Nazlı Eray, yeni romanı Uyku İstasyonu'nda okurlarını yine çok değişik dünyalara götürüyor. Hasanpaşa'daki bir hastanenin yoğun bakım servisinde beş aydır bitkisel yaşamda olan annesi, Bursa'daki felçli Hamdullah Bey'in aynası, gizemli Yıldız Tozu Oteli, umutsuzluk ve çaresizlikle savaşırken, gecenin içinde bir muzun doğuşu... Yazar, yaşamla ölüm arasında sıkışmış bir insanın peşindeyken, bir türbede bir yaşlı adamla karşılaşıyor ve bu evrende yaşarken başka boyutların da varlığını keşfediyor. Romanın geçtiği kentler: Bursa, Sinop, Paris, Antalya ve İstanbul'da okurunu hiçbir sınır tanımadan dolaştıran Nazlı Eray, İllüzyonist Hans Moretti ve 'Binbir Yüzlü Adam' Jeff McBride'ın numaralarını da bu psikolojik, felsefi ve metafizik örgünün içinde okurlarına sunuyor. Ömer'in Bahçesi... Bir kadının gece vakti bir yabancı gibi evini dışarıdan izlemesi... Uyku İstasyonu'nda beş aydır uyuyan bir anne...
Nazlı Eray, Ankara'da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kurucusu, Uluslararasi Yazarlar Birligi (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazım dersleri verdigi ABD Iowa Üniversitesi'nin onursal üyesidir. Yazmaya 1959'da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü "Mösyö Hristo" ile başlayan Eray'ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975'te çıktı. "Laz Bakkal" başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. "Karanfil Gece Kursu" öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, kazandı. Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Eski Güneş, Cumhuriyet, Radikal, Akşam gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapan Eray, yazılarını "Düş İşleri Bülteni" ve "Gece Uçuşu" isimleri altında yayınladı. Türk Kütüpahaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Dernegi'nin ilk Mavi Anka Ödülü'ne (2014) layık görüldü. azlı Eray'ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer'in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and lnk'te (Kan ve Mürekkep) yer aldı, Öykülerinden, kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. "Monte Kristo" ve "Rüya Sokağı" öyküleri 2005'te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafindan L'ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye'de sahnelendi. Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayis 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
Inanın ne okuduğumu ben de bilmiyorum, yalnızca bir rüya mı yoksa zaman ve mekanlar arasında bitmek bilmez bir gezinti mi? Annesinin aylardır yoğun bakımda oluşunun üzüntüsünü, yorgunluğunu taşıyan bir kadının yaşlı bir adam ile karşılaşmasıyla başlıyor roman. Sonra da şehirler ve zamanlar arasında sürüklenip duruyoruz, ne okuduğumuzu anlayamadan bitiveriyor. Beni şaşkınlık içinde bırakan keyifli bir okuma oldu, tek oturuşta su gibi okunursa daha etkili olacaktır.