Jump to ratings and reviews
Rate this book

Korkunun Bütün Sesleri

Rate this book
Korkunun Bütün Sesleri, bilimkurgu edebiyatının öndegelen isimlerinden saçtiğimiz öyküleri bir araya getiriyor; Asimov ve Heinlein gibi klasiklerle Bradbury, Ballard, Vonnegut ve Ellison gibi yenilikçilerin en güzel öykülerini.

Bilimkurgu uzun süre edebiyat sayılmamış, "edebiyataltı" bir tür olarak görülmüştür. Ancak bu öykülerle görüyoruk ki; bu yüzyılın teknolojik gelişmelerinden esinlenen bulumkurgu, yine aynı yüzyılın sınırlılığını aşma yolunda sürekli bir çabayı simgeliyor; bilginin niteliğini, bilim ve doğa, siyaset ve bilgi ilişsini ve bilginin denetimi sorguluyor. Edebiyat da böyle bir çaba değil midir? Yaşadığımız zaman ve mekânın sınırlarının ötesine gitme arzusu, sınırların ötesini bilme isteği değil midir?

130 pages, Paperback

First published January 1, 1993

5 people are currently reading
173 people want to read

About the author

Stanisław Lem

504 books4,503 followers
Stanisław Lem (staˈɲiswaf lɛm) was a Polish science fiction, philosophical and satirical writer of Jewish descent. His books have been translated into 41 languages and have sold over 27 million copies. He is perhaps best known as the author of Solaris, which has twice been made into a feature film. In 1976, Theodore Sturgeon claimed that Lem was the most widely read science-fiction writer in the world.

His works explore philosophical themes; speculation on technology, the nature of intelligence, the impossibility of mutual communication and understanding, despair about human limitations and humankind's place in the universe. They are sometimes presented as fiction, but others are in the form of essays or philosophical books. Translations of his works are difficult and multiple translated versions of his works exist.

Lem became truly productive after 1956, when the de-Stalinization period led to the "Polish October", when Poland experienced an increase in freedom of speech. Between 1956 and 1968, Lem authored 17 books. His works were widely translated abroad (although mostly in the Eastern Bloc countries). In 1957 he published his first non-fiction, philosophical book, Dialogi (Dialogues), one of his two most famous philosophical texts along with Summa Technologiae (1964). The Summa is notable for being a unique analysis of prospective social, cybernetic, and biological advances. In this work, Lem discusses philosophical implications of technologies that were completely in the realm of science fiction then, but are gaining importance today—like, for instance, virtual reality and nanotechnology. Over the next few decades, he published many books, both science fiction and philosophical/futurological, although from the 1980s onwards he tended to concentrate on philosophical texts and essays.

He gained international fame for The Cyberiad, a series of humorous short stories from a mechanical universe ruled by robots, first published in English in 1974. His best-known novels include Solaris (1961), His Master's Voice (Głos pana, 1968), and the late Fiasco (Fiasko, 1987), expressing most strongly his major theme of the futility of mankind's attempts to comprehend the truly alien. Solaris was made into a film in 1972 by Russian director Andrei Tarkovsky and won a Special Jury Prize at the Cannes Film Festival in 1972; in 2002, Steven Soderbergh directed a Hollywood remake starring George Clooney.

He was the cousin of poet Marian Hemar.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
50 (20%)
4 stars
109 (45%)
3 stars
70 (29%)
2 stars
9 (3%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 27 of 27 reviews
Profile Image for Sv.
322 reviews108 followers
May 5, 2016
İyi bir derlemeydi. Özellikle J.G. Ballard'ın Bilinç Eşiğini Atlayan Adam'ı çok sevdim. Tüketim toplumuna müthiş bir eleştiriydi. Ray Bradbury'nin Gülümseme adlı hikayesi de çok farklı, çok sıcaktı. Harlan Ellison'un anlatım biçimini ve hikayesini çarpıcı buldum, bu hikayeden mükemmel bir film çıkabilir bence. Bunun dışındakiler kötü değildi ama çok da ilgi çekici gelmedi bana. Özellikle Robert A. Heinlein'in hikayesi inanılmaz gereksizdi. Olmasa da olurmuş.
Author 2 books461 followers
Read
February 10, 2022
"Seçme"leri sevmem normalde. Bu kitapta "Seçme"leri neden sevmediğimi bir defa daha anladım. Zaten önsözde kendileri de söylemiş; seçme seçenin beğenisini yansıtır diye.
Öyküler şahane, öykülere sözüm yok.
Beni en çok etkileyen J. G. Ballard'ın ve Asimov'un öyküleri oldu. Çarpışma kitabıyla tanıştığım, Öteki Dünya isimli kitabında biraz da hayal kırıklığı yaşadığım Ballard'ın bu öyküsü kesinlikle nefis olmuş. Acaba They Live isimli film bundan mı ilham almış -veya tersi?- bu konuyu araştıracağım. Not alıyorum.
Asimov'un öyküsünde bahsettiği husus da kesinlikle çok zekice. Bu iki öykünün iki ayrı kitap olarak basılması ve insanlara okutulması gerektiğini düşünüyorum.
Diğer öyküler de güzel, zaten Solaris kitabıyla tanıyıp sevdiğim Aden ile de beğenimi kazanmış Stanislav Lem var burada. Daha ne olsun? Ray Bradbury var. Var da var.

