Jump to ratings and reviews
Rate this book

Sevgili Arsız Ölüm

Rate this book
"1957 yılında Kayserinin Bünyan kasabasına bağlı Karacefenk köyünde doğdum. Yürümeyi öğrenir öğrenmez okula başladım. Okul, evimizin erkek odasıydı. Sedirlerin altında cinlerle oynaşırken okumayı, yazmayı öğrendim. Karacefenkte sedirlerin altında cinler ve periler yaşardı. Çocukluğum onların arasında geçti. Gizlice onların derneğine girdim. Evlerini gezdim. Düğünlerine gittim. Dillerini, gündüz ve gece oyunlarını öğrendim. Babam İstanbulda çalışırdı.

Annemin yüreği yaralı, garip bir kadın olduğunu kim söyledi bana şimdi unuttum. Okuyup yazar, dikiş diker, iğne yapar, Kürtçe ve Arapça bilirdi. Köye gelen çingenelere adını duymadığım yerleri, insanları sorardı.Onun geçmişini aranıp durması çocukluğuma bulaşan ilk acıydı. Babam İstanbuldan torba dolusu parayla döner, köyü başına toplardı. Evimiz tuhaf aletlerle doluydu. Ne işe yaradığını anlamadığım büyülü demirler. Zemberekli saat, radyo, gramofon, mavi kocaman bir yolcu otobüsü, patos, tulumba, kamyon ve traktör.1966 yılında İstanbula geldim. Çocukluğum keskin bir acıyla ikiye bölündü sanki.

Gerçekleşmeyen düşler, aralarında doğup büyüdüğüm insanları paramparça etti. Babam hızla işçileşti ve giderek işsiz kaldı. İki ağbim ve kardeşim inşaatlarda işe girdi. Yedi kardeşin arasından titrek bir gölge gibi sıyrılıp liseyi bitirdim. Korku ve yalnızlığın içinden okula gitmenin bedelini ödedim. İnanılmaz savrulmalar, inkâr ve baskının bin çeşidi. Kente ayak uydurabilmek için boğuşup durdum. Her yanım yara bere içinde kaldı. Boğuşurken birlikte doğup büyüdüğüm insanlardan ayrı düştüm. Ama kendi öz değerlerimi, dilimi ve o insanların durulmaz bir coşkuyla bana taşıdıkları sevgiyi koruyabilmek için direndim.

Elinizdeki roman bu direnişim için aralarında büyüdüğüm insanların bana armağanıdır. Keşke onu daha soluk soluğa, daha parçalanmış bir teknikle, daha erken yazabilseydim."

240 pages, Paperback

First published January 1, 1983

240 people are currently reading
4716 people want to read

About the author

Latife Tekin

23 books300 followers
Latife Tekin is one of the most influential Turkish female authors. She was born in 1957 in Kayseri, Turkey. She continued her education in Istanbul. In 1983, her famous novel Sevgili Arsız Ölüm (Dear Shameless Death) was published. The magic realism in the book was drawn from the Anatolian folklore and traditions. Latife Tekin's childhood in Kayseri, a multicultural city at a central point in Anatolia, influenced both her first book and the others in this aspect.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
2,025 (41%)
4 stars
1,724 (34%)
3 stars
867 (17%)
2 stars
211 (4%)
1 star
110 (2%)
Displaying 1 - 30 of 437 reviews
Profile Image for Ümit Mutlu.
Author 65 books368 followers
April 30, 2016
Latife Tekin'in okuduğum bu ilk kitabı, hem içimde kendisine ciddi bir yer edindi, hem de Tekin'i en sevdiğim yazarlar arasına soktu. Evet, tek kitapla! Çünkü öylesine etkileyici, iz bırakıcı bir dili var.

83'te yazmış bu kitabı Latife Tekin. Yani köyden kente göçün yeniden ve bu kez farklılaşarak yeşerdiği yıllarda. Ancak bir hayli otobiyografik olduğu belli olan roman, büyük ihtimalle 60'ların sonunu anlatıyor. Gerçi kitapta tarihsel bir algı yok ve bu durum onun zamanlar ötesi oluşuna dair izlenimi artırıyor.

Peki ne anlatıyor? Tek kelimeyle özetleyebilirim: Cehaleti. Çok kelimeyle ise, 'dinle bütünleşmiş cehaletin koca bir ülkenin, koca bir kesimin ırzına nasıl geçtiğini, müthiş bir şekilde vurguluyor' diyebilirim. Gerçekten de, kitaptaki en aklıbaşında diyebileceğimiz karakter bile cehaletin sığ sularında geziniyor ve hayatını mahvediyor.

