"Diyorlar ki, deli olan sensin, ağaç değil. Ağaçlar delirmez diyorlar. Oysa ben oturuyorum oturduğum yerde. Koşuyu tutturan o. Ben gece gündüz kalkmıyorum yerimden, kıpırdamıyorum bile. Yalnızca bakıyorum. Hep bakıyorum. Soluklanan o. Çırpınan o. Rüzgarlarla oynaşan, güneşe kollarını açan o. Arada uyukladığımda uzanıp camı tıklatan o. Deli olan o. Kötü günleri var." Yarım kalmış yaşamlar, çözülmemiş düğümler, geçmişlerine saplanıp kalmış kahramanlar... Yalnızlık ve hüznün ağır bastığı buruk aşk hikayeleri üzerine yapılandırılmış Bir Deli Ağaç, okuru ister istemez kendi yaşamını sorgulamaya itiyor. Yaşamın boşluğuna düşmemek için tutunduğumuz bir dal mıdır aşk?
Usta yazar Pınar Kür'ün ilk öyküleriyle buluşturuyor bizleri bu kitap. Damağımızda bıraktığı o eşsiz tatla iyi edebiyatın zamana karşı yenilmezliğini bir kez daha kanıtlıyor.
Yazar. Bursa'da doğdu. Tam adı Havva Pınar Kür. Yazar İsmet Kür'ün kızıdır. İlk ve orta okulu Ankara'da , liseyi New York'ta okudu. Üniversiteye New York'ta başladı ve İstanbul'da Robert Kolej'in yüksek kısmında tamamladı. Fransa'da Sorbonne Üniversitesinde 'Yirminci Yüzyıl Tiyatrosunda Gerçekçilik ve Yanılsama: Pirandello, O'neill ve Etkileri' teziyle doktorasını verdi. Ankara'da Devlet Tiyatrolarında dramaturg olarak çalıştı (1971-1973). Bilgi Üniversitesinde ders verdi. Gazeteci Can Kolukısa ile bir süre evli kaldı. Hikâyeleri 1971'den itibaren dergilerde yayınlanmaya başladı. Müstehcenlik yüzünden tenkide uğradı.
“Deli ağaca bakıyorum gün boyu. Geceler boyu. Deli ağaca bakıyorum yerimden kıpırdamadan. Ölümü elimden aldılar. Başka ne yapabilirim?”
15 temmuz 2025, sevgili pınar kür’ün hayata veda ettiği gün. vefatını öğrendiğim zaman kendimce bir yas göstergesi olarak elimde olan kitaplarından birini okumak istedim ve “bir deli ağaç”ı seçtim. tesadüf o ki, bu kitapta da ölümden, yastan bahsediliyor. bu yüzden beni ayrıca etkiledi sanırım.
pınar kür’ün daha önce “asılacak kadın”ını okumuştum ve adeta büyülenmiştim. bu kitap ise tam yeri ve zamanında okuduğumdan ötürü olacak ki beni neredeyse “asılacak kadın” kadar etkiledi.
beş adet öyküden oluşan bir kitap “bir deli ağaç”. öykülerinin genel temaları ise yalnızlık, aşk, hüzün ve belki de biraz yas ve ölüm. her öyküyü çok çok sevdim. ama özellikle “yaz gecelerinde keman” ve kitaba da ismini veren “bir deli ağaç” öykülerine bayıldım! pınar kür’ün kalemi ile herkesin tanışması gerektiğine inanıyorum.
öykülerinin içeriğini çok beğenmekle de beraber, pınar kür’ün bende inanılmaz edebi doyum yaşatan kalemiyle birlikte gerçekten zirve noktalara çıkan öyküleri okumak beni çok mutlu etti.
pınar kür vefat etmiş olabilir, ama onun geride bıraktıkları ile her zaman yaşayacağına inanıyorum. 🖤 nice güzel okumalarda buluşacağıma da aynı şekilde inanıyorum, hatta eminim.
