Mustafa Kemal, kafasındaki inkılapları neden en yakınındakilerden bile gizlemek zorunda kaldı? Enver Paşa ile arasındaki rekabet Kurtuluş Savaşı’na nasıl yansıdı? Olaylar farklı gelişseydi, Milli Mücadele’nin lideri başkası olabilir miydi? Düşmana karşı direnişi beraber başlattığı silah arkadaşları neden birkaç sene içinde Gazi’ye muhalif oldu? Bir imparatorluğu yıkıp yerine bir cumhuriyet kuran bu istisnai nesli yaratan şartlar nelerdi? Eski İttihatçılar Kurtuluş Savaşı’nda nasıl bir rol oynadı?
Bir devrimi mümkün kılanlar yalnızca ona taraftar olanlar mıdır?
Bir yanda ömrü cepheden cepheye savrulmakla geçenler, bağımsızlık ateşini yakmak için kalemini konuşturanlar, nutuklarıyla kitleleri seferber edenler, ellerindeki her şeyi vatanın kurtuluşu için feda etmekten çekinmeyenler… Öte yanda sürekli yalpalayan müteredditler, liyakatsiz muhterisler, vasat idare-i maslahatçılar… Emrah Safa Gürkan, kimi destek kimi köstek olarak Cumhuriyet’in kuruluşunda rol oynayan 100 ismi, onların hareketlerine yön veren arka planlarıyla kaleme alıyor. Ezbere anlatıların dışına çıkan bu portreler, kişileri olduğu kadar, o günün şartlarını da anlamamız için bize yol gösteriyor.
Emrah Safa Gürkan, Cumhuriyet’in 100 İsmi - Büyük Devrimin Portreleri ve Cumhuriyet’in 100 Günü - İnkılabın Ayak Sesleri’nde bir şeyi kesin olarak görmemizi sağlıyor: Bir büyük liderin önderliğinde genç yaşlı binlerce insanın çabasıyla yaratılan ve şimdi bir asırlık çınar gibi kök salan Türkiye Cumhuriyeti’ni var etmek, bir “mucize”den çok daha fazlasını gerektirmişti.
Bu kitapta Nezihe Muhittin gibi kadın hakları aktivistlerinden Mustafa Suphi gibi devrimci Bolşeviklere, Mehmet Âkif gibi gelenekçi entelektüellerden Ahmet Ağaoğlu ve Yusuf Akçura gibi fikir adamlarına, Fuat Köprülü gibi biliminsanlarından Ahmet Emin gibi Columbia Üniversitesi’nde doktora yapmış gazetecilere rast geleceksiniz.
Lisedeki tarih derslerini düşünüyorum da, sanki herkes O’nun vizyonunu hemen anlayıp liderliğini kabul etmiş gibi anlatılıyordu. Oysa Meşrutiyet’le beraber zaten İttihatçılar’ın da benzer sayfalarda olduğu, bu yeni sayfalarda herkesin en başta kendi adı yazsın istediği zamanlarda, asıl zor olan düşmana karşı olmak değil, düşmana hangi ideoloji ile karşı olunacağını ve bu dirence kimin liderlik edeceğini seçebilmek… Denkler arasında biri öne çıktığında ortamda soğuk bir hava gezer, O’nun da etrafı soğumuş… Hatta düşmana karşı zafer kazanıldıktan sonra, o zamana kadar yanında yürüyenlerle de bir bir yollar ayrışmış, yalnızlaşılmış… Muhakkak çok güvendikleri vardı yanında ama onca badireden sonra beraber “ne günlerdi be!” diyecekken mahkemeler ve idamlar ve intikamlar arasında derinde bi yerde yalnızlık da vardır…
Kitabın dönemin girift güç ilişkilerinin, tarihin nasıl farklı işleyebileceğini göstermek iddiası birkaç on sayfa sonra yerini meşhur simaların hap vikipedi bilgilerine bırakıyor. Üstelik bu hap paragraflar birbirinden bağımsız yazıldığından kitap bir bütün olarak okunduğunda bazı aynı cümlelerle onlarca kez karşılaşıyorsunuz. Yine de milli mücadele karakterlerini tanımak açısından giriş seviyesinde yararlı bir kitap diyebiliriz.
