2001 tarihli Çengelköy Defteri, okura kısmen tümceler'i hatırlatacak; ama daha defter gibi, parçalar, notlar, karalamalar halinde... Kitabın açılışında Bilge Karasu'nun 1977 tarihli şu paragrafına yer veriyor Oruç Aruoba: “Bu deftere uzunca bir süre ara verdiğimde üzüntü duyarım. Uzunca bir aradan sonra yeniden yazmağa oturduğumda biriktirdiğim ‘yazılacaklar’ arasında bir seçme yapma gerekir. Oysa baştan beri, ‘seçmeler yaparak araları doldurmayacağım’ diye verdiğim bir karar var. O günü yazacağım; o gün yazabileceğimi yazacağım. İster aralardan, ister o günden gelsin, o günün yazısı olarak yazacağım yazacağımı.”
Yazar ve felsefecidir. 1948 yılında Karamürsel'de doğdu. TED Ankara Koleji'ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisansı'nı aldı. Aynı üniversitede Felsefe Bilim Uzmanı oldu. Felsefe doktorasını tamamladı ve öğretim üyeliği yaptı (1972-1983). Tübingen Üniversitesi (Almanya) felsefe semineri üyeliği (1976-1977) ve Victoria Üniversitesi (Wellington) (Yeni Zelanda) konuk öğretim üyeliğinde bulundu (1981). Çeşitli basın organlarında yayın yönetmenliği, yayın kurulu üyeliği ve yayın danışmanlığı yaptı. Birçok dergide yazı ve çevirileri yayınlandı. Serbest yazar olarak çalışmaktadır.
> hep bir ayarlama ve uyarlama değil mi ki zaten yaşam?... . > İnsan anlamsızı gerçekten düşünemez mi?— Hiçlik... Hiçlik d e anlamlı. Düşünülebilir de dile mi getirilemez?... . > Her —sahici— şiir dizesinin altında yüzlerce ‘düz’ tümce durur; üstünde de, yüzlercesi, kurulabilir. . Oruç Aruoba çok sevdiğim yazarlar arasında yerini korur. Bu yıl hedefim okumadığım kitaplarını da okuyup külliyatını tamamlamaktı. Bu sebeple Çengelköy Defteri’ni fazla bekletmeden elime aldım. Kitapta anladığım kadarıyla ara sıra ele alınmış deftere yazılan ufak tümceleri içeriyor. Anladığım kadarıyla diyorum çünkü genel olarak okura çok geçmeyen kısa yazılara sahipti. Aruoba’nın düşünce tarzını görmek için güzel bir okuma olacaktır ama düz bir okuma için fazla karmaşık ve düzensiz hissettirdi. Elbette yazdıkları kendisi için büyük anlamlara sahiptir ama bir okur olarak bunu görmeyi çoğunlukla başaramadım. Çok az kısmın altını çizdim. Yine de okuduğuma memnunum çünkü Aruoba okumayı seviyorum. Ama daha öncesinde yazarla tanışmamış bir okura ilk tavsiye edeceğim kitabı olmaz.
“ 22 Temmuz: Parlak öğlesonrası — Çakar’ı, Beylerbeyi Sarayı’nın beyaz mermer fonunda belli belirsiz görebiliyorum ancak. Gümüştüy sıcaktan bezmiş hâlde, yatıyor — şimdi birşeyden huylandı, oyun oynama moduna geçti : geçen geceyi dışarıda geçirdikten sonra gelip yere serilmiş uyuyan Mırmırcan’ı tedirgin etti; hafiften hırladı o da… Ben de ‘Tam zamanında orada olacaksın’ modundayım…” Çengelköy Defteri’nde yer alan metinler 1999-2000 yıllarının belirtilen günlerinde, Kemalettin Tuğcu sok. 17’de yazılmış. Evin penceresinden İstanbul boğazını, gemileri, ağaçları ve rüzgarları ile toptan İstanbul’u seyrediyoruz. “ Öldürüyorlar bu şehri; ama, öyle bir şehir ki bu, can çekişirken bile, güzel”