Geri dönelim seçme mevzuna. Şimdi, bir öyküyü okumadan önce; sevgili editörlerimiz kısa bir tanıtım yazısı koymuş. Neden? Mesela Ray Bradbury hakkında bazı okurların "banal" bulduğunu yazmış. Bana ne? Yani başka okurların ne düşündüğünden bana ne? Yazar ile okur arasına neden girme gereği duymuşlar? Bunu okuduktan sonra öyküyü "acaba banal mi" diye düşünerek okudum. Basbaya önyargılı yaptı beni. Zaten kitabın başında Asimov ve çağdaşlarını kapitalizmi eleştirememek şeklinde (nasıl?) eleştirdikleri yetmezmiş gibi her öyküden önce bir not koymuşlar. Bu da yetmemiş, kitabın sonuna bir biyografi de koymuşlar.
Buradan anladığım şu, bu kitabın editörleri okuru çömez, veya belki de aptal yerine koyarak; kitabı nasıl okuyacaklarını okura öğretmeye karar vermişler.

Haksız mıyım? Zira Stanislaw Lem, editörlere göre "biraz bilimsel, biraz gizemli". Gizemliyi belki anlarım ama bilimselin birazı nasıl olur? Keşke bunun için de bir açıklama bölümü yapsalardı. Önsözlerini okuma önsözü gibi bir şey.
Profile Image for Memduh Er.
68 reviews23 followers
April 12, 2020
Seçkileri oldum olası severim, insanın önünde yeni olasılıklar açar. Örneğin kızımla -özellikle Matilda ile- harika saatler geçirmemize sebep olan Roald Dahl'ı bir seçkide tanımıştım. Chesterton, Pappini ve Hawthorne'u da öyle. Bu seçkiler olmasa kim bilir ne zaman keşfederdim bu harika yazarları, hatta keşfeder miydim acaba?

Bütün hikayeleri sevdim ama Lem'in "Maske" hikayesi özellikle etkileyiciydi. Biraz zor bir hikaye, ama çok derinlikli geldi bana. Defalarca okuyabilirim, her seferinde de türlü türlü sorular sorarım her halde. Biraz "Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?" (nam-ı diğer "Blade Runner") kitabını hatırlattı bana, en azından uğraştığı mesele benzer. Hiç olmazsa bu hikayeyi kaçırmayın...
Profile Image for Wind.
125 reviews49 followers
December 15, 2019
Beklentimi karşıladığını söyleyemeyeceğim.


Harlan Ellison -Korkunun Bütün Sesleri 2/5
Ray Bradbury - Gülümse 4/5
J.G. Ballard -Bilinç Eşiğini Atlayan Adam 4/5
Isaac Asimov - Güç Duygusu 4/5
Stanislaw Lem - Maske 1/5
Kurt Vonnegut - Harrison Bergeron 2/5
Robert A. Heinlein - Dünya'nın Yeşil Tepeleri 2/5
Profile Image for Sebnem.
53 reviews30 followers
November 12, 2016
J.G. Ballard'ın bu seçkide yer alan “Bilinç Eşiğini Atlayan Adam“ öyküsüne özellikle dikkat çekmek isterim; kapitalizm, totalitarizm ve insan psikolojisi hakkında çok şey anlatıyor, pek çok sorunuzu cevaplayabilir.
Profile Image for Agape.
127 reviews31 followers
January 27, 2020
Sedef Öztürk ve Levent Mollamustafaoğlu’nun hazırladığı bir öykü seçkisi olan bu kitap “1993” yılında dilimize kazandırılmış ve beşinci baskıyı da 2017 yılında yapmış. Çevirmenler 1993 yılı baz alınırsa harika bir iş çıkartmışlar gerçekten, tebrik etmek lazım. Bilgisayarın hatta cep telefonunun bile olmadığı bir dönemde bu öyküleri çevirmek oldukça zor olsa gerek. Metis Yayınları da 1993’den beri bir kırık iğne eklemeden bugüne dek bu kitabı yayınlamış. Oysa çeviri artık “Beni gözden geçirin, çağ ilerledi artık!” diye bağırıyor.

