Jump to ratings and reviews
Rate this book

To Live by Hua Yu

Rate this book
After squandering his family's fortune in gambling dens and brothels, the young, deeply penitent Fugui settles down to do the honest work of a farmer. Forced by the Nationalist Army to leave behind his family, he witnesses the horrors and privations of the Civil War, only to return years later to face a string of hardships brought on by the ravages of the Cultural Revolution. Left with an ox as the companion of his final years, Fugui stands as a model of flinty authenticity, buoyed by his appreciation for life - sheer life - in this unforgettable narrative of humbling power.

Unknown Binding

First published January 1, 1992

1280 people are currently reading
26865 people want to read

About the author

Yu Hua

118 books1,226 followers
Yu Hua (simplified Chinese: 余华; traditional Chinese: 余華; pinyin: Yú Huá) is a Chinese author, born April 3, 1960 in Hangzhou, Zhejiang province. He practiced dentistry for five years and later turned to fiction writing in 1983 because he didn't like "looking into people’s mouths the whole day." Writing allowed him to be more creative and flexible.[citation needed] He grew up during the Cultural Revolution and many of his stories and novels are marked by this experience. One of the distinctive characteristics of his work is his penchant for detailed descriptions of brutal violence.

Yu Hua has written four novels, six collections of stories, and three collections of essays. His most important novels are Chronicle of a Blood Merchant and To Live. The latter novel was adapted for film by Zhang Yimou. Because the film was banned in China, it instantly made the novel a bestseller and Yu Hua a worldwide celebrity. His novels have been translated into English, French, German, Italian, Dutch, Persian, Polish, Spanish, Swedish, Hungarian, Serbian, Hebrew, Japanese, Korean, Malayalam and Turkish.

(from Wikipedia)
https://en.wikipedia.org/wiki/Yu_Hua_...

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
12,447 (50%)
4 stars
8,720 (35%)
3 stars
2,738 (11%)
2 stars
535 (2%)
1 star
177 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 3,085 reviews
Profile Image for Issa Deerbany.
374 reviews680 followers
October 26, 2017
أصبحت اعشق أدب الشرق الأقصى 😉😉

"إرادة الحياة"

كنت أفضل هذا العنوان على عنوان "على قيد الحياة.

فوت قوي يجسد إرادة الشعب الصيني في الحياة رغم جميع الظروف الصعبة سواءنا مادية او معنوية.

خسر جميع املاك اجداده ومات ابيه بسببه، واستمر في الحياة.
اهان كرامته وطلب العيش من زراعة ارض كانت ملكه، واستمر في الحياة.
يخطف من قبل الجيش للحرب، وفِي ظروف الحصار لفرقته ويستمر في الحياة.
يبدأ العهد الشيوعي والمزارع الجماعية والعمل فقط للاكل والشرب ويستمر بالحياة.
يفقد عائلته فردا فردا ويستمر بالحياة.
بأسلوب رائع يقوم المؤلف بوصف حياة بطل الرواية بشكل يجعلك تفقد أعصابك لشدة تحمل هذا الرجل الذي يجسد معانات الشعب الصيني في مطلع القرن التاسع عشر.
الشخصيات في الرواية مميزة وواضحة جدا. تدعوك للتعاطف معها ومتابعتها بكل تشويق وتفاعل .
حياة صعبة ومميتة لم يتحملها البعض واقدم على الانتحار، تتعاطف مع أشخاص الرواية وتشعر بحب كبير لهم وتتفاعل مع ما يحدث لهم. وتحملهم للمسؤولية في هذه الحياة التي يعيشونها تثير الإعجاب والغيرة من الطفولة الى الشباب الى الكهولة.

انصح الجميع بقرائتها....
Profile Image for Deniz Balcı.
Author 2 books815 followers
June 2, 2016
Yu Hua, Çin çağdaş romancılığında önemli bir yere sahip yazar. Daha önce Çin Edebiyatından ilk döneme istinaden Lu Sin, sonraki kuşağa örnek olarak Gao Xingjian gibi yazarları okuma fırsatımız olmuşken çağdaş dönemin Mo Yan ile birlikte en önemli yazarı olarak gösterilen Yu Hua'nı ancak okuyabilmek geç ama güzel bir tecrübe oldu. 2000 senesinde Gao Xingjian'ın, 2012 senesinde de Mo Yan'ın 'Nobel Edebiyat Ödülü'nü almaları; dünyanın gözünü buraya çevirmesi açısından önemli oldu. Uzak doğu ülkeleri bu konuda büyük bir talihsizlik yaşıyorlar. Japon Edebiyatı, Çin Edebiyatı ve Güney Kore Edebiyatı aslında küçümsenemeyecek sayıda iyi eser çıkartıyor ancak dünya okurunun kütüphanesinde kendine hakkınca yer edinemiyor. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi her şeyde olduğu gibi edebiyatta da Batı'nın tekelleşmesinin olması. Elbette bu tarihi bir çok olayla alakalı ama artık bunun aşılması gerektiğini düşünüyorum. Diğer bir etken de kültürel olarak alışılagelmişin dışında olmaları. Bu sebeple ülkemizde de yayınevleri, yayın politikalarına çok sık almıyorlar.

İşte bu noktada Jaguar Yayınlarını kutlamak gerekiyor. Gerçekten ülkemizin son yıllarda gördüğü en başarılı yayınevlerinden bir tanesi kendileri. Basımlarını ve çevirilerini kitapların almış olduğu ya da alabilecek olduğu tirajlar üzerinden belirleyen yayınevlerinin başarısını kastetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. İyi edebiyat kotasında sokmuş oldukları güzel kitaplar açısından belirttim. Olağanüstü güzel eserler yayınladılar. Daha önce Jun'ichiro Tanizaki'nin 'Naomi'sini yayınlayarak Uzakdoğu açısından bir tatmin yaratmışlardı. Şimdi de 'Yaşamak' ile benzer bir tatmin yarattılar. Kitabın daha ilk sayfasında Mo Yan çevirilerinden tanıdığımız Erdem Kurtuldu tarafından, Yu Hua'nın diğer önemli bir kitabı olan 'Kanını Satan Adam'ı yayınlayacaklarını söyleyerek okuru mutlu etme konusunda sürekli olacaklarını gösteriyorlar. Aynı zamanda eylül ayı civarlarında Japon Edebiyatından yayımlamayı düşündükleri kitaplar olduğunu da biliyorum. Bunun için uzakdoğu edebiyatı severler adına tekrar yayınevine teşekkür ediyorum. Ayrıca not düşmeden edemeyeceğim yayınevinin aynı özenle Güney Amerika Edebiyatı, Mısır Edebiyatı, Avrupa Edebiyatı eserleri bastığını da takip etmekteyiz.

Jaguar'ın 'Yaşamak' için uygun görmüş oldukları tasarım ve baskı kalitesi muazzam. İnsanı okurken, kitabı elinde tutmuş olmaktan dolayı memnun kılıyor.

Bunları bir kenara koyup esere gelecek olursak, bir oturuşta okuduğum, yer yer gözlerimin dolmasına sebep olan bir kitap bu. Mo Yan'ı okurken acı olaylarla birlikte sürreal eklemelerin birbirine karıştırıldığına tanık olursunuz. Bu Mo Yan'ın sihri. Ancak Yu Hua'nda böyle bir yumuşatma yok. Tamamen gerçekçi bir dille, Çin Kültür Devrimi yıllarının, sivillerin hayatlarında açtığı tahribatı aktarıyor. 1960 yılı doğumlu olan Yu Hua çocukluk ve gençlik yıllarını Çin Kültür Devrimi içerisinde geçirmiş. İlk yetişkinlik yıllarında ise Devrim Sonrası ortamdaymış. Haliyle Çin'in bu dönemde içinden geçtiği zorluklarla birebir muhatap olmuş. Duygular anlamında çok güçlü ve istediğini geçirebilen bir dili var. Ben çok etkilendim.

Bir trajedi aslında bu. Ancak Antik Yunan'da kurmaca olarak, belli normlara göre tasarlanan trajedyalar fazla grotesklerdir. Teknik bakmak durumunda olan biri değilseniz, bizim Yeşilçam filmlerimizin melodramik yoğunluğu gibi bir süre sonra sizi olaydan uzaklaşma durumunda bırakabilir. Ancak 'Yaşamak'da ki trajedinin gerçekten yaşanmış olabileceğini bilmek, biraz tarih bilgisi ile, gerçekten birçoklarının yaşandığından emin olmak insanı derinden etkiliyor. Yazar bunu yaparken de sizi yormuyor. Andrei Platonov Rus toplumunun fakirlikle, imkansızlıkla, ölümle olan dansını anlattığını eserlerinde nasıl başarılı ve gerçek olabiliyorsa; Yu Hua'nda Çin için aynı derecede başarılı olabiliyor. En iyi eleştiri yine eleştirilen sistemin içinden, onu yaşayandan çıkıyor.

