"Son zamanlarda Osmanlı kadınlığı can sahibi olduğunu, var olduğunu gösterdi. Onun her an iniltiler içinde kopup gelen sadasını işitiyoruz. 'Biz varız, uyanıyoruz, kalkacağız, kalkınız, yol gösteriniz' diyor. Bu hareketi kadınlığın bütün tabakalarında müşahade ediyoruz. Düşünenler eski hayattan bıktı, düşünemeyenler de bıktı. Artık başka bir hayata girmek ihtiyacı, hemen kadınlığın her tarafında his olundu... Artık şimdi yaşayışımızın yanlışlıklarını bulup ortaya koyuyoruz. Muharrire ve hemşirelerimiz her birisi bir derdimizi açmış onun davasına çalışıyor, kimisi tahsilden, kimisi terbiye-i ictimaiyeden velhasıl bütün ihtiyaçlarımızdan bahsediliyor. Artık kadınlık böyle yaşamayacaktır ve yaşayamaz. Buna katiyen emin olunuz."
Kadınlar Dünyası, 30 Mart 1918
Yüzyılın başından günümüze ulaşan bu satırlar kadınların yaşamlarını değiştirme istek ve azmini vurgulamak açısından son derece çarpıcı. Biz kadınlar yıllarca kendi geçmişimizden haberci yaşadık. Bu bilinmezlik nereden kaynaklanıyor? Tarih gerçeği olduğu gibi gösteriyor mu? Kadınların, özellikle de kadın tarihi konusunda araştırma yapan kadınların yanıtlaması gereken ilk ve temel sorulardan biridir bu. Kadınlara ait koskoca bir deneyimler zincirinin ilk halkasını ancak bu yolla yakalayabiliriz. Uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olan Osmanlı Kadın Hareketi, Osmanlı döneminde yaşamış, hakları için mücadele vermiş büyükannelerimizin gizli kalmış pratiklerine Kadınlar Dünyası dergisinin satırları arasında dolaşarak, kadın bakış açısından yeniden hayat kazandırıyor.
“Ah, yirminci asır! Ey muhterem ânât [zamanlar]!.. Ey kadın asrı, seni takdir ederim. Sen, ilk mes'ud, mebde'sin [başlangıç noktası]! Seni ta'kib edecek zamanlardan artık eminiz!” “Evet, hanımlar, emin olun biz böyle kalmayacağız. Bir gün, büyük bir gün gelecek ki yükseklerde gördüğümüz ve korktuğumuz her şey, basdığımız yerlerde sürünecek; bütün bu müessesât bir vehimdir, bir dumandır; kırılacak ve uçacak. Yerine, o zaman asıl bir güneş, bir ziyâ, bir harâret başlayacak. Sönenler hep hayaldir ve hakikat ebedi bir şu'ledir [alev].” “Dünyanın her köşesine dikkat ediniz, bir inkılabın bidayetinde [başlangıç] bulunuyoruz. Emin olunuz, bu inkılap, bir erkek ihtilâli gibi kanlı ve vahşi olmayacak. Bilakis nezih ve nisbeten sessiz, lâkin mutlaka semredâr olacak; buna itikâd ediniz hanımlar!”
19. Yy ve 20. Yy başlarında kadınlarımızın ne zorlukları aştığını gösteren muazzam bir çalışma. Özellikle kadının basın tarihindeki yerini merak edenler için biçilmiş kaftan.
tarih yazımı yalnızca erkek perspektifinden yapıldığı, yüzyıllar boyunca da kadın varlığı ve mücedelesi kadın tarihi özne olarak görülmediği, modernleşme, gelişme, kalkınma meselelerinde eriyip gittiği için hiiiç bilmediğimiz şeyler öğreniyoruz.