Diğer kitap olan Cumhuriyet’in 100 Günü’nü okuyunca buradaki bazı bilgiler çok tekrara düşmüş gibi. Bazı isimlerle ilgili kısımlar da çok yüzeysel biyografik bilgi olarak kalmış.
Düşünce olarak güzel bir kitap. Öte yandan yazarın bazı olayları kaynak göstermeden anlatmasını çok doğru bulduğumu söyleyemem. Belki 100 kişi değil daha az kişi anlatılarak daha derinlikli bir kitap olabilirdi.
Cumhuriyetin kuruluş dönemine ışık tutan bir eser olmuş ve o döneme etkisi olmuş daha önce duymadığım, okumadığım kişiler ve olaylar hakkında bilgi sahibi olmamı sağladı. özellikle ittihat ve terakki ile alakalı çok fazla şey öğrenmiş oldum.
olumsuz olarak ise kitap sürekli aynı olaylar içerisinde bulunmuş kişilerin hayatını anlatırken aynı konuları tekrar tekrar anlatmış oldu. bu kısımları sıkıcı geldi. kitap bir lineer sıralama ile değil de sadece kişi kişi hayat özeti gibi geldi. bir nevi daha derin içerikli vikipedia derlemesi gibi durdu gün sonunda.
Kitap iddiasini gercekliyor ve Cumhuriyet’in 100 figurunu bize tanitiyor. Fakat serinin diger kitabi olan “Cumhuriyet’in 100 Gunu”nun aksine okumasi o kadar da keyifli bir kitap degil. Maalesef bu kitapta ESG’nin daha onceki kitaplarinda gorulen, “birbirinden bagimsiz akademik arastirmalarin bir toplamasi” teknigine geri donmus gibi gorunuyoruz. “Cumhuriyet’in 100 Gunu” kitabiyla birlikte bu problemin cozulmus olduguna iknaydim. Megerse o daha cok yazarin tekniginden ziyade olaylarin kitabin dogasi geregi kronolojik bir sirayla ilerlemesinden kaynaklaniyormus. Bu “toplama makaleler” teknigi maalesef kitabin bir cok yerde kendini tekrar etmesine de sebep olmus. Bu okunabilirligi oldukca azaltiyor. Yine de boylesi onemli figurlerin bilmedigimiz yonlerini ortaya cikarmasi sebebiyle modern Turk tarihinde yeri olan bir kitap oldugunu dusunuyorum. Bir ufak elestiri de icerik yonunden yapilabilir. Savas, mubadele ve cumhuriyetin erken yillarinin, hatta 40larin sonununun ele alindigi dusunulunce, etkisi yuksek bazi figurler de bu kitapta yer alsaydi ne guzel olurdu dememek guc. Mesela ilk akla gelenler; Sevket Sureyya Aydemir, Sabiha Gokcen, Adnan Menderes, Muzaffer Serif, Behice Boran… Eminim daha cok vardir. Yine de serinin tamamlayici kitabi olmasi ve butunluk saglamasi acisindan kiymetli, fakat tek basina ele alindiginda sorunlari olan bir eser.
100 kişiye tamamlama zorunluluğu olmasaydı daha okunabilir bir kitap olabilirdi. Yarısından sonra gittikçe daha zor okunuyor. Ama Emrah hocanın üslubuyla ilgili değil sorun. Okurken içim ezildi, idamlar, linçler, İstiklâl mahkemeleri, ihanetler, Maria Suphi’nin başına gelenler, Cumhuriyet’in ilanı sonrası millî mücadele kahramanlarının tasfiyesi, Gazi’nin birkaçı hariç yola çıktığı herkesle arasının açılması vs. Hocanın objektif yorumları var ama genelde Mustafa Kemal-İsmet Paşa çizgisinden yana bir sunum söz konusu. Tüm bunların dışında Emrah hocanın zaman zaman bir tarihçi olarak çok kıymetli değerlendirmeleriyle karşılaşıyorsunuz. Kitap tasvirî olduğu için azınlıkta bu yorumlar ama yine de kitabı asıl okunur kılan da bunlar.
