Tre omicidi efferati. Un nuovo serial killer in città. Una giornalista senza scrupoli. A cui piace giocare con il fuoco. Claps, psichiatra forense in affiancamento alla polizia, dovrà dipanare il complesso intreccio che lega televisioni, finanza e crimine organizzato, per arrivare all’uomo che terrorizza le donne. Prima che sia troppo tardi. Prima dell’ultima mossa. Contro tutto e tutti, potrà avvalersi soltanto dell’aiuto di un hacker e della sua benefattrice, ma forse tutto questo non basta. Forse per fermare il mostro, dovrà dare in cambio la sua vita: sacrificare un alfiere per salvare la regina. Un thriller senza respiro in cui niente è come sembra e la verità affonda le radici nelle più cupe ambizioni umane.
Toscano d’origine, è cresciuto a Milano, dove ha compiuto gli studi di Medicina e dove ora lavora. Vive attualmente nella provincia di Bergamo, in compagnia della moglie, quattro figli e tre amici a quattro zampe. È appassionato di cinema, letteratura, opera e scacchi. Con la Newton Compton ha pubblicato Un giorno perfetto per uccidere e Non uccidere, raccolti poi, insieme a un racconto, in Tre casi scottanti, e I 444 scalini.
Epeydir böylesine sürükleyici bir polisiye okumamıştım.Kurgu harika.Olay son sayfalara kadar çözülemiyor.Yazarın stili bana Jeffrey Deaver'i anımsattı.Son derece başarılı bir eser herkese tavsiye ederim.
Gerçekten adrenalin yüklü bir kitap. Katil ortaya çıktığında bile aslında tam olarak ortaya çıkmayan başından beri herkesi katil ilan edip bir tek onu söylemediğim kişi katil çıktı. Cidden çok iyi kurgulanmış. Kitabın hoşuma giden yönlerinden biri her karakterin ağzından konunun anlatılması, her karakterin düşüncelerini biliyor olmamız. Oldukça akıcı ve heyecanlı bir kitap aynı zamanda ürkütücü.
E se vi dicessi che ho dovuto accendere la luce? Mi ha messo addosso una paura terribile, forse è dai tempi dei migliori romanzi di Chattam, letti di sera alla luce di un’abat-jour, che non provavo una paura simile leggendo un libro. E questo, indipendentemente dallo stile e dalla fama dell’autore, è già di per sé un motivo sufficiente a premiare una lettura. Oltre ai nomi già noti, quali Scerbanenco, Carlotto, Baldini, Carofiglio, Faletti, Perissinotto, Costantini e Morozzi, Mario Mazzanti è l’ennesima prova che il panorama noir nostrano è ricco di penne abilissime, capaci di regalarci grandi lavori nel genere, lavori che si sanno apprezzare dal momento in cui li si affronta senza pregiudizio, così come si fa coi tanti thriller d’Oltremare che il mercato letterario sforna a una velocità impressionante. Mazzanti (insieme a Sorrenti, ma qui secondo me siamo a un piano ancora più alto) fa parte di quei nomi inspiegabilmente ancora nell’ombra e che invece si meriterebbero di “scoppiare”, di essere conosciuti dal grande pubblico in maniera immediata e trasversale, grazie alle sue impeccabili abilità narrative e alla sua capacità di creare, fondere e manipolare suspense e paura ad ogni singola pagina. Questo è forse il primo thriller che leggo in cui tutte (ma proprio tutte!) le pagine, dalla prima all’ultima, sono incentrate sul mistero, sul delitto, sul cuore nero della storia, senza descrizioni secondarie riguardanti vite di personaggi, luoghi e ambienti, senza amenità e divagazioni, senza parole “a vuoto”, che disperdono l’attenzione del lettore: si legge di sangue e si trema, dalla prima all’ultima pagina e la noia, la disattenzione, lo sbadiglio, restano molto molto lontani, anche se è l’una di notte e quando avevate la tv accesa, cinque minuti prima, vi calava un po’ la palpebra. Questo è un pregio sempre più raro in romanzi di questo genere, che spesso, per voler fare i grandi sapientoni, si perdono in tutto e si disperdono. “Scacco alla regina” è ambientato in una non precisata città nostrana, dove un assassino sventra giovani donne dalla vagina alla gola, turbando il sonno degli abitanti. Dopo ogni delitto l’assassino contatta la giovane