Bu son ciltte Sevda Kalicidir (1991, Halil Kocagöz Ödülü), Sonra Iste Yaslandim (1995), Sessiz Arka Bahçeler (1998, 1999 Antalya Altin Portakal Siir Ödülü) ve Uzak Bir Kiyida (2003, Dünyda Kitap Ödülü) yer aliyor.
"Kendime dönemem artık, hoşçakalayım" Gülten Akın'ı her kitabinda daha çok beğendim. kendindeki ve şiirlerindeki gelişimi gözlemlemek hoş bir yolculuk gibiydi.
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim "Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil Nasıl yürür özsu dal uçlarına Ve günışığı sislerden düşsel ovalara
Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü Yitik ceren arayı arayı anasını buldu Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi
Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar Ve onların yoğun boyunlu kadınları Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz Senet senet satılmadan önce Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp Tanrı parsellenip kapatılmadan önce Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin.
“.. senin yüreğin, bilmiyorum bana örtük benimkinde birike birike sıkışmış bunalmış bir hasret .. ben kendi kendime kendi kendime hasretinle söyleşmeyi öğrendim”
İktidar ölüme tutunduğunda Ve zenginlik talana Tel koptu *** Tanrım sen beni sınarken nelerce Ben seni sınadım *** Biri ötekinin cürümüne Kefil kılınan ahali *** Beni aldat beni kandır Gerçekleri çek önümden gibi kalsın Donsun vahşet *** Evin zoru devletten Bile büyüktür Bilir kimi kadınlar *** Beni sorarsan, Kış işte *** Onardım kendimi geri çekilmelerle *** Güllere su verme, güze alışsınlar *** Gelimli gidimli dünya İlle de ölümlü dünya
Gülten Akın’ın söz ustalığına, dildeki olgunluğuna hayran kaldım. Çoğu şiirini defalarca okudum, not ettim. Türk şiirinin çok önemli bir ismi. Mutlaka okunmalı, okutulmalı. Noktalama işaretlerini kullanırkenki tutumlu hassasiyeti de dikkatimi çekti.
Gülten Akın’ın şiir serüveninin üçüncü ve son bölümü. Çok iyi şiirler var yine. Tadımlık birkaç alıntı:
Hızlı öpüşlerle lekelenir ten uzun kalır usul öpüşlerin anıları
…
Bana yaşadığı kentin kumunu gönderen bir sevgilim vardı bense merak ederdim hep oranın rüzgarını uslu mu deli mi sürekli mi apansız mı çıkar gökte savurur yerden aldığını Paylaştığımız kentler oldu sonra rüzgâr usta ben acemi esti geçti bir hışımla geldi geçti kum doldurdu gözlerimi
…
yakınımda çok yakınımda sesine konan kuşları duyuyorum dokunamadıkça varsın, ordasın elimi uzatsam yok olacaksın sılamsın
…
Neyimsin, neyinim, bir uç vermeden Yabancı yabancı giriyorsun Sende görünür olandan Görünmezin umudunu aldım Sanki iklimini odama taşıdım Yanıldım mı, yetişir mi sandım Bir çekirdekten bir asma
Gülten Akın'ın YKY'den çıkan Bütün Şiirleri serisinin üçüncü cildi olan Uzak Bir Kıyıda, diğer iki kitaptan daha evrensel konulara odaklanmış odaklanmasına ama Ağıtlar ve Türküler'deki yalın dili, düzgün Türkçe kullanımıyla üstelik TDK ödülü almış olmasına rağmen; örneğin s. 42'de; "sen ki Paramunt Pikçır'la girmedin / Yıkıl Klarkını güzelliğine nazına" gibi şiirinin içine çırılçıplak koyduğu yabancı cümleler var. s. 78'de Masal şiirinde geçen "Artplan" kelimesi arka alan ile ikame edilebilirdi örneğin. Kaldı ki bu kelime akustiği de kötü bir kelime, söylemesi zor. S. 61'den itibaren "Kısa Şiir" başlıklı şiirler yazmış. Bir şiire "şiir" başlığı koymak yerine onu başlıksız yazsaydı bence daha güzel olurdu. 78. sayfada geçen "Masal" şiirindeki "Bağır, bağır, bağıramıyorsun ama" dizesi, Nazım Hikmet'in "bağır, bağır, bağırıyorum / koşun sizleri kurşun eritmeye çağırıyorum" dizelerini çağrıştırmadı mı sizde de? Kendisini yok sayıp yalnızca şiirini tüketen bir çağa "İtip beni / balıma dadanan bu çağı sevmedim" (s. 107) diyerek tepki koymuş şair.
"Şiirin işlevi, tüm öteki sanatlar gibi, iletişim kurmaktır. İnsanla dünya, dünyayla insan arasında. Şiir öyle bir dildir ki bilimin bile ulaşamayacağı gizler noktasına en yakın gider ve oradan aldığını en ulaşılmaz uçlara iletir."