Ulkemizde Kadin Arastirmalari'ndason yillardi kuskusuz cok yol alindi. Ancak bu arastirmalarin toplumbilim calismalarina getirebilecegi elestirel bakisi gozardi eden zihniyetin asildigi soylenemez. Deniz Kandiyoti'nin 1975-1995 yillari arasinda yazdigi secilmis yazilarini iceren Cariyeler, Bacilar, Yurttaslar bu alanda cok onemli acilimlar getiriyor. Kirsal/kentsel donusumun cinsiyet rollerini etkisi; Kemalist feminizmin anlami; cinsiyet rollerinin milliyetcilik, deevlet ve Islam baglaminda sorgulanmasi; erkek kimliklerinin toplumla iktidar ve egemenligin kurumsallasmasiyla baglantisi; aterkilligin kadinlarin yani sira erkekler uzerindeki baskiciligi; "kadin" terimi yerine onerilen "toplumsal cinsiyet" kavraminin olanaklari; bu kavramin "modernlik" anlayislari cercevesinde irdelenmesi gibi pek cok konuyu tartismaya aciyor. Cariyeler, Bacilar, Yurttaslar Kadin Arastirmalari alaninda calisma yapanlarin yani sira, Turkiye'deki degisen dinamikleri kavramaya calisan okularin da ilgisi cekec
[Kadınlardan bahsediyor]"Dışarıda çalışmak, evin ve ailenin ihmal edilmesi anlamına gelebilir; akraba olmayan erkeklerle ilişki dolayısıyla zina tehlikesini artırır ve ekonomik güçlenme erkek otoritesine meydan okuyucu bir tavrın ortaya çıkmasına yol açabilir." (s.34)
Çok ciddi bir araştırmanın eseri olan bu kitap, yazdığım makale nedeniyle okuma sıramdaydı. Okuduğumda çok şey kazanacağımı daha başlar başlamaz anlamıştım.
"Tipik olarak, kadınlar ihtiyaç zamanında erkek işi olarak görülen işleri üstlenebilirken, bunun tersi hiçbir zaman söz konusu olmaz." (s.66)
Kitabın yeri benim için bu alanda yazılmış pek çok kitaptan farklı oldu. Kütüphanemde olmasa da kütüphaneme muhakkak almam gerektiğine emin olduğum bir kitap. Neden mi? Çünkü sınırlı bir bakış açısı, sınırlı bir dünyayla yazılmamış bu kitap. Tarihsel perspektifi, coğrafi ve kültürel çeşitliliği çok iyi kullanmış. Kitapta sayısız ülkeden, kültürden sayısız örnek var. Bu da yazarın, insanın tek tip olmadığını; bu nedenle kadının ve kadınlığın da, erkeğin ve erkekliğin de tek tip olamayacağını bildiğini gösterir.
Kitabın benim için en önemli bir diğer özelliği erkeği ve erkekliği de inceleme alanına dahil etmesi. Ataerkil hegemonyanın yalnızca kadını değil, erkeği de ezdiği yönlerinin farkında olduğu belli yazarın. "Bu gözle bakınca ayrımcılığa dayanan ve baba otoritesinin mutlak olduğu bir toplumda erkek çocuğu olarak yetişmenin birçok psikolojik yükü beraberinde getireceği açıktı. Daha önce kadınların yaşam döngüsüne gösterdiğim hassasiyeti erkeklerin yaşamına uygulamamış ve ataerkilliğin erkekler üzerinde baskıcılığını gözden kaçırmıştım." (s.19) şeklinde yaptığı özeleştiri, alanda çalışan tüm yazarların yapması gereken bir özeleştiri ve kitabın en büyük farkı burada. Çünkü tarafsız olma gayretini taşıyor.
