Jump to ratings and reviews
Rate this book

Gökdelen

Rate this book
Gökdelen

336 pages, Paperback

First published October 1, 2006

19 people are currently reading
358 people want to read

About the author

Tahsin Yücel

156 books68 followers
Tahsin Yücel (17 August 1933 – 22 January 2016) was a Turkish translator, novelist, essayist and literary critic.

Born in Elbistan, Yücel studied at the Istanbul University, graduating in French philology. After completing his postgraduate studies, in 1978 he became professor in the same university. In addition to being author of essays, novels and short stories, Yücel was mainly active as a translator of about 70 novels from French into Turkish.

(from Wikipedia)

Kunduracı olan Ahment Yücel'le Nuriye Münevver Hanım'ın oğludur. İlköğrenimini Elbistan Gazi Paşa İlkokulu'nda tamamladıktan sonra 1945'te İstanbul'a gelmiştir. Burda; 1953'te Galatasaray Lisesi'ni, 1960'da da İÜEF Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Fakülteyi bitirdikten sonra, orda kalmayı tercih etti ve 1969'da doktorluk, 1972'de doçentlik, 1978'de de profesörlük ünvanlarını aldı. 2000 yılına kadar burda kaldıktan sonra emekliliğe ayrıldı.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
126 (24%)
4 stars
186 (36%)
3 stars
115 (22%)
2 stars
53 (10%)
1 star
25 (4%)
Displaying 1 - 30 of 50 reviews
Profile Image for Deniz Kabaağaç.
44 reviews31 followers
October 12, 2014
Neresinden başlayacağımı bilemiyorum. Bir kapitalizm eleştirisi desem ayrı dert, bilim kurgu tarafından yaklaşsam ayrı dert, Türkçe’sine baksam ayrı bir dert, örgüsüne baksam ayrı bir dert. Eğer oğluma birileri okumasını tavsiye etmeseydi belki içgüdüsel olarak elimi sürmezdim ama iki günümü ayırdım ve okudum. İlk önce Türkçe’sinden başlayayım. Yeni Türkçe’ye bu derece ağılık vermek bana göre metin ile okuyucu arasına ciddi bir mesafe koyuyor çünkü durup bu ne demek diye düşününmek zorunda kalıyor insan. Çağcıl, artsüremlilik, eşsüremlilik, anamalcılık, anamal, usundan geçirmek, tüze(nin), esin(i), tinbilim, saltık, tecim, tecim nesnesi,muştu(su), örnekçe, kenter(ler), ülküsel, edim(lerinin) ve dizge benim dikkatimi çeken bazı örnekler. Aşırı, metni anlamsızlaştıran, hikayeyi kesintiye uğratan bir dil bu. Tabi yazarın bu aşırı “öz Türkçe” kullanımını neden tercih ettiğini bilemiyorum. Kendisinin gündelik dilde böyle konuştuğunu sanmadığım için bunun bilinçli bir seçim olduğuna inanıyorum. O zamanda amaç nedir diye sormadan edemiyor insan. Belki hikayenin geçtiği dönemde böyle konuşulacak diye kurgulamış olabir ki bu okumayı zorlaştırsa da kabul edilebilir bir şey. Ancak kitabın bütününe baktığımda bunun genel resmin, okuyucuya bir mesaj verme amacının bir parçası olduğuna daha çok inandım. Bence kitabın en zayıf noktası da bu zaten. Hikaye, kurgu tüm bunlar ağır bir didaktik, mesaj verme çabasının altında ezilip gidiyor. Ne yazıkki herkes bir Dostoyevski, Tolstoy veya Çernişevski olamıyor ve mesaj vermeliyim dürtüsü hikayeyide, örgüyüde mahvediyor. Her satırında bir mesaj, her dialogda derin bir felsefeden bahseder gibi satırlar bir noktadan sonra verilmek istenen mesajı da yok ediyor çünkü gerçekten sıkıcı oluyor. Özetle siyasi bir mesaj verme çabası kitabın okunabilirliğini gerçekten sakatlıyor. Bu verilen mesajı kabul etsenizde , karşı da olsanız böyle bence.
Gelelim hikayeye, son yıllarda bilim kurgu yoluyla siyasi eleştiri oldukça yaygınlaştı. En iyi örneklerinden biri Ursula La Guine. Bu kitapta aynı iddiada ama bence çok zayıf. Zayıf çünkü bilim kurgu, gelecek yaratmada başarısız. Başarısız çünkü ana teması siyasi mesaj verme. Geldik yine aynı noktaya : mesaj vermek için roman yazmak öyle herkesin yapabileceği bir şey değil.
Profile Image for Jerry Stackhouse.
169 reviews
March 11, 2016
Korkunç ötesi bir kitap.
Ben hayatımda bu kadar kötü bir yazım dili görmedim. Distopya diye geçiyor ama yakından uzaktan alakası yok. Yazım dili çok yüzeysel ve anlaşılmaz. Niyorklu Temel ifadesinden nefret ettim. Niyorklu ne demek ya, bu editörler uyuyor mu aloo!!
Çok sinir bozucuydu. Diyaloglar tamamen mesaj verme kaygısıyla oluşturulmuş. Bir diyalogda şey diyor mesela, öyle deme Can Tezcan çaresine bakarız. Sürekli böyle diyaloglar var kitapta.
Hiç ama hiç sevmedim. Distopyanın d'si olamaz. 2073'ten izlenim yok, karakterler yeterince işlenmemiş. Yargının özelleştirilmesine değinmek istemiş ama yapamamış.
Profile Image for Aylin.
187 reviews19 followers
September 15, 2017
Türk edebiyatı için özgün bir yapıt, eksikleri var ama artılarını incelemekte daha çok fayda var. Bir nefeste okunup anlaşılabilecek bir roman değil, yakından bakmak gerekiyor. Tahsin Yücel yine keyifli bir gösterge bulutuna sokmuş okurlarını.