Girişte ifade edilen tarihsel bağlama oturtma meselesini kitapta bulamadım. Daha ziyade yüzeysel biyografi parçaları var. Terakkiperver Fırka'nın her kurucusunda aynı şeyler tekrar tekrar anlatılıyor. Mesela Orbay'ın özgünlükleri nedir, tarihsel bağlamı içinde nereye oturur? Bunlardan ziyade ansiklopedik bilgiler mevcut kitapta. Mustafa Kemal'in istifadan sonraki birkaç ay derin bir buhran geçirdiği söyleniyor, tamam geçirmiş de ne olmuş, ayrıntı alamıyoruz. En yakını madem istifa ettiniz sizinle çalışamam demiş, peki bunu nereden biliyoruz, kaynak nedir, o da yok. Ciddi bir tarihçinin kitabı mı, Youtube videosu mu bilemiyoruz. Dönüp dolaşıp uzmanlık kadar konuşmak gerektiğine geliyoruz.
Türkiye'nin tarihindeki bu ileri sıçramanın arka planındaki insani birikimini anlamak, eğilimleri, zıtlıkları, ortaklıkları görmek için iyi bir kitap. Referans niteliğinde.
Çok değerli bir eser. Orta okul ve lisede İnkılap tarihi okuyan tüm öğrencilere MEB tarafından ücretsiz dağıtılması gerektiğini düşünüyorum.
Kurtuluş ve Kuruluş dönemi ile ilgili çok sayıda kaynak mevcut ve bu kitaplarda dönemin aktörlerinin isimleri ilgili konu içerisinde geçer ve genelde de öncesi ve sonrası çok geçmez.Bu kitapta sadece Atatürk, Inonu, Karabekir değil Sakallı Nurettin Paşa, Tunalı Hilmi, Falih Rıfkı, Refik Halit Karatay, Müfit Kansu gibi karakterleri de içeren geniş bir kapsam yer alıyor.
Ansiklopedik olarak düzenlenmiş dolayısı ile başka bir kaynakta karşımıza çıkan karakter ile ilgili hızlıca bilgi alabileceğimiz bir başvuru eseri özelliğini de taşıyor, bu yönü ile de her kütüphanede bulunması gereken bir eser.
Kitapta bazı yerlerde tekrarlar olmasını da bu kapsamda değerlendirmek lazım zira bir olaya dahil olan birden çok karakter olduğundan bu karakterlerin altında o olay "tekrar" geçiyor bu durum kitabı baştan sona okurken dikkat çekiyor fakat 100 madde içindekilere tek tek referans için geri dönüldüğünde değerli olacaktır.
Emrah Safa Gürkan'ın bu kitabı, aynı anda çıkan Cumhuriyet’in 100 Günü: İnkılabın Ayak Sesleri kitabının aksine olaylar yerine kişilerden bahsediyor, dolayısıyla aynı dönemi farklı ele alıyor. Benim kitapla problemim, eksene kişileri oturtunca bölümlerde çok fazla tekrar olması. Gürkan'ın güzel anlatımı bile bir süre sonra ikincil kişilerin maddelerindeki tekrarı ve giderek sıkıcılığa kaymayı önleyemiyor. Belki kitabın en güzel tarafı sonundaki zengin kaynakça, bu sayede ikincil kişileri merak edenler kaynakçayı kullanarak ayrıntılı bilgiye ulaşabilirler.
Bu formatıyla kitap kitaptan çok bir ansiklopedi havası taşıyor ve özellikle ikincil kişilerde ansiklopedi maddesi bir kitap sayfasına kadar inerek biraz yüzeysel kalıyor. Yine de birincil kişilerle ilgili maddeleri okumak ve kaynakçadan yararlanmak için tarihimizin bu dönemiyle ilgilenenlere tavsiye edilir.
Emrah Safa Gürkan'ın önceki kitaplarından farklı olarak bir antoloji kıvamındaki eseridir. Önemli portreleri ele aldığı için ve bu kişilerin yolları bir çok farklı şekillerde kesiştiği için bazı bölümler çok tekrara düşmek durumunda kalmış. O kısımlar biraz daha sadeleştirilebilirdi. Onun dışında yazarın dili her zamanki gibi çok akıcı ve kitap bir çırpıda okunabiliyor. Tabi ki kitap konsepti gereği hocanın alametifarikası olan modern sentezlerini ve özgün bakış açısını yansıtmaktan çok malumatfuruşluğa daha çok yönelik olsa da, bölümlerin içinde yine ezber bozan yaklaşımlar var. Döneme ilgilisi olanlar için rahatça okunacak hoş bir kitap diyebilirim.
