Kılıçların Fırtınası: Kısım II

A Song of Ice and Fire Split-Volume Edition #3, part 2

by George R.R. Martin, Sibel Alaş (Translator)

George R. R. Martin'in muhteşem serisi, Kılıçların Fırtınası ile modern fantastik edebiyatın istisnai başyapıtlarından biri konumuna geliyor, imgesel kurgunun büyük eserleri arasındaki yerini sağlamlaştırıyor.

İktidar mücadelesindeki beş savaşçıdan birinin ölmüş, bir diğerinin gözden düşmüş olmasına rağmen savaş tüm şiddetiyle sürmektedir. Yedi Krallık'ın zor durumdaki hükümdarı Joffrey, Demir Taht'ta oturmaya devam etmektedir. En amansız düşmanı Stannis, takip ettiği büyücü kadının kurbanı olmuş ve bozguna uğramıştır. Nehirova'daki Genç Robb, Kuzey'e hükmetmekte; Daenerys yaşayan son ejderhalarla beraber kana bulanmış bir kıtayı katetmektedir. Rakipler son hesaplaşma için harekete geçerken büyük bir yabanıl ordusu, efsanevi Ötekiler'le birlikte medeniyetin merkezine doğru ilerlemektedir.
Diyarda sükûnet, Yedi Krallık'ın kılıçların fırtınası ile sarsılmasıyla mümkündür...

"Zengin bir hayal dünyasının ürünü… boyutuyla çağdaş fantastik edebiyatın ümit verici örneklerinden."
Publishers Weekly

Note: First volume of the book http://www.goodreads.com/book/show/62291.A_Storm_of_Swords

Genres: Fantasy, Fiction, Turkish, Roman, Epic Fantasy, Science Fiction Fantasy, Novels

607 pages, Paperback

Published May 1, 2012

About the author

George Raymond Richard "R.R." Martin was born September 20, 1948, in Bayonne, New Jersey. His father was Raymond Collins Martin, a longshoreman, and his mother was Margaret Brady Martin. He has two sisters, Darleen Martin Lapinski and Janet Martin Patten.

Martin attended Mary Jane Donohoe School and Marist High School. He began writing very young, selling monster stories to other neighborhood children for pennies, dramatic readings included. Later he became a comic book fan and collector in high school, and began to write fiction for comic fanzines (amateur fan magazines). Martin's first professional sale was made in 1970 at age 21: The Hero, sold to Galaxy, published in February, 1971 issue. Other sales followed.

In 1970 Martin received a B.S. in Journalism from Northwestern University, Evanston, Illinois, graduating summa cum laude. He went on to complete a M.S. in Journalism in 1971, also from Northwestern.

As a conscientious objector, Martin did alternative service 1972-1974 with VISTA, attached to Cook County Legal Assistance Foundation. He also directed chess tournaments for the Continental Chess Association from 1973-1976, and was a Journalism instructor at Clarke College, Dubuque, Iowa, from 1976-1978. He wrote part-time throughout the 1970s while working as a VISTA Volunteer, chess director, and teacher.

In 1975 he married Gale Burnick. They divorced in 1979, with no children. Martin became a full-time writer in 1979. He was writer-in-residence at Clarke College from 1978-79.

Moving on to Hollywood, Martin signed on as a story editor for Twilight Zone at CBS Television in 1986. In 1987 Martin became an Executive Story Consultant for Beauty and the Beast at CBS. In 1988 he became a Producer for Beauty and the Beast, then in 1989 moved up to Co-Supervising Producer. He was Executive Producer for Doorways, a pilot which he wrote for Columbia Pictures Television, which was filmed during 1992-93.

Martin's present home is Santa Fe, New Mexico. He is a member of Science Fiction & Fantasy Writers of America (he was South-Central Regional Director 1977-1979, and Vice President 1996-1998), and of Writers' Guild of America, West.

http://us.macmillan.com/author/george...

Reviews

[Sv · Rating 5 out of 5]

Bu seride en sevdiğim şey hiçbir karakterin öylesine yaratılmamış olması. Nefret edin veya sevin. Karşılaştığımız her karakter, göz ucuyla bile karşımıza çıkan her karakter bir süre sonra tekrar karşımıza çıkıyor ve olay akışını değiştirebiliyorlar. Olay örgüsüne değinmek bile istemiyorum, nereye kadar övebilirim ki? Gerçekten büyüleyici.

Buraya kadar zaten okumuştum bundan sonra okuyacaklarım benim için de yeni olacak. Ama ilk kez okuyormuşum gibi şaşırdığım şeyler oldu ve verilen o ince detayları her şeyi kavradıktan sonra daha net fark etmek hayranlığımı artırdı. Gözlerimizin önünde bir dünya inşa ediliyor ve buna kayıtsız kalan insanlar var. Ne acı.

