Jump to ratings and reviews
Rate this book

Şölen - Dostluk

Rate this book
Platon (Eflatun, İÖ yaklaşık 428 / 7-İÖ yaklaşık
348 / 7); Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu (İÖ 387) ve hocası Sokrates’i konuşturduğu "diyaloglar"la felsefeyi yazıya en iyi aktarmış olan ustalardan biridir.
En tanınmış diyaloglarından Şölen ve Dostluk’ta ise Platon, denebilirse, İnsanlığın anlamaya çalıştığı en temel duygu "sevgi"nin izini sürmektedir.

Sabahattin Eyüboğlu (1908-1973); Hasan Âli Yücel'in kurduğu Tercüme Bürosu'nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür
insanlarından biridir.
Azra Erhat (1915-1982); Tercüme Bürosu'nun en önemli çevirmenlerindendir. Ortaklaşa yaptığı Homeros ve Hesiodos çevirilerinin yanısıra, dilimize bir de telif Mitoloji Sözlüğü kazandırmıştır.

107 pages, Paperback

First published January 1, 381

23 people are currently reading
490 people want to read

About the author

Plato

5,193 books8,595 followers
Plato (Greek: Πλάτων), born Aristocles (c. 427 – 348 BC), was an ancient Greek philosopher of the Classical period who is considered a foundational thinker in Western philosophy and an innovator of the written dialogue and dialectic forms. He raised problems for what became all the major areas of both theoretical philosophy and practical philosophy, and was the founder of the Platonic Academy, a philosophical school in Athens where Plato taught the doctrines that would later become known as Platonism.
Plato's most famous contribution is the theory of forms (or ideas), which has been interpreted as advancing a solution to what is now known as the problem of universals. He was decisively influenced by the pre-Socratic thinkers Pythagoras, Heraclitus, and Parmenides, although much of what is known about them is derived from Plato himself.
Along with his teacher Socrates, and Aristotle, his student, Plato is a central figure in the history of philosophy. Plato's entire body of work is believed to have survived intact for over 2,400 years—unlike that of nearly all of his contemporaries. Although their popularity has fluctuated, they have consistently been read and studied through the ages. Through Neoplatonism, he also greatly influenced both Christian and Islamic philosophy. In modern times, Alfred North Whitehead famously said: "the safest general characterization of the European philosophical tradition is that it consists of a series of footnotes to Plato."

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
252 (37%)
4 stars
278 (40%)
3 stars
129 (18%)
2 stars
20 (2%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 51 reviews
Profile Image for Mehmet B.
259 reviews19 followers
July 21, 2018
Aşk nedir ve dostluk nedir? Sokrates Şölen'de (symposion) Agathon'un evinde, Bulutlar'da kendisini acımasızca yeren komedi oyunları yazarı Aristophanes'in, sonradan topluluğa sarhoş halde katılan antik yunan tarihinde ihaneti ile bilinen Alkibiades'in ve güzelliği nedeniyle Platon'un bir başka diyaloğuna ismini verdiği Phaidros'un da aralarında bulunduğu bir topluluk sırayla, sevginin ne olduğunu tarif etmeye çalışıyorlar. Bilgi aşkının (agape) bedensel aşktan (eros) üstünlüğünün simgesi Diotoma'nın ve daimon'un anlatıldığı temel metinlerinden biri Şölen. Dostluk'ta ise Sokrates, Akademia'nın duvarının dış yanında Lykaion'a doğru giderken açık kapıdan kendisin gören Ktesippos'a yönelir. Birçok güzel delikanlıyla sohbet ederek vakitlerini geçirdiklerini ama Hippothales'in bu gençlerden Lysis'e fazla bağlandığından yakınması üzerine Sokrates içeriye girer ve gençlerin de katıldığı dostluğun anlamını sorularla açığa çıkardığı bir sohbet başlar. Ne kadar zor bir işe kalkıştıklarını konuşmalar ilerledikçe anlarlar. İyi, kötü ve ne iyi-ne kötü üzerine zihin açıcı bir diyalog.
Profile Image for Aysel Ibrahimova.
211 reviews15 followers
September 24, 2021
Platonun digər əsərlərindən fərqli olaraq bu gözləntimin çox-çox altında kitab oldu. İstədiyim anlayışları, təsvirləri ala bilmədim. Sevgiyə dair dediklərində diqqətə dəyər 2-3 nüans olsa da, sonda Platonun sevgi anlayışını da ideallaşdırmasını bəyənmədim. Mənə görə sevgi ideal deyil, sevgidə ideallıq olmur. Yalnız birini sevdikdən sonra onu ideallaşdırırsan, ideal insanı ayıraraq yox. İdeal insanı gözləsək gərək hamı ömrünün sonuna qədər subay qalsın, elə biri yoxdur çünki. Dostluq hissəsində də dostluğa düzəməlli anlayış verə bilmədi, 5-6 filosofun öz aralarında əyləncəsini oxudum, başqa heçnə.

Qismətdə Platon əsərini bəyənməmək də varıymış :))
Profile Image for Yavuz.
77 reviews
November 22, 2018
"............
Sevgili Lysis, sevgili Meneksenos. Demek ki dost, ister can ister beden, ister bambaşka bir şey olsun, ne iyi ne kötüyken bir kötülükten ötürü iyi olmak arzusuna düşendir...

İkisi birden bana hak verdi. Sonra bilmem nasıl, içime garip bir şüphedir düştü ; vardığımız sonuçların yanlış olmasından korktum. Üzüntüyle...
.........

Demek ne sevenler dost, ne sevilenler ; ne benzerler, ne karşıtlar; ne uygunlar ne de sözünü ettiğimiz daha bir sürü başka şeyler.... O kadar çok ki hatırlamıyorum. Bütün bunların hiçbiri dost değilse susmaktan başka çare kalmıyor... "
Profile Image for Kaamos.
27 reviews
April 16, 2021
Antik felsefenin değerli eserlerini dilimize çeviren herkesin emeği yadsınamaz derecede büyüktür, ne kadar şükranlarımızı sunsak azdır; ancak Azra Erhat'a, Antik Yunan Felsefesi'ne dair çıktığım bu yolda, çevirileriyle her karşılaştığımda beni evime gelmiş gibi hissettirecek üslubu, emeği, icrasına verdiği bu üstün değer için minnettarlığım öylesine sonsuz ki.--

