yolunda hızlı adımlarla yürürken etrafımızda olan bitenin farkına varmak için biraz yavaşlayıp düşünmek, farketmek ve hayatı özümsemek gerekir. Bir psikiyatristin gözünden kaybettiğimiz zamana ilişkin altı çizilecek tespitler içeriyor.

[fa7oş · Rating 4 out of 5]

“Bir okulsa hayat, müfredatın en önemli dersidir ölüm. Onunla hayatı takdir etmeyi öğreniriz, onunla hayatı bize bağışlayana şükretmeyi öğreniriz. Buradaki gerçekliğimiz kalıcı değil ve biz hiçbir şeye mutlak manada sahip değiliz.”

[Fatih Durmuş · Rating 4 out of 5]

Kemal SAYAR’ı TRT’de yaptığı programın bir bölümüne rast gelmem sayesinde tanıdım. O bölümün linkini aşağıya bırakıyorum, sohbeti çok tatlıydı akşam yemekten sonra çay içerken güzel gider :)

https://www.youtube.com/watch?v=JZTHb...

Bu programı izledikten sonra da Kemal SAYAR’ı Twitter’dan da takip etmeye başladım. Orda da güzel şeyler yazıyor takip edebilirsiniz. Yazar psikiyatrist olduğu için çok daha farklı bir gözle bakabiliyor olaylara.

Kitaba gelince yazarın en çok satan kitabı bu olduğu için bu kitaba öncelik tanıdım ve memnun kaldım kitaptan. Hayatla ilgili güzel tespitlerde bulunmuş yazar. Kitap, insan ilişkilerindeki sorunlara değiniyor. Modern dünya düzeninde insanın insan kalabilmesi için neler yapabileceği konusunda yol gösterici nitelikte. Teknolojinin yardımıyla hızla yaşarken birçok güzelliğin tadına varamadığımızdan, duyguların özüne inilmediğinden, ruhumuzun bedenimizin gerisinde kaldığından oldukça güzel şekilde bahsetmiş. Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız.

Kitapta teknolojinin ve artan imkanların hayatımıza etkilerinden bahsedilmiş. Daha çok kazanıp daha çok harcıyor, fakat diğer insanlarla daha az zaman geçiriyoruz. Gittikçe yalnızlaşıyoruz. Görünen o ki bolluk çağı, ruhun açlığını gidermiyor. Yalnızlık büyüyor. Ruhun açlığı da. İlerleyen bölümlerde çocukların dünyası, anne - babaların evlatlarını yetiştirirken dikkat etmesi gerekenler, siyasetin ayrıştırıcı dili ve bunların toplumu nasıl etkilediği sonucunda ötekileştirmeye yol açtığını irdelemiş.

Kitapta beğenmediğim husus ise sonlara doğru toplumsal sorunlara çok bağlı kalmış, başlardaki akıcılığı ve verimliliği az da olsa yitirmiş.

Her şeyi o kadar hızlı yaşıyoruz ki ömür geçiyor ve biz yetişemiyoruz. İnsanlığın özünün hatırlanmasına yardımcı olacak ve bakış açınızı değiştirebilecek bir kitap.

Düşünmek, görmek, hissetmek ve sevmek için zaman ayırmalıyız! Velhasıl kelam ruhumuzun açlığını gidermek için hayatı daha yavaş yaşamalıyız. İçinde bulunduğumuz çağ, "şimdi" yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor. Daha çok anı yaşamaya odaklanmalıyız.

Kitapla kalın, keyifli okumalar…

[Erva · Rating 5 out of 5]

Günümüz dünyasına tanıklık etmemizi kolaylaştıran, yaşadıklarımızı ve tanık olduklarımızı derinden sorgulamamıza sebep olan çok önemli bir kitap. Yazarın kullandığı imgeler ve kelime seçimi takdire şayan. Kısa bölümlerden oluşması sıkılma ihtimalinizi minimalleştiriyor. Çok fazla dönüp dönüp sayfalarını karıştırdığım kitaplarım olmamıştır ama bu kitabın henüz okurken bile dönüp tekrar tekrar okuduğum ve derinlemesine anlamaya çalıştığım çok özel bölümleri var.

[Damla · Rating 5 out of 5]

Altında son model bir araba. İbre vurmuş 250km'yi. Sonsuz bir hız ve alabildiğince adrenalin bedeninde..sonra..sonra..sonrası karanlık..yankılanan bir ses..sönen nefes..solan yüz..
Yavaşla!mak için geç kalmamak için bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. "Hız tutkunuz" varsa tezcanlı dedikleri türdenseniz ve sanki hayatı kaçırıyor gibi hissediyorsanız "Yavaşla!"ma vakti gelmiştir demek.

[Miragesy · Rating 5 out of 5]

Hız eksenli bir hayata eklemlenmek durumunda kalan ve bu kısır döngüden rahatsız olanlar Yavaşlayın! diyor kitapta. Ben o kadar hızlıydım ki bu kitabı iki kere okudum yavaşlayabilmek için. Çok faydalı.. Herkese okumasını tavsiye ederim...

