Leila is een gewoon meisje van 15 jaar oud dat in de buurt van Sarajevo woont als de waanzin van de oorlog uitbreekt. Korte tijd later wordt zij door militairen gevangengenomen en in een concentratiekamp gezet. Dat is het begin van een hel die twee jaar zal duren en waarin angst en waan haar bestaan bepalen. Ze wordt mishandeld, gefolterd en verkracht, en na verloop van tijd in een bordeel te werk gesteld. Leila's drang tot zelfmoord is groot, maar haar wil om te overleven blijkt sterker. Op avontuurlijke wijze weet zij te ontvluchten en na vele omzwervingen ziet zij haar moeder - die haar nauwelijks herkent - vijf jaar later weer terug.
Leila is thans 24 jaar oud en getraumatiseerd voor het leven. Ondanks de kans op represailles wil zij door het publiceren van dit boek haar stem laten horen en de daders hun straf niet laten ontlopen.
NBD|Biblion recensie Alexandra Cavelius heeft vele Bosnische vrouwen gesproken en geholpen om de verschrikkingen van verkrachting , dood en verlies van eigenwaarde in de oorlogstijd te boven te gaan. Het verhaal van Leila, die 15 is bij het uitbreken van de oorlog in Bosnie, is aangrijpend en schokkend: een menselijk bestaan gereduceerd tot het proberen te overleven temidden van pijn, verschrikking, honger en lijden. Cavelius laat Leila haar verhaal cool en afstandelijk vertellen. Tegelijkertijd volgen we via het dagboek van haar moeder de gevoelens van de moeder die jarenlang niet weet of ze haar dochter weer zal zien. Het laatste deel, dat van Leila's gevecht om een waardig bestaan te vinden na de oorlog, getuigt van haar overlevingskracht en moed om te getuigen tegen haar beulen. De stroom van oorlogsmemoires van vooral vrouwen na de oorlogen in voormalig Joegoslavie getuigt ervan dat vrouwen niet meer gebruikt willen worden als oorlogsbuit en vergeldingsobject. Hoe gruwelijk deze verhalen ook zijn, ze zijn uiterst belangrijk voor de emancipatie van onze cultuur. Kleine druk. (Biblion recensie, E. Agoston-Nikolova)
"Aslında savaşın başladığını Zerrin’in ölümüyle ancak şimdi kavramıştım. İnsanların bir değeri yoktu. Sinek gibi ölüyorlardı." 4/5⭐️⭐️⭐️⭐️ Çok uzun süredir kapağını gördüğüm ve adını bildiğim bir kitaptı. Özellikle basan yayınevinden o kadar çok kitap okumuşluğum var ki nihayet kendisine sıra geldi. Bu kitabı kafamda daha farklı olarak kurgulamıştım ama meğer benim tahmin ettiğimin çok tersine kurgudan da oldukça uzak gerçek ve acı bir hayat hikayesinin kitaba aktarılmasıymış. 90'lı yılların sonunda Balkanlar'da yaşanan soykırımın izlerini en derin şekilde taşıyan bu kitabı okuyabilmek için biraz cesaretinizin olması gerekiyor. Yaşananlar bazen en ince detayıyla, bazense çok üstünden anlatılmış. Ama arada tek bir cümle öyle bir vuruyor ki insan neye uğradığını şaşırdım. Hemen şuraya iliştirmem gerekiyor ki; özellikle de tecavüze değinilen kısımlarda yazar çok kısa cümlelerle çok fazla detaya girmiş ve bu kitabı kesinlikle belirli bir düzey yaşın okuruyla kısıtlıyor. Sıradan bir soykırım anı kitabı gözüyle bakıp her yaştan okunması bence çok yanlış olur. Kitabın en büyük eksiğiyse yazarın kaleminden mi yayınevinin çevirisinden mi kaynaklandığından kesin emin olamamakla birlikte sanki bir atlı koşturuyormuş gibi yazılması, çok fazla derecede kısa cümleler kullanılması ve anlatımdaki yalınlığın biraz basitliğe kaçmış olması. Oturup yazarın gerçek bir hikayeyi kitaba geçirişini uzun süre eleştirmek yersiz olur çünkü bu kitap her şeyden öte insana gerçekten bir şeyler katıyor. Kaçımız bu soykırımın arka perdesini bu kadar iyi biliyoruz? Bugüne kadar dünyada yaşanmış olan tüm özgürlük davaları, savaşlar, başkaldıraların gerekirse bir kitaptan gerekirse en ufak bir bilgi kırıntısıyla okunup öğrenilmesi gerekiyor. İnsanın insalığını geliştiren, ona nasıl bir insan olmasını hatırlatan en önemli unsurlardan biri. Size de okumanızı şiddetle öneririm ama lütfen önerimi dikkate alın. Her zamanki gibi keyifli okumalar dileyemiyorum çünkü asla keyifle okunacak bir kitap değil. Bu sefer kendim için bu tarz kitaplara daha çok zaman ayırmayı diliyorum. Görüşmek üzere..
