İlk öykü kitabıyla Can okurlarının karşısına çıkan Murat Gülsoy, genç bir öykücü; Hayalet Gemi adlı edebiyat dergisi okurlarının yakından tanıdığı bir isim. Oysa Herkes Kendisiyle Meşgulde on iki öykü yer alıyor. Bu öyküler, ağırlıklı olarak yazı ve oyun temaları üzerine odaklanmış. Murat Gülsoyun öykülerinde göze çarpan bir özellik de ironi ve kara mizaha çokça yer verilmesi. Öykülerinde insanları şaşırtmayı sevdiğini söyleyen yazar, sürprizli, beklenmedik sonlarla, ilginç kurgularla çıkıyor karşımıza. İmgelerden yola çıkan, fantastik kurgulara yakın duran öyküler, tematik olarak bir süreklilik duygusu verse de, her öyküde başka denemelere giriyor yazar. Birinci tekil kişi anlatımının baskın olduğu çalışmalar, okurla bu nedenle sıcak bir ilişki kurmayı başarıyor. Sürükleyici bir anlatım, özenli kurgular, şaşırtıcı gelişmeler ve ironi. Bunlar Murat Gülsoyun öykücülüğünün temel taşları. Modern öykünün çarpıcılığını, tazeliğini taşıyan bu çalışmalar, usta bir yazar olma yolunda genç bir öykücüyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
1967'de İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde tamamladı (1989). Aynı üniversitenin Psikoloji Bölümü'nde “Face-Specific Evoked Brain Potentials”(İnsan yüzlerine ilişkin uyarılmış beyin potansiyelleri) başlıklı tezi ile yüksek lisans derecesi aldı. (1992). İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Biyomedikal Mühendisliği programında doktora yaptı. Beyin cerrahisinde kullanılacak bir cerrahi lazer sistemi üzerinde tez yazarak doktorasını tamamladı.
Öykü, roman, inceleme türlerinde eserler vermiştir. Eserleri Sait Faik Hikâye Armağanı (2001), Yunus Nadi Roman Ödülü (2004), Notre Dame de Sion ödülü (2013), Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine (2014) layık görülmüştür. 2004-2021 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi'nin genel yayın yönetmenliği görevini yapan Gülsoy 2014 yılından beri de Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi müdürlüğü görevini sürdürmektedir.
Kitapları: * Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, 1999, CAN Yayınları, öyküler. * Bu Kitabı Çalın, 2000, CAN Yayınları, öyküler. (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı) * Belki de Gerçekten İstiyorsun, 2000, altkitap.com, öyküler. * Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, 2002, CAN Yayınları. * Binbir Gece Mektupları, 2003, CAN Yayınları, öyküler. * Bu Filmin Kötü Adamı Benim, 2004, CAN Yayınları, roman. (2004 Yunus Nadi Ödülü) * Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım, 2004, CAN Yayınları, öyküler. * Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, 2004, CAN Yayınları, inceleme. * Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005, CAN Yayınları, roman. * Kâbuslar, 2006, altkitap.com, öyküler. * İstanbul'da Bir Merhamet Haftası, 2007, CAN Yayınları, roman. * Bize Kuş Dili Öğretildi, 2008, altkitap.com, resimli-roman. * 602. Gece Kendini Fark Eden Hikâye, 2009, CAN Yayınları, inceleme. * Karanlığın Aynasında, 2010, CAN Yayınları, roman. * Tanrı Beni Görüyor mu?, 2010, CAN Yayınları, öyküler. * Baba, Oğul ve Kutsal Roman, 2012, CAN Yayınları, roman.(Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü) * Nisyan, 2013, CAN Yayınları, roman. * Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, 2014, CAN Yayınları, roman.(Sedat Simavi Edebiyat Ödülü) * Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, 2016, CAN Yayınları, roman. * Öyle Güzel Bir Yer ki, 2017, CAN Yayınları, roman. * Ve Ateş Bizi Tüketiyor, 2019, CAN Yayınları, roman. * Belirsiz Bir Anın Kıyısında, 2021, CAN Yayınları, öyküler. * Ressam Vasıf'ın Gizli Aşklar Tarihi, 2023, CAN Yayınları, roman.