**

Şölen (Symposium),

Platon’un şu ana kadar okuduğum en akıcı diyalogu, neredeyse bir roman havası taşıyan, alışıldığın aksine içerisinde bir olay örgüsü de taşıyan eseri. Apollodoros’un dilinden, Sokrates’in Aristodemos ile birlikte Agathon, Phaidros, Pausanias, Eryksimakhos, Aristophanes ve başkalarının bulunduğu şölendeki diyalogu anlatır. Şölenin yemek faslı bittikten sonra katılımcılar, Eryksimakhos’un yönlendirmesi ile sevgi üstüne düşüncelerini dile getirecektir. Diyalog içerisinde sonradan başka diyaloglara isimleri verilecek Alkibiades ve Phaidros’u da barındırır, Apology diyalogunda Sokrates’in kendisini dava edenlere bu suçlayıcı zemini hazırlayan kişilerden biri olarak gördüğü Aristophanes de bu şölen içerisinde olacaktır. Belki Platon sırf komedya metinlerine olan katı bakışından da ziyade Aristophanes’e özel bir tutum izlemektedir diyalogunda; konuşma sırası kendine geldiğinde hıçkırığa boğulup, sözü başkasına bırakması ile kendi silahıyla vurmaktadır onu.

Şölende toplananlar dionysosa şükranlarını sunduktan sonra kendi yöntemlerince sevgiyi tanımlama uğraşına girer, kimi ilahi, kimi Teknik, kimisi de sanatsal yollar ile sevgide övülecek yönler arayacak, methiyeler düzecektir. Sokrates, konuşma sırasında kendinden önce gelen Agathon’un herkesin takdirini kazanan konuşmasını kısa sürede çürüttükten sonra, Diotima ile olan bir konuşmasından alıntılar ile sevginin özüne dair düşüncelerini aktarır. Diyalog Alkibiades’in şölene katılıp, Sokrates’e övgüleri ile kapanır.

Sokrates, Phaidon ve Philebos’ta gördüğüm geleneği sürdürerek, haz ve bilgelik ayrımını bir kez daha önümüze çıkartır, beden ve bilgi sevgisini burada da ayırır; bunu da kendine has bir sanatla, sevginin her halinin güzel olduğunu göstererek, beden sevgisini ayaklar altına almadan, tanrısal Kabul ettiği bilgelik arzusunu yine tüm diğer arzuların önüne taşıyarak yapar bunu.

**

Dostluk (Lysis),

Platon’un Dostluk değerini tartışmaya açtığı diyalog. Aslında Platon diyaloglarını okumanın, diyalogun ana eksenini çizdiği konular hakkında kesin bir yargı sahibi olmaktansa, bu konular hakkında onunla beraber çıkmaz sokaklarla dolu bir yola girmek olduğunu, bunu yaparken bir yandan da antik yunanda genel etik değerlerle ilgili fikir edinme yolu olduğunu tekrar tekrar kanıtlayan bir diyalogdur. Platon’un diyaloglarında ana enstrüman olarak sunduğu Sokrates, bir kez daha kesin yargılardan kaçınarak, kendi rehberlik ettiği yolların sonundan bile memnun kalmayacak, Dostluk gibi neredeyse herkesin genel geçer bir fikri olduğu, duyulduğu anda bir birlik içerisinde iyi olarak kabul ettiği bir olgu bile bu diyalektik ile tanımlaması ve nihai özüne ulaşması zor bir konu olacaktır. Bu nedenle belki de Sokrates’in ebeliği her zaman sancılı doğumlara sürükler dinleyiciyi, en rahat geçeceğini düşündüğümüz süreç bile, en emin olduğumuz konuda bile yeterince fikir sahibi olmadığımız yüzümüze vurulur. Burada diyalog içerisinde yapılan dostluk tanımlarını genel-geçer veya isabetli bulduğumu söylemek istemiyorum tabii, Platon’un okuyucusundan böyle bir beklentisi olduğunu da hiç zannetmiyorum zaten. Bir diğer taraftan da dönemin etik değerlerini, günlük yaşantısını ve sosyal normları da görürüz; birçok kaynakta homofobik damgası yapıştırılan Platon bile Hippothales’i, genç bir oğlan olan Lysis’e beğenisi nedeniyle yadırgamayacak, hatta Sokrates’i ona rehberlik eden bir konuma sokacaktır. Bu noktada da etik yargılardan bağımsız bir şekilde yapılmayan bir okuma, bizi sadece metni dönemi içersinde değerlendirme ve özümsemeye biraz olsun yaklaşmaktan alıkoyacaktır.

**

Şölen - Notlar:

Sözü ilk Phaidros alır, Sevginin, dolayısıyla Eros’un bir övgüsüdür onun düşünceleri.
Pausanias ikinci konuşandır, her ne kadar Phaidros’un sevgi övgüsüne katılsa da, sevgiyi güzel ve çirkin olarak ikiye ayırmayı tercih eder; göksel ve aşağılık sevgi. Bunun için Aphrodite’in Zeus’un kızı olarak ve Uranos’un cinsel organının deniz ile birleşiminden doğan olarak iki farklı anlatımını örneklendirecek, sevginin güzelliğini ve çirkinliğini altında yatan ahlaki güdülere bağlayacaktır.
Eryksimakhos kendisinden önce söylenen Aphrodite ikilemini, güzel ve çirkin olan sevginin bir ahenk içersinde varolmasının gerekliliğini savunacaktır. Bu ahenk sonucunda, bu ahengi takip eden sanatlar ortaya çıkacaktır. Sevgi ve hekimlik sanatı üzerine, sevgi ve müzik üzerine, sevgi ve astronomi üzerine.

Söz Aristophanes’e geldiğinde, sevginin kudretini aramak için insanın varoluşunda mitolojik bir efsaneye başvurulur. Eser adeta edebi bir estetik kazanır bu Androgynos efsanesinde, insanın eski zamanlarda üç farklı cinsi olduğu (erkek, dişi ve androgynos), bunlardan androgynosun birbirinden farklı tarafa bakan iki yüz, dörder kol ve bacak, ikişer cinsel organ ile bir bütün halinden, titanlar gibi tanrılara baş kaldırmaya çalışınca, küstahlıklarının ikiye bölünerek cezalandırıldığı, iki parçaya ayrılmış tüm insanlığın o özdeki parçayı aramakta olduğu, bu arayışta Sevgi tanrısının onlara rehberlik ettiği anlatılır. Ayrıca bir önceki halimize dönme çabamız, bizi bir kez daha parçalanmaya götürecek küstahlıktan çok daha üstün, ve tanrıların seveceği bir davranış olduğundan, insanın sevgi arayışı da tanrısal Kabul edilir.