Bosna soykırımı ile okuduğum kitapların arasında en başarılı bulduğum kitap oldu. Savaş temalı kitapları okumak bazı zamanlar gerçekten zor olabiliyor. Leyla da okumanın zor olduğu bir kitaptı aslında. Yine de elimden bırakamadım. Karakterler, yaşananlar... Sanki hala kitabın satır aralarında yaşamaya devam ediyormuş gibi beni etkisi altına aldı. Anlatım dili bu türdeki bir kitap için oldukça uygundu. Ratko ise benim için asla unutulmayacak bir karakter.
Kitabın yazılış dili çok basit ya da çevirisi çok kötü olsa da sırf bu kötü olayları yaşamış Bosna'lı kadınların sesini,yaşadıkları acıları duyurduğu için beş yıldız verdim.Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın
Unkompliziert, ohne ein Blatt vor den Mund zu nehmen, lässt Leila einem an ihrem Schicksal teilhaben. Ihre Geschichte ist nichts für schwache Nerven, unsagbar traurig und zugleich nervenaufreibend wie Fragen aufwerfend. Es liest sich gut und erzählt ohne große Umschweife von ihrem Werdegang und ihrem Kampf ums überleben, was uns, die, die im Westen leben, wie ein stillos geschriebenes Action-buch vorkommt. Doch beruht das Geschehen auf der bloßen Wahrheit eines Mädchens, dessen Geschichte mich zutiefst erschüttert hat.
Ein emotionales, mitreißendes & packendes Buch über wahre & sehr grausame Erlebnisse einer jungen Frau im Bosnien Krieg.
Hier geht es um Leila, ein 16-jähriges Mädchen mit Träumen von einem Studium, ersten Schwärmereien, Musik und Freunden. Ein ganz normales Mädchen..
Bis 1992 der Krieg in Sarajevo (Hauptstadt Bosniens) ausbricht und das Leben von Leila und ihrem Umfeld und ihr auf den Kopf stellt. Leila wird durch ihre Erlebnisse sehr schnell erwachsen, von ihrer Familie getrennt und erlebt den Alptraum auf Erden. Angst um das eigene Leben, Armut, Hungersnot und Bomben bestimmen von nun an den Alltag. Eine ungewisse Zukunft und die Frage "WARUM" schwebt in den Köpfen der Betroffenen.
Das Buch ist nichts für schwache Nerven, denn es werden alle Grausamkeiten des Kriegen wie z.B.Vergewaltigung, Verschleppung, Folter usw. berichtet. Dies hinterlässt beim Leser eine etwas bedrückte Stimmung wie ich finde.
Obwohl der Schreibstil bzw. die Übersetzung ein bisschen eigenwillig ist, ließ sich das Buch gut weg lesen. Was ich persönlich erschreckend finde ist, dass so etwas in Europa überhaupt möglich war und alle weggesehen haben bzw. niemand etwas unternommen hat, um diesen Irrsinn zu beenden.
Ein historisch sehr wichtiges Thema welches ich jedem ans Herz legen kann.
Tercümeden mi kaynaklıydı bilmiyorum ama okurken rahatsız edici bir dili vardı. Sanki sürekli kekeliyormuş gibi hissettim kendimi. Belki de cümleler çok basitti, bilemiyorum.
Anlatılan döneme ilgisi olanlar için yine de okunabilecek bir eser olduğunu düşünüyorum.
Dünya bugüne kadar çok savaş gördü ama Avrupa'da gerçekleşen bu vahşete kimse dur demedi. Ne acı ki silahlanma için harcanan bu kadar çaba yüzünden barışı düşünemez hale geldi liderler yada işlerine böyle geliyor. Leyla ve Leyla gibi bütün kadın ve çocuklara sadece huzur diliyorum.
