"I loro turni non sarebbero durati più di due ore, perché da quelle parti il freddo riduce enormemente le forze. Erano appena al sessantatreesimo grado di latitudine, eppure il termometro segnava nove gradi sotto zero. Nevicava e pioveva forte, ma appena il cielo si faceva più sereno, quando il vento si calmava leggermente, la giovane Marie saliva sul ponte e si abituava a sopportare quelle temperature, contemplando lo spettacolo desolato dei mari polari."
Scritto nel 1855, questo breve romanzo giovanile ambientato nelle regioni polari accompagna a una storia avvincente dei personaggi indimenticabili, tra momenti di grande tensione e riflessioni dal sapore romantico. Motore della vicenda è la disperata ricerca di Jean Combutte, salpato a bordo di un brigantino per soccorrere il proprio figlio, Louis, naufrago nei mari del nord.
Verne wrote about space, air, and underwater travel before people invented navigable aircraft and practical submarines and devised any means of spacecraft. He ranks behind Dame Agatha Mary Clarissa Christie as the second most translated author of all time. People made his prominent films. People often refer to Verne alongside Herbert George Wells as the "father of science fiction."
Jules Verne yine şaşırtmadı beni.Çok severek okudum.Yaklaşık 2 saatte tamamladığım güzel hir yolculuktu.Ama karakterler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim...Onlar için upuzuun ve zorlu bir yolculuktu.Ve biz okurken bu yolculuğa katıldık sanki.O zorlu şartları nam-ı diğer "Çetin Kışı" ve buz gibi soğuğu iliklerime kadar hissettim.İtiraf edeceğim bu sıcak günlerde iyi gelmedi değil.🙃
Ayrıca kitapta küçük ama- bence -unutulmaması gereken önemli noktalar da vardı. Örneğin sevdiğin ve değer verdiğin insanlar için sonuna kadar mücadele edilmelive buna değer! veya en yakınlarından -"yakın gördüklerinden" -hayatının herhangi bir anında kazık yiyebilirsin dikkatli ol! Yani yazarımız bir gemi yolcuğuna çıkartıyor bizi ve kısaca hayatta her şey olabilir diyor...Daha fazla detay veremeyeceğim en iyisi sizde bu kitabı okuyun ve maceraya katılın!
Ayrıca kısa olması beni üzmedi değil.Bu konuda yazılmış upuzun bi kitap olsa ne okunurdu be !diyemeden geçemeyeceğim.
Ayrıca gemi yolculuğu veya gemi macerası temalı kitapları seviyorsanız Nantucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü (Edgar A. Poe )kitabını da tavsiye ederim.
Giovanni Cornbutte, sesantenne ex comandate di navi ha passato il governo della sua imbarcazione al giovane figlio trentenne Giovanni, il quale, al ritorno dalla sua ultima spedizione, avrebbe dovuto sposare la bella Maria. Purtroppo peró l’anziano avrà una brutta sorpresa, infatti scoprirà che il figlio, nell’atto di salvare alcuni naufraghi, risulterà a sua volta disperso, non accettando questa possibile tremenda fine, il padre deciderà di rimettere insieme lo stesso equipaggio del figlio e con la stessa nave partire alla sua ricerca. Lo attenderà un viaggio irto di pericoli fra i ghiacci dei “Mari del Nord”, dove dovrà scontrarsi con orsi bianchi, gelo, banchi di ghiaccio, malattie, fame, estenuanti marce e come se non bastasse qualcuno dell’equipaggio coverà anche terribili progetti.
“Un Inverno tra i ghiacci” scritto nel 1885, è un dei primi romanzi giovanili di un Verne ventisettenne, in esso infatti si possono notare già i tratti che tutti conosciamo, anche se ancora un pó acerbi, di quello che sarà uno dei più grandi scrittori Francesi del suo tempo. In questo breve romanzo, che si legge nel volgere di qualche ora, troviamo condensato un classico dell’avventura, con pochi dialoghi e tanta azione, questo racconto ci trasporterà infatti nei bianchi deserti ghiacciati dell’Antartide dove azione, scienza, colpi di scena, condizioni estreme, lotta per la sopravvivenza ma anche amore e buoni sentimenti non permetteranno al lettore di staccare gli occhi dalle pagine. Unica pecca, a parer mio, è forse la scelta di approfondire poco la psicologia dei personaggi, limitandosi solo a tratteggiarne i tratti salienti per renderli al lettore buoni o cattivi. Un bel libro di avventura vecchio stampo dal linguaggio semplice ma incisivo, piacevole per passare qualche ora viaggiando con la fantasia in luoghi tutt’ora estremi e decisamente remoti anche per gli uomini degli anni 2000.