Daha çok şey var yazılabilecek ama gerek yok. 'Yaşamak' iyi edebiyat işte. Okuyun ve görün.

8.5/10

Profile Image for Praj.
314 reviews899 followers
August 14, 2016
It had been slightly more than 14 hours since my stomach had its last morsel of food. Compared to those numerous stomachs that for months become a perfect stranger to the concept of food, a mere 14 hours seems negligible. Yet, my stomach was growling in agony. Call me silly or juvenile! It was then that I had decided to confirm my skepticism over Youqing’s words. The cup of rice that lay in a comatose position couple minutes ago, was now ferociously gulping the simmering salted water. The rice appeared to be hungrier than me. The sweetness of the cooked rice audaciously prevailed in its steamy saltiness and its celebratory gongs resounded in my mouth. Youqing’s divine happiness found a way into my kitchen as the steamy rice porridge swirled into the cooking pot. Never had I thought that simple rice porridge could be blissful; never had I tasted such sweetness in a bowl of cooked rice gruel. As I savoured the warm porridge with a couple of pickled lemons and cucumbers, I gazed at the crawling red ant that was frantically finding its way out of from the starchy rice circle that I had drawn on the granite counter. Surrounded by the glutinous fluid the ant was searching for a way out to live. A stream of memories of Fugui flooded my mind and I wondered how humans find the gist of survival through their darkest despair and how my belly did became alive again through the fragrance of a simple fare. What is it that makes a person jammed in a hell hole redefine the laws of death? What is it that gives enormous courage to the hands that releases the stubborn knot fasten around the neck gifting joy to the crushed facial veins? Where does destiny and retribution stand in the assessment of life that exhales through the power of simplicity? What is the true gift of life?

“When the chicken grew up it turned into a goose, the goose in turn grew into a lamb and the lamb became an ox.......”

With every clandestine sound of the dice rolled in the clutch of the palms, with every card slapped on the table and with every moan of a whore being fucked, the ox became a lamb and the lamb a goose and then all that was left was a scrawny chicken pecking the remnants of the once glorious Xu family ancestry. As Changgen’s sturdy back became a daily travelling chesterfield for Fugui, the merciless elements of the House of Qing gulped the lustrous 100 mu of fertile land. The flourishing ox had given way to an impoverished chicken. The chronicle of livelihood that spans from the 1940s to the late 1970s and beyond, illustrates a man’s poignant journey from the zenith of affluent arrogance to the lowly plains of impecunious humility. For the prodigal son of the Xu family, one of the most crucial life lessons saw its roots grow deep into poverty and China’s political mayhem. Fugui trekked an unseemly rock-strewn path that was carved by Fugui’s gluttony, recklessness and later by his humility and admiration for life. The flight from an ox to a chicken was far easier than from a chicken to an ox. The treacherous path on which the chicken walked had its moments of a cheerfully smooth road where the goose had turned into the lamb, but as fate would have it the lambs were slaughtered to feed the ravenous life. Nonetheless, it was the lowly chicken that bestowed Fugui with the factual essence of life and gratification. If it is the subsistence along with the chicken that makes a person realize his hollow superciliousness and value life even more , only to be grateful for an ox later in life, then it is worth every cluck. Fugui’s affectionate mother would always say, “As long as you are happy in work, there is nothing to be ashamed of poverty.” Jiazhen gladly agrees too. But, in a world where the chicken is trampled without even a cackling sound by the gigantic ox, where does happiness thrive. Even though happiness blooms in the five fen candies Fugui gifted his only son, it vanishes the moment the lambs adorn the cooking pots of the communal dining hall. If poverty is nothing to be ashamed about, why does it then bring ignominy to the one that holds it? Why does the melodic resonance of money become a burden on one’s back and remain long-lasting yearning of the trembling ears who once adored it heartily? Why only the moneyed do legitimatize ambitious dreams? Why is the virtuousness of poverty snatched by the pitiless rich? Why did the colossal Chinese political oxen trample the lowly rural folks? Why is it that ordinary folks were afraid to be ambitious? What made Fugui think that he could honour his ancestors when he was nobody but a big-headed buffoon, taking his privileges for granted? What made Fugui a decent man who righteously honoured his ancestors?


“This time”, I said to myself, “I’ve got to keep on living.”

Fugui knew he had to keep on living. Jiazhen told him so too and so did the disappearing lives that encircled Fugui. Fengxia’s beautiful smile and Youquin’s naivety gave Fugui the potency to keep on living. To live when bounded by the unfathomable torrents of death is a dreadful irony. Yu Hua’s socialist realism novel which draws some of its inspiration ( Yu Hua’s own words) from the American folk song “Old Black Joe , is filled with sardonic incongruities. The rural folk of China; the poor peasants who faithfully marched alongside, initially with Chiang Kai-shek and then later with Chairman Mao were betrayed by the very own in whom they their well being was dependable. When the Nationalists commanded to bring the cannon, the poor walked onto the war front, when the Liberation Army walked into class warfare, farming lands were snatched, when the political leaders said smelting iron was profitable, pots from every kitchen seized and when officials asked for blood, every ounce was drained from the frail body. The Cultural Revolution became a playground of vengeance, hatred laced with bloodshed that played on the boundaries of human frailty. When the government asked the people to snatch, they snatched and when asked to donate, they gave till the final breath of their lives. The government officials and leaders were allowed to harbour sky soaring aspirations, whereas the ones for whom these political ambitions were employed were chastised for having dreams. In the dreams of Communism the common folk found credence and letting common folk to dream is what the Communist feared the most. Isn't it paradoxical in the most cold-blooded manner? The Chinese government in their quest to redeem the lost glory of their country had become vindictive master puppeteers pulling the strings of the poor rural folk as per as their egoistic fancy. Yu Hua narrows his swelling satire to ironies brimming through lives surviving in the Xu family household, wheeling the fundamental nature of the novel. Jiazhen’s new found happiness in her impoverished life that was lost in her elite survival. Fugui cherishing a peaceful sleep at the end of his exhaustive and assiduous days is a far cry from his insomniac gambling and whoring days. Long-Er whose insatiability for a landowner class escalated in the House of Qing, dug its own grave. The whistle that the ‘team leader’ blew so fervently assigning the governmental tasks to the villagers became the frightful messenger of death. A fare of steamy hot buns was more formidable to the vacant belly than two violent bullets. The simple, coarse grain of rice became prized crystals shinning in the pot of boiling water. The brazen skin that had once taken pleasure in the softness of silk was repelled by the “snot-like” fabric. Fate had become the biggest irony of all and Fugui its foremost angst-ridden victim.

Analogous to his other novelChronicle of a Blood Merchant, Yu Hua exemplifies the significance of a strong familial infrastructure. In the course of Fugui’s lifetime, family became his prime custody and most valued wealth. It was in the continuation of the modest family of four that both Fugui and Jiazhen found elation. Fugui’s metamorphism from a callous patriarch to being a respectable, loving and conscientious father is noteworthy. Jiazhen is the quintessential enduring and sympathetic woman who is not only a devoted mother but an honourable wife who stayed with Fugui through the thick and thin. Yu Hua deeply focuses on the vulnerability of a father-son relationship that prospers through the chaotic tides of time. A family is forever traced through its ancestral roots and the subsequent kismet or calamity finds a way to trickle down in the residual future generations. This is the very reason due to which I find great fondness in Yu Hua’s brilliant works. Every county, every street, every home is crammed with incalculable stories. Every personal version chronicled through powerfully diversified voices. Yu Hua releases these claustrophobic narratives of ordinary folk who are never able to find a worthy listening ear. Although average folks do not comprehend the nitty-gritty of egocentric political games yet they regrettably are the sole debt bearers of the pandemonium. Even so, these very people strongly establish their diligence and dignity in the midst of a thunderous societal revolution and virtuously wrestle the adversities while bleeding through the shards of their fate. Yu Hua lets the characters speak for themselves as they disentangle the psychological insights from their compactly meshed run of the mill personages.

