Bu kitabı elinize aldığınız tam şu anda durun ve düşünün. Onu var eden kâğıdın, mürekkebin, yapıştırıcının nereden geldiğini ve hatta hayatlarımıza nasıl girdiğini hatırlamaya çalışın. Bildiğimiz veya bildiğimizi zannettiğimiz ya da kesinlikle bilmediğimiz tarihleriyle sayısız eşya, gelenek ve âdetle doludur yaşamlarımız.
Çoğu zaman üstüne düşünmediğimiz, bazılarını işlevsel gördüğümüz, bazılarını toplumsal zorunluluk kabul ederek uymaya çalıştığımız, bazıları çocukluğumuzun geri gelmeyecek günlerinden anılar olarak kalan, bazılarına alışmaya çalıştığımız ve bazılarına da tepki duyduğumuz eski yeni eşya, âdet ve ifadeler, kişiliğimizi belirleyen, kişisel veya grup olarak kimliğimizi ifade etmemizde birincil derecede rol oynayan, kültür ve uygarlık ürünleridir. Gündelik Hayatımızın Tarihi tüm bu kültür ve uygarlık ürünlerinin tarih, coğrafya, kültür, medeniyetler ve zaman içinde yaptığı yolculuklara karşılaştırmalı etimolojileriyle birlikte ışık tutmayı hedefliyor.
Kudret Emiroğlu, 1956 Trabzon doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. İngilizce sosyal bilimler ve tarih alanlarında kitap çevirileri ve yayınevlerinde editörlük yaptı. İlgi alanları olan kültür tarihi, etimoloji ve Doğu Karadeniz'le ilgili araştırmalarını sürdürüyor. Tamamı 22 cilt olan Trabzon Vilayet Salnameleri'ni Osmanlıca'dan çevirerek yayına hazırlıyor. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi'nin yayın yönetmeni ve Bilkent Üniversitesi'nde Osmanlıca hocasıdır. Yayımlanmış kitapları: Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü (1989), Ankara Vilayeti Salnamesi 1325 [1907] (1995, Ömer Türkoğlu, Ahmet Yüksel ve Ethem Coşkun ile birlikte) Yüzbaşı Cemal'in Anıları (1996), Gündelik Hayatımızın Tarihi (2001), Anadolu'da Devrim Günleri (1999), Antropoloji Sözlüğü (2003, Suavi Aydın ile birlikte), Yoldaşımız At (2003, Ahmet Yüksel ile birlikte), Küçük Asya'nın Bin Yüzü: Ankara (2005, Suavi Aydın, Ömer Türkoğlu, Ergi D. Özsoy’la birlikte), Ekonomi Sözlüğü (Bülent Danışoğlu, Binnur Berberoğlu ile birlikte, Bilim ve SAnat Yayınları, 2006), Hamsi Kurban O Göze (A. C. Saydam, N. k: Çevik'le birlikte, Heyamola Yayınları, 2008)
Okumak zaman kaybı bence, hacimli ve gereksiz bir çok bilgi ile dolu. Seçerek okumama rağmen bana ne kazandırdı ? Hiç değil ama beklediğim kadar da değil. İkinci yıldızı yazarın emeği için verdim, aslında tek yıldızlık bir kitap.
Kitabı tabii ki 1 günde okumadım. Haziran 2021'de almıştım, o zamandan beri de ara ara ve bazen de keyfime göre yer seçerek okudum. Ansiklopedik bir yayın. İçindekileri internette aratıp bulabilirsiniz ama çoğunu merak bile edip düşünmüyoruz. Bilmemize gerek var mı kısmı ayrı bir tartışma ama bazen durduk yere bu nereden çıkmış diyoruz ve meraklanıyoruz ya o anlarımıza hitap ediyor. Bizim gibi meraklı zihinlerin ürettiği nice teoriler olarak bakıp içindeki tüm bilgileri mutlak bir gerçek olarak da kabul etmemek gerek.
XIII əsrə kimi düymə olmayıb. İynə yalnız ali təbəqəyə məxsus bir məişət əşyası olub. Ya da qəlyan, çay, inanclar. Bəli, bu məlumatlar kimə lazımdı desəniz, şəxsən, yazıçı kimi mənim üçün çox əhəmiyyətlidir. Böyük iş görülüb. Kitabda ağır bir zəhmət var.
Kitabın dili ve konusu çok eğlenceli. TV'de çocuk kanalında eğlenceli bilim programı izler gibi bir okuma sürecine daldırıveriyor insanı. Sayfalar peş peşe çevriliyor, şunu da okuyayayım, bunu da okuyayım derken bir de bakmışsın kitap yarı yarıya bitmiş bile. Tek kusuru kaynakçasının olmayışı. Bu durum onu bilimsel bir kaynak olmaktan uzaklaştırıyor. Ama oo adar kusur kadı kızında da olur. Çok beğenerek ve müthiş eğlenerek okudum.
Keyifli bir okumaydı. Kaynak eksikliği kitabın en büyük kusuru, bilgilerin tekrar incelenmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, özellikle Türkiye'de geleneklerin ne kadar hızlı değiştiğini görmek beni şaşırttı. Sadece 100 yıl önce İstanbul'da sakalsız erkeklerin vatandaş yerine koyulmadıklarını düşünürsek, ülkenin çok hızlı bir şekilde modernleştiğini görebiliriz. Elbette Türkiye bir istisna değil, çok hızlı modernleşen ve eski geleneklerini hızla terk eden başka ülkeler de var.