1900lerin başlarından itibaren kadınların sosyal, ekonomik, akademik ve siyasi hayata katılması için verilen mücadeleler. kadın dergileri, feminist dernekler ve hatta seçme seçilme hakkı gelmeden kurulan partiler (bkz. Kadınlar Halk Fırkası)
tarih içinde kaybolup gitmemeleri, bu kadınların isimlerini, hikayelerini, dertlerini dinleyebilmemiz için yapılmış çok önemli bir çalışma. biraz eski türkçe maruziyeti var ancak o zamanlardan kadınların sesini duymak için değer. yani çağın gereği görülerek makul olma çabasıyla uysal taleplerle kalmayan isyanlar, grevler, kooperatifler, somut eylemler.. doğrudan inkilap yapmaktan bahseden devrimci bir mücadele bu. radikal feministler, ılımlı feministler ve hatta sex/gender toplumsal cinsiyet tartışanlar...bunun yanında toplumsal meseleleri tartışıp kamu oyu oluşturarak gerçekten yapılan inkilaplar (eğitime katılma hakkı, kız okulları, kadınların iş kurması, anneleri çalışsın diye kreş açma fikirleri, görücü usulü evliliğin tartışılması, boşanma hakkı, peçenin kaldırılması vsvsvsvvs)
sonuçta random ferman çıkarılarak 'bugünden itibaren kadınların üsküdar'da gezmesi yasak, bakkaldan bi şey alcaksanız kapıdan söyleyin versinler içeri girmek yasak' günlerinde bu umut ve güçle mücadele etmek inanılmaz. kadınlar, erkeklerin rahatını sağlamak ve isteklerini yerine getirmek için dünyaya gelmiş anlayışı hakim. bence çoğunlukla istanbul kadınlarının ve ekonomik olarak güvenilir yerleri olan kadınların katılımı olan bir mücadele olarak da görmemek gerek çünkü zaten kadının ne miras ne çalışma hakkı var, kocası ölünce sokağa düştüğü bir gerçeklik. o yüzden her türlü dezavantajlı başlayan mücadele çok daha kötü durumda olan anadolu kadınının dertlerini asıl mesele olarak çokça konu edinmiş, dayanışma önermiş.
-sahibi, yazı kadrosu ve hatta okuyucu mektuplarının tamamı kadın olan ilk dergi; kadınlar dünyası'nı çıkaran ve ömrünü kadınların sesini duyurmaya adayan nuriye ulviye -yoksulluk içinde büyüyüp ot toplayarak kendini okutan, 1 mayısı konu alan şiirleri sebebiyle cumhuriyet'in ilk yıllarında göz altına alınan yaşar nezihe -kadınların siyasi hayata katılması için mücadele veren, parti kuran ev ev dolaşan nezihe muhiddin -dayanışmada olmak için tüm kızkardeşlerine dergiden ev adresini veren mükerrem belkıs -haklı olanın makul olma mecburiyetine kapılmaması için açıkça erkekleri düşman ilan edebilen fatma nesibe hanım .... ve niceleri!
yazarın da dediği gibi kadın mücadelesinin tarihini, temsiliyetini bilmek her neslin sıfırdan başlıyor gibi hissetmemesi ve umutsuzluğa kapılmaması için çok önemli. o yüzden de iyi geldi, tazeledi, umut ve özgüven verdi.
Inanilmaz emek harcanmis bir kitap, kaynak. Kadinlarimizla gurur duyarak okudum. Bana oneren arkadasima minnet duyuyorum. Osmanli donemi kadin dunyasi dergisinden bolca kesit olduğu icin kitabin cok buyuk bi kismi osmanlica bu biraz insani yavaslatiyorsa da 1800lerin sonunda 1900 lerin basinda daha cumhuriyet soz konusu bile değilken kadinlarin aydinlandiğini gormek beni cok mutlu etti. Onlarin bu ozgurluk icin verdikleri savasin kiymetini bilmeliyiz. Siyasal islamin kadinlari tekrar dort duvar arasina koymasina izin vermemeliyiz. #istanbulsozlesmesiyasatir
"Artık iman ettik ki hayatımız iyi bir hayat değildir... Artık kadınlık böyle yaşamayacaktır ve yaşayamaz. Buna katiyen emin olunuz." Çok önemli ve özellikle her Türk kadınının okuması gereken bir kitap. Tek eleştirim bazı dergi alıntılarında eski kelimelerin çok fazla olmasından dolayı okumanın zorlaşması oldu.
