Jump to ratings and reviews
Rate this book

Gül Yetiştiren Adam

Rate this book
Anadolu'nun bir taşra kentinden Yeni Dünya'nın metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız... Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar... Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram... Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler... Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz... Rasim Özdenören'in üslubunu sevenler, bu kitapta onun başlıca özelliklerini bir arada bulacaklar... MEB tarafından okullarda tavsiye edilen kitaplardan olan Gül Yetiştiren Adam, yeni baskısıyla raflarda yerini aldı.

144 pages

39 people are currently reading
383 people want to read

About the author

Rasim Özdenören

51 books66 followers
1940’ta Maraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesi’ni ve İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilâtı’nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD’nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971’de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978’de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra(1980)Devlet Planlama Teşkilâtı’nda çalışmak üzere tekrar döndü. Uzman, daire başkanlığı, genel sekreter yardımcılığı, genel sekreterlik, müşavirlik görevlerinde bulundu. 2005 yılında, devlet memurluğuna noktayı koyarak kendi deyimiyle özgürlüğünü ilân etti. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti.

Yazarın eserleri şunlardır: Hastalar ve Işıklar (hikâyeler, 1. bs. 1967; 7. bs. 2013), Gül Yetiştiren Adam (roman, 1. bs. 1979; 24. bs. 2013), Çözülme (hikâyeler, 1. bs. 1973; 7. bs. 2013), Çok Sesli Bir Ölüm (hikâyeler, 1. bs. 1974; 6. bs. 2012), Çarpılmışlar (hikâyeler, 1. bs. 1977; 5. bs. 2012), Eşikte Duran İnsan (denemeler, 1. bs. 2000; 5. bs. 2013), Denize Açılan Kapı (hikâyeler; Yazarlar Birliği’nin 1984 ‘hikâye’ alanında ‘yılın hikâyecisi’ ödülü, 1. bs. 1983; 7. bs. 2012), İki Dünya (denemeler, Türkiye Millî Kültür Vakfı fikir dalında 1978 jüri özel ödülü, 1. bs. 1977; 4. bs. 2013), Yaşadığımız Günler (denemeler, 1. bs. 1985; 8. bs. 2013), Ruhun Malzemeleri (denemeler, 1. bs. 1986; 5. bs. 2013), Yeniden İnanmak (denemeler, 1. bs. 1987; 4. bs. 2013), Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler (denemeler, 1. bs. 1985; 22. bs. 2013), Müslümanca Yaşamak (denemeler, 1. bs. 1988; 13. bs. 2013), Kafa Karıştıran Kelimeler (denemeler, 1. bs. 1987; 12. bs. 2013), Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı (denemeler, 1. bs. 1987; 6. bs. 2012), Red Yazıları (denemeler, 1. bs. 1988; 4. bs. 2013), Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti (denemeler, 1. bs. 1996; 5. bs. 2013), Ben ve Hayat ve Ölüm (denemeler, 1. bs. 1997; 5. bs. 2013), Acemi Yolcu (denemeler, 1997, 5. bs. 2013), İpin Ucu (denemeler, 1997, 4. bs. 2013) Çapraz İlişkiler (denemeler, 1. bs. 1987; 5. bs. 2013), Kent İlişkileri (denemeler, 1998, 3. bs. 2011), Yüzler (denemeler, 1. bs. 1999; 5. bs. 2013), Köpekçe Düşünceler (denemeler, 1. bs. 1999; 4. bs. 2013), Kuyu (hikâye, 1. bs. 1999; 6. bs. 2012), Hışırtı (hikâyeler, 1. bs. 2000; 5. bs. 2013), Ansızın Yola Çıkmak (hikâyeler, 2000; 5. bs. 2012), Aşkın Diyalektiği (denemeler, 1. bs. 2002, 7. bs. 2013) Toz (öyküler, 1.bs. 2002, 5.bs. 2013) Yazı İmge ve Gerçeklik (denemeler, 2002; 3.bs. 2011), Düşünsel Duruş (denemeler, 2004, 6.bs. 2013), İmkânsız Öyküler (öyküler, 1. ve 4. bs 2010), Siyasal İstiareler (denemeler, 2009; 2.bs. 2010), Açık Mektuplar (2014).

Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikâyeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan ilki, Uluslararası Prag TV Filmleri Yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır.

