Jump to ratings and reviews
Rate this book

Anadolu'da: Yol Notları - Kayseri, Kırşehir, Kastamonu, Bir Edirne Seyahatnamesi

Rate this book
Anadolu'da -Yol Notları- (1939) Bir Edirne Seyahatnamesi, (1941) ve Kayseri, Kırşehir, Kastamonu (1955) adlı üç ayrı kitaptan oluşan elinizdeki eser 1930'lu yılların Türkiye'sinden önemli bir kesit sunmaktadır.

Nahid Sırrı Örik gezip gördüğü Edirne, Kayseri, Kırşehir, Kastamonu, Yozgat, Adapazarı, İzmit, Elmadağ, Bağlım, Gölbaşı, Haymana, Polatlı gibi yerleri kendine özgü üslubu ile anlatmaktadır.

Türk edebiyatında seyahatname adı verilen gezi kitapları içinde çok önemli yer tutan bu üç kitap aynı zamanda 1930'lu yılların Türkiyesi için önemli bir belge niteliğini taşımaktadır.

239 pages, Paperback

First published January 1, 2000

17 people want to read

About the author

Nahid Sırrı Örik

39 books39 followers
Writer and translator (b. 22 May 1895, İstanbul – d. 18 January 1960). After he finished Beşiktaş Secondary School, he studied at Galatasaray High School but discontinued his education.

He graduated from the Sun Education High School. He studied at Law School for some time (1913) and then educated himself.

He lived abroad for eight years in Tiflis, Berlin, Paris, Vienna, Rome and Copenhagen (1915-28). He worked as a translator at the Ministry of National Education.

He translated and wrote columns for various newspapers and journals beginning with Cumhuriyet. He traveled around many cities in Anatolia.

He published his first story, Zeynep la Courtisane (Zeynep the Courtesan), in the journal Les Oeuvres Libres in Paris (1927). He wrote many works in almost all kinds of literature except poetry in the following years. Generally, he was known for his stories, travel notes and research related to literature and history.

Selim İleri, in his novel Cemil Şevket Bey Aynalı Dolaba İki El Rovelver (Cemil Şevket Bey, the Mirrored Cupboard and Two Hand Guns), introduced the character Cemil Şevket, inspired by the personality of Nahid Sırrı Örik. His books were republished by Oğlak Publications since 1994.

WORKS:

SHORT STORY: Kırmızı ve Siyah (Red and Black, 1929), Sanatkârlar (The Artists, 1932), Eski Resimler (Old Pictures, 1933), Eve Düşen Yıldırım (Lightning That Hit the House, 1934).

NOVEL: Colere de Sultan (Anger of the Sultan, in French, 1932), Kıskanmak (To Be Jealous, 1946), Sultan Hamit Düşerken (While Sultan Hamit Fell, 1957, staged by Kemal Bekir with the name “The Fall”, 1976, adapted for the cinema, 2003), Kıskanmak (Being Jealous, 1995), Tersine Giden Yol (The Road Going in the Opposite Direction, 1995).

TRAVEL LITERATURE: Anadolu'da Yol Notları (Travel Notes in Anatolia, 1939), Bir Edirne Seyahatnamesi (A Travel Book of Edirne, 1941), Kayseri Kırşehir-Kastamonu (Kayseri Kırşehir-Kastamonu, 1955).

PLAY: Sönmeyen Ateş (The Undying Fire, 1933), Muharrir (Writer, 1934), Oyuncular (Players, 1938), Para Uğrunda (For the Sake of Money, performed at İstanbul City Theaters, 1949), Alın Yazısı (The Fate, performed at the State Theater, 1952).

ESSAY-RESEARCH: Edebiyat ve Sanat Bahisleri (Literature and Art Topics, 1932), Roman ve Hikâye (Novel and History, 1933), Tarihi Çehreler Etrafında (Around Historical Faces, 1933), Hayat ile Kitaplar (Life and Books, 1946), Yüzelli Yılın Türk Meşhurları Ansiklopedisi (Encyclopedia of Famous Turkish People of a Hundred and Fifty Years, 3 fascicles, 1953), Abdülhamid'in Haremi (The Harem of Abdülhamid, 1989), Bilinmeyen Yaşamlarıyla Saraylılar (People of the Palace and Their Untold Lives, prepared for publishing by Alpay Kabacalı, 2002).

MEMOIR: Eski Zaman Kadınları Arasında (Among the Women of Old, 1958).