[Deniz Balcı · Rating 5 out of 5]

Serinin şimdiye kadar okuduğum en iyi kısmıydı. Hikayeyi efsane toplamaya başladı yazar. Gittikçe daha çok sevmeye başladım seriyi, umarım böyle devam eder.

8,5/10

[Jefi Sevilay · Rating 5 out of 5]

Sanırım bu kitapla ilgili olumsuz hiçbirşey yazmayacağım. Serinin kesinlikle en iyi sezonuydu. Her iki kitapta da yer yer o kadar önemli bilgiler verildi ve olaylar oldu ki iki kitapta toplam 1.200 sayfayı rahatlıkla okuttu.

Önemli bilgiler derken 31. sayfada Daenerys ve 52. sayfada Arya'nın bölümleri çok kritik. Aslında geçmişte öyle güzel ve öyle net şeyler anlatmışlar ki aslında gelecek kitaplara ve hikayeye dair inanılmaz etkileyici bilgiler var.

Örneğin Dany, Arstan'dan abisi Rhaegar ile ilgili birşeyler anlatmasını istiyor. Kazandığı turnuvaları soruyor ve Arstan da en büyük turnuvayı kazandığını söylüyor. Arstan hangi turnuva olduğunu söylediğinde Dany "ama bu ağabeyimin Lyanna Stark'ı aşk ve güzellik kraliçesi olarak taçlandırdığı turnuvaydı" diyor. O anda Rhaegar Prenses Elia'yla evli. Lyanna da Kral Robert ile nişanlı. Burası pek çok domino taşını farklı yönlere doğru deviren savaşın nasıl çıktığını, Kral Robert'ın isyanının nasıl bir yalan üzerine kurulu olduğunu gösteriyor.

Arya'nın kısımlarında ise tabi ki her dakikası yüzbinlerce dolar eden dizide görmediğimiz pek çok detay mevcut. Örneğin Arya'nın arkadaşı Ned Dayne'in babası, Arthur Dayne Sabahyıldızı. Hatırlarsanız dizide de Lyanna'nın doğum yaptığı (ve öldüğü) kaleyi koruyan da Arthur Dayne'in ta kendisiydi. Tabi Lyanna doğum sonrası öldüğü için Ned Dayne ve Jon aynı sütanneye sahipmiş: Wylla. Bu arada Leydi Ashara Dayne de Ned Stark'la birlikte ancak kendini Kayanyıldız denen yerden atarak intihar ediyor. Ned Stark'ın abisi Brandon Stark da o anda Leydi (Allahıncezası) Catelyn ile nişanlı. Ancak Brandon Stark da ölünce gerisini biliyorsunuz. Ha bu arada önceki kitaplarda Lyanna Stark'ın bulunduğu kuleyi koruyanlar arasında Bran'le birlikte seyahat eden Jojen ve Meera'nın babasının da bulunduğunu hatırlatayım. Ne bağlantı ama, piyuuv!

Bazı yerleri de ya unutmuşum ya da dizide göstermemişler. Örneğin Qyburn'un Roose Bolton'un emrinden Kings Landing'e gelmesi. Leydi (Allahıncezası) Catelyn'in "annelik" pelerinin arkasına saklanarak kendi doğrularını başkalarına empoze etmesini, defalarca kez burnunu karışmaması gereken işlere sokmasını ve dolaylı olarak Robb'a savaşı kaybettirmesini hiç özlememişim.

Bununla birlikte tabi ki yönetmenlerin hikayeye drama katacağını düşünerek muhtemelen eklediği ancak kitapta olmayan bazı şeyler de var. Örneğin Robb, karısı Jeyne'yi "Kırmızı Düğün"e götürmüyor. (Hatta daha sonra (Joffrey de öldükten sonra) Tommen'e imzalattıkları kararlar arasında Jeyne için bir af bile var). Ayrıca Leydi (Allahıncezası) Catelyn, Frey'in kızlarından birini değil, yarım akıllı soytarı torununu kesiyor.

Şirkette ne zaman "ben sizin yöneticinizim" lafını duysam hep Tywin'in Ben kralım diyen bir adam gerçek bir kral değildir" sözünü yapıştırasım geliyor. Her ne kadar favori karakterlerimiz üzerinde etkisi büyük olsa da kırmızı düğün planı gerçekten efsane. Ayrıca planlarının bir kısmında da Arya'yı Roose Bolton'ın manyak oğluyla evlendirmek gibi bir planı var.