Türk Dil Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, RTÜK’ün iştirakiyle düzenlenen Karaman Türk Dili Ödülü’nde “Türkçeyi güzel ve doğru kullanan edebiyatçı ödülü” Rasim Özdenören’e verilmiştir (2008). 2009 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık bulunmuştur.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
153 (27%)
4 stars
188 (33%)
3 stars
140 (24%)
2 stars
54 (9%)
1 star
28 (4%)
Displaying 1 - 30 of 43 reviews
Profile Image for Eren Demirkol.
33 reviews7 followers
July 17, 2016
"Bence bir insanı tanımanın tek bir yolu vardır,onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak. İnsan ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlanmış olarak görebilir."
Profile Image for Hakan.
71 reviews6 followers
October 29, 2019
Gül Yetiştiren Adam’ı okumam gerek diye karar vermemi sağlayan şu satırlarla başlamak istiyorum bu yazıya:

“… şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bitmiş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için cabadan bir gün daha vermişler.. işte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun.. işte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın.
O zaman bu [güllerle bezeli] bahçede gezinmem ki, der çocuk.
Ne yaparsın ya?
Ağlarım.” – sf. 19

Gül Yetiştiren Adam’a ana hatlarıyla baktığınızda, “Neden birbirinden kopuk iki hikâye anlatılıyor?” diye sorgulamanız olasıdır. Roman, kitaba adını veren “gül yetiştiren adam”ın hikâyesi ve “günah şehri” Las Vegas’ta kumar, aşk, kıskançlık, aldatma ile bezeli bir hikâye arasında gidip geliyor. Bu iki kopuk hikâye, sadece romanın sonunda bir gazete haberinde birbirine değiyor, ona da değmek denebilirse tabii. Yazarın böylesine birbirinden kopuk iki hikâyeyi beraberce anlatmasının tek sebebi var: Zaman. Bu iki hikâyenin aynı zamanlarda geçiyor olması belki de kitabın en çarpıcı yanı. Bir yanda mukaddesat uğruna işgalcilere karşı savaşmış ama sonra kurulan laik devletle tabiri caizse hüsrana uğramış ve bu yüzden de evinden dışarı adım at(a)maz olmuş bir ihtiyar, öte yanda bir kıskançlık oyunu içinde duyguları istismar edilmiş bir adam… Yazar bu iki hikâye aracılığıyla, İslam ile yoğrulmuş Türk kimliğinin uğradığı yozlaşmayı gözler önüne seriyor. Sadece yozlaşmayı değil, yozlaşmaya karşı direnişi de (gül yetiştiren adam) ustalıkla anlatıyor. İslami usul kıyafetlerini terk etmedikleri için asılan (din) kardeşlerinin aksine, gül yetiştiren adam ölüme yürümeye cüret etmiyor; ama kendinden taviz vermek de istemiyor, bu yüzden de evine kapanıyor. Yaptığının doğru olduğundan emin değil, belki o da kardeşleri gibi davranmalı ve darağacına yürümeliydi. İçini kemiriyor bu düşünce. Ama yapmıyor. Elinden gelen tek direnişin evine kapanıp kendine mukayyet olmaktan geçtiğini görüyor. Gül yetiştiriyor evinde. Mest eden kokuları var güllerin. Gülün seçilmiş olmasının elbette -İslami- bir anlamı var. Belki de bu anlamın en güzel tezahür ettiği sahne de ihtiyarın yolda görse hallerine üzüleceği gençlerin, ihtiyarın evinin yakınında oturup gül kokusuyla mest olmaları. İslam üzere inşa edilmiş bir şahsiyetin, tıpkı gül kokusu gibi, bütün insanları hoşnut edebilecek olmasına karşın, araya giren küfür duvarı, bu kokunun sokakları kaplamasına mani olmuştur. Yine de, son savunma mevziinde, özel alanda, gül, inatla kokusunu yaymaya devam etmektedir.

