Το βιβλίο αυτό είναι το χρονικό των γεγονότων που σημάδεψαν μια μεγάλη τραγική στιγμή του ελληνισμού, το διωγμό των Ελλήνων απ' την Κωνσταντινούπολη. Ο γνωστός Τούρκος συγγραφέας Αζίζ Νεσίν καταθέτει την προσωπική του εμπειρία για τα γεγονότα αυτά, αφού βρέθηκε κατηγορούμενος ανάμεσα στους υποκινητές τους, όταν ο στρατηγός Ακνόζ απέδωσε τις ταραχές στους αριστερούς. «Να κρεμαστούν σαν τα τσαμπιά», είχε διαταχθεί τότε, στην προσπάθεια να θεωρηθεί η Αριστερά υπεύθυνη των γεγονότων της 6ης και 7ης Σεπτεμβρίου 1955, που διαδραματίσθηκαν με κύριο σύνθημα «Η Κύπρος είναι τουρκική».
Aziz Nesin was a Turkish humorist and author of more than 100 books. Nesin was born in 1915 on Heybeliada, one of the Princes' Islands of Istanbul, in the days of the Ottoman Empire. After serving as a career officer for several years, he became the editor of a series of satirical periodicals with a socialist slant. He was jailed several times and placed under surveillance by the National Security Service (MAH in Turkish) for his political views. Among the incriminating pieces of evidence they found against him during his military service was his theft and sale for 35 Lira of two goats intended for his company—a violation of clause 131/2 of the Military Penal Code. One 98-year-old former MAH officer named Neşet Güriş alleged that Nesin was in fact a MAH member, but this has been disputed
Nesin provided a strong indictment of the oppression and brutalization of the common man. He satirized bureaucracy and exposed economic inequities in stories that effectively combine local color and universal truths. Aziz Nesin has been presented with numerous awards in Turkey, Italy, Bulgaria and the former Soviet Union. His works have been translated into over thirty languages. During latter parts of his life he was said to be the only Turkish author who made a living only out of his earnings from his books.
On 6 June 1956, he married a coworker from the Akbaba magazine, Meral Çelen.
In 1972, he founded the Nesin Foundation. The purpose of the Nesin Foundation is to take, each year, four poor and destitute children into the Foundation's home and provide every necessity - shelter, education and training, starting from elementary school - until they complete high school, a trade school, or until they acquire a vocation. Aziz Nesin has donated, gratis, to the Nesin Foundation his copyrights in their entirety for all his works in Turkey or other countries, including all of his published books, all plays to be staged, all copyrights for films, and all his works performed or used in radio or television.
Aziz Nesin was a political activist. After the 1980 military coup led by Kenan Evren, the intelligentsia was oppressed. Aziz Nesin led a number of intellectuals to take a stand against the military government, by issuing the Petition of Intellectuals (Turkish: Aydınlar Dilekçesi).
He championed free speech, especially the right to criticize Islam without compromise. In early 1990s he started a translation of Salman Rushdie's controversial novel, The Satanic Verses. This made him a target for radical Islamist organizations, who were gaining popularity throughout Turkey. On July 2, 1993 while attending a mostly Alevi cultural festival in the central Anatolian city of Sivas a mob organized by radical Islamists gathered around the Madimak Hotel, where the festival attendants were accommodated, calling for Sharia and death to infidels. After hours of siege, the mob set the hotel on fire. After flames engulfed several lower floors of the hotel, firetrucks managed to get close, and Aziz Nesin and many guests of the hotel escaped. However, 37 people were killed. This event, also known as the Sivas massacre, was seen as a major assault on free speech and human rights in Turkey, and it deepened the rift between religious- and secular-minded people.
He devoted his last years to fighting ignorance and religious fundamentalism.
Aziz Nesin died on July 6 1995 due to a heart attack, after a book signing event in Çeşme, İzmir. After his death, his body was buried in an unknown location in the land of Nesin Foundation without any ceremony, as suggested by his will.