http://www.kitaptanfilme.com/2017/09/...
Profile Image for Harmonyofbooks.
501 reviews208 followers
December 26, 2020
“Her dakika değişiyoruz, yaşam sürekli bir değişim.”
3/5⭐️⭐️⭐️
Tahsin Yücel’i her ne kadar çevirileriyle tanısam da ne zaman Can yayınlarından bir kitap okusam çevirmenin de biyografisini okuduğum için çevirmenliğin yanı sıra yazarlık yaptığını da biliyordum. Uzun zamandır ya Gökdelen ya da Kumru ile Kumru kitaplarından birini okumak istiyordum. Bibliyofil Kulüp’e seçilmesi sayesinde Gökdelen kitabına öncelik verebildim. 2070’lerde geçen bu kitap bizi yakın geleceğin İstanbul’unun ne kadar değiştiğine şahit ediyor. Tüm İstanbul’u New York’taki gökdelenlere benzetmek isteyen bir müteahhit ve onun avukatı üzerinden ilerleyen kitapta yakın gelecekteki insanların yaşam tarzına ve siyasi durumlara değiniliyor.

Açıkçası ben kitabı pek beğenemedim. Çok fazla gözüme batan klişe durum vardı. Bunun dışında yazım tarzı ve aslında siyasi bir mesaj üzerinden ilerleyerek romanmış havası verilmesi yüzünden benim için ortalama bir kitap oldu. Absürt bulduğum çok fazla nokta vardı. Bunun yanı sıra siyasi olaylar bazen tüyleri diken diken edicek kadar şaşırttı beni. Genel hatlarıyla kendini okutan bir kitap fakat benim nazarımda çok sevdiğim bir kitap olmadı. Yanlış bilmiyorsam yazar tüm kitaplarında öztürkçe kullanmaya ve siyasi mesajlar üzerinden konuyu anlatmayı tercih ediyormuş. Açıkçası çeviri kalemini çok beğensem de kendi kalemi beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Merak edenlere keyifli okumalar dilerim..
Profile Image for Burak Taşcı.
167 reviews7 followers
April 19, 2018
Yerli bir hukuk distopyası okumak beni çok heyecanlandırdı. Kitabın çıkış noktası yargının özelleştirilmesi fikri. Yıl 2073. Kapitalizmin her yeri ele geçirdiği, gökdelenlerin şehri betona şehrin dışını moloz yığınlarına dönüştürdüğü yıllar. 2073'te paranın egemenliğinde henüz satılmayan tek ve son bir şey kalmış, adalet!
Romanın ana karakteri Avukat Can Tezcan ise bu son tutarsızlığı gidermek için kolları sıvıyor. Ancak Can Tezcan çelişkiyi ortadan kaldırmak için çıktığı yolda birçok iççelişki yaşıyor. Müşterisi/patronu olan Temel Diker'in ise Can Tezcan kadar çelişik bir karakteri yok. Tek bir gayesi var İstanbul'u ikinci bir New York yapmak. Gökdelen dışındaki yapıların şehrin iç düzenini bozduğu kanaatinde ve önündeki en büyük engel ise evinin gökdelene dönüşmesini istemediği için direnen yaşlı bir adam.. Bu bağlamda Gökdelen için tutarlılık namına varını yoğunu ortaya koyanların romanı denebilir. Daha ilginciyse bu tutarlılık savaşımlarının her bir sayfada yeni çelişkiler yaratması. Her yeni çelişkide karakterlerin öz değerlerinden verdikleri tavizler, rasyonalizasyonları ve Makyavelist tutumları hakikaten iyi işlenmiş. Bunun dışında bir distopyada yerli motifler görmek de oldukça hoştu.
Kitap hakkındaki en büyük hayal kırıklığım ise romandaki yılkı adamlarından çok az söz edilmesi oldu. Bana kalırsa romanın ana eksenine yerleştirilmeliydi. Şunu da söylemek gerekir ki fikir yönünden zengin, olay örgüsü açısından akıcı olmakla birlikte romanda ruhsal betimlemelerin yetersiz olduğu söylenebilir. Karakterlerin iç çelişkilerinin üzerinde daha derinlemesine durulabilirdi.
Profile Image for Bilgi.
102 reviews19 followers
August 1, 2023
Tahsin Yücel'in 80 yaşında yazdığı bir roman olduğununu dikkate alarak, kendisinin muhakeme ve ileri görüşüne hayran olarak okudum.
Bir distopyadan çok, olacakları anlatır bir hali vardı ve ürkerek çevirdim sayfaları.
İnsanın içsel çelişkilerine, toplumsal zayıflıklarına çok güzel ışık tutuyor.
İyiyle kötünün iç içeliği, mücadele ile kendini koyuvermenin yakınlığı kitabın bence ana temaları.
***
Unutulmaz iki alıntı (kenter sözcüğünü burjuva'nın türkçe karşılığı olarak kullandığına dikkat çekerim):