“Fugui is a good ox. Of course he gets lazy sometimes, but even people drag their feet from time to time--- how can you expect an animal not to?..... I know when to make him work and when to let him rest. If I’m tires then I know he must be tired too......”

Yu Hua creates a surreal bridge between man and beast. It is amusing to comprehend the heart of a man who once had meted animalistic treatment towards humans, now identifies with the suffering and anguish of an animal. The life of an ox becomes an imprinted metaphor for the human conditions prevailing during the era of China’s political evolution. The oxen that strived throughout their tedious lives to the point of extreme exhaustion only to be slaughtered in their twilight years resembles the quandary of numerous lives that were slaughtered throughout the Chinese socio-political landscapes. The beloved lambs found no other compassionate owner than the young Youqing. In this “coming-of- age” tale, where ripeness of life does not come through the numerical gradations of age, but through convoluted experiences and endeavours of survival; Yu Hua illustrates how vacillating providence and indecorous state of affairs bestow animalistic treatment on the living exposing the core of human shortcomings.

It is said that Yu Hua spent most of his childhood roaming in the hospital corridors (his father was a doctor and Yu Hua himself is a trained dentist), thus once again (similar to Chronicle of Blood Merchant) the hospital becomes a symbol of death and anguish, where the difference between animal and human is scrubbed away by shoddy and narcissistic medical conduct.


“The dead all want to keep on living. Here you are alive and kicking, you can’t die........... Your life is given to you by your parents. If you don’t want to live, you have to ask them first.”

The anonymous young traveller who patiently listened to Fugui among the breezy green fields recognized the zeal Fugui had for his life. Fugui could remember his past as clear as the water that ran through the fields. Never once did his aging memory falter as he recounted the excruciating steps of his living. Fugui loved his life, come what may. Like the crops he faithfully cultivated on his five mu field; he cultivated an undying love for life, even from its treacherous terrains. Living is the true gift of life. Even the dead desire to keep on living. The love for one’s life, the love for one’s family is what loosens the knot suffocating the neck. Staying alive and go on living isn't easy. Because, no matter how lucky a person is, the moment he decided he wants to die, there is nothing that can keep him alive. When a child is born with its very first cry, when the first rice sapling is born from its muddy womb; life is celebrated. The parents who hold the child, the farmer who takes pride in the first rice sapling; both of them seek life and not death. Then, Fugui is accurate when he says that when one wants to end life, one should ask for the parents’ permission. For they have gifted the essence of life. And, when one’s parents have been long dead, it is more the reason to be alive; to keep on living. To live is heroic. To love life is the true gift of living. Fugui was heroic and so were the members of the Xu family and the citizens of China who went on living with solemnity and vehemence throughout the tormented course of their country’s historical labyrinth and, the numerous people who keep on living through dastardly circumstances. It is here that I paused with the spoon clanking on to the now empty bowl exhibiting the dried traces of relished rice porridge. The ant is tired now and looking at that industrious insect I mocked at my pettiness. When numerous Fuguis of the world could have the courage to find love for life, why do I sometimes deter from finding that bravery. All my empty stomach needed was a mere spoonful of the warm porridge to keep it from falling into gloomy sickness. All Fugui needed was to view splashes of death escaping his fate to gain the audacity to live. All Jiazhen needed was to be with her family every day to keep on living. All that was needed was the eternal love for life. I knew the ant would come back to bite me one day, but at that moment I was glad to see it run into the sunlight as I wiped away its starchy grave.




**[ The Xu family - actors playing the said roles in the namesake movie]
Profile Image for Metodi Markov.
1,719 reviews425 followers
October 20, 2025
Десетилетия "живот" в комунистически Китай са сбити в този кратък роман от Ю Хуа.

От привидно жизнерадостния разказ на престарелия Фу-гуей струи много безнадежност, ужас и мъка... Сграбчва те историята неусетно, стиска без жалост, докато усетиш как си се задавил от неизплакани сълзи!

Безупречен превод от китайски на Стефан Русинов, благодаря!

P.S. Дни след като съм завършил "Живи", продължавам мислено да се връщам към детайли и случки от нея. Голяма книга е, без никакво съмнение!!!

Единствено нещо корицата не ми се връзва някак със съдържанието - много жизнерадостно изглежда.
Profile Image for Zeren.
168 reviews195 followers
September 28, 2018
Çok etkileyiciydi. Sade anlatımıyla büyülüyor, öylece kalakalıyorsun. Defalarca boğazım düğümlendi, hele o kan alma bölümünde kitabı bir yerlere çarpasım geldi ama pek çok yerde de o naiflikten, güçlü yaşama inancından, sıradan bir hayatın basit ihtiyaçlarının sağlanmasının getirdiği mutluluktan gülümsedim, kalbim titredi.

Yaşama bağlılık ve en kötü zamanlarda bile umutlu olma halini Platonov’un Can’ına çok benzettim. Orda da benzer bir duygudan beslenen çok güçlü bir hikaye vardı.

İlk Yu Hua okumamdı. Yedinci Gün’ü Jaguar’ın çevirmiş olmamasına gerçekten üzüldüm. Jaguar Kitap yeterince övmediğimizi düşündüğüm bir yayınevi. Gerçekten Türkçe’ye, hem de orjinal dilinden şahane romanlar kazandırıyor, inanılmaz temiz iş çıkarıyorlar.
Profile Image for Ümit Mutlu.
Author 65 books368 followers
December 26, 2018
Çok ilginç bir kitap. "Hiçbir şey anlatmayarak çok şey anlatan kitaplardan" demek istiyor içim ama durum öyle hiç de değil. "Çok şey anlatıp hiçbir şey anlatmaması", zaten söz konusu değil. Çok şey anlatıyor; ama sanırım, içinde de dediği gibi, son derece "sıradan" şekilde anlatıyor.

Hayatı roman olacak bir adamın hayatını romanlaştırırken bu sıradanlığı korumak, bence iş. Tarihin gözünden bakılınca en çok toz zerresi kadar önemli yaşamlarımıza bu kadar büyük değer atfetmek de bir tuhaf, evet. Ve yine de her yaşam, köküne dek değerli. Garip çelişkiler bunlar.

Bir de, koca bir yaşam düşünülünce, mesela çok iyi bir evliliğin ilk yıllarındaki büyük sorunlar, evliliğin ellinci yılına gelindiğinde ne kadar önemli olabilir hâlâ? Uzun ölçekten bakmayı öğrenebilsek, belki yaşamlarımız çok daha değerli olur galiba. Zira aslında hepimiz 36 pozluk analog bir fotoğraf makinesiyiz, pozlar bitince yenisi gelmeyecek ve o yüzden o kareyi çekerken on kez düşünmemiz gerekir ama... biz yine de pervasızca basıp duruyoruz deklanşöre, 64 gigabyte yerimiz varmışçasına.

Dedim ya, ilginç bir kitap. Duru üslubu sayesinde, insana düşünme fırsatı veriyor.
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,395 followers
May 18, 2022
Çin'de yasaklanan bu roman oldukça sade bir dille yazılmış. hem şanslı hem şanssız bir hayat anlatılan. toprak ağalığından işçiliğe, toprak devriminden açlığa... devlet politikalarının Çin'deki sıradan bir insanı ne hâle soktuğunu gördükçe aslında dünyadaki tüm politikaların insan yaşamını değersizleştirmekten başka bir işe yaramadığını anlıyoruz.
yoksulluk ve açlıkla sınanıyor insanlık.
anlatılan açlığı yaşamayız umarım demekten başka bir şey gelmiyor insanın içinden :/
Profile Image for Michael.
1,094 reviews1,962 followers
September 16, 2018
A spare and wrenching tale of rural life in China and the tragedies of one family’s survival of the social and economic hardships associated with the Nationalist Revolution and later the Communist Cultural Revolution. There is a lot of similarity to “The Good Earth”, but I liked it better for not feeling so much like a didactic morality tale. Written much later (1993) by a resident of modern China, it slips an almost absurdist, comic view of the mistakes and excesses of former regimes past the censors (although the movie based on the book was banned).

Fugui is the first-born son of a landowning family who makes a favorable marriage into a wealthy merchant family. But he pursues a dissolute life at the local town brothels and opium dens and loses all the family wealth and land at gambling. He turns to tenant farming and slowly wins back the love of his wife, and together they gain some self-respect raising a son and daughter in a hard-scrabble existence. But tragedies befall them, including Fugui’s conscription into the Nationalist army fighting Mao. When he returns years later. Fugui picks up the pieces of his family and embraces the advent of collective farms. Ironically, their poverty saves them from the slaughter of the wealthy and educated during the Cultural Revolution. They comply with giving up their cooking pot in favor of use of a communal kitchen, but the attempt of smelt the metal for the government suffers from practical know-how, and the stupidity of state agricultural policies lead to a famine.