عزيز نيسين واحد من معلمي الكتابة والحياة الكبار لاشك، هذا الكتاب ليس أكثر من مجرد مقالات متفرقة عن أحداث أيلول عام 1955، حيث أحداث التدمير والعنف التي جرت لكل ما هو يوناني في تركيا على خلفية النزاع حول تركية أم يونانية جزيرة قبرص.
الكتاب لا يعد أكثر من إضاءة لموقف ومعاناة نيسين في تلك المجنة، وترجمة الكتاب كانت سلسة في مواضع ومرتبكة أو غير مفهومة قليلا في مواضع أخرى، لكن الكتاب عموما محدود الفائدة والقيمة، واسم نيسين عليه كان الدافع لقراءته فقط للإلمام بكل أو معظم ما كتب هذا التركي العظيم.
Menderes dönemindeki talihsiz 6-7 Eylül olaylarına Aziz Nesin gözüyle bir bakış. Yorumlarından değil anıları ve yorumlarından oluşuyor ve tabi ki o utanç verici olaylar yüzünden hapse de girmiş. Hiç suçu olmadığı halde içeri girişini ve 6 aya yakın hapishanede geçen günlerini de gene mizahi dille anlatıyor. Bir kitabı okurken kitabın kendine sesli güldürmesi kolay iş değildir bence. Bunu Oğuz Atay, Melih Cevdet Anday, Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin kitaplarında yaşadım. Büyük yazarlar!
"يجب ألا نسكت، يجب أن نفعل ما نؤمن به، لنفكر بالرحمة لإيضاح الظلم، فالدموع التي في عيوننا هي من أجل أن يعيش أطفالنا الفرح والسعادة"
بدأت بالكتاب على أساس أني أقرأ مجموعة قصص ساخرة كعادة ما يكتبه عزيز نيسين..وتبين لي إنو الكتاب عن حركة شغب (عنصرية) صارت باسطنبول بتاريخ ٦ - ٧ أيلول عام ١٩٥٥ بعدما تم تفجير قنبلة بالقنصلية التركية (يلي هي نفسها المنزل اللي ولد فيه أتاتورك) بمقدونيا..وتم اتهام اليونانيين بهالشي بتحريض من الحكومة والأحزاب..فقام الشعب قومة غضب (همجية) قتلوا وكسروا ونهبوا (عفّشوا) بيوت اليونانيين باسطنبول وبطريقن مروا عاليهود والنصارى وكم أقلية تانيين مع شوية أتراك شكوا إنهن مو أتراك فقتلوهن تحسبًّا وحيطة :) وبعدما تم ما هو مخطط له من فرض للهيبة التركية وإرهاب للغريب (وتطفيشو)؛ قررت الحكومة تهدي الوضع وتخفف ضغط عليها وإنو لا للطائفية والتفرقة وتركيا للجميع؛ اعتقلت عدد من (الأتراك) ما إلن علاقة بهالقصة وأصدرت حكم الإعدام بعدما أكدت للشعب إنو كل يلي صار من هالشيوعية الله يلعنا عم تفرق بين أبناء الوطن الواحد، يلا نعدم الشيوعيين أعداء الوطن ونرجع نعيش بسلام ومحبة❤️
This entire review has been hidden because of spoilers.
اسم الكتاب يجذبك لكن عندما تقرأه يتبين لك أنه أقل من أن يكون لعزيز نيسن هو عبارة عن فترة من حياة الكاتب أثناء اضطرابات حدثت في تركيا يذكر الكاتب فيه حوادث تاريخية وماحدث معه بأسلوب مقالات جمعت في هذا الكتاب
Geçen aylarda okuduğum Kanadı Kırık Kuşlar kitabında 6-7 Eylül olayları ilgimi çekmişti. Bunun üzerine yazılmış kitapları araştırdım ve karşıma Son Eylül ile Aziz Nesin'in Salkım Salkım Asılacak Adamlar kitabı çıktı.