"... çelişkiler bir yerde dürüstlükten kopmanın bir belirtisi de sayılabilir. Ne olursa olsun, hangi biçimde olursa olsun kenter düzenine katıldığın, onun bir parçası olduğun andan sonra, salt dürüstlük yalnızca bir yanılsamadır."
***
"Karl Marx kenter düşünürlerin yanlışının kenter insanın tüm toplumların temeli olduğunu sanmaları, insanın artık kenter olmadığı bir toplum tasarlayamamaları olduğunu söylüyordu."
Profile Image for İlke Mırık.
Author 2 books17 followers
February 4, 2014
Kitabın, başta mantık dışı görünüp kısa zamanda kendi içine alan bir gerçekliği var. Öyle ki, kitap arasında az önce dışarıya çıktığımda kuş sesi duyduğuma fazlaca sevindim. Kitabın sıkıntılı, sıkışmış şehirlerinden kurtulmuşum gibi geldi, hani, kötü bir rüyaymış aslında, ve kuşlar ne mutlu ki halâ yerlerinde.
Profile Image for Hülya Köseleci.
18 reviews11 followers
July 19, 2018
Tahsin Yücel'in GÖKDELEN romanı Türk edebiyatında az rastlanılan distopik roman türüne girmektedir.
Yıl 2073, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana 150 yıl geçmiş ancak kurucu değerlerin hiç biri kalmamıştır.
İstanbul’un tarihi dokusu yerle bir olmuş, yeşili kalmamış, üstünden mekiklerin uçtuğu gökdelenler kentine dönmüştür. Makinalaşma nedeniyle işsiz kalan insanlar kentin dışına kaçmış. Yılkı atları gibi doğada gruplar halinde başıboş dolaşıp duran bu insanlar artık devletin gereksiz hatta yok saydığı bir kitledir.
İstanbul'u New York gibi gökdelenler kenti yapmak isteyen müteahhit Temel Diker, nam-ı diğer Niyorklu Temel'in önünde bir engel vardır. Cihangir'de gökdelenler arasında kalmış bahçeli bir evin sahibi emekli öğretmen Hikmet amcanın evini yıkıp gökdelen dikme hayalini bir türlü gerçekleştirememektedir. Hukuk önünde bir engeldir. Avukatı eski devrimci Can Tezcan'dan çözüm yargının özelleştirilmesi olarak gelir. Bu düşünce hiç de garip gelmez onlara; eğitimden sağlığa her şeyin özelleştirildiği bir ülkede, aslında adaletin de devletin elinde kalması anlamsızdır. Yargının özelleştirilmesi kısa zamanda kamuoyundan destek bulur ve yasalaşır. Ancak Can Tezcan son kalan kale kalan yargının da özelleştirilmesi ile birlikte toplumun tüm hücrelerine işlemiş kokuşmuşluğa, çürümüşlüğe tanık olacaktır ve gecikmiş bir sorgulamaya girecektir.
5 reviews
March 4, 2019
Türkçe yazılmış bir distopya okumak gerçekten farklı bir deneyim oldu. Fikirler açısından çok başarılı -yargının özelleştirilmesi, inşaat çılgınlığı, yılkı insanları- ama diyaloglar ve olayların akışı biraz sığ kalıyor.
Profile Image for Bahadır Akkaya.
15 reviews
August 20, 2019
İçerik konusunda bilgi vermeye gerek yok, eserin 2006 yılında yazılması Tahsin Yücel'in sıradan bir edebiyatçı değil toplumu tanıyan bir aydın olduğunu ve kitabın değerini veren esas unsur bence, okuyun, okunmalı..
Profile Image for Perihan.
480 reviews135 followers
March 25, 2025
Tahsin Yücel'in "Gökdelen" kitabı, bende gerçekten karmaşık duygular uyandırmıştı .
Kitabı okurken İstanbul'un o soğuk, devasa gökdelenlerle dolu betonlaşmış hali, içimi ürpertmişti.

Sanki insanların ruhları bile o beton yığınları arasında kaybolmuş gibiydi.
Ki zaten kaybolmaya başladık artık…
Herkesin işten kalan boş zamanlarında , dinlenmek amacıyla , ellerindeki telefonlarla kendi gerçek dünyasından uzaklaşmaya çalışma çabaları düşünülürse…

Kitaptaki karakterler, özellikle Can Tezcan, çok gerçekçi geldi bana.
Onun içindeki o çaresizlik, geçmişiyle hesaplaşma çabası, geleceğe dair endişeleri...
Hepsi çok tanıdık duygulardı.
Arkadaşı üzerinden anlatılan hukuksal düzenin çarpıklığı beni çok etkiledi.
Can Tezcan'ın adaletsizliğe karşı verdiği mücadele, umutsuzluk içinde bile bir umut ışığı yakmaya çalışması, beni derinden etkiledi.
Yücel'in yarattığı bu distopik dünya, sadece bir gelecek tahayyülü değil, aynı zamanda günümüzdeki sorunlarımıza da ayna tutuyor gibiydi.