"İnsan sevdiğinde güçlü olur!" • #busunkitapligiyorumluyor
Son zamanlarda okuduğum kitaplar yine beni hayal kırıklığına uğratıyor. Güncel edebiyattan yorulup aradığımı bulamayınca klasiklere kaçarım genelde. En azından onlar iz bırakır umuduyla ki genelde de öyle olur ama son klasiklerim de beni yarı yolda bıraktı. Jules Verne severim, çocukluğumdan beri okuduğum bir kalem ama bu kitabı öylece okuyup geçtim ve sonra şöyle düşündüm: "Eee?" Bilemiyorum. Bazı kitaplarda şöyle hissediyorum: Belki bu okuduğum ilk kitap olsaydı beni etkilerdi ama şimdi gereksiz geliyor. Bu kitap da bana böyle hissettirdi. Sizden farklı bir yaşantısı olan bir insanın, farklı kültüre sahip birinin hayatıyla ilgili ilginç bir anısını anlatması gibiydi. Hım, tamam, demek böyle oldu, peki bakalım. Okudum ve geçtim. Kötüydü, vakit kaybıydı demeyeceğim ama gerçekten iz bırakacak bir eser değildi. Ne beni düşüncelere daldırdı ne bir his doğurdu içimde. Öylece okudum, bitirdim, kaldırdım. O yüzden çok da tavsiye edemeyeceğim.
Jules Verne o kadar iyi tasvirlerle soğuk bir atmosfere sokuyor ki sizi, soğuk havada katiyen okumamanızı tavsiye ederim. Yazın falan okuyun bu kitabı. Dondum, dondum!
Jules Verne, çocukken tanışılması gereken yazarlardan biri gibi gelmiştir bana. Tabi ki 30’larımda okurken de keyif aldım, içimdeki çocuğa hikaye okuyor ve onunla vakit geçiriyorum gibi hissettim. Ancak aynı hissi Küçük Prens için de hissetmekteyim. Evet, sevdim. Ama çocukluğunda okumuş insanların hayranlığını bende uyandırmıyor. Neden? Çünkü hayal gücüm aynı toylukta değil artık, yaşanmışlıklarım var ve zihnim eskimiş. Haliyle taze zihinlerdeki etkiyi yaratmıyor.
1. Yıllar sonra daha önce haberim olmayan bir Jules Verne romanı (uzun hikaye mi desek acaba) okudum. Jules Verne büyük bir edebiyat adamı değil. Karakterlerin derinliği yok. Konu çok güzel. Başka bir yazarın (örneğin Jack London'ın) elinde çok farklı bir esere dönüşebilirdi. Ancak Jules Verne'in denizcilik bilgisinden etkilendim. Bir de 15. yani mücadele bölümü inanılmaz derecede sinematografik. Keyifle okundu kitap. Ama daha sonra tekrar karıştırılacak eserlerden değil. 2. Eskiler "Zarfa değil mazrufa bak" derler. Ama bu kitapları keyifle okumak isteyen kişiler için geçerli değil bence. Yıllardır Varlık Yayınları, Bilgi Yayınları gibi içeriği (mazrufu) dolu dolu, ama okurken keyif vermeyen kötü baskılarına (zarfına) alışmak zorunda kalmış biri olarak, İş Bankası, YKB yayınları gibi elinize almaktan keyif duyacağınız baskı tasarım ve ciltleriyle sunulan (Avrupa kalitesinde) kitapları görmek mutluluk veriyor. Geçmişte babam MEB klasiklerinden değer verdiklerini ciltletmek için zaman ve para harcamıştı.. Bu günleri görmesini isterdim. 3. Yukarıda Jules Verne'e verdin veriştirdin, o halde ne demeye bu kitabı satın alıp okudun, yani para ve zaman harcadın diyenler olabilir. Jules Verne benim çocukluğuma dönüştü. O zamanlar (henüz okuma bilmediğim yıllarda), yuvanın servisi haftada iki gün (Çarşamba, Cumartesi- evet Cumartesi günleri de okullar açıktı yarım gün) beni anneannneme bırakırdı. O da havanın bahçede oynayamayacak kadar soğuk olduğu günlerde bana (daha sonra babamın satın alıp anneanneme bıraktığını öğrendiğim) kitapları okurdu. Bu yüzden namazlarını bile kaza etmek zorunda kalmışlığı vardı. Kitap okuma, sobanın üzerinde kestane, kaynayan sahlep ve haftada bir boza (Vefa Bozacısı yürünebilir uzaklıktaydı). İşte Jules Verne hayatımın o yılları.... Edebiyatla ilk ilişki... Merak , heyecan, edebiyattan alınan ilk zevk... Bunları bana sağlayan insanlar hayatta olmasa bile unutulmuyor.