Bir de izleyenler ve/veya okuyanlar şu küçük ipuçlarını kapacaklardır. 189. sayfa 2. paragraf "Melisandre'nin boğazındaki yakut kıpkırmızı ışıldıyordu". Ve 230'da Yaşlı Dadı Gece Kralı'nın bir Stark olduğuyla ilgili hikaye anlatıyor.

Yine dizide fazla değinmedikleri bir şekilde Stannis Mance Ryder'ı yendikten sonra gece nöbetinden 3 kalehariç kalan kaleleri ve Lütuf olarak adlandırdıkları Sur'dan Winterfell'e kadar olan toprakları istiyor. Hmm. Şu da kritik: Kral Stannis Sam'i yanına çağırıyor ve Melisandre ile birlikte görüşüyorlar. Sam Akgezeni ejderhacamıyla öldürdüm deyince Melisandre "bu eski Valyria dilinde donmuş ateş demek" diyor. Tabi Akgezenler yalnızca ateşle öldükleri için bu da mantıklı. Ayrıca Kral Stannis "Ejderha Kayasında dağın altındaki tünellerde fazlasıyla obsidiyen var" diyor. Tam olarak hatırlayamıyorum ama sanki dizide bu bilgi başka bir yerden gelmişti.

Son olarak enteresan bir şekilde Jon da kurdu Hayalet'i ve açlığını Bran gibi hissedebiliyor. Bence Jon'un kanbağını da düşününce bu enteresan bir bilgi. Hatta kara kardeşler de Jon'u varg olmakla itham ediyorlar. Bu da hmm bence. Ayrıca o son neydi onu hiç anlamadım. Saçma olacak şekilde enteresan bir son. Öyle bir son ki spoiler değeri taşıyor mu onu bile bilmiyorum. Yazmayacağım.

Gerçekten çok güzeldi. Hani George R.R. Martin'e inanılmaz yaratıcı diyemem. Sonuçta İngiliz Tarihi'nden bir hikayeyi İngiltere haritasını da ters döndürerek anlatmak ne kadar yaratıcılıktır bilmiyorum. Bana sorarsanız Brandon Sanderson çok daha yaratıcı derim. Ama George R.R. Martin bir kurgu üstadı mı, evet. Bir karakter maestrosu mu, evet. Yazdığı seri gelmiş geçmiş en ses getiren serilerden biri mi, kesinlikle evet.

Herkese keyifli okumalar!

[moi, k.y.a. · Rating 5 out of 5]

Ne desem, nasıl başlasam inanınki bilmiyorum. Kitap o kadar güzeldi ki.
Cani George amca, kitap boyunca bize işkence edip heyecandan münasip taraflarımızı yırtmamıza sebep olduğu gibi hunharca karakter öldürmeye devam etti. Ama biz onu böyle seviyoruz, kabul edelim.

Bayram boyunca internet diyeti yaptığım için –bir tanesi hariç- hep içime ata ata okudum ve kendimi yoruma sakladım. O yüzden biraz uzun olmuş olabilir. :D

Belki burayı biraz kısaltmak lazım:
Ya aslında okumayı öğrendikten sonra hayatıma dâhil olan iki şeyden biri yazı yazmak biri de okumak olduğundan hayran olduğum, okumaktan zevk aldığım yazarların yazıları ilgimi iki katı fazla çekiyor. Kullandıkları teknik, üslup, olayların aktarımı, cümle yapıları, karakterler ve aklınıza gelebilen her şey ama özellikle belli başlı konular, tabular…
George Martin’in kitaplarındaysa kurguya yedirilmiş ensest, eşcinsellik ve hadım etme ilgimi aşırı çekiyor. Lekesizler’in olduğu kısım özellikle bu kitapta merakımın zirve yaptığı, olsa da biraz daha okusam dediğim noktaydı. Jamie’nin açısından Cersei’yle ilişkisini okumakta ilginçti.


Bir itirafla başlayayım mı? Ned’in –hayatta kalmış- çocukları hariç kimseye güvenmiyorum artık, kendimde dâhil! Arkadaş herkes mi bencil olur, herkes mi bu kadar ikiyüzlü olur? Şimdiye kadar kitap masum görünenler devamında hain, casus olarak ortaya çıkarsa zerre şaşırmam yemin ediyorum.
O kadar çok güvenimi sarsan insan doluydu ki Kılıçların Fırtınası…
Yahu ben bile bölüm başı taraf değiştirdim resmen. Bilmiyorum, başka kitapları okurken de bu kadar yanardöner miyim ama bu kitapta kesinlikle öyleyim. Başta sevdiğim/gıcık olduğum bir insanı kitabın sonuna geldiğimde öldürmek/içime sokmak isterken buldum kendimi. Daha önceki kitaplarda adı geçtiğinde ciğerini sökmek istediğim kişiler vardı ve ben onlara acıdım, merhamet ettim ve birazcık sevdim! Bir dahaki kitapta ilişki durumlarımız ne olur Allah bilir, tabii George amca o kadar uzun yaşatırsa.