We know Fugui survives because the opening scene has him an old man, happily plowing his field with an old ox, stopping to tell his tale to an urban youth scouring the rural areas for a sociological harvest of stories and songs. His wisdom in the care of his ox and knowing its needs and limits makes for a lingering metaphor for the strength of the nation lying with the resilience and core human values of its rural people.
Profile Image for Sinem A..
479 reviews294 followers
March 24, 2017
Çin’de o dönemde gerçekten yaşanmış olabileceğini düşünebilmeme rağmen kitabın içeriğindeki acı beni üzmek yerine öfkelendirdi. Tek derdi yaşamak olan insanların bu kadar acı çekmesi insanı kızdırmayacak gibi değil.
Nasıl yapıyor bilmiyorum ama kitap inanılmaz bir şekilde içine çekiyor sizi. Dilinin sade, cümlelerin kısa ve doğrudan anlatımının etkisi olduğunu düşünüyorum. Sadece bir yerdeki çeviri hatası -anneanne yerine babaanne denilmiş- benim gözüme battı biraz ama onun dışanda oldukça başarılı.
Profile Image for Margarita Garova.
483 reviews263 followers
February 25, 2021
“Колкото и мъчен да е животът обаче, все някак трябва да се крета напред.”

Научавайки че благодарение на преводача от китайски език Стефан Русинов ще имаме възможност да са прочетем един от най-добрите китайскоезични романи въобще – романът “Живи” от Ю Хуа, бях сигурна, че ще “разчистя място” за тази книга. Мобже би е необичайно отзив за книга да започва с информация за преводача, но у нас преводачите от този древен и красив език не са много, а преводите на Стефан Русинов (и въобще добрите ни преводачи) заслужават отделно споменаване.

Скромният обем на романа побира историята на Фу-гуей и неговото семейство през мъчителните за китайския народ години на Гражданската война, завършила с победа на маоистите, последвани от Големият скок и Културната революция, общо-взето три десетилетия. “Живи” има семпла, линеарна структура - събитията следват едно след друго без странични отклонения, без паралелни истории. Езикът е обикновен, диалозите – изчистени, роман без нищо излишно, който спокойно може да прочетете през почивните дни. И върху който да размишлявате дълго след това.

Фу-гуей има всичко и губи всичко. Трагедиите в живота му следват една след друга, и доколкото в романа са загатнати историческите събития, то читателят не може да свърже смъ��тите в него с някое от тях. Сякаш загубите се случват по силата на самия живот, идват и се приемат като факт от действителността. Трагедия, от която отсъства бруталното.

Беше ми много мъчително да преживея всяка от загубите на бедния Фу-гуей – било то очаквани, нелепи, жестоки, несправедливи, внезапни. Всеки момент си мислех как този измъчен човек просто ще се предаде и ще легне в очакване на милостивата смърт, защото не му беше останало нищо друго. А той с някаква неизтребима жилавина ореше нивичката си с изкаляни крака и с песен на уста, с вола-а��аш, и той едвам оцелял.

“Живи” е роман, в който липсват цветове. Обичам мислено да “оцветявам” действителността в книгите, а тук историята ми се представи като през филтър “сепия” и това не е упрек към книгата, напротив. Визуално, историята нямаше нужда от нищо – всяко разкрасяване би било обида към нейния суров реализъм.

След всичко казано дотук, сигурно виждането ми за “Живи” като за ведра книга звучи нелепо. Но заглавието не лъже – живи сме, каквото и да се случва, животът като просто живеене, дори най-трудният от всички животи, животът, напълно лишен от смисъла си, животът като единствено поредица от събуждания, просто трябва да се живее. Друго няма.
Profile Image for Lynn.
83 reviews4 followers
December 2, 2017
First off, I want to thank my friend Issa for recommending this book to me. Secondly, in order for me to rate a book as five stars, it has to be well-written, grip me, intrigue me and touch my heart. This book did all this.
Sad, tragic tale of a Chinese man who went from being an irresponsible, insensitive man of inherited wealth, to one who experienced hard labor, the loss of everything he had, including all that he loved and cherished. I felt like crying and laughing along with the main character. This story moved me.
Profile Image for Maziyar Yf.
801 reviews617 followers
July 21, 2024
زیستن کتابی ایست از یوهوآ ، نویسنده چینی . کتاب او داستان زندگی پر فراز و نشیب فوگویی، مردی روستایی در گذر از تحولات پرشتاب چین در قرن بیستم را روایت می‌کند. یو هوآ با استفاده از فوگویی هم داستان یک فرد روستایی را بیان کرده و هم تصویری سریع از تاریخ چین ترسیم کرده است .
زیستن را باید داستانی سرشار از غم و غصه دانست . نویسنده با استفاده از فوگویی ،هم تاریخ چین و فجایعی که بر سر روستاییان آمده را بیان کرده و هم سنت های کهن چینی را شرح داده . سیر حوادث کتاب از جنگ با ژاپن شروع شده و تا زمان انقلاب فرهنگی ، یعنی زمانی نردیک به 40 سال را در بر می گیرد .
مهمترین پیام کتاب را باید زنده ماندن و یا همان نام کتاب زیستن در هر شرایطی دانست . مصیبت هایی که فوگویی نگون بخت تحمل می کند بسیار سخت و دردناک است اما زندگی چنان بی رحمانه ادامه دارد که فرصت سوگواری به فوگویی یا هیچ فرد دیگری را نمی دهد .
اما حجم انبوه فجایعی که نویسنده خلق کرده گرچه ریشه در تاریخ دردناک چین دارد اما از باورپذیری داستان کاسته . گویی هدف یوهوآ تنها این بوده که طعم تلخ هر مصیبتی را به فوگویی بچشاند .
زیستن نه نثر زیبا ، غنی و ادبی کتاب های مویان را دارد و نه همانند قوهای وحشی شرح دقیقی از تاریخ چین است . با این حال، این رمان تصویری سخت غم‌انگیز از زندگی مردم روستایی چین در دوره‌ای پر از آشوب و ناامیدی ترسیم می کند که ممکن است برای خواننده جالب یا آموزنده باشد .
Profile Image for Jennifer nyc.
353 reviews411 followers
August 20, 2021
3.5

This was an interesting read. At first, I found the writing playful, but I couldn’t attach to it, couldn’t get inside the world of the novel. It’s structured so that we briefly follow a young male narrator who happens upon an old man. The young man’s POV is told to us in italics, intermittently throughout. The old man’s story is the heart of the novel. Because of this, it feels like a story being told - yes, well told - but told, rather than shown.

A book that spans Chinese history from the Second Sino-Japanese war starting in the 1930s, to the civil war between the Nationalist and Communist parties, to the Cultural Revolution of the 1960s in under 200 pages is one that doesn’t bring the reader into real time all that much. And yet… there were times when I felt pure joy reading about Fugui’s life, with all its simple pleasures and devastating losses. It focuses on one family (from when Fugui was a child to the birth of his grandson), and the effects of historical events on this family (Land Reform, The Great Leap Forward, The Great Chinese Famine, etc.). It’s interesting to see how the family becomes part of different economic classes at different points in history due to personal choices or political climate.

I recently read A Swim in a Pond in the Rain, which contains short stories by Chekhov, Tolstoy, Turgenev, and Gogol, and I felt like the novella, To Live, complemented the reading of those Russian stories. There was something about the smallness and simplicity of life, with its inevitable drama, coupled with the experience of living under a Communist government, that felt similar.
Author 2 books459 followers
February 2, 2022
"Bir an içimde, rüzgârda dalgalanan otlar gibi, uzak diyarların sessiz kımıltısını hissettim." (s.186)

Uzakta dalgalanan otlar şimdi dimağımda. Hissediyorum Fugui'nin acısını. Hayır aslında, hissetmemiz mümkün değil. Hayır diyorum kendime, üzülmemelisin bu bir roman neticede. Ancak başaramıyorum üzülmemeyi. Gözlerimi silmekten okuyamıyorum bazı yerlerde. Bu kadar etkileneceğimi hiç beklemezdim.