Yedi öyküden oluşan bu kitap her yazara ait bir öykü içeriyor ve yazarları tanımak isteyenler için bulunmaz bir nimet. Yalnız bazı sıkıntıları da var. Bozuk cümleler, toparlanmakta zorlanmış anlam bozuklukları, günümüzde artık karşılık bulmuş fakat o yıllarda karşılığı olmayan terimler, virgül ve noktalı virgül mezarlığı okuma zevkini baltalayan etkenler.

Korkunun Bütün Sesleri denilince insanın aklına karanlık, gotik, korkutucu öyküler geliyor. Bilimkurgu olarak not düşülse bile ilk bakışta korku eserleri derlemesi havası veriyor. Adının da revize edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.

Kitabın içeriği ise şöyle:

Harlan Ellison - Korkunun Bütün Sesleri, Ray Bradbury - Gülümse, J. G. Ballard - Bilinç Eşiğini Atlayan Adam, Isaac Asimov - Güç Duygusu, Stanislaw Lem - Maske, Kurt Vonnegut - Harrison Bergeron ve Robert A. Heinlein - Dünyanın Yeşil Tepeleri.

En etkileyici öykülerden birisi bence Harlan Ellison’un Korkunun Bütün Sesleri idi. “BİRAZ IŞIK VERİN BANA!” nidalarıyla bangır bangır insanı sarsan bir deneyimdi. Kim olduğunu, ne olduğunu bilmeyen bir adamın yaşadığı kimlik karmaşasını öyle güzel anlatıyor ki insan öykünün sonunda tedirgin hissediyor. Psikolojik yönü çok ağır basan ve hayatı boyunca mesleğinin içinde yaşamış bir adamın yok olmasını konu edinirken insanın kendisini de bir teraziye yerleştirmesine neden oluyor. “Ben ne kadar benim? Olduğumu sandığım kişi miyim?” gibi konularda kafanızı kurcalayacak bir öykü.

Ray Bradbury hikayesini Mona Lisa’nın meşhur gülümsemesinin üzerinden anlatıyor. İnsanların katlanamadığı bir durumdan bahsederken aynı zamanda da bir çocuğun gözünden bakıyor yaşananlara. Açıkçası Ray Bradbury bir türlü okuyamamış insandım. Elimde olan kitaplarında on sayfa bile gidemeden sıkılıp duruyordum fakat bu öyküsünü gayet akıcı bir şekilde okudum. Bu noktada ister istemez düşünüyorum “Sorun çeviriden mi kaynaklanıyor?” Eğer bu öykü yazarın yazım tarzını yansıtıyorsa diğer kitaplarda yazan kişi kim? Bu konuda kafam çok karışık…

J. G. Ballard Bilinç Eşiğini Atlayan Adam günümüz dünyasına o kadar güzel yaklaşıyor ki… Tüketim çılgınlığı konusunda dünyanın nereye gittiğini, reklam çalışmalarının hangi noktalara varabileceğini çok güzel anlatıyor. Açıkçası bu öyküyü herkesin ama herkesin kesinlikle okuması lazım. Hathaway’in bağırışları hâlâ kulaklarımda. “TABELELAR Doktor, tabelaları gördünüz mü?” Aldıklarımızın ne kadarını kendi irademizle alıyoruz? Bilinçaltımız sürekli farkında olmadığımız şekillerde uyarılıyor mu? Gerçekten ihtiyacımız olmayan neylere sahibiz?

