Μέσα από τις σελίδες του βιβλίου αυτού αναδύεται όλα το δράμα του Ποντιακού Ελληνισμού, από την αρχή έως τις μέρες μας. Η "Ταμάμα" είναι η ιστορία ενός κοριτσιού που χάθηκε στο διωγμό του ποντιακού ελληνισμού. Κουρελιασμένα και νηστικά προσφυγόπουλα που τριγυρνούσανε χαμένα, έβρισκαν να φωλιάσουν σε σπλαχνικά τούρκικα σπίτια. Οι τούρκικες οικογένειες που τα έκαναν δικά τους και οι ελληνικές που τα είχαν χάσει, δεν μιλούσαν για το περιστατικό. Έτσι και η Ταμάμα, το 1916 βρήκε καταφύγιο σε μια τουρκική οικογένεια, αλλά στα γεράματα της άρχισα να μιλάει τη μητρική της γλώσσα και να ζητάει να πάει στο χωριό της, γεγονός που σηματοδοτεί την περίτρανη απόδειξη ότι η ταυτότητα δεν χάνεται ως το τέλος της ζωής.
Η ιστορία του βιβλίου, η οποία καταγράφηκε ύστερα από μαρτυρίες και επεξεργασία ιστορικών πηγών, καταδεικνύει την τραγική μοίρα των ανθρώπων στον Πόντο, με μεγάλη τρυφερότητα για τη φιλία των λαών, όπως αυτή εκφράζεται στους απλούς ανθρώπους.
Η ιστορία της ηρωίδας μεταφέρθηκε στον κινηματογράφο στην Τουρκία, το 2004, από τη Yesim Ustaoglu, στην ταινία με τίτλο "Περιμένοντας τα σύννεφα" ("Bulutlari beklerken"), μια κοινή τουρκική, γαλλική, γερμανική και ελληνική παραγωγή που κέρδισε το ειδικό βραβείο της κριτικής επιτροπής στο Φεστιβάλ Κωνσταντινούπολης και προβλήθηκε στο Φεστιβάλ Θεσσαλονίκης.
1900’lü yıllarda Karadeniz’in Espiye köyünden başlayan zorunlu Rum göçünün geride bıraktığı iç acıtan bir hikâyeyi anlatan bir anı kitabı. Bir Türk subayı tarafından evlat edinilen küçük kız çocuğu Tamama’nın hayat hikâyesi.
Mübadeleye ilgi duyanların bir çırpıda okuyacağı kesin. Tarihte bu gibi tanıkların dinlenmesi ve daha çok gün ışığına çıkması gerekli. Unutulmaması ve her zaman hatırlanması gerekiyor.
Çok etkileyiciydi, gerçek bir hayat hikayesi oluşu daha da etkileyici. Siyasi kavgaların masum insanların hayatını nasıl etkilediğini bir kez daha görüyoruz.
Tamama, doğduğu topraklardan koparılmış, her şeyini kaybetmiş bir rum kızı. Yıllarca huzur içinde yaşadığın yer, kurduğun düzen bir anda tepetaklak oluyor, bir şekilde hayata tutunup kalbinde geçmişe duyduğun özlemle yaşamaya devam ediyorsun. "Savaşın güzeli, adili olmaz. Bütün savaşlar gaddarcadır ve katılanları kötüleştirir, onun ardında yatan ne olursa olsun.''
Hikayenin gerçek oluşu kitabın kusurlarını kapatıyor. Ortaya çıkmayan bunun gibi bir sürü hikaye olduğunu bilmek çok üzücü.
Çok etkileyici bir sözlü tarih kitabı. Tamama’nın gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. 1915’in ezber tarih kitaplarında bilmediğimiz yüzü üzerine derinlemesine bir anlatı. Çok derin yaralar var bu ülkede üstü örtülen.
1993 yılında Abdi İpekçi Edebiyat ödülünü almış. Ödülün tam külliyatını bulamadım, Milliyet’in el değiştirmesi ile de devam etmiyor anlaşılan, oldukça üzücü. Yazar Yorgo Andreadis, Pontus devletini yeniden kurmak istiyor gibi bir karalama ile 1998’de Türkiye’ye gelişi yasaklanıyor. 30 Aralık 2015’te öldüğünde, vasiyeti Trabzon’a gömülmekti ama buna bile izin verilmedi. Halklar arasında dostluk vardı, kokuşmuş iktidar ilişkileri olmasaydı.
Ek: Yeşim Ustaoğlu’nun, Bulutları Beklerken filmi bu kitaptan esinlenerek çekilmiş. Kitap çok başka yine bir yerde, kesinlikle okunmalı.
Kitapta anlatılan gerçek yaşam öyküsü çok etkileyici ,çok üzücü.Trabzon’lu biri olarak bilmediğim ne çok şey varmış memleketim hakkında,şaşırdım.Çok acıcı,kolayca okunan bir kitap.Yanlız yazardan mı kaynaklanıyor,çeviride mi sıkıntı var bilmiyorum ama fiil zamanları Türkçe dersinde öğrendiklerimizi inkar eder nitelikte.-miş’li geçmiş zamandan geniş zamana, oradan -di’li geçmiş zamana gezip durmak zihnimi rahatsız etti.
Δεν είναι λογοτεχνική η αξία αυτού του κειμένου, σε καμία περίπτωση. Είμαστε όμως τυχεροί για το γεγονός ότι κάποιος αποφάσισε να την γράψει αυτή την ιστορία κι έτσι να σωθεί ένα κομμάτι της ιστορίας μας που σιγά σιγά ξεχνιέται και σβήνει καθώς εκλείπουν οι προηγούμενες γενιές.
I don’t write too many reviews but I have to make an exception for this book. Being Pontic Greek myself and having family that was forced to migrate from Pontus during those horrible years this book touched be deeply. I’ve read about the Armenian and Pontic Greek genocide and extermination many many times but this book managed to exceed all others. Probably it’s the effort and determination of the author to speak with those who survived, collect information, be present in some parts of the story and finally decide to share this story with the rest of the world. What made it even more interesting is that it’s not just any typical book with chapters that have names, paragraphs etc. it’s just a heavy book with political, historical information blended in the story of Tamama’s family and not only. I loved how in the end the author lists who he managed to meet in person, who is still alive, correct some of the names and share many pictures from his endeavours around the world to raise awareness about this not-yet-fully-recognised genocide!
I’m now searching on the internet to find it translated in English so I can give it to some of my friends and raise awareness.
Espiye'den Tirebolu'ya, oradan Sivas'a, İstanbul'a, Ankara'ya, Rusya'ya ve Yunanistan'a uzanan bir öykü. Tamama, hayatını dönem koşulları içinde tümden değiştirmek zorunda kalan küçük bir kız çocuğu... 1900'lerin başında Rum, Ermeni ve Türk'lerin ilişkileri, kopuşları ve kaderlerinin nasıl sonsuza kadar değiştiğini gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkarak anlatan bir kitap. Hızla okuyup bitirilen kısacık hüzünlü bir öykü.