giornalista televisiva Greta Alfieri tramite delle e-mails in cui si firma “Morphy”, come il celebre e abile campione di scacchi americano passato alla storia, affinchè lei parli di lui nelle sue dirette televisive. Un folle maligno ed esibizionista, che uccide per sentirsi potente e al centro del mondo: aspetto che, insieme alla tensioni vissute da Greta nel suo ambiente, rivela la chiara volontà dell’autore di denunciare il cinismo del mondo giornalistico, pronto a qualsiasi cosa per un po’ di audience. Comunque, per stanare il mostro, la polizia si serve dell’aiuto di Claps, abile psichiatra abituato a “sentire”, a filtrare sensazioni, atmosfere e dettagli percettivi, più che a lavorare tramite indizi classici. E alla fine, dopo una corsa a perdifiato in cui non mancano trappole, abbagli e continui colpi di scena, la verità viene a galla. Chi è realmente Morphy? Non c’è capitolo, paragrafo, passaggio o riga in cui la penna di Mazzanti dia segno di cedimento. Il suo è il classico thrillerone che si divora, che non concede pause al respiro, che turba. Il turbamento, quello stato d’animo tra il nero e il grigio condensato di agitazione, paurosa suggestione, pura angoscia, è esattamente quello che ti resta dentro leggendo “Scacco alla regina”. Non so come siano gli altri romanzi di Mazzanti, e se questo è stato un unico colpo di genio oppure no, ma posso affermare che qui, per intreccio, costruzione e scrittura, siamo su un livello molto alto. Concludo con una confessione, che spero possa rendere maggiormente idea della mia opinione: una sera, sola in casa, dopo aver silurato un centinaio di pagine sdraiata sul divano al semi-buio (solo con la luce dell’abat-jour), mi sono rialzata ed ero talmente suggestionata che ho dovuto accendere la luce della sala in cui ero e quella dell’anticamera. Io. Proprio io, che a sette anni guardavo “Profondo Rosso” di Dario Argento e che da anni mangio thriller di tutti i generi. Insomma, ho reso l’idea?
'Scacco alla regina'. Davvero un bel thriller. Avvincente, pieno di avvicendamenti a confutare i fatti, le indagini, a spiazzare il lettore. In un susseguirsi di emozioni. Lo consiglio!
Nefes kesen bir gerilim romanı. Hakikaten elinden düşüremiyor insan. Uzun bir zaman sonra bu kitapla zaman nasıl geçti anlamadım. . . Kafa boşaltmak için güzel, akıcı ve heyecan verici bir kitap 😉👍
Way canına! Cinayet romanları mutlu sonla bitince film izlemiş gibi hissediyorum. Mitnick gibi bir yazılım dehası olabilir miyim? Yaşayıp göreceğiz,, ama bilgisayar sihirbazlarına güven olmadığını da öğrendik!!!.
Son zamanlarda okuduğum en iyi cinayet-polisiye türünde kitaplardandı. Daha kitabın başında gizemli başlayıp sizi olayların içine çekiyor. Bir kitaptan beklentim; olayların içinde olmak, karakterlerle beraber gerilmek, heyacanlanmak ve bu kitapta hepsini yaşadım. 🔪 Konusundan kısaca bahsedeyim: Suç psikiyatristi olan Doktor Claps’in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit ettiği zorlu bir görevi vardır. Meselesinde en iyilerinden biri olarak kabul edilir. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, unutulmak istemeyen ve şehrin korkulu rüyası olmayı amaçlayan bir seri katil vardır. Çözüm hep avuç içinde gibidir ama bir türlü ulaşılamamaktadır, aşılan her bir basamak katilin ininin derinliklerine dalmaktan başka bir işe yaramaz. Ve aslında işin içinde görünenden çok daha fazlası vardır. ▫ Kitapta bir durağanlık yok, sürekli bazı olaylar oluyor, akıcılığı da çok güzel şekilde devam ediyor. Claps, kesinlikle harikaydı. O ve ekibinin cinayeti araştırırken başvurdukları yolları okumak, düşünüş şekilleri, katili bulmak için yorulmadan çabalamaları çok güzeldi. ▫ Yazar bir karakter olarak Claps'i harika yazmış. Zeki, kararlı, vazgeçmeyen ve işinin tüm ayrıntılarını düşünebilen bir suç psikolojisi uzmanı. Kendisi son anlara kadar farkını ortaya koydu. Bazı yerlerde kendisini itici bulmama rağmen Dedektif Sensi'yi de sevdim. O da işini son derece ciddiye alan bir karakter. Ama Greta konusunda biraz fazla abarttı.