Odada bir nezle kokusu vardı yalnız. Gözleri alışınca yatağı seçti. İki iskemleyle tahta bir masa duruyordu yatağın yanında. Karşıki duvara babaannenin beyaz elbiseli bir gençlik resmi asılmıştı. Saçları örülüydü. Bir iskemleye dayanıyordu. Çizmeli bir adam oturuyordu iskemlede. Eski bir oda görmenin ezikliği çöktü Şükrüyenin üstüne. O sırada yataktaki gölge doğruldu: Kimsin sen?
Türk öykü yazarı ve çevirmen. İngiliz Kız Ortaokulu'nda, şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde eğitim gördü (1961). İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi (1963).
Papirüs dergisi kurucularından olan Uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları Yeni Dergi, Soyut, Varlık gibi dönemin belli başlı dergilerinde yayımlandı. On öykü derlemesinden Yürekte Bukağı ile 1979, Yaza Yolculuk ile 1986 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. 60’ı aşkın çevirisi kitaplaşan Uyar’ın günlükleri, “Gündökümü” genel başlığı altında, yayımlandı. Yürekte Bukağı ve Yaza Yolculuk öykü kitapları ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı aldı.
Tomris Uyar, şair Turgut Uyar ile evlidir ve Hayri Turgut Uyar isimli, İTÜ'de öğretim görevlisi bir oğulları vardır. 2003 yılında kanser nedeniyle vefat eden yazarın kabri Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.
Kelime ekonomisine uyularak ve dil ile oynanarak yazılmış, az kelimeyle çok şey anlatan, yalnızlık ve yabancılaşma üzerine, hem yerel hem evrensel, gerçek hayattan gerçek insanları anlatan öyküler.
Daha önce iki öykü kitabını okuduğum Tomris Uyar'ın, on kitabından birer öyküsünün yer aldığı bu derleme, yazarı tanımak için çok iyi bir giriş. YKY'nin Doğan Kardeş serisi diğer birçok yazarımızı tanımak açısından çok faydalı zaten. Gündökümlerinin ilk cildini çok beğenince, kütüphanemde duran bu kitaba da hemen el attım. Tekrar okunabilecek, zaman zaman şiirsel nitelikte, hüzünlü ve de güçlü öyküler.
Tomris Uyar'ın farklı zamanlarda çıkardığı öykü kitaplarından alınan öykülerle oluşturulmuş bir seçki. Toplam 10 öykü var içinde. Her öykü güzeldi ama içlerinde üç öykünün yeri başka olacak içimde. - Metal yorgunluğu - Ormandaki ayna - Kalenin bedenleri
Kalenin bedenleri öyküsünden; " aldığı kırbaç yaraları sağalmış, alışmaya alışmış, alışmayı kanıksamıştır. Yalnız, kendini yıllar yılı aykırı bir bezek gibi sürüklemekten de bıkmıştır."
"Güzelliği kanıksamak" üzerine incelikle düşünmemi sağlayan kitap. Karşımızda duran, yanımızda olan güzele hemen alışıyor ve onun güzelliğini eskitiyoruz. Sahip olduğundan emin olma iç güdüsü, toplumumuzda evlilikten sonra iki yabancıya dönüşen çiftleri hatrıma getiriyor. Güzellikleri kanıksamamak, onlara alışıp eskitmemek ümidiyle...
Tomris Uyar'ın diğer öykü kitaplarından seçilen öykülerden oluşuyor kitap. Onun öyküleri ile tanışmak için güzel bir kitap. Kitaba adını da veren Metal Yorgunluğu en sevdiğim öykülerinden. Az sözcükle çok anlatmak ustalığıyla yazan Tomris Uyar öykücülüğü; ''Dünyayı anlatma görme biçimine en uygun dal olarak '' görür ve eserleriyle bunu okuyucuya kanıtlar. Dilinin sadeliği ve öykülerindeki sıradışı kurgu ve yöntemler onun ustalığını sunar. Güzel bir başlangıç kitabı.İçinde on kısa öykü var.