Özellikle de cahil anne-baba, beş tane evladı yetiştirmeye çalışırken onlara en nitelikli zararı veriyor; şüphesiz ki en büyük mağdur ise, Latife Tekin'in yansıması olan küçük Dirmit oluyor. Anne Atiye'ye nefretler ettiriyor ayrıca. Baba ise pasif, gereksiz ve yine cahil şekilde kalıyor. Tek yapabildiği, kendisinin de dediği gibi, cehaletini aktarmak:

"Babalık görevini aksatmadan yerine getirdi. 'Sizin günahlarınızı bana yüklerler sonra,' deyip ne duyduysa, ne dinlediyse bir bir saydı döktü. Baba olmasından dolayı Allahın sırtına yüklediği yükü, üstünden indirip çocuklarının sırtına bindirdi. Kuş gibi hafifledi."

İşin en kötü tarafı ise, bu toplumun bugün hâlâ iki dirhem yol kat edememiş olmasında.
Profile Image for İntellecta.
199 reviews1,776 followers
February 8, 2020
Sevgili Arsız Ölüm"Köyden kente göç eden bir ailenin cinler, periler, hurafeler ve cehaletleriyle yaşama tutunma mücadelesinin anlatıldığı bir roman. Halk inanışlarını inceden inceye taşlayan bir meseller bütünü olarak da tanımlanabilir. Kitabın büyülü gerçekçilik akımından yola çıkılarak yazıldığından bahsedilmekte. Fakat cinlerden, perilerden, rüyalardan bu kadar sıkça sözedilmesi romanı fantastik olmaktan öte, daha çok geleneksel Türk destan anlatım tarzına dönüştürmüş kanımca. Karakterlerin psikolojik, fiziksel ve zihinsel özellikleri ile olayların geçtiği yer betimlemelerine ise hiç yer verilmemiş. Bir aile ki her davranışı cehaletle açıklanmakta ancak hiçbirinde maalesef sevgi yok. Anne karakteri ise nasıl seveceğini bilemeyen bir tip olarak yerleşmiş kitaba. Kısa kısa cümleleri, nefes nefese anlatım tarzı her ne kadar masalsı olsa da beni yordu açıkçası. Kitabı ilginç buldum lakin büyülendiğim :) söylenemez.
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,407 followers
July 29, 2022
çok uzun yazmayacağım. müthiş bir ilk kitap. okumuştum. çok severim zaten. yine okudum.
yayıncılık dünyasıyla ilgilenenler bu kitabın adam yayınları’nda yayımlanma macerasını, memet fuat’ın dehasıyla nasıl bir yöntem izlendiğini bilir.
bence latife tekin hep yazıyor, sürekli değişiyor ve yenileniyorsa bu yöntem sayesinde. çünkü nice yazar biliyoruz ilk kitabının başarısına, diline ve biçemine takılıp orda kalan. bir daha hiçbir biçimde oradan çıkamayan.
sevgili arsız ölüm, latife tekin’in doğumundan o yaşına biriktirdiği bir çıkın. 80 darbesiyle içine, eve kapanıp toplamış çıkınını. sonra almış atmış önümüze. biz o çıkından saçılanlarla baş başayız. alıp ayıklayacak, derleyip toplayacağız.
büyülü gerçeklik bir yandan, sert anadolu gerçeği bir yandan, şiddete mizahla dayanabilmek bir yandan… bugün zamanı geçmiş bir başyapıt. böylesi yazılsa da bu etkiyi yapmaz. ama iyi ki o zaman yazılmış.
her şey bir yana kutsal annelik mitini yerle bir etmesi, atiye’nin hastalık çıkarcılığı, huvat’ın para meselesi, dindi şuydu buydu derken memleket insanını çırılçıplak etmesiyle bir başyapıt. dirmit’se bu kitabı okumuş herkesin içindeki yara.
çağıldayan dili, zengin yerel sözcükleri, hızıyla baş döndüren anlatımı zaten ortada.
Profile Image for emre.
427 reviews333 followers
January 17, 2021
Sevgili Arsız Ölüm, lise ikiden beri "ha okudum ha okuyacağım" dediğim bir kitap. Dile kolay dokuz yıllık bir ertelemeden sonra, iyi ki şimdi okumuşum, o zaman okusam muhtemelen "pff bu ne ya :s" der bir kenara atardım. :) Konudan kısmen bağımsız olarak iyi ki değişiyoruz.

Arkadaşım Vildan'la sevdiğimiz kitaplar ve bir kitabı neye göre sevdiğimiz üzerine konuşurken, "ben genelde kitapları ne kadar sevdiğimi altınızı ne kadar çizdiğimle ölçüyorum ama en sevdiğim kitapta altını çizdiğim tek bir satır bile yok" demesi üzerine, "artık okuyayım ben de şu Sevgili Arsız Ölüm'ü" dedim, vaktiyle Adam Yayınları'ndan çok güzel bir kapakla çıkmış bir baskısından okudum.

