What do you think?
Rate this book
Düşünce #26
Samanyolunda Ziyafet: Oruç Yazıları
Samanyolunda Ziyafet
140 pages, Unknown Binding
9 people are currently reading
77 people want to read
About the author
Sezai Karakoç
135 books100 followersTurkish writer, thinker, community leader, poet.
He graduated from the Faculty of Political Science at Ankara University and worked in the finance sector for many years. He is one of the pioneers of Turkish literature who aims at bridging traditional Islamic beliefs and modern poetic techniques.
He sees three essential elements for a poet. These three elements he calls Peer Gynt’s triangle, according to Karakoç, exists in Henrik Ibsen’s play, Peer Gynt. These three elements are: Poet must be himself. To be himself a poet must transform. Second element: a poet must be self content. Poet must love his art while being transformed by it. Thirdly, to be self-content, one must feel joy. This joy comes not from living but from letting live.
http://www.dirilisyayinlari.gen.tr/ka...
Sezai Karakoç (d. 22 Ocak 1933, Ergani, Diyarbakır), Türk şair, yazar, düşünür ve siyasetçi.
Karakoç şiirle ilgili görüşlerini yazmaya başladığı dönemlerden itibaren şiir anlayışını da yazmıştır. Bu konudaki düşüncelerini Edebiyat Yazıları adını verdiği 3 kitapta toplayan Karakoç'un Türk şiirinde son derece özgün bir yeri vardır. Onun şiiri metafizik bir şiirdir. Türk şiiri geleneksel yapısı itibariyle aslında metafizik bir şiirdir. Ancak bu özellik Tanzimat'tan sonra değişir. Sadece A. Hamit'te metafizik bir ürperti söz konusu olur. Onunla tekrar başlayan bu anlayış Cumhuriyet'in ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek'te ve Ahmet Kutsi Tecer'de kendini gösterir. Bunlardan başka Yahya Kemal ve Asaf Halet Çelebi'de de metafizik anlayış görülür. Fakat bu metafizik unsurlar adı geçen hiçbir şairin şiir anlayışını açıklamaz, anlatmaz.
YTÜ Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız'ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç'tur. Sezai Karakoç bunu modern şiirin diliyle yapmıştır. O, Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.
Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı Soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, pergünt üçgeni dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen (1828-1906)’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder: Şair, Kendi Kendisi Olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”
Şair, Kendine Yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."
Şair, Kendinden Memnun Olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı ona. 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli."
Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.
He graduated from the Faculty of Political Science at Ankara University and worked in the finance sector for many years. He is one of the pioneers of Turkish literature who aims at bridging traditional Islamic beliefs and modern poetic techniques.
He sees three essential elements for a poet. These three elements he calls Peer Gynt’s triangle, according to Karakoç, exists in Henrik Ibsen’s play, Peer Gynt. These three elements are: Poet must be himself. To be himself a poet must transform. Second element: a poet must be self content. Poet must love his art while being transformed by it. Thirdly, to be self-content, one must feel joy. This joy comes not from living but from letting live.
http://www.dirilisyayinlari.gen.tr/ka...
Sezai Karakoç (d. 22 Ocak 1933, Ergani, Diyarbakır), Türk şair, yazar, düşünür ve siyasetçi.
Karakoç şiirle ilgili görüşlerini yazmaya başladığı dönemlerden itibaren şiir anlayışını da yazmıştır. Bu konudaki düşüncelerini Edebiyat Yazıları adını verdiği 3 kitapta toplayan Karakoç'un Türk şiirinde son derece özgün bir yeri vardır. Onun şiiri metafizik bir şiirdir. Türk şiiri geleneksel yapısı itibariyle aslında metafizik bir şiirdir. Ancak bu özellik Tanzimat'tan sonra değişir. Sadece A. Hamit'te metafizik bir ürperti söz konusu olur. Onunla tekrar başlayan bu anlayış Cumhuriyet'in ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek'te ve Ahmet Kutsi Tecer'de kendini gösterir. Bunlardan başka Yahya Kemal ve Asaf Halet Çelebi'de de metafizik anlayış görülür. Fakat bu metafizik unsurlar adı geçen hiçbir şairin şiir anlayışını açıklamaz, anlatmaz.