Agathon, Aristophanes’in efsanesi ile yükselen edebi atmosferi, sevgi tanrısına yapacağı uzun özgüyle doruğa çıkartır;

195e “Çünkü o sarayını insanların ve tanrıların içlerinde, canlarında (ruhlarında) kurmuştur. Hem öyle bir cana yerleşmez hani. Birinin içinde kalabalık gördü mü, kaçar gider, yumuşak buldu mu, kalır.”

Agathon’a göre, sevgi tanrıların en genci, en incesidir. Hepimizin sanatında, ölçülülüğünde ve düzeninde onun payı vardır. Sanatların en güzelini de onun rehberliği sağlar.
197b “Belki Sevgi’dir Musalara müziği, Hephaistos’a demir dövmeyi, Athena’ya kumaş dokumayı, Zeus’a bile tanrıları ve insanları yönetmeyi öğreten.”

Konuşma sırası Sokrates’ geldiğinde, öncekileri sevgiyi sırf övmek için barındırmadığı dahil ne güzellik varsa ona mal edilmesinden, sevginin gerçekte ne olduğuna dair hiçbir şey söylenmediğinden yakınır. Eğer sevgi kendinde olmayanı arzulayacaksa, ve sevginin en büyük arzusu iyilikse, sevgi iyiliği barındırmaz der, Agathon’un konuşmasını bir çırpıda alışıldık diyalektiği ile yerle bir eder. Akabinde sevgiyi açıklamak için Diotima ile olan konuşmasını anlatacaktır;

Sevgi ne ölümlü, ne ölümsüzdür. Tanrılar dışı bir varlık, bir daimondur. Aphrodite’in doğduğu gün Bolluk, Yokluk’tan sevgiye gebe kalır.

Sevgi, bilginin peşinden koşar. Sevgi felsefenin, elinde olmayanın, ölümsüzlüğün sevgisidir. Canlının ölümsüzlüğünün yöntemi bazen yiğitlikte ismini sonsuzluğa kazandırmakta, bazen sanat yaratmakta, bazen de doğurmakta aranır Diotima’nın anlatısında. Bedeni en bereketliler bedensel doğurmaların, ruhu en bereketliler de ruhani doğurmaların peşinden koşarlar. Diotima’ya göre ruhun en bereketli hali ölçü ve doğruluk sahibi olandır. Doğru ve ölçülü bir ruh, başka bir güzel ruha rastladı mı, onlar birbirini daha erdemli kılmaya çalışacaktır, bilge ruhların bu birliktelikte ortaya çıkardıkları varlık, bir babanın çocuk arasındaki bağdan daha kuvvetli bir bağa sürükler, daha ölmezdir.

209d “Kim olsa böylesi varlıklar yaratmayı çocuk yetiştirmekten üstün görür, bir baksa yeter Homeros’a, Hesiodos’a, bütün büyük şairlere. Onların bıraktığı ölmez çocukları kim kıskanmaz?”

Bedenin, ruhun güzelliğini, sonradan bilginin güzelliğini görecek, bilginin sevgisine kavuşacak kişi ancak o zaman güzelliğin özü ile karşılaşacaktır.

Sokrates konuşmasını bitirdikten sonra içeri Alkibiades ve arkadaşları gelir, Alkibiades Sokrates’e olan hayranlığına dair konuşur, övgü ve sövgü karışımı bir eda ile, Sokrates’in bilgeliği altında duygularının ezilişini anlatacaktır.
Profile Image for Barış.
5 reviews1 follower
Read
March 31, 2022
Sokrates'in sevgi üzerine konuşması, Platon'un "varlık merdivenini" tam olarak yansıtmaktadır, fiziksel olandan idealar basamağına kadar kademe kademe yükselen bir sevgi sıralaması bulunmaktadır ve dış güzelliğin aslında tüm insanlarda aynı olduğunu anladıktan sonra "can güzelliğine" geçilecektir.
Sokrates'in sevgi meselesini bu şekilde ele alması, onun Platon tarafından yaratılmış kurgu bir karakter olduğu, yaşamına dair neredeyse hiçbir kanıt bulunmadığı ve aslında kendisinin (Platon'un) söylemek istediği şeyleri ona söylettiği iddiasını tekrar akıllara getirmektedir.
Profile Image for Kadir Kılıç.
388 reviews19 followers
May 4, 2020
Platon’un “Şölen - Dostluk” adlı kitabını okudum. Kitap iki ayrı diyalogdan oluşuyor. Şölen adlı diyalogda sevginin ne olduğu , Dostluk adlı diyalog adından da anlaşılacağı üzerine dostluk kavramının ne olduğu üzerine bir konuşma içerirken, Şölen diyalogu ise dönemin önde gelenlerinin Eros ve aşk üzerine yaptığı konuşmalardan oluşuyor.
Dostluk diyaloğunda Platon’un diğer eserlerinden de aşina olduğumuz üzere Sokrates, Sokratik Yöntem ile Atina gençleriyle Dostluk kavramını araştırıyor ama ne kadar uğraşsa da Sokrates istediği sonuca ulaşamadan diyalog sona eriyor. Diyalogda bir sonuca varılamamasına rağmen bu diyalogu Şölen diyaloğundan daha çok beğendim, diğerine göre bu diyalogda Sokrates etkisi daha ön planda yer alıyor (Bilmeyenler için Sokrates, Platon’un hocasıdır. Sokrates hiç kitap yazmadığı için Platon onun yerine de kitap yazar ve kitaplarında Sokrates’i ana karakter yapar. Platon’un ilk eserlerinde Sokrates’in düşünceleri ağırlıklıyken, Platon ilerleyen zamanlarda kendi düşüncelerini anlatmaya başlar ama kitaplarında yine Sokrates yer alır ve Platon kendi görüşlerini hocasının ağzından okuyucuya sunar. Yani Sokrates hem bir insan hem de bir kitap karakteridir).