çok kötü yazılmış veya çevrilmiş bilmiyroum ama kitap gerçekten okuması oldukça zor bir halde. konu tipik, elbette üzücü bunaltıcı ama oldukça baştan savma.
This is the most impressive true story I have ever read. At the moment I'm speechless, maybe later there will be words for this. Especially because while this was happening I was enjoying my careless youth and enjoying the holidays in France. At the same time less then 1000 km away Leila was going through this unimagenable horror. Many thanks for this book, this may never be forgotten.
Uzun zamandır dram romanı okumamıştım. Dram çok sık okuduğum türlerden biri olmasa da kaliteli bir dram bulduğumda okumadan geçmek istemem. Leyla' da böyle dikkatimi çekti okuyanların yorumu ve konusu bende merak uyandırdı. Okumaya başladım ve roman beni sıktı, gerçekten okurken sıkıldım. Okurken bir türlü hissedemedim, ne yaşananları ne karakterleri. Romanda yaşanan olaylar gerçekten çok acı verici ve dehşet doluydu ancak hiçbirini hissedemedim. Yazar o güzel konuyu o güzel mesajı almış ve berbat etmiş. Yazar olayları üzerinize sanki bir kovayla döküyor ve yeni bir bölüme geçiyor, siz yaşananları ne anlayabiliyorsunuz ne de hissedebiliyorsunuz. Sanki kelime sınırı varmışta açıklamadan yazıp gitmesi lazımmış gibi bir aceleyle sayfalar akıp gidiyor, keşke daha uzun olsaymış ve anlatıma daha çok özenilseymiş. Değinilmek istenen konu gerçekten çok önemli ve güzel ama yazar iyi iş çıkaramamış. Kitap sadece Leyla'nın ağzından değilde başka karakterlerin de bakış açılarıyla yazılsa daha anlaşılır olabilirdi sanırım. Bu kitabı okumak yerine dramı gerçekten hissedebileceğim Kız Kardeşim İçin'i ikinci kez okusam dahi iyi olurdu. Kitaba çok ağır bir yorum yaptım farkındayım ama okurken hiç etkilenmedim, sıkıldım, araya giden konuya üzüldüm.
Neden hep ağır bedelleri kadınlar öder, Neden kadın gibi en kutsal olan varlık pis ellerin ve boktan zihinlerin gözüne sadece hayvani dürtülerini hemde kadının rızası olmadan giderir. Ah şimdi daha iyi Anlıyorum Neden Cehennemin yaratıldığını.
okumaya bile midemin zor aldığı bir kitabı yaşayan Bosna'lı bir kızın başına gelenleri okuduğumda insanlığımdan utandım!
Read this a couple of years ago. A haunting story that I have never been able to forget. While everyone who has an interest in knowing what the Bosnian war was like for women should read this book, it is definitely not for the faint of heart! Be aware that many parts of this book are very graphic. Not sure if this book exists in English yet.
kitabın başı sıkıcıydı.savaş ve savaş sonrası olaylar çok daha akıcı geçti. hikaye beni rahatsız etti yaa kadın(lar)ın başına gelenler çok kötüydü.. belki de sırp-müslüman-hırvat olayları canımı sıktı bilemiyorum ama sevemedim pek..
İçler acısı bir kitap.İnsan olmak bu olmamalı dedim kendime.Nasıl bir vahşetdir bu.İnsan olmak dan daha zor olanı kadın olmak ...Kitabı okurken ağladığımda çok garip anlatılamaz bir duygu kapladı içimi.Çünkü tek yapabildiğim şey buydu.
bu kitabı okumadan ölürseniz çok pişman olursunuz. Açık,net. Tüm gerçekleri gözler önüne seriyor ve dil olarak olağanüstü akıcı bir günde bitirebilirsiniz ama çok ağır gelir çünkü içinde yazılanlar çabuk sindirilemeyecek kadar acı
Leila: Ein bosnisches Mädchen” ist ein bewegendes Buch, das die Leser auf eine Reise durch die Erfahrungen eines jungen Mädchens während der Bosnienkriegszeit mitnimmt. Die Autorin, Alexandra Cavelius, schafft es, die Grausamkeiten des Krieges und die zermürbende Auswirkung auf das tägliche Leben mit einfühlsamen Worten darzustellen.