Asimov öyküsü insanın tembelleşmesine farklı açıdan yaklaşıyor. İlk başta ne olduğunu tam olarak kavrayamasanız bile ne kadar yerinde bir sistem eleştirisi yaptığını ilerledikçe fark ediyorsunuz. İnsan artık şu an bildiğimiz kabiliyetlere sahip biri olmaktan çıkmış hatta toplama, çıkartma bile yapmaktan aciz bir yaratık haline gelmiştir çünkü her şeyi artık makineler yapmaktadır. İnsanlığın örselenişini ve bu örselenmenin düzeltilmesi durumunda başımıza neler geleceğini çok güzel özetlemiş. Öykü düşündürücü bir döngü içinde sıkışıp kalmanıza neden oluyor.

Stanislaw Lem’in Maske öyküsü beni intiharın eşiğine getirdi. On gün boyunca bitirmek için çırpındım durdum. O kadar sıkıldım ki… Kırk dört sayfa boyunca virgüllerle, noktalı virgüllerle bağlanmış sayfalar süren paragraflar arasında boğularak öldüm. Bir noktada eşimin suratında “N’oluyor sana?” ifadesiyle kurbağalaşma süreci geçirdim. Birden fazla insanın özelliklerinin yüklendiği bir robotun yaşadıklarını anlatan bir öyküydü.

Kurt Vonnegut Harrison Bergeron öyküsü ise insana nefes aldıran ve düşündüren türdendi. Herkesin ama herkesin eşit olduğu bir dünya düşünün… Yalnızca Tanrı ve yasa önünde değil, her şartta ve her biçimde insanların eşit olduğu bir sistem düşünün. Gerçekten dayanması güç bir durum ve yazarı ilk defa okuduğum için beni etkiledi. Yaratıcı bakış açısı okunmaya değer.

Son öykü Robert A. Heinlein’in Dünyanın Yeşil Tepeleri her yönden bilimkurguya hizmet ediyordu. Uzayda geçen ve küçümsememiz gereken bir noktaya dikkat çekiyordu.

Genel olarak baktığımda sıkıntılı yanlarını düşününce keyfim epey kaçtı. “Buhurlu” diye bir kelimeye rastladım mesela. Buharlı mı denmek istenmiş yoksa başka bir şey mi, emin olamadım. Türk Dil Kurumuna baktığım zaman bir çeşit tütsü olduğunu gördüm ama öyküde tütsüden çok buhardan dem vurulduğunu düşünüyorum. 1993 yılında çevirisi yapıldığı için bu anlaşılabilir. Diğer açıdan Reservatio Mentalis diye bir söz öbeği vardı. Alt bilgi bulunmadığı için buna da bakmam gerekti. İnsanın aklından geçenleri kayıt eden bir cihaz anlamına geliyormuş. Bu tarz sorunların gözden geçirilerek kesinlikle düzeltilmesi gerekiyor okunuş kolaylığı açısından.
Profile Image for Hilâl.
154 reviews1 follower
September 15, 2016
Gerçekten başarılı bir derlemeydi. Aşırı derecede bilim-kurgu merağım olmasa da sevdiğim bir türdür. Ama bu kitap günümüz bilim-kurgusundan çok farklı ve çarpıcıydı. Öyküler özenle seçilmiş. Kitapta şu sıralamayla yerleştirilmişler;

1.) Korkunun Bütün Sesleri - Harlan Ellison: Bu öykü kitaba bağlanmamı sağladı ve beklentimi arttırdı. Sanırım en sevdiğim öykü de bu. Ellison'ın dili ve anlatımı çok akıcı, merak uyandırıcı. Dementia alt türünden bir şeyler okuyormuşum gibi hissettim... Psikolojik yönü diğer çoğu öyküden çok daha iyi işlenmişti. Etkileyiciydi. Özellikle bu hikayenin adına bayılıyorum.

2.) Gülümseme - Ray Bradbury: En kısa öyküydü derlemedeki. 7 sayfa kadardı yanlış değilsem. Fahrenheit 451'den ögeler vardı, kitap yakılması vesaire. Aşırı bayılmasam da, ki bağlanacak kadar bile uzun değildi, Bradbury'nin anlatımdaki samimiyeti hikayeyi okutuyor insana.

3.) Bilinç Eşiğini Atlayan Adam - J. G. Ballard: Ballard'ın birkaç kitabı var kitaplığımda ama daha okuma fırsatım olmamıştı, bu öyküden sonra öne çekmeye karar verdim. Kesinlikle harikaydı. Çok özgün bir anlatı ve işleyişi vardı. Bilim-kurgudan ziyade bana distopya okuyormuşum hissiyatı verdi, baya ürkütücü- kapitalist bir dünya tasfiri vardı.