Şölen diyaloğunda: Alkibiades, Agathon, Eryksimakhos, Phaidros, Aristophanes ve Sokrates gibi kişilerin aşk tanımları yer alır. Bu diyalogda Sokratik Yöntem fazla yer tutmaz ve eserde daha çok Platon etkisi görülür. Şimdiye kadar okuduğum diğer diyaloglardan farklı olduğu için ve hangi tanımın daha doğru olduğu okuyucuya hissettirilmediği için bu diyaloüu beğenmedim.
Profile Image for zehra.
73 reviews1 follower
February 22, 2025
özellikle symposion bölümü çok keyifliydi. phaidros, pausanias, eryksimakhos, aristophanes, agathon ve sokrates kendilerince sevgi'ye, sevgi tanrısına övgüler düzüyor. insanın ruhunu şenlendiren bir anlatı. lysis ya da dostluk üzerine bölümü ise sokrates'in sorgulama yöntemini okumak açısından güzeldi. düşünce düşünceyi açıyor ve kendi kendine konuşuyor gibi çıkarımlarda bulunuyor dostluğun ne olduğu üzerine.
Profile Image for Tolga  Ozkul.
6 reviews
June 7, 2021
kitap, bazı yerlerinde ağır bir dile sahip. zamana yayılarak ve sindirerek okuduktan sonra atmosfer gerçekten içine çekiyor. kitaptaki isimlere aşina olmak adına döneme ait birkaç felsefe kitabı daha okunursa iyi olabilir.
Profile Image for Edip Us.
32 reviews1 follower
July 14, 2022
Neredeyse hepimizin bazı şeyler üzerine düşündüklerini düşünmüş ve tartışmış olduğu bu kitaptaki filozofların, bu şeyleri zirveye taşıma serüveni. Mükemmel ötesi. Peki ya ne oldu da köreldik?
Profile Image for Alp Turgut.
430 reviews141 followers
August 24, 2018
Platon'un Sokrates'in diliyle sevgi ve sevgiden doğan dostluk kavramlarını muhteşem bir şekilde kaleme aldığı "Symposium - Lysis / Şölen - Dostluk", günümüzde bile değerini hala yitirmemiş gerçek bir şaheser. Okudukça sevgi üzerine ufuk açan eser sadece sevginin daha doğrusu insan olmanın ne olduğunu düşündürmekle kalmıyor aynı zamanda hayata dair bakış açınız değiştirerek ufkunuz genişletiyor. "Dostluk" orijinal metninde her ne kadar kısaltılmış da olsa Sabahattin Eyüboğlu'nun harikulade çevirisiyle ruhunu korumuş durumda. Kesinlikle "Euthyphro, Apology (of Socrates), Crito, Phaedo"dan sonra okunması gerekiyor.

31.01.2015
İstanbul, Türkiye

Alp Turgut

http://www.filmdoktoru.com/kitap-labo...
Profile Image for Yalın.
Author 2 books33 followers
June 15, 2019
“Tuhaf değil mi, şairler şu Tanrı, bu Tanrı için övgüler yazmışlar da, bunca ünlü şairden biri çıkıp, Eros üstüne, bu kadar eski, bu kadar önemli bir Tanrı üstüne tek bir övgü yazmamış. Sizlerin bu fırsatla Eros Tanrının hakkını vermenizi doğru buluyorum. Hepimiz birer birer sevgiyi övebildiğimiz kadar övelim diyorum.”

Bu sözlerle açılıyor “The Symposium”, yani Socrates ve erkanının şarap şişeleri etrafında buluşup sevginin ve aşkın değerini tartıştıkları “Şölen”. Bu öyle müthiş bir içki sofrası ki, insanlık durumunun en yüce duygusu tatlı bir sohbetle içimize doluyor. Bu kitapla, Socrates ve dostlarının şarap sofrasına davetliyiz. Neler anlatıyorlar neler, Muscatlarını yudumlarken:

Rivayete göre insan soyu önceleyin, hem erkek hem dişiymiş: her birinin dört eli, dört ayağı, birbirine tıpatıp eşit ama ters yöne bakan iki yüzlü bir kafası varmış. Bu canlı günün birinde göğe tırmanmaya, Tanrılara karşı koymaya girişmiş. Zeus, insanoğlunu toptan yok edip ona sundukları kurbanlardan mahrum olmak yerine, onlara hadlerini bildirmek istemiş. İkiye bölmüş onları, böylece hem zayıf düşeceklermiş, hem de sayıları artıp Tanrılara daha faydalı olacaklarmış. O gün bugündür artık biri dişi biri erkek olan bu özünde tek olan canlı, hep öbür yarısını özler, arar, yeniden bir bütün olma arzusuyla kollarını bulduğuna sararmış.

Eros’un doğumunu Socrates ile Diotima’nın sohbetinden aktarıyor Platon bizlere: Sevgi Tanrıların en eski, en saygıdeğeri, en güçlülerindendir. Bütün Tanrıların Aphrodite’in dünyaya gelişini kutladıkları gün büyük bir şölen varmış. Zeka’nın oğlu Bolluk (Poros) da oradaymış, ama çok içip sızıvermiş. Yoksulluk (Penia) şölenden payını beklerken, Bolluk’tan bir çocuğu olsun istemiş ve Sevgi’ye (Eros) gebe kalmış. Aphrodite’in doğduğu gün ana karnına düştüğü için Eros da Aphrodite’in kulu, yoldaşı olmuş. Aphrodite güzel, o da yaradılıştan güzele düşkünmüş.

Sevgi, annesi gibi her şeyden önce yoksuldur, evsiz barksız, yalınayaktır. Babasına çeken tarafıyla ise hep güzelin, iyinin peşindedir; yürekli, atılgan dayanıklıdır. Ne ölümlü ne ölümsüzdür: bakarsın bir gün bolluk içinde gelişir, yaşar, birdenbire de ölür, sonra yine babasının tabiatı gereği bir çaresini bulup dirilir. Bir şeyin eline geçmesiyle elinden kaçması bir olur. Sevgi hiçbir zaman ne yokluk içindedir ne de varlık içinde.

Seven Tanrılara yakındır, bir bakıma özünde Tanrılık vardır. Sevgi insanlara hem hayatlarında hem de ölümlerinde erdem ve mutluluk kazandırır. Eros Tanrının yürüdüğü ve oturduğu yer dünyanın en yumuşak yeridir, çünkü o sarayını Tanrıların ve insanların içlerinde, canlarında kurmuştur. Her cana da yerleşmez Eros: birinin içinde kalabalık gördü mü, kaçar gider, yumuşak buldu mu kalır. Bu yüzden gençlerin en genci, incelerin en incesidir. Ne yaparsa yapsın, zorla yapmaz, çünkü her insan gönül isteğiyle onun emrine girer.