YTÜ Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız'ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç'tur. Sezai Karakoç bunu modern şiirin diliyle yapmıştır. O, Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.
Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı Soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, pergünt üçgeni dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen (1828-1906)’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder: Şair, Kendi Kendisi Olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”
Şair, Kendine Yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."
Şair, Kendinden Memnun Olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı ona. 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli."
Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 10 of 10 reviews
May 22, 2019
Her kitabın bir vakti olduğunu düşünmüşümdür hep. Bu kitabı da haziran 2014'te almışım, geçtiğimiz Ramazan aylarında da niyet ettim ama okumak bu Ramazan'a nasipmiş. :)
Kitabın beni en etkileyen yanı Sezai Karakoç'un Ramazan ayına incelikli bakış açısı. Onun baktığı gibi bakabilmek çok güzel olurdu gerçekten. Ramazan'ı hakikaten bir diriliş ayı olarak görmüş ve neyse ki bu düşüncelerini zamanında dergi-gazetelerde yazıp kitap haline de getirmiş.
En sevdiğim yazı ise sanırım 2004 yılında yazmış olduğu Ramazan Aynasında Hayat yazısı oldu. Geçmiş Ramazanlarda yaşadıklarından bahsetmiş genel manada. Her Ramazan ayının ayrı bir tadının, kokusunun olduğunu düşündüm ben de gerçekten. İnşallah dönüp baktığımızda ne kadar bereketliydi, diyebildiğimiz nice Ramazanlar geçiririz.
Yazılarda çok kenarından da olsa güncel meselelerden söz etmiş. Ve bazı konuların hiç değişmemiş hatta daha da kötü hale gelmiş olması üzücü.
Sezai Bey'in bakış açısından birazcık da olsa nasiplenmiş olmayı diliyorum ve kitabı geçirdiğim her Ramazan ayında tekrar okumak istiyorum. :)
"İnciye dönüşme yolculuğudur bu. İnsan bir adak gibi alınır Ramazan tarafından, sonra, onun esrarlı laboratuvarında eritilir, yeni imbiklerden geçer, saflaşır, borulardan akar ve yepyeni bir formda yeniden akar."
Kitabın beni en etkileyen yanı Sezai Karakoç'un Ramazan ayına incelikli bakış açısı. Onun baktığı gibi bakabilmek çok güzel olurdu gerçekten. Ramazan'ı hakikaten bir diriliş ayı olarak görmüş ve neyse ki bu düşüncelerini zamanında dergi-gazetelerde yazıp kitap haline de getirmiş.
En sevdiğim yazı ise sanırım 2004 yılında yazmış olduğu Ramazan Aynasında Hayat yazısı oldu. Geçmiş Ramazanlarda yaşadıklarından bahsetmiş genel manada. Her Ramazan ayının ayrı bir tadının, kokusunun olduğunu düşündüm ben de gerçekten. İnşallah dönüp baktığımızda ne kadar bereketliydi, diyebildiğimiz nice Ramazanlar geçiririz.
Yazılarda çok kenarından da olsa güncel meselelerden söz etmiş. Ve bazı konuların hiç değişmemiş hatta daha da kötü hale gelmiş olması üzücü.
Sezai Bey'in bakış açısından birazcık da olsa nasiplenmiş olmayı diliyorum ve kitabı geçirdiğim her Ramazan ayında tekrar okumak istiyorum. :)
"İnciye dönüşme yolculuğudur bu. İnsan bir adak gibi alınır Ramazan tarafından, sonra, onun esrarlı laboratuvarında eritilir, yeni imbiklerden geçer, saflaşır, borulardan akar ve yepyeni bir formda yeniden akar."
