Bıyık altından gülerek kendisini "yobaz" diye vasıflandıran "keskin zekâlı ve sivri dilli" belki de "sivri zekâlı ve keskin dilli" bir yazar, günün birinde günlük tutmaya başlar. Kitaptaki ifadesiyle "içimizdeki ahmaklar" da "karşımızdaki budalalar" da, hatta yazarın bizzat kendisi de, sayfalar ilerledikçe bu sivri dilli yobazın hışmına uğramaktan kurtulamayacaktır… Fonda tatlı bir 'aşk' ve onun üzerine örülü bir 'dava' hikâyesi… "Bir Kitap Bir Balta" ve "Hamza" adlı kitaplarıyla tanınan Ömer Faruk Dönmez'in son kitabı; Bir Yobazın Günlüğü.
Kimi zaman "çok sacmalamis " diyip sıkıldığım kimi zaman da "ah ne doğru demiş " diye hayran kaldığım kitap. Yobaz olmayanlarin anlamayacağı hatta itici bulacağı kesin. Ah keşke anlasalar ve keşke biz de kendimize çeki düzen verebilsek. Yazar modern dünyaya öfkesini anlatırken güzelce de bi aşk sığdırmış kitabimiza..
"Sen benim Medinemsin. Bu çirkeften, bu zulümden, bu adi düzenden, bu aşağılık insanlardan sana kaçıyorum. Sen benim Medinemsin. Beni Medine gibi kucakla. Ben muhacirim, sen ensar ol. Ekmeğini, evini paylaş benimle. Kaderimi paylaş. Başımı omzuna yaslamak, göğsündeki aşkla, huzurla beslenmek, yeniden dirilmek, senden aldığım güçle, bu çirkef düzeni yerle bir etmek istiyorum..."
Muhafazakarlık tanımı çıkmamış olsaydı eğer elimizde ki müslümanlar ya münafık olacaktı ya da mürted. ..
Modernizm ; mahallenin piçlerinin eliyle kaplumbağanın ters çevrilmesidir.
Ömer Faruk Dönmez yaşadığı buhranları güzel bir dille kaleme almış. Kitabı okurken sorguluyorsun ve aynı şekilde sıkılıyorsun. Ama doğruya doğru denir.
trende filan okurum diye aldığım, ilk elli sayfasına kadar okuduğum ve bıraktığım kitap. günlük okumayı severim genelde ama bunu okuyamadım. tamam günlük yazmak daha serbest bir alandır ama anlattığı ciddi hadiselerin arasında çok vakit harcatıcı muhabbetler katmış. bu kimi zaman sizi eğlendirse de kimi zaman da sıkıyor. internette bazı yerlerde sürekli yapılan "olric" muhabbetinden zamanında çok bıkmış ve sıkılmıştım. onu da burada görünce kitabı bırakmamın tuzu biberi oldu. dediğim gibi bu benim fikrim. başkasının hoşuna gitmiştir bilemem. ileriki sayfalarda ne kaçırdığımı bilmiyorum ama ilk sayfalarda bu dört yüz sayfayı sanki boşuna okuyacakmışım hissine kapıldım. o yüzden okumayı düşünmüyorum. yazarın hikayelerini biliyorum ve okurum, kalemi kuvvetli ama keşke bu günlüğünü yayınlamasaydı diye düşündüm. üzgünüm.
Okuduğum harika ötesi kitaplardan bir tanesi.Bir yobaz(!) olarak çok güzel tespitlerde bulunuyor ve kendine uygun mzacı ile bunu açıklıyor. "kapitalizmin en büyük oyunu kadınları evden dışarı çıkarması" :)
This is not art. This is not a theoric passage. This is only an Atayesque diary with a hint of Islam on it. And it has many repeats in it, especially after reading Hamza by the same author.
Kendimden çok şey buldugum için çok severek okudum. Bir kaç asli olmayan konuyu dini hakikat gibi yazmış ki bunun için yazarı suclayamam halkın çoğu öyle zannediyor zaten.