Çocukken okuduğum bazı romanlardan da böyle etkilendiklerim olmuştu. O zaman bir köyden kasabadaki bir okula taşımalı eğitimle giderdim. O okulun bodrum katında, parmaklıklı bir kapı ile girilebilen ama oldukça büyük bir kütüphanesi vardı. O zamanlar o kütüphaneden aldığım romanların ne olduklarını pek çok zaman alırken bilemezdim, ancak evde yorganımı üzerime çekip okurken bazıları o kadar çok etkilerdi ki beni; çocuk hayal gücümle karışınca bütün desenler gerçek, bütün acılar gerçek olurdu. İsimlerini hatırlamadığım sayısız roman...

Uzun zaman sonra pek az kitaptan aldım aynı lezzeti. Lisede okuduğum Mübarek Toprak, yakın zamanlarda okuduğum Vadim O Kadar Yeşildi Ki ve Köle gibi nadir kitaplar dışında. İşte bu kitapta da o lezzeti aldım okurken.



Scott Peck, Az Seçilen Yol kitabında "Yaşam zordur, bu yüce bir gerçektir" diyordu. Evet bu kitap yaşamın gerçek yüzünü olduğu gibi vurmuş yüzümüze.

Anlatılanlar gerçek mi kurgu mu bilmem. Ne yazarı araştıracak zamanım oldu, ne de kitabın hikayesini. Ancak muhakkak ki sayısız Fugui ve sayısız benzer hikaye yaşandı yeryüzünde, ve yaşanmaya devam edecek.

Acıdı yüreğim, kalbim varmış demek ki!

Ülkemiz okuru kendisinde güçlü duygular uyandıran eserleri sever. Sinemada filmler ya ağlatmalı ya da güldürmelidir. Edebiyatta da böyle. Ancak ben buna her zaman önem vermem. Okurken gözyaşlarımı tutamadığım başka eserler de oldu ancak hepsi iyiydi diyemem. Bazen okurda güçlü bir tesir bıraksın diye eser habire zorlar durur yazar. Ancak bu kitap, bu kitap bir başka.

Bu kitap yaşama tutunmaya çalışan sazlar gibi insanların, insancıkların kendilerinden kuvvetli güçler altında savrulup durmaları ve ufacık şeylerden zorla mutluluk devşirmelerini anlatıyor. O kadar zor ki yaşamak, o kadar güçlü olmak gerek ki!

Evinde oturmuş, çayını içerek bilgisayar oynayan bir genç belki de farkında değil bunun; veya bir gece kulübünde eğlenen birisi. Ancak neticede bir şey var ki yakalıyor herkesi, ölüm gerçeği. Ölümü nasıl unutabiliriz ki? Ancak umut... Umutla işte, ve öyle ki;

"Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?" (s.117)



Jaguar Kitap yayınları beni şaşırtmadı. Daha önce Hızlandıkça Azalıyorum isimli şahane bir eserlerini okumuştum. Belli ki seçici bir yayınevi. Bu yılki okuma planımda iki kitap daha var listemde Jaguar Kitap'tan. Belki de bütün bastıkları okunacaklar arasına almalıyım bu yayınevini de!

Ben burada ne söylesem boşa. Siz okuyunca neden böyle olduğunu anlayacaksınız.

"O gün şafak sökene kadar gülüşüp ağlaştık; ..." (s.178)

Yaşam işte.

M. Baran
15.01.2021
Ankara

Bir de şarkı bırakayım: The Deep Dark Woods - The Place I Left Behind
Profile Image for Tolgonay Dinçer.
20 reviews55 followers
March 27, 2017
Yaşamak, hep yaşamak, ne olursa olsun.
Fugui gerçekti, başına gelenler belki çok fazlaydı ama o ölümler gerçekti. Çekilen acıların gerçekliği bazen çok ağır geldi bana. Kimi yerinde gözlerimden yaşlar aktı. Ama gene de yaşamaktı. Ne kadar ufak sorunlarımız yüzünden hayatın adaletsizliğinden dem vuruyoruz. Bu olaylar hep birilerinin başından geçti ve onlar devam etti. İyi ki böyle yazarlar var ve böyle romanlar yazıyorlar. Uzun süre etkisinden çıkamayacağım.
Profile Image for Bülent Ö. .
292 reviews137 followers
March 10, 2022
Fugui'nin acıklı hayatını okumak, bir yandan da Çin tarihi hakkında önemli şeyler öğrenmek çok güzel bir deneyimdi benim için.

Fugui'nin yaşadığı hazin olaylar, insanı mahvedebilecek sulu bir duygusallıkla aktarılsaydı okurun duygularını yönlendiren bir hikaye çıkardı ortaya. Hua, bunun yerine bize yalın bir gerçeklik sunuyor ve bu bizi sanılanın aksine uzak, nesnel bir mesafeye değil, kendi öznel yakınlığımızı kurabileceğiniz özel bir açıya taşıyor.

Hikayeye dilediğiniz gibi bakıp dilediğiniz dersi, tadı, bilgiyi, duyguyu alabiliyorsunuz.
Profile Image for Eylül Görmüş.
747 reviews4,551 followers
May 18, 2022
Ya valla huysuz damgası yemeyi göze alarak yazıyorum: bu kitabı niye bu kadar çok sevdiğinizi hiç anlamadım. Epey, hatta baya vasat bir kitap bence kendisi. Hikaye bildiğiniz melodram. Dünyanın tüm felaketleri başına gelmiş bir insanın hayatını dinliyoruz. Dil ve anlatım son derece kötü, arka arkaya olayları sıralayıp duruyor yazar, hâl böyle olunca karakterler de son derece tek boyutlu kalıyor. Ve tüm bu olaylar büyük bir yüzeysellikle geçilmiş. (Aklıma Marquez ve Yüzyıllık Yalnızlık geliyor, orada da üst üste olaylar okuyup duruyoruz evet, ama nasıl nefis bir dille ve aralara serpiştirilmiş küçük bilge cümlecikler ne çok şeyi değiştiriyor.) Yalın anlatıya her zaman varım (Zambra da yalın mesela ama derinliksiz değil!) fakat bu basbayağı kötü yazılmış bir kitap. Saymadım ama en az 25 kere “bir felaket olacağını kim bilebilirdi ki / hastalanacağı kimin aklına gelirdi ki / onu bir daha görmeyeceğimi kim tahmin edebilirdi ki” cümlesi geçiyor, her olayı anlatmaya aynı cümleyle başlıyor yazar, bu ne tekdüzeliktir yahu, 7 yaşında bir çocuk bile daha zengin bir dil konuşmayı becerebiliyor. Üzülerek söylüyorum ki bu kitabın özellikle Batıda bunca alkışlanması hatta filme çekilmesi filan bence epey siyasi saiklerle olmuş. Yazar Çin Kültür Devrimi’ni sertçe eleştiriyor, ardından yaşadıkları fakirliği ve parti politikalarındaki acımasızlığı açıkça ortaya koyuyor, bana sorarsanız biraz işlevsel bulunup araçsallaştırılarak göklere çıkartılmış, malum Batı sever böyle şeyleri. Sanırım sadece ilk ve son 5’er sayfasını sevebildim ben. Olmadı valla, hiç olmadı.
Profile Image for Neli Krasimirova.
205 reviews98 followers
July 10, 2017
Jaguar'ın mottosu "Mutlu azınlığa", bunun arkasında durmak için de gerçekten özenli çalışıyorlar, bu da benim için son örneği oldu.
Fugui dededen zengin bir adamken bir anda her şeyini kaybeden, Çin'in rejimsel reform sürecinin karmaşasının içinde bir şekilde hayatta kalan ve yaşam hikayesini paylaşan anlatıcı dedemiz. Hikaye acı ve yokluk dolu.
Kitap tercümesi yine orijinalinden(Çince'den) ve yine Türkçe'de tam karşılığı olmayan kelimeler çevirmenin en yakın bulduğunu kullanması yerine orijinali tutulup bir paragraf dipnot eklenmiş-yani en sevdiğimiz-.
Fugui'nin yaşam hikayesinin acı ve yokluk dolu olduğunu söylemiştim ancak Yu Hua bunu öyle duru bir dille anlatmış ki asla melodrama kaçtığını düşündürtmeden o sona ulaştık.
Bu benim yazarla tanışma kitabımdı ve mutlaka okumaya devam edeceğim.
Profile Image for Emily May.
2,215 reviews320k followers
April 11, 2024
Interesting book and a very depressing story spanning many decades in the life of Xu Fugui. He is initially so repulsive that I couldn't imagine how I'd ever come to care for him, yet he suffers so much over the course of his life that sympathy did eventually arrive.