Tanrılarla ilgili iki türlü sevgi vardır, birine orta malı, öbürüne göksel diyelim.
Güzel olan, övülmeye değen her Sevgi değil, bizi sevginin güzeline yönelten (ikinci tip) Sevgi’dir. Bu göksel, Aphrodite’e bağlı sevginin özünde erdem uğruna sevmek ve sevilmek vardır. İnsanın birini bu şekilde sevmesiyle bilgiye veya herhangi bir erdeme gönül vermesi aynı şeydir. Bundan gayrısı hep öbürüne, orta malı Aphrodite’e atfedilebilir. Sevgi yolunda, bu yüzden, can (ruh, Psyche) güzelliğini, beden güzelliğinden üstün görmek gerekir.

Var olmayan bir şeyi var etmenin her türlüsüne Poiesis (Yaratma) deriz, her sanatın yaptığı Poiesis’tir, her yaratan da Poietes’tir. Eros ise aslında güzelin sevgisi değil, doğurmanın, güzel içinde yaratmanın sevgisidir. Doğurma sonsuzluğa götürür, ölümlüyü ölümsüz eder. Eros, bu sebeple ölümsüzlüğün sevgisidir aslında.

Hayat amacımız da böyle bir şey; dünyanın tüm güzelliklerinden basamak basamak yüce güzelliğe yükselmektir, diyor Platon: Güzel bedenlerden güzel işlere, güzel işlerden güzel bilgilere, güzel bilgilerden de sonunda bir tek bilgiye varacaksın. Bu bilgi de tek başına var olan salt güzelliğe varmaktan, asıl güzelin özünü tanımaktan başka bir şey değildir. İnsanın salt güzellikle karşı karşıya geldiği o an için işte, insan hayatı yaşanmaya değer! Yalnız bu erdemi yaratan ve besleyen kişi bir insanın ulaşabileceği ölümsüzlüğe erer...

Kadehlerimizi bu şölende Eros’a kaldıralım dostlar..
Profile Image for Irmak.
142 reviews4 followers
July 22, 2020
Yuvarlarsak M.Ö. 500 yıllarında yaşamış bir adamın eserini bugün okumak hala bana akıl almaz derecede enteresan geliyor. Düşünüşlerin benzer olması, benzer günlük hayatları yaşamak filan bana çok enteresan geliyor. Bu sanırım Platonun okuduğum üçüncü kitabı. Fark etmediğim bir iki şey ekleyeceğim üslupla. kimsenin dış özellikleri anlatılmıyor. Burnu saçı filan. Bence o dönemlerdeki sosyal dinamiklerde yüz göz o kadar da önemli değildi bence bunla alakalı bir durum. Hatta çoğu zaman kimin kadın kimin erkek olduğuna dair hiçbir fikrim olmadan okudum çünkü isimlerden de bir ışık göremiyorsun yani. Sonra dedim acaba hiç kadın yok mu. Bu arada sokrates baya baya oğlancıymış, güzel oğlanların yanından asla ayrılamıyormuş ve onlara bir nevi aşıkmış. Ben bunları bilmiyordum. Benim için bir BOMBA oldu. Adamın ibne olması ile alakalı tabi ki de değil o zamanlar bu kadar açık bakılan bir şeyin ellerimizden kayıp gitmesine çok üzüldüm. sonra da dedim lan hayata bak. Daha dinler yok, isa yok, teknoloji yok bir bok yok. Ne kadar temiz bir kafa. Toplumsal etik ve kurallar komple yok. Millet toplanıp toplanıp felsefe yapıyor. Yok efendim şu da orada olacak diyor mesela arkadaşı Sokratese. sokrates de diyor ki onu severim değerli bir sofisttir. Şu an o zamanlardan bi 2500 yıl gerisindeyiz gibi. Kim kimi artık iyi bir sofits, iyi bir nihilist ya da değerli bir hümanist olarak seviyor. Yani biz oradayız onlar burada gibi hakikaten inanılmaz bir durum.
Sokratesin -tabii ki ilk felsefe yapanlardan olduğu için anlayabildiğimiz- bir tümden gelme huyu var. Devlette de vardı. Sürekli evetli hayırlı cevaplar üzerinden gidiyor. İçinden hepsine evet demeyeceğini bilerek konuşmayı takip etmen gerekiyor. Ancak geldiği nihai yargının yanı tümgen geldiği boşluklarını da ileride dolduruyor. O zaman şuna ne demeli buna ne demeli şeklinde. Şuanki felsefe kitaplarına göre baya farklı bir tarz. Normalde artık Freduddan sonra filan insanlar açıklaya açıklaya gidiyor çünkü bilim oluşuyor ve asıl o biliyor her şeye evet denmeyeceğini ve istisnaların olduğunu. Ama sorun yok yüzyılların uyuşmamasından dolayı bir üslup farklı der öper başımıza koyarız.
Kitap basit ve eğlenceliydi ancak sonları biraz baydı. Dostluk ve sevfinin öneminden bahsedşyor kitap. Herkesin her konuda konuştuğunu ancak bu konuda kimsenin konumadığından dem vuruyorlar en başta ve herkes tek tek düşüncelerini söylemeye başlıyor. Herkes kendi disiplinine göre biraz yorumluyor. Doktor olan hasta ile olan ilişkisinden siyasette olan halkı sevmekten filan bahsediyor. Güzeldi ama sonuna doğru sokrates aldı sazı eline evet hayır evet hayır taMAM DEDİM TAMAM BİT ARTIK.
Profile Image for Berktuğ.
34 reviews31 followers
January 30, 2025
Plato, üst düzey akademik felsefeciler tarafından bile karanlık ve derin olarak nitelendirilmiş biri olsa da orijinal adı Symposion olan "Şölen" adlı eserinde sevgi teması çerçevesinde yaptığı tanımlamalardan daha net bir şey okumamıştım bugüne kadar. Sevgi bir olgu olarak her ne kadar naif bir temsil gücüne sahip olsa da eserde "bilgelik sevgisi" üstünden anlatıldığı kısımlar ve varılan sonuçlarla konusunun dışına büyük bir kudretle taşarak herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm ve kendimin de bu sebeple ne kadar geç okuduğumu fark ettiğim bir eser sıfatını almış oldu.

Plato bana göre de felsefenin karanlık bir lordu. Bu sebeple son derece tehlikeli bir kuyu kendisini "tamamen" anlamaya çalışmak. Yine de bütün bunlara rağmen felsefeyi hakikaten sevenler için daima geri dönülecek bir sabit olduğuna inanıyorum fikirlerinin. Burada ise ustalıkla yazılmiş bir metin okuduğunuzu fark ediyorsunuz okurken. Bittiğinde her şey yerli yerine oturmuş biçimde sevgiye dair çok net bir sonuç ile bırakıyor sizleri. Sonucun arkasındaki "yazarlık yetenekleri" ise beni asıl coşturan ve kitaba bayılmama yol açan kısımdı açıkçası. Dikkatimi çeken ve herkesin çekmesi gerektiğine inandığım kısımlar var.

