Üstünde eski Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth'in resmi bulunan çakmakla yakılan bir sigaranın dumanlarında başlayan romanın coğrafyası; Viyana'yı, Berlin'i, Amerika'yı; Bodrum yolundaki Yalnızlıklar Ormanını; geçmişi ve bugünü; Viyana gecelerinde Dr. Sigmund Freud'un yaptığı rüya analizleri ile, insan ruhunu kapsayan geniş bir alana yayılıyor. Malta'da şehit düşmüş, Boyabat'lı Tayyareci Nuri Bey; ormandaki Soğuk Savaş Ustası; evin duvarındaki Japon Noh Tiyatrosuna ait bir eleştirmen maskesi; Mayerling Av Köşkünde sevgilisi Marie Vetsera'yı ve kendini vurmak üzere olan arşidük Rudolf von Hapsburg, striptizci Melanie, billur sesi ile, 1938 Berlin Kabarelerinden fırlayan Rosita Serrano, Gizemli 900 900'lü hatlar... Nazlı Eray, bu romanında sizleri satırların arasında soluk soluğa koşturarak dolaştırırken, kah hüzünlendirip, kah güldürüyor; tarihin sayfalarındaki kalın tozu üfleyip onu keyifle medya dünyasının önüne seriyor.
Nazlı Eray, Ankara'da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kurucusu, Uluslararasi Yazarlar Birligi (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazım dersleri verdigi ABD Iowa Üniversitesi'nin onursal üyesidir. Yazmaya 1959'da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü "Mösyö Hristo" ile başlayan Eray'ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975'te çıktı. "Laz Bakkal" başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. "Karanfil Gece Kursu" öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, kazandı. Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Eski Güneş, Cumhuriyet, Radikal, Akşam gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapan Eray, yazılarını "Düş İşleri Bülteni" ve "Gece Uçuşu" isimleri altında yayınladı. Türk Kütüpahaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Dernegi'nin ilk Mavi Anka Ödülü'ne (2014) layık görüldü. azlı Eray'ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer'in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and lnk'te (Kan ve Mürekkep) yer aldı, Öykülerinden, kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. "Monte Kristo" ve "Rüya Sokağı" öyküleri 2005'te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafindan L'ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye'de sahnelendi. Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayis 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
Attila Şenkon’un Bütün Düşler Nazlıdır, isimli kitabını okuyunca tanıştım yazar Nazlı Eray ile. Bu vesile ile kendisinin de bir kitabını okumaya heveslendim. Ancak hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. Son sayfada belirttiği gibi bir ayda yazmış kitabı. Hakikaten de aceleye getirilmiş bir kaç iyi fikir takip edilememiş. Hikaye, karakterler ve kurgu “Neden?” diye sordurttu sürekli. Bu kitap tam olarak neden yazıldı? Fantastik öğeler takip edilmeye çalışılmış ama sonuçta ortaya komik bir hikaye çıkmış. Avusturya veliahtını zamanda yolculuk yaparak, Freud ile 5 dakikalık bir “terapi”den geçirerek ve medyum yardımıyla intihardan vazgeçiren ana karakterimiz, sonra Türkiye’de 1993 yılında canlı bir talk show a çıkarıyor Rudolf’u ve burada Muazzez Ersoy “Kal Bu Gece” isimli eseri seslendiriyor. Söyleyeceklerim bu kadar. Bazı güzel müzisyenler öğrendim kitap sayesinde, onları ve bahsi geçen Mahler’i dinlemeye devam edeyim en iyisi.
This entire review has been hidden because of spoilers.