"Başka Türkiye yok" diyerek yola çıkmış ve bunun bedelini canıyla ödemiş gerçek bir vatansever Necip Hablemitoğlu, "Köstebek" kitabında devlet kademelerindeki örgütlenmeleri, devletin nasıl ele geçirildiğini, devlet-paralel devlet çekişmelerini ve açacağı sonuçları kuşkuya yer bırakmadan belgelerle ispatlıyor.
Yıl 2002. Dr. Necip Hablemitoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor..." diyerek endişelerini dile getiriyor, bulgularını ortaya koyuyor: "Yeni binyılın şeyhlerinin, dervişlerinin, müritlerinin amaçlarının da değiştiği gözlemleniyor. Artık amaç, bir şeriat devleti kurmak değil. Şeriat, iktidarı, parayı, her türlü gücü ele geçirmenin sadece simgesel, klişeleşmiş adı. Mürtecilik yani gericilik de artık salt dinsel anlamda kullanılmıyor. Bunlara karşı olmak, onaylamamak artık yetmiyor... Her gerçek kamu görevlisinin mağdur olma pahasına, elini taşın altına koyması; devletimizin, tam bağımsızlığımızın geleceği açısından insiyatif kullanırken canının yanmasını, bedel ödemesini göze alması gerekiyor.'
İlk baskısı katledildikten 3 ay sonra yayınlanan bu kitabı okurken, Hablemitoğlu'nun yıllar önce bugünlere nasıl ışık tuttuğuna hayret edeceksiniz.
Necip Hablemitoğlu, Türk tarihçi, yazar. Evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Bu suikastın failleri halen bulunamamıştır.
While reading the book you are making a journey through the past. The book egresses all structure and enterprise of organizational in the government stages with court record. I think book will be helpful for people perspective.
Ne acı ki sayısı pek az olan cesur vatansever bir aydınımızın ancak ÖLDÜRÜLEREK susturulduğunu anladım. Bitirdiğimde içimdeki hüzün ve acıdan gözlerim doldu..Çünkü bu kitap o öldürüldükten sonra geride kalan notları derlenerek yayınlanmıştı..Şimdi hayattayken Alman vakıfları hakkında yazdığı son kitabını okuyacağım.. "Köstebek", daha önce okuduğum "Haliçte yaşayan simonlar" ve "Siz kimi kandırıyorsunuz?" kitaplarındaki bilgi ve fikirlerle örtüşüyor.
"Risk almadan vatan kurtulmaz!" dedi ve canını riske attı. Umarım vatanını seven herkes okur bu kitabı.
Necip Hablemitoğlu da Uğur Mumcu gibi, Bahriye Üçok gibi, Muammer Aksoy gibi, Ahmet Taner Kışlalı gibi, Kurtuluş Savaşı askerleri gibi bu vatan için şehit olmuşlardır. Ruhları şad olsun! Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşasın!
Harika bir kişilik, sevgi dolu bir vatansever ve öğrencilerine saygı duyan çok mütevazi altın kalpli bir insan idi rahmetli hocam Necip hablemitoğlu.. Bu kitabında ise yıllar öncesinden uyarmıştı cemaatçi tehlikesine karşı.. Mutlaka okuyun ve okutun, kesinlikle öneririm, vaktiniz boşa gitmez asla..
Kitap özellikle günümüzdeki Fethullah (H)oca ismiyle anılan ve altında örgütlenilen şebekeleri 2002 yılına kadar olan çalışmlarını devletin içine sızmalarını kritik görevleri kendi mensuplarına aktarmalarını anlatıyor. Şebekeye dokunanın yandığı operasyonun karşı operasyon haline dönüştürüldüğü örnekleriyle belirtiliyor. Mutlaka okunmalı !!!
Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri yolunda canını ortaya koyup feda etmekten çekinmeyen cumhuriyet çocuklarına selam olsun. Işık içinde uyu Hablemitoğlu; Türk çocuklarının yüreğinde unutulmayacaksın.
Türkiye’nin tam bağımsızlığına göz diken ülkeler kapsamında ABD’nin ilk planlı operasyonu, Demokrat Parti döneminde MAH mensuplarının maaşını ödemek suretiyle, devlet erkine ortak olmasıdır. Sabahattin Savaşman ve Mehmet Eymür örnekleri ise, bu dış müdahalenin, M.İ.T. içinde giderek kötü bir geleneğe dönüşmesi biçiminde algılanmasına yol açabilir mi? Bu soru, ürküntü vermektedir. Türkiye, son dönemde, militan devletçi, ödün vermez yurtsever ve ulusalcı istihbaratçıların yokluğunun sıkıntılarını yaşamaktadır. Bu kapsamda M.İ.T. yönetimi, Almanya’ya karşı çok ciddi boyutlarda zaaf sergilemiştir ve sergilemeye de devam etmektedir.
Yıl 2002, Hablemitoğlu her şeyi açık açık yazmış. İrtica bağıra bağıra ben geliyorum demiş, ancak biz görememişiz ya da görmemişiz. Bu yıllarda liseyi okuyordum, aslında bir çok şeyin farkındaydık ama gücümüz düzeltmeye yetmiyordu. “Türk sağında halen geçerli olan Allah’ını peygamberini biliyor, kominist değil, o halde bizden yaklaşımını en çok fetulahçılar değerlendirmektedir.” Etrafındaki kişiler tarafından kominist olarak etiketlenen ben, bu durumdan gururlandım. Alıntı yapılacak çok fazla not var ancak en vurucu olanı ile kapatmak istiyorum. “... Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak evet değer diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok.”