4.) Güç Duygusu - Isaac Asimov: Benim için en özgün hikaye olduğunu söyleyebilirim. İnsanların 'kafadan' hesap yapmayı bıraktığı, her şeyi bilgisayarların yaptığı, enteresan bir düzen. Biri çıkıyor ve hesap makinesi olmadan 'hesap' yapabildiğini söylüyor ve hikaye başlıyor. Bunun sonucunda 'insanlı' jetler üretmek ve insanlara 'hesaplamayı' öğretip bunu lehlerine çevirmeyi amaçlıyorlar. Tersine bir distopik-bilim-kurgu evreni... Orijinaldi. Çok sevdim bunu da. >.<

5.) Maske - Stanishlaw Lem: Derlemenin 3'te 1'ini oluşturan öykü. Bayram münasebiyle okurken fazlaca bölündü maalesef, yine de bir şekilde yakalamayı başardım. Olaydan çok duygu-düşünce bazlı bir hikayeydi, yer yer baya sıkıldım ve koptum ama bir noktasından sonra konuya da tam girince akıyor.

6.) Harrison Bergeron - Kurt Vonnegut Jr.: Bu da ayrı bir bilim-kurgu distopyaydı, kesinlikle konusunu çok sevdim, herkesi eşitleyen bir Sakatlama Dairesi'nin olduğu, zekilerin düşünmesinin, güzellerin güzelliklerinin sergilenmesinin engellendiği bir dünya, ama bilmiyorum, anlatım güzel olsa da, kurgu bir şekilde istediğim gibi gitmedi dersiniz, etkilemedi dersiniz, bir şeyler eksikti...

7.) Dünyanın Yeşil Tepeleri - Robert A. Heinlein: Okurken en çok sıkıldığım hikaye. Bir anlamı yoktu, neden seçildiğini de pek anlamadım. Bu hikayeyi beğenmedim ve bir şeyler bulamadım gerçekten. Sadece bir şekilde gurbet acısı(?) vardı. Sürekli bir şarkı sözü filan, adam uzayda akordeon çaldı, sonra memleketine dönmek istedi ölmeden...vesaire. Belki bir süre sonra bir daha okurum. O zaman bir şey bulabilirim, bir ihtimal.

Genel olarak sevdim. Bazı hikayeler anlatım ve konularıyla çok vurucuydu. Bu adamlar türlere biçim vermiş insanlar ve kesinlikle neden olduğunu anlıyorsunuz okurken. Yazdıklarını sadece bilim-kurgu olarak bile sınıflandırmak hata. Birçok günümüz eleştirisine, distopyasına taş çıkarırlar. Kitabın içinde bir yerde dendiği gibi belki gerçek bilim-kurgucular çok hoşlanmayabilir ama benim ilgi alanıma girdi. Klasik bilim-kurgu tam benlik. Ve yazarları okumaya devam edeceğim. Tavsiye ederim.
Profile Image for Ümit Mutlu.
Author 66 books367 followers
September 22, 2013
Bayılmasam da, severek okudum diyebilirim. Ancak bazı öykülerde açıkçası çok sıkıldım.

En sevdiğim, ama gerçekten sevdiğim öykü ise J.G. Ballard'ın "Bilinç Eşiğini Atlayan Adam" ismindeki kapitalizm ve tüketim eleştirili distopyası idi. Hakikatten çok güzel. Bir de ondan bir alıntı yaparak sözü uzatmasam diyorum:

"Ama hiç olmazsa yollar mükemmeldi. Bu topluma yöneltilebilecek eleştiriler ne olursa olsun, yol yapmayı iyi bildikleri su götürmezdi. Sekiz, on, on iki şeritlik otoyollar tüm ülkeyi ağ gibi sarıyor, yaya üstgeçitlerinden şehrin merkezindeki dev otoparklara giriyor ya da geniş banliyö yollarına ayrılıp alışveriş merkezlerinin çevresindeki park yerlerine ulaşıyordu."

Tanıdık geldi mi? Peh.
Profile Image for Gökalp.
128 reviews16 followers
January 26, 2020
Ellison, Asimov ve Vonnegut uçurmuş, Bradbury ve Ballard dengede tutmuş, Heinlein aşağı çekmiş ve Lem dibe vurdurmuş.
Profile Image for Ufuk.
40 reviews2 followers
June 23, 2019
7 öyküden oluşan bir bilimkurgu derlemesi olan Korkunun Bütün Sesleri’ni kısa sürede keyif alarak okudum. İçindeki Lem’e ait olan öykü hariç diğer öyküler kısa sürede okunabilecek metinlerdi.