Öte yandan, bir de Sitare vardır. Sitare, kendinden çok daha yaşlı ve ölüm döşeğinde bir adamla evlidir. Öte yandan, Sitare, Yavuz isimli birini sevmektedir; ama o, kendisine bakmamaktadır. Sitare, Yavuz’u elde etmek için, onu ikinci hikâyedeki anlatıcımızın duygularını istismar ederek kıskandırmaya karar verir. Bunun için tertip edilmiş bir Las Vegas tatilinde dahil oluruz onlara. İlk başta bu entrikalardan tamamen habersiz olan anlatıcımız, Sitare’ye güvenemese de, git gide onu sevmeye başlar. Sitare bize karmaşık bir karakter olarak sunulmuştur. Sitare bencildir, usta bir yalancıdır; iyi entrika çevirir; asla hakiki anlamda âşık olamayacağını düşünen, muğlak sorularla kendince kendine bir üstünlük algısı oluşturan bir karakterdir. Bu sebepler yüzünden Sitare konuşmalarda hep kelime oyunları yaparak konuştuğu kişi ile oynuyormuş izlenimi verir. Bu kısımlarda geçen ve felsefî diyebileceğimiz konuşmalar da, öbür hikâyenin dinî temeline karşı konumlandırılmış gibidir. İkinci hikâyede hiçbir şekilde İslami bir referansın bulunmaması, karşıtlığı çok daha fazla artırmaktadır. İkinci hikâyedeki diyalog ağırlıklı anlatı, belli bir dinamizm de katmaktadır. Bu da başka bir karşıtlık teşkil ediyor: Çünkü gül yetiştiren adamın hikâyesinde diyalog çok daha az. Hikâye çoğu vakit eski zamanların anlatımı ya da ihtiyarın düşünceleri üzerinden ilerliyor. Las Vegas’taki hikâye olay üzerinden ilerlerken, Kahramanmaraş’taki hikâye durum üzerinden ilerliyor. Las Vegas hızlı, Kahramanmaraş ağır. Diyalog bazlı “Yeni” Dünya hikâyesi, geçmişten anlatacak hiçbir şeye sahip değilken -temelsizlik-, “Eski” Dünya’nın hikâyesinin geleceği yoktur -ümitsizlik-. Geleceği olmayan Eski Dünya’nın hikâyesinin ilerleme sorunu varken, Yeni Dünya’nın hikâyesi ise dur durak, gece-gündüz dinlemeden ilerlemektedir. Eski Dünya’nın hikâyesi parlak ses ve görüntülerden uzakta iken, Yeni Dünya’da geceleri bile apaydınlıktır ve bir yerlerden sürekli müzik sesi gelmektedir. Eski Dünya’nın hikâyesi bir eve sığarken, Yeni Dünya’nın hikâyesi koca bir şehre sığmayacaktır. Eski Dünya’nın hikâyesi gül kokusu gibi zahmetli bir kazanç üzerinden işlenirken, Yeni Dünya’nın hikâyesi kumar sonucu elde edilecek zahmetsiz kazanç üzerinden işlenmektedir. Eski Dünya’da gayret, Yeni Dünya’da netice meşrudur. Eski Dünya’da Allah aşkıyla yapılanlar şaşırtır, yeni Dünya’da dünyevi aşk için yapılanlar. Yeni Dünya’da anlatıcı bendir, Eski Dünya’da ise tanrısal bakış açısı vardır. Romanın tüm bu farklılıkları düşündürmek için bu iki benzemez hikâyeyi beraberce anlatması, bu kıyasları yapmaya vesile olduğu için çok kıymetli.

