Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken... Daha sonra yüzleşirken... Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda... Kendimle barışırken... Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken... Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken... Yoruldum!"
Acımasız günlerin gölgesinde geçen çocukluğunun yaralarını sarmak ve geçmişini silmek için İstanbul'a gelen genç bir adam: Bora. Tar hayatını değiştiren aşkı bulup umudu yeşerdiğinde, geçmişi yeniden karşısına çıkacak ve kendi öyküsünü anlattığı Bora'nın Kitabı onu bir girdabın içine sürükleyecek.
Gizli Anların Yolcusu'ndan tanıdığımız Bora'nın hazin öyküsüyle Ayşe Kulin, sadece genç bir adamın kişisel varoluş mücadelesini değil, bu coğrafyanın zorlu koşullarında bir insan, bir âşık, bir birey olabilmenin imkânsızlığını da anlatıyor.
Bora'nın Kitabı kabuğundan sıyrılmaya ant içmiş insanların büyük mücadelesinin romanı...
Ayşe Kulin is a Turkish contemporary novelist and columnist. Kulin graduated in literature from the American College for Girls in Arnavutköy. She released a collection of short stories titled Güneşe Dön Yüzünü in 1984. A short story from this called Gülizar was made into a film titled Kırık Bebek in 1986, for which she won a screenplay award from the Turkish culture ministry. Kulin worked as a screen writer, cinematographer and producer for many films, television series and advertisements. In 1986, she won the Best Cinematographer Award from the Theatre Writers association for her work in the television series Ayaşlı ve Kiracıları.
In 1996, she wrote a biography of Münir Nureddin Selçuk titled Bir Tatlı Huzur. With a short story called Foto Sabah Resimleri she won the Haldun Taner Short Story Award the same year and the Sait Faik Story Prize the next year. In 1997, she was chosen as the "Writer of the year" by the İstanbul Communication Faculty for her biographical novel Adı Aylin, She won the same award the next year for her short story Geniş Zamanlar. In November 1999, she wrote a novel called Sevdalinka about the Bosnian Civil War and in 2000, a biographical novel called Füreyya. In June 2001, she put out a novel titled Köprü about drama in Turkey's eastern provinces and how they shaped the republic's early history.
In May 2002, Kulin wrote a novel titled Nefes Nefes'e about the Turkish diplomats who saved in the lives of Jews during the holocaust in World War 2.
She has married twice, her latest novels Hayat and Huzun describe her life with her spouses, Mehmet Sarper and Eren Kemahli. Both ended in divorce but she bore 4 sons from the marriages.
çok çok çok iyi bir konuyu harcamış ayşe kulin. Gizli Anların Yolcusuna kıyasla daha başarılı buldum. ilk kitapta da İlhami'den çok Bora'nın hikayesi ilgimi çekmişti. aslında eşcinselliğini en başından beri bilen Bora'yı anlatıyor bu kitapta Ayşe Kulin ama bir yarım kalmışlık, bir dışarıdan bakıp anlamaya çalışma ama olmama durumu var. yine de rahat okunan, iyi niyetli bir kitap. en azında eşcinselliği tü kaka yapmamış o yüzden ekstra bir yıldız daha veriyorum.
Gizli Anların Yolcusundan sonra farklı bir bakış açısı açmasını beklemiştim belki daha büyük bir sır, daha farklı bir boyut ancak malumun ilanından başka bir içerik bulamadım bu kitapta. İstemeye istemeye, Gizli Anların Yolcusu'nun yakaladığı rüzgardan kar elde etmeye devam etmek adına piyasaya sürüldüğünü düşünüyorum kitabın. Sanki yazarın ilk draftı buymuş, sonrasında diğer açıdan yazmaya karar verip bu versiyonu ilk başta yayınlamamış ama sonra kitabın ses getirmesi üzerine bir editöryel çalışma ile kitap piyasaya sürülmüş gibi...
(Kapak tasarımı çok kötü wattpad kitaplarına benziyor.) Gizli anların yolcusuna 2 vermiştim buna 2.5 yıldız demek istiyorum. Gizli anların yolcusundan daha iyiydi en azından.