Yalnızlık ve kalabalık sosyal ortamlarda, kendine yabancılaşma…

“Gökdelen", sadece bir hikaye değil, aynı zamanda bir uyarı gibiydi hepimiz için.
Özellikle ev hapishanemiz olan apartmanlarımızı gerekli gereksiz, pahalı eşya ve elektronik alet ile doldurduğumuz aklımıza geldikçe..
6 reviews
October 29, 2025
Yazarın yarattığı Türkiye çok tanıdık geldi ne yazık ki. Saçma ve trajikomik. Özgürlük Anıtı biraz Kanal İstanbul'u çağrıştırdı. Yargının araçsallaşması, konformizm, hukuk devleti, medyanın kontrolü ve tabii ki anamalcılık hatırda kalanlar. İsim seçimlerini de beğendim.
Profile Image for Ekrem.
47 reviews35 followers
December 30, 2017
Okunması gerekli. Bilimi az kurgusu bol bir İstanbul/Türkiye distopyası.
1 review
June 25, 2024
Tahsin Yücel’in Stefan Zweig’in “Satranç Ustası” ve “Bilinmeyen bir Kadının Mektubu” çevirilerini okuduktan sonra fark ettim ki kütüphanemde kendisinin de bir romanı var. Son zamanlarda ütopyalar ve distopyalar hakkında okumalar yaptığım için, fikir ve romanın özeti ilgimi çekti. Özellikle İstanbul’un geleceği hakkında yazmanın Yücel’e çok büyük potansiyel verdiğini düşündüm. Fakat roman beklentileri ve bu heyecanı karşılamıyor. Beni ilk rahatsız eden nokta yazarın tekrar ve tekrar ve tekrar ve tekrar bizlere hukuğun özelleştirmesinin ne olduğunu anlatmasıydı. İlk iki açıklamadan sonra bir ana fikir zaten ediniyor okuyucu. İsterdim ki bu kadar prensipler üzerinde durulması verine, gerçekten hukuğun özelleştirilmesinin getirdiği sonuçları ve örnekleri birebir görseydik. Fakat garip bir şekilde belki de okuyucuyu romana devam ettiren etken bu merak! Bunun dışında, her ne kadar sıkıla sıkıla ve de bir an önce bitirme arzusuyla okuduysam da romanı, anlamsız bir akıcılık vardı. Yücel’in deneyimi sanırım bunda büyük bir etken. Sıkılsan da kendini okutuyor. Bazı eleştirilerde yazarın eski Türkçe betimlemeler kullandığına ve dilinin ağır olduğuna dair yorumlar okudum. Fakat, 14 yaşından beri yurtdışında yaşıyor ve Türkçe’yi günlük hayatımda sadece ailemle konuşuyor olmama rağmen, bu dil beni rahatsız etmedi. Konuların geneli dahilinde yazarın kullandığı büyük kelimelerin anlamının farkına varmak zor olmuyor. İkinci, ve belki de en çok rahatsız olduğum nokta, romanın sadece erkek perspektifleri üzerine kurulmuş olması. Yazar bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum - fakat eğer öyleyse bu bir çelişki, çünkü kendisi kadın erkek ayrımın olmadığı bir 2073 betimliyor. Romandan hatırladığım kadın karakter sayısı beşi geçmez, ki bunlardan sadece 2-3’ü diyaloglu karakterler. Romandaki maskülenite resmedilişi de fazlasıyla sevecen. Can Tezcan gibi gıcık olunası bir karakterin erkek yoldaşlarına karşı sevgi doluluğu ve yakınları tarafından tapınılırcasına temize çıkarışında “erkek gibi erkek” olmasının da etkisi büyük bence - özellikle “erkek sözünün” yasalardan ve de hukuktan üstün olduğu bu dünyada. Distopik elementlere gelirsek, yazar bize ilginç fikirler sunuyor. Özellikle de romanın 2007’de yazıldığını göz önüne alırsak, teknolojik ve ekolojik değişimler konusunda Yücel’in fikirleri günümüzün bize gösterdiği gelişmeler ile doğru orantılı sayılır. Keşke moloz yığınları, nüfus azalışı, ve yılkı adamları gibi detaylar üzerine daha fazla gidilseydi romanda. Son olarak, Yücel’in yozlaşmayı ve politikleri anlatımı yerindeydi bence. Politikacıların iki yüzlülükleri, yüzyıllar değişse bile hep aynı kalıyor. Benzer paraleller başka sosyal konular üzerinde ve Türkiye gerçekliğinde kurulsaydı, belki de okuyucu daha fazla bağlanabilirdi romana.
Profile Image for Emre.
48 reviews
March 4, 2021
Bu kitap ya çok düşük bir notu ya da çok yüksek bir notu hak ediyor. Eğer kitabın tamamını bir eleştiri, karakterleri ise sarkastik biçimde abartılı olarak ele alırsak olaylar hem biraz komik hem de güçlü bir yergiye dönüşüyor. Çünkü ağzından solculuğu düşürmeyen bir avukat, İstanbul'u toptan değiştirip ruhsuzlaştıracak bir müteahhiti destekliyor. Kendi hayal dünyası içinde yaşayan avukatımız yaptıklarıyla dünyayı kurtardığını sansa da aslında temsil ettiğine inandığı sol düşünceye zarar veriyor. Kendini kültürlü ve bilgili saysa da sadece Marx ve Dostoyevski'yi biliyor. Bu anlamda çağımızın yozlaşmışlığı ve gelecekte kapitalizmin her şeyin içini oyarak anlamsızlaştıracağı yorumu çıkabilir.