Romanın sadece 144 sayfa olması (İz Yayıncılık, 32. baskı) şaşırtıcı; çünkü roman kendini daha uzunmuş gibi hissettiriyor. Bunu da yazarın yoğun ama yormayan, fazlalıklardan arınmış anlatımına borçluyuz. Betimlemeler ve tahliller nokta atışı. Eserin dili çok sağlam. Las Vegas’taki hikâye çok daha hafif kalsa da gül yetiştiren adamın hikâyesiyle beraber oldukça ağır ve düşündürücü. Zaten yukarıda dediğimiz üzere, Las Vegas hikâyesinin asıl amacı tezatlara işaret etmek. Ben şahsen beklediğimden fazlasını buldum Gül Yetiştiren Adam’da. İçe kapanmış, anlatılamamış bir hüzünlü nesli, trajik olarak tanımlayacak olsak belki de trajedi gâvur tanımlaması deyip itiraz edecek bir nesli, bütün acısıyla ve parçalanmışlığıyla anlatıyor Özdenören. Bize de okumak, üzerine düşünmek ve neleri kaybettiğimizin bile hakkıyla farkına varamamış olmamıza rağmen, aramak kalıyor.
3 reviews
Read
March 15, 2015
Rasim Özdenören'in bu kitabının arka kapağını okuduğumda ilgimi çeken bir kitap olduğunu fark ettim. Yenilenen dünyada Kişiliklerini kaybeden insanların da olduğundan bahsettiği ve batı kültürüne esir kalmış toplumumuzu anlattığını fark ettim. Buydu beni bu kitaba iten. En fazla 2 günde bitirebileceğimi, akıcı olduğunu düşünüyorum.
Okudum ve kitabı o kadar beğendim ki. Günümüzü bu kadar güzel anlatabilrdi cümleler. Çevremiz hayatımızı islama göre yönlendirmek gerektiğini batılalaşmanın tam göbeğindeyken bunu nasıl gerçekleştireceğimizi bilmeyen insanların okuması gereken bir kitap.
5 reviews
April 1, 2021
Başta konusu beni çok etkiledi ama özellikle son 20 sayfa büyük hayal kırıklığı oldu. Yazarın gerek kadınlara biçtiği değer, gerek İslam dinini sadece şekilcilikten ibaretmiş gibi anlatması hoşuma gitmedi.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Fearless.
737 reviews105 followers
February 21, 2018
Yazarın geçişleri ve dili ilk başta çok kitap okumuş olsamda karisik geldi. Cunku belli bir olay orgusu islenirken ayni zamanda eskiyle kiyas ve nerede karsiniza cikacagini bilmediginiz dusunceler ve konusmalar...
Ama gül yetiştiren adamın akibetine cok üzüldüm. Sitarenin gelgitli söylemleri zaten başından belli sonuna zemin hazırlıyor. Ama beni en cok düşündüren Tanselle birlikteliği oldu.
Profile Image for Rumeysa.
18 reviews
May 20, 2020
Bir şeyler düşündüm, kitabı okurken durup birisine anlatır gibi anlattım bazen ama bir türlü toparlayamadım. Tıpkı bu kitap gibi dağınık, tuhaf oldu. O yüzden yorumlarım kendimde kalacak.
Profile Image for Prenses_gul.
36 reviews
August 15, 2025
Uzun zamandır bu kadar sağcı bir kitap okumamıştım. Öyle bir örtü gibi sinmiş ki kitaba, başka bir tanım yapamıyor ya da başka bir şey hatırlayamıyorum. Bulunduğumuz dönemle mi alakalı bu hassasiyetim diye düşündüm ama aynı yılda yaşasaydık da, eminim, günümüz tanımıyla 'boomer' derdim.
Kitap eş zamanlı iki hikayeyi anlatıyor ve ikisi de bana "Neden bir hikaye anlatmak istiyormuş gibi davranıyorsun ki? Direkt söylemek istediklerini madde madde ver. En azından ne okuyacağımızı bilirdik." dedirtti. Hiçbir karakterin içine giremediğimiz çünkü ya çok romantize edilmiş karakterler oluşundan ya da çokça 'ahlaksız' oluşlarından doğan bir gerçeküstücülük var. Bunları görünce kadın yazamayışına değinmiyorum bile.
Her nesil kendinden sonraki neslini beğenmez. Tarihin hangi çağına bakarsanız bu böyledir. Bence de böyle olmalıdır. Çünkü değişim, ilerme bunun içindedir. Doğanın kanunu bu. Ve insan değişimi yadırgayabilir. Tüm hayatını, değerlerini, konforunu kenara koymak kolay değil. Bu da anlaşılabilir. Ama bu derece 'ağlanıp' da diğer insanların hayatları üzerinde söz sahipliğini kendinde hak görmek olacak şey değildir.
O zaman da sana, her sabah, sabahın köründe sıcak yataklarından kalkıp camiye gelenlere laf ettiğinde de "Sen bunu diyorsun da elli yıldır cuma namazına gelmiyorsun?" derler ki bunu söylemek de kimsenin hakkı değildir aslında.
Fikirlerine katılmasam da kitabın belki döneme ait tahliller, gözlemlerle ufkumu açar, ana şahit olurum diye beklemiştim. Ama orada da hayalkırıklığına uğradım. Yazar bizi kendi hayal dünyasından bir an bile çıkarmıyor, nefes alacak alan vermiyor maalesef.
Profile Image for Aymir  Gamze Ünalır.
148 reviews8 followers
December 27, 2017
Batılılaşmaya, özün dejenere olmasına, hatta yeni neslin eski gelenek-görenek ve kültüründen neredeyse habersiz bir şekilde yaşayışına tepki... 80 yaşında bir adamın tepkisi... Tam 50 yıl evden çıkmamacasına bir tepki...
.
.
Bu adamın sahip olduğu tüm duygularını, dualarını, düşüncelerini ve 50 yıl öncesindeki anılarını toprağına katarak, aşkla yetiştirdiği, kokusu ve güzelliği şehre nam salan gülleri.
.
.
Dışarıdaki değişimi içeri almaya dirense de içeride yetiştirdiği güllerini dışarıdakilerle paylaşmaktayan çekinmeyen bir adam...
.
.
Rasim Özdenören'in okuduğum ilk kitabıydı ve severek okudum.
.
Profile Image for Mer ve Ötesi.
270 reviews2 followers
June 10, 2020
Tam bir serüven gibiydi.İnsanı ıssız bir yerden alıp kalabalıklara karıştırırken bir yandan da aslında hep aynı mekandaymış hissi veren güzel bir kitaptı. Her bölüm arasında “acaba nereye bağlanacak?” diyerek okudum ve üslubunu çok beğendim. Bu yazarın okuduğum ilk kitabı olması ve bu kadar hoşnut kalmam hasebiyle sanırım diğer kitaplarını da karıştırmak kelimeleri arasında gezmek istiyorum..
çok güzel güller yetişmişsiniz.
Profile Image for Elif Nuran.
75 reviews23 followers
August 12, 2019
Kurgusunu çok beğenmedim fakat anlatımı harika!
Profile Image for Betul.
18 reviews4 followers
Read
January 16, 2016
Akıcı dili ile gönülleri fetheden, ne oldum değil ne olacağım dedirten ve şu sözüyle aşık eden bir kitap:

