Bir ırmak kıyısında doğdum ben Bu yüzden Bir ırmak romanıdır bu özgeçmişsel Hem el yazması Elle tutulan Elde var ikinci cilt Sapını gülle donattığım kalem Başkaldırıyor Kurşun olarak Dağlardan geliyor ırmak
26 Şubat 1951’de Çarşamba’da doğdu. Galatasaray ve Çarşamba liselerinde okudu; DGSA Mimarlık Bölümü’ne girdi. 1968’den sonra Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde öykü ve şiirleri çıktı. 1971’de Grup Oyuncuları’nda profesyonel tiyatroculuğa adım attı. İlk oyunu “Haneler” Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda sahnelendi. Fransa’daki tiyatro eğitiminden sonra Magic Circus’ta Jerome Savary’nin asistanı ve oyuncu olarak çalıştı. 1980’de, İstanbul’da kendi topluluğu Ortaoyuncular’ı ve bu tiyatroya oyuncu yetiştirecek tiyatro okulu Nöbetçi Tiyatro’yu kurdu. Ortaoyuncular ekibiyle televizyon dizileri ve filmler çekti. 1989’da Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü’ye, ondan da Münir Özkul’a geçen simgesel kavuğu devraldı. 1989’da Ses Opereti’ni onararak Ses-1885’i açtı. 1994’de İçinden Dalga Geçen Tiyatro isimli gemi tiyatrosunda “Seyircili Seyir Defteri” ve “Kırkambar – Gece Tiyatrosu”nu gerçekleştirdi.
Kurşunkalem seviyorum, fakat ucu küt olmayacak, öbür ucu silgili olmak zorunda. Beğenmezsem siliyorum. Tükenmez kalemle yazınca üstünü çiziyorsun, çizginin altında duruyor silip atmak istediğin, gözüne batıyor, silmek daha güzel, daha temiz. Kalemtıraş seviyorum, ellerim kömür. Kömürcü bir yazarım. İşin içinde pipo da var. Pipo içmek soba temizleyiciliği ile özdeş, yalnız ellerim değil, ellediğim her yer kömür. Beyaz masa örtüsü birden pimpis oluyor. Kalemi tıraşlarken telefon çalsa mesela, açamıyorum. Çünkü o sırada kaptırmış, deli gibi gayet Poprişçin duygularla, kalem tıraşlıyorum. Kalem tıraşlamak araverilemez işlerdendir. Elle yazdıklarımı daktiloda temize geçiyorum. Kurşunkalemsiz, kalemtıraşsız çıkmam evden. Çişim gibi geliyor yazmam, yani ne zaman, nerede, belli değil. Lazımlıksız çıkmayacaksın. Benim en lazımlıklarım; kurşunkalem, kalemtıraş, cep defteri ve çok katlanmış kıç cebi kağıtları...
kitabı değil de ferhan şensoy'u övesim var. öyle bir anlatımı var ki sanki kitap okumuyordum karşımdaki koltuğa oturmuş o anlatıyordu başından geçenleri bana.
Sen git beşyüz küsürlü kitap yaz, hafta olmadan bitirsin okur dediğin kimse artık kişisi. Hayır, daha da olsa okunur öyle bir akıcılık, sürükleyicilik. Daha ne dersen işte öylecilik. En güzel yanı ise o isimler… Yıllar evvele yetişememiş bizlerin duyduğu az biraz gördüğü o güzel o iyi insanları okumak, biraz bilgi sahibi olmak. O en güzeli mi değil mi bilemem ama bildiğim şey, o zamanlar, sanki daha bir güzel zamanlarmış.
Güzel bir girizgah ve bitişe sahip olsa da ilk kitabın temposunu yakalayamamış. Kalemimin Sapını Gülle Donattım'daki nüktelerin tadı henüz damağımdayken başlamıştım bu kitaba ama pek hevesle okuyup bitirdiğimi söyleyemeyeceğim ne yazık ki.
Ferhan Şensoy’un dilini seviyorum…Hayatını anlatışını kendi hikayesini aktarışını da…Kendi tanımıyla “yaptığı işle geçinemediği halde, o işi inatla, hüzünle, terle, alayla sürdürebilen kişi sanatçı” diyor ve yürüdüğü bu yoldaki hikayesini içtenlikle anlatıyor.
