Mehmet Ali Aybar’ın, Türkiye’deki az sayıdaki özgün ve “yerli” sol/sosyalist düşünce insanından biri olduğuna kuşku yok. Önemli bir ayrım, onun özgünlüğünün, “yerliliğinin”, Türkiye’yi tümüyle “kendine mahsus” sayan bir anlayışla birleşmemiş olması. Dünya gelişmelerine ve sosyalizmin uluslararası süreçlerine de ilgisiz birisi değil, Aybar. Marksizm üzerine kuramsal çalışmalara emek vermiş, özgün yorumlar geliştirmiş bir düşünür. Öte yandan, Türkiye’de sadece sol/sosyalist hareketin değil, demokrasi mücadelesinin de önderlerinden birisiyle karşı karşıyayız. Onun 1960’ların etkili Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) damgasını vuran önderliği ve “demokratik” vurgulu “güleryüzlü sosyalizm” anlayışı, bu ülkenin sol tarihinde kayda değer bir iz bırakmıştır. Sol ideolojinin kalıcılaşan temalarından, sloganlarından birçoğunun, onun formülasyonlarıyla popülerlik kazandığı söylenebilir. Barış Ünlü’nün ayrıntılı incelemesi, Mehmet Ali Aybar’ın düşünsel ve siyasal etkinliği hakkında geniş açılı bir görüş sağlıyor: Akademik uğraşı sırasında ve gazete yazarı olarak “tek başına” mücadelesi (1945-1950)... Suskunluk yılları (1950-1960)... TİP Genel Başkanlığı (1960-1969)... Marksizm üzerine kuramsal çalışmalara yoğunlaşması (1970-1995)... Aybar’ın düşünsel kişiliğini ayrıntısıyla ortaya koyan bu çalışma, Türkiye’de solun siyaset sahnesine çıktığı ve kitleselleşmeye yöneldiği onyılların ortamını da tasvir ediyor.
Ülkemizde daha çok “Türklük Sözleşmesi” adlı kitabıyla tanınan “Barış Akademisyeni” Barış Ünlü’nün Aybar hakkında çok değerli bir çalışması. Mehmet Ali Aybar’ın kimliği çok açıktır, nettir; “demokratik ve bağımsız bir sosyalizm” inancını taşır. İnsanın sosyalizm içinde özgür olabileceğini savunur. Sosyalizm üzerine 1940’larda başlayan düşünce sürecini pratikte de (parti kurarak, miletvekilliği yaparak) uygulamaya çalışan Aybar böylece sosyalizm ile ilgili olarak tutarlı bir düşünsel bütünlüğe varan bir bilim insanı ve siyasetçidir .
Sovyet sosyalizmine getirdiği eleştirilerin, Sovyetler Birliği çöktükten sonra daha anlamlı hale geldiği görülmektedir. Leninist ve Stalinistlerden çok sert eleştiriler almasına rağmen sosyalistleri bir parti altında toplamaya hep gayret etmiştir. Bağımsız ve eleştirel düşünme en önemli özelliklerindendir. Özellikle CHP’nin 1945-50 arasındaki “kağıt üstündeki demokrasi”sini, ceberrut memur sınıfı üretmesini, laiklik ilkesinden nasıl ödün verdiğini, Amerikan emperyalizminin ülkeye nasıl girdiğini cesurca halka anlatmaya çalışmıştır. Kürt sorununu ilk dile getirenlerdendir. Sayıca çok olmayan yanlış düşünce ve davranışları da olmuştur her düşünen insan gibi, örneğin, Ermeni tehciri konusundaki çekingenliği, Kıbrıs’a asker çıkarma konusunda Demirel’e destek olması gibi.
Kısaca Türkiye’deki sol/sosyalist düşüncenin, “güler yüzlü sosyalizm” kavramının sahibi olarak özgün bir yere sahip olan Aybar’ın hem bir portresini ve biyografisini okumak hem de onun doğduğu yıl olan 1908’den itibaren ülkenin vaziyetini öğrenmek isteyenler için oldukça iyi bir çalışma. Benim ideolojik düşünce yapımın oluşmasında iki kişinin müstesna yeri vardır, biri Mehmet Ali Aybar, diğeri Salvador Allende.