Symposion, Sokrates'in bir yarışma kazanma vesilesiyle verilen Agathon'un partisine katılmasıyla başlıyor ve konu sevginin yüceliğine geliyor. Aktarılan konuşmacılar sırayla konuşuyor ve son sözü Sokrates'e bırakıyor. Tartışmanın kurgusu mükemmel seviyede ve Sokrates'e son sozü verip tartışmayı sonlandırma amacına uygun biçimde yazılmış olsa da "gelişme" kısmı inanılmaz ufuk açıcı ve işleyişi çok ama çok etkileyici.

İlk konuşma Phaidros tarafından yapılıyor ve sevginin "en güzel tanrı" olduğuna dair içi boş bir zayıflıkla açılıyor. Bu zayıflık tartışmayı alevlendirdiği için kitap açısından çok kritik bir düzeyde. Çünkü amaca uygun biçimde sonun (Sokrates'in) vurucu olabilmesi için kötü bir başlangıca ihtiyacımız var. Buraya dikkat çekmekteki amacım ise yazarlık yeteneğinin gerçekten beni etkilemiş olması. İyi bir felsefeci aynı zamanda iyi bir yazar olduğu takdirde tıpkı Plato gibi ölümsüz olabilir bana göre zaten :D

Akabinde ise sözü Pausinas alıp "Aphrodite İkiliği" bağlamı ile beraber sevgiyi tanımlıyor :

"Aphrodite tek olsaydı Sevgi de tek olurdu, ama mademki iki Aphrodite var, Sevgi'nin de iki olması gerek. Biri, yani en eskisi, Göksel dediğimiz Aphrodite ana karnından doğmuş değil, Göğün kızıdır. Daha sonra gelen bir başkası var ki, Zeus'la Dione'un kızıdır, ona "pandemos" Aphrodite diyoruz."

"pandemos" kitapta "orta malı" diye çevrilmiş. Orijinal anlamı "avam" çeviren ben olsaydım tercihim olurdu. Yine de bu halinin anlamdan çok sapmadığı bariz. Aphrodite İkiliği ile bu kitap ile tanıştığım için evrenselliğini ve zamansızlığını daha da fazla takdir etmek için uzun bir süre kendi kafamda dolanmak zorunda kaldım. Kendimi daimi bir felsefeci olarak tanımlamayı sevdiğim için de klasik felsefe kitaplarına uzun süre ara vermeme konusunda kendime bir not düşmüş oldum bu vesileyle :D Onların en büyük değeri 2000 sene önceden bile bizleri düşündürebilmesi olduğu için akademik olmayan pratik felsefeciler için hiçbir zaman ihmal edilmemesi gereken hazineler. Ayrıca zamansızlık üzerine çok net örnekler olduğu için de bir başlangıç noktası görevi görüyorlar.

Pausinas ilk Afroditi göklere çıkartıp, ikincisini yerlere vurarak sözü bir hekim olan Eryksimakhos'a bırakınca sözün sahibi ikisini bu kadar geniş biçimde ayırmayı doğru bulmadığını çünkü "ruh" ve "beden" in birbirini tamamlayıcı olduğuna dair bir konuşma yapıyor. Bu da Pausinas'ın etkili konuşmasına karşılık görevi görürken tartışmanın seviyesini yükseltip vuruculuğu artırıyor. Buradaki ton o kadar iyi düzeyde gelişiyor ki bir kez daha yazarlığa hayran olmamak elde değil :D


Aristophanes ise ikisinin üzerine "Androgynos efsanesi" ni anlatarak sevginin asıl amacının "diğer yarını bulmak" olarak tanımlanması gerektiğini savunuyor. Sıra olarak 2-3 ve 4 e denk gelen bu konuşmalar kitabın zirvesi. Zaten noktayı Sokrates'in koyması gerektiği ve "doğru" cevabı verecek olan o olduğu için 2-3 ve 4 Sokrates'in cevabının da çok sağlam temelleri oluyor aynı zamanda.

5.sırayı ise Agathon alıyor ve sadece Sevgiyi övme üzerine "bilerek" zayıf yazılmış "güçlü gibi görünen" bir konuşma yapıyor. Çünkü Agathon bir sofist. Zaten Sokrates de bunu belirtiyor, sevgiyi tanımlamadığını ve sadece onu övdüğünü belirterek sözü alıyor.

Bunun üstüne bütün tartışma Sokrates'in cevabı ile sonuçlanıyor. Sokrates sevginin bir "daimon" (insanüstü ve tanrıaltı yol gösterici varlık-olgu) olduğunu açıklayarak tartışmayı sonlandırıyor. Kitap ise Alkibiades'in sarhoş biçimde gelip Sokrates'e yönelttiği ithamlar ile bitiyor. Son derece kusursuz kurgusunun yanında felsefi katkıları ile de bir şaheser olarak tanımlanıyor benim tarafımdan böylece.


Açıkçası felsefi anlamda sevgi üzerine yazılmış daha iyi bir eser olduğuna ihtimal vermiyorum. Plato'nun yazarlığına hayarnlık duyarken kitaptan çıkardığım iki adet spekülasyon var. Sokrates final konuşmasını yaparken ona sevgiyi öğretenin "Diotima" adlı hocası olduğunu söylüyor. Diotima ise ismi "sadece bu eserde geçen" bir kadın filozof. Burada herhangi bir kurgu olmadığına inanmak pek mümkün değil. Plato bana göre burada kadınların sevgiye daha yatkın olduğunu (Sokrates'e bile Diotima öğretiyor sevginin anlamını) ve gerçek sevginin anlaşılması için hem erkek hem de kadına ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tabi benim çıkarımım yanlış olabilir, ancak benim idealar evrenimin "canon" ı bu olacak :D

Diğeri ise, Platonik aşkın ne olduğunun kendi içinde sorgulanmasına dair sonu. Tartışma sarhoş Alkibiades'in Sokrates'e sataşmasıyla son bulurken okuyucuya bana göre bir soru yöneltilmiş. "Alkibiades'in Sokrates'e duyduğu sevgi nasıl bir sevgiydi tanımlanyınız" şeklinde bir sınav sorusu cevaplıyormuış gibi hissettim okurken :D Platonik aşk temel olarak fikirlere duyulan sevgi olmasına rağmen günümüzde "karşılık beklenmeyen aşk" gibi bir şeye dönüştüğü için de hali hazırda sorgulanması gereken bir kavram zaten. Üstad Plato, avam Aphrodite'in 2000 sene sonra da bu gezegende gökteki ikizini son derece dışladığını görse bir miktar üzülürdü diye düşünüyorum :D