Robb, Stark çocukları arasında en az sevdiklerimdendi her zaman ama böyle bir ölümü hiç hak etmemişti. Ona kanımın kaynadığı tek anda varisi ile ilgili kısımdı kesinlikle .
Bir varg olan Bran’ı daha, daha, daha çok okumak istiyorum. O, Yaz’ın içinde kardeşlerini ziyaret ederken çok duygulanıyorum. Hayır, hissettiğim salt kıskançlık değil. Ne olmuş yani, biz anamızı bir kedi yavrusunu almaya dahi ikna edemiyorsak. Hava mı atıyor şimdi bu Starklar ulu kurtlarıyla. Hayır, hayır, hayır… Kıskançlık yok, sakin, sakin… Hodor’un tek kelimelik diliyle anlaşmasını ve diğer her şeyiyle onu okumak hep zevkli.
Rickon henüz küçük bir çocuk ama zaman akıp gidiyor ve o bir prens. Kimse yaşadıklarını bilmese de Kışyarı’nın ikinci varisi, son durumlara göre artık veliaht, huh-huh! dolayısıyla onu da diğer kardeşleri kadar görmek istiyorum. Savaşın ortasında bir kaçak olarak nasıl karakteri şekillenecek, görülmeye değer.

Stark kızlarına gelirsek… Vallahi insan bu kadar mı şanssız olur, dedirtiyor olanlar. Eve ne kadar yaklaşırlarsa bir o kadar uzaklaşıyorlar. Sansa’yı en başta sevmemiştim başına gelenlerde rengimin değişmesine yetmemişti ama bu kitap… Her kitabı yeni bir zirve olan George Martin, olayları o kadar iyi kurgulamış ki kendimi Sansa için kahırlanırken buldum sık sık.
Arya için endişelenmiyorum çünkü kendisi yeter her şeyle baş etmeye. Birde Jaqen H'ghar’ı var, e daha ne olsun. O adamın olayını da aşırı merak ediyorum. Arya’nın son POV’unda acayip bir yerde bitirdik en nihayetinde.

Birde daha önceki kitaplarda ne Tazı’yı ne de Serçeparmak’ı zerre sevmiştim ama bu kitapta tavır değiştirdiğim kişilerdi kendileri. İkisine de hâlâ güvenmiyorum, kendi çıkarlarından başka kimseyi düşündükleri yok ama ne bileyim be, arada ısınıyorum nedensizce.

Kitabın talihsizleri ilan ettiğim Jamie ve Tyrion kardeşlerinden bahsetmezsem çatlarım. Her şeye –neredeyse her şeye- sahip bu iki Lannister resmen dibi boyladı. Zekâsıyla beni kendine hayran bırakan Tyrion, yediği boklarla midemi bulandıran Jamie, şimdi ne haldeler okumadan anlayamazsınız. Kanımın istemsizce ısındıklarında Jamie’de vardı üstelik. Kitapta POV’u olmasının etkisi neydi bilmiyorum ama her olay her insanın gözünde ve yüreğinde bambaşka etkilere sahip. Jamie’nin diğer kitaplarda da olmasını istiyorum.

En sevdiklerimi de en sona sakladım. ;) Tabii ki Daenerys ve Jon!

Diziye henüz başlamadım ve seriyi bitirmeden başlamaya da niyetli değilim ama takip eden arkadaşlarım, benim takip ettiğim birkaç site aracılığıyla az çok bilgi akışından haberdar oluyorum. Fanartlar sağ olsun benim beklentilerimi en sevdiğim iki karakterin tahta oturması yönünde zirveye çıkarırken son yediğim spoiler ile kalakaldım.

“… Yedi Krallık’ın en büyük lordları ve kudretli şövalyeleri o turnuvada at sürdü ve Ejderha Kayası Prensi hepsini geçti.”
“Ama bu, ağabeyimin Lyanna Stark’ı aşk ve güzellik kraliçesi olarak taçlandırdığı turnuvaydı!” dedi Dany. “Prenses Elia oradaydı, kendi karısı, fakat ağabeyim tacı Stark kızına verdi ve daha sonra onu nişanlısından çaldı. Bunu nasıl yapabildi? …”

Kitaba başlamadan önceki gündü yanlış hatırlamıyorsam, nasıl şok oldum nasıl yüreğime öküz oturdu yaşayan bilir. Dizi ile kitap ayrılıyor diye biliyorum ama bu ayrıntılar açısından mı yoksa genel olaylar dâhilinde mi bilmediğimden kitapta bu ikisinin ve Rhaegar’ın adını gördüğüm yerde gözlerimi dört açıyorum artık. Yediğim spoiler doğrultusunda kendi kendime yaptığım hesaplarla, George amcanın yapabileceklerini işin içine katınca çıkan kurgular beynimi yakıyor. O yüzden heyecanım daha bir başka artık.
Neyse, dönelim biz kitaba.

