Il était docteur, le papa de Jean-Louis Fournier. Un drôle de docteur qui s'habillait comme un clochard, faisant ses visites en pantoufles et bien souvent ne demandait pas d'argent. Ses patients lui offraient un verre. Il n'était pas méchant, seulement un peu fou quand il avait trop bu ; il disait alors qu'il allait tuer sa femme. Un jour il est mort : il avait quarante-trois ans. Longtemps après, son fils se souvient. A petites touches, en instantané, il trace le portrait de ce personnage étonnant, tragique et drôle à la fois. Il a appris, en devenant grand, l'indulgence. Et qu'il ne faut pas trop en vouloir à ceux qui, plus fragiles, choisissent de "mauvais" moyens pour supporter l'insupportable. Il en résulte un livre drôle et poignant qui a bouleversé des dizaines de milliers de lecteurs.
M. Fournier était un notaire à Chartres. Rien plus est connu.
See also: 1. Le maître de conférences en sociologie à l'Université de Provence, Pierre Fournier 2. Pierre Fournier (b.1949) - scénariste et dessinateur québécois de bande dessinée, qui utilise de temps en temps "Fournier".
Sonunda bir Jean-Louis Fournier okumayı başardım, sonunda. "Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam", yazarın 15 yaşındayken kaybettiği babasına dair hatıralarının fragmanlarından oluşan minik bir kitap. Kısa, kesik cümlelerden oluşan, süssüz ve olabildiğince gerçek bir anlatı. Dışarıda pek sevilen ancak yakınlarına sevgisini göstermeyi beceremeyen bir adam; döneminin pek çok açıdan tipik bir erkeği aslında Fournier'in babası. Kasabanın doktoru olduğu için saygın biri, gelin görün ki alkolik ve ne eşini, ne çocuklarını kıymetli hissetirmeyi becerebilmiş.
Fournier tam da ergenliğe adım atıp yetişkinliğe doğru ilerleyecek ve babasıyla belki gerçek bir yüzleşme yaşayacakken kaybetmiş onu. Dolayısıyla o ilişki hiçbir zaman iki yetişkinin denk ilişkisine dönüşememiş, yarım kalmış. Sevgisi de, kırgınlığı da yarım. Babasına dair hatıralarının tamamı çocukluğundan olduğu için belki, bir çocuk naifliği ve doğrudanlığıyla anlatıyor onu. Bugün bulunduğu yerden bakmaya, analiz etmeye çalışmıyor, o çocuk neyi nasıl deneyimlediyse, canı nelere nasıl yandıysa, neler onda iz bıraktıysa onları, bizzat o çocuk olarak anlatıyor. Belki de tam da bu yüzden bu kadar kuvvetli bu metin.
İz bırakanlar dedim, ne çok küçük şeyin iz bıraktığını da hatırlatıyor kitap. Bir küçük araba yolculuğu, bir sıradan hediye, bir bakış, bir kelime. Geri dönüp hatırladıklarımız her zaman büyük şeyler olmuyor işte. Hatta aksine, Proust'un tariflediği gibi istemsiz belleğimizi çalıştırıp bizi geçmişe götürenler genelde çok sıradan şeyler oluyor. Ve onlar pekala çok can yakıcı da olabiliyorlar.
Hep diyorum, anne-kız ve baba-oğul ilişkileri üzerine ne kadar düşünsek, analiz etsek, yazsak az kalıyor. Belki doğası gereği anlaşılmaz kalmaya mecbur dinamikler bunlar ve fakat bizi biçimlendiren temel unsurlardan oldukları için de yok sayamıyor, anlayamayışımızla barışamıyoruz.
Neyse, güzel bir tanışma oldu. Üstelik de bu en övülen kitaplarından biri değil Fournier'in, diğerlerini daha çok seveceğimi tahmin ediyorum. Göreceğiz.