Ancak olaylar böyle değil. Kitabın içinde sürprizler olduğu söylense de büyük bir şaşırtmaca yok. Olacaklar tahmin edilebilir. Yapılan eleştiriler bir yere bağlanmıyor. Ne dünyanın sonu geliyor ne de sistem yıkılıyor. Kitabın sonu açık bırakılmış. Eğer sol görüşteyseniz yılkı adamları şehre gelip devrim yapıyor, eğer sağcıysanız şehre gelen yılkı adamları püskürtülüyor ve Can Tezcan öldürülüyor. Seçim size kalmış. Birinciyi seçerseniz eleştiriler boşa çıkıyor çünkü sistem ne kadar çürümüş olsa da "insanlık onuru" kazanıyor. İkinciyi seçerseniz düzen devam ediyor gibi gözükse de Temel Diker'in fikir değiştirmesinden dolayı sistem daha iyi bir yere gidebilecek gibi duruyor.
Kitap, tamamen eleştiri olarak ele alındığında çok ilginç bir yapıya sahip. Kaypak avukattan dolayı solcuları mutsuz ederken müteahhitin kitabın sonunda düzene karşı çıkması ile sağcıları mutsuz ediyor.
Aslında güzel noktalara dokunulmaya çalışılsa da bazen olayın kör göze parmak seviyesinde kalması, yerme ile övmenin birbirine karışması ve tuhaf Türkçe romanın puanını bence oldukça düşürüyor.
Profile Image for Aymir  Gamze Ünalır.
148 reviews8 followers
January 1, 2018
Yıl 2073...
.
.
Yüksekliği 300 katlı devasa gökdelenlerle kaplı,
.
İnsanların "mekik" denen, az kişi taşıyan şahsi uçaklarla gezdiği,
.
Yeryüzünde değil araç; insan dahi görülmediği,
.
hayvanların ve bitkinin kökünün kuruduğu bir İstanbul...
.
Ülkede denizler, karalar dahil her şeyin özelleştirildiği bu dönemde işlerini yoluna koymak isteyen bir kodamanın son kalan değer; Yargı'nın Özelleştirilmesi" için girişimleri ile bu yola giren dürüst bir avukatın kendiyle çelişkisi...
.
.
Ve bu şartlarda yaşamaya çalışan, evi, toprağı, işi hatta yiyecek ekmeği olmayan "yılkı adamlarının" doğaya sığınması ve çoktan ölmüş doğa içinde yaşam savaşı...
.
.
Bu olanlar Tahsin Yücel'in akıcı kalemiyle öyle güzel anlatılmış ki...
..
.
Kitabın arka kapağında da dediği gibi;
.
"...aslında bugün yaşadığımız çürümeyi anlatan, süprizlerle dolu bir roman."
Profile Image for Ece Arslan.
43 reviews
January 27, 2020
Gittikçe düzelmesini umuyordum ve çok büyük hayal kırıklığına uğradım. Kitap adeta teslim tarihine yetiştirilmeye çalışılmış bir son dakika ödevi özensizliğiyle yazılmış. Keşke kitap, kısa öykü olarak ele alınsaymış. Sanırım sadece o zaman bu tuhaf yersiz doğal olmayan sahneler, konuşmalar ve dil engellenebilirdi.
Profile Image for Hollandadaokurgezer.
58 reviews4 followers
May 30, 2024
Gökdelen'e hukuk ve şehir planlamanın kesişiminde bilim kurgu esintileri taşıyan distopik bir eser diyebilirim. Kitabın ana karakterlerden ilki tüm İstanbul’u Newyork'a dönüştürme hayali olan laz müteahhit Temel Diker diğeri ise çılgın fikirlerin peşinden koşan, haksızlıklarla dolu yargıya tepkili avukat Can Tezcan’dır. Temel Diker İstanbul’u tek tip gökdelenlerle dolu bir labirente çevirme arzusuyla, zaman ile yaptığı yarışta karşısına çıkan her engeli yok etmek için savaşmakta ve bu konuda avukat Can Tezcan’dan destek almaktadır. Temel Diker’in Newyork’unun önündeki en büyük engel ise anılarından ve evinden vazgeçmek istemeyen bir mülk sahibidir. Temel Diker avukatına bu konuyu çözmesi için koşunca mevcut yasalarla sorunu çözemeyen avukat bu sorunu çözmek için yargıyı özelleştirme fikrini öne sürer ve özelleşme sonrasında da yargıyı kendilerinin satın almasını teklif eder. Bu yöntemle artık Temel Diker karşısında kimse duramayacaktır. Kahramanlarımızın bu inanılmaz planlarını ortaya koyma çabaları ile birlikte olaylar patlak verir. Gökdelen; mülkiyet, yargı, hukuk konuları üzerinden yürüyen bir distopya temelinde çürümüş politik bir sistemin aynası olan bir yapıt.