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
1 (33%)
4 stars
1 (33%)
3 stars
1 (33%)
2 stars
0 (0%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 of 1 review
Profile Image for Celil.
204 reviews20 followers
April 12, 2018
Farklı dönemlerde basılmış üç kitabın yer aldığı bu seçkinin en büyük handikapı, bu kitab(lar)ın etrafta bulunmuyor olmasıdır. Böyle önemli bir eserin baskısının yenilenmiyor olmasını bir türlü aklım almıyor! Ne ki, bu tür seyahatnameler bizde bir gelenek olsa; çeşitli dönemlere ait bir sürü yazarımızın işlerini okumuş olsak, anlayacağım da; elde avuçta olan bir iki yazarın kitabını bile değerlendirmiyor, baskılarını yenilemiyor ve tarihin tozlu raflarına hapsediyorsak eğer; hanımefendiler, beyefendiler, biz bu memlekette kitap okumuyoruz demektir!

Nahid Sırrı Beyin bu gezileri sonuç olarak bir görev ifâ ettiği izlenimi veriyor. Bunu elde tutup, öyle yorumlamak lazımdır. Tanpınar'ın Beş Şehir'indeki metinlerde meselâ, çok özel, daha şiirsel bir hava vardır dersek, burada da daha analitik, rasyonel metinler var elimizde. Kısıtlı zamanlarda dolaşacağı şehir ve kasabalar için önden yaptığı çalışma ve okumalar vardı; yanında götürdüğü kitaplar, bunlar içinde memleket insanlarının hazırladıkları dışında, meselâ Fransız sefirinin eşinin bölge ziyareti sonrasında izlenimlerini yazdığı, daha çok hristiyan ya da bizans izlerini aradığı kitaplar bile vardı. Nahid Sırrı Beyin bir gazeteci edası ile fikr-i takip ile şehirleri tarıyor olması müthiş bir durum. En azından ben etrafımda, gideceği şehirler hakkında fransızca yapılmış kitapları da çantasına atan ve orada karşılaştırmalı bir şekilde geziler düzenleyen birilerini pek göremiyorum! Bu yazıların geçtiği dönem için genel olarak 30'lar dersek, 80 küsur yıl sonra gelinen noktayı siz düşünün! Bu sıkıcı konuyu hemen kapatıp, kitabın güzelliklerine geçeyim istiyorum. :)

İlk ânda Talas'a gitmediğini düşünmüştüm (bu arada ben Talas'lı değilim, başka bir bölgenin insanıyım, fakat Talas'ın o kâgir evlerini görmeye gideceğim inş. Siz de gidin! :) ) ve fakat, çok büyük bir yanılgı içindeymişim. Adamcağız Talas'a gitmeyi bırakın, Talas ve etrafının tarihi ve insanı hakkında beynimize kazınacak harika hikâyelerle dönmüştü. Kitapta benim en çok sevdiğim kısımlar oralardı. Sonra Ankara'dan hareketlerinde Gölbaşı ve bugün Eymir denen ama Nahid Beyin ısrarla Emir diye adlandırdığı göl ve etrafına yaptığımız ekolojik bakış. Aynı şekilde Balgat semti için Balkat deniyordu. Bu isimlerin sonradan neden değiştiğini bilemiyorum. Kastamonu ile ilgili de hiç bilmediğim enteresan hikâyeler, anektodlar anlatılıyordu. O dönemde şehirlere ulaşan gazetelerin hangileri olduğu, bunların insanlara nasıl ulaştığı, insanların bu gazeteleri nasıl okuduğu gibi harikulade sorularınız varsa eğer, bunların da cevaplarına ulaşacağınızı söyleyebilirim. :)

ps. Gölbaşı, Eymir Gölü, Balgat, Dikmen demişken, bunların hepsini içinde barındıran ve benim çok sevdiğim bir kitabı da önerip kaçayım diyorum. Bu kitapta tabii ki bahsi geçmiyor, çünkü basılmasına henüz elli yıl falan var. Hikmet Birand'ın muazzam eseri "Alıç Ağacı ile Sohbetler" (https://www.goodreads.com/book/show/1... ). Ben, kitapları, içinden ya da dışından, başka bir kitaba bağlayarak okuduğum için böyle bir kitap önerisi ile kapatmış oldum. Bu ps'in verdiği rahatsızlık için şimdiden özür... :)
Displaying 1 of 1 review

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.