Hisar’dan Ahmet, bir acayip adam. Bir baba adam, bir çocuk adam... Saflık yastığına yatmış, hinliği yorgan gibi sarınmış... Aksiliği yalandan, heyheylenmesi yalandan - ve çok sahici bir adam. Hisar’dan Ahmet, kelebekten bir hikâye. Eskiyip cızırdayan bir plak gibi bize Ahmet’i anlatıyor... Destursuz bağa giren amca, telvesi faldökmeyen kahve, dervişin yevmiyesi, Ankara fıkrası, “ya yeter gözünü seveyim” misali dirliği için yavuz olan gamsızın türküsü, hayal mızrağı, resimsi bir mahalle, tuvalden evler, yana yatmış binalar, ucuz şaraplar, yerdeki kel halılar, yıkılmış seneler, menekşeli saksılar, yenilginin neşesi, esneyen devlet dairesi, mübalağa ve matrağın düzmece hıçkırığı...
Ahmet Amca Türk edebiyatının en kendine özgü karakterlerinden biri olsa gerek. Zaman zaman kıkırdayarak okudum kitabı, zaman zaman içim burkuldu. Hisar'dan Ahmet'i sonradan yerleştiğim ve hala alışamadığım Ankara sokaklarında kovalamak, onun gibi biriyle belki de karşılaşabileceğim ihtimali yüzüme bir tebessüm oturttu. Hüseyin Kıyar daha çok yazmalı, daha çok roman yazmalı.
Yorumlarda Barış Bıçakçı'ya benziyor falan denmiş ama pek bağlantı kuramadım. Barış Bıçakçı'nın herhangi bir kitabından daha fazla zengin ayrıntı ve yaşam enerjisi var. Kitaba bir bölümlüğüne misafir olarak giren karakter bile çok iyi. Amarcord gibi, Radio Days gibi bir kitap.
Mahir Ünsal Eriş’in tavsiyesi üzerine okudum. Hisar’dan Ahmet son zamanlarda karşıma çıkan en güzel karakter; saf, tertemiz. Yer yer yüzümde koca bir gülümsemeyle okudum bazen de hüzünle. Keşke daha çok yazsaymış dediğim bir yazar çıktı Hüseyin Kıyar. Kalemi sade, net, akıcı ama anlamlı, yormadan hikayeyi aktarabilen samimi bir yazarmış.
Barış Bıçakçı’yla şiir kitabı çıkartmışlar ve arkadaşlarmış dolayısıyla tarzını ona benzetenler olmuş. Açıkçası ben pek benzetemedim ama şu konuda benziyorlar ikisinin de kitapları Ankaralı. Hisar’dan Ahmet okumak küçük bir Ankara turu da yaptırıyor insana, bu yüzden bi ayrı sevdim.
Su gibi akan, tamamen kendi halinde bir adam ve kitap. Üslup da baş karakter gibi, naif. Günlük hayatta her an karşılaşabileceğim birisiyle tanışmış gibiyim. Nasılsın Ahmet amca desem oğlum senin mayışın ne kadar diyecek bir adam, adeta gerçek.
"Hisar'dan Ahmet"i okuyunca Hüseyin Kıyar'ı takip edilecek yazarlar listenize alıyorsunuz.
İlk olarak kalemindeki sadelik göze çarpıyor. Dili hem ekonomik hem de ustaca kullanıyor. Karakteri öyle bir anlatıyor ki, Ahmet'in samimiyetine kapılıp gidiyor; yer yer öyle olamayacağınız için içleniyorsunuz.
İnsana bakmasını da öğreten kitaplardan...
Hele dikkatli bir okur için, kitap hoş bir sürpriz ile başlıyor.
Hisar’dan Ahmet hepimizin hayatına dokunacak birileri var bu kitapta.
Kitap o kadar yalın bir dille yazılmış ki okurken yormuyor. Yeri geliyor boşlukları hayal gücünüzle dolduruyorsunuz. Yeri geliyor kahkahalarla gülüyorsunuz.
Hüseyin Kıyar’ı takibe almaya karar verceğiniz gerçekten içinden kendinize ait birşeyler bulabileceğiniz harika bir kitap. Ben çok sevdim.
Yalın bir dil karmaşık bir dönemde insanı rahatlatıyor.
Ahmet amca oldukça özgün bir karakter, oğlunun ağzından dinlediğimiz kısa kısa hikayeler çoğunlukla eğlenceli, yer yer hüzünlü. Hiç sıkmadan su gibi akıp gidiyor, tekrar tekrar okunası şahane diyaloglara sahip.