Romanda işlenen gökdelen kavramı içine itildiğimiz tek tipleştirme baskısının altını çizerken bir yandan da doğadan kaçışın bir sonucu olarak ifade edilebilir. Romanda ne kadar yüksekteysen o kadar güvende ve mutlu olduğun bir dünya resmedilmektedir. Yazar distopyasına yok olan doğayı, bozulan toplumsal dengeleri ve sessizlik oyunu oynayan medyayı da dahil etmiş. Kitap kesinlikle hızlı tempoda akan bir kitap olmadı benim için ama bence bu kitabın amacı zaten bu değil. Sürekli kafanızda evirip çevirdiğiniz bir tartışma içerisinde yer almak, yeni fikirler duymak ve bunları yorumlamak bu kitap için daha uygun bir beklenti olacaktır. Bahsettiğim konuyla ilgilenen herkese önerebileceğim güçlü bir amacı ve ruhu olan bir eser. Özellikle kitap kulüplerine çok uygun bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tartışmak ve değerlendirmek çok eğlenceli olacaktır.
Profile Image for Gürkan Çoşkun.
265 reviews2 followers
February 9, 2019
Tahsin Yücel Vatandaş romanında Dostoyevski'den Yeraltından Notlar romanından etkilemişti. Gökdelen romanında ise yine Dostoyevski'den bu kez Karamazov Kardeşler'den atıfta bulunuyor. Başlangıçta Ecinniler romanına benzetmiştim. Konu olarak aslında Ecinniler romanı daha uygun düşünüyor. O halde konu ile devam edeyim.

Konu 2073 yılı Türkiye'sinde yargının özelleştirilmesini işleniyor. Tür olarak bilim-kurgu diyemiyorum pek. Daha çok devlet yönetimine bir eleştiri niteliği taşıyor. Günümüzde yapılan özelleştirmeler 2073'lü yıllarda çok daha fazlalaşmış, özelleştirmediğimiz bir yargı kalmış. Niye onu da özelleştirmeyelim mantığından yola çıkılmış, başarılı olamamış bir olaylar dizisini okuyoruz. Romanın kahramanı Can, yüksek gökdelenlerde yaşamaya o kadar alıştırmıştır ki aşağı bakmaz bir duruma gelmiştir. Halkının ne durumda olduğunu bilmez bir durumdadır. Yargıyı özelleştirmiştir ancak ayrıntılı bir analiz yapmadığı için bu projesi elinde patlayacaktır. İlk başlarda bu özelleştirme olaylarını kendi ve yakın arkadaşının bir işini görmek için istese de sonrasında kendisi ile çelişkilere düşecektir.

Bu romana aynı zamanda bir çelişki romanı diyebilirim. Eleştirdiğim kısımlar ise; roman ilerledikçe Türkiye ile ilgili bilgileri vermesi oldu. İnsan sayısında bahsetmesi, dönem özellikleri hakkında bilgiler çok karışık, teknolojik gelişmeler de aynı şekilde. Yine kara yollarının yerini uçakların aldığını daha sonra öğreniyoruz. Bu konuda bir bütünlük oluşturmamış.

Farklı şeyleri çoğu zaman sevmişimdir. Değişik, farklı bir romandı. Aynı zamanda akıcıydı. Paragraflar arası uzun olsa da sıkmadı.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Fearless.
737 reviews105 followers
February 9, 2025
İlk defa tanıştık. Kalem; oldukca etkileyici ve sürükleyici.. Konu; ele alınış amacı dogru ve ilgi çekici.. Kişiler; merak uyandırıcı.. Sonuç; tahmin edilemez.

Doğruluk, dürüstlük ve etikligin kendi içerisindeki çelişkilerle yolsuzluklara nasılsın zemin hazırladığını goruyoruz. Insanlarin bazen iyi şeyler yapacaklarını zannettiği durumlarda sadece kendi edimlerini dusunduklerini; başkalarının planları ya da kararları olamayacağını sanarak ele alıyoruz. Gerçek boşluk birakiyorsada kendini tanımanın verdiği rahatlık en güzeli.

Can Tezcan inanilmaz bir dava uğruna nelere yolladığınız görmeden, kendi ideallerini yaşatmaya kararlı bir avukat; Temel Diker kafasındaki şehir için her şeyi yapmaya hazır bir kişi; Mevlut Doğan şerefsiz bir Dostoyevski karakteri olarak karşımıza çıkarken herseyi rüya gibi okuyabilirsiniz de tabi, karar sizin.