Kitapta anlatılan her şey, herkes hem çok tanıdık hem çok uzak geldi. Köyden kente göçü anlatan ya da bu konuyu barındıran her kitapta böyle oluyorum biraz. Hani bir arkadaşımız aile içinde geçen bir şeyi anlatır, içten içe tuhaf buluruz da eve dönüş yolunda anlattıklarını tekrar düşünürken kendi ailemizde de çok benzer bir olayın yaşanmış olduğunu hatırlayıveririz ya, öyle bir hisle okudum. Dirmit kız, buruk bir tebessümle hatırlayacağım, yardım isteyeceğim, dertleşeceğim matbu dostlarım arasına girdi. Özellikle annemle ilişkimizde bir şeyleri çözmeye, düzeltmeye çalıştığım vakitlerde kitabın son yirmi sayfasını düşüneceğimi biliyorum. Latife Tekin'in arka kapağa yazdığı yazı da en az kitabın kendisi kadar güzel ve yaralayıcı.

Bir de bugün, kitap bittikten sonra Nezaket Erden'in uyarlayıp oynadığı tiyatro oyununu seyrettim. Seyrettiğim en iyi oyunlardan biriydi, kitabın bendeki etkisi katmerlendi. İyi ki kuşkuşotları, iyi ki karanfiller, iyi ki Dirmit.
Profile Image for Oguz Akturk.
290 reviews730 followers
September 11, 2022
YouTube kanalımda Sevgili Arsız Ölüm kitabını yorumladım:
https://youtu.be/0QsuJ9RyBtA

Kış kış cinler kış kış
Yallah cinler yallah
Cin çık cin çık cin çık


Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Yıllardan 1957, Karacahevenk köyünde Latife Tekin, yıllardan 1927 Aracataca kasabasında Gabriel Garcia Marquez doğmuş. Kitabı incelemeye geçmeden önce hele toplaşın şöyle yamacıma da size onların çocukluklarından bahsedeyim biraz e mi?

İki yazar da çocukluklarında büyükleri tarafından onlara zorsuna zorsuna anlatılan cinli perili hikayelere maruz kalmış. Büyükannesi Gabo'ya üfürmüş, ailesi Latife'ye. Ne diyem de ne söyliyem mübarek okur arkadaşlarım... O kadarcık yaştaki çocuğa böyle geberesice hikayeler de anlatılır mıymış peh...

Derken Carpentier'ın camız sesi gibi kalın sesiyle söylediği "Latin Amerika olağanüstü gerçekten başka ne olabilir?" cümlesinden de anlayacağımız üzere üçüncü dünya ülkelerinin yaşadığı ekonomik ve toplumsal sorunları edebiyatta gerçek ve fanteziyle birlikte anlatabilmek için BÜYÜLÜ GERÇEKÇİLİK denen bir tür ortaya çıkmış, aha, vallahi eşekoğlueşek Google öyle söyledi. Kurban olayım ben böyle edebiyat türüne, kurban olayım ben bu teknolojiye. Gözünün ortasından öpeyim, lan. Neler neler yokmuş ki bu türde, hele bir anlatayım.

Köy hayatındaki doğaüstü bir dünya ile şehir hayatındaki rasyonel gerçekçiliğin bir araya kaynaşmasını, zamanın mitsel ve çizgisel olarak karışımını, kurgudaki yerlerin ne haritada yer alan belirli bir bölge ne de tamamen fantastik bir bölge olarak seçilmeyip mistik bir üçüncü dünya birleşimi misali seçilmesiyle fena özgün bir tür bulmuşlar, zaar!

Bizim Gabo ile Latife de durur mu, he? Basmışlar kalayı... Nuran Kekeç'in büyülü gerçekçilik için dediği "Otoriteye başkaldıramayan, sıradan gerçekliğe isyan edemeyen bireyin doğaüstü kurtarıcıdan medet umması" gibi bir tür içerisinde bulmuşlar kendilerini bizim Gabo ile Latife. Olağanüstüye hep bir kapı aralamışlar. Gerçek ile kurguyu hep bir arada şapılamışlar. "Vay geçmişini" demiş Latife. Geçmişini özlemiş kınalı yazarım. Eskiden babası İstanbul'dan eve gelirken bilinmedik, ilginç eşyalarla geldiği için Sevgili Arsız Ölüm'de de böyle bir karakter tasarlamış, aha, adı da Huvat vallaha. Çocukluğunda ona anlatılan batıl inançları, hurafeleri, cinleri, perileri epil epil kitabına taşımış kurban olduğum. Hatta kendisi olarak gördüğü Dirmit karakteriyle de köyden şehre göçün bunalımını, sedir altı cinleri ve babasına karşı hislerini bizlere üfürmüş.