Kitabı çok beğendim. Orijinal notum 4 yıldız idi. Ancak eğer Symposion bile mükemmel değilse mükemmel diyebileceğimiz bir başka felsefe kitabı bulamayız. İdeal yıldızımı hayatı boyunca idealarının peşinden koşmuş bir ustadan esirgeyemem. (:
"Şölen" , üst düzey bir tartışma içeren bir şöleni anlatan bir okuma şöleni. Plato ise kesinlikle titizlikle okunması gereken bir usta. En popüler fikriyle tanımlamam gerekirse: Bütün felsefe dalı bir gölge, Plato tarafından bize yansıtılan :D


"Bu dünyanın güzelliklerinden başlayacaksın, hiç durmadan basamak basamak yüce güzelliğe yükseleceksin, bir güzel bedenden ikisine, ikisinden bütün güzel bedenlere, sonra güzel bedenlerden güzel işlere, güzel işlerden güzel bilgilere, güzel bilgilerden de sonunda bir tek bilgiye varacaksın: Bu bilgi de o tek başına var olan salt güzelliğe varmaktan, asıl güzelin özünü tanımaktan başka bir şey değildir."
Profile Image for Adem Yüce.
160 reviews15 followers
November 24, 2017
Yalnızca bedenen değil, ruhen de davranışlar, huylar, kanılar, arzular, zevkler, üzüntüler, korkular, bunların hiçbiri kimsede aynı kalmaz; tam tersine bazıları doğar, bazıları yok olur. Üstelik bunlardan çok daha ilginç bir şey var: Bilgiler de aynı kalmaz, bizde bazı bilgiler doğar, bazı bilgiler ölür ve bilgi açısından hiçbir zaman aynı kişiler olmayız. Bilakis her bir bilgi aynı şeye maruz kalır. Çünkü öğrenmek dediğimiz şey bilgimizin çekip gittiğini gösterir. Unutma bilgimizin bizi terk etmesidir, öğrenme ise gidenin yerine tekrar yeni bir hatıra terk ederek bilgiyi korur. Böylece bilgi hep aynıymış gibi görünür. Çünkü her ölümlü varlık bu şekilde, adeta tanrısal bir varlık gibi sonsuza dek tamamen aynı kalmakla değil, tam tersine çekip giden ve eskiyen bir şeyin yerine tıpkı kendisi gibi yeni bir şey koymakla muhafaza edilir.
Bilirsin, ancak gözlerimizin feri sönmeye yüz tuttuğunda keskin bakmaya başlar akıl gözümüz. Sense bunların uzağındasın hala.»
Profile Image for Hale.
95 reviews13 followers
July 17, 2021
Zeus uzun uzun düşündükten sonra, “Galiba bir çare buldum,” der, “insanlar hem kalsın hem de kuvvetten düşüp hadlerini bilsinler. İkiye böleceğim onları, böylece hem zayıf düşecekler hem de sayıları artıp bizim için daha faydalı olacaklar. Üstelik iki bacak üstünde doğru dürüst yürüyecekler. Yine de hadlerini bilmez, uslu durmazlarsa yeniden ikiye bölerim, bu sefer tek bacak üzerinde atlaya atlaya giderler.” İnsanın yapısı böylece ikileşince, her yarı öbür yarısını özleyip, üstüne atlıyor, kollarını birbirine sarıp, yeniden bir bütün haline gelmek arzusu ile kucaklaşıyor, birbirinden ayrı hiçbir şey yapmak istemeyerek, açlıktan ve işsizlikten ölüp gidiyorlarmış. Demek ki insanın kendi benzerine duyduğu sevgi, çok eski bir zamandan kalmadır, sevgi bizim ilk yapımızı yeniden kuruyor, iki varlığı bir tek varlık haline getiriyor, kısacası insanın yaradılışındaki bir derde deva oluyor. Her birimiz bir insanın symbolon’u, tamamlayıcı parçasıyız, pisi balıkları gibi bir bütünün yarısına benzeriz, onun için de hep tamamlayıcı parçamızı arar dururuz.
Profile Image for Emine Nur.
164 reviews
Read
May 16, 2020
İlk defa Platon okuduğum ve felsefe hakkında bilgisi kısıtlı bir insan olduğum için yorum yapmayı ya da puan vermeyi hiç istemiyorum. Zaten şu anki halimle çok fazla olumlu düşüncem de yok, hele Sokrates’in her dediğine “evet, aynen, haklısın, öyle olmalı” şekline karşılıklar verildikçe başıma ağrılar girdi. Orada söylenebilecek tonla şey var ama onları biz anca Sokrates konuyu iyice döndürüp döndürüp yüz paragraf sonra kendi söyleyince okuyoruz. Yani afedersiniz, keşke Sokrates benim karşımda olsa da iki lafın belini düzgünce kırsak dedirtmiştir. Ayrıca kitapta heteroseksüel açıklaması olmayan elli tane detay var, kitabın başında çevirmenin “burada bahsedilen aşk dostluktur, Platon da zaten homofobiktir, yanlış anlamayın” açıklaması yapması da baya yerinde olmuş. Neyse gülmeyeceğim.
Profile Image for Mert Torgay.
17 reviews
June 30, 2025
Cicero'nun 'Dostluk Üzerine' kitabından sonra bu kitap ilaç gibi geldi. Felsefi yönü çok derinlikli olmasa da anlatının öyküleştirilmesi (neredeyse tiyatral bir havada olması), olayın ve diyaloğun eğlendirici olması ve çevirinin güzelliği ve dipnotların kararında, yeterince bilgilendirici olmasıyla severek okunacak bir kitap. Kitap, genel olarak sevgi ve dostluk üzerine yazılmış olmakla beraber, o dönemdeki 'dostluk' kavramını, o kavram üzerinde farklı çevrelerin görüşlerini ve en sonda da Platon'un ve ya Sokrates'in görüşlerini sunarken, kendi görüşlerini de -ki o dönemin yaygın görüşü olmadığı kanısına vararak- açıklamaktan ziyade meşrulaştırma amacını taşıyor gibi hissettim. Dostluk kitabında ise tartışmanın net bir sonuca bağlanmaması, adeta havada kalmasıyla da ilgi çekiyor.
Profile Image for Gokhan.
446 reviews2 followers
October 9, 2021
Antik Yunan’da çalgılı çengili bir sofra hangi geleneklere göre nasıl düzenlenir, hangi kısımlardan oluşur, akşamın moderatör seçimi ile birlikte misafirlerin hangi sırada ne kadar içip, ne konuşacağının karar verilmesine ilişkin, mimos tarzı gündelik yaşamdan bir kesit sunan, sunarken de aralara Sevgi tanrısı üzerine dialektik felsefi tartışmalar serpiştiren bir Platon eseri, Şölen.
Yine Dostluk da benzer dialog yöntemi ile o dönemin kültürüne yerleşmiş göreneklerce yadırganmayan bir zeminde benzer bir tartışma sunuyor.