ARTIK ZAFERLER BU KIZIN OLABİLİR Mİ? Evde Dracarys, Dracarys diye bağırdığım yok tabii, manyak mısınız?

“… Bir keresinde Kral Jaehaerys, deliliğin ve dehanın aynı sikkenin iki yüzü olduğunu söylemişti bana. Ne zaman bir Targaryen doğsa, demişti, tanrılar sikkeyi havaya atar e bütün dünya sikkenin yere nasıl düşeceğini görmek için nefesini tutar.”

Direk Jon’a atlamak için kısa kesti.

… Kuzgun kapana kısılmıştı. Yüksek sesle gaklayarak salonda bir tur attı, iki, üç. Jon, Samwell Tarly’nin bağırdığını duydu, “Bu kuşu tanıyorum! Bu Lord Mormont’un kuzgunu!”
Kuzgun, Jon’a en yakın masaya kondu. “Kar,” diye gakladı. Yaşlı bir kuştu, pis ve dağınıktı. “Kar,” dedi tekrar. “Kar, kar, kar.” Masanın ucuna doğru yürüdü, tekrar kanatlarını açtı ve Jon’un omzuna uçtu.

Ah Jon! JON! JON! JON! Gönlümün Stark’ı, benim Kışyarı’mın Snow prensi… VE O ARTIK dırım, dırı-dırım merakınızdan ölmeyin de gidip seriyi okuyun!

“Ben zincirli ve yeminli bir üstadım. Benim makamım hizmet eder Jon. Biz tavsiye veririz, emir değil.”
“Biri bunu yapmalı…”
“Sen. Lider sen olmalısın delikanlı.”
“Hayır.”
“Evet Jon. Uzun zaman için olması gerekmez. Sadece garnizon dönene kadar. Donal seni seçti. Ondan önce de Qhorin Yarımel. Lord Kumandan Mormont seni kâhyası yaptı. Sen Kışyarı’nın oğlusun, Benjen Stark’ın yeğenisin. Ya sen olursun ya da kimse. Sur senin Jon Kar.”

>Kar ne ya! Kar ne?! Şebboy var bir de! Tmm, tmm, sinirlenmicem, Jon’a dönicim ve sinirlenmicim.

“Ah.” Ygritte, Jon’un yüzünü ellerinin arasına aldı. “hiçbir şey bilmiyorsun Jon Kar,” dedi iç çeker gibi, ölürken.

Daha çok Jon Kar okumak istiyorum. Uzun lafın kısası olan budur! Bir kere piç oluşu, kardeşlerinden farklı olduğunu hep bilmesi zaten beni cezp ediyordu. Çünkü ben yaralı, dışlanmış, ezik erkeklere dayanamıyorum ama bu olanlar…
Normal hayatta ne kadar tepkisiz, soğukkanlı bir insansam kitap okurken içimden tam tersi biri çıkıyor. Bu yüzden beni heyecandan bağırtan, bir anda sevinçten kahkaha attıran ya da nefes almadan küfretmeme neden olan kitapları seviyorum. Bana bunları yaşattıklarında tadından yenmiyorlar. Ve bu kitapta Jon’un başına gelenler, özellikle Kısım II’de, bana bunların hepsini yaşattı. Misafirlerin yanında nefesimi tutup bastırdığım çığlıklar mı dersiniz aniden deli deli gülmelerim mi dersiniz… Hoş, bu delilik cinsinde tek olmadığımı burası sayesinde yeterince anladım ya. :D Velhasılı bir gün kollarımız arkadan bağlı, bir odadan karşılaşırsak şaşırmayınız.

Sur’da ve Sur’un ötesinde deseniz işler apayrı bir hal almış durumda. Tez vakitte devamıyla döneceğim!

Buraya, son Jon POV’undan kallavi bir alıntı bırakmayı gönlüm ne kadar istese de parmaklarımı dizginliyorum. Kazara okunmaması gereken, anı anına yaşamanızı arzuladığım bir dolu sahne var bu bölümde.