Tomris Uyar'ın okuduğum ikinci öykü kitabı bu kitap oldu. Yaza Yolculuk'u beğenmiştim ama bu kitaptaki öykülere pek ısındığımı söyleyemem. Genel olarak yazar öykülerinde okuyucunun doldurması için büyük boşluklar bırakıyor. Yazarın iyi bir okuyucusu olmadığım için öyküleri pek rayına oturtamadım doğrusu.
Beni tatli mi tatlı cocuklarla dolu, buyuklerin huzunlu ve bunalmis oldugu dunyalara goturdu Tomris Uyar. Bunu icimi karanlikla doldurmadan yapti nitekim. Son sayfayi cevirdim ve gulumsedim. Cok guzeldi.
'Tomris Uyar öykülerine giriş' derlemesi olmuş, en beğendiklerimi yan yana, art arda gelmiş, pek hoş olmuş. Tanışmak için pek güzel bir tercih, hem tanışmak isteyenler hem de bu dille eşi dostu buluşturmak isteyenler için ideal.
Çiçek Dirilticileri öyküsü kitabın başında tempoyu ve bekseltiyi yükseltiyor ama kitabın geri kalanı sürekli düşüş halinde. İlk öyküleri okuyup geçmek yeter bile denebilir.
2 seneye yaymışım bu kitabı da, gereksiz bir hareket olmuş zannımca :D neyse, zaten yarısı kalmıştı hemen bitirdim şu bir hafta içerisinde ve gerçekten zor bitirdim. Bir derleme olduğu için derleyeni eleştirmem lazım önce, ikinci yarı özellikle olmamış (belki 1-2 tanesi güzeldi, okutturdu kendini falan). Yazara yönelik eleştireceksem de şunu diyebilirim, yine ikinci yarı için (ilk yarıyı okuyalı çok oldu o sebeple hatırlamıyorum), yazım tarzı ve konu seçimleri dikkatimi fazla dağıttığı için keyif alamadım.
Tam alisamadim Tomris Uyar oykulerine.. kelimelerde bir sadelik kimi zaman da bi tasarruf var ve bu nedenle oykuleri kimi zaman yarim birakilmis gibi sanki.. elbette cok sevdiklerim de var icinde.. okurken sanki oradaymisim gobo hissettiren.. bu kitapta cicek dirilticileri, sen ol bayburt ve ormandaki ayna, tomris uyari anlayabilmek icin yeterli aslinda..
Hiçbir karakter kendi sesini bulamamıştı, her hikayede her karakterde yazarın sesini duydum ki bu öyküleri içselleştirmemi zorlaştırdı, pek bir keyfi kalmadı. Yine de özgün bir tarzı olduğunu kabul etmem gerekir.
Tomris Uyar’ın öyküleri bana iyi geliyor. Hayatı, sevmeyi, yaşamayı ve hatta yazmayı kolaylaştırıyormuş gibi. Tomris’in öyküleri hayatın hep ortasında, herkesle yan yana ve hep bir şekilde kendi asilliğinde.
Elimden düşürmeden bitirdiğim, bir solukta okunabilen bir kitap oldu. Yazarda, Tezer Özlü havası aldım okurken. Kelimeleri, hissettirdikleri ile o havayı veriyor size. Çok akıcı öykülerden oluşuyor kitap.
Dönemin üç büyük şairinin adıyla anılmaktan öte bir Tomris Uyar var. Ona sadece kendisi olduğu için bakanlar bilir, “öteki” kadınlar daha iyi bilir, o sadece Tomris’tir.
Tomris Uyar öykülerinden güzel bir seçki olmuş. Çoğunu okuyup sevdiğim öykülerdi. Her zaman şaşıyorum Tomris Uyar'ın bu kadar az ve öz sözle bu kadar çok şey anlatabilmesine...
Uyar'ın öykülerinin zarafeti ve anlatı gücü bir yana, Handan hocanın küratöryel derlemesi bambaşka bir kat vermiş kitaba. Öyle sarsıcı ve bir o kadar da iyileştirici ki her kelime...