Osmanlı kadın hareketinin çok yönlü bir şekilde incelendiği çok kıymetli bir çalışma olmuş. Kadınların yüzyıllardır var olan problemleri çok boyutlu bir şekilde tespit edip bunları "Kadınlar Dünyası" gibi dergiler aracılığıyla tartışmaları ve bunlarla ilgili hak taleplerini yaşadıkları çağın çok ötesinde bir şekilde cesurca ifade etmeleri beni çok etkiledi. Bu kitabı okuduktan sonra örgütlenmenin ve kamuoyu oluşturmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Ayrıca Cumhuriyet döneminde kadınlara verilen kadın haklarının tepeden inme olmadığını (Cumhuriyetin sağladığı hakları ve imkânları asla küçük görmeyerek) ve II. Meşrutiyet’ten sonra kadınların yaptığı çok ciddi çalışmaların, sadece İstanbul gibi büyük şehirleri değil, aynı zamanda Anadolu’nun her köşesinden her çeşit kadını bilinçlendirmeyi ve kalkındırmayı hedef aldığını da öğrendim.
Özgürlükleri için çalışan zeki anneannelerimizin ruhları şad olsun.
Captain what a book, huh? diyerek giriş yapmayı nedense çok istedim. Bu kitabı daha önce okumuş olsaydım bir tarih öğrencisi olarak tarihe bakış açımı çok daha önceden şekillendirmeye başlayabilirdim ama elbette ki "nasip". Son sınıfta tezim için okumaya başladım ve yıllardır tarih okurken eksik hissettiğim şeyi, beni yakalayacak kitabı bulmuş olduğumu fark ettim. Zaten bitirme tezim için daha kıymetli daha öğretici ve daha dolu bir kaynak kitap da bulamazdım sanıyorum. İnanılmaz emek harcanmış bir kitap. Çalışmaların hepsini toparlamak bile zaman ister. Üzerine çok çalışılmış. Çok doyurucu. Çok tatmin edici. Kadınlar Dünyası dergisinden çok fazla kesit var, sadece bu bile kendi tezim için çok yararlı oldu. İlgisi olmayan için detaylar çok boğucu olabilir, böyle bir uyarı da kendimce geçmiş olayım. 19 ve 20. yüzyılın sosyal tarihini bir de bir kadının gözünden dönemin kadınlarına odaklanılarak okumak isterseniz kesinlikle kaçırmayın derim.
uzun sürede okumuş gibi görünsem de aslında hep yan kitabım olduğu için bu kadar uzun sürdü. 2-3 kitap aynı anda okuyunca bazıları böyle sürebiliyor. ama çok sindirerek okumuş bulundum ve başladığımla aynı kişi olmadığımı net olarak söyleyebilirim. bakış açımı ve hayatı anlama çabamı kökten değiştirdi. Serpil Çakır bu çalışmayı bize hediye etmesiyle çağımız kadınlarının en büyük insanlardından biridir benim gözümde. herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. dili hiç ağır değil, bir tezin kitaplaştırılması olması sisi korkutmasın. herkesin anlayabileceği şekilde ve gayet de sürükleyizi
Serpil Çakır Türkiye feminist tarihinin meddahı olsun, ben dinleyeyim. Çalışmalarını örnek alıyorum. Anlattığı feminist tarih ufkumu açıyor, evde hissettiriyor.
"Ne için gördügum terbiye ile iktifa etmedim? Ne için düşündüm? Ne için hakikati görmeye ugraşdım? Of, işte esbab-i felaketim bu idi! Bilmem, düşünmek hissi bana nereden gelmiş idi? Sahaif-i alemi okumak nereden hâsıl oldu. Bunlara kendim de hayret ediyor idim.”