'Ağlamak... Yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.''
Profile Image for Sena.
116 reviews2 followers
March 31, 2023
Kitap yorumu:İki hikayenin iç içe olması çok hoşuma gitti.Yazarın okuduğum ilk kitabıydı fakat çok betimleme olmasına rağmen sıkmadı,sürükleyiciydi.(3,8)

Özet
İlk hikayemizde Kurtuluş savaşına katılmış arkadaşları asılarak can vermiş fakat amcamız korkmuş o zaman.Bu olayı protesto etmek için 50 yıldır evinden dışarı çıkmamıştır ve kokusu herkesi büyüleyen gül yetiştiriciliğine başlamış.O evde dururken dışarısı tamamen değişmiştir ,bir sabah namazına gider torunun çocuğuda onunla gelir ona ilk defa gördüğü nesneleri,eskiden çevresinde gördüğü şeyleri sorar çocuk çoğuna şaşırarak cevap verir adamda artık utanarak sormayı bırakır.Camiye girdiğinde her şeyin süslenip püslendiğini etrafının İslam yaşamına uygun olmadığını görür.Namaz çıkışı cemaati bu durum karşısında uyarır herkes etkilenmiştir hatta fötr şapkası olan bir adam onu avucuna alıp atacak çöp aramıştır.Bu kimliği belirsiz adamı herkes merak etmiş ve haklı bulmuşlardır.Daha sonra bir haberde bu amcanın halkı ayaklandırmaya teşvik ettiği iddiası ile tutuklandığı öğrenilir.