Son zamanlarda okuduğum modern klasikler genelde karla ve soğukla bağlantılı olduğu için resmen bakış açımı değiştirdi diyebilirim. Kitapta oğlunun dönmediği bir gemi seferinin peşinden giden bir adamın hikayesi ele alınıyor. Tabii bu en basite indirgenmiş hâli... Oğlunu arayan bu adam ve mürettebatı zorlu mücadelelerle, ölüm tehlikeleriyle, hayvan saldırıları ve soğukla savaşmak zorunda kalıyorlar.
Kitap farklı bölümlerden oluşuyor ve kısa olan bu bölümler aynı olayın gelişimini aslında bize anlatıyor. Böylelikle hem bağlamdan kopmadan hem de soluklanacak bölüm sonlarından faydalanarak kitabı bitirmiş oluyorsunuz. Gözüme çarpan bir yazım yanlışı ya da puan kırabileceğim bir mantıksızlık yoktu. Kitap oldukça akıcı, karakter ve olay gelişimi harika şekilde yansıtılmış.
Kitapta kar ve soğuğun yansıtılması ve betimlemesi gerçekten çok iyi. Ateş Yakmak kitabında da benzer bir etkileşim söz konusuydu. Resmen kitabı okuduktan sonra göze hoş gelen kar manzaralarına bakarken aklınızda bir sürü umutsuzluk doğuyor diyebilirim. Önerilir mi peki? Önerilir.
لقد كانت رحلة شاقه محفوفة بالمخاطر غادر فيها قبطان للبحث عن ابنه الذي جرفه اعصار ف المحيط باتجاه القطب الشمالي ليلاقو الاهوال والصعاب ف البحر وف الجليد لنعثر ع لويس وكعادة البحاره ف ظل الازمات يحدث انقلابات وانشقاق لتنقذهم العناية الالهيه بعد فقد كل عزيز
Jules Verne sanki aylarca kutuplarda yaşamış gibi yazmış. Tarihler, mevsimler, coğrafya, denizcilik detayları bir kez daha büyük ustaya hayranlık uyandırıyor.
لدي تحيز لجول فيرن اعترف بذلك.. فصداقتنا بدأت منذ كنت طفلة حين قرأت "رحلة الى باطن الأرض" و"حول العالم في ثمانين يوما" هذه الرواية القصيرة ذات الأحداث الكثيفة جعلتني اواجه أسوأ مخاوفي.. شتاء قاس شديد البرودة وسط صحراء من جليد.. أحببتها واحببت الترجمة، لم تتطلب قراءتها وقتا، لغتها واسلوب سردها كان شيقا وممتعا.. لدرجة انني شعرت بالتجمد والبرد حقا 😂😂
El capità de la bricbarca "La Jeune-Hardie", Louis Cornbutte, s'ha perdut en els gels del pol nord al tractar d'ajudar una altra nau en perill. Quan "La Jeune-Hardie" torna al port de Dunkerque sense ell, el seu pare, la seua promesa i els millors mariners del port s'embarcaran en un perillós viatge als gels per rescatar el seu fill, estimat i amic.
Novel·la curta de Verne, de les primeres que va publicar, cosa que es nota en un relat que avança ràpidament, quasi com una crònica, sense massa detalls o diàlegs i de manera de vegades un poc tosca. Els personatges són prou estereotipats, amb posicions psicològiques i morals molt simples. Encara així, l'esperit de l'aventura i el descobriment d'allò desconegut són presents en la història, com en qualsevol bona novel·la de Verne.
L'edició de Bromera va dirigida a lectors joves i compta amb una curada introducció a l'autor, el seu temps i l'obra, a més d'unes propostes didàctiques i un glossari, aquest darrer millorable. També inclou unes boniques il·lustracions del desaparegut Enric Solbes.