[Burcu · Rating 3 out of 5]

Kemal Sayar ne yazarsa okumalı..Merhamet Devrimi okuduklarımın en iyisi olsa da bu kitabı da sevdim.

[Inci · Rating 5 out of 5]

Üslubu, değinilen konulardaki anlamları, bütünüyle çok beğendim. Hocamın diğer kitaplarını da muhakkak okurum.

[Emine · Rating 5 out of 5]

Uzun zamandır okuduğum kitaplar arasında beni en çok içine çeken kitap oldu. Neredeyse altı çizilmedik cümle bırakmayacaktım. Kemal beyin yüreğine kalemine sağlık.

[Betül Bozkurt · Rating 3 out of 5]

Neden bana Kemal Sayar kitapları eskisi kadar doyurucu gelmiyor😕

[Kevser Ozer · Rating 5 out of 5]

Tekrar tekrar okunasi bir kitap...

[Hacer · Rating 5 out of 5]

Gündelik hayatın düzenlenmesi, detayları fark etmek ve iç dinginliği için doğru tespitler ve öneriler içeriyor

[Emrah · Rating 3 out of 5]

Cok begendigimi soyleyemiyecegim, her ne kadar tespitler dogru olsada ifade edisi,yazilanlari yalin buldum, icsellestirecek bir donanim goremedim.

[Nida Fidanboy · Rating 3 out of 5]

Kitabın odağı günümüz dünyasını yavaşlatmaktan başka yerlere kaymış sonlara doğru...

[Uğur · Rating 5 out of 5]

The biggest problem of metropolitan and city life lies in the subject that the book also touches on.

We are in such a rush to catch up with everything and everywhere at such a high pace in our daily life that we do not understand anything even in its pure material state, let alone enjoying the work we do, leaving aside the spirit of the work. Why? Because our mind is always on our next steps, what we are going to do next... So how can a person be happy in such a condition-conditioning?

How can a happiness area be formed when a person who puts on his headphones and listens to music even while walking on the road takes his steps thinking about the place he will arrive at and turns music into an apparatus just to relieve boredom on this road? Kemal Sayar also takes the pen in his hand at this point and explains the importance of staying in the moment, living the spirit of the work being done, while drawing us the way for a person who has forgotten and alienated himself with the madness of speed to find himself again psychologically.

Let's take a more critical approach to this important book.
Our author literally says slow down. The content of the book is also processed in a very beautiful way without deviating from this at all. However, when we turn around and look at the ongoing metropolitan life, how can an individual slow down when working life, the social environment, and urban life are functioning in a tremendously continuity-based consumption direction? Even a student with the smallest gear of the system wheel has to get up at 6 o'clock in order to go to his lesson at 9 in the morning. Even this is a tremendous speed in itself.
In this case, what should people and society do as a more effective solution to slow down?
Should a wave of rebellion begin?
By the fact that the one who could escape left the city?

Since the author of the book is an expert psychiatrist in his field, he has written the book by evaluating the subject of the book as the common point of the patients' problems. Yes, we've been spinning and spinning since he was diagnosed until he turned into a rusty and unworkable wheel in a fight club universe. How many points in this universe remind you to slow down? This speed problem, which Kemal Sayar also mentioned, has brought people to a distance and consumption of such a dimension that it may even prevent this review from being read to the end. Happy for those who can slow down... Have a pleasant reading.

[Özper Çetin · Rating 4 out of 5]

Şahsen kişisel gelişim tarzı, akıl fikir vermek "kişiyi aydınlatmak" üzerine kurulu kitaplardan hoşlanmıyorum. Gerçi bu kitabı kişisel gelişime sokmak çok doğru mu ondan bile emin değilim şu anda. yine de bugüne kadar kişisel gelişim minvalinde elime alıp okumaya koyulduğum bir kaç kitaptan biriydi ve muhakkak ki önyargıyla başladım fakat yer yer çizerek okumayı seven biri olarak buna dair potansiyelimi bu kitabın sayfalarında bolca kullandığımı söyleyebilirim. biraz da dertleşmek gibiydi belki de bu yüzden hoşuma gitti. içinde bulunduğunuz, arka planda sizi devamlı olarak rahatsız eden ama tam olması gerektiği gibi dile getiremediğinizi hissettiğiniz cümleleri önünüze çok sade bir dille sermiş yazar. kitabın pek çok yerini resmen boyamış olsam da bir kaç örneği şuraya bırakıyorum:

"Çevrimdışı olduğumuzda önemli bir şeyler kaçırdığımız hissiyatı ile endişeye gark oluyoruz: Biz orada yokken ya önemli bir haber geldiyse? Bütün bu dijital hamallığın bizi çok canlı kıldığını zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Pek çoğumuz genel bir kırgınlık, yorgunluk ve içsel bir boşluk halinden mustaribiz. Her türlü ekran karşısında geçirdiğimiz uzun saatler, bize ruhsal çökkünlük olarak geri dönüyor.