Her basligin altinda donemin tekrari yapiliyor. Bazi paragraflari 100 kere, farkli basliklarda tekrar okudugumu hissediyorum. Sanki kitap olarak dusunulmemis ayri ayri yazilmis. Formatin yol actigi bir problem de olabilir. Ataturk ve Enver arasindaki surtusmeyi ikisinin basliginda da okuyoruz mesela.
Anladim abi, devrimler cocuklarini yiyor, evet. Her terrakiperverin altina bunu yazmanin anlami var mi?
Sonuc olarak yazarin diger kitabi, Cumhuriyetin 100 Gunu kitabini daha faydali ve okunabilir bulmustum.
Oldukça yalın bir dille kaleme alınmış bu eser, dönemi iyi bilen okurlar için zaman zaman yüzeysel kalsa da kurduğu bağlantılar bakımından değerli ve keyifli bir okuma sunuyor. ESG hocanın kısmen tarafsız üslubunu beğendim; çünkü tarihsel anlatılarda sıkça görmezden gelinen, ancak dönemin şekillenmesinde etkili olmuş figürleri öne çıkarması önemli bir katkı. Büyük isimleri zaten iyi tanıyoruz, fakat bu kitabın az bilinen karakterlere odaklanması, dönemi daha bütünlüklü ve tarafsız anlamak açısından oldukça kıymetli. Genel olarak gayet başarılı bir eser.
Hocanın cumhuriyetin 100. yılı temalı iki kitabından kişilerle ilgili olanı, hikayesini ittihatçı / kemalist çatışması izleğine oturtuyor, bu bağlamda Kazım Karabekirin liderliğini çektiğini söylediği "beşler"in (atatürk, karabekir, orbay, bele, cebesoy) nasıl bölündüğüne dair kısım sürükleyici, ama çok fazla tekrar içeriyor. Özellikle entelektüel ve sol fraksiyondan daha az bilinen temsilciler varken, rejim muhalifi Saidi Nursi yahut Adnan Menderes'in niye yer almadığ��nı ise anlamadım.
100 farkli ismin olaylara bakis acilari ve etkileri inceleniyor fakat cogu isim olaylarda ortak kahramanlar olduklari icin, icerik cok fazla kendini tekrar ediyor bu da zaman zaman okuyucuyu sikabiliyor. Bu sebeple, es kitabi olan, 100 olayi anlatan kitabin daha basarili ve tek basina yeterli oldugunu dusunuyorum. Kesinlikle cok guzel bir kitap kurgusu ve fikri ama maalesef okurken o iyi kurguyu hissettiremedi
Yani fikir güzel ama artık yayın evi yüzünden midir yoksa Emrah abinin kendisinden midir artık orasını bilemeyeceğimiz nedenden olayı 100 kişiyi 407 sayfaya sığdırmak milleti biraz kerizlemek gibi geldi. 100 kişiden haberiniz olur sadece onu söyliyim, he böyle biri de mi varmış ya dersiniz. Arada güzel, resmi tarihe dokundurduğu yorumlar, bakış açıları var onlara lafımız yok. Masmalesef tam bir popüler kültür örneği olmuş. Gerçi ben niye beklentiye giriyorsam :D
100.yılını bitirmek üzereyken cumhuriyetimizin kuruluşunda olumlu veya olumsuz etkisi olmuş bir çok kişiden haberimiz yok, Emrah Safa GÜRKAN bu eksiği görerek okuması kolay ve bilgilendirici bir eser ortaya çıkarmış. Ancak ileri araştırma yapmak isten kişileride unutmamış ve kitabın sonunda geniş bir okuma listeside sunmuş.