Buzullar arasında Bir Kış Jules Verne'nin yazmış olduğu ve adından da görüldüyü üzerine Kuzeye doğru bir kış macerası yolculuğu.. Hikaye bir babanın sahib olduğu geminin, oğlu olmadan gelmesi ile başlar. Oğlu öldü (veya kayıp). Oğlanın nişanlısı da bunu bilir ve çok üzülür. Baba ne yapar peki ? Gemisi ile yolculuğa çıkmaya ve - küçük bir ihtimal - kayıp oğlunu aramaya karar verir. Peki oğlunu bulma ihtimali varmı ? Bunu, bu kitabı okuyarak bilebilirsiniz..
Harika bir kitap. Verne ve macera severlere bu kitabı okumayı bir şiddetle tavsiye ederim. Özellikle soğuk bir dönem olan aralık ayında bu kitabı okumak bir harika oldu vallahi 🙂
Verne hicbir zaman sasirtmiyor, insani maceranin ve bilinmezligin icine cok guzel cekiyor.
Korkusuz Kiz isimli gemi limana yanasmak uzere goruldugunde geminin kaptani Louis'in nisanlisi ve babası karsilamak icin buyuk bir surprizle iskeleye kosarlar. Ama gemiden bekledikleri cikmayinca uzgun baba oglunu aramak icin hemen tekrar yola cikar.
Cocuklar icin ozellikle surukleyici olacsgini düşünüyorum. Ben bile 1 saatte elimden bırakmadan bitirdim.
Jules Verne ile denizcilik bir araya gelince böyle muhteşem bir kitap ortaya çıkıyor. Kitap bitmesin diye parça parça, neredeyse 20 saate yayarak okudum.
Una buona novella che racconta la spedizione di salvataggio negli artici a favore di Louis Combutte, da parte di suo padre e della sua promessa sposa. Scarsa la caratterizzazione dei personaggi, ma ottimi i resoconti delle strategie di sopravvivenza in condizioni di temperatura estreme. Ottimo per immergersi in un'ambientazione insolita.
Nisam oduševljena ni drugim Žilom Vernom - tj. tamo gde briljira u nauci 19og veka manjka u razvoju ljudskih odnosa i to me nervira. Bilo mi je prelepo da zamišljam Grenland večite noći i dane, mesec tako jak da ti oči crvene i ne vidiš gde ideš, glečere koji tonu jer se donji deo istopio pa samo nestanu pod vodom, rešo za koji nisam ni znala da je postojao tad - a onda savršena mogućnost da se izdajnik učini zanimljivim i cela ideja da ti na kraju dana dođu glave ljudi, a ne surova priroda je genijalna ali plitka. Zanima me kako se osećao Andre Vasling, nervira me ova jednodimenzionalnost mi smo dobri , vi ste zli.
Bir babanın evladını bulmak için bütün zorlukları göze alması, kısacası azim ve inancın öyküsü. Kuzey soğuklarını iliklerinize kadar hissetmek de cabası. Jules Verne mükemmel bir detaysın!
Lecture courte mais assez décevante, pour une grande amatrice de Jules Verne comme je suis. C'est une œuvre de jeunesse, et le style est étonnamment malhabile. Abondent les raccourcis boiteux, les personnages aux motivations invraisemblables, les incohérences et les aberrations pratiques et scientifiques. Une tempête de verglas par -35 degrés? Marcher sur ses traces après une tempête de neige ayant duré deux jours? Survivre les dits deux jours avec un poêle et un réchaud dans une cabane dont les trous d'aération sont bouchés par plusieurs pieds de glace? Souffrir d'ophtalmie des neiges pendant la nuit polaire? Mais attendez la meilleure : à la fin du cinquième chapitre, il semble confondre altitude et latitude, en affirmant que si loin au nord, "tout travail excessif est bientôt suivi d'une fatigue absolue, car la respiration manque promptement, et le plus robuste est forcé de s'arrêter souvent". Nous sommes au niveau de la mer! C'est d'autant plus choquant pour qui apprécie la précision et la richesse scientifique des œuvres d'un Verne plus mature. La narration est un enchaînement de situations désespérées et de coups de chance si improbables qu'ils en sont risibles. La simplicité de l'expression et la rapidité du récit m'auraient éventuellement conduite à concéder que ce livre aurait pu plaire à de plus jeunes lecteurs, si l'extrême violence de la scène finale ne l'avait rendu inapproprié pour les enfants.