Öncelikle duygular kesinlikle ilk kitaba göre daha ön plandaydı. Tabii yine aşka dair bir şey okumadık ama vicdan azabı, hasret, nostalji gibi duygular ağırlıktaydı. Bu bir önceki kitaba göre çok daha beğenimi kazandı bu yüzden. Fakat yine çok eksik vardı. Yazarın bir yönelimi cinsel kimlik olarak tanımlaması ayrı bir fiyaskoydu zaten. Sırf topluma yerleşen tabuları yıkmak amacıyla yazılmış klişelerden oluşan bir kitaptı bana göre. Bora'nın karakter değişiminin anlatılmaması çok ama çok büyük bir eksi oldu benim gözümde. İlk başlarda detaylı bir anlatım hakimken sanki ortalara doğru yazarın acelesi çıkmış da hızla yazılmış gibiydi. Bedri'nin nasıl Bora'ya dönüştüğü çok önemliydi ama bu sadece basit bir kimlik değiştirme ile sınırlandırılmıştı,buna da çok üzüldüm. Güzel bir konu harcanmış. Ayrıca yazar yine yönelimi kabullenme aşamasını güzel yansıtamamış. Ayrıca 1. kitap ile 2.kitap arasında da uyuşmazlık var gibi geldi bana özellikle 'Recep' konusunda. Beğendim diyemem ama zaman kaybı demek hakaret olur. Boşa harcanmış,aslında güzel bir konu potansiyeline sahipmiş. Ayrıca bilgi eksiği de fazlaydı yönelimler konusunda. Heteroseksüel bir yazarın karşı cinsin birbirlerine olan aşkını ne kadar yansıtabileceği konusunda şüphelerim vardı ve doğrulanmış oldu maalesef. Keşke daha çok uğraşılsaymış.
İlk kitabın ardından bunu okumak için uzun süre beklemiştim.. Zira ilk kitap beni feci etkilemişti, İlhami'nin gözünden okumak beni bu hale getirdiyse Bora'nınki ne hale sokar kim bilir diye.. Ama beklediğim gibi olmadı.. İlk kitaba nazaran bu sanki aceleye gelmiş gibiydi.. Bora'nın hikayesi çok daha ilgi çekiciyken çok üstünkörü geçilmiş maalesef.. Bedri'nin Bora'ya dönüşüm süreci çok önemliydi oysaki bana göre.. Tahmin ettiğim gibi ilk kitaptaki boşluklar burada doldu.. Ama keşke o son geceyi Bora'nın gözünden görebilseymişiz.. Tabi kurguya göre bu imkansız.. Güya Bora'nın ikinci romanı olarak yazmaya başladığı ama sonrada günlüğe dönüşen yazılarını okuduk biz de.. O esrarengiz gece neler yaşandığı da Recep'in İlhami'ye yazdığı mektupla gün yüzüne çıktı.. Tabi İlhami'nin akıbeti henüz belli değil.. O da son kitapta belli olacak sanırım..
Ayşe Kulin dörtlemesinin ikinci kitabı da bitti... . . Ve ne yalan söyleyim birinci kitaptan sonra ilaç gibi geldi🙂 Birinci kitapta olayın tam işlenemediğini, havada kaldığını hissettiğimi yazmıştım. Bu kitabı okuyunca anladım ki bazı şeyler özellikle öyle bırakılmış gibi... Anlatım gücü, samimiyeti öyle güzel, öyle güçlüydü ki, sayfalar ardı ardına uçtu gitti... . . Şimdi sıra üçüncü kitapta... Bir de olaylara bu açıdan bakmak için sabırsızlanıyorum...
Ayşe Kulin in diğer kitaplarına göre özellikle de başlarda dilini çok sevmedim. Eşcinselliği vurgulamak adına o kadar sevgilim kelimesini kullanması; sevgilim geldi, sevgilim bunu dedi, sevgilim gitti... Aynı paragrafta sürekli sevgilim, sevgilim.. Bu da biraz iğreti ediyor. Konu ise Türkiye nin acı bir gerçeği. Konu güzel ama anlatım başlarda kötü...
Bu güne kadar okuduğum Ayşe Kulin kitapları içerisinde en ilginç olandı ki ben bu kadının yazdıklarına ön yargılı yaklaşmıştım... Güncel yaşama ışık tutan farklı(!) bir kitap. Vakit geçirmek için okunası...