Ben oldukca etkilendim. Yani çok olabilir tabiiki bilimsel açıdan olmasada olabilir bir gelecek Ütopik bir Türkiye tasarısı. Demokrasi önemli ama kimin elinde ve hangi amaçla olduğu, neler yapılabildiği ya da yapılabileceği görünüyor. Insanlarin elinin kolunun iyi niyetlerle bağlanması, bu güzel yonelimlerin saflık olarak görülmesi, olmaması gereken duyguların yaratılmaya çalışıldığı bir dünya görmekte ayrica uzucu tabii.

Bence herkes okumalı!
414 reviews6 followers
February 15, 2025
Öncelikle kitaba kapitalizm, politika ve sınıf kininizi arttırabilir uyarısı konmalı !
Kitaptaki Türkiye ve İstanbul portresini hiç sevmedim .Her ne kadar benim içimden de İstanbul'u dümdüz edip yeniden yapılandırma fikri geçse de benimki Temel Diker'in aksine yatay yerleşim ve özgün bir mimari ister .
Kitabın kapağına bakmak bile sinirimi bozmaya yetiyor. İstanbul zaten yeterince betonarme ile doluyken ve dikey mimari hiç de yakışmazken bunun güzellemesini okumak yorucuydu . Karakterlerin sürekli bir Marksizim ve solculuk, devrimcilik nutuğu atması da bence çok anlamlı değildi. Maalesef kitabın üzerinde durduğu ve tam bir Türkiye gerçeği olan tek şey siyasetçilerin Türkiye'nin geleceğine ilişkin tutumu . Noktasına virgülüne kadar zenginler , siyasiler ve onların kafa kola almaya çalıştığı kendi bozuk düzenleri içinde eritip bitirmeye çalıştığı dürüst ve namuslu insanlar bugünkünden neredeyse pek bir farkı olmadan anlatılmıştı . Bana göre Adaletin mülkün temeli olduğu yerde yargıyı özelleştirmek fikri devletsizlikten yani büyük bir kaostan başka bir işe yaramaz . Türkiye büyük potansiyelleri içinde barındıran mükemmel bir ülke ancak liyakatsizlik bataklığından çıkamadığı için kendi kuyruğunu yiyen yılan misali çıkmaz bir döngüde savrulup gidiyor.
Profile Image for Gizem Çetin.
Author 9 books17 followers
July 10, 2020
2073 Türkiye'si, neredeyse her kurumun özelleştirildiği, gelir uçurumunun had safhada olduğu bir ülkedir. İnsan profili siyah beyazdır: Zengin semtlerin kenterleri ve sistemden dışlanan, sayıları git gide artan yılkı adamları...

İstanbul'u baştan başa gökdelenlerle donatmak isteyen müteahhit "Niyorklu" Temel'in önündeki tek engel, müstakil evini ve bahçesini satmaya bir türlü razı olmayan Hikmet dededir. En başarılı avukatlardan biri olan Can Tezcan hem bu işi çözmek, hem de suçsuz yere hapishanede olan arkadaşını kurtarmak için büyük bir işe kalkışır: Yargıyı özelleştirmeye.

Kitap her ne kadar gelecekte geçse bile günümüze yönelik - biraz da politik - eleştiriler içeren, toplumdaki çürümüşlüğü yansıtan bir kitap. Kentleşme, özgür düşünce, adaletsizlik, yargının işleyişi gibi konularda düşünmeye sevkediyor.

Kitabın sevdiğim başka bir yanı da klasik eserlere yaptığı göndermeler. Örneğin kitap baş karakterin Karamazov Kardeşler ile ilgili gördüğü bir rüyayla başlıyor. Emile Zola'nın Suçluyorum adlı yazısının dönemin Fransa'sını nasıl etkilediği de...

Tahsin Yücel'in okuduğum ilk kitabı. Özgün bir dili var, başka kitabını da okusam bu yazara ait olduğunu söyleyebilirim artık.
Profile Image for B.
286 reviews11 followers
December 11, 2022
Türk çağdaş edebiyatının en çok okuduğum yazarının bu kitabını vasat üzeri, ama beklentimin altında buldum.

Kurgusu itibariyle distopik olarak nitelenebilir olan bu romanın konusu, 2073 yılının Türkiye’sinin artık iyice kanıksanmış ve yozlaşmış olan politik ve yasal ortamında, İstanbul’u tarihi bağlarından koparıp, kendine göre (ve kişiliksizlikleştirerek) gökdelenler dikerek “modernleştirmeyi” görev edinmiş Laz bir müteahitin bu sistemden faydalanması ve buna paralel olarak her türlü ahlaki çöküşe rağmen belli etik değerlerini yitirmeyi reddeden birkaç kişinin bu sisteme karşı direnmesi.