موجز و مختصرنویسی این نویسنده رو بسیار میپسندم.و همچنین صراحت کلامش رو .روایتهای کوتاه این کتاب، از زبان پسر نوجوانیه که از پدرش تعریف میکنه پدری که خیلی وقتها باعث دردسر، خجالت، اذیت و شرمندگیِ خونوادشه و البته گاهی هم بالعکس کم سنوسال بودن راوی برای مخاطب کاملا باورپذیره و این لحن خیلی خوب تو ترجمه منتقل شده
،بعضی وقتها میگفت که میخواهد اول سر مامان را زیر آب کند و بعد هم سر مرا" چون من بچهی ارشدش بودم، اما عزیزدُردانهاش نبودم ،آدم خبیثی نبود ،فقط وقتی که کمی زیادهروی میکرد .بالاخانهاش به اجاره میرفت ،بابام هیچوقت کسی را نکشت ".فقط لاف آدمکشی میزد
،امروز من بزرگ شدهام" ،میدانم که زندگی ساده نیست ،واینکه نباید از آدهای شکنندهتر و حساستر از خودمان که با انتخاب روشهای «ناهنجار»، میکوشند زندگی غیرقابل تحملشان را قابل تحمل سازند، "...چندان کینهای به دل گرفت
Fournier'in alkolik bir doktor olan babasıyla ilgili kısa anılarını anlattığı bu hatırat, bana oldukça ilgi çekici geldi. Baba-oğul çatışması ve olması beklenen babaya olan özlem bir çocuğun gözünden çok iyi anlatılmış. Kısa kısa yazılarla ilerlemesi, kitabın yüzeysel gibi gözükmesine sebep oluyor olabilir ancak bazı şeyleri sadece kastetmek uzun uzadıya anlatmakla eşdeğer hatta daha etkilidir diye düşünüyorum. Yazarın bu ekonomik tercihi, onun hayatıyla yorulmadan kendi hayatlarımıza bakma olanağı sağlamış diye düşünüyorum.
Bu kitap ayrıca, Fournier'in yine kendinden, babasından, karısının ölümünden yola çıkarak yazdığı diğer kitaplarını da merak etmeme sebep oldu. Beni, ufak bir çocukken ailemle ilgili itildiğim sorgulamalarıma geri götürdü. İnsan büyüdüğünde, aklı da fikri de duyguları da devşiriliyor. O arada olgunlaşma olmasına rağmen bazı hisler sonuçlanmadan, kavranmadan bastırılabiliyor. Bunlara dönüp bakmak ve yüzleşmek için bir sebep olabilir bu kitap. Fournier'in yüzleşmesi çok sade ve ilham verici.
فورنیه ای که قبل تر در نقش پدر دو فرزند عقب افتاده دیده بودم و از رنج ها و آرزوهاش خونده بودم در این کتاب نقش پسربچه ای رو گرفته که از داشتن پدری الکلی و بی توجه به خانواده با رفتارهای ناهنجار که مدام مایه شرم همسر و فرزندانشه ، در عذابه . فورنیه موجز و مختصر می نویسه و کوهی از احساسات و خاطرات و اتفاقات رو به زبان ساده ، بدون پیچیدگی در تعداد محدودی کلمه بیان می کنه. این دو اثری که تا اینجا از فورنیه خوندم رو میشه رمان مینی مالیستی اپیزودی حساب کرد که حاوی تعدادی خاطره کوتاه راوی بخش هایی از زندگی نویسنده هستند و در مجموع فضای مورد نظر اون رو در باب موضوع به خواننده منتقل می کنند. میشه گفت فورنیه به زبان طنز می نویسه ولی طنزی چنان تلخ و سیاه که خواننده رو راضی نمی کنه نهایتا اسم اثر طنز روی کتاب بگذاره
نمیدونم چرا اینو خریدم! چند روز بود حوصله نداشتم گفتم یه کتاب کم حجم بخونم. دراز میکشیدم و کتاب رو نگه میداشتم و چند صفحه میخوندم و یهو کتاب میافتاد رو صورتم :) ازبس بیحال بودم و انرژی نداشتم. یا تو داروخونه میخوندم و بعد هر نسخه الکل میزدم و بعد کرم نرم کننده میزدم تا دستام بیشتر از این خشک نشن! یا کتابو باز میکردم جلوم و همزمان با دوستام چت میکردم و یکی یکی علائم کرونا رو تو خودمون چک میکردیم!!!!! حالا هی من میگفتم سرفه و تب دارم و گلو درد، اونا از اونور میگفتن رها تلقینه و ول کن! روز بعدش اون میگفت رهااااا تب دارم و اسهال، من میگفتم دختر تلقینه، ما فوقش سرما خوردیم! بعد از گذر چک کردن علائم کرونا با دوستام، رسیدم به چک کردن با خواهرم که اونم برگشت گفت من یبوست دارم پس کرونا نگرفتیم (به همین سادگی کرونا رو با یه یبوست رد کرد😂😐) درنهایت هم امروز این کتابو تموم کردم درحالیکه کم مونده بخوابم و یکمم چشمام اذیتم میکنن هرچند یه نفرم اصرار داره که بگه من کرونا گرفتم😐😐😐 پ.ن: جدا تعداد کرونایی ها خیلی زیاد شده لطفا لطفا رعایت کنید