Öykülerden en beğendiğim Ballard’ın Bilinç Eşiğini Atlayan Adam adlı, tüketim çılğınlığı ile ilgili öyküydü. Ballard’ın daha önce Gökdelen isimli kitabını okuyup sıkılmıştım. Şimdi sorunu buldum, Ballard bu öyküyü de uzun şekilde yazsa gene aynı durumu yaşardım. Ben Ballard’ın konu olarak aldığı, toplumu çok yakından ilgilendiren sorunlardan bahseden yazılarını öykü şeklinde, kısa yazınca seviyormuşum. Gerçekten bu kadar kısa bir metinde çok güzel anlatmış durumu, çok sevdim.

Ray Bradbury’e ait Gülümseme isimli öykü ise aralarında dilini en beğendiğim, okuduktan sonra bende farklı bir tat bırakan öykü oldu. Değişik bir dili var yazarın, akıp gidiyor metin. En beğendiğim 2. öykü diyebilirim.

Harlon Ellison’un kitaba adını veren öyküsü okurken beni en çok etkileyen, psikolojik olarak çarpıcı bir öyküydü. Asimov ve Vonnegut’a ait öyküler de güzeldi. Lem’in Maske isimli öyküsü başlarda çok yavaş ilerledi, sonraki kısımlarda hikayeye dahil olmayı başarsam da sevemedim. Heinlein’in öyküsünü ise bu derlemeye neden eklediklerini anlamadım. Diğer öykülerin yanında çok başarısız buldum. Yazarın yazım hayatının ilk yıllarında yazmış olmasının payı da vardır elbette.

Öykü, derleme ve bilimkurgu seviyorsanız, tavsiye ederim.
Profile Image for Enis.
285 reviews
July 18, 2017
bazı hikayeler insan bilincinin ötesine hizmet eder. bilimkurgunun gerçek zamana yaklaşması insanoğlunun kendi bilincine kapanması değil midir? Kitaptaki tüm yazarlar ve derlenen tüm hikayeler...ya matematiği unutursak... ya da çoktan okumayı unutmuşsak... bilincimiz başka bir zamanda kapalı kaldığında korkunun bütün seslerini duymaya başlarız.
Profile Image for Ekin Açıkgöz.
Author 6 books33 followers
February 1, 2019
Bilimkurgu / korku türleri için klasikleşmiş bir derleme. Sahaftan mı bulursunuz, nereden edinirsiniz bilemiyorum ama kütüphanelerde bulunması gerekli.

Keyifle okunan güzel öyküler. Ama hepsinin en iyi öyküleri mi? Emin değilim. Bu tartışma çok su götürür. Ben o topa girmem.

Derlemenin içinde benim en sevdiklerim Ballard ve Vonnegut'unkiler oldu.
Profile Image for Sergen.
87 reviews2 followers
December 12, 2021
Özellikle Asimov'un Güç Duygusu hikayesi benim de aralıklarla aklıma takılan bir problem olan makinelerin belirli işleri devralması ile insanların bu konuda ne kadar köreleceğini ve insanların bu köreldikleri şey ile yüzyıllar sonra karşılaşırsa bunu nasıl karşılarlar? Tabi ki anlamadığı her şeyi karşıladıkları gibi büyü olarak.
Profile Image for Arda.
1 review
August 12, 2017
Bilimkurgu'ya yeni başlayanların, farklı yazarların tarzları konusunda fikir sahibi olabilmelerini sağlayan bir toplama olmuş. Lem'in dahil olduğu eserin çevirisi daha iyi yapılabilirdi.
Profile Image for Efe Emir.
50 reviews
April 29, 2019
Çoğu şey iyiydi ama bazı öykülerin bütünlüğü bozduğunu düşünüyorum :|
49 reviews
March 16, 2021
Daha önce bilimkurgu okumamış/bilimkurguya önyargısı olan insanlar için ekstra daha iyi olabilir. Bazı öyküler kısacık olmasına rağmen düşünecek tonla şey veriyor.
Profile Image for M. Tatari.
Author 36 books304 followers
January 26, 2016
Korkunun Bütün Sesleri, bilim-kurgu edebiyatının yedi ünlü yazarının birer çalışmasını içeren bir hikâye derlemesi. İçerisinde Isaac Asimov, Robert Heinlein gibi klasik bilim-kurgu ustalarının yanı sıra Harlan Ellison, J.G. Ballard gibi aykırı yazarları da barındırıyor. Böylece farklı tatları ve anlayışları da okuyucuya sunmayı amaçlıyor. Hikâyeleri seçerken türün "rahatsız edici" örneklerini ele almaya dikkat etmiş kitabı derleyenler. Burada rahatsız ediciden kastım kesinlikle kan ve şiddet gibi şeyler değil yalnız; okuru düşündüren, içinde yaşadığımız hayatı ve düzeni sorgulatan eserlerden bahsediyorum. Kısacası kitabın adını hakkeden, gayet yerinde seçimler…

