Bir rastlanti onemsiz ama rastlanabilir arttikca kuruntu kacinilmaz olur.Insanin icini kemiren o amansiz kuruntu...Kendi olumunu kurgulayan biri ongordugu gibi olduyse bu rastlantidir. Peki, olumunu kurgulayan herkes ayni sekilde oluyorsa bu nedir? Boyle bir kitap edebiyati mi icerir kehaneti mi?Goz onunde olanla olmayanin ustaca ortusturuldugu Bu Kitaptan Kimse Sag Cikamayacak, arka planinda Istanbul'un yer aldigi, yuksek temposuyla okuru sayfalari arasina ceken bir roman.Kahramanlar arasindaki ilginc baglarin izini suren hafiye Sen de isin icindesin!Sayfa 224Baski 2006 Everest Yayinlari
Altay Öktem, 1964 yılında İstanbul'da doğdu. Salacak'ta şarap içerek büyüdü. Bir askeri okul (Kuleli) ve bir tıp fakültesi (Trakya Üniversitesi) bitirdi. Kendini şiire vererek; kimsenin elinden tutmadan zirveye doğru düşmenin yolunu yöntemini buldu. Eski Bir Çocuk, Sukuşu, Beni Yanlış Öptüler Aslında, Çamur Şiir ve Herşey: Oda Kırbaç Ayna adlı şiir kitaplarının ardından fanzinler, fotokopi afişler ve demoları incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı yazdı. Bütün kerimlerin hayatını Filler Çapraz Gider adıyla romanlaştırdı.
Şubat 2002'de Kargart'da açtığı fanzin sergisinin ardından Genel Kültürden Kenar Kültüre: 101 Fanzin adlı seçkiyi, Şehrin Kötü Çocukları adlı fanzin şiir antolojisini, Hayat Bazen Çentiklidir adlı kitabında topladığı denemeleri ve Aslında Saçları Siyahtı adlı öykü kitabını İthaki Yayınları'ndan çıkardı. Bu kitaplarının ardından Sokaklar Tekin Değil adlı şiir kitabı ve Tanrı Acıkınca adlı romanı yayımlandı.
Halen düzenli olarak yasakmeyve, Hayvan ve Penguen dergilerinde yazıyor. İç organlara yakın bir mesleği (Doktor), bir eşi (Deniz) ve bir oğlu (Berkay) var. Arada bir Benusen'de içiyor ve hiç kimseyi özleyecek kadar çok sevmiyor kendini.
ankara'da bir kitapçıdaydım. birşeyler almış ödemek için kasaya doğru yönelmiştim. kasadaki kız bir kitaba gömülmüş beni fark etmiyordu. ben de kitapla arasına girmek istememiştim. biraz sonra beni fark edip "özür dilerim kaptırmışım kendimi, mutlaka okuyun" demişti.
sonra çıkmış aklımdan geçenlerde rafta rastlayınca birden hatırladım. "okumalıyım" dedim. okudum. gayet de sevdim. gerçekten kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz. okumaya ara vermiş arkadaşların ısınmasına epey yardımcı olacaktır.
sonbahara ilişkin şöyle yerinde bir tespiti var altay öktem'in;
Genç bir yazar, yazarların kendi ölümleri hakkında yazdıkları oykulerden oluşan bir seçki yayınlanama fikrini hayata geçirmesinin ardından kendi oykusunde tarif ettiği şekilde şüpheli bir biçimde ölür. Bunun ardından seckide öyküsü olan yazarlar, o öykülerin yan karakterleriyle aynı isimlere sahip çeşitli kişiler, emniyet teşkilatı ve medya sektöründen insanlar sarmal bir kurgunun içinde kitaptaki dünyanın bir tezahurunde debelenmeye başlarlar. Cinayetler, intiharlar, kazalar, mistik, sprituel olaylar, gizemli ve yüksek tempolu bir polisiye ile gerilimli bir korku türü arasında bir yerlerde güzelce salınan bu roman okuyanı da biraz tedirgin etmeden bitmiyor:)
aslında 1 yıldız vermek istiyorum çünkü çoğu imge ya da olayı okuduğum dönemde anlayamadığım için haddinden çok gerilmiş olmalıyım ki bazen hâla kabuslarıma giriyor, muhtemel spoiler: kaçamayacağın bir şeyin seni kovalaması gibi bir telaş hatırlıyorum ve kitabı da o hisle özdeşleştirdim artık.
Gerçekten soluksuz okunan kitap diye bir şey varmış. Ayracım garip gibi kaldı köşede, bu nasıl kitaptır! 4 saatte kitap mı bitermiş? Evet, bitermiş. Şiddetin her türlüsüne karşı da olsam, şiddetle tavsiye ediyorum.. iyi okumalar..