😊 ▫ Greta'yı başlarda ben de hiç sevmedim. Hatta kendisi için bazı sıfatlar düşündüm.😁 Ama okudukça onu da anladım. Bu acımasız iş dünyasında ayakta kalmaya çalışarak işini yapıyordu. Kitabın sonlarına doğru bu durumu daha iyi şekilde görüyoruz. Ve kendisinin hiç pes etmemesi taktirlikti. Gerçi bazı yerlerde ‘Bu böyle yapılır mı aptal?’ dediğim salaklıklar yapmadı değil.😑 ▫ Kitap bitmeye yaklaştıkça olaylar daha heyecanlı hale geldi. Katil ve Claps'in kavgasını okurken baya gerildim ve yüreğim ağzımda okudum. Ve bazı şeyler açığa çıktığı zaman tüm mantıksızlıklarda anlamlı gelmeye başladı. Katille ilgili tahminim tutmadı Ben sadece buz sağının görünen kısmını düşünmüşüm. İşin içinde neler neler var. Son derece akıcı ve heyecanlıydı.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Harika bir kitaptı cidden. Reading slumpımı aldı ve yok etti. En sevdiğim polisiye kitapları arasına kesinlikle girdi aynı zamanda. Beğenmediğim herhangi bir kısım yok ama bazı eksik ve fazlalar var. Katilin kim olduğu iyi belirlenmişti, bazı tahminlerim vardı ama dışına çıktı. Satranç olayı bana biraz kısa geldi. Yani kitabın ismiyle bakıldığında bu tarz bir şey bekliyorsunuz ama onu size çok vermiyor kitap. Bunlar teknik eksikler sadece. Yoksa kitap elimden bir saniye bile düşmedi. Bu tarz kitaplarda asla yapmadığım şeyler vardır. Mesela, asla uzun sayfalarca okumam ki biraz uzaklaşıp üzerine düşüneyim ama bunda bir oturuşta 300 sayfanın gittiğini görünce ne kadar sevdiğimi anladım kitabı. Okuyun... okuyun... okuyun...
Bir gece genç bir kadın vahşi bir cinayete kurban gider. Olayı soruşturan komiser Sensi, davranış analizi uzmanı Claps'tan yardım ister. Claps cinayetin işleyiş tarzına, kurbanın pozisyonuna bakarak katilin profilini, suça iten güdülerini tahmin etmektedir. Olayı araştırıken içgüdülerinin de faydasını görür.
Bir televizyon kanalında çalışan Greta, kariyerinde yükselmek için yapamayacağı hiçbir şey olmayan bir habercidir. Greta da olay mahaline gelip olaya dahil olmak ister. Yükselmek için şartları zorlamaya kararlıdır. Bir anda ise kendini olayların içerisinde bulur.
Olaylar Sensi, Claps, Greta, Katil ve çevresindeki insanlar arasında gelişmektedir. Katil işlediği cinayeti bir santranca benzetmektedir ve üç hamlede maçı kazanmak niyetindedir ya da bize söylenen odur. Sonuç gerçekten de okuyucuyu şaşırtıyor. Olaylar tahminlerin ötesinde gelişiyor ve okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor.
Ho divorato questo libro in poco più di tre giorni, non riuscivo a interrompere la lettura. Ritroviamo il personaggio di Claps, che collabora con il commissario Sensi per catturare un serial killer che uccide annunciando i suoi delitti a mezzo tv... Il killer si firma Morphy, come il primo grande campione del mondo di scacchi, e uccide giovani donne. Prima di ogni delitto avvisa con un'e-mail la giornalista d'assalto Gloria Alfieri, che vede in questa situazione una chance per fare carriera... Claps cerca di capire come fermare il killer e allo stesso tempo cerca di proteggere Gloria, che è troppo vicina al killer... La trama è avvincente, piena di colpi di scena e di ribaltamenti di prospettiva, cosa che rende praticamente impossibile lasciare il libro a metà. Mazzanti è molto bravo a trasmettere l'ansia dei protagonisti, in diversi punti del libro la tensione sale alle stelle anche per il lettore.
Hikayeyi sevdim ve bence fena bir gerilim romanı değil. Ancak birkaç eksiklik sebebiyle üç yıldız verdim. Birincisi çeviri ve düzeltme daha dikkatli yapılmalıydı. İkincisi romanın ikinci bölümü, ilkine göre daha düşük tempolu ve daha az ilgi çekiciydi. Yine de sürprizli sonu ile sıradan bir dedektiflik romanı olmadığını söyleyebilirim.
Non so come commentare questo capolavoro di Mazzanti,se leggete la recensione sotto la mia di Dolceluna vi farete un'idea di quanto è bravo Mario Mazzanti.