Modern dünyada dikkate almamız gereken seçenekler artmıştır ve reddettiğimiz seçenekler, tüm albenileriyle bize uzaktan göz kırpmaya devam etmektedir. Aklımız onlarda kaldığı için, seçtiğimiz şeyden sağladığımız doyum azalmaktadır. Seçmediğimiz alternatifleri ve onların muhtemel getirilerini zihnimizden atamadığımız için, seçtiğimiz şeyin bize yaşatacağı doyum yerine, seçmediklerimizin özlemiyle hayal kırıklığı hissederiz.

Hoşuma gitmeyen tek bir şey oldu aslında o da intihal meselesi. 6 satırlık paragrafın 4 satırında intihale denk gelmek, her ne kadar durumu tam olarak anlatmak ve zihinlerde canlandırabilmek, renklerdirmek için kullanılmış olsa da şahsen benim pek hoşuma gitmedi. Yer yer intihale başvurmaktan ziyade intihale "boğulmasını" kendi sınırlı beynim kapsamında olumsuz bir özellik olarak belirtiyorum.

Bütün resme bakılacak olursa önyargılarıma rağmen oldukça keyifle ve içinde bulunduğumuz durumun cümle cümle önümüze serilmesiyle birlikte meydana gelen farkındalık hissini müteakip keyifsizlikle okuduğum bir kitap oldu. Tavsiye edilir :)

[Sema · Rating 5 out of 5]

Söyleşilerinden tanıdığım ve sevdiğim Kemal Sayar'ın eserlerini hayal kırıklığı yaşarım endişesi ile okumayı erteliyordum ancak geçen zamana yazık etmişim. İyi ki okumuşum ve keşke daha erken okusaymışım.

Sohbet havasında, akıcı bir üslup ile ele alınmış ve aşırılıktan, yapmacıklıktan uzak başarılı bir eser. Toplumumuzun, bireylerin sorumluluklarını ve sorunlarını tokat gibi insanın suratına çarpan ama bunu yaparken de merhameti elden bırakmayan bir içeriğe sahip. Her bölümü ayrı kıymetli, okurken neredeyse kitabın tamamının altını çizdim diyebilirim. Yavaşlamak konusunda farkındalık kazandıran, sohbet etmenin kişinin bireyin çocukluğundan itibaren hayati önemi olduğunu, medyanın ve değişen toplumun dayattığı aşırı dozda 'bireyselleşme' ve 'kişisel gelişim' propagandalarının karşısında silkinip 'toplumsallaşma' konusunda adım atmak gerektiğini hatırlatan bir eser. Aile olma, çocuk yetiştirme, kendi özünü bulabilme, toplumdaki önemini fark etme ve milli bilincin gerçekten ne olduğu konusunda önemli sorgulamalarla bakış açımı geliştirdi. Artık bir başucu kitabım oldu diyebilirim. Yıl içerisinde tekrar okuyacağımı düşünüyorum.

Burada paylaşmak istediğim çok fazla alıntı var ama 'yavaş' olmalıyım :

İçinde bulunduğumuz çağ, “şimdi”yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor.

Güzellik ancak onu durup temaşa edecek zamanınız varsa size bir şey söyler. Günümüzde görmenin yerini bakmak, hatta bakmanın yerini göz atmak alıyor. Şeyler, ancak iki göz atış arasındaki süre boyunca ilgimizi çekebiliyor.

İşe, çoktandır çocuk ve gençlerimizin yeteneklerini törpüleme vazifesi edinmiş okullarda konuşma ve sohbeti diriltilmekle başlayabiliriz. Bir genç ancak konuşmak ve kendini ifade edebilmekle sağlıklı bir benlik duygusu geliştirir.

Usul, asildir.

Oysa güzel olan, kayda değer olan ne varsa yavaşlıkla yapılır. Telâş ve acelecilik toplumuna karşı, teenni ve sükûnet toplumunu diriltmemiz gerekiyor.

[Sudefteri · Rating 4 out of 5]

Bu, yazarla tanışma kitabımdı. Önce e-kitap olarak okumaya başladım. 70. sayfaya geldiğimde hem altı çizili cümlelerimin çokluğundan hem de aldığım lezzetten ötürü fiziki olarak devam etme kararı aldım. Artık küçük notları, bana hatırlattıklarını da sayfanın boşluklarına yazabilecektim. Fakat bu mümkün olmadı pek. Çünkü sayfada kalan boşluklar gereksiz ve anlamsız çizgilerle ki yayınevine göre süslemelerle işgal edilmişti. Konu başlıklarındaki resimlerden de hoşlanmadım. Sonrasında kitaba devam ettim ama ilk başlardaki o tat yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Sanki bazı bölümler sadece yazmak için yazılmış gibi geldi. O hafta hangi dergide yahut köşede kendine yer bulacaksa oraya zorla gönderilmişlik hissini aldım.
Yine de 4'ten az puan vermeye gönlüm razı olmadı. :)

《"Her şeyin bir mevsimi var, gökler altında her amacın bir zamanı var." diyor İncil.
'Bütün zamanlar birbirine benzemez.' diyordu Cervantes. Günümüzde zamanlar, birbirinin aynı. Saplantılı bir zaman hastalığı bize hiç zaman kalmadığını, acele etmemiz gerektiğini telkin ediyor. Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. 》