بابام هیچوقت کسی رو نکشت به نظر میاد درددل کردن یک کودک ده یازده ساله است از پدری که اینقدر در حال نوشیدن بوده که هیشه (خسته) بوده... همین که در تمام خاطره ها به جای مست میگه خسته یعنی پسر اینقدر کوچک بوده که حتی درک درستی از مستی نداشته. پدری که در آدم خوبی بوده ولی به نظر نمیاد پدر خوبی بوده باشه با اینکه توی متن اشاره میکنه که هیچوقت دست روی بچه هاش بلند نکرده. در تمام خاطره ها مشخصه تنها چیزی که این پسر میخواسته حضور پدر در حالت غیر مستیه همین. طنز در سراسر خاطرات کوتاهی که هر کدوم یک یا دو صفحه بیشتر نیست جریان داره؛ حتی لبخند به لبتون میاره اما آخرش غمگینه این خاطرات. در انتها هم اشاره میکنه که با تمام این اوصاف از پدرش دلگیر نیست
“Babam kırk üç yaşında öldü, ben on beş yaşındaydım. Bugün ondan daha yaşlıyım. Onu daha iyi tanımamış olmaktan dolayı üzgünüm. Bundan dolayı ona kızgın değilim. Şimdi büyüdüm, yaşamın zor olduğunu biliyorum ve hayatı daha dayanılır kılmak için “kötü” yollara başvuran kimi daha hassas insanlara kızmamak gerektiğini de.”
Baba figürü üzerine yazılmış iki kitabı ardı ardına okudum, kesinlikle bu kitap daha güzeldi.
Babam kırk üç yaşında öldü, ben on beş yaşındaydım. Bugün ondan daha yaşlıyım. Onu daha iyi tanımamış olmaktan dolayı üzgünüm. Bu son cümlelerin bendeki duygu denkliği içten hissettirdi. Benzer cümleleri bundan 3 yıl önce babam için ben de kurmuştum.
Kendi babasını anlatan çocuk Fournier öyle iç yakıcı tanıtıyor ki nefesiniz yer yer kesilip içinizi deşiyor. Doktorluğunda başarılı olup babalığı bir o kadar başarısız olan bu adamın zaafları, hastalarına verdiği önem ve 43 yaşında hayata gözlerini yumması bir çocuğun gözünden yazılan satırlarla sizi rahatsız ediyor.
Öyle içten cümleler var ki çocuk Fournier'a sarılmak istiyor ve "her şey geçecek" demek istiyorsunuz. Kısa ama bir tokat gibi vurucu bir anlatı okudum. Alkol bağımlılığı bir aileyi nasıl sevgisiz bırakabildiğini açıkça göstermiş. Annenin sessiz göz yaşları, bir çocuğun babaya hala saygılı bir hürmeti ve kendini yetersiz hisseden bir adam var bu satırlarda. Küçük Fournier büyüdükçe hayatın fiskesini gözlemliyor ve bu yüzden babasına hak vermeye başlıyor. Kitap boyu aklımdaki tek şey "hepimizin hayatımızda bazı sorunlarla baş etme yolu başka" oldu.
Babadan korkmanın fakat babaya hiçbir kötülük konduramamanın verdiği ikilem çok güzel dile getirilmiş. Oldukça üzücü ama gerçek bir aktarımdı. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Belki yazar kadar iyi ifade edemem ama Fournier'i onun anlattığı kadar anlayabilmiş olmak nice duygudaşlık yaşayanlara bir kapı olduğunu düşünüyorum. Seni anladım küçük Fournier, öyle iyi anladım ki annenin gözyaşlarını ve senin "babam kötü bir değil, en azından insan öldürmedi" demeni çok iyi anladım.
Bu kitap, ne bir hesaplaşma ne de bir affediş. Bir sorgulama mı, intikam mı, anlayışın belgesi mi? Hiçbiri. Ya da hepsi. Aslında ortada sadece devasa bir boşluk var.
