Selim İleri, bütün aşkların mutsuzluğu, imkânsızlığı izleği içinde, toplum ahlâkının da yadsımasıyla bin kez zorlaşan bir aşka tutmak istemiş merceğini. Gerçekçiliğini sorgulamamıza kapı açmıyor. İstediği, zehir acısını, jilet keskinliğini duyumsatmak." Füsun Akatlı - Radikal Kitap
"Selim İleri, aşkın dışlanan hallerinden birini pastoral bir hikâye içinde, Reşat Nuri romanları ve opera klasikleri eşliğinde öylesine şiirsel bir biçimde dile getirmiş ki, aşkın cinsiyeti artık önemsizleşiyor. Anlıyoruz ki, erkek, kadın, gay ya da lezbiyen gibi sözcüklere, kendimize bakarak 'normal'leştirdiğimiz tek bir biçime asla hapsedilemeyecek insani bir duygudur aşk. Önemli olan yaşanan bir 'an'dır; bittiğindeyse yalnızlık ve buruk bir tat kalacaktır geriye." A. Ömer Türkeş - Radikal Kitap
"Yarın Yapayalnız'da ilişki bittikten sonra aşk, acı, sorgulamalar, iç hesaplaşmalar başlıyor. Yarın Yapayalnız bir ayrılık kitabı, ama yalnızca aşk ayrılığı değil; tüm ayrılıkların kitabı. Masumiyetten, güvenden, genel geçer değerlerden, mevsimlerden, hayattan, doğanın biçtiği rollerden ayrılışın acısı ince ince her sayfada." Birsen Ferahlı - Cumhuriyet Kitap
Selim İleri, duygusallığı abartan yönüyle, ağlaklığa, aşırı nostaljiye kaçabilen anlatımıyla okunması kolay bir yazar değil. Hakkında çok iyi bir-iki yorum okumam üzere Yarın Yapayalnız’ı almıştım. Zorlanarak okuduğumu baştan söyleyeyim. 450 sayfa değil de 200-250 sayfa olsa daha iyi bir roman olurmuş. Çok tekrar ve aşırıya kaçan duygusallık var.
Kitap, aralarında hem yaş hem de sınıf farkı olan bir soprano ile bir terzi kızın (ismi de Elem, çocuğuna böyle bir isim koyan aile var mıdır emin değilim) hüzünlü aşkını anlatıyor. Soprano Handan Sarp’ın, kendisini de bir roman kahramanı yapan Selim İleri’ye bu romanı yazması için anlattıklarıyla ve yazdığı kendi sayıklamalarını paylaşmasıyla, ayrıca yazarın araya sokuşturduğu kısa yorumları, açıklamaları ve dipnotlarıyla farklı bir kurgu oluşturulmuş. Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanı da bu ilişkide ana eksene konulmuş, parallellikler kurulmuş. Sınıfsal farklar, dönemin (Özal yılları) ekonomik ve siyasi dinamikleri hikayeye yedirilmiş.
Bizde fazla işlenmeyen kadın eşcinselliğinin gerek azgın ve itici örneklerini, gerek diğer herhangi bir aşk ve cinsel ilişki gibi olağan ve insani yönlerini ortaya koyması bakımından önemli bir roman. Operaya meraklılara da ayrıca ilginç gelebilir, zira opera dünyasından bolca referans var. Ama dediğim gibi keşke bu metnin en azından yarısı elenebilseymiş. Editörlük kurumunun bizdeki eksikliğinin bir sonucu belki de…
Handan Sarp ve Elem'in aşkı beni epey etkiledi. Bu aşkı ayrılık üzerinden Handan Sarp'ın sayıklamalarım dediği yazdığı yazılarda, aşkın ayrılıkta kendini gösterdiğini anlıyoruz...Aşktan ne beklemeli? Aşk bitince geriye sadece şefkat mı kalır? Kitap bittiğinde bunları sorguluyor oluyorsunuz!
This entire review has been hidden because of spoilers.
fark ettim ki 180. sayfada falan bu kitabı sevebileceğime, bir şeylerin değişebileceğine dair mazaret üstüne mazaret uyduruyorum. selim ileri'ye saygımdan hep. yarım bırakmam daha doğru olurdu. ileri'de sevdiğim bazı özellikleri burada tamamen bayık, kuru, verimsiz, abartı, estetik olarak tutarsız buldum. istanbul'u anlatmasını severim, burada istanbul'u boğduğu yaşamı sevmedim; bahçeleri severim, buradaki doğa örüntüsünün sevgili acısına yedirilmesini sevmedim; eşcinsel aşkı her daim severim, buradaki yıkılmışlığını, sıkıntısını, ön kabullerini hiç sevmedim. sanırım ileri'den başka kurgu kitap okumayacağım, edebi tenkitini, ki tenkit de değil yaptığı, daha çok edebi anılarını tercih edeceğim
Kitabın ilk yüz sayfasını atlatınca alışıyorsunuz. Yazım dili biraz sıra dışı, akıldan sızmış gibi cümleler, başı sonu yok bazen. Dile alışınca da çok güzel oluyor. Handan Sarp’ın egosu beni öldürdü, ya indir burnunu sen de bir yere de mutlu ol. Hep bir Hamdan Sarp buraya da geldi, bunu da yedi.. Çalıkuşu referansları bence biraz gereksiz, iki farklı hikaye, Elem nasıl Munise? Neyse kadın eşcinselliğini bence baya iyi ele almış, handan sarp egoist olmada daha çok aşk kitabı okurdu ne güzel.
Ciceklerle dolu bir Selim Ileri kitabi idi. Beni zorladi dogrusu. Sevgilisinin kiymetini sonradan fark etmis Handan Sarp'in ic dokmeleri gibi kitap. Kitabin 2/3'unu bitirmisken, kargo subesinde unuttum bugun. Belki bir zaman sonra yine okurum, ancak kitap akmiyordu ve yarim birakmak da istemiyorken boyle bir vesileyle bu kitabi okumam son buldu. Daha once Selim Ileri okumayan insanlara onermem.