O dönem eserlerini ve tabi ki grek felsefisine yönelik kaynakları sevenler, Şölen’in sonunda sahne alan Alkibiades’in Sokrates övgüsünü kaçırmamalı.
Profile Image for Merve Sarıoğlu.
244 reviews13 followers
February 23, 2022
Sokrates'in bir şölende Pausanias, Eryksimakhos, Aristophanes ve Agathon ile birlikte sevgi, aşk ve sevgi/aşk tanrısı Eros hakkında yaptıkları harika sohbeti bize aktaran bir kitap Şölen. Aslında kitabın tam adı Şölen - Dostluk çünkü aynı zamanda son kısımda Sokrates'in dostluk hakkındaki sohbeti de eklenmiş. Sevgi hakkında beş farklı kişinin ağzından beş farklı bakış açısını okumak ve hepsinin gözünden farklı farklı değerlendirmek çok ilginçti. Bu arada Antik Yunandaki erkek aşkının kutsallığı mevzusu her daim ilgimi çekmiştir ve bu kitapta da bu mevzu oldukça baskındı ve en çok ilgimi çeken kısımlarda buna dair farklı bakış açılarıydı. Şimdi sırada Platon'un Phaidros'u var.
Profile Image for Enis.
285 reviews
January 29, 2023
Şölen - Dostluk diyaloglarını okurken bunu düşünmedim değil.
Symposion kelimesinin kökenlerinin içki masası felsefe konuşmalarından evrilmiş olması ilginç. Dilimize Şölen olarak çevrilmiş.
Platon’un yapısını kurduğunu diyaloglarının ana konusu “sevgi” üzerine… Tanrıları ve insanları düzene sokan sevgi. Yoksa düzensizlik mi? Bu masadan nasıl kalkılacak orası muhamma.
Sokrates’in Diotima’yla konuşmalarını anlattığı kısım dikkatle okunmalı. Alkibiades’in Şölen’e sarhoş bir halde dalması ise efsane. Platon bu metni her ne kadar diyalog şeklinde yazmış olsa da… Şu ana kadar okuduğum diğer metinlerinden farklı olarak karakterler dolaylı yoldan sevgi hakkındaki düşüncelerini aktarıyorlar.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Bayram Erdem.
230 reviews13 followers
August 19, 2023
Bu dünyadan nice zalimler, zorbalar, alçaklar geçti; nice insanları silahla, korkuyla ya da parayla diz çöktürdüler. Ama, hiçbiri Sokrates kadar muhataplarını ikna ederek pes ettiremedi.

Platon ve avatarı Sokrates bu diyalogda sevgiyi ziyafet masasına yatırıyorlar. Tragedya yazarı Agathon'un oyunu yarışmalarda birincilik ödülünü kazanır ve arkadaşlarıyla evinde kutlama yaparlar. Atina'nın ilginç simaları davetlidir. Sokrates yine sorularıyla herkesi şaşkına çevirir. Platon'un bir çok diyalogunda Sokrates muhataplarını pes ettirir, ama hiçbiri Agathon kadar çaresizce pes etmez: "Sana gücüm yetmiyor Sokrates, nasıl diyorsan öyle olsun."
7 reviews2 followers
January 6, 2021
Platon'un diğer diyaloglarına nazaran okuması daha rahat. Bunun sebebi çoğunlukla Sokrates'in diğer eserlere nazaran daha az bulunmasından kaynaklanıyor. Sokrates'in çoğunlukla varsayımlardan yola çıkan argümanlarının azlığı biraz ferahlatıcı. Hele ki Platon'un diğer diyaloglarıyla peş peşe okumaktaysanız. Eğlenmek Platon okurken aranan bir şey olmasa da yankı çemberinin dışını görmek diğer diyaloglardan daha verimli kılmış Şöleni. Aranılan şeye bağlı hala tabi.
Profile Image for Yavuz Selim.
4 reviews
January 28, 2018
diyalogların içeriğinden çok üslup, ortam, meclis adabı dikkatimi çekti. iltifat ve yerginin ne şekilde yapılacağı, şakalaşma, soru sorma, cevap verme... gibi. basit ama önemli şeyler. keşke çok önceden okusaydım, hayatımda çok şey değişirdi diyebileceğim kitaplardan biri. bilmiyorum, belki de önceden okusaydım bu etkiyi bırakmayabilirdi.
Profile Image for M.S.Cem.
57 reviews1 follower
May 15, 2020
Sokrates'i okumak her zaman için çok zevkli ve ufuk açıcı.Özellikle Dostluk kısmındaki mantık ve sonuç olarak konu hakkında hiçbir kesin bilgiye sahip olmadığımızın gösterilmesi çok hoşuma gitti.
Ancak antik yunan'daki genç oğlanlarla olan aşk işlerini manipülatif bulduğum için 1 puan kırdım.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Burak leest.
26 reviews1 follower
September 25, 2022
Zoals altijd heeft Platon een indrukwekkende dialoog geschreven. Ik was onder de indruk van de beschrijvingen die gegeven worden voor de liefde en vriendschap. Het einde is altijd open en wordt niet een definitieve definitie gegeven.
Profile Image for Saynur Çetinkaya.
27 reviews
July 9, 2025
Şölen; Sokrates, Aristofanes, Agathon gibi isimlerin katıldığı bir dost meclisinde sevgi üzerine yapılan konuşmalara; Dostluk ise Sokrates'in dostlarıyla kime dost denebileceği üzerine yaptığı konuşmalara yer verir.
Profile Image for Tuncay Özbek.
64 reviews1 follower
January 3, 2019
Sokrates' in sevgi ve dostluk üzerine, soru ve cevaplarıyla beyin yakan, görüşlerini içeren güzel bir kitap.
Displaying 1 - 30 of 51 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.