Allerdings muss ich erwähnen, dass ich dem Buch nur vier Sterne gegeben habe. Der Grund dafür sind einige grammatikalische Fehler, die meinen Lesefluss gestört haben. Zusätzlich war ich auch etwas verärgert über die wiederholte Verwendung des Wortes “Moslem”. Es schien, als würde dieses Wort unnötig oft wiederholt, was den Lesegenuss beeinträchtigte.
Trotz dieser Kritikpunkte möchte ich betonen, dass “Leila” eine wichtige Geschichte erzählt, die es verdient, gehört zu werden. Es ist ein Buch, das die Menschlichkeit in Zeiten des Konflikts hervorhebt und uns daran erinnert, die Erfahrungen derjenigen anzuerkennen, die durch solche schwierigen Zeiten gegangen sind.
honestly one of the best books I’ve read this year.
I’ve just crossed paths with this book by accident on a flea market and started reading it the same day. It called my name immediately when I saw it, since I am bosnian and wanted to read more about the war from the bosnian perspective. This book has made cry plenty of times. I’ve marked so much in there. I couldn’t stop talking about the book to anyone and everyone I had the chance to. The writing of the book is great. It’s easy to read but I still felt so many emotions. It didn’t read like a boring textbook about history from school. I can only suggest this book to everyone. A read i‘ll never forget. I get goosebumps only by thinking about Lejlas story. One among many other bosnian women. i hope and wish she’s doing good nowadays.
Geçenlerde elime rastgele tutuşturulan bir kitabı okudum. İsmi: "Leyla". Elime tutuşturulan öylesine bir kitaptı başta, lakin gözyaşlarıyla okuyup içime sindiremediğim, acılarına katlanamadığım ve asla unutamayacağım bir kitap oldu. Bu yazıyı kitabı bitirdiğimden sadece 2 dakika sonra yazıyorum, çünkü bunu yapmalıyım. Bu acı bilinmeli. Leyla, acı dolu ve iğrendirici gerçeklerle dolu bir eser.
Kısaca bir giriş yapmak gerekirse Bosna Savaşı mağdurlarındandır Leyla. Savaşın gerçek yüzünü gösteren, savaşın sadece evleri yıkıp geçmediğini beraberinde hayatları ve umutları da götürdüğünü tüm açıklığıyla tokat gibi yüzünüze çarpan bir hikayesi var Leyla'nın. Ama bundan daha önemli tuttuğum bir şey var bu kitapta, kadın ve tecavüz. İğrendirici gerçekler işte tam bunlarla ilgili, o anları okurken tiksinmemek, kızmamak elde değil.
10/10 Bu kitap hakkında ne düşüneceğimi, ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Kitabın gerçek bir hayat hikayesi olması kitap hakkında yorum yapamamı sağlıyor. Kitabın baştan sona yeterince çarpıcı olduğu yetmiyormuş gibi sonsözde yazılanlarla başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldum. Bu kadar şeyi yaşamak zorunda bırakılmış bir kadının, sadece suçluların cezasını çekmesini istemesi ama defalarca ölümle tehdit edildiği için mahkemede tanık olarak konuşmak konusunda karasız kalması... Kitap Leyla'nın tanık olmak konusunda kararsız olduğu ve suskunluğa büründüğü söylenerek bitiriliyor... Her şeyin zaten yeterince ortada olduğunu düşünüyorum ve bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Kadınların hiç bir zaman hor görülmediği ve kıymetlerinin bilindiği günlerin yakın olması dileğiyle...
This entire review has been hidden because of spoilers.
Kitabın bir kadın olarak canımı nasıl yaktığından ve gözyaşlarımdan başlayarak özetlemek istiyorum. Savaşın her zaman kaybedenleri kadınlar ve masum çocuklardır. Yaratıkların bir kadın bedenine defalarca ettikleri tecavüz ve ruhlarında bırakılan acılar.. sahneler aklıma geldikçe bedenimin her bir hücresinde bir insan olarak acı çekiyorum! Leyla sırada bir genç kızdı ve günün birinde savaş başladı. İnsanların ne için ya da neden savaştıklarını bile doğru düzgün bilmedikleri bir savaş! Bu savaşın en acınası kısmı ise kadınların yaşamış oldukları toplu tecavüzler, aşağılanmalar ve travmalar.. gözlerinin önünde öldürülen çocukları ya da eşleri.. daha kanları kurumadan uğradıkları tekrar tekrar tecavüzler.. sanırsam uçurtma avcısından sonra en çok canımı yakan kitaplardan biri bu oldu!