[Hümeyra · Rating 5 out of 5]

söyleyecek çok şeyim var fakat bir o kadar da yok çünkü ne söylesem az kalacak. şüphesiz serinin tüm kitapları güzel, bu kitap açık ara en iyisiydi. seriden beklentilerimin büyük oranda karşılandığı, her sayfasını müthiş bir merakla çevirdiğim muhteşem bir kitaptı. George R. R. Martin olayları ciddi manada toparlamaya başladı devam kitapları için inanılmaz heyecanlıyım !

[Harmonyofbooks · Rating 5 out of 5]

Bazı savaşlar kılıçla, bazıları ise kuzgun ve parşömenlerle kazanılır.
5/5🌟🌟🌟🌟🌟
Yine ve yine muhteşemdi. Kitaplar ilerledikçe en son okuduğunuz öncekilerin güzelliğini unutturup gözünüzde serinin en mükemmel kitabı oluyor. Dizinin altı sezonu bitirdikten sonra üçüncü sezonu hatırlamaya çalışınca aklıma çok fazla olay üşüşmemişti ama kitabı okuduğumda resmen olaylar durulmadı. Hatta bir baktım ki meğerse o kadar olay tek bir sezona sığdırılmamış. Üçüncü kitapta geçen olayların yarısı dördüncü sezonda gerçekleşiyor. Baştan sona muazzamdı, ne diyebilirim ki? Yine dizide ve kitapta gelişen olaylar bakımından değişiklikler çok fazla vardı. Bazı sahneleri dizide daha detaylı izlerken, bazı sahneleri de kitapta daha detaylı okudum. Ama yine tabii ki kitap önde. Kitapları okudukça dizide farkına varamadığım ipuçlarını topluyor gibi hissediyorum kendimi. Özellikle de zerre sevmediğim karakterlere sempati duymamı sağlıyor. Serinin üçüncü kitabının en bomba iki olayı zaten düğünlerdi ve ikisi de en az dizide olduğu kadar aşırı heyecanlı geçirilmişti kitaba. Dizide gördüğümüz çoğu repliğin tıpatıp kitaptan alıntı olduğunu okumak da ayrı güzel oluyor. Kitaplarda hala hakkında daha fazla şey okumak istediğim bir sürü karakter var ve bu kitapla beraber de anladım ki kesinlikle bu isteğim diğer kitaplarla tamamlanacak. Açıkçası bu kitapta beni en çok sıkan kısımlar Daenerys ve Davos'un görüş açısından olanlardı. Çünkü diziyi izlemiş biri olarak zaten ejderhalar büyüyene kadar Daenerys'in çok önemli bölümleri var diyemeyiz. Ayrıca unutmadan dizide görmediğimiz ama kitapta gözüme gözümüze sokulan o Daenerys ve Sör Jorah'ın öpücüğünün intikamını almak istiyorum. Dizide çok detaylı göremesek de Sör Jorah hakkında gerçekleri öğrendiğinde Daenerys'in nasıl da içten içe yıkıldığını daha uzun okuyabiliyoruz. Ve son olarak kitabın sonu kesinlikle dizide altı sezon boyunca en ufak bir ipucu verilmeyen bir olay üzerine bitti. Şayet o karakter hala yaşamaya devam ediyorsa ki kitapta okuduğumuza göre mümkünatı varmış. O halde yedinci sezonda bizi büyük bir şok bekliyor. Tabii senaristler bu olayı diziye tabii tutarsa. Kısacası baştan sona elimden bırakamadım. Dayanamayıp bir bölüm, bir bölüm daha derken harika boyun ağrıları çektim. Unutmadan bu kitapta Jamie'nin görüş açısından da uzun uzun bölümler okuduk ve her ne kadar dizide anlattığı görsek de inanın Jamie'nin geçmişte yaşadıklarını daha detaylı bir şekilde zihninden okumak mükemmeldi. Lannister hanedanını kesinlikle tutmuyorum fakat ne olursa olsun bu kitapta da Jamie nasıl bir sadakati olduğunu kanıtlayarak benim açımdan kendi hanedanına puan kazandırdı. Sıradaki kitap için parmaklarım kaşınıyor. Kesinlikle bir an önce seriye başlamalısınız.

[Büşra Bal · Rating 5 out of 5]

Ben hayatımda bu herif kadar zeki bir yazar daha tanımadım. Parmağında çeviriyor bizi de,kitaptaki 300 karakteri de. O nasıl bir sondur sayın Martin,amacın ne ?? O değil de, tüm ölen karakterler için dua edelim.Sübhaneke dinimiz aminnnnn.