“Küçüktüm daha, yirmi üçümdeydim; anam, babam, çevremdeki herkes bir süre sonra “unutacağım”dan kuşkusuzdu. Benden başka hiç kimse umut kesmemişti yaşamdan. Oysa ben biliyordum. Umutsuz da yaşanabileceğini gösterecek, öğretecektim onlara.”
Beş uzun öyküden oluşuyor kitap. Sadece biri bir adamın soluksuz konuşmasından ibaret. Diğerleri uzun uzun karakterin içinde bulunduğu atmosferi, ruh halini, çevresini ve derinlemesine kendini anlatıyor. Kitaba ismini de veren Bir Deli Ağaç favorim. Anlatıcının öyküdeki kahramanla ortak rolü çok güzel işlenmiş. Yaklaşık 30 sene önce yazılan öyküler bugün,özgünlüğü ve kalitesi ile kendilerini diğerlerinden daha üst basamaklarda tutuyor. Son yıllarda çoğu öykücüde gördüğümüz öykü içindeki karakterleri diğer öyküde de kullanma tekniği 30 sene önce de uygulanan bir teknikmiş. Dikkatli okuyucular bahsettiğim karakteri öykülerin içinde bulmakta zorlanmayacaklar. Kitabın genelinde 'Herkes Bana Düşman' öyküsü hariç ( ki onun da ayrı bir tarzı ve güzelliği var) öykülerdeki karakterler son derece duygusal ve iç dünyalarında yaşayan insanlar. Bir de apartman var ki o apayrı bir karakter. Akışı olmayan Sular'ı yıllar önce okuduğumdan, ben apartman bağlantısını yapamadım ama okuduğum birkaç yorumda iki kitaptaki apartman ögesinin bağlantılı olduklarından bahsediliyordu. Kitap sabırlı ve detaycı okumalardan hoşlananlara hitap ediyor. 'Yaz Gecelerinde Keman ' isimli o ilk ve uzun naif öyküyü sevenler diğer öyküleri de severler. ''Ölümden söz etmeyen, ama insanın içine ölüm acısı gibi çöken bir öykü anlatıyordu bakışı. '' gibi eşsiz bir cümleye tanıklık etmek her zaman karşılacağımız bir şey değildir...
Kitap beş uzun öyküden oluşuyor. Bir Deli Ağaç ve Yaz Gecelerinde Keman öykülerini çok sevdim. Oldukça etkileyiciydi. Fakat diğer öykülerde bir zorlama sezdim. Bir öykücüye oturup öykü nasıl olur, dersi verecek değilim elbet fakat en azından benim için biraz daha sade, yalın olması gerektiğini düşünüyorum. Sait Faik hayranı olduğum için de böyle düşünüyor olabilirim tabii ki. Ama bu kitaptaki öykülerde bir ittirme, zorla devam ettirme havası sezdim yer yer. Bu da öykü okurken benim en çok canımı sıkan şeylerden bir tanesi.
Aynı zamanda öyküler arasındaki bağlantılar da gözümden kaçmadı. Sanırım bu bir teknik. Mine Söğüt’ün Sevim Apartmanı romanını hatırlattı bana bu. Tarihsel olarak hangisi daha önce yazıldı bilemiyorum tabii.
Bir de son olarak harika cümleler yakaladım öykülerin arasından. Özellikle “Bekliyordum. Umutsuz da yaşanabileceğini unutmuşum.” beni en çok etkileyenlerdendi.
Uzun zamandır öykü okumamıştım. Belki de bu yüzdendir duyguları -aşkları, saplantıları- bana yabancı olan karakterleri sevmem. Beş hikayenin içinde en çok Yaz Gecelerinde Keman ile Bir Deli Ağaç öykülerini beğendim. Ayrıca öyküler arasında bağlantı da var, bağlantılı hikaye kitapları daha çok hoşuma gidiyor.