Birinci Dünya Savaşı'nın bitimine müteakip başlayan kurtuluş mücadelesine olumlu veya olumsuz etki eden bir çok insanın yaşam hikayesini anlatan bir kitap. Mustafa Kemal Atatürk'ün etrafında ona destek olmak için bulunanlar ile bir şekilde karşısında olan kişileri öğrenmek için güzel bir eser. "Cumhuriyetin 100 günü"nü tamamlayan bir kitap.
Kitabın başındaki büyük figürlerin hayatları ve ilişkilerini okumak oldukça keyifli. Ayrıca değişen ittifaklar ve ilişkiler, büyük figürlerin karakterlerinin bunları nasıl etkilediğini öğrenmek de hoşuma gitti. Yalnız, hayatı doğal olarak çakışan birçok kişinin başlarından geçen ortak olayları, farklı kişilerin başlıkları altında birden fazla kez okumak biraz repetitif olmuş.
Cumhuriyet nasıl kuruldu sorusunu çok güzel cevaplandıran br kitap. Tarih derslerinde anlatıldığı gibi sadece iyi karakterleri değil, daha bşlamadan milli mücadeleye karşı olanlar, ilk başta destekleyip ters düşenlerle bütün karakterleri anlatan, bir çoğunu daha önce tanımadığımız ama iyiysiyle kötüsüyle çok önemli olan insanları anlatıyor.
Bu serinin diger kitabini okuduysaniz bunu ayrica okumaniza gerek pek yok aslinda. Bu kitaptaki her sey digerinde daha detayli yer aliyor. O kitapta ismi gecmeyen kisilerle ilgili, bu kitapta paylasilan bilgiler ise wikipedia bilgisi olmanin otesine pek gecmemis. Normalde 3 yildiz veririm de Emrah Hoca'nin +1 de kendi marka degeri var. O yuzden 4 yildiz 😄
Ignore the first 10-20 names on the book and focus on the lesser known characters. First 20 names have the same anecdotes spilled out for different people. 2-3 pages for lesser known characters, bitesized and easy to follow, and more interesting because it's novel for many readers.
Milli mücadele döneminde yer alan kişileri inceleyen bu eser, konuya ilgi duyanlar için temel düzeyde kalmaktadır. Zaten yazar da daha fazla bilgi edinmek için kitabında listeye yer vermiştir. Bir noktada yer yer tekrara düşüyor olması ve bazı konuların tekrar tekrar yazılması hoş olmamış.
kitabın ilk 3 bölümünü sanki 3 ayrı kişi birbirinden habersiz yazmış. mustafa kemal, kazım karabekir ve enver paşa biyografileri, birbirlerinin arasında geçen aynı anektodların, hikayelerin tekrar tekrar anlatılmasından oluşuyor. beklentim yüksekti ama şiştim valla
vikipediden okuyormuş hissi yarattı. belirli kişiler yönünden farklı aydınlatıcı bilgiler edindim ama bunun için 400 sayfalık kitabı okumama gerek yoktu diye düşünüyorum. aynı olayların tüm kitap boyunca her bir isim için tekrar tekrar anlatılmış olmasını da teknik olarak sıkıntılı buldum.
Genel olarak güzel olmakla birlikte biraz kendi içinde biraz tekrara düşmüş ve bahsettiği isimlerin büyük çoğunluğunda yüzeysel bir iki bilgi vermekten ileri gitmemiş. 100 isim fikri çok güzel fakat içerik çok da doyurucu değil.
Cumhuriyetin 100 günü’nü okuyanlar için ilk 100 sayfa çok tekrarlarla geçse de, Cumhuriyet’e yön vermiş kişilere ufak da olsa ışık tutan bir kitap. Bu ışığı takip etmeyi okuyucunun kendisine bırakmış hazırlanan okuma listesiyle.
Bazı kişiler uzun anlatılması gerekirken kısa geçilmiş, kısaca üzerinden geçilebilecekler ise detaylarla doldurulmuş gibi geldi. Ancak yine de her zaman bildiğimiz bilgilerin dışında bilgilerin verilmesi iyiydi.
Çok beğendim. Emrah Safa Gürkan Hocadan ufuk açıcı, farklı bir Kurtuluş ve Cumhuriyet değerlendirmesi. Okuduğum en objektif, tarafsız değerlendirmeydi diyebilirim.