İkinci hikayede Sitare adında kendiyle çoğunlukla çelişen,umutsuz ,yaptığı şeyleri başa kalkmayı sever bir kadın vardır.Bu kadın Çarli adında bir adamla evlidir (Çarli yaşlıdır ,eskiden fabrikasında çalışan bir işçidir ,önceden evlidir sonra Sitareye aşık olur ve onunla evlenir)fakat kitabın başlarında Sitare’nin kimle ilişkisi olduğu pek anlaşılmaz.Her arkadaşına kiss me diyen ,Yavuz adında bir arkadaşıyla sevgili olan ve bunu kocasının önünde yapan bir kadındır.Çarli hastadır ve koltuktan zor kalkıyordur.Sitare’de her yerde kocasını onun yaşattığını,o olmasa bir hiç olduğundan bahseder.başlar .Çarli ağır hastalanır onu hastaneye götürüler bir hafta gibi bir süre yatış verirler Sitare’de orada kalmayı gereksiz bulduğunu söyler ve arkadaşıyla tatile gider.Bu tatil sürecinde anlatıcımız Sitare’ye aşık olur ,sevgisini dile getirir.Sitare kendisinin onun sevgilisi hatta kimsenin sevgilisi olabilecek potansiyelde olmadığını anlatmaya Çalışır yani kimseye karşı bir şey hissetmiyordur.Tansel adlı arkadaşı bu konuda onu uyarmıştır ,kendisini kullandığından bahsetmiştir anlatıcımız bunu kendi gözleriyle de fark eder fakat Sitare’nin yanında her şeyi görmezden gelir.Sitare iyiden iyiye yaşama umuduğunu kaybetmiştir.Yalnız başına oturdukları mekandan kalkar ve ilerleyen sayfalarda intihar ettiğini öğreniriz.Anlatıcımız da Tansel ile evlenecektir.
This entire review has been hidden because of spoilers.
158 reviews2 followers
April 16, 2024
8/10
Kitap sonuna kadar benim için çok iyi giderken sonunda gerçekten beklentimin altında kaldı. Kitap boyunca yozlaşan kültür eleştirilirken kitabın sonunda biçimsel olarak müslümanlar eleştiriliyor. Kıyafetleri ve giysilerinden dolayı eleştiriliyor ve eski giysileri giymeleri gerektiği söyleniyor. Ben buna katılmıyorum ve yazarın böyle düşünmesi de beni açıkçası üzdü. Çünkü eğer bizler günümüz şartlarına uygun kıyafetler değil de eski zamanlardaki kıyafetleri giyersek işte o zaman tüm dünya tarafından müslümanlara olan geri kalmış ve yobaz düşüncesi daha da kuvvetlenmiş olur. Bizler günümüz kıyafetlerinden bizim inancımıza uygun olan giysileri tercih etmeliyiz, gidip de eski dönem kıyafetleri giymemeliyiz. Ayrıca kitap boyunca anlatıcının kafasının çok karışık olması ve sürekli Sitare'nin peşinden gitmesi de bence çok sinir bozucuydu. Sitare'ye aşık olduğunu söylerken o intihar edince, arkadaşı Tansel'le evlenmesini de hiç doğru bulmadım. Genel olarak verilmeye çalışılan mesajlar güzel olsa da daha iyi bir şekilde ifade edilebilirdi diye düşünüyorum...
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Muhammet Ali.
17 reviews
June 22, 2019
Türk gençliğinin 21. yüzyıldaki değişimini iç içe geçmiş hikayeleri vesilesiyle akıcı bir anlatımla özetleyen güzel bir mesaja sahip hikaye kitabı. Burada eleştirim olacaksa Sitare'nin başrolde olduğu Batı gençliğinden farkı kalmamış, hassasiyetlerini kaybetmiş gençlerin bahsinin geçtiği alt hikaye üzerine olur. Genel hikayeyi çok baskılamış ve gül yetiştiren adam'ın kendisine az kısım ayrılmış, betimlemeler ise yeterli olmamış. Sitare ve arkadaşlarının diyaloglarındaki laubalilik kitabı basitleştirmeye çalışmış. Tam o sırada gül yetiştiren adam'ın münzeviliği, maneviyatı, misyonu, engin iç dünyasından bahseden satırlar kitabı toparlamış, fakat kitabın yara almasına engel olamamış.

Hikayeler arasındaki bağlantı ise okurun kendisine bırakılmış, buradaki karakterler arasında bir temas kurdurulabilir ve olacak muhtemel tezatlar/uyuşmazlıklar üzerinden mesaj daha vurucu ve sarih verilebilirdi, mesajın gizli veya açık sunulması da bir tercih meselesidir tabii, yazarın takdirine kalmış.
Profile Image for Sema Sahin.
3 reviews
June 28, 2019
Bir popüler roman değil tabiki o tatta okumak isteyenler için uygun bir kitap da değil. Cumhuriyet sonrası değişim ve dönüşümü- hem kentsel hem manevi hem insani- batılılaşmaya kaymayı, uğruna savaşılan memleketin ve dinin yozlaşmaya varmasını iki ayrı perspektiften anlatan, satır aralarında altı çizilesi çok manidar iletilerin vurgulandığı çok güzel bir kitap. Kurgu olarak, teknik olarak bir sürü eleştiri yapılabilir tabi ama Müslüman kimliğiyle ve bugünki tahrifatın büyüklüğü düşünülerek okunduğu zaman çok şey hakkında kafa yorulabilecek, iç dünyanızla hesaplaşmanızı sağlayabilecek bir kitap. Gül Yetiştiren Adam İslam ve memleket uğruna savaşmış ama sonrasında yozlaşmanın karşısında kendini bu düzenin içine yakıştırmayan gerçek İslamı, batılılaşma karşıtı görüşü temsil ederken, Sitare ve çevirisindeki gençlik ise yozlaşmayı, kültürünü ve dinini kaydeden batı hayranı olmuş kesimi anlatıyor.
Profile Image for Betül KARA.
10 reviews
Read
June 2, 2017
Gül yetiştiren adam; uzun zamandır okumak istediğim bi kitaptı. Bugün başlayıp okuyup, bitirdim.
Okumayı, sabırsızlıkla beklediğim; Gül yetiştiren adambeni bir miktar hayal kırıklığına uğrattı. Kitaba ilk başladığımız anda , sanki direk gelişme bölümünü okuyormuş gibi hissettim, bir anda afalladım. Konuya direk giriyorsunuz ve ben ne olduğunu anlamakta zorlandım.