“Tüm umutlar sönmüş değil. Yaşam taşınılmaz bir yük değildi. Bir delice özlem, soluk kesen yedi kat merdiven, gökyüzüne asılmış bir güneşli oda, yaşam… Gene de ölümün sessizce beklediğini bilmek güzel.”
Zamansız bir yazar ve zamansız bir kitap daha. 80 li yıllarda yazdığı ilk öykülerden oluşan 5 öykülük bir kitap. Kendisi bence öykülerin kraliçesi. O yüzden şaşırtmadı. Sanki yazmamış içimize bir şeyleri bazı hisleri akıtmış. Ayrıca tabii ki Pınar kürün bir özelliği olarak kolay kolay her yerde duyamayacağınız cümlelerle doluydu.
"Adamın yeni bir aşka gitmeyip karısına dönmesi ölüm gibi bir şeydi - ama umuda yer bırakan, kesin 'son' olmayan bir ölüm. Hangi ölüm kesin 'son'dur ki zaten, geride kalan varsa?"
Nefis bir kitap, nefis bir anlatım. Pınar Kür, okuduğum ilk kitabi ile beni benden almayı başardı. Devamı da gelecek kesinlikle.
"Görünmeyeni görenlere, hiç değilse görmeye çalışanlara bir gönül borcu olarak" başlatıyor Pınar Kür kitabı, ve kitap boyunca süregelen 5 hikayede de tam olarak bunu yapıyoruz, görmeye çalışıyoruz. Kıyıda köşede kalmış, anlaşılmamış ve belki de hiç anlaşılamayacak kadınların hikayelerini görmeye bir bütünlüğe oturtmaya çalışıyoruz. Olmuyor ama işte. Fazla etkileyiciydi, kalemine hayranım hep de hayran kalacağım.
Özellikle "Herkes Bana Düşman," ve "Bir Ayrılık Şarkısı," uzun yıllar aklımda olacak, uykularımı kaçıracak cinsten çarpıcıydı. Kelimelere dökemiyorum cidden, okunmalı bol bol okunmalı.
Pınar Kür'ün okuduğum ilk kitabı ve bitirir bitirmez hemen başka bir kitabını aldım. Çok olgun bir anlatım. Öykünün daha kısa oluşundan dolayı okuru hemen etkilemek için zorlama betimlemeler kullanılmamış. Hem konularıyla hem anlatımıyla beni çok etkiledi. Özellikle kitaba da ismini veren "Bir Deli Ağaç" hikayesi özgün anlatımı ve kurgusuyla insanı içine çekiyor.
For the story compilations, I like finding more about the side characters in the other stories. She did that really well. It was a bit too much about the heart break and sadness initially but the later ones were lighter which was a welcome from my side.
Specifically the last story touched me a lot and I connected to it well.
Cok beğendim. hikayeler bağımsız ama bir yandan birbirine öyle güzel dokunuyorlar ki. 5 hikaye var. ben hepsini çok beğendim. yalnızca ikinci hikayeyi direk digerleri ile baglayamadim ama sanırım anneler aracılığı ile bağlanıyor o da çok severek okudum. çok beğendim.
Okuduğum zamanın üzerinden çok zaman geçti. Okuduğumda naif, güzel bir duygu bıraktığını hatırlarliyorum; nisan aylarındaki gün ışığı gibi. Pınar kür'ün okuduğum ve okuyacağım tek kitabı.
kitabın bölümlerinde sık sık yazmaya çalıştım. Bu kitapta kendimden çok şey buldum. Her öyküsünde geçen bazı olayların bizzat içinde buldum kendimi. Bazı kitapların zamanı olur ya, Zamanında okumayınca anlaşılması güçtür. bu öyle zamanıma denk geldi ki oldukça yerinde bir kitap oldu benim için. Çok çok büyük keyifle okudum her öyküsünü. Pınar Kür'ü bir kez daha sevdim, derince.