[Serkan Ayberk · Rating 5 out of 5]

Daha önce seriyi okuduğum için rahatlıkla diyebilirim: Kılıçların Fırtınası, serinin en iyisi. Olay örgülerinin birbirlerine akıcı bağlanması, karakterlerin kendini daha rahat ifade edebilmiş olması sürükleyiciliği inanılmaz arttırıyor. Vurucu olayların (“Martin herkesi öldürebilir” düsturuna son gaz devam) peşpeşe aktığı , dizide hiç göremediğimiz bir fenomene giriş yaparak biten, bence tek başına bile roman olabilecek kitap, bu kitap 😎

[Sevval · Rating 5 out of 5]

Part I’e kıyasla akıcılığı daha iyiydi, çok keyif aldım diyebilirim. Fakat kitabı ayırmadan bir şeyler söylemem gerekirse gönül rahatlığı ile ilk üç kitap içerisinde en iyi kitabın bu olduğunu söylerim. Hiçbir karakter için aa bu ölmez diyememek beni çok tatmin ediyor. Belli bir yere kadar dizi aslında iyi iş çıkartmış fakat insan kritik birkaç şeyi de görseydik keşke diyor. Helalinden 10/10, 5/5..

[Burak Kuscu · Rating 5 out of 5]

Bol bol ölüm, sonlanan pek çok hikayesiyle ve içerdiği epik sahnelerle sanırım serinin şimdiye kadarki en iyi kısmı.

Bu seride karakterlere çok bağlanmamanız konusunda sizi uyarmalıyım. Kader tabi kimin ne kadar yaşayacağına bu seri özelinde Martin karar veriyor. Ah ulan ah. Gerçekten okuduğum en güzel serilerden bir tanesi. Her kitabı ayrı müthiş. Olur da bu kadar olur.

[Seda · Rating 5 out of 5]

Bu cilt orijinal metinde Blood and Gold (Kan ve Altın) ismiyle anılıyor. Westeros'taki üç kralın ölümüyle işler durulur gibi görünse de daha da karmaşık bir hal alıyor. Serinin şimdiye kadaki en yoğun cildi. Birçok önemli olay art arda vuku buluyor.

[Hilal Orhan · Rating 5 out of 5]

"Leydim?"
Yorum yapamıyorum.

[Münevver · Rating 5 out of 5]

HADDİ BEEEH!!!!!! 🤯🤯🤯🤯

[Inji · Rating 5 out of 5]

1 ildi bu serini oxuyuram, vaxtım olmayanda belə bir- iki səhifə də olsa göz atıram, demək istədiyim həyatımın bir parçasına çevrilib :') Bitəndə necə olacaq bilmirəm.

[nisa · Rating 3 out of 5]

of

[Fearless · Rating 5 out of 5]

Yeminler ve yalanlar, sarsakliklar ve kesinlikle devasa oyunlarıyla tam bir etme bulma dünyası kurmuş yazar.

Kiminin yanına kalan en istemediği zamanda bir hançer gibi meydana çıkıyor;ya da ay kapisi cisminde.. karakterlerin evrimi ve olayların gidisati insanı ister istemez içine çekiyor. Hatta bazı olaylar son kısım gibi urpertiyor.

Kırmızı düğün gerçekten çok uzucuydu; hatta dizideki halini izledigimde ağlamıştım. Arya ve onun şahit oldukları sonra da yaşadıkları cok kotu gelmisti. Sansa da digerleri gibi kendini tek kalmış ve yaşayan son Stark sansada hersey cok güzel ilerliyor. Dorne'lunun olumu ve sekli çok kötüydü. Tyrion icin üzüldüm ama bazi gerçeklerin sert dersler gerektirdiğini yeniden babasından ogrendi ve on da karşılığında guzel bir cevap verdi. Simdi diger kitaba...

[Esma T · Rating 5 out of 5]

Kesinlikle muhteşemdi, zaten ben bu seriden kötü bir kitap çıkabileceğine inanmıyorum.
Serinin en sevdiğim yanlarından biri kimsenin hayatının garantisi yok. Okurken 'o ölmez yaa' diyemiyor olmayı seviyorum. Çok sevdiğim bir kaç karakterin ölmesine üzülsem de ardından gelişen olaylar bunların üzerinde fazla durulmasını engelliyor. Olacakları tahmin edememek ve sürekli yeni sürprizlerin yaşanması kitabın çok rahat okunmasını sağlıyor.
Üzüldüğüm de sevindiğim de olayların yaşandığı yoğun bir kitap oldu. Kesinlikle okunması gereken bir seri.

[Fehiman · Rating 5 out of 5]

Yorumun aslı ve devamı Yorum Cadısı'nda.