August 27, 2018
Okuması zor olur mu, anlayabilir idrak edebilir miyim, diye düşünerek başlayıp bir günde bitirdiğim kitap.
Ramazan ayında okusaydım ne güzel olurdu desem de bundan sonra ki her Ramazan ayın da altını çizdiğim kısımları mutlaka tekrar okuyacağım.
Çok güzeldi.
Çok anlamlıydı.
Faydalı şeyler okumanın zevkine vardım okurken.
Bana çok şey kattı.
Okurken size de ah Ramazan gelse özlemi olmadı mı?
Ramazan ayında okusaydım ne güzel olurdu desem de bundan sonra ki her Ramazan ayın da altını çizdiğim kısımları mutlaka tekrar okuyacağım.
Çok güzeldi.
Çok anlamlıydı.
Faydalı şeyler okumanın zevkine vardım okurken.
Bana çok şey kattı.
Okurken size de ah Ramazan gelse özlemi olmadı mı?
March 8, 2025
Kendi kendinden uzaklaşan insanın kendine dönüşüdür oruç ayı.
Ramazan ayında okunacak en güzel kitaplardan biri. Oruç ibadeti ve hali üzerine düşündüren, uyandıran ve duygulandıran bir eser. Bir inancın gerekliliği olarak ifa edilen oruç hakkında şiirsel ve anlamlı yazıların bir derlemesi. Okuması çok keyifli ve huzur vericiydi. Yazarın hem çocukluğundaki hem de gençliğindeki Ramazanlara dair yazıları da bulunmakta, okudukça toplumumuzun ne kadar değiştiğini görüyorsunuz.
Bizi kendi açısından soyuta ve somuta çekmek üzere kutlu oruç ayı gene geldi. İnsanı kaburgasından başlayarak kalbinden, kafasından ve ruhundan yakalamak üzere.
Ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını keşfeder.
Oruçla ona, madde dışı bir dünyanın ilk ışıkları yanar. Ona yani çocuğa. Başka bir dünyanın meşaleleri.
Oruç, içimizde batmayan bir ayın geceden gündüze taşınmasıdır.
Ramazan ayında okunacak en güzel kitaplardan biri. Oruç ibadeti ve hali üzerine düşündüren, uyandıran ve duygulandıran bir eser. Bir inancın gerekliliği olarak ifa edilen oruç hakkında şiirsel ve anlamlı yazıların bir derlemesi. Okuması çok keyifli ve huzur vericiydi. Yazarın hem çocukluğundaki hem de gençliğindeki Ramazanlara dair yazıları da bulunmakta, okudukça toplumumuzun ne kadar değiştiğini görüyorsunuz.
Bizi kendi açısından soyuta ve somuta çekmek üzere kutlu oruç ayı gene geldi. İnsanı kaburgasından başlayarak kalbinden, kafasından ve ruhundan yakalamak üzere.
Ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını keşfeder.
Oruçla ona, madde dışı bir dünyanın ilk ışıkları yanar. Ona yani çocuğa. Başka bir dünyanın meşaleleri.
Oruç, içimizde batmayan bir ayın geceden gündüze taşınmasıdır.
March 27, 2025
Bu yılki orucunuz önceki oruçlarınızı ziyaret etse; bu yıl kendinize kattıklarınız ile ilgili neler söylerdi?
Kitabın her sayfası, kendi orucum üzerine tefekkür etme adına bir zemin oluşturdu. İçimde Ramazan’a dair açılmamış pencerelere, fark edilmemiş coğrafyalara yolculuk ettirdi.
Belki bu yıl, önceki oruçlarıma sabrı, şükrü ve tevekkülü daha derinden hissettiğimi anlatırdım. Sezai Karakoç’un bahsettiği Kara Bayramların bugün hala var olduğunu anlatırdım.