Claps un criminologo con spiccate capacità investigative e intuitive, viene contattato dal commissario Sensi per una consulenza su un caso che vede la morte di una donna. I segni sul corpo lasciano intendere una firma e una forma di follia che esige una ricerca approfondita su argomenti dove Claps è un luminare. Dopo una prima attenta analisi, si stringe il cerchio attorno ad alcuni elementi che sembrano presentare i segni di patologie e trascorsi indicanti una psicopatia omicida. Nella storia si inserisce una giornalista, Greta Alfieri, nota come la regina dello scoop (da qui il titolo del libro) che vive per appagare il proprio ego. La notizia in esclusiva è la sua fonte di ispirazione, il suo scopo nella vita. In seguito ad un contatto via mail con il killer, Greta verrà sospesa dalla sua condizione privilegiata, ma lei userà questo tempo per uscirne ancora più in vista. Probabilmente sarà proprio il suo arrivismo a condizionare gli eventi che si svolgeranno all'insaputa di Claps e di Sensi. In questa sua prima apparizione, Claps, noto personaggio dell'autore, mi è sembrato troppo enfatizzato. Vive di caffè ed incubi, due elementi che gli consentono di non dormire per giorni. Traccia profili perfetti da indizi ridotti al minimo e vive in simbiosi sincronizzzata con i criminali. Insomma un sensitivo infallibile più che un uomo lucido, metodico e scientifico. La storia come sempre è interessante quando c'è di mezzo un potenziale serial killer, c'è quella morbosità che attrae il lettore. Un pò meno interessante sono invece le introspezioni di Claps. Scacco alla regina è un titolo che indica chiaramente chi sarà la vittima. Credo sia l'esordio di Mazzanti, per questo il personaggio Claps non è ancora delineato e si avverte questa sorta di esagerazione per far capire al lettore che tipo di protagonista vuole proporre. A tre quarti della lettura sembra di non arrivare mai ad un finale che diventa fatalmente inverosimile per veniali motivi. 13/07/18
2,5’tan 3. kitabın akıcılığını sevdim, bunun dışında hikayede yer yer mantıksızlığa varan bölümler mevcuttu.
***spoiler***
greta alfieri’nin kayıtsız davranışları, muhtemelen öldürmeye gelen katilden yanındaki polis nezaretinde hemen kaçmak yerine onu sıcak duş alarak beklemek, zinhar keyfinden ödün vermemek; iş arkadaşının işin içinde olduğunu öğrendikten ve bir “büyükbaş”ın da olduğunu bildiği halde (üstelik 2. keredir ölümden döndükten sonra) paranoyaklaşmamayı becermek ne kelime, işyerinin sağladığı kredi kartını kullanarak otelde kalmak, yine oda servisini beklemek bana oldukça komik geldi. soğukkanlı bir karakter de değil şimdi, belli, ama hepten kafayı sıyırmış olması lazım böyle davranabilmesi için de. karakter zayıf kurgulanmış.
bir de yaralanma, afazi ayağına claps’ın her şeyi bir anda nasıl çözdüğü anlatılmadı, gerçi son anda ortaya çıkan satranç tahtası olayın başından beri seri katil işi olmadığının ipucu gibiydi ama claps’ın aydınlanışı pek tatmin etmedi bir okuyucu olarak beni. olay akışıyla geçiştirildi o durum.
***spoiler sonu***
vasat bir film seyretmek yerine, özellikle de okuma tıkanması yaşanan bir dönemde okunabilecek bir romandı diyeyim, arada paul morphy, evans gambiti falan öğrenmiş oldum. hepten vakit kaybıydı diyemem.
Grandissimo thriller con il duo Claps e Sensi. Un libro che sembra essere finito dopo metà pagine ma che invece riprende sempre più sorprendente e pieno di suspense con un finale sorprendente. Ottimo
Trama Tre omicidi efferati. Un nuovo serial killer in città. Una giornalista senza scrupoli. A cui piace giocare con il fuoco. Claps, psichiatra forense in affiancamento alla polizia, dovrà dipanare il complesso intreccio che lega televisioni, finanza e crimine organizzato, per arrivare all’uomo che terrorizza le donne. Prima che sia troppo tardi. Prima dell’ultima mossa. Contro tutto e tutti, potrà avvalersi soltanto dell’aiuto di un hacker e della sua benefattrice, ma forse tutto questo non basta. Forse per fermare il mostro, dovrà dare in cambio la sua vita: sacrificare un alfiere per sal- vare la regina.Un thriller senza respiro in cui niente è come sembra e la verità affonda le radici nelle più cupe ambizioni umane.