Gerek şaşırtıcı sonuyla gerekse sürpriz gelişmeleriyle Kılıçların Fırtınası: Kısım II serideki favori kitabım oldu. Fakat bazen kitaptan başımı kaldırıp Martin'i biraz silkeleyesim ve kendine getiresim, sevilen karakterleri öldürmeye biraz ara vermesini söyleyesim geliyor ^_^

[Mert · Rating 5 out of 5]

Puanım 5/5 (%92/100)

Tartışmasız serideki favorim kitabım bu. İngilizcesi tek bir cilt fakat Türkçe'si iki kısma ayrılmış uzunluğundan dolayı. Genel olarak üçüncü kitap, spesifik olarak üçüncü kitabın ikinci kısmı benim en en çok beğendiğim kitap. Diziye kıyasla birçok farklı olay oluyor, özellikle benim kitapta favorim olan bir karakter ile ilgili. Kitabın yönü bir hayli değişmeye başlıyor ve bu noktadan sonra olan olaylar diziye göre çok farklı. Harika bir kitap.

[Burak · Rating 5 out of 5]

İnanamıyorum Allahım inanamıyorum o ne biçim bir son. 4.kitabı nasıl beklerim. Bu adam kitap yazmayı da son yazmayı da çok iyi biliyor. Bu kadar kurgu harikası bir kitap okuduktan sonra diğerleri yavan geliyor kesinlikle. Umarım 4 çabuk çıkar ama çıkınca ne olur bilemiyorum. İşler daha ne kadar çığrından çıkabilir aklım almıyor.

[Dilek Öz · Rating 5 out of 5]

Serinin okuduğum 7 kitabı içerisinde en beğendiğim kısmıdır. Özellikle Kızıl Düğün bölümünü çok etkileyici, sinirlendirici ve dehşete düşürücü buldum. Yazarın uzun uzun tasvirleri, bölümün gerilimi iyice arttırmış.

[Refia · Rating 5 out of 5]

After a re-read it becomes even better. I just love the uncertainty and complexity of this universe. Sometimes I wish I could wipe the memory of this book and experience the whole ride all over again. Thank you George, for everything

[Oguzcan Yesilyaprak · Rating 4 out of 5]

Serinin 3.kitabı olup 1200 sayfa ile en uzun kitabı olan Kılıçların Fırtınası joffrey lannister'ın ölümü gibi birçok sansasyonel olayı barındırmaktadır. Birçok yerde diziyle paralel giderken sona doğru (ikinci kısım itibariyle) bazı yerlerde diziden ayrılıklar göstermektir.

[Elif Köker · Rating 3 out of 5]

Bu kitapla birlikte olaylar gittikçe Sambalı Konak 2550. bölüm hissi vermeye başladı.

[Asli Esin · Rating 5 out of 5]

Serinin şimdiye kadar okuduğum en iyi kitabıydı

[Kayacan Kaya · Rating 5 out of 5]

Kuzey hatırlar

[İrem Gençer · Rating 5 out of 5]

Sanırım serinin en sevdiğim kitabı bu olacak.

[Merve Aras · Rating 5 out of 5]

Seni seviyorum ya... Seri gittikçe daha da güzelleşiyor. Dizide çekilirken de efsane olan bayağı bir pov bu kitaba ait. Artık bu kitapla beraber dizide olmayan şeyleri daha çok görüyoruz.

- Bran'in Hodor'u varglaması, yine kurdunu varglayarak Jon'u kurtarması
- Daario Naharis'in Dany'nin hizmetine girmesi
- Red Wedding
- Sur'da yabanıl savaşı ve Ygritte'nin ölmesi
- Purple Wedding
- Tyrion'ın duruşması ve Tywin'in ölümü
- Oberyn aşkım Martell'in ölümü
- Jon'un Lord Kumandan seçilmesi
- Lysa'nın ölümü
- Lady Stoneheart'ın gelişi

[ceren🪴 · Rating 5 out of 5]

serinin simdiye kadar okudugum en akici en guzel kitabiydi. belki yasanan olaylar yuzunden ama o kadar cok sey oldu ki ve o kadar cok kitabi kapatip”nasil yaa?” dedim ki… ozellikle son sayfada sok oldum asla beklemiyordum cunku. george amca her kitapta agzimi acik birakmayi basariyor. serinin 4. kitabi en sikici kitap diyorlar ve bu kitap benim beklentilerimi baya yukseltti. umarim hayal kirikligina ugramam

[Meva · Rating 4 out of 5]

"Ejderhanın üç başı var. Dünyada güvenebileceğim iki erkek var, tabii onları bulabilirsem. O zaman yalnız olmayacağım. Dünyaya karşı üç kişi olacağız, Aegon ve kız kardeşleri gibi." SNOWSTORM DİYE ÇIĞLIK ATACAĞIM