Kitabı bitirince, bazı kısımları birbirine bağlayamadım ve hikaye benim için havada asılı kaldı.
Buda beni büyük ölçüde hayal kırıklığına uğrattı.

Fakat kitapta çok güzel sözler var. Rasim Özdenören'in kalemini ve anlatış üslubunu sevdim. Başka kitaplarını okumayı isterim fakat Gül yetiştiren adam benin için hayalkırıklığıydı. Belki de beklentim fazla olduğu için de olabilir fakat kitapta bağdaştıramadığım kısımlar oldu.
Profile Image for Beyzanur.
12 reviews
November 10, 2017
Kitap modern hayatı ve modern hayatın insanları zorla(?) sokmaya çalıştığı kalıpları, kısa zamanda değişen dünyaya ayak uydurma hızımızı, bu ayak uydurmada kendi benliğimizi ve değerlerimizi kaybetmemizi çok güzel anlatmış. Üç farklı hayattan bahsederek yaptığı eleştiri çok güzeldi. Bu hayatların birbirine bağlandığı nokta ve son kısımlarda söylenen bir kaç söz günümüz toplumunun çok kısa özetiydi resmen.
Profile Image for Bilgin Perçin.
9 reviews
January 15, 2023
Kitabı iz yayıncılıktan okudum. Genel olarak kültürümüzün her yönden çok değiştiğini anlatan bir kitaptı. Kurtuluş savaşını niçin yaptık? sonucunda ne oldu? gibi bir pişmanlık duyduğunu seziyorum yazarın. Böyle olmasını beklemediğini içten içe anlatıyor. Buna kendince tepki veren bir insanı ve içinde geçen başka olay örgülerini anlatıyor. Okumanızı tavsiye ederim.
Profile Image for mutinashi.
47 reviews12 followers
December 22, 2025
“Bazen öyle şeyler oluyor ki, nasıl söylesem.. insan kapılıp gidiyor.. kapılıp gittiğini anlasan bile değişmiyor.. olup bitenin bir parçası gibisin.. nefes almamak elinde değilse, hani nefes aldığını fark ettiğin zaman bile nasıl önlemiyorsan..”
Profile Image for Mksln.
76 reviews1 follower
Read
January 23, 2021
10.sınıf kitap okuma yarışmasııı
Profile Image for nurefsanaky.
45 reviews
July 23, 2024
üç yıl önce okuduğum zaman kitabın sonundaki şaşkınlığımdan dolayı kitabı bu yıl bir daha okumak istedim. ama büyüdüğümden kaynaklı mı bilmiyorum o kadar akışta ve anlayarak okudum ki kitabın sonucunu biliyormuşum gibi... sonunda o üç yıl önceki gibi şaşırmadım. neye şaşırdığımı da hatırlayamıyorum zaten. orası ayrı. rasim hocam düşüncelerini o kadar iyi anlatmış, betimlemiş ki... konusundan ziyade verilmek istenen mesajları okumaya değdi dedirtti.
Profile Image for Bookandkook.
111 reviews14 followers
February 6, 2019
Gül Yetiştiren Adam #kitapyorumu
Yedi adam biri bir gün
bir aşk gördü
gereğini belledi
ölüm girse koynuna
Ayırmaz aşkı yanından

Merhaba, yorumuma Cahit Zarifoğlu'nun bu dizeleriyle başlamak istedim çünkü kitabımızın yazarı Yedi Güzel Adamdan biri olan Rasim Özdenören. Gül Yetiştiren Adam okuduğum ilk Rasim Özdenören kitabı ama son olmayacağı muhakkak. Bayağı sevdim ve hatta keşke daha önce tanışsaydım bu yazarla dedim. Yazım dili çok güzel, kelimeleri bu kadar güzel kullanan bir yazar belki daha önce okumamış bile olabilirim, çok hoşuma gitti. Kitapta insanı derinden sarsan cümleler mevcut. Arada şiirsel anlatıma yer verse de geneli düz yazı halinde yazılmış.
Kısaca yazar iki farklı hikaye üzerinden batılılaşma etkisinde yozlaşan toplumumuzu anlatmış diyebilirim. Hikayelerden birinde 50 yıldır evinden çıkmayıp bahçesinde gül yetiştiren bir adamı okuyoruz. Diğerinde ise içlerinde melankolik, ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen bir karakter olan Sitare'nin de bulunduğu bir grup genci okuyoruz. Bu iki hikaye farklı zamanlarda geçiyormuş hissi verdi önceleri ama sonunda kesiştikleri bir yer oldu ve ben bayağı etkilendim. Altı çizilesi cümleler barındıran, edebi dili hoş bir kitap. Herkese hitap etmeyebilir belki ama benim sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. Yazarın Diğer kitaplarını okumak için can atıyorum.
Profile Image for Badrawy Ali.
96 reviews5 followers
June 28, 2020