Yazar Erkeklik Paradoksları bölümünü keşke biraz daha uzun tutsaydı, diye düşünmedim değil. Neden beş yerine dört yıldız verdiğimi açıklamam gerekirse; eğer bu bölümde kadın hakları konusunda çaba gösteren aydın erkekleri daha gerçekçi bir bakış açısıyla ele alsaydı puanım beş yıldız olacaktı. Çünkü onların bu konudaki çabalarını psikolojik düzlemde irdelerken onların anneleriyle veya çocukluklarıyla bağlantılı bir şeyler bulmaya gayret göstermiş yazar. Bu da erkeği yine yekpare görmekle sonuçlanan bir yanılsama. Bütün erkeklerin çocukluk psikolojileri veya annelerine duydukları hisler aynı değildir. Onun yerine bazı erkeklerin diğerlerinden farklı olarak, kadınların ezildiğini "fark ettiklerini" kabullenmek gerek. Bu bence feminist teorinin bir kayıp olarak görmemesi gereken bir şey. Aslında yazar kitabını feminist kadın ve "erkeklere" armağan ederken bunun farkında olduğunu gösteriyor ama Erkeklik Paradoksu bölümünde buna tatmin edici bir şekilde değinmiyor.
Sonuç olarak, kesinlikle kütüphanede bulunması gereken; tekrar tekrar okunması gereken bir kitap bu. Araştırmalar yeterince örneklendirilmiş, karşıt görüşleriyle sentezlenerek sınanmış ve tarafsızlığı sağlanmış. Yalnızca Türkiye üzerinde değil, başka ülkeler üzerinde de yapılan araştırmalarla temel fikirler desteklenmiş. Yeterince zengin ve erişilebilir bir kaynakça ile çalışma güçlendirilmiş. Her bölümün sonuna eklenen sonuç bölümleri okurun zihnindeki dağınıklığı derhal gidermiş.
"Kadın cinselliğinin toplu denetimi, kendilerini kadınların uygun cinsel davranışını sağlamaktan doğrudan sorumlu gören, çok sayıda farklı bireylerde göze çarpacak biçimde ortadadır. Anne-babalar, kardeşler, yakın ve uzak akrabalar ve hatta komşular ergenlik sonrası kızların davranışlarını yakından izler, cinselliklerini denetleme işinin kızların kendilerine ait olmadığı fikri zihinlerine iyice yerleştirilir. " (s.80)
*Kitap araştırmalar, incelemeler, istatistikler, karşılaştırmalar ve çıkan sonuçların değerlendirmelerini anlatan akademik bir çalışma. Durum böyle olunca benim bu akademik çalışma üzerine yorum yapmam olmaz. Sadece içindeki bilgilerin bir kısmını paylaşabilirim. *Akademik bir çalışmanın çevirisi de olsa kitabın dili çok ağır, gereksiz uzunlukta, mesleki terimler içeren cümleler çoğunlukta. Bence çeviri sırasında özünü, içeriğini bozmadan daha sadeleştirile bilirdi, böylece okunması ve anlaşılması daha rahat olurdu. *Deniz Kandiyoti'nin 1975-1995 yılları arasında yazdığı yazılardan seçmeleri içeren değerli bir kaynak. Ama okurken üzüldüğüm üzerinden 25 sene geçmesine rağmen yapılan tespitlerde, sonuçlarda yani toplumda yaşananlarda bir değişiklik yok. Kadının adı yok, yeri yok, hukuken bile korunması yok. *Kitaptan: +Alikan aşiretinin erkekleri, kadının erkekten daha dayanıklı olduğuna ve doğanın güçlüklerine daha iyi göğüs gerebildiğine inanırlar. Ne tuhaftır ki, bu özellikler pek çok toplumda erkek üstünlüğünü meşrulaştırmak için öne sürülen özelliklerin aynısıdır.
Önsöz/giriş kısmından bu kadar keyif alıp da ana kitaptan tamamen koptuğum bir başka eser olmamıştır herhalde. Ne yazık ki bitiremedim. Kitap eminim alanında, alanı çalışanlara, önemli bir kaynak sağlıyordur ancak önemli bir araştırmacının yorumlarını merak eden ben gibi alan dışı fani okurlar için okunabilir olmaktan uzak.
Hayatımda okuduğum belki de en iyi kitaptı. Hiç düşünmediğim şeyleri düşündürttü hiç varamayacağım sonuçlara vardı. Ve en sonunda hepsi birbirine bağlandı. 2021 in en iyi kararı bunu okumaktı!!