Cemaatin taktiklerini, yıldırma politikalarını ve hatta abartısız hemen her şeyini bütün çıplaklığıyla 2000'lerde detaylıca anlatan Hablemitoğlu'nun kitabını okurken özellikle aynı kaderi paylaştığı gazeteci ve akademisyenlerden bahsettiği kısımlarda istemsiz boğazım düğümlendi. Ülkemiz adına çok ama çok acı bir kayıp.
Cemaatin ise tehlikesinin farkındaydım ancak bu kitap onları yeterince önemsemediğimi yüzüme vururcasına anlatıyor. Bu kadar organize bir yapılanma içerisine girdiklerinin bilincinde değildim. Kitabı bitirirken de aklımda tek bir soru kaldı. Seneler süren ve istisnasız devletin her kurumunda her kademesine giren bu yapı prime-time'da gerçekleştirilen bir darbe girişimiyle gerçekten kendi ipini kendisi çekmiş olabilir mi? Sanırım bu sorunun yanıtını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Ve umarım öğrenmem de.
Bu cesur kitabı muhtemelen ölümü de göze alarak korkusuzca yazan Sayın Necip Habletmitoğlu'nu sevgi ve saygıyla anıyorum. Ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun. "... cesur ve namuslu olmadıkça, bilelim daha çok Asteğmen Kubilaylar, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar, Bahriye Üçoklar, Muammer Aksoylar, aramızdan yitip gidecekler."
İnsanın gerçekten aklının hayalinin almayacağı şeyler bu memlekette nasıl bu kadar kolayca yapılabilir? Devletin en içinde olan insanlar bu olanlara nasıl göz yumar? Bilip de susanlar bu örgütün mağdur ettiği , öldürdüğü bir şekilde ölümüne sebep olduğu , hayatını mahvettiği insanların vebalini taşımayacaklar mı? Yazık gerçekten. Umarım gerekli dersler çıkarılır. Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı kolayca da kimselere teslim edilemez.
Hayatımda okuduğum en önemli kitap olabilir. Her Türk’ün okuması gereken. Maalesef yeterince hızlı anlayıp aksiyon alamadığımız için Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi bir aydınımızı daha kaybetmemizle sonuçlanan bir tarihe not niteliğinde. Fethullahçı İstihbarat Örgütü ve Türkiye’nin başına bela olan daha birçok kurum ve insanın faaliyetlerini anlatan bir kitap.
Cesur bir akademisyen, kitabı yazarken basına gelecekleri tahmin etmis, olacakları da 15 sene evvelinden adim adim yazmis. Fetos için yazılanları o günlerde yasayanlar, kitabi okuyunca anlamlandiracaklar
Gerçek vatanseverler ölseler veya öldürülseler de vatan için bıraktıkları izler ve açtıkları ufuklar daima akıllarda kalacaktır. "Bedenler ölür, ama fikirler ölmez" olduğunu gösteren gerçekleri ispatlarıyla okuyucuya veren esaslı bir kaynaktır. Okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
Cemaatin ülkenin ne kadar derinlere kadar sinsice ele geçirdiğini yıllar öncesinden anlatmaktadır. Tüm bunlara karşı mücadeleden vazgeçmeyen vatan sevdalılarının sayesinde ortaya çıkarıldığını anlatan aydınlatıcı bir kitap.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Yakın tarihin en karanlık zamanlarında kendini yakarak geleceğe ışık tutan Hablemitoğlu'nu ve diğer bütün gizli kahramanları tebrik ederim. İhanet ne demek, ülke nasıl satılır, ülke nasıl bilinçli olarak karanlığa itilir? Bu kitap bu sorulara cevap niteliğinde. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Devlet içindeki cemaatçi yapılanmayı, resmen suç örgütü ilan edilmesinden yıllar önce ortaya çıkaran eser. Bir cumhuriyet aydınının milletine son armağanı.
Ataturkçü, aydin ve kendinelerine vatanlarini korumaktan başka bir amaç belirlemeyen insanlarin nasil masum din maskesi altinda asil amaçlari bağimsiz Türkiye Cumhuriyetinin temellerine dinamit koymak olan satilmiş siyasiler, akademisyenler, ülkenin guvenliginden sorumlu guvenlik memurlari ve devlet yetkilerk tarafindan linç edildiklerini goruyoruz. Bu insanlarin seneler once her şeyi açikça koymasi ama ciddiye alinmamasi , alinsa dahi gostermelik yargilamalar ile geçiştirilmesi çok aci. Alni her secdeye değen insani doğru insan kabul etme anlayışi aydin insanlarin sessiz çiğliklarinin bize ulaşmasina engel olmuştur. Kesinlikle okunmasi gereken, yakin tarihimiz adina bir cok seyi aydinlatan bir eser.
Öldürüldüğü için tamamlayamadığı bu kitap o dönemden günümüze ışık tutuyor. Büyük bir araştırmanın ürünü bu kitapta dehşet veren birçok alıntı yer alıyor. Söz konusu örgütü çözmek için yerinde bir eser.
Çok derin duygular ile okudum kitabı. Okumak istemedim, sanki okumazsam araştırmalarını öldürülmez gibi geldi. Ah ah.... Çok derin yapılmış analizler var, mutlaka okunmalı.