Paperback. 13,50 / 19,50 cm. In Turkish. 252 p. "Bazen sislere gömülen, bazen de tipiyle uguldayan ova, Palandöken'in devasa hayaleti, agirlasan toprak, agaran tepeler, agaran düzlükler, hastalarin iniltisi, Nizamettin'in oradan oraya kosusturan silueti, hayvanlarla peksimetlerini paylasanlar, henüz ölmüs, amele mangalarinin gömmesi için sosenin kiyisina birakilmis, çarigi, kaputu yagmalanmis, agizlari, gözleri açik kalmis erler; atistiran kar, tipiye dönen kar, kagnilarin ezgisi, moraran ayaklar, bacaklar, günden güne yakinlasan gökyüzü, beyaz, beyaz, beyaz…" Hüsnü Arkan'in Uzun Bir Yolculugun Bittigi Yer'i, baytar yüzbasi olarak katildigi Sarikamis Muharebesi'nde Ruslara esir düsen ve Rusya'da geçirdigi uzun yillardan sonra, dogdugu Istanbul'a 12 Eylül 1980 darbesini önceleyen günlerde, yasi yüzü askin bir "Büyükdede" olarak dönen Abdülhalim Bey'in hikâyesi. Arkan, dört kusagi içine alan romaninda 12 Eylül 1980 öncesinin gerilimli ortamini ustalikla yansitiyor.
Hüsnü Arkan 1958 yılında İzmir’in Kınık ilçesinde doğdu. 1975 yılında, Bergama Lisesi’ni bitirdi. Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu’nda üç yıl mimarlık okuduktan sonra, 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
1985’te, kesinleşen cezası nedeniyle yurt dışına çıktı. Bir yıl Atina’da, beş yıl Hollanda’da, iki yıl Köln’de yaşadı. 1987 yılında, Amsterdam’da, arkadaşlarıyla Hezarfen adlı müzik grubunu kurup, Avrupa’nın birçok kentinde kendi şarkılarını seslendirdi. 1990’da, Şanar Yurdatapan’ın düzenlemeleriyle ilk solo albümü Bir Yalnızlık Ezgisi’ni çıkardı. Kendi şarkılarından oluşan bu albümde, şarkı sözlerinin yanı sıra, Nazım Hikmet, Can Yücel, Ülkü Tamer, Muzaffer Erdost ve Louis Aragon’un dizelerine de yer verdi.
1993’te Türkiye’ye döndü ve Ezginin Günlüğü’ne katıldı. Grubun on bir albümüne şarkılarıyla ve sesiyle katkıda bulundu. 2005 yılında Destur adlı projeyle Deli Bu Dünya albümünü çıkardı. 2010 yılına kadar yüze yakın şarkısı yayımlandı. Aynı yıl Ezginin Günlüğü’nden ayrıldı.
*
Hüsnü Arkan, Türkiye’ye döndükten sonra, bir yandan da edebiyat çalışmalarını sürdürdü. İlk romanı Ölü Kelebeklerin Dansı, 1998 yılında Metis Yayınları’ndan çıktı. Romanda, küresel adaletsizlik ve mültecilik konularını işledi.
İkinci romanı Menekşeler Atlar Oburlar’da, 12 Eylül faşizmi koşullarını, iktidar sahipliğini, bireyin iktidarla ve kaderiyle ilişkisini işledi. Bu kitap, 2001 yılında, Om Yayınları’ndan çıktı.
Üçüncü romanı Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer, 2005’te Yapı Kredi Yayınlarından çıktı. 1914 Şark Savaşı’nı konu alan romanda, İstanbul’dan Orta Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada, yüz yıla yakın bir tarihî alanda, savaşın insan kaderiyle ilişkisini inceledi.
Aynı yıl, edebiyatçı Yiğit Bener ve Levent Mete’yle birlikte, ayda bir yenilenen iktidarsiz.com adlı internet sitesini yayınlamaya başladı. Bu sitede yetmişe yakın makalesi yayınlandı.
Yine aynı yıl, Seyhan Kitap’tan, Hiçe Doğru adlı şiir kitabı yayınlandı.
2008 yılında, Uyku adlı romanı İthaki Yayınları’ndan çıktı. İlk kitabındaki gibi fantastik öğelere yer verdiği bu romanda, karşı-ütopya kavramını ve siyasi alanla birey arasındaki ilişkileri eleştirdi.
Romanlarında ve şiirlerinde, genel olarak, adalet, ahlak ve bireyin kaderiyle ilişkisi temalarını ele aldı.
Hüsnü Arkan, müzik ve edebiyat çalışmalarını halen İstanbul’da sürdürmektedir.
Hüsnü Arkan'ın müzikal tarzını severim. Yazarlığını da yeni yeni tanıyorum ki pişman değilim.
Nesiller süren bir hikaye tanık oluyoruz bu kitapta. 1. dünya savaşında esir düşen Abdulhalim'in 80'lerde tekrar ülkesine dönmesiyle ve bu hikayeyi zamanlar arası geçişlerle talip ediyoruz.
Karakterleri daha çok iç dünyalarında taşıdıkları yüklerle ve içseslerle tanımlamayı seçmiş sevgili Arkan. Ve iyi ki böyle yapmış...
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Yüksek bir beklentiyle okuduğum için umduğumu bulamadım. Hikayesi güzel seksenlerde Rusya'da esirlikten dönen Abdülhalim ve torunu gazeteci Enver Rıza fakat toparlanmamıştı. Birçok konuya parmak basmış ama üstünde durmadan başka bir konuya atlamış.
. UZUN BİR YOLCUKUĞUN BİTTİĞİ YER . . Sarıkamış Muharebesi ile 12 Eylül 1980 arası zaman sarkacında gidip gelen bir hikaye. O günler genç bir baytar darbe döneminde 100 yaşını aşkın bir büyükdede olarak her iki dömin de gerçeklerini aktarıyor. . . Hüsnü Arkan'ın yine kaleminden bal damlamış. Bir #minonunsiyahgülü kadar etkilemiş olamasa da bu kitabında en çok akli dengesi yerinde olmayan Nur (nam-ı diğer Kırlangıç) u seslendirmek için yazdığı satırlar cezbetti. . . Velhasıl bence okunmalı kitap dostları
Hüsnü Arkan mutlaka okumanız gereken bir yazar. Anlatımındaki ustalık kitaplarını okumakta büyük bir etken. Bu kitapta hem Sarıkamış Muharebesi hem de 1980 darbesi zamanını öyle bir açıdan anlatmış ki bütün o çekilen acılar içinize işliyor ama bunu yaparken ne uzun uzun acındırarak yapıyor ne de gereksiz tarihi ayrıntılara girerek. Abdülhalim Beyle zamanda gezintiye çıkacak ve sonunda biraz buruk ayrılacaksınız
Yazarın müzisyen kimliğinin ağır bastığı şiirsel bir anlatım göze çarpıyor. 1. Dünya Savaşında Ruslar a esir düşen bir Osmanlı subayının 80 yıllarda geri dönüşünü anlatıyor. Klasik bir geri döndüğünde bıraktığını bulamayanların hikayesi değil. Ne savaşa, ne zamana lanet eden bu adam "Bunu sen istedin Abdülhalim" diyerek en çok kendini suçluyor.