Deneyimli bir psikoterapist olan Alper Hasanoğlu, Bir Terapistin Arka Bahçesi’nde kişisel ve mesleksel deneyimlerini sanatsal duyarlığın özgün bakış açısıyla değerlendirip yorumluyor. Bu kitapta hayatın anlamı, can sıkıntısı, aşk, birliktelik ve sadakat konularında birbirinden ilginç metinler bir araya geliyor. Bireyin kendini tanımasını, kendisiyle yüzleşmesini, ikili ilişkilerde ötekini anlamasını ve dinlemesini derinliğine ele alan yazar, edebiyata uzanan imgeler dünyası eşliğinde yepyeni bir pencere açıyor.
Alper Hasanoğlu, 1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'nin ardından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdi. İki yıl Çorlu Devlet Hastanesi'nde fizyoloji ihtisası yaptı. Bu dönemde özellikle stres fizyolojisi ve epilepsi üzerinde çalıştı. Ardından İsviçre'de psikiyatri ihtisası yaptı. Bilişsel davranışçı terapi, şematerapi ve eş terapisi uzmanlık alanlarıdır. Almanca ve Türkçe çeşitli bilimsel kitaplarda bölümleri, Türkçe ve İngilizce bilimsel dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Kognitif Davranışçı Terapiler Derneği'ne bağlı Bilişsel Davranışçı Terapi eğitim kursunda eğitmen ve süpervizörlük yapmaktadır.
alper hasanoğlu'nu, radikal'de yazdığı yazılardan beri beğeniyle takip etmeye çalışıyorum. kitabın da bir kısmı o yazılardan oluşuyor zaten. ilk bölümü çok sevdim, 2009'da yazılmış olduğunu düşününce özellikle utanç, can sıkıntısı ve depresyona dair düşüncelerini -iyi anlamda- zamansız buldum, pek çok tespiti bugün de geçerli çünkü. ikinci bölümse biraz oradan biraz buradan kıvamındaydı, ilk bölüm kadar iyi değildi bence. kitabın genelinde en çok göç-göçmenlik psikolojisine ve psikoterapi pratiğinde batı doğu ikilemine dair yazıları okurken keyif aldım. hayata sadece psikoterapi penceresinden bakmayan psikoterapistler daha çok yazsa, anlatsa, üretse keşke.
İnsan ruhunun kavramsal çıkmazları (intihar, melankoli, yalnızlık vb.) ile başlayıp ortalarda ilşkiler üzerinde devam eden ve psikoloji tarihi ile sonlanan bir kitap. Özellikle ilk kısım bence gayet iyi ve toparlayıcıydı. Hepimiz başlığıyla birlikte kitabın aurası da değişti. Her şeyden biraz kıvamında yazılmış sanki.
Psikolojiyi bilim dali olarak seviyorsaniz sizin icin 5 yildizlik bir kitap. Benim gibi Engin Gectan, Irwin Yalim tarzi vakalar uzerinden psikoloji seviyirsaniz 4 yildizlik bir kitap. Bence Gectan bir numara.
Gerçekten iyi bir kitap. Özellikle doğu neden bu kadar ataerkil, batı neden bu kadar ruhsuz sorularına sağlam cevaplar veriyor. Toplumlar hangi durumlarda despotu seçer? Hayatın anlamı nedir?Geçmişte ve şimdide psikatride neler değişti? Bayagi ilginç konularda sağlam yazılar içeriyor.
2 puanı neden kırdım peki?
Millet/Halk/Ulus le ilgili yazdıkları bana fazla acımasızca geldi. Üslubu neden bu kadar sertti ki? "Türk Ulusu" kavramının uydurma olduğunu söylüyor. Sanki diğer uluslar uydurma değilmiş gibi? İtalyan diye bir ulus mu vardı? Alman Ulusu diye yekpare bir ulus mu vardı?
Öte yandan son 34 sayfada yazmış olduğu öykülerden yalnızca ilk 3 tanesini okuyabildim. Çok kötü oldukları için devamını getiremedim. Kitabı 208.sayfada bıraktım.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Kitabı pek bir beklentim olmadan okumaya başladığımı itiraf etmek isterim, yazarının youtube ünlüsü olduğunu da bilmiyordum. Fakat okudukça yazarın dilinden ve üslubundan çok keyif aldım. İyi bir okur olduğu belli Hasanoğlu'nun. Analitik de bir zihni var, metinlerin organizasyonu ve uzunluğu da ideal. Diğer kitapları da okuma listemde olacak.
Alper Hasanoğlu'nun kendine has, kendi doğallığında akan konuşmasına alıştıktan sonra metinlerde bir tutukluk hissi buldum. Yazarın önceden yazdığı yazılar sanki tekrar gözden gecirilmemis gibi. Yoksa içerik tabii ki kıymetli. Editör de kolaya kaçmış, metinde neredeyse satır satir ayni paragraflar var.
“Kimileri kitap bağımlılarını hayattan kopuk, sırça köşklerinde dünyaya sırtlarını dönmüş bencil yaratıklar olarak görürler. Okumak bir anlamda dünyayla hesaplaşmaktır oysa. Bu hesaplaşmalardan sayısız hayat tecrübesi kazanır insan, bu hayat tecrübesi hayatı yaşama biçimimizi de değiştirir.”
Kitapta, Alper Hasanoğlu çokça yaptığı alıntılarla edebiyata ne kadar düşkün olduğunu okuyucuya gösterirken bir yandan da her okuduğu kitaptan bi cümleyi kendi kitabına sokuşturmaya çalışmış gibi bi izlenim bırakıyor. Öte yandan, en güzel lafı kitabın açılışına koymayı başardığı için teşekkür ediyorum. Kitap temel olarak "Ben", "İkimiz" ve "Hepimiz" adında üç bölümden oluşuyor. İlk iki bölümde Alper Hasanoğlu'nun anlatımdaki samimiyeti dışında konu olarak psikolojiyle kıyısından köşesinden ilgilenmiş olanlar için ilginç bir şey olmadığını düşünüyorum. Son bölümde ise yazarın kendi tecrübelerine dayandırdığı bölümler ile biraz araştırma, biraz da deneme tadında yazılar yer alıyor. Sonuç olarak bir günde okuyup bitirdim ve hiç sıkılmadım. Bir Terapistin Arka Bahçesi, "okunabilen psikoloji kitabı" olarak rafımdaki yerini aldı.