Paperback. 13,50 / 19,50 cm. In Turkish. 210 p. "Adonis Arap siiri için milattir. Bir ondan önceki Arap siiri, bir de ondan sonraki." Samuel Hazo Fenike mitolojisindeki Adonis efsanesinden esinlenerek bu adi alan Ali Ahmed Said Isbir, günümüzde yasayan en etkileyici Arap sairi olarak kabul edilmektedir. Siirlerinde yeni bir mistik dünya yarattigi düsünülür; geleneksel tasavvuf yaklasimlarinin disinda, tasavvufun sürrealizmle iliskisini arastirir onun siiri. Bireyciligin de metafizikle olan iliskisini kurcalar. Dönemine damga vurmus sairliginin yani sira, elestirmen ve çevirmendir. Türkçe uzun süredir Belli Belirsiz Seyler Anisina'yi bekliyordu. Iste simdi Mehmet Hakki Suçin çevirisiyle okurun karsisinda! Çogu zaman kapali ve zaman zaman da sürrealist düzyazi siirlerini içeren Belli Belirsiz Seyler Anisina bizi "eve ulastiran iz"dir Adonis için. Yol boyunca gördügü her seydir. Hiçbir seyin bu izin disinda kalmasini istemez sair. Kül, duman, ölüm, yasam, ev, sis, gül, zaman, umut, umutsuzluk, ask, sevgi, gök, deniz, kadin, adam. Kisacasi yasama ve ölüme dair ne varsa, bilinir kilmanin ve bilinmenin bir parçasi olur. Yasama çevrilen bir teleskoptur Belli Belirsiz Seyler Anisina. Onu bilmek isteyen gözleri ve kalpleri bekleyen, naif bir sölen. "Günümüzün en cesur ve kiskirtici Arap sairi." Edward W. Said
Adonis was born Ali Ahmed Said in the village of Al Qassabin in Syria, in 1930, to a family of farmers, the oldest of six children. At the age of nineteen, he adopted the name Adonis (also spelled Adunis), after the Greek god of fertility, with the hopes that the new name would result in newspaper publication of his poems.
Although his family could not afford to send Adonis to school, his father taught him to read poetry and the Qu'ran, and memorize poems while he worked in the fields. When he was fourteen, Adonis read a poem to the president of Syria who was visiting a nearby town. The impressed president offered to grant a request, to which the young Adonis responded that he wanted to attend school. The president quickly made arrangements for Adonis to attend a French-run high school, after which he studied philosophy at Damascus University.
In 1956, after a year-long imprisonment for political activities, Adonis fled Syria for Beirut, Lebanon. He joined a vibrant community of artists, writers, and exiles in Beirut, and co-founded and edited Sh'ir, and later Muwaqaf, both progressive journals of poetry and politics. He studied at St. Joseph University in Beirut and obtained his Doctorat d'Etat in 1973.
Considered one of the Arab world's greatest living poets, Adonis is the author of numerous collections, including Mihyar of Damascus (BOA Editions, 2008), A Time Between Ashes and Roses (Syracuse University Press, 2004); If Only the Sea Could Sleep (2003); The Pages of Day and Night (2001); Transformations of the Lover (1982); The Book of the Five Poems (1980); The Blood of Adonis (1971), winner of the Syria-Lebanon Award of the International Poetry Forum; Songs of Mihyar the Damascene (1961), Leaves in the Wind (1958), and First Poems (1957). He is also an essayist, an editor of anthologies, a theoretician of poetics, and the translator of several works from French into Arabic.
Over the course of his career, Adonis has fearlessly experimented with form and content, pioneering the prose poem in Arabic, and taking a influential, and sometimes controversial role in Arab modernism. In a 2002 interview in the New York Times, Adonis declared: '"There is no more culture in the Arab world. It's finished. Culturally speaking, we are a part of Western culture, but only as consumers, not as creators."
Adonis's awards and honors include the first ever International Nâzim Hikmet Poetry Award, the Syria-Lebanon Best Poet Award, and the Highest Award of the International Poem Biennial in Brussels. He was elected as Stephen Mallarme Academy Member in Paris in 1983. He has taught at the Lebanese University as a professor of Arabic literature, at Damascus University, and at the Sorbonne. He has been a Lebanese citizen since 1961 and currently lives in Paris. - See more at: http://www.poets.org/poet.php/prmPID/...
2023'le gelen edit: Peşpeşe okununca bi boka yaramayan minimal şiir kurbanı illa tumblr poet olmak zorunda değil. Özdemir Asaf da bi yerden sonra bayıyo aslında. Adonisjime biraz fazla gömmüşüm sanırım. Verdiğim 1 yıldızı 2 yaptım, bu demek değil ki aşağıdaki iddialarımdan da dönüyorum; çok haklıyım. Ama bi'kaç sene sonra gelir yine düşürürüm belki puanı.
Öncelikle, herkes bilir ki ben öykü okuma özürlüsü olduğumu kabul ederim. Ve yine herkes bilir ki ben şiirden anladığımı da iddia etmem.
Ama yapmayın ağalar beyler.
Bence iki ihtimal var. 1. Ben yalnızca klasik arap şiiri biçime alışık olduğum için olayı anlamadım. 2. Ben çok fazla modern şiir okuduğum için bana arap şiirinin modernleşmiş "bu" hali fiso geldi.
Ya da daha mantıklı bir ihtimal ben as same as şiir okuma özürlüsüyüm.