Baba figürü—alkolik, kayıtsız, anlaşılmaz. Ne nedenleri var ne açıklamaları. Ailesine kar��ı inanılmaz bir duyarsızlıkla hareket ediyor. Ama işin en mide bulandırıcı yanı, bu adamın öldüğünde gazetede “Filantropun Ölümü” diye anılması. İyi bir insan olarak. Hayırsever. Merhametli. Onu gerçekte tanımış herkes için midede bir yumruk gibi oturan bir yalan.
Ve çocuk? Hep iyiyi görmek isteyen, her şeyi anlamlandırmaya çalışan bir çocuk. Ama bazı şeylerin anlamı yoktur. Bu hikâyede de yok. Baba, başından sonuna kadar kötü. Ölümle bile bir yüzleşme gelmiyor. Çocuk hâlâ sebep arıyor ama boşuna. Bazı kötülüklerin bir sebebi olmaz.
Sonra anne… Her zaman detayda, arka planda, gözden kaçırılan ama sırtında tüm savaşın ağırlığını taşıyan. Herkesin gözünü diktiği babanın gölgesinde, en büyük yükün altında ezilen kişi o. O kadar görünmez ki, acısı bile tam anlatılmıyor. Ama okuyucu onu fark ettiğinde, işin asıl korkunç yanını anlıyor: Hayatı sırtlayanlar konuşmaz. Hayatta kalanlar sessizdir.
Ve kitap bittiğinde geriye hiçbir cevap kalmıyor. Ne bir anlam ne de bir sonuç. Sadece derin, koca bir boşluk. Bütün anlatılanlar, aslında hiçbir şey anlatmamak için. Ve belki de en sert şey bu: Gerçek bazen sadece bir fotoğraf kadar soğuktur.
‘Babamın defnedildiği gün,hava kötüydü.Herkes üzgündü.Özellikle müşterileri. Aralarından birçoğu ağlıyordu.Biz,ailesi,ağlamıyorduk.Müşterileri olma şansımız olmamıştı.’ İyi bir dost,iyi bir Katolik,iyi bir doktor.Ancak söz konusu evden adımını atıp eş ve baba olmaya gelince geçer not alamayan biri. Yazarın otobiyografik anlatısı. . Çocuk gözlerinden bir babayı tanımlamak,yaptığı yanlışların farkında olmak çok zor.. Fournier ise bunun üzerinden ustalıkla geliyor.
Yorucu ve rahatsız edici. İstemsizce gerildim, böğrüme bi’ ağırlık çöktü yemin ederim. Babası kadar toksik birine uzun zamandır rastlamamıştım. Elbette nedeni, niçini, nasılı vardır ama ben okuduğum kadarını söylüyorum ve detaya inmeye hiç niyetim yok. Aynı nedenlerle öneri listemde yer almayacak bir kitap.
کتاب از زبان یه پسر بچه روایت میشه که یه پدر الکلی داره. پدری که پزشکه ولی وضع مالی خوبی نداره، از مریض های بی بضاعتش پول نمیگیره یا در ازای طبابت مشروب میگیره، تمام وقتش رو به نوشیدن میگذرونه، کثیف و نامرتبه و خانوادش رو آزار میده.
کتاب به سبک داستانای کوتاه و مینیمالیستی و به زبان بچگانه نگارش شده.
کتاب ساده و قشنگیه و بنظرم توی انتقال احساسات یه بچه نسبتا موفق عمل کرده.
کتاب "بابام هیچ وقت کسی را نکشت" خاطرات کودکی نویسنده در ارتباط با پدر فقیر و دائم الخمرش است. ژان لویی در این کتاب در نقش یک فرزند،خاطراتش از کودکی را با سبکی مینیمال نقل می کند. 10 سال پس از این،نویسنده در مقام پدر دو فرزند معلول ذهنی،خاطرات و وقایع روزمره اش را به همان شیوه در کتابی با عنوان "کجا می ریم بابا" منتشر می کند.خواندن این کتاب به اعتبار کتاب "کجا می ریم بابا" به تمام کسانی که سادگی و طنز سیاه آن کتاب را پسندیدند توصیه می شود.علاوه بر این خواندن دو کتاب مذکور بر اساس توالی زمانی نگارش،به برقراری ارتباطی عمیق تر با متن و کتاب کمک به سزایی می نماید
این دومین کتابی بود که از این نویسنده خوندم سبک و سیاق نوشتنش باعث میشه کتاب خوندنی تر بشه توی همین کتاب هم طنز تلخی بود که یکی از ویژگی های این نویسنده ست. در کل از خوندنش لذت بردم
Kısa, yalın, çok güçlü ve fazlasıyla duygu yüklü bir metin okumaya hazır mısınız?