What I took from this book-- and what I take to be the meaning of the title --is the message that one should keep on going, keep on living, no matter what tragedy befalls them, because the one true goal is "to live." That was my interpretation of the story here. I guess Xu Fugui was always able to find something to live for when I'm pretty sure most people would not.

So it's a grim book... with a positive message?

Either way, I really enjoyed the journey through peasant life in 20th Century China.
Profile Image for Tessa Nadir.
Author 3 books366 followers
December 16, 2022
"Omul nu trebuie sa uite patru lucruri: sa nu zica vorbe neadevarate, sa nu doarma in patul altuia, sa nu calce alt prag si sa nu-si vare mana in alt buzunar."
"Yu Hua este un Hemingway chinez" scria 'Le Monde' despre autor. Este unul dintre cei mai cititi scriitori chinezi contemporani si primul care a primit James Joyce Award in 2002. Initial a profesat ca dentist insa a renuntat ca sa se dedice scrisului. Are numeroase romane pentru care a primit distinctii nationale si internationale cum ar fi: "Strigate in ploaie", "Cronica unui negustor de sange", "A saptea zi" si "Fratii".
Romanul "Huozhe" a aparut in 1993 si initial a fost interzis. Este inclus pe lista celor 10 cele mai influente carti din China. S-a vandut in milioane de exemplare fiind un adevarat fenomen editorial. Ecranizarea sa a castigat Marele Premiu al Juriului de la Cannes in 1994.
In ceea ce priveste actiunea il avem in prim plan pe Xu Fugui care este si naratorul cartii. Aflam povestea lui si anume ca se trage dintr-o familie bogata cu multe pamanturi. El este insa un netrebnic si risipitor si in ciuda faptului ca a luat de sotie o fata cu stare traieste o viata plina de huzur care il va duce la sapa de lemn.
Xu ne povesteste pataniile sale amuzante, pline de ironie si tafna, supravietuind regimului lui Chiang Kai-Shek in fruntea partidului nationalist, apoi venirii la putere a partidului comunist si a lui Mao Zedong, Marelui Salt Inainte, Revolutiei Culturale a doamnei Mao si mai apoi perioadei care a urmat dupa moartea lui Mao Zedong.
Protagonistul este usor de indragit fiind un povestitor spumos, autoironic, sincer si care spune adevarul fara perdea din vasta lui experienta de viata in care a fost incercat, fiind un adevarat supravietuitor al comunismului, bolii, razboiului, mortii, foametei si in general al greutatilor vietii.
Romanul este plin de intamplari si fraze care oglindesc intelepciunea chineza cum ar fi "pilda cu bolul de mancare a nevestei lui Fugui" de la pagina 18: vazand ca sotul ei merge si la alte femei, sotia sa plina de intelepciune il primeste zambitoare la cina si ii propune mai multe feluri de mancare. Desi fiecare bol contine altceva toate au la fund o bucatica de carne de porc. Prin asta doreste sa-i sugereze ca desi aparent femeile sunt diferite, in esenta toate au acelasi lucru de oferit.
O alta pilda din care putem trage invataminte si pe care am numit-o "pilda cu puiul" se afla la pagina 36 si cuprinde vorbele tatalui lui Fugui care i-a spus ca demult stramosii sai n-au avut la inceput decat un singur pui. Dupa ce a crescut acesta s-a facut gasca, apoi s-a facut capra si capra s-a facut vaca. Asa au ajuns ei bogati. Cand insa toate acestea au incaput pe mainile lui Fugui s-au desfacut si acum nici puiul nu-l mai au.
In incheiere va recomand romanul care desi prezinta viata rurala a Chinei cu obiceiurile taranilor care lucreaza pamantul si au grija de animale ne trece prin foarte diverse stari emotionale din care putem invata multe. Si poate ca din cauza experientelor din liceu nu ne este pe plac un asemenea roman care are in centru viata satenilor, insa un asemenea realism poate fi indragit prin persoana lui Fugui, un narator foarte reusit care nu focalizeaza atat de mult asupra saraciei, necazurilor, lipsurilor si pare ca isi depaseste conditia de taran. Iata si cateva citate care scot in evidenta felul in care chinezii vad viata:
"Boii sunt facuti sa are pamantul, cainii sa pazeasca ograda, calugarii sa ceara de pomana, cocosii sa vesteasca zorii si femeile sa teasa."
"Femeile cu bani se iau cu barbati cu bani, pun banii unii peste altii si banii curg si zornaie."
"Jocurile de noroc se bazeaza pe maini si pe ochi; ochii trebuie sa fie ca de pasare rapitoare si mainile la fel de alunecoase ca pestii-n apa."
"Imparatul si daca cerseste tot imparat ramane, mi-a raspuns el. Si fara bani, tot stapan ai ramas."
"Cata vreme se bucura ca traieste, omul nu se teme de saracie."
"Eu nu ma mai gandesc la cine stie ce noroc, nu mai vreau decat sa-ti pot face cate o pereche de sandale noi in fiecare an. Am inteles ce voia sa spuna: spera sa nu ne mai despartim niciodata. "
"Cand le vine vremea sa se marite, femeilor li se pare totul firesc si rad la toate cele pe care le aud."
"Mai bine sa ai o viata obisnuita, ca daca te lupti tot timpul pentru una sau pentru alta, termini prin a plati chiar cu viata."
Profile Image for Argos.
1,249 reviews479 followers
June 8, 2017
Çok rahat okunan, edebi yönüyle iddialı olmayan, abartılı trajik olayları birbirine bağlayan bir uzun öykü veya roman diyebiliriz. Çin edebiyatına ait çok eser okumadım ama bu kitapta bir şekilde Çin'e dair bilgi ve izlenimleri bulabilirsiniz. Aslında edebiyatla yakınlaşmak, kitap okumayı sevmek için böyle kitaplarla başlamak iyi olur diye düşünüyorum, okullarda Rus Klasiklerini okuma baskıları yapmak yerine bu kitaplarla insanları okumaya alıştırmak gerekir. Jaguar Yayınları'ndan çıkan Kağıt Ev, Buzda Yürümek vb kitaplar da bu kategoride olan kitaplardır.
Profile Image for alper.
210 reviews62 followers
February 6, 2021
Ben bu kitabı çok sevdim yahu!

Aynı sayfada, aynı paragrafta hatta aynı cümle içerisinde gülümserken yeri geldiğinde kahkaha atarken bir anda hüzünlenebiliyorsunuz biraz önce attığınız kahkahanın mahcubiyetiyle. Sefaletin yarattığı çaresizlikten nefesinizin kesildiği, boğulduğunuzu sandığınız anlar; biraz önceki tebessümünüzden çok uzakta olmayabiliyor. Hemen arkasından da yine utangaç bir gülümseme. Canınızdan can kopan, lime lime olduğunuz bir an bundan çok da uzakta değil ama! Buradaki esas maharet ise tüm bu anlatılanların akıcılıkta zerre tekleme olmadan, bildiğimiz tüm fizik kurallarını alt üst ederek, yaşanabilmesi! Kalemine, bileklerine müthiş bir hakimiyet! Aynı zamanda hikayesine de. İstisna yazarlarım hariç biçim-içerik uyumunu hep önemsemişimdir. Burada da bu uyum açısından aksi bir durum söz konusu değil (haşa!), değil ama heyhat! Kitabı okurken Yu Hua ne yazarsa yazsın konudan bağımsız okuma isteği oluştu bende. Olayları gözlemleme, ele alma ve bunu duru nefis bir dille aktarabilme kapasitesi & kabiliyeti muazzam!

Tam yeri gelmişken Çince bir eserden böylesi bir tad alabilmemizi sağlayan Bahar Kılıç Hanımefendiye ne demeli peki?