Latife demiş bir söyleşisinde bizim Gabo'ya : "Marquez'e belki de minnet borcum var." E o da haklı heral. Yüzyıllık Yalnızlık'taki Arcadio Buendia ile Huvat, Ursula ile Atiye, karakterlerin Tanrı'ya başkaldırmaları, yazarın ketumluğu ve ironik anıştırmaları epey benzerlikler taşırmış ya anam. Doğu'ya ait masalsı ögeler ve batıl inançlarını köy hayatıyla, Batı masallarına ait anıştırmaları da şehir hayatıyla birlikte sekiz kişilik bir evi doyuracak ekmeğenen hamurunu alıp yoğurarak şekilde okurunun önüne koymuş. Alın, okuyun da kocaman okurlar olun başına diye, e mi?

Böyle kınalı bir inceleme yazdığım için vurmayacasınız bana, e mi?

Sözümü Latife Tekin'in kendi demiş olduğu bir alıntıyla yanımda gıgılarımla birlikte bitiriyorum, lan:
"Gerçekleşmeyen düşler, aralarında doğup büyüdüğüm insanları paramparça etti."

Aha bu da incelemenin geberesice KAYNAKÇAsı heral:
http://www.sobider.com/Makaleler/8226...
https://www.academia.edu/33765542/Lat...
http://www.turkiyatjournal.com/Makale...
http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TUR...
Profile Image for Sine.
385 reviews476 followers
April 9, 2018
okuduğum her şeyi başka bir şeye benzetmek istemiyorum fakat gerçekten yaşar kemal ve gabriel garcia marquez’in aşkının meyvesi gibi. büyülü gerçekçi tarzı zaten çok severim de bu toprakların büyülü gerçekçi hikayesinin tadı gerçekten ayrı oluyormuş. bugüne kadar okumadığıma utandığım kitaplar listesine aralardan girdi.
Profile Image for Luke.
1,621 reviews1,182 followers
April 27, 2016
Can’t the woman spend one single day in this world without being afraid of something!
The last time I read a work of Turkish literature, the family to which both main narrators were related was a self-imposed matriarchy that started the book as a mystical confabulation of fate and ended as a defense mechanism against patriarchy. I mentioned The Arabian Nights and My Brilliant Friend having a drinking contest in a previous update, and I stand by that for this work's engagement with what it really means to grow up as a young woman in a changing time of djinns and education and a family that considers you insane if you try to talk and/or resist having your virginity physically examined. The work covers up more in the vein of TAN than MBF, but the myriad places in which the young woman Dirmit is shut up and cut down and intellectually violated while being expected to support the family via intellectual endeavors will break your fucking heart.
She became stuck over the question of why her brother, who was two years younger than her, had gone to see a woman. The fact that he might have died as a result didn’t bother her: she was troubled because she couldn’t go herself and see a man.
Okay, so I'm the type to see patriarchal domination everywhere, but it still remains to be seen what the reviewers were smoking when they spouted off names like Beckett and Márquez. The first is, uh, look bro, if you're going to describe the Künstlerroman of a young girl as a "nihilistic wit", that says a lot more about your opinions of female writers than the book itself (the stretch is to the point where I wonder if this person has even read Beckett. The world may never know). I can get a lot more out of the second, but that doesn't prevent it from being super effing lazy in the vein of "Oh this person also incorporates past with present while happening to lie sorta outside the Eurocentric framework of doing so so obviously they're all in the same category," as if Turkey and Colombia and other enculturated worlds with their own wars of religion and politics and folktales were just these things people delved into in expectation of the same weird thing all day every day ugh. Thank heavens then for the introduction which, while admittedly dancing around the gynephobic brutality interlacing the inherited superstitions, at least gave me a decent context in the vein of history and writing and cataclysms of beliefs in all their veins and platforms. Sure, it's not as stirring as Look! Nobel Prize for Lit Winner connection! But the author's still alive, so there's hope for her yet that doesn't need to be patronized by cookie cutter comparisons.

I'm not giving this work four stars cause I "really like" it. Those who do will probably be a lot more familiar with the introductory Anatolian mythos and Turkish cultural upheavals and lot less conscientiously intolerant of men taking responsibility for female relatives using the tools of deprivation and domestic violence. From this work that the back says is "[b]ased on her own childhood experiences" I've gotten a taste of the creativity, the willpower, the sense of justice and the insistence on putting all of life's Old World Inheritance and Modern Sociopolitical Realities down on paper. In light of this and the fact that Berji Kristin: Tales from the Garbage Hills is in my future reading, I'm very much looking forward to more of this, for lack of a better word, synthesis. It may be a brutal read, but for all its focus on folktales and mysticisms, it does not gloss over what "modern" truly means in the context of machines, authority, and what happens when the breadwinners can no longer be restricted to a single gender.
At last Dirmit came upon a way. One by one, she took the words from her head and put them into her heart. When a word made her heart pound she wrote it down at once. When it had no effect she cast it out.
A number of readers will probably be perturbed by the hints at the Eurocentric borderlands just outside the this narrative framework of commonists and Coca-Cola. Good.
Profile Image for Pia G..
435 reviews146 followers
July 1, 2025
her seferinde yarım bırakıyordum. bu defa inat ettim, herkesin bahsettiği o büyülü dünyaya girmeye çalıştım.