Jean Louis Fournier’den okuduğum ilk kitap oldu “Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam”. Tam da Babalar gününde bitiriyor olmam da ayrı bir hoşluk yarattı.
Kitap, yazarın babasına dair anılarının kesitler halinde, çocuk gözünden ve naifliğinden, sade ve akıcı bir dille oto-biyografik anlatısı aslında. O nedenle de tıpkı o çocuğun korkularına rağmen babasına yaklaşma gayretine, sevgisizliğe rağmen sevmeye çabalamasına, ilgisizliğe rağmen ilginç yönlerini aramasına biz de ortak olmaya başlıyoruz.
Yazarın aile içinde yaşanan bu denli ağır travmaları (alkolizm, duygusal şiddet, sevgisizlik) ele alışı öyle hassas ve öyle samimi bir yerden ki, sizi darmadağın edip kalbinize koca bir kayanın gelip oturmasına yol açıyor.
کمی کمتر از 4 تجربه های مشترک و یا حتی غیر مشترک انسانی آدم رو به فکر فرو می برند، در همین لحظه میلیاردها انسان هستن که هرکدوم دارن این لحظه رو به شکل متفاوتی تجربه می کنن. زندگی چیز عجیبیه. کتاب دومی که از فورنیه می خوندم بعد از "کجا میریم بابا". این کتاب هم مثل همون مینی مالیستی و پر از طنزه که جاهایی واقعا خندیدم. هرچی به انتهای کتاب نزدیک تر میشه (قسمت های انتهایی خیلی خوب اند انصافا)، حجم درد و اندوه بیشتر میشه و مثل همون یکی فوق العاده تموم میشه. و من می مونم و این سوال که چیه این زندگی لامصب؟
عالي بود ترجمه ي بسيار خوبي هم داشت با طنزي ساده و دلنشين تلخ ترين لحظات را با ظرافت روايت مي كرد.بهتر از هر كتاب روانشناسي درس تحمل و عشق و گذشت مي داد خيلي از خوننش لذت بردم.فرصت خواندنش رو از دست ندين
Berbat stajıma giderken sabah 7’de m2 metrosununda bu kitabın sonuna ağladım. Regl olmak üzereyim. Ama duygusaldı. Babalarla ilgili şeyler mi okumak. Orada değiliz. 30’larımı bekleyeceğim sanırım. Neyse. Daha son dönemlerde yazdıklarını okumuştum ve bu ilk kitab. Yazı dilinin gelişimini görmeyi sevdim baya. Hoş kitap. Bu adamı seviyoruz zaten alakasız. Herkes hayatını yazsın abi hepinizle tanışacak kadar sosyal değilim.
"Bana hediyemi verirken şaha kalkan bir at seçtiğini, çünkü benim de öyle bir eğilimim olduğunu söylemişti. Sanırım babam atları pek sevmezdi."
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam, Jean-Louis Fournier’in alkolik babasını ele aldığı kısa bir anlatı. Aslında sorunlu baba figürünü belki onlarca kitapta okumuşumdur ama hiç böyle bir şekilde okuduğumu hatırlamıyorum. Jean-Louis Fournier sanki o anlara hapsolmuş çocuk Fournier’i tutmuş ve ona metin yazdırmış gibi. Hesap sormadan, suçlamadan, bazen babasını kahramanlaştırarak, bazen de sevgisizliğini anlamaya çalışarak. Fakat bir gün babasının alkolü bırakacağına ve her şeyin düzeleceğine dair bir umut var her sayfada ve ölümle birlikte bu umudun parçalanışını okuyabiliyoruz. "Babamın defnedildiği gün hava kötüydü. Herkes üzgündü, özellikle müşterileri. Aralarından birçoğu ağlıyordu. Biz, ailesi, ağlamıyorduk. Müşterileri olma şansımız olmamıştı." cümlelerinde babasının, ailesi dışındaki herkes için farklı bir konumda olduğunu vurguluyor Fournier. Mesela bistroda babasını çağırmaya giderken etrafındakileri güldürdüğünü gören yazar, "babam bir komedyen olmalıydı." diyor ve "Babam neden bize, çocuklarına hikayeler anlatmıyordu?" sorusuyla bu farklılığı derinleştiriyor. Onların yerinde olmaya ve görünür olmaya özlem duyuyor. Kendisi hariç herkesin yerinde olmaya duyduğu bir özlem.