Gizli Anların Yolcusu'nu okuduğum yıl olan 2012'den tam 13 yıl sonra Bora'nın Kitabı'na rast geldim ve bir yolculukta okudum. Şimdiii, işi uzatmadan yorum yapma zamanı. Öncelikle Gizli Anların Yolcusu'nda olduğu gibi eşcinselliğe çok sığ bir yaklaşımla yaklaşmış yazar. Bu beni fazlasıyla rahatsız etti. İlk kitapta İlhami'nin hareketleri ve "eşcinsel olma kararı" gibi Bora'nın bu yönelimi kabul etmekte yaşadığı zorlukları ve içsel süreci çok iyi yazamadığını düşünüyorum. Kaldı ki yazar bir yerde "cinsel tercih" bir yerde "cinsel kimlik" diyerek "cinsel yönelim" ve "cinsel kimlik" arasındaki farkları pek bilmiyor olabilir. Ayrıca kitap boyunca duyguya ne zaman girecek olsam hep bir ket vuruldu sanki. Ben duyguya girmek istiyorum, hoop sahne değişiyor veya Bora bir şekilde "Aman neyse" diyerek geçiştiriveriyor mevzuyu, çok anlamsızdı. Bırakın okuyucu o acıyı içselleştirsin, karakterle bütünleşsin. Hele bazı yerlerde yazar iki gün önce yaşanmış bir olaydan "dün" diye bahsetmek gibi hatalar yapmış. Bu sebeple kafa karışıklığı yaşamamak işten bile değil. Ha iyi yanları yok muydu? Elbette ki vardı. Bir kere çok sürükleyiciydi, garip bir şekilde. Rahatsız eden şeylere rağmen merakım hep diri kaldı. "Acaba ne oldu?" diye sormaktan kitabı gerçekten bir oturuşta bitirdim hiç ara vermeden. İlk kitapta anlam veremediğimiz olayları Bora'nın perspektifinden yaşayınca her şey yerli yerine oturdu. Beni en çok üzen, en çok etkileyen Recep oldu. O küçük çocukların yaşadıkları, hele ki Cemile beni mahvetti. Yine de yazarın hataları, cinsel yönelimi bu kadar sığ anlatması, acıları yaşamamıza izin vermemesi gibi durumlardan ötürü 2,5'tan 3 verdim, 10 üzerinden değerlendirsem 5 verirdim.
eğer gizli anların yolcusu 2 yıldızsa boranın kitabı 2.5 yıldızdır.
geçen kitapta beni en çok rahatsız eden kısım boranın bu yolu seçtiğinin imasıydı. bu sefer boranın çocukluğunu kendi gözünden okuyarak eşcinsel olmanın seçim olmadığını tam anlamıyla anlatmış. tabii bu kısmın ana kitapta olmasını dilerdim ama her istediğimize sahip olamıyoruz.
bu kitabın ana hikayeye pek kattığı birşey yok. yani tek ekstra olarak öğrendiğimiz şey boranın çocukluğu. boranın kitabı daha çok gizli anların yolcusundaki bazı yanlış anlaşılmaları düzelten birazda tamamlayıcı/destekleyici bir kitap olmuş.
Gizli anların yolcusu kitabında gecen escinsel olan Bora'nin hayat hikayesini anlatıyor kitap.Kitapta diğer kitapta eksik kalan kısımlar anlatılıyor.Bir köyde bu kadar kötü şey olurken insanlar neden susar anlayamıyorum.Gerci şu zamanda televizyonu açıp sabah programlarını ya da haberleri açtığımız zamanda aynı şeyler karşımıza çıkıyor.
Çok güzel bir konu, başarısız bir kitap. Zorlama replikler, oturmamış karakterler. Tatilde, okuyacak başka hiç kitap kalmadıysa, sahilde 2 günde okunabilecek basitlikte. Ayşe Kulin’in çok sevdiğim başka kitapları oldu, üzülerek söylüyorum ki bu onlardan biri değil.
Kolay okunan ve akıcı Ayşe Kulin dili, bir günde bitti. Sadece serinin en iyi kitabı olduğunu düşünmüyoruö, Bora'nın geçmişiyle ilgili hala eksik kısımla var. Örneğin askerde ne yaşadığı gibi, oralar da detaylandırılsa daha hoş olurdu.
Serinin ikinci kitabi, Bora’nin hayat hikayesini detayli bir sekilde anlatiyor. Bence yine surukleyici bir romandi ama daha iyi olabilirdi, ilk kitabini daha cok begendim..
Roman oldukça akıcı ancak bazı yerlerde özellikle Bora'nin kardeşi ile ilgili çok sık tekrara gitmiş evet o duyguları yansıtmak istemis ancak bence biraz fazla abartiya kaçmış.