En résumé: un récit d'hivernage par un auteur qui n'a manifestement jamais été dans une tempête de neige. Précipitez-vous plutôt sur les récits de Shackleton! Avis de sécurité: ne frottez jamais une engelure avec de la neige...
Buzullar Arasında Bir Kış 🚢⚓🌊 #kitapyorumu 5/5🌟 Gayet akıcı ve sade bir dili olan harika bir kurguydu. Modern Klasikler Dizisine başlamak isteyen okurlar, gönül rahatlığıyla ilk tercih olarak Buzullar Arasında Bir Kış'ı seçebilirler. Benimde Jules Verne'den okuduğum ilk kitaptı ama son olmayacak. Kısaca konusundan bahsedecek olursam; kaptan Louis Cornbutte'nin Korkusuz Kız adlı gemiyle çıktığı sefer sırasında, bir başka geminin yardımı için gemisinden ayrılıp, sisin ortasında kaybolmasıyla, mürettebatının 2. kaptan yardımıyla sefere başladıkları yer olan Dunkerque'e geri dönmesi ve Louis'nin öldüğüne inanmayan ve kendisi de denizci olan babası Jean Cornbutte, mürettebatı toplarak oğlunu aramak için yeniden denize açılmasını ve yaşanılan zorlu mücadeleyi konu alıyor🌿 Çetin bir deniz yolculuğu, zorlu bir arama kurtarma girişimi, düşman bir çevrede, son derece elverişsiz koşullarda hayatta kalma mücadelesi, gemide çıkan isyan... Mutlaka okumalısınız✨ "Nereye gidiyor bu gemi? Onca kazazedenin yok olup gittiği tehlikeli rotayı takip ediyor! Belirlenmiş bir varış noktası yok! Her türlü tehlikeye hazırlıklı olmalı ve hiç tereddüt etmeden bu tehlikelere göğüs gerebilmeli! Hangi kıyılara ulaşacağını bir tek Tanrı bilir! Ona Tanrı yol gösteriyor!" 🛳
Aynı isimde filmini izledikten sonra kitabı olduğunu öğrenip okumaya karar verdiğim kitaptır. Terabithia Köprüsü Jess ve Leslie'nin dostluklarını konu alan "çocuk kitapları" kategorisinde yer almasına rağmen "dram"a daha çok yakışır. Edebiyat dünyasında baş karakterleri küçük çocuklar olan kitapları anında çocuk kitabı olarak kategorize edilmesi hala hoşuma gitmiyor. Kategorizeyi geçtim redaksiyonu bile çocukların okumasına yönelik uygulanıyor. Her neyse. Leslie ve Jess küçük iki çocuktur. Jess kalabalık ailesinde kendi yerini aramaya çalışırken Leslie'nin yakınına taşınması ve sınıf arkadaşı olmasıyla onunla beraber kendi yerini kendi yaratacak bir dünyaya adım atar. Daha sonra bu dünyaya "Terabithia" adı vereceklerdir. Kitap olayların akışı açısından Şeker Portakalı'nı anımsatıyor. Zeze'de Jess, Jess'de de Zeze izleri var. Kitapların yazılış tarihini araştırdım aşağı yukarı on yıllık farkla Zeze daha büyük :) Jess'in Terabithia Köprüsü içinse yine acıyla tanışma hikayesi diyebiliriz. Dili oldukça sade, fantastik dokularla bezeli hikayesi sizi alıp götürecek ve tek solukta okunabilecek bir kitap. Tavsiye ederim.