Kitap Nesin'in anı olarak bize aktardıklarıyla karşımıza çıkıyor. Olayların yanı sıra kitapta hükümet, meclis ve Nesin'in yakın çevresinden bir çok alıntı yapılmış. Olayı farklı kişilerin gözünden de az çok anlatıyor diyebilirim. Bunun yanında döneminde çevresinden Kemal Tahir'den Yusuf Ziya Ortaç'a bir çok münasebeti olduğu isimle de o günleri analiz etmemize yardımcı oluyor.
Tabi benim kitapta hoşuma gitmeyen yanları da oldu. Ortaya öylece atılmış, sonuçlandırmaya dahi yaklaşılmamış düşünceler, savlar var. Belkide konudan sapmamak adına yapılmış olsa da, bir çok isim ve olaydan kısaca bahsedilmiş ve başka kitaplarda bahsedileceği yazılmış. Göze batacak kadar bu türde kısım olunca rahatsız oldum açıkçası.
Belirtmem gerek ki tutuklu geçirdiği 6-7 Eylül sonrası ayları Aziz Hocamız çok iyi aktarmış. İçinde ukde olan bazı şeylere de yer vermiş.
Ben Salkım Salkım Asılacak Adamlar'ı çok özel bir kitap olarak buldum. Herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Toplum olarak bazı hatalar yapmış olabiliriz, ama farkında olup bunları hatırlamak, bilinçli olmakta boynumuzun borcu. Teşekkürler Aziz Nesin. İyi okumalar.
Tekrar tekrar anlıyorum ki bu ülkede adaletsizliğin ucu başlarına dayanıyor, o zamandan beri yuvarlana yuvarlana gittikçe büyüyen bir çığ haline gelmiş. Bunun aksine gittikçe hükümet tarafından daha az mesuliyet kabul edilmeye başlanmış, halkın da tepkileri yok olmuş, bu şekilde yılgınlaştırılmışlardır. Ne acı ki bu tür olaylar sıradanlaşmıştır. Umuyorum ki tarihimize bakıp ders çıkaralım. Zamanında Yassı Ada’da bütün bunların hesabı tek tek nasıl sorulduysa, yine yapılabilir. Unutmayalım, unutturmayalım!
الأديب التركي "عزيز نيسين" اعتقل مرات عدة في حياته، وفي كتابه هذا يروي لنا قصة اعتقاله بعد أحداث أيلول/سبتمبر ١٩٥٥م، هذه الأحداث العنيفة التي وجِهَت نحو الأقلية اليونانية في اسطمبول وبعض المدن التركية، والتي نتجت عنها خسائر مادية وتدمير للمحال وحرق لمصالح وممتلكات اليونانيين، وكانت حصيلة الوفيات تترواح بين ١٣-٣٠ قتيل، عدا الجرحى، وقد اتُهِمت حكومة عدنان مندريس بأنها السبب وراء هذه الأعمال..(مصدر المعلومات: ويكيبيديا). عمومًا؛ الكتاب فيه شيء من الخفة والسرد أكثر من الإمتاع الأدبي، وقد قسّمه المؤلف إلى فصول بلغ عددها ٣٠. الترجمة والطباعة لم تكن جيدة إلى حدٍّ كبير، كما أن المؤلف نفسه، ورغم كونه أديبًا إلا أنه لم يستخدم شيء من نسج الأدباء وأساليبهم في سرد مذكراتهم، كان مجرد سرد، قريبًا من التوثيق.
Aziz Nesin'in, yakından tanık olduğu 6-7 Eylül 1955 felaketi esnası ve sonrasında yaşadıklarını anlatıyor. Kitabın en can alıcı noktası, sağ siyasetin ya da devlet geleneiğinin uzun zamandır değişmemiş olduğunu, 1950lerdeki Menderes Hükümeti ile günümüz hükümetinin birbiriyle neredeyse aynı tarz hareket ettiğini, kendisini savunurken neredeyse aynı cümleleri kurduğunu göstermesidir. Sırf bu nedenle bile okunmalıdır.