Harika, oyuncul öyküler. İlk öykü kitabını bu kalitede yazabilmiş olması Murat Gülsoy'un yazarlık ve eğitmenlik kariyerlerini açıklıyor. Türk öykücülerden aynı tür öyküler okumaktan sıkıldıysanız taze bir nefes gibi gelecek evrensel bir dile sahip bu kitabı muhakkak okumalısınız.
Murat Gülsoy'un yazma üzerine kafa yorduğu yılların en başına gidiyoruz bu kitap ile. Yazalım, ancak nasıl yazalım sorusunun baş gösterdiği, katmanlı yazım tekniklerine adım attığı yıllar. Bir öykü anlatırken, o öykünün üzerine başka bir kat eklenip yazının içerisinde başka bir boyut oluşuyormuş hissi yaratan hikayeleri seviyorum. Borges okurken edindiğim duyguları Gülsoy okurken de hissediyorum. Bunu en çok hissedeceğiniz öykü Gecenin ve Yazının Bilgeliğine dair öyküsü olacak. İlk kitabı olmasına rağmen okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Murat Gülsoy ne yazsa okunur zaten.
1- Kıtmiir Kıtmiiir : İnzivaya çekilip rahat biçimde kitaplarını okuyan bir yazarın, gittiği köyde bekçi ve köpeği dışında kimse olmaması onu tedirgin etmektedir ve bir gün oluşan bir doğa olayı nedeniyle olaylar gelişir. Güzeldi.
2- Kadınların Gölgesinde : Tuhaf bir hikayeydi. Bir avukatın dava kazanabilmesi için kadının kocasına mektuplar göndererek suç üstü yaptırtmak için başlayan olaylar bambaşka bir hale dönüşecektir. Kurgu değişikti.
3- Keşifler ve İcatlar Ansiklopedisi : Küçüklüğünde değişik bilgiler olan ansiklopedileri okumayı seven bir yazar, başarısız hikayeler yazdığını anladığında balkonunda rakı içmektedir. Daha sonra bu buhranlarla birlikte belki de hayatının en çarpıcı hikayesini o gece yazacaktır.
4- Körebe : Sevdiği kıza yakın olabilmek için kızın sevgilisinin davetini kabul eden karakterimiz, gittiği evde oynanacak oyun ile birlikte hayatına bambaşka biçimde devam edecektir.
5- Randevu : Müdavimi olduğu mekana görüşeceği kızı davet eden adamın hüzünlü hikayesi.
6- Açık Çek : Açık Çek isimli tabloyu incelediği sırada bir kızdan hoşlanan adam, kızın giderken bıraktığı bir cümlenin ardından bulmacayı çözerek ona ulaşmaya çalışır. Modern bir külkedisi masalı misali.
7- Gecenin ve Yazının Bilgeliğine Dair : En beğendiğim öykülerden biri oldu. Çok katmanlı bir öykü. Kahramanımız, yazar olabilmek için usta adı verilen bir adamın yanına gider, diğer 3 arkadaşı ile birlikte yazar olabilmek için ustanın verdiği talimatları birebir takip eder. Sonrasında bu olay tek bir soruya dönüşür. Yazar olan yazan kişi midir? Yoksa olayları size nakşeden arkadaşlarınız, çevreniz ve ya yaşadıklarınız mı?
8- Kendini Orhan Pamuk Sanan Adam : En değişik öyküydü bu da. Sıradan bir sitede, site sakinleri 54 numaralı odada Orhan Pamuk'un oturduğu söylentisini yayarlar. Bunun doğru olmadığını düşünen kahramanımız, olayın iç yüzünü öğrenmek için 54 numaralı daireyi ziyaret edecektir.
9- Gaia ile Tanışma : İlişkisinde sorunlar olan bir adamın, toprak belgeseli çekmek için doğa açılma öyküsü.