Diğer yandan, ramazanlarda nefslerini aynı dolunaydan hilale dönen ay gibi küçültenlerin var olduğunu ve etraflarındakileri diriltme adına her an çalıştıklarını anlatırdım. Kendinden geçerek, umut saçanların hikayelerini anlatırdım.
Rabbim nice ramazanlara, Sezai Karakoç bilinciyle ulaşmayı nasip etsin.
Cambridge
Ramazan 2025
Kitabın her sayfası, kendi orucum üzerine tefekkür etme adına bir zemin oluşturdu. İçimde Ramazan’a dair açılmamış pencerelere, fark edilmemiş coğrafyalara yolculuk ettirdi.
Belki bu yıl, önceki oruçlarıma sabrı, şükrü ve tevekkülü daha derinden hissettiğimi anlatırdım. Sezai Karakoç’un bahsettiği Kara Bayramların bugün hala var olduğunu anlatırdım.
Diğer yandan, ramazanlarda nefslerini aynı dolunaydan hilale dönen ay gibi küçültenlerin var olduğunu ve etraflarındakileri diriltme adına her an çalıştıklarını anlatırdım. Kendinden geçerek, umut saçanların hikayelerini anlatırdım.
Rabbim nice ramazanlara, Sezai Karakoç bilinciyle ulaşmayı nasip etsin.
Cambridge
Ramazan 2025
April 24, 2021
Oruç tanımlamalarının nedense zorlama olduğunu düşündürttü. Bir yazıyı beğeniyorsunuz öteki yazıda bir şeylerden rahatsız oluyorsunuz. Sanki orucu betimleyen Sezai Karakoç bunu içinde yaşattığı için değil müslüman olmanın bir zorunluluğu olarak yazmış. Aslında kitap geçmiş birikimle alakalı dinsel öğretileriniz geçmiş yaşantınızda pek olmadıysa kitabı çok iç açıcı bulabilirsiniz. Ancak tam tersi ise; kitap evdeki oruç muhabbetleri gibi gelebilir.
This entire review has been hidden because of spoilers.
May 22, 2020
İlk defa bu Ramazan'da okuyabildim her güne yayarak. Bundan sonra da her Ramazan'da okumak dileğiyle kapatıyorum son sayfasını..
April 25, 2016
Kitap, Sezai Karakoç'un farklı zamanlarda yazdığı oruç hakkındaki yazılardan oluşmakta.
Sahurdan iftara, kadir gecesinden teravih namazlarına ve bayrama dair ufuk açıcı bir okuma seyri sunuyor bize. Benim için en şaşırtıcı ve sevindirici şey, iki bölümde kendi çocukluğu ve yaşadığı ramazanlara ait anılarından bahsetmesi oldu. Daha önce okuduğum kitaplarının hiçbirinde anı niteliği taşıyan yazılara denk gelmemiştim.
Sahurdan iftara, kadir gecesinden teravih namazlarına ve bayrama dair ufuk açıcı bir okuma seyri sunuyor bize. Benim için en şaşırtıcı ve sevindirici şey, iki bölümde kendi çocukluğu ve yaşadığı ramazanlara ait anılarından bahsetmesi oldu. Daha önce okuduğum kitaplarının hiçbirinde anı niteliği taşıyan yazılara denk gelmemiştim.
Kendi kendinden uzaklaşan insanın kendine dönüşüdür oruç ayı. sf: 109
November 8, 2016
Karakoç'un Oruçla ilgili bu kadar metaforik benzetmeler yapması üzerine ne kadar düşündüğünün kanıtı. Ne kadar da mücerret düşünüyor diye hayretler içinde kaldım çoğu zaman. Tadı damakta kalan bir kitap...
July 23, 2013
Ramazan'a ve oruca dair eşsiz bir kitap
November 6, 2025
Ramazan ayında okudum, iyi ki okumuşum. Bu ayın anlamını ve önemini, orucun aslını çok iyi anlatan oruç yazıları kitabı. Her ramazan ayında okunmalı, herkes okumalı.
Displaying 1 - 10 of 10 reviews