Sonuç olarak Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam fazlasıyla vurucu bir kitaptı. Bu kitabı okurken tek pişmanlığım elimde bir tane daha Jean-Louis Fournier kitabı olmaması. Bu yüzden bu seneyi Fournier senesi ilan ediyorum kendim için
یه پدر دائمالخمر که همهی پولش رو صرف نوشیدن و کارهای احمقانه میکنه، چی توی ذهن یه بچهی ۱۱ ساله جا میگذاره از خودش؟ این رمان کوتاه مینیمالیستی(واقعا مینیمال بود!) داستانهای کوتاه و پراکنده از زندگی یه پسربچهی یازده تا پانزده سالهاست که پدری سبکسر داره. اما تصور یه بچه از همچین پدری منفی نیست. اون بچه یه دیوار میسازه دور خودش و دور واقعیت که پدرش -یه آدمی که باید امن باشه- نشکنه جلوی چشمش. اعتماد به آدمی نامناسب برای والدگری برای اینکه کودک چارهای نداره، کاریه که خیلی از ماها از کودکی تا به حال کردیم. به نظرم این رمان هم کامل بود،هم دردناک. ویراستاری کمی مشکل داشت ولی کتاب روانی بود.
بلافاصله بعد از کتاب اجاق سرد آنجلا خوندمش به نظرم خیلی خلاصه اومد و درد و رنجهاش در برابر فرانک هیچی نبود:-) شایدم مثل فرانک دقیق توضیح نداده بود;-) در کل خوب بود و به دوساعت وقتی که برای خوندنش میگذاری می ارزید.
Yazarın babası ile ilgili bazı anılarını kısa kısa anlattığı bir kitap. Okudukça babayı tam olarak resmedebiliyorsunuz. Bu, başlı başına kitabın ne kadar iyi yazıldığının kanıtı zaten. Türlü türlü kötücül delilikler yapan babanın bazı yaptıkları ise bir o kadar komik.
En son sayfadaki yazarın şu cümlesi beni çok etkiledi; “Şimdi büyüdüm, yaşamın zor olduğunu biliyorum ve hayatı daha dayanılır kılmak için “kötü” yollara başvuran kimi daha hassas insanlara kızmamak gerektiğini de…”
Anlatıyı okurken yazarın içinde babasına karşı zamanla artan bir öfkenin açığa çıkacağını düşünmüştüm. Ama o aslında babasının alkolü bırakamadan ölmüş olmasına çok üzülmüş.
“Dul” kitabından sonra okuduğum ikinci Fournier idi. Devam edeceğim kesinlikle…
Ça m'impressionne beaucoup… Dans ce roman autobiographique, Fournier se remémore son enfance et raconte des petites anecdotes sur son père. Ça m'a brisé le coeur de voir le mal psychologique que fait un père alcoolique dans les yeux d'un enfant. C'est un récit triste qui se cache derrière un langage enjoué dans de courtes phrases et des chapitres encore courts...
Çok kolay okunabilir bir dille yazılmış bir kitap Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam. Bir çocuğun gözünden babasının alkol bağımlılığını anlatıyor. Yazardan okuduğum ilk kitaptı diger alıntılarına da göz atacağım.
Alkolik bir baba hakkında, küçük bir çocuğun, tam da yazar Jean Louis Fournier'nin gözünden, güzel bir otobiyografik eser.
Tabi anlatılanların ne kadarı birebir gerçek, ne kadar ekleme çıkarma yapıldı bilemiyorum ama yazılan her olayın yaşandığı kabulüyle okursak babası gerçek bir alkolikmiş. Zaten yaşadığı dönem de büyük alkolikler çıkarmış bir dönem. İnsanların çok sık alkolün pençesine düştüğü, hayatın zorluklarından kaçmak için kısıtlı yöntemin bulunduğu, nispeten karanlık dönemler dünya savaşı dönemleri ve biraz sonrası.