This entire review has been hidden because of spoilers.
Qovuşmaq-->Ne mən nədə anam ağlayırdı.Göz yaşları özü özlüyündən süzülürdü yanaqlarımıza.İnsanlıq dərsi Tükləri tikanlaşdiran bir hekayə.Bir daha Cəhənnəmin var olduğuna sevindim Toplu Təcavüz-->benzinə silah-sursata gərək qalmayan bir savaş strategiyasidır.Ümid-->insanin başına nə gəlir gəlsin hətta xəyal edə bilməyəcəyi bir iztirab, zülm belə gəlsə başa onu yaşamaq üçün saxlayan iradədir..Səni ,yaşadıqlarıni və digər Bosna türklərinə edilən zülmü unutmayacam Leyla( gərçək adin nə isə o) Sənidə unutmayacam Ratko (və ya gərçək adin nə isə o)1976.17fevral Vəliyev Rövşən 06.04.2020
Çok derinden bir nefes çekip yorum yazmaya başlıyorum. İncir Kuşları’ndan sonra ağlaya ağlaya okuduğum ikinci kitap. Keşke böyle savaşlar yaşanmasaydı da biz de böyle hikayeler okumasaydık diyorum. Ve yine kadınların onca acı üzerine yine de dimdik ayakta durduklarını okuyunca mücadelelerine çok büyük saygı duyuyorum. Konusu ise Yakın tarihe, Sırp vahşetine ışık tutuyor. Gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkılarak yazılmış. Leyla, Bosnalı küçük bir kızken Sırplar tarafından esir ediliyor ve olaylar bu çerçevede gelişiyor. Mutlaka tavsiye ederim.
Tamamen üzücü bir hikaye. Yazarın dili eleştirilmeye müsait değil. Her şey birinci tekil şahıs ağzından yazılmış. Kurulan bütün cümleler sanki kitap okuyormuşsunuz gibi değil de tanıştığınız biri size bu hikayeyi anlatıyormuş gibi. Savaşın kadınlar üzerindeki etkisi, daha sonrasında ölmek mi daha iyi yoksa tüm bu olanlardan sonra hayatta kalmak mı ikilemine sokuyor. Yine de tüm kötü şeylere rağmen hayatta kalan ya da kalmaya çalışan kadınların yaşadığı mental problemleri adım adım görüyorsunuz. Bence okunması gereken bir kitap.
Kitabdakı hadisələrin həqiqətən yaşanmış olması tükürpədicidir. İnsanoğlu nə qədər vəhşiləşə bilər nə qədər qəddar ola bilər gözlər önünə sərir. Amma kitab o qədər sadə bir dillə yazılıb ki adam sıxılır oxuyanda hadisələri canlandıra bilmirsən tam olaraq içinə girə bilmirsən hiss edə bilmirsən obrazların hisslərini iç dünyasını görə bilmirsən. Bu müharibə ilə əlaqəli türklərin çəkdiyi "Mavi kelebekler" serialana da baxmaq olar
İnsanı derinden etkileyen bir kitap. Savaşlarda din dil ırk ayrımı olmadığını, insanların yalnızca vicdanlı ve vicdansız olarak ayrılabileceğinin bir kanıtı daha bu kitap. Tecavüz algısının toplumlarda mağdurlara nasıl yansıdığını da gösteriyor ayrıca; herkes tecavüz kamplarından haberdarken kadınların çoğunluğunun tecavüze uğradığu bilinirken bile kadınların bunu bir ayıp gibi taşımaları yürek burkucu.
İnsan istəyir ki, burda oxuduqları həqiqət olmasın. Amma müharibənin danılmaz və haqqında az danışılan cinayətləri ən çox qadınların başına gətirilir. Yəqin müəllif üçün bunları qələmə almaq çox ağır olub, bəlkə bu səbəbdən nəqletmə üslubu qane edici deyil. Bədii təsvir əksikliyi var idi. Məncə daha uğurlu yazar bu hekayəyə gərgin təcavüz səhnələrindən başqa nələrsə də qatardı və əsər daha təsirli olardı.