James G. Ballard’ın öyküsü olan "Bilinç Eşiğini Atlayan Adam" kitapta en çok sevdiğim iki hikâyeden biri. Tüketim toplumunun had sayfa ulaştığı bir gelecekte olanları konu alan bu kısa hikâye gerek işlenişi, gerek anlatımı gerekse çarpıcı sonuyla kesinlikle favorilerim arasında. Okuduktan sonra Ballard’ın daha fazla eserini arayacak gözleriniz.

"Güç Duygusu" üstat Isaac Asimov’un kaleminden ve keskin zekasından kopup gelen bir başka başarılı hikâye. Asimov, çok basit ama bir o kadar da etkileyici bir konu seçmiş kendisine: matematiği unutan insanlar. Dört işlemin bile bilgisayarlar tarafından yapıldığı bir gelecekte geçen hikâyede çarpma ve bölme üzerine yapılan tartışmalar sizi hem şaşırtıyor hem de güldürüyor. Tahmin edilemeyen fakat feci derecede mantıklı sonuysa hikâyeye olan beğeninizi bir kat daha arttırıyor. Kitaptaki bir diğer favorim.

Açılış öykümüz, kitaba adını veren "Korkunun Bütün Sesleri." Bilim-kurgunun asi çocuğu olarak lanse edilen Harlan Ellison’a ait. Oldukça çarpıcı bir karakterin yine bir o kadar çarpıcı olan hikâyesi anlatılıyor bu öyküde. Aynı zamanda Ellison’ın neden "asi" olarak tanımlandırıldığını görmek, farklı üslubunu tecrübe etmek için güzel bir fırsat sunuyor. Adına yakışır sonuyla oldukça iyi bir hikâye.

Kitaptaki diğer çalışmalar; Gülümseme (Ray Bradbury), Maske (Stanislav Lem), Harrison Bergeron (Kurt Vonnegut Jr.) ve Dünyanın Yeşil Tepeleri (Robert A. Heinlein).

Sonuç olarak genel itibariyle baktığımızda başarılı öykülerden oluşan bir derleme Korkunun Bütün Sesleri. Hikâyelerin hepsinin çarpıcı, rahatsız edici ve düşündüren bir sona sahip olması ayrı bir artı. Bilim-kurguya başlamayı düşünen ya da türe aç olanlar için tavsiye edebileceğim bir derleme.
Profile Image for BAHAR DOLU.
50 reviews
January 22, 2025
“Bazen sesini duyurabilmen için susman gerekir”

Yedi farklı yazarın, yedi farklı öyküsünden derlenen bu kitapta ABD’li yazar sayısı fazla olduğu için kitabı Amerikan edebiyatı örneği olarak addediyorum.

Kitabın özeti:

Benim en sevdiğim öykü, kitabın da ismi olan Harlan Ellison’a ait “Korkunun Bütün Sesleri” oldu. Richard Becker adlı bir tiyatro oyuncusunun müthiş yeteneğini okurken, onun aslında ayna gibi yansıttığı o karakterlerle ayakta durduğunu görüyoruz.

Ray Bradbury’nin yazdığı “Gülümseme” öyküsünde Tom adlı çocuktan, teknolojinin lanetlendiği bilinmeyen bir gelecekte Mona Lisa tablosuna tükürülmesi isteniyor. Tom’un aklından geçen, o gülümsemenin çok güzel olduğu.

J. G. Ballard “Bilincin Eşiğini Atlayan Adam” öyküsünde, bilinçaltı mesajlarla sonsuz bir tüketim girdabına sürüklenen toplumu anlatıyor.
En sevdiğim bir diğer öykü de buydu.