Kitap kimbilir ne anlatıyor bahseden yok!? Kitaptaki her bir karakteri ayrı ayrı çok sevmeme ve bağ kurmama rağmen -küçük Youqing ve kuzuları başta olmak üzere 🤗🤗- önceliğim içerik değil. Onun için detaylarına girmiyorum toprak sahibi zengin bir aileden gelip varı yoğu hiç ettikten sonra yokluk içinde geçen, bu süreçte Çin'deki 2 rejim değişikliğine çok yakından tanıklık ediyoruz, Fugui’nin ve ailesinin zorlu hayatta kalma/kalamama serüvenine. Şunu paylaşabilirim sadece: “Yaşamak”ın bu kadar güç adeta tesadüf, -insan hayatına değer verilmeyen tüm ülkelerde geçerli olan bizim de çok iyi bildiğimiz Çin’e mahsus olmayan bu durum- ölümün bu kadar basit -adeta pamuk ipliğine bağlı- olduğu pektir üzerinde kafa yorduğum bir konu değildi. Kanıksamak ne acı! Lütfen bu durumu kanıksamayalım ve bu reflekslerimizi kaybetmeye başladığımızda kulaklarımızdan tutup bizi sarsacak kitaplarımıza sıkı sıkı sarılalım!

Hararetle tavsiye ettiğim ama kitabın coşku ve heyecanıyla tam olarak anlatmayı da beceremediğim (biraz demlendirip geleydim) bu canım kitaba dair laflarımı, sizi bu eseri sepetinize eklemekten daha fazla alı koymamak adına, nispeten yumuşak bir alıntıyla sonlandırıyorum,

Başkan gider gitmez, gübre kepçesini fırlattım ve kulübemize doğru koştum. "Jiazhen, Jiazhen" diye bağırıyordum.
Yatakta oturan Jiazhen, kötü bir şey olduğunu sanmıştı. Ben içeri girdiğimde gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Fengxia'ya talip çıktı!" dedim.
Nihayet rahat bir soluk aldı ve "Ödümü kopardın" dedi.
"Kolu da var bacağı da" dedim. "Hem de kasabada oturuyor."
Ağlamaya başladım. Jiazhen önce gülümsedi ama benim ağladığımı görünce onun da gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Bir süre sonra Jiazhen, “Çok hoş, fakat Fengxia’yı ister mi acaba?” diye sordu.
“Onun da kafası yamuk,” dedim.
Bunu duyduktan sonra Jiazhen biraz olsun rahatladı. (s.154)...

(Yine güldüm, Allah affetsin 🙈)

“Mutlu Azınlığa!“ 🤗🤗🤗
Profile Image for Konserve Ruhlar.
301 reviews193 followers
February 26, 2018
Sade dili ve akıcı kurgusuyla insanı derinden etkileyen bir kitap. Anlatıcı son derece açık ve doğal aktarıyor hikayeyi. Çin'in tarihinde yaşanan siyasal ve toplumsal değişimler kahramanımız Fugui'nin yaşam deneyimi ve gözlemleriyle hikayeleşmiş. İnanılması güç acılarla dolu bir ömür sürmüş Fugui. Hiç tanımadığı bir yabancıya anlattığı hikayesi yüksek bir tempoda devam ediyor.

Uzun zamandır bu kadar sürükleyici bir kitap okumamıştım. Anlattığı hikaye okuyucuyu tamamen esir alıyor ve kitabı bırakmak güçleşiyor. Okurken sık sık Pearl S. Buck'ın ''Mübarek Toprak '' isimli romanını hatırladım. Çinli bir ailenin kuşaklar boyu süren hayatını anlatan bir romandır ve dönem tarihine yer verir.

Yaşamak romanını ''bildungsroman'' çeşidine dahil edebiliriz. Ne de olsa Fugui'nin çocukluk yıllarından yaşlılık yıllarına kadar olan süreci kapsıyor ve onun ruhsal ve zihinsel gelişimini takip ediyoruz. Hem de nefis bir dille ve satır arasında tarihin önemli olaylarını da okuyarak.
Profile Image for Vasko Genev.
308 reviews78 followers
July 3, 2021
Страхотна книга, страхотен превод. Тази книга ми върна спомена за Правек. И макар да става дума за толкова различни цивилизации, безумието на войната и политическата утопия по идентичен начин се опитват да унищожат човешкото, а то, сякаш успява винаги да оживее и да се съхрани - като в приказките. Тежка семейна сага, много семпло и прекрасно разказана. Свидетели сме на последиците на извратения Маоизъм върху живота на обикновенните хора, без да сме натоварени с историческа фактология. Мама му стара, аха-аха да стана ревлива бабичка, егати книгата. А за корица си представям следното, пък нека и да е прекалено буквално: цветът да е черен и в черното да се вижда волска глава.

ПП. Бабел ..., припомни ми и великия Бабел!
Profile Image for Hazal Çamur.
185 reviews230 followers
December 8, 2018
Yaşamak, başka bir isimle düşünülebilecek bir kitap değil. Bir kelimelik bu seçim öyle isabetli ki, adının yarattığı klişe etkisi onu okuduğunuzda darmadağın oluyor ve tüm parçalar yerine oturuyor.

Bir adamın kısa sürede yaptığı seçimlerin kaç kişiyi, kaç nesli derinden etkileyebileceğine dair yer yer trajik, yer yer trajikomik bir eser.

Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak. Acısıyla, tatlısıyla, beraberinde getirdiği her şeyle yaşamak... Yine de hayatta kalmak ve gülümsemek.

Gözyaşları eşliğinde bitirdiğim, övgüleri hak eden bir eserdi.

Çeviri ve editörlük her Jaguar Kitap yayınında olduğu gibi muazzamdı.
Profile Image for Hakan.
227 reviews200 followers
May 16, 2016
kahramanımız fugui, romanımız fugui'nin hayat hikayesini anlatıyor. fugui'nin hikayesinde çin'in yakın dönem tarihinin derin izleri var. fugui'nin hikayesinde alabildiğine yokluk ve yoksulluk, fugui'nin hikayesinde akıl almaz kayıplar, yıkımlar, ölümler, ölümler var. fugui'nin hikayesi çoğu yazarın, inandırıcılığı olmaz diye yazmayacağı kadar acı bir hikaye. kötü romanlarda ya da filmlerde olur hani, okuyucu/izleyici önce duygulanıp ağlamaya başlar, hikaye gözyaşlarıyla ilerler ilerler ve sonra öyle bir noktaya gelir ki, olamaz der artık izleyici, bu kadarı olamaz, bu hikaye/bu film çok saçma, çok acı-çok üzücü bir hikayeye gülmeye başlanır o noktadan sonra, hikaye dalga konusu olur. yazarlar kaçınırlar böyle hikayelerden, böyle hikayeler kurguda olmaz çünkü. böyle hikayeler sadece hayatta olur, gerçek hayatta. güzellikler, sevinçler, mutluluklar yok değildir, bilakis parlarlar, ışıldarlar bu anlar ama büyük, çok büyük acılar içinde.

yazarımız, türkçede ilk kez okuma imkanı bulduğumuz yu hua, böyle bir hikayeyi hakkını vererek anlatıyor işte. romanın kurgusu, hikayenin inandırıcılık/sahicilik hissinden kopmamasında en büyük etken. fugui hayatını, halk şarkıları üzerine araştırma yapmak için köyüne gelen bir yabancıya anlatıyor. okur olarak hayat hikayesini hem fugui'nin kendi ağzından okuyor, hem de yabancı dinleyicinin yerinde görebiliyoruz kendimizi. hem doğrudan dinleyiciyiz hem de belli bir mesafedeyiz. anlatıcı ve dinleyici arasında oluşan dil, süssüz, "edebiyattan" uzak. "gerçek" hayatta hikaye neden ve nasıl anlatılırsa öyle anlatılıyor. zaman zaman hissedilen hikayenin kişilerine ve ait olduğu coğrafyaya uzaklık ve yabancılık duygusu, roman bu hikayeci-dinleyici ikilisini hatırlattıkça ortadan kalkıyor ayrıca. okuyucu olarak kaba duyguların üstüne çıktığımız zaman gerçek soruları sormaya başlıyoruz artık: bu hikaye neden anlatılıyor? anlamı ne?..ve bu roman neden yazılmış?..ve hayat, romanın hem basit hem iddialı adındayız artık: yaşamak, bu hayatın, yaşanan bunca acının, acılar içinde hissettiğimiz sevincin, mutluluğun anlamı ne?..

sonuç olarak iyi romanların ve nitelikli edebiyatın özelliklerini taşıyor bu roman. basit cümlelerden sağlam bir mimari, sıradan bir hayattan yaşamanın kendisi. olabildiğince çin'e özgü, olabildiğince evrensel. olabildiğince kolay okunan, olabildiğince zor sindirilen.