10- Mahşerin Otuz Beş Dakikası : Hastalığı nedeniyle hastaneye giden bir kişinin şeytanın avukatı ile giriştiği kendince muhabbetleri.
11- Değiştikçe Aynı : Kaderi değiştirebilir miyiz sorusuna değişik bir bakış açısı.
Murat Gülsoy ile üniversite yıllarımda “Bu Filmin Kötü Adamı Benim” adlı romanıyla tanışmıştım. O 2000li yıllardan bu güne her kitabını severek okudum. Her seferinde özgünlüğünden ödün vermeden yeni şeyler deniyor. Bazı yazarlarda, bir süre sonra okuduğunuz kitaplarında tekrara düştüklerini hissedersiniz. Bu durum Murat Gülsoy için kesinlikle olası değil. Bu ilk öykü kitabını şimdi onca yıl sonra okumak bana büyük zevk verdi. Kıtmiir Kıtmiir, Açık Çek, Kendini Orhan Pamuk Sanan Adam en çok beğendiğim öyküler oldular.
'Ben anlatıcı' formatında ilerleyen tüm öyküler olayların gelişimine nüfuz edebilmemiz için biçilmiş kaftandı bana göre. O kadar çok sürünceme ve mesele var ki öykülerde. Okuyucuyla o kadar çok hasbihal ediyor ve garip bir hırs koyuyor ki arasına yazar, insan satırlarda gezindikçe bir labirentin içinde olduğu zannıyla yaşıyor. Lawrence'ı hatırlattı bana biraz Murat Gülsoy. Neden hatırlattı onun da cevabını veremem. Sanırım kimi öykülerde kurulan atmosferin yoğunluğundan. Sıkı öyküler ve oldukça ayrıksı bir yerde bana göre Murat Gülsoy.
Yazardan okuduğum ilk kitap, onun da yazdığı ilk kitap. Arka kapak zaten hiçbir şey anlatmıyor, kocaman bir alıntı ve üç satırlık bir yazı. Sürükleyici bir anlatım demiş, evet dil anlamında gayet iyi ama hikayeler boğucu, sonuçsuz. Zaten Gülsoy anılarını kurmacaya yediriyor bu kitapta. Sonrasında şaşırtıcı kurgu denmiş ama şaşırmak pek mümkün değil, şaşırtıcı hikayeler yok zaten. Gülsoy’un beyninin içindekileri, yaşantılarını saptırarak okuyoruz sadece. İronik bir yaklaşım ve yoğun bir içebakış denmiş evet buna %100 katılıyorum, kitap aslında tam olarak bunu sunuyor. Türler arasında gezinip, bilinçaltına bol bol düşünce ile giriyoruz. Yazmak, kaleme dökmek üzerine bir metin. Benim tarzım kesinlikle değil ama sevebilecek çok kişi olduğuna da eminim. Bir sonraki kitabında görüşmek üzere.
Şahane öyküler. Anlatıcısı ikinci tekil olan öyküler de var. Kahramanlar ihtimalleri hep güncel tutuyor, öykülerdeki canlılık göze çarpıyor hemen. Öykülerin açılış ve final cümlelerini çok etkileyici buldum. En çok hoşuma gidenler: Körebe, Kadınların Gölgesinde, Açık Çek, Gecenin ve Yazının Bilgeliğine Dair, Kendini Orhan Pamuk Sanan Adam.
Okuma zevkini sonuna kadar hissettiğim, her hikayenin diğerinden farklı şeyler denediğinden emin olduğum, sürecinde zevk aldığım ve yazarın diğer kitaplarını da en kısa sürede okumak istememe yol açan bir eserdi. Birçok hikaye zihnimde oldukça çarpıcı etki bırakırken favor hikayemi seçmekte zorlanacağım bir eserlerdi diyebilirim.
Birbirinden farklı tekniklerle yazılmış öyküler var kitapta. Belki isminin iddialı oluşundan dolayı ben daha sağlam hikayeler bekliyordum. Aradığımı bulamadım.