Asimov’un “Güç duygusu” öyküsünde kendini yönetme becerisine sahip olan savaş bilgisayarlarının olduğu bir dönemde, insanoğlunun hatırlamadığı bir geçmişe ait hesaplama becerisinin gün yüzüne çıktığı ve bunun da üstelik bir yetenekmiş gibi Myron Aub adlı kişiye bahşedildiği konu alınıyor. Aub bu yeteneğin insanlık için yararlı olacak şekilde kullanılmayacağını, sadece ölüm getireceğini gördüğünde intihar ediyor. Güzel bir öyküydü.

Kurt Vonnegut Jr’ın “Harrison Bergeron” öyküsünde herkesin eşit olması için daha güzel, daha zeki vs. olan kişilerin sakatlayıcı takmak zorunda kaldığı bir gelecek var. Bu da güzel öykü.

Robert Heinlein’in “Dünyanın yeşil tepeleri” bir uzay adamı olan Rhysling’in bir kaza geçirip kör olmasından sonra sadece beste yapıp seslendirerek geçinmesi, ünlü olması sonrasında ise şöhretinin azaldığı bir dönemde gemiye binerek dünyayı tekrar görmek istemesi anlatılıyor.

Stanislaw Lem’in “Maske”sini ise hiç sevemedim. Okuması oldukça zordu ve anladığımı pek sanmıyorum.

Bilim-kurgu severler için güzel bir seçenek, başlamak isteyenler için de güzel bir başlangıç olabilir.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Hakan Kilyusufoglu.
3 reviews
November 2, 2016
İlk basımı 1993'te yapılmış bu derleme gerçekten çok başarılı. Günümüzde bu tür öykü derlemelerini pek sık göremiyoruz maalesef. Tek olumsuz eleştirim kitabın üçte birini kaplayan Stanislav Lem'in Maske adlı öyküsü ile ilgili. Karmaşık, anlamsız, kopuk ve çok uzun cümlelerle gereksiz yere uzatılmış ve okuyucuyu sıkan bir öykü. Bunun dışında diğer altı öykü de çok güzel ve usta yazarların ellerinden çıktıklarını daha ilk satırlarda belli oluyor.
Profile Image for Yeliz.
97 reviews4 followers
March 13, 2014
Korkunun Bütün Sesleri - H. Ellison
Gülümseme - R. Bradbury
Bilinç Eşiğini Atlayan Adam - J. G. Ballard
Güç Duygusu - I. Asimov
Maske - S. Lem
Harrison Bergeron - K. Jr Vonnegut
Dünyanın Yeşil Tepeleri - R. Heinlein

Fanatik bir bilim kurgu okuyucusu olmamakla birlikte oldukça keyif aldım. Özellikle Lem'in Maske'si beni büyüledi diyebilirim. Gizemi ve ürkütücülüğü ile buza çeviriyor okuyucuyu.
Profile Image for Baran.
13 reviews20 followers
December 12, 2015
Stanislaw Lem'in yazdığı Maske ilk başlarda biraz sıkıcı gelebilir, ama siz daha neler döndüğünün farkına bile varamadan belirmeye başlayan rahatsız edici ve bir o kadar da düşündürücü finali, hikayeyi diğerlerinden ayırıyor. Ama bu diğer hikayelerin yavan olduğu anlamına gelmesin, zira diğerlerinden de kendinizden bir şeyler bulacağınıza eminim.
Profile Image for Pınar.
36 reviews
December 6, 2016
Bu kadar başarılı bir derlemeyle karşılaşacağımı düşünmemiştim gerçekten çapıcı öyküler seçilmiş ve (maske adlı öykü hariç bana sıkıcı geldi) çevirisini de beğendim
Farklı konularla bilimkurgu tanıtılmış gibiydi özellikle korkuyla ve bayıldım yani başka ne yapabilirdim?
Keşke daha çok öykü olsaydı ya da başka derleme kitaplar da yayımlasalardı...
Profile Image for Özgür Tekin.
156 reviews32 followers
January 3, 2013
Son derece başarılı bir mini bilimkurgu derlemesi. Özellikle bilimkurgu yazarları ve tarzlarıyla ilgili bilgi sahibi olmayanları yönlendirme konusunda iyi iş çıkarıyor.
14 reviews1 follower
May 10, 2016
bu kitap özelinde, harlan ellison > ballard > bradbury > lem > asimov > vonnegut > heinlein sıralaması mümkündür. ayrıca bilimkurgunun edebiyat barındırmayanından allaha sığınırım.
Displaying 1 - 27 of 27 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.