Bir kere kitaba adını veren bölümden bana baygınlık geldi bunu bi' belirteyim özür dilerim.
Aldığım notları sırası ile yazıyorum.
🠖 bir ontolojik şair daha? Peh. 🠖 bu değil metafizik ötesi yaralı müzesi hareket edemem 🠖 alegorikimsimsi imgelem 🠖 tekrar eden imgeler 🠖 bol teşbih ⮡ ay ama bunlar tekrar tekrar ⮡ neden her şeyin kolu bacağı var ya benim engellerim ne olacak ⮡ aynı isimlerlerleeerle anlatıyor gına is coming ⮡ sürekli tanımlamalar zincirleme minimal şiir 🠖 arap haikusu mu bu lol 🠖 böyle kıyak, afilli sözler 🠖 ooo aforizmalara da geldik 🠖 tezatlar, istiareler, mecazlı mı tanımlama bitmiyor efendiler 🠖 leff-ü neşr; böyle bir yerden sonra özlü sözlere dönüyor, bana da fenalık geliyor
Size eğer zaman makinesi bulursanız o dönemlere gidip büyük şair olmanın formülünü veriyorum (ana şiir için değil, yan ürünler içün). Kullanacağınız kelimeler: toprak, dal, kuş, duman, beden, güneş, ay, bulut, orman, su, kıyı, dalga, deniz, çöl, yaprak, ağaç, toz, rüzgar, ışık, gök, ateş, alev, yağmur, kış, bahar, karanlık, aydınlık, kül, ölüm, gündüz, gece, gül, sis, zaman.
Bu şeyler, 'şiir'lerin arasına serpiştirilebilecek sayfalarda olsa tadından yenmez. ama işte peşpeşe peşpeşe teşbihte bangladeş olmuş.
Zaten anladığım kadarı ile bunlar şiir de değil sanıyorum, çünkü her sayfada üçer tane * ile ayrılan bu cümleler var. Ve totalde 14 bölüm mevcut, her biri de bir şeye yazılmış; çocukluğa, gerçekliğe, 1982 beyrut'una,,, gibi.
İtirazım var bu dertli şansıma. Adonis'i gidin başka kitaplarından okuyun. Çünkü bu kitabın arka kapak yazısının övgüsü o şiirler için, bu şiirimtraklara ya da artık Adonis ne diyorsa onlara değil. Okumayın demiyorum bu kitabı da şart değil, hele bahsedilen bu Arap şiirinde devrim olayına ve haliyle klasik vs. modern şiirine hakim değilseniz. Hoş bağışlayın ama hakim olsanız da şart değil. Mesela 'Gece Seni Saklıyor' diye bir şiiri var yani feleğin cilvesine itirazım var.
Artık adı mı nesneye kışkırttı, nesneyi mi ada bilemeyeceğim de bu nesne&ad veya nesne vs. ad oyunu özet kitaptaki mühendislik (!?) çabasının. Ama en azından 3. bap(?)taki gibi şeyler yüzümüzü güldürdü arada (aramızda yapılsalcı varsa özür dilerim ama siz de bangladeş).
Şunu unutmamak lazım, yine kimse kusura bakmasın Arapça müthiş bir dildir ve şiirle birleşince, bin yüzyılın iyi bildiği gibi muazzam ötesi bir şeye dönüşüyor. O yüzden bu çeviri, olduğundan çok daha çok yavan bir lezzet bıraktığına eminim. Çünkü Arapçanın elifbası bile şiir gibi okunduğunda "benje".
Gelelim, itirazım olan dertlerin cümlesine.
Haz: bedenin kıyameti (s. 121) 🠖 La petite mort'a telif verilmesi gerekmiyor mu ağalar beyler ben mi kronolojik bir yanılgı yaşıyorum?
Beden, - Yarısı eşik Yarısı eğim (s. 108) 🠖 E o zaman yarısı tepe / yarısı oyuk, ben bunu şiirine koyduğumda niye kıymetli olmuyor ağalar beyler.
Ağa demeye başladım, aşağı pek fevkalade tad aldıklarımı ekleyip kaçıyorum.
Kül: Alevin ağlayışı Ateşin gülüşü (s. 96)
Ne hakla ayıplayacaksın onu Senin iç organların onunkiler değil ki (s. 138)
De ki mekan yalnızlıktır ... (s. 86)
Gülü kokusu ifşa eder Böylesi rezalete aşıktır Her erdem (s. 102)
Bu the way iki ihtimal daha var: 1. Burjuvazi tribine girdiğim bir dönemde aldım 2. Mötsözöm bön bönö nö deyip gördüğümü aldım
Ya da daha mantıklı arka kapak yazısına kanan bir gerizekalıyım
Ama nasıl isterdim taşaklı bir incelemenin aslında ne boş konuştuğumu ispatlamasını da öyle içimden gelmedi mi adonis pdf diye aratmak xoxoxo iko
Bu da burada kalsın, güzel çizmişim ve okuma sürecindeki suratımın ta kendisi diye, yazı da örnek olabilir neler çektim.
Suriye'nin büyük şairi Ali Ahmed Said İsbir'den yer yer tasavvufa kayan metafizik tarafı ağır basan şiirler. Çevirisi, Adonis Türkçe söylüyor, dedirtecek nitelikte. Tüm kitaptan bana kalan ise "1982 Beyrut'una" başlıklı altbölüm.