latife tekin’in dili kendine özgü, şiirsel. cinlerle, düşlerle, kadınların iç sesiyle kurduğu o dünya etkileyici duruyor. ancak ikinci okuyuşta o büyünün altındaki karmaşa daha belirgin geldi ve dilin o şiirselliği bazen hikâyenin önüne geçiyor gibiydi. kitabın atmosferi çok özgün, bunu yadsıyamam. taşra havası, annenin gölgesi, bastırılmışlık, hepsi iç içe geçse de bazen bu boğucu da olabiliyor. özellikle yan karakterler çok sembolik kalmış gibi; çoğunun adı, kişiliği silikleşmiş, sanki yalnızca dirmit’in yalnızlığına eşlik etmek için oradaymışlar.

çok sevdim ya da okumasaydım diyemem. kitaptan geriye yalnızca dirmit kaldı, bu da yeter de artar bile..
Profile Image for Seray.
110 reviews24 followers
January 8, 2021
Yüzyıllık Yalnızlık'a benzetildiğinden ilgi duymuştum Sevgili Arsız Ölüm'e. Tam Marquez'i ve o büyülü kalemini özlediğim sıralar karşıma çıktı ve çok sevdim.

Başlangıçta yaklaşık 40 sayfalık bir alışma sürecinden geçtim. Okuması kolay ve oldukça akıcı gelmesine rağmen sanıyorum ki üsluba alışkın olmadığım için rahat ilerleyemedim. Fakat sonra öyle bir açıldı ki... Dün gece ve bugün elimden bırakamadım, her fırsatta okumaya çalıştım. Ve iki damla gözyaşı eşliğinde bitirdim.

Kitabı bu kadar benimsediğimi ben de bilmiyordum. Hatta ilk yarıya kadar tüm o cehaleti, batıl inançları, üfürükçüleri perileri cinleri şeytanları ve daha nicesini ciddiye alamadığım için bolca gülerek okudum. Fakat ikinci yarıda -biraz da Dirmit'in etkisiyle- olaylar daha bir derinleşti, yer yer yüreğimi sızlattı. O keşmekeşte, tüm baskılara rağmen ufacık hobiler edinmeye çalıştım Dirmit'le beraber, nereye elini atsa yasak konunca küsüp beraber çıktık dama. Denize baktık, gökyüzünü seyrettik. "Şiirleri yırtılan başka kızlar var mı?" diye düşündük. Otobiyografik ögeler olduğunu öğrenince içim biraz daha burkuldu.

Ama en çok Atiye'nin Huvat'a söylenmelerine güldüm. Bir de sonra üşenmezsem kitaptaki karakterleri Buendia'larla eşleştireceğim.
Profile Image for -Neslihan K.
156 reviews40 followers
Read
March 18, 2021
Sanki bir Dede Korkut hikayesi okur gibi, Anadolu mitlerinden bir kesit gibi, öyle özgün, başka, hayran bırakan bir dil. Nasıl puanlayacağımı bilemedim. Yazım diline, dünyasına, kurgusuna hayran oldukça bu yasakçılık, cincilik, hurafecilik, özellikle Dirmitkıza çek kızım çektirmecilik çok kasvetlendirdi, şişirdi. Pandemiden uzun zaman geçtikten sonra belki bir daha okumalı. O yüzden yeri özel ve özgün diyerek puansız bırakıyor, Dirmit’in gördüğü gökleri şehirleri ay ve yıldızları görerek puan yıldızlarını oradan sessizce içimden veriyorum.

“anan değil baban değil, boşla”
Profile Image for Murat Dural.
Author 18 books628 followers
December 13, 2022
Bu ülkenin Gabriel Garcia Marquez'i bir kadın, latife Tekin olabilir. Kanıt istiyorsanız bir Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabını bir de Latife Tekin'in "Sevgili Arsız Ölüm" kitabını okuyun. BU nasıl dil, nasıl bitecek diye sorarken ritme, atmosfere içkinleşmek ve artık kendini metinin elinde süzülürken görmek. Dostoyevski'ye sormak lazım; eğer sen Gogol'un paltosundan çıktıysan biz de Latife Hanım'ın hırkasından çıkmış olabilir miyiz? Çok mümkün, nitekim fazlasıyla (memnuniyet verici derecede çoklar!) çağdaş kadın yazar okuduğum için bugünün öncüsü diye niteleyebilirim Latife Tekin'i.
Profile Image for Asu.
104 reviews16 followers
September 5, 2015
Evet yazar kendi yaşadıklarını bu esere iyi bir şekilde yansıtmış olabilir ancak ben ne okurken zevk aldım ne de dilini sevdim yazarın bu kitabında. Daha önce okuduğum kitaplarından farklı idi. Ruhumu daralttığını bir an önce bitsin isteğini sürekli hissettim ve söyledim.