Yıllar sonra, "6-7 Eylül, kontrgerillanın ilk büyük tertibiydi" diyerek Sabri Yirmibeşoğlu'nun itiraf ettiği, Kıbrıs meselesi bahane edilerek kitleleri canavarca, Rumlar başta olmak üzere Ermeni ve Yahudilerin üzerine saldırtan, evleri yaktıran, kiliseleri ateşe veren, dükkanları, mağazaları yağmalatan, insanları öldürten, kadınlara tecavüz ettiren, papazları sünnet etmeye kalkıştıran, Tüm bunlar olurken polisin hiçbir şey yapmaması için emir veren, sonrasında pişkince olağanüstü hal ilan eden ve suçu komünistlere atıp, adı bilinen solcuları 4 ay Harp Okulunun yemekhanesinde hücre hapsinde tutan, dönemin iktidarı, Adnan Menderes hükümetiydi.
Aziz Nesin o günlerin tanıklarından, 4 ay hapis yatan isimlerinden biri ve tüm yaşadıklarını, yer yer alaylı, yer yer üzüntüsünü dile getirir şekilde ama hepsinden ötesi içten bir eda ile anlatıyor.
Bu arada Salkım Salkım Asılacak Adamlar kitabı, Aziz Nesin'in anılarını anlattığı diğer kitaplar (Yol, Yokuşun Başı, Bir Sürgünün Anıları, Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim vs.) gibi çevresindeki insanların portreleri ile dolu. Sadece onu tutuklayan, cezaevinde zulmedenler değil, Kemal Tahir'den ismini çoğu kez 1951 TKP tevkifatından duyduğumuz Mustafa Börklüce'ye, Yaşar Kemal'den kimi çocukluk arkadaşlarına dek pek çok insan bu kitapta tüm özellikleriyle karşımıza çıkıyor.
Türkiye'nin dünya çapında en ünlü mizah yazarı olan Aziz Nesin, yazdığı öykü, roman, oyun ve hatta gazete yazılarında hep yaşanan trajikomik olayları ele alır. Ancak anılarına baktığımız zaman Aziz Nesin'in gerçekten yaşanan trajikomik olaylarda şaşkınlık duyduğunu da görüyoruz. Bu kitap da bu şaşkınlıktan oldukça etkilenmiş durumda.
Aziz Nesin’in de dediği gibi uluslar sadece övünç kaynağı günleri kutlayarak değil de biraz da ( belki de daha çok) utanç kaynağı olayları anarak da geleceğe bakmalılar. Yaşanmış olayların, hiç yaşanmamış gibi üstünün örtülmesi belki en büyük sorunlardan biri her birimiz için.
“ Adalet kavrami, yargıçlık, yargıcın vicdanı üzerine söyleyip yazacagim cok sey var ama baska anilarimda... Ben bunları yasadigim için, hickimse beni Türkiye' de soyut bir adalet kavraminin kutsalligina, yasalarin yansiz uygulandigina, yargiç vicdanina inandiramaz, hiçkimse ... “ Aziz Nesin
يتحدث الكاتب عن الفترة التي ألقيت فيها قنبلة على بيت كمال أتاتورك في سالونيك وما ترتب على ذلك من أحداث أدت إلى قيام مظاهرات في تركيا عام ١٩٥٥ والتي إعتقل الكاتب على إثرها لإتهامه بالتحريض على نشوب تلك المظاهرات. مما دعى الادعاء العام التركي إلى المطالبة بإعدامه هو ورفاقه المعتقلين في سجن الكلية الحربية مع أنهم لم يكن لهم ناقة ولا جمل في قيام هذه المظاهرات. وقد جاء الكتاب تعبيرا صادقا عن ألمه لمجتمعه البائس الذي قاده حكامه المرتبطين بالأحلاف الإستعمارية إلى حالة العدم.
Aziz Nesin bu kitapta tanık olduğu 6-7 Eylül faciasının yaşadığı bölümlerini anlatırken ve olaylara alakalı belgeleri ortaya koyarken hükümetin oynadığı oyunların ve kullandığı numaraların o günlerden bugüne pek değişmediğini ispatlıyor.