Kitabın ortasına koştur koştur geldiğimde, her şeyin fazla kolay, ilk tahminlerin fazlaca denk geldiği ve katilin kitabın ortasında yakalanmasıyla, kitabın ikinci yarısında neler okuyacağımıza dair sorular belirdi bende.
Kitabın ikinci yarısı yavaş başladı, fakat jet hızıyla sona erdi. Gerçekten hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, herkesin ve her şeyin altından ilave bir bilgi ve soru işaretinin çıktığı bir kitapla karşı karşıyaydı. Hikayeyi ve karakterleri oldukça beğendim, yazarın tarzını beğendim, sürekliyici, heyecanlı, yer yer korkutucu bir kitap oldu.
Bu kitap serisini set halinde almıştım, bakalım ikinci kitapta beni neler bekliyor.
Kitabın ilk bölümü ne kadar başarılıysa bence ikinci kısmı o kadar kötü. Claps’in hastaneye düşmesi, soruşturmanın el yordamıyla ilerlemesi hepsi kitabın sarkmasına yol açmış. Öyle ki cinayetlerin neden ve nasıl işlendiğinin anlatıldığı son bölümü atlaya atlaya okudum. Kitap o noktaya kadar beni kendinden o kadar soğuttu ki cinayetlerin sebebi hiç merak etmedim. Ayrıca bir polisiyede, kitap boyu ismi iki, üç kez geçen karakterin katil çıkması en sevmediğim şeylerden biridir. Burada da öyle oluyor. Yazar sürpriz son hazırlamak için, karaktere o kadar anlamsız motivasyonlar bulmuş ki, hiç tatmin etmedi beni.
Etrafımda bu kitabı okuyup çok beğenenler vardı o yüzden benim de beklentim epey yüksekti ama kitap klasik bir polisiye kitabı bile olamaz. 300. sayfada bıraktım çünkü hiçbir olay yok. Var olan olaylar da zaten önceden tahmin edilebiliyor. Gerilim de yok. Bu arada şunu da söylemeliyim ki yine kadın karaktere yer verilmiş ama tabi ki bir kadın olarak tüm erkekler kitap boyunca bizim kadın karaktere hayran ve kadın da çok güzel. Yazarların aklına asla diğer türlü bir güçlü kadın profili gelmiyor. Kitabı sadece beğenmemekle kalmadım ayrıca sinir de oldum.
Polisiye konusunda çok az yazarın kalemini severim bu yazar onlardan bir tanesi. O kadar hızlı bitti ki şok oldum. Başrolün dünyada gerçekten var olduğunu hissettirdi bana. Tek sorunum kitapları çıkış yıllarına göre okuyamamış olmam. İçimdeki on katille başladım. Şahmatla başlasaydım da severdim ama başka kitaplarını okur muydum bilemedim. Kurgu güzel sürekli o kovalamaca hali kitapta çok gergin geçti ve tam da bu dediğim nadir kitaplardan.
Kitabın yarısına kadar çile çektim resmen. Bu nasıl bir sıkıcılıktır nasıl bir kendini okutmazlıktır ilk 250 sayfada anlıyorsunuz.
Kitabın yarısından sonrası bir şekilde kendini okutuyor o bölümlerde de pek heyecanlandırmıyor. Bir polisiye romanı için vasat diyebilirim. Vakit geçirmek için okuyun derim beklentiniz olmasın. Beklentim vardı fakat okuyunca kitabın şişirilmiş olduğunu anladım.
Sürükleyici olur diye başladım ama beklediğim gibi olmadı. Süprizler kolay tahmin ediliyor, ayrıca konu çok zorlama geldi bana. Gereksiz bir şekilde uzatılmış. Hele bu kötü adamın en sonda herşeyi baştan sona anlatması acayip klişe olmuş :) Okuyan ne demek istediğimi anlayacaktır. Polisiye sevenlerin şans vermesi lazım tabii ama insana birşey katmayan kitaplardan. Sevemedim.
The last 100 pages of this book almost gave me a heart attack. Plot twists after plot twists omg. Ended in a way that never crossed my mind. I'm glad i started to read crime thrillers after a very long time. Can't wait to read rest of the series, hope they are as good as this one.
I can say that it surpassed even Agatha Christie. Sometimes you might get confused but it was so gripping that I finished it in two days even though it was 500 pages. I was horrified. I wonder how this work is never praised.
I liked everything about this book the plot the characters, (only if the way the murder scene wasn't explained so well..) but this shows how well the writer is. The ending was super unexpected and made me just sit speechless after.