Bir de usta diyor ki: “Yırtılmış aşklar saydam bantlanamaz. Çok saydam bantlı aşklar yalnızca üzüntü getirir. Bitmiş şeyleri, bitmemiş gibi yapıp kendimizi kandırmanın alemi yok!”;)
Kalemimin sapını gülle donattımdan sonra devam eden otobiyografisinin ikinci kitabı. Günlük gibi yaşadığı olayları eğlenceli bir dille anlatıyor. Vakit olsa çok kısa sürede bitecek bir kitap. Su gibi alıyor çünkü. Ferhan Şensoy’un dilini sevenlerin beğenerek okuyacağı bir kitap.
Yetmişlerin sonlarında İstanbul’da bir yazar ve oyuncu oluyorsunuz okurken. Bir sürü ünlü isimle ahbapsınız yazarlar oyuncular, tiyatrocular, bir kulübe bir bara giriyorsunuz karşısınızda ustalar…Şairane masalsı bir kitap, bitirince kalakaldım olduğum yerde. Kalemimin sapını gülle donattım kitabından beri neler geçti Ferhan’ın başından. Onunla düşündük onunla gezdik onunla yazdık, şimdi yeni bir maceraya yol açarken bırakıyoruz Ferhan’ı, iyi ki varsın Ferhan iyi ki Vardın Ferhan.
Kanada'dan İstanbula dönüşü, Kazancı Yokuşundaki yılları, çıktığı tiyatro turneleri, Özcan Özgür ile kurduğu tiyatro sonra kendi kurduğı tiyatrodan kovulması, TRT'ye yazdığı skeçler; Ayfer Feray, Gazanfer Özcan, Münir Özkul, Bülent Kayabaş, Metin Akpınar, Özdemir Asaf, Ve bolca ünlü isim daha. Kitap 1980'de bitiyor .
Üstad Ferhan Şensoy tarihte ileri ve geri gitmeleri ile dinamik olarak doğumundan, son stajını yaptığı Kanada günlerine ve sonunda Türkiye'ye dönüşüne kadar olan süreci anlattığı hayatı hikayesinin ilk bölümüdür. Kimi zaman gülerek kimi zaman gözlerim duygularla dolu dolarak okudum. O kadar keyifle geçti ki pandemi sebebiyle evde geçen zaman keyiflendi.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Uzun zamandır odaklanıp kitap okumakta sıkıntı çeken ben, birkaç günde okudum bu kitabı. İlki de böyle olmuştu. Bende yazma isteği uyandırdı. Diğer kitaplarından hangisi ile devam etsem diye düşünüyorum.
Usta da Fransız filmleri gibi, okudukça içesi geliyor insanın, alkolik olmadan bitirdim neyse ki. Gayet keyifli bir kitap ama bi yandan da insanda bomboş yaşıyoruz şu hayatı hissiyatı uyandırıyor. Dolu dolu yaşamış iyi ki.
Biyografi sevdiren kitap, okurken kendinizi kitabın içinde hissediyorsunuz. Sanki oradaki oyunculardan biri bendim. Büyük bir keyifle okuyabileceğiniz bir kitap.
Ferhan Şensoy içtenlikle çocukluk ve gençlik yıllarını anlatıyor. Genel olarak eğlenceli bir dille ve sinematik bir anlatımla ilerliyor Şensoy'un hikayesi. Kitap sonlara doğru tekrar edici ve sıkıntılı bir ruh halini yansıttığı için biraz sıkıcı hale gelse de, güzel bir sonla bitiyor.
Dili evirip çevirip öyle güzel öyle okunası kullanıyor ki, hayran kalmamak mümkün değil! Sadece FErhan ŞEnsoy'un hayatıyla ilgili değil, içinde geçtiği gün ve dönemle ilgili de çokça bilgi veren bir kitap! Üstün yetenekli bir yazar!
"Kalemimin Sapını Gülle Donattım" kitabında bıraktığı yerden devam ediyor Ferhan Şensoy bu kitabında. Tiyatral anlatımından zaten bahsetmeye gerek yok. Umarım ilerleyen zamanlarda anı kitaplarının devamı gelir. Çok keyifli.
bir ırmak kıyısında doğdum ben bu yüzden bir ırmak romadır bu özgeçmişsel hem el yazması elle tutulan elde var ikinci cilt sapını gülle donattığım kitap başkaldırıyor kurşun olarak dağlardan geliyor ırmak.