Sizlere güzel ve kısa olup ama akılda kalıcı olmayı başarabilen bir kitabın yorumuyla geldim. Aslında kitap hakkında çok da söyleyeceğim bir şey yok. Konusunu bahsedip bir iki kelam yazmak istiyorum; Kaptan Louis Cornbutte, Bir gün gemisi korkusuz kız ile beraber yolculuğa çıkar ve tehlikeli bir durumla karşı karşıya geldiği için tayfasından iki kişiyle beraber yardıma gider. Ancak gittiği yerden geri dönmezler. Gemide ki mürettebat şehirlerine döndüğünde kaptanın babası ve nişanlısı onu düğün hazırlıkları için beklemektedir. Fakat yaklaşan gemide siyah bayrak çekildiğini gördüklerinde ters bir durum olduğunu anlarlar ve gemi rıhtıma yaklaştığında acı gerçeği öğrenirler. Kitap bu şekilde başlayıp, kaptanın babası ve nişanlısının onu aramaya çıkmasıyla devam ediyor. Tabi bu süreç oldukça zor geçiyor, aylardan kış olmasının verdiği soğukla beraber hem fırtınaya ve kara karşı mücadele verip hemde vahşi ortamda yaşamaya çalışıyorlar. Ben çok severek okudum, konusu oldukça ilginçti. Mutlaka öneririm 🌿
Una muy entretenida novela de aventuras, de extensión mediana. Quizás sea el relato de Verne, en el que el componente científico prácticamente no está presente (al menos de los libros que yo he leído). Esta historia es pura aventura de principio a fin. Ahora que lo pienso, incluso incluye tópicos clásicos como el hecho de que el malo es muy malo y quiere acabar con sus adversarios de manera cruel y de paso, apropiarse de la doncella hermosa e inocente.
Un capitán veterano, espera la llegada de la embarcación de su hijo pues llegará a casarse con una joven hermosa (su prima). Sin embargo, al llegar el barco, se entera de que su hijo quiso salvar a unos náufragos y se perdió en el intento. Decide pues, emprender su búsqueda. El segundo a bordo, se opondrá de manera sistemática a cualquier acción; resultará que efectivamente, es un ser rebelde y cruel que se convertirá en el enemigo de todos. Y logran encontrar al hijo. Pero quedan atrapados en los hielos perenes de Groenlandia. Se desatarán agresiones que resultarán en la muerte del 'malo'.
ya guzeldi penellan jean louis marie ve vasling disi hicbir karakterin adini ezberlemedim o yuzden hepsiyle bag kuramadim. abi kutuplar falan cidden korkunctu ya bi ara kar yagisindan soguyacak gibi falan hissettim korktum. iskorbut mu neyse tam da jet sosyetede izlemistim ozan c vitaminsizliginden oluyodu falan denizcilerde oluyo diyordu iyi denk geldi. gercekten sayfa sayisi az ama inanilmaz zamanlar var icinde yani bir yildan uzun suruyor bu yolculuk ve kislama kismini saymazsam aylar resmen bir sonraki gunmus gibi denizde. buzullari asmak bir ay bilmem ne adasina ulasmak bir ay falan dile kolay ya ne yapiyo o insanlar bir ay boyunca mesela? hani bu benim hevesli oldugum yelken gibi degil cunku burda kis ayindalar yuzemezsin guvertede takilamazsin falan cidden korkunc. jules verne okumaya devam etmeye karar verdim btw.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Daha önce okuduğum bir yazar olduğu için beklentim yüksekti ama biraz beklentimin altında kaldı maalesef🥹 Aslında kitabın kurgusunu sevdim. İlk otuz sayfa ve son otuz sayfa çok hoşuma gitti. Özellikle sondaki aksiyonu bol sahneler çok güzeldi💙 O bölümü nefesimi tutup okudum, ne olacak diye merak edip durdum🫣
Fakat orta kısımda biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Bence bu biraz anlatım tarzından kaynaklanıyor çünkü yazar karakterlerin iç dünyasını, yaşadıkları hisleri anlatmak yerine daha çok olay akışını anlatmayı tercih etmiş. Şahsen ben biraz da karakterlerin düşüncelerini ve hislerini okumak isterdim. Oğlu kaybolunca babanın, nişanlısı kaybolunca da kadının duyguları bana pek geçmedi. Direkt maceraya atıldılar gibime geldi ve bu süreçte de bu böyle devam etti. Olay örgüsünü sevdim ama orta kısımlar biraz uzatılmıştı🥲
Kitabın sonunda kötülerin hak ettiğini bulması güzeldi🙊 Kitapta üzüldüğüm bir olay da oldu🥺 Ama kitaba gerçekçilik kattığı için olay örgüsüne öyle bir olayı yakıştırdım🩵
Favori karakterim kuşkusuz ki kaptanın arkadaşı olan ve sürekli "her şerde bir hayır vardır" diyen amca oldu😂 Bütün karakterlerin cesur olması da hoştu🫠
Beklentimin azıcık altında kalsa da güzel bir kitaptı. Soğuk kış günlerinde okunabilir🦋