Profile Image for Arash.
254 reviews112 followers
August 31, 2023
خودِ کلمه ی زیستن گواهی است بر اتفاقات و حوادثِ رخ داده در کتاب. کلمه ای که پر است از تفسیر و معنا.
زیستن پر است از فراز و نشیب، پر از غم و شادی، پر از مرگ و زندگی، پر از فقر و ثروت، پر از همه چیز. زیستن را می توان این گونه خلاصه کرد "گهی زین به پشت و گهی پشت به زین".
پیش از این "خون فروش" را از همین نویسنده خوانده بودم و بسیار خشنودم که اثر دیگری از یو هوآ خواندم و این کتاب هم بسیار تاثیرگذار و خوب بود.
انسانی در اوج ثروت و مقام به قمار و عیش و نوش می پردازد، این تکبر و از خودراضی بودن او و خانواده اش را به ورطه ی نابودی می کشاند و یک شبه از ارباب به رعیتی تبدیل می شوند که تا کمر باید برای یک لقمه نانی کمر خم کنند.
از آن پس او هر وقت که خواست از زندگانیش لذت ببرد فقدانی نصیبش شد و خود با دست خویش خاک سردی بر پیکرشان ریخت.
زیستن از شرایط کشور و حکومت تاثیر می پذیرد، گاهی جنگ است، گاهی انقلاب فرهنگی، گاهی کمونیسم و سایه مائو که بر چین سنگینی می کند.
در جنگ که باید به فکرِ دشمن و نبرد باشند، در انتظار رسیدن امداد غیبی از فرمانده کل روز را به شب می سپارند و برای لقمه ای نانِ خشک جان همرزم خویش را میگیرند.
زمینهایشان را به نام اصلاحات ارضی غصب کرده و حال برای لقمه ای قوت لایموت بایستی با کار روزانه برای حکومت امتیاز کسب کنند.
حکومت انسان را به ورزایی ( گاو ) بدل می سازد که باید تا لحظه ی جان دادنش کار کند، خواه پیر باشد خواه جوان یا کودک. ورزایی که ذره ذره فرسوده می شود تا جان دهد. زندگانی و زیستن کم مشقت و سختی دارد، حال باید سنبه ی پر زور حکومت را بر گرده خویش تحمل کرد و به زیستن ادامه دهد. آیا این چنین زیستنی ارزش اش را دارد؟ آیا آن ها که سر تسلیم فرود آورده اند و جان داده اند و از این زیستن فارغ شدند برد کرده اند؟ آیا به هر قیمتی باید زیست؟ آیا این درست است که عمری جان بکنی و عشق بورزی برای زیستن خود و فرزندانِ خود و خیری نصیبت نشود و ریشه شان خشکیده شود؟آیا ما همان ورزایی نیستیم که به کاه و یونجه ای دلمان خوش می شود و تا نفس آخر برای صاحب و اربابمان جان می کنیم؟
به یاد شعری از مرحوم پناهی افتادم:  میزی برای کار، کاری برای تخت، تختی برای خواب، خوابی برای جان، جانی برای مرگ، مرگی برای یاد، یادی برای سنگ، این بود زندگی؟؟؟
این کتاب را بخوانید، بخوانید تا بدانید هر چیزی از بین رفتنی است، دلخوشی، جان، مال و...
Profile Image for Sine.
384 reviews470 followers
May 21, 2022
uzun zamandır okumamış olmaktan rahatsızlık duyduğum bir jaguar kitabıydı yaşamak. bizim büyük challenge’ımızda “çin edebiyatından bir kitap” maddesini bahane edip bu rahatsızlığıma ve merakıma bir son verdim.

aslına bakarsanız kitabın en sevdiğim tarafı, ismi. ideolojilerin, devletlerin, yöneticilerin yaptıkları şeylerin mikro düzeyde insanların hayatını nasıl etkilediğine dair her türlü içerik çok hoşuma gidiyor; svetlana aleksiyeviç’i de, mo yan’ı da, edouard louis’yi de sevme sebebim bu: bunun özünü çok iyi anlayıp çok iyi anlatmaları. aslında bu kitap bana louis’nin babamı kim öldürdü kitabından şu kısmk hatırlattı: “Her şeye sahip olan bir ailenin, siyasi bir kararı kutlamak için denize gittiğini ne gördüm ne de duydum, onlar bunu yapmaz çünkü siyaset onların hayatlarında neredeyse hiçbir şey değiştirmez.” işte bu kitabın en güzel başardığı şey de bu: bu küçük köyde, zenginliğin zirvesinden fakirliğin dibine inen küçük ailenin hayatıyla birlikte bütün bu müdahalelere rağmen ana karakter fugui’nin inatla yaptığı şeyi, yaşamayı anlatması. kitabı okuduktan sonra ismi basitliği ve güzelliğiyle beni tekrar mest etti.

başta, aralarda, ve sonda araya giren anlatıcı müdahalesini de çok sevdim. sanki fugui bizzat bana anlatmış gibi hissetmemi sağladı. bu aralar hep böyle kısa cümleler kuran, derdini kısa vr öz anlatan kitaplara denk geliyorum ve tam da böyle şeylere ihtiyacım olan bir dönemde olduğumdan çok memnunum bu denk gelişlerden. velhasıl biz bu çin edebiyatını seviyoruz be kardeşim.
Profile Image for Стефани Kalcheva.
145 reviews68 followers
June 13, 2021
5 от 5 за "Живи" на Ю Хуа.
Един от най-значимите и продавани китайски романи, в който Ю Хуа пише за смазващия ботуш на ранния китайски тоталиризъм, за Културната революция и всички други прецакващи хората неща. Не че не си го знаех, ама нашият комунизъм направо е песен на славеи в сравнение с този на Мао Дзъдун. Чета, чета и направо умът ми не го побира как всичко това не е художествена измислица, а реалност. В авторовия предговор на китайското издание Хуа пише, че преди е бил враждебен към реализма, но после е осъзнал, че истинският творец търси истината и само истината. А специално пък китайските писатели имат толкова материал за документиране, че е грехота да вземат да залитат към някакви измишльотини. Това последното аз го заявявам, не Ю Хуа.

Хубаво, дотук стана ясно, че това е кратък роман за глада, насилието и смазващите политики на комунизма. Но разбира се да беше само така, щеше да е учебник по история, а не художествена литература. Всичко започва със стареца Фу-гуей, който говори на вола си все едно е човек и го разбира. Докато си пее стара народна песен и се хихика самонадеяно, го забелязва един човек, който е готов да чуе историята на живота му. Мисля, че е редно всеки да има поне един такъв слушател, защото няма човек, който да иска да си отиде от тоя свят, без да е предал на друго живо същество част от руините на миналото си.

Фу-гуей е имал бурна охолна младост, с която, разбира се, е злоупотребявал. Струвало му се е съвсем удачно да понабие жена си, да изложи публично роднините си, докато някоя проститутка го носи на гърба си (буквално) из града. Доста ме издразни, няма да лъжа, но животът е имал друго на ум за него. Светкавично всичко се променя и ето го същия човек, но вече угрижен, сломен, обеднял. Колкото повече беди го сполетяват, толкова по-човечен става. На фона на неговата житейска драма, изпълнена със смърт, болка, мизерия, глад и загуби, се разпростира за фон китайската политика и животът на селяните. С всяко следващо решение на властта, уж целящо да облекчи хората извън градовете, настава още по-голям недоимък. Много силно впечатление ми направи сцената, в която им взеха всички тигани и тенджери в името на китайската металургия и накрая ги оставиха без храна, без уреди, с национализирана земя и по една шепа ориз за месеца.
Смъртта не шокира, макар в един момент да си казах "е, айде стига вече, де". Тя е съвсем обяснима в контекста, направо даже се учудваш, че някое познато име още крета. За мен интересни бяха две неща: супер лесно и бързо се чете книгата, толкова е увлекателна, че не може да станеш да си сипеш чаша вода, а другото е че има някакъв ритъм и сякаш в този ритъм има хумор. Да, историята е супер тежка, но така колоритно разказана, че през цялото време имах усещането, че съм на село при моя дядо, който имаше способността и най-лошите работи да ги разказва смешно.

Ужасно жива е тази книга за мъртви. Всички казват, че Ю Хуа е състрадателен към героите си и това е вярно. Няма нужда от дълбок смисъл на живота, от външни фактори. Няма нужда да медитираш с третото си око, за да разбереш, че животът си струва, дори когато ти е отнел всичко, на което си държал.
Страхотна книга. Наистина ми липсва.

превод от китайски: Стефан Русинов (колко хубаво, че не е преведена от английски или от зулу, а от оригиналния език)
Displaying 1 - 30 of 3,085 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.