Açıkçası kurgu fena değil, modernleşmenin gökdelen dikmeyle eş tutulduğu, politik ve yasal yapının da giderek bozulduğu göz önüne alınırsa 2073 Türkiye’sinin anlatılana benzeyeceğini düşünüyorum. Ancak, yazarın gerek pek bilinmeyen kelimelere başvurması (artsüremlilik, eşsüremlilik, anamalcılık, usundan geçirmek, tüze, tin bilim, saltık, tecim vs.), gerek Marx ve Dostoyevski’ye göndermede bulunması, gerekse karakterler arasında geçen diyalogları biraz yapaya kaçan bir şekilde felsefi incelemelere dönüştürmeye zorlaması kitabın akıcılığına ağır bir darbe vuruyor.
12 reviews
December 26, 2025
Çokça tavsiye ettiğim, uzun süre etkisinde kaldığım bir kitap. Kulüpte sevmeyenleri çoğunluktaydı.

2073 senesinde İstanbul’da geçen bir distopya olsa da, aslında temel değerler açısından günümüzü de anlatan muhteşem bir roman.
Yilki insanlarina, gökdelenlerde yaşayıp asagiya indiklerinde irkilerek hemen yukarı çıkmak isteyen kenterlere, her şeyin ozelllestjrildigi bir dünyada varsın yargı da özelleştirilsin düşüncesinin artık saçma gelmediği bir görüşe kadar pek çok düşünce romanda karşımıza çıktı.
🌙 Namuslu görünmek uğruna her namussuzluğu yapabilir.
🌙 Ne olursa olsun, çelişkinin ve rastlantısallığın varlığı umudu sıfıra indirmiyor.
🌙 Yarım yüzyıldır hiçbir partinin iki dönem üst üste iktidara gelmediğini söylüyor, ama değişik adlar ve değişik adamlarla bir bakıma hep aynı partinin, yani aynı ilkelerin iktidarda kaldığını, bu yüzden her şeyin kötü gittiğini, yıllı adamlarini da bu 150 yıllık partinin yarattığını görmüyor.
Profile Image for Phigaen.
59 reviews2 followers
December 7, 2024
Tahsin Yücel en beğendiğim çevirmenlerden biri. Ama yazarlık başka bir şey. Asimov’un hayal gücü, Verne’nin kalem gücü lazımmış bu hikayeyi unutulmaz kılmak için. Güzel bir fikirmiş, ama ziyan olmuş.

2073’de geçtiğine göre futuristik olsa gerek. Değil.
Neden bu tarihi seçmiş? Ha yokmuş bi manası. Bu tarihi niye vurguluyor, ihtilal yıldönümüne falan mı bağlayacak? Yok onu da yapmadı. Es geç tarihler manalı değil, öylesine yazmış.

Hah şimdi oluşan durumu bir düşünce ekolü perspektifinden değerlendirecek. Yok. Onu da yapmadı.

Kenterlik kent soylu gibi bişey olsa gerek, TDK’ya sorarsan atlar için bir yürüyüş şekli. Anamalcılık benimsenmedi, zaten kitabın kuramsal derinliği zayıf, bir de tercih edilen sözcükler yetersiz olunca hepten sığlaşıyor.
Profile Image for Dwhale.
313 reviews4 followers
October 13, 2025
Aslında fena değil de biraz olması gerekenden uzun geldi. Pek bilim kurgu sayılmaz, belki siyasi kurgu gibi bir şey. Hikaye 2073 Türkiye'sinde geçiyor. Hiç olmayacak bir Türkiye adeta! Her şey özelleşmiş, eğitim sağlık vs ki günümüzde "olur mu öyle şey" deriz! Yargıyı da özelleştirmeye karar vermişler daha adil bir Türkiye için. Bir de her yeri inşaat firmaları ele geçirmiş, adalet dağıtıyorlar. Asla olmayacak bir Türkiye falan filan! Malum her şey çok adil zaten günümüzde! Bilim kurgu için değil de değişiklik olsun diye okunabilir.
Profile Image for Aksel.
12 reviews
September 17, 2022
A simple, yet effective Turkish Dystopian satirical novel that manages to encapsulate and caricature current Turkiye's social and political problems by asking one tiny question: What would happen if you privatized the justice system?

Do not be fooled by the simple writing style: The story, its characters, and writing all share the traits of existentialist novels of the 20th century. You will find traces of Camus and Boris Vian in this book.
Profile Image for Meltem Vural.
15 reviews
January 26, 2022
Tahsin Yücel bu romanında güzel bir konuyu ele almış. Yargının özelleşmesi fikri kendi içinde bir satirizm barındırdığı gibi düşününce de acaba?? sorusunu akıllara getirmiyor değil. Romanın konusu güzel olmakla beraber havada kalan yerler var. Karakterler ve özellikle yılkıadamları kavramı üzerinde daha çok durulsa daha zengin bir roman olurmuş kuşkusuz.
Profile Image for Murat.
65 reviews
June 24, 2017
yazımı, olay örgüsü, kurgusu kötü. distopya desen yanına yanaşamaz, ütopya desen alakası yok. basitleştirilmiş sistem eleştirileri ile geçen kendisi ile çelişkili karakterler. romantik solun kapitalizme yedirilmiş hali. okuyarak zaman kaybetmek yerine daha iyi kitaplara yönelmenizi öneririm.
Displaying 1 - 30 of 50 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.