Gül yetiştiren adam ezilip savrulur ortalıktan. Bu vahşi modernleşmelerde kaynaşan bir insan. Zaman geçtikçe insanı insanlıktan çıkaran değişimler artar. Ne kadar insan olursa insan, halkın elinde o kadar meczuba yakın olur. Tıpkı Rasim Özdenören Hoca'nın anlattığı gibi. Rasim Özdenören bu romanı 1979 yılında yazmıştır. Şimdi, yani 2020 yılında, yani arada yaklaşık 40 yıl geçmişken, yani 80 yaşına geldiği bu günlerde aynı alanda "Gül Yetiştiren Adam" adlı romanı yazsa nasıl olur, onu çok merak eder ve okumak isterim. Görüp anlatamadığım, hissedip dışa vuramadığım çok şeyi anlatabilecek sanki.

Kitap dağınık görülebilir, hatta dağınıktır ama dağınıklığı anlatabilmek için dağınık olmak lazım diye düşünürüm. Mantıksız olanı mantık ile anlatmak mantıksızlıktır. Dağınıklığa da aynısı geçerlidir.

Rasim Özdenören Bey'in okuduğum ilk yazısı, son değildir inşallah.
1 review
Read
March 24, 2015
bu kitabı arkadaslarımdan tavsiye alarak seçtim.Rasim Özdenören'in kitaplarını beğendiklerini söylediler.

---------------------------------------------------------------------

Kitaba ilk başladığımda oldukça karmaşık gelmişti . Kitapta anlatılan iki olayın farklı zamanlarda meydana geldiği düşünmüştüm. Yazar kitabın sonunda bu iki olayı aynı zaman içinde meydana geldiğini söylediğinde şaşırdım.Zaman ilerledikçe değişen dünyayı yazar iki farklı yaşam biçiminde de oldukça iyi anlatmış. Kitabı okuduğumda yazar sayesinde yaşadığım zamanı sorguladım.Gerçekten de normal olmayacak şeylerin hayatımıza nasıl normal geldiğini buldum.Bu kitap insana hayatındaki bir takım şeyleri farkettiriyor. Kitabı gerçekten Çok beğendim.İyi ki okumuşum:)
3 reviews
Want to read
March 7, 2015
Kitabın beni çeken asıl olarak 2 nedeni var.Birincisi geçen zamanlarda arkadaşlarım tarafından çok tavsiye edilmesine rağmen okuyamadığım bir kitap olması ikincisi ise yazarıdır.Rasim Özdenören 'in hikayelerindeki başarısını biliyordum fakat ilk defa bir romanını okuyacağım.Konusuna gelirsek de arka kapağından okuduğum kadarıyla iç dünyanızı ve yaşam şeklimizi sorgulamanıza neden olan ve batı kültürüne kendisi kaptırmış bir milleti tasvir ettiğini görebiliriz.Aynı zamanda kitapta gül yetiştiren adam diye adlandırdığı kişiyi gerçek hayatından esinlenerek yazması beni etkilemiş ve kitabı okumaya ikna etmiştir.
Profile Image for Zeynep Büşra Kaleli.
1 review3 followers
March 28, 2016
1. YORUM: Yedi güzel adamdan bir tanesi... Onlara kitap ve dil konusunda çok güveniyorum. Bu kitabı okumaya teşvik eden ondan bir alıntıya rastlamam ve çok beğenmemdi.
2. YORUM: Yazar anlatmak istediği konuyu iki farklı hayat ile bize aktarmaktadır. Dil ve üslup bakımından büyüleyiciydi. Öyle ki anlatılan hikayenin bir parçası oluyor ve sanki orada siz de bulunmuş gibi oluyorsunuz. Yaptığı betimlemeler mükemmeldi. Uzun betimlemeleri hiç sıkılmadan okudum. Kitaptaki duyguları içimde hissettim. Anlatmak istediği konuyu çok iyi aktardığını düşünüyorum.Bitirdikten sonra anlatmak istediği konu üzerinde beni uzunca düşünmeye sevk etti. İyi ki okudum dediğim bir kitaptı.
Displaying 1 - 30 of 43 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.