Edebiyat yok. Konu da ruh daraltıcı olunca sanırım... Cin konusu baskındı. "Cinli Kadınlar" ya da "Afakanlı Kadınlar" başlığı bayağı iyi olurdu bu kitap için :D

Kitapta dikkat çekilen bir durumda vardı ki çekinilesi değildi.Bölümlere ayırmadan yazılması... Belki başka bir kitap için tamam ama bu kitap ve bu konu için kesinlikle bölümlere ayırmalıydı yazar. Neyse sonunda bitti :) Ne derler kitapseverler en kötü kitaptan bile altı çizilecek bir cümle bir kelime dahi bulurlar :D Kitaptan kesitler:

"Kafasının içinde sözcükler tepinmeye, çırpınmaya başladı. Her biri bir iğne olup beynine saplandı."
Yazarın bu ruh haliyle kitabı yazıp bitirdiğini düşünmeden edemedim.

"Sözcük sözcük ağladı."

"Kız dediğin derdine kendi yanar" Kitabın ana konusu budur. Tamamen özetleyen cümle.
Profile Image for Sinem.
343 reviews202 followers
April 13, 2018
Bir ilk kitap olarak çok çok çok başarılı. Hikayesini anlatma şekli Yaşar Kemal'den Marquez'den tanıdık ama her ikisinden ayrılan bir tarafı da var. Blok halinde yazmış olması, her şeyin canlanabilmesi hikayeyi takip ederken güzel bir cazibe oluşturuyor. Anlatım şekli her şey sürreelmiş gibi bir izlenim yaratıyor ama gündelik hayatta neye denk geldiğini çok rahat fark edebiliyorsunuz.

Yıllar önce Ormanda Ölüm Yokmuş'u okuyup beğenmemiştim. Sine önermese bu kitabı ıskalardım. İyi ki denk gelmişiz, iyi ki okumuşum. Herkesin çok sevebileceği bir kitap değil, ama iyi bir okur hakkını teslim eder.
Profile Image for Taha.
121 reviews11 followers
September 28, 2017
Yeni Türk Edebiyatı dersinde fantastik dünyaya kapıları açan yazar olarak Latife Tekin'in önemi hep değinilmişti. Kitabını okumak bugüne nasip oldu. Çok merak ederek okumaya başladım kitabı. Büyülü gerçekçiliği buram buram hissettiğiniz kitap Post modern edebiyatın ayak izlerini taşıyor. Gerçeküstücülük, dışavurumculuk gibi tekniklerden yararlanan Latife Tekin birçok sosyal olayı farklı yöntemlerle ele alıyor. Kitabı iki bölüme ayırabiliriz. İlk bölüm Anadolu mitlerinin yaşandığı köydeki bölüm, ikinci bölümse köyden şehre göç ettikleri bölümdür. Her iki bölümde farklı konular ele alınıyor. Genel hatlarıyla köy halkının dışa kapalı olup olan yaşanan her olguyu olağanüstü varlıklara bağlamasını, farklı bireylerin zamanla toplumun dayatmalarına karşı çaresiz kalıp sıradanlaşmasını, köyden kente göç eden ailenin yaşadığı zorluğu, yoksulluk karşısında insanların tutuculuğa doğru yol almasını, toplumsal kadın erkek rolünün dayatmalarını, gelişime karşı ön yargılı olmayı vb. konuları durdurak bilmeden anlatıldığı roman pür dikkatle okunması gerekiyor. Cidden okuyanı yoran bir anlatımı var . Romanda yaşanan birçok olay var. Bu olaylar arası geçişler yumuşak değil. Bir süre sonra sanki olaylar tekrar ediyor. Bu bilinçli bir tercih. Karakterler toplumumuzda bulunan bireyleri simgeliyor. Sembolik bir anlatım da mevcut yani. Romanı okuyanlar Yüzyıllık Yalnızlık kitabı ile Şeker Portakalı arasında bir bağ buluyor. Etkileşim elbette olur ama bir eserin başka esere tamamen benzetilmesine karşıyım. Sonuç olarak Fantastik büyülü dünyaya merak ediyorsanız bu kitap sizin için biçilmiş kaftan.
Profile Image for Serbay GÜL.
206 reviews57 followers
December 27, 2019
Sorun sizde değil bendedir herhalde diyeyim. Ben baya baya sıkıldım okurken ve cidden neden ilkokul öğrencilerine yönelik kısa kısa ve özensiz cümlelerden oluştuğunu anlayamadım. Yer yer bir şeyler oldu gibi ama çok kısa sürdü. Kitap bildiğin konusuz gibi geldi bana. Geldi , gitti , ağladı , ölmedi gibi cümlelerden oluşuyor. Araya bir de eğreti duran halk ağzından kelimeler eklenmiş ve bunlar da hiç tat vermemiş. Kolay kolay kitap gömen biri değilim ama büyülü gerçekçilik aşığı olan biri olarak baya sıkıldım kitabı okurken.
Profile Image for Baris Ozyurt.
912 reviews31 followers
March 31, 2018
“Dirmit annesinin zebaniler karşısında diklendiğini, bir öfkeyle açıp onlara içini gösterdiğini, annesinin öldüğü günün akşamı küçük kara nokta oynarken öğrendi. Annesinin boyun eğmemesine sevindi. Sevincini yenemedi. Annesinin öte dünyanın altını üstüne getirdiğini evdekilere söyledi. Söyler söylemez Dirmit’e küçük kara nokta oynamak yasaklandı. Huvat onun annesinin ruhunun ardından aklını uçuracağına dair bir yeminle parmağını ıslatıp duvara çaldı. Dirmit dişlerini sıkıp hırsla duvardaki ıslaklığa baktı. Baktığı yerde kıpkırmızı bir karanfil açtı. Dirmit bir şüpheyle gözlerini kırptı. Yavaşça yerinden kalktı, kırmızı karanfili duvardan alıp göğsüne taktı.”(s.240)
Profile Image for Çağatay Abay.
34 reviews5 followers
February 8, 2014
Kitaba 2 yıl önce başlamış , 60. sayfada bırakmıştım. Geçen hafta kaldığım yerden devam etmeye başlayıp bitirdim. Keşke başlamasaymışım hiç. Okurken zerre zevk almadım , hiç bir şeyi merak etmedim. Acaba şimdi ne olacak diye sormadım. Bir okuyucu olarak ben kitaptan her cümlede daha da uzaklaştım. Kitapta sürekli olarak "-dı"'lı geçmiş zaman kullanılması da beni inanılmaz yordu. Okurken yoruldum resmen evet. Sevmedim.
Profile Image for Renklikalem.
530 reviews171 followers
April 19, 2023
Yazarın yayımlanan ilk kitabı olması, çok genç yaşta böylesine zengin bir dil ve metaforlarla örülü bir metin ortaya çıkarması açısından müthiş etkileyici bir kitap. Latife Tekin’in büyülü gerçeklikle masal arasında kendine has bir dili ve üslubu var. Daha önce yazarı okumaya Berci Kristin ve Çöp Masalları ile başladığım için bence üslubunu zirvede yansıttığı bir kitapla başlamış oldum dolayısıyla belki biraz da bu yüzden olabileceğinden daha az etkilendim Sevgili Arsız Ölüm’den. Bir de bu kadar metafor ve kelime oyunu bir noktadan sonra fazla “fazla” geldi bana. Netice itibariyle evet çok güçlü bir metin ama çok benim kitabım diyemem.

İlgilisine ilgisiz bir detay: Kurgu ve üslup bakımından hiç benzemese de Atiye ve Huvat zaman zaman aklıma Kumru ile Kumru’yu getirdi.
Profile Image for Cansu.
42 reviews9 followers
March 14, 2021

"Sonunda Dirmit şiir yazmanın bir yolunu buldu. Sözcükleri tek tek kafasının içinden alıp yüreğine koydu. Yüreğini güp güp attırmayan sözcüğü yüreğinden çekip aldı. Dirmit o günden sonra yüreğine kul köle oldu. Yüreği ne yap dediyse onu yaptı, yüreği nereye git dediyse oraya gitti, yüreği ne dediyse onu dedi. Yüreği kafasıyla zıtlaştıysa o da zıtlaştı. Yüreği taştıysa o da taştı. Yüreği çırpındıysa o da çırpındı. Yüreğiyle birlik oldu."
Profile Image for Kurtlu.
178 reviews37 followers
August 20, 2015
okurken dirmit oldum, bunaldım, sıkıldım. kitaptan değil, o anadan, atiye'den kaçasım, kendimi yollara vurasım geldi. hiç karakter tahlili, psikolojik tahlil yapmadan, sadece olay anlatımıyla, duygu aktarımını çok başarılı buldum. ama aynı iris murdoch kitabı okur gibi karakterlere ayrı ayrı öfkelendim, içim şişti sayfalar çevrildikçe. ününü hak eden kitap, keşke daha önce okusaymışım.
Profile Image for Judy Abbott.
854 reviews55 followers
May 20, 2020
Hiç beklemediğim bir üslupla yazılmış adeta fantastik bir hikâye. Anadolu'nun halk hikâyeleri, söylenceleri, inanışlarıyla bezeli bir büyülü gerçeklik romanı. Çok etkilendim, bitirene kadar bırakamadım elimden.
Can Yayınları'nın sert kapaklı özel baskısını okudum, kağıt kalitesi harika, çok güzel bir baskı olmuş.
Profile Image for Tuğçe Kozak.
278 reviews284 followers
February 25, 2021
Büyülü gerçekçilik sevenlerin çok seveceği benim gibi akımla çok barışık olmayanları da yorabilecek bir kitap. Yerelliğinden belki de yer yer masal yer yer destan okuyormuş gibi hissettim. Bu kadar seveni olmasını anlıyorum ama ben umduğum kadar sevemedim.
Profile Image for one of the şûrefa.
48 reviews1 follower
November 3, 2025
Latife Tekin, bu ilginç yarı otobiyografik ilk romanında, köyü Karacahevenk'te divanların altında cinlerle oynayarak geçirdiği çocukluğunu inceliyor. Bu eser, Gabriel Garcia Marquez'in büyülü gerçekçiliğini anımsatan bir üslupla, Türk toplumsal gerçekçiliğinin geleneklerini halk hurafeleriyle altüst ediyor.

Doğuştan lanetli görünen Dirmit, kitabın üçte birine gelindiğinde köydeki çocukluğundan koparılıp, adı verilmeyen bir şehrin (aslında İstanbul) varoşlarında büyüyen güçlü bir ana karakter.

1980 askeri darbesinin siyasi faaliyetlerine son vermesiyle yazmaya yönelen genç yazar, bu kitabı büyülü bir okuma haline getiren olağanüstü masallar, köy oyunları ve türkülerden oluşan koleksiyonu için babası ve Karacahevenk'ten gelen göçmen arkadaşlarının muazzam birikiminden yararlanmış.
Profile Image for Tuncay Özdemir.
288 reviews54 followers
April 22, 2025
Bir şekilde üslup, tempo ve karakterlerin derinliği beni sarmadı. Kitabın sonuna kadar zorlaya zorlaya okudum ve ne yalan söyleyeyim hikaye bir türlü beni içine çekemedi. Elbette bana düşündürdüğü bazı konular oldu: köyden kente göç eden kalabalık ailenin yaşadığı sorunlar, eve para getirme kapasitesi ile değişen ev içi hiyerarşi, küçük çocukların her zaman olduğu gibi daha yaratıcı işlere yönelmesi ancak büyükler tarafından tahakküm altına alınması vs. Diğer yandan en çok da ailenin batıl inançlarıyla harmanlanmış “magical realism” tadında anlatımlar dikkatimi çekti. Farklı ve özgün bir kitap kesinlikle. Belki de bu yüzden çok seviliyor ama ben o kadar da sevemedim. Maalesef.

Sahne sanatlarına çok uygun olacağını düşünüyorum bu arada. Çünkü anlatım dışa çok dönük ve fazlasıyla işlemsel (transactional). İçe dönük, psikolojik bir tarafı da olsaydı ve karakterlerle empatiyi biraz artırsaydı belki daha çok sevebilirdim. Bilemiyorum. Bu benimle ilgili bir durum elbette.

Profile Image for Emre vs..
118 reviews10 followers
January 11, 2019
Evet güzel, ancak cok fazla abartildigi kanaatindeyim.
Profile Image for Cihan.
135 reviews14 followers
May 21, 2022
Gerçekten “Yüzyıllık Yalnızlık”ı okurken yaşadığım her ne varsa birebir bu kitapta hiss-i devriyesini yaşamış gibiyim. Büyülü gerçeklik dedikleri bana göre değilmiş, bir kez daha üzülerek anladım. Yani hikaye neydi, konu nereye gidiyor, bu kadar çok olay da yaşanmaz be kardeşim diye diye kitabı okuyamaz hale geldim. Çok sevilmiş, çok beğenilmiş belli bir kesim tarafından. Saygı duymakla beraber o tarafta olmamanın hiçbir üzüntüsünü de taşımıyorum. Bunca görüp her yerde, olumlu feedback’lerin beni fevkalade yükseltmesine karşılık, küçük çaplı bir çakılma hissiyle yorumumu tamamlamak istiyorum. Zira yazsam sabahlara kadar konuşacak çoklukta çalkalanıyor zihnim.

Ha bir de unutmadan; Dirmit, seni öyle iyi anlıyorum ki..
Profile Image for Yasemin Salihoglu Karagul.
319 reviews27 followers
October 31, 2025
Kitabı okurken yoruldum, neredeyse hic bolum ayrimi olmamasi, surekli gecmis zaman kullanimi benim takibimi zorlastirdi. Sanki hızlı okumam gerekiyormus hissine kapildim ama hizli okurken de kitabin ritmini yakalayamadim galiba. 33luk plağı 45lik devirde dinliyor hissine kapildim.
Bu sene okudugum Ayfer Tunc'un ' Yalan Yanlış'ında da benzer duygulari yaşadim. Belki başka bir